KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

  İslâm'da kadın hakları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

 İslâm'da kadın hakları  Empty
MesajKonu: İslâm'da kadın hakları     İslâm'da kadın hakları  Icon_minitimeSalı Şub. 08, 2011 3:29 pm

İslâm

Dîni, kadın hakları üzerinde titizlikle durmuş ve kadını, hiçbir
nizâm ve
sistemin veremediği müstesnâ bir makâma sâhip kılmıştır. Nitekim
Cenâb-ı
Hakk Kur’ân-ı Kerîm’inde:"Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları
olduğu gibi,
kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır."
buyurmuştur.Rasûlullâh
(s.a.v.) Efendimiz de erkekleri, kadınların hak ve hukûkunu
gözetmeye dâvet
etmekte ve bu konuda: "Kadınların haklarını yerine getirme
husûsunda Allâh’tan korkunuz! Zîrâ siz onları Allâh’ın bir emâneti
olarak
aldınız." buyurmaktadır.Başka bir hadîs-i şerîflerinde de: "Sizin
en
hayırlınız, ehline (eşine ve çocuklarına) en hayırlı olanınızdır. Ve
ben de
ehline karşı en hayırlı olanınızım." buyurur.Peygamber (s.a.v.)
Efendimiz, erkeklere, kadınlara dâimâ iyi davranmalarını tavsiye
ederek:"Mü’minlerin îmân bakımından en olgunu ve en hayırlısı, hanımına
karşı en
hayırlı olanıdır." buyurmaktadır.Vedâ Haccı’ndaki
meşhûr hutbesinde Peygamber (s.a.v.) Efendimiz: "Ey insanlar!
Kadınlar
hakkında Allâh’dan korkunuz! Sizin kadınlarınız üzerinde hakkınız
vardır.Bazı
hadisler :

(Hanımlarınızı üzmeyin. Onlar, Allahü
teâlânın size emanetidir. Onlara yumuşak
olun, iyilik edin!) [Müslim](Hanımının kötü huylarına katlanan erkek,
belalara sabreden Hz. Eyyüb gibi
mükafatlara kavuşur. Kocasının kötü huyuna sabreden kadın da, Hz. Asiye
gibi
sevaba kavuşur.) [İ.Gazali](Hanımı ile iyi geçinip şakalaşanı Allahü
teâlâ sever, rızklarını artırır.)
[İ.Lâl](En üstün mümin, hanımına, en iyi, en lütufkâr davranan güzel
ahlaklı kimsedir.)
[Tirmizi](En iyi Müslüman, hanımına en iyi davranandır. İçinizde,
hanımına en iyi
davranan benim.) [Nesai](Hanımına güler yüzle bakan erkeğin defterine,
bir köle azat etmiş sevabı
yazılır.) [R.Nasıhin](Hanımının haklarını ifa etmeyenin; namazları,
oruçları kabul olmaz.) [Mürşid-ün-nisa](Hanımını döven, Allah’a ve
Resûlüne asi olur. Kıyamette onun hasmı ben olurum.)
[R.Nasıhin](Kadınlara ancak asalet ve şeref sahibi kimse değer verir.
Onları ancak kötü ve
aşağılık kimseler hor görür.) [İ.Asakir] (Kızlarınızı altın ve gümüş ile

süsleyin! Elbiseleri güzel olsun! İtibar kazanmaları için en güzel
hediyelerle ihsanda bulunun!) [Hakim](Kız çocuğunu güzelce terbiye
edip,
Allahü teâlânın verdiği nimetlerle bolluk içinde yedirir giydirirse,
o kız
çocuğu onun için bir bereket olur, Cehennemden kurtulup kolayca
Cennete
girmesine vesile olur.) [Taberani] (İki kız evladına güzel muamele
eden,
mutlaka Cennete girer.) [İbni Mace] (İki kızı veya iki kız kardeşi
olup da,
maişetlerini güzelce sağlayanla Cennette beraber oluruz.) [Tirmizi]
(Çarşıdan aldığı şeyleri, erkek çocuklardan önce kız çocuklarına
verene,
Allahü teâlâ rahmetle nazar eder. Allahü teâlâ rahmetle nazar
ettiğine de
azap etmez.) [Harâiti] (Çarşıdan turfanda meyve alıp evine getiren,
sadaka
sevabı alır. Getirdiğiniz meyveyi, erkek çocuklarından önce kız
çocuklarına
verin! Kadınları, kızları sevindiren, Allah korkusundan ağlayan gibi
çok
sevap kazanır. Allah korkusundan ağlayana Cehennem haramdır.) [İbni
Adiy]
(Üç kızına, ihtiyaçtan kurtulana kadar iyi bakan, yedirip giydiren,
elbette
Cenneti kazanır.) [Ebu Davud] (Üç kız veya kız kardeşinin geçim veya
başka
sıkıntılarına katlananı, Allahü teâlâ Cennete koyar.) Eshab-ı
kiramdan biri,
(İki tane olursa da aynı mıdır?) diye sual edince, Peygamber
efendimiz
(Evet, iki tane olursa da aynıdır) buyurdu. Başka birisi, (Ya bir
tane
olursa?) diye sual etti. Cevabında buyurdu ki: (Bir tane de olsa
gene
aynıdır.) [Hakim, Harâiti]...

Kadınlarınızın da sizin üzerinizde hakları
vardır." buyurarak daha yedinci yüzyılda yüzyirmi dört bin müslüman hacı
namzedine karşı, kadınların haklarını ilk olarak açıklamışlardır.Başka bir
hadîs-i şerîflerinde: "Onlara yediğinizden yedirin,
giydiğinizden giydirin, onları dövmeyin, onlara çirkin demeyin, fenâ söz
söylemeyin!" buyurmuşlardır. Kadınlarla iyi geçinmek Kur’ân-ı Kerîm’in
emridir: "Kadınlarınızla iyi geçinin; eğer onlardan hoşlanmadı iseniz
bile!..Olabilir ki bir şey, sizin hoşunuza gitmez
de, Allâh onda bir çok hayır takdîr etmiş bulunur."
Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz bu konuda: "Kadınlar hakkında birbirinize hayır tavsiye
ediniz!" buyurmaktadır. Kadınlara karşı daima hoşgörülü olmalıdır.
Nitekim bir hadîs-i şerîfte: "Mü’min bir erkek, mü’min bir
kadına kızıp darılmasın! Eğer onun bir huyundan
hoşlanmazsa, öbüründen memnûn olabilir." buyurulur.Bir insanın her işi ve her huyu hoşumuza gitmeyebilir. Fakat iyi
niyetli ve ülfet edilir insan, kendi hanımında hoşuna gidecek nice
meziyetler bulabilir.

Onlarla kendisini memnûn ve mes’ûd edebilir. Bunun için ayıp aramaya değil,
meziyet aramaya bakmalıdır.Zîrâ mârifet iltifâta tâbîdir. İltifatsız mârifet
zâyîdir. Özetle;

"Bana dünyadan güzel koku ve kadınlar sevdirildi. Benim en
mutlu ânım ise, namazda olduğum zamandır."

(Nesâî, İşretü'n-nisâ 1, Mişkâtü'l-mesâbih, c.2, sb.669)

KADIN VE GÜZEL KOKU YANYANA
ZİKREDİLMİŞ, AYRICA NAMAZLA KADININ ÖNEMİ HADİSLE PEKİŞTİRİLMİŞTİR
"Allah sizden; kadınlara karşı iyi ve hayırlı olmanızı ister; çünkü onlar, sizin
analarınız, kızlarınız veya teyzelerinizdir (TÜRKÇEDE KULLANILAN KELİME İLE
;BACI, KIZKARDEŞ, YENGE...!)"
(el-Camiu's-Sağir,
el, sh.78, Hadis No: 1647)

HANIMLARA TOPLU BAKIŞIMIZ:
YA ANNE YA EŞ YA BACIMIZDIRLAR
"Sizin hayırlınız, eşine hayırlı olandır. Ben de eşime karşı sizin en
hayırlınızın. Kadınlara ancak iyi insanlar iyi davranır; onlara karşı ancak kötü
kişiler, ihanet eder."
(el-Camiu's-sağir,
c.2, sh.ll, Hadis No:4012)

HAYIR VE İYİLİK KADINA OLAN
DAVRANIŞLA ÖLÇÜLÜYOR!
Abdullah ibn Mes'ûd, Hz. Muhammed'e(a.s), kiminle beraber bulunması, kime hizmet
etmesi gerektiğini sorunca Hz. Muhammed, üç kez "Annen’e" dedikten sonra, “Baban’a",
demiştir.
(Buhârî, Edeb: 2; Müslim,
Birr: 1)



"Cennet annelerin ayağı
altındadır. " diyen dinimiz kadına hak etmiş olduğu değeri vermiştir.
İslamiyet’in ilk şehidi bir kadındır. İlk Müslüman bir kadındır. Peygambe-rimizin
soyu kızından devam eder. Hz. Ebubekir’in kitap haline getirdiği dünyadaki
tek Kur’an-ı Kerim Hz.Ebubekir, Ömer, Osman dönemlerinde onlarca yıl bir
kadının yanında kalmıştır. O dönemde ise Hıristiyanlar şunu tartışıyordu bir
kadın İncil’e dokunabilir mi dokunamaz mı. Kur’an-ı Kerim’de Nisa
(Kadınlar), Müntehine (imtihan edilen kadın), mücadele (mücadele eden
kadın), Meryem (Hz. İsa’nın annesi )... gibi sure isimleri vardır. Fakat
mesela, rical (erkekler) süresi yoktur.











İSLAM'DA KADINA VERİLEN DEĞER





Peygamberimizin ağzından uydurulan, mevzu - yalan hadisleri ve
anlamı saptırılan ayet-i kerimelerin yorumunu bir kenara bırakırsak
İslamiyet’i tanımayan bazı insanlar İslamiyet’te kadınlara değer
verilmediği kadının erkeğin yarısı kabul edildiğini iddia etmektedirler.




MİRAS




Mirasta erkeğe
kadına verilen miktarın iki katı verildiğini söyleyerek kadına haksızlık
yapıldığını iddia ederler. Halbuki İslamiyet’te kadın erkek mirasta eşit
pay alırlar. Anne, baba, dede, nine... kadın erkek oldukları halde eşit
pay alırlar.



Sadece kız ve erkek
kardeşlerde kız kardeşe erkek kardeşin yarısı kadar verilir. Burada sanki
bir haksızlık varmış gibi gözükmektedir. Fakat, örneğin baba vefat etse
babanın üç dairesi olsa kız kardeş bir erkek kardeş iki daire alırlar. Kız
kardeş bir erkekle evleneceği zaman kız kardeşin bir dairesiyle evleneceği
erkeğin ailesinden kendisine miras kalan iki payı bir araya gelince toplam
üç payları olur. Erkek kardeşinde kendi iki payıyla beraber bir kızla
evlenirken evleneceği kızın bir payıyla beraber onlarında toplam üç payı
olur. Ayrıca erkek kardeş evleneceği kıza mihir verir.İSLAMDA BAŞLIK
PARASI YOKTUR , MİHİR KADINA BOŞANMA VUKU BULURSA BİR SOSYAL GÜVENLİK
OLSUN DİYE - SİGORTA- OLARAK VERİLİR! Böylece iki dairesi erimeye başlar. Yine erkek kardeş
hayatları boyunca evleneceği kadın ve çocuklarının nafakasını (yiyecek,
yatacak, yakacak...) karşılamak zorundadır. İki dairesi erimeye devam eder.
Halbuki kız kardeş mihir alır. Ayrıca hayatı boyunca kendisine ve
çocuklarına erkek bakmak zorundadır. Kendi bir dairesini ise ailesine
harcamak zorunda değildir. O dairesi onun harçlığıdır; satar, bağışlar,
kiraya verir... İsterse kocasına da verebilir.



Kız kardeşe erkek kardeşe
verilen miras miktarının yarısı verilmiştir. Anne, baba, dede, nine ...
eşit pay alırken kız kardeş ile erkek kardeşte sanki haksızlık varmış gibi
gözükür.




Miras : 3 daire



Erkek kardeş
Kız kardeş


2

1







1-)

Kız kardeş


Erkek
2-) Kız
Erkek kardeş

1
2
1
2

3= + evleniyor
3= + evleniyor

Mihir, Nafaka (+)


Mihir,
Nafaka


(-)







Görüldüğü gibi
erkek kardeşe çok miras payı verilmesinin sebebi onun toplum içindeki ağır
sorumluluğundan dolayıdır. Erkek kardeş aldığı iki payı hep harcayacak ,
hep eksilecektir. Kız kardeş ise aldığı bir payın yanında mihir, nafaka
alacak. Malı artacaktır. Bir payı da kendinin olacaktır. Görüldüğü gibi
ilk başta erkek kardeş fazla pay alır gibi görünürse de iş alınan payların
dağılımına kullanılmasına gelince kız kardeşin az payı ile erkek
kardeşinden daha fazla imkan olanak paya sahip hale geldiği görülmektedir.
Erkek kardeşe ailesine -Eşine - verilmesi için fazla verilmiştir. Zamanla bu oran
kız kardeş lehine değişmektedir.

( Benzer örnek için
bakınız: Feteva Ali Tantavi, S:266)



EŞİTLİK




Allah
kadınla erkeği eşit yaratmamıştır. Her ikisini de insan olma yönünden,
akıl, bilgi, kültür yönünden eşit olsa da, kadın erkekten daha duygusal
daha hissidir. Erkek ise daha katı, olaylara daha sert,duygusal yoğunluğu
az olan bir açıdan bakar. Bu psikolojik yönden farklılıktır. Biyolojik
yönden, erkekte kas daha fazla iken kadında yağ daha fazladır. Bu durum erkeğin
kadından üstün olduğunu göstermez.Kadın daha duygusal erkek daha az
duygusal, kadın daha çok acır, sevgi hayatında daha önemli bir yer kapsar, erkekte
ise daha az. Erkek daha güçlü-kaslıdır, kadın daha az güçlü ve kaslı... Her iki cinsinde üstün-
eksik yönleri vardır. (Akılda, düşüncede ... her iki cinside eşittir ve
birbirlerini geçebilirler.)



Bu durum erkeğin
üstünlüğünü veya kadının zayıflığını göstermez. Aksine bu durum her iki
cinsin ayrı yaratılış özelliklerinin doğal sonucudur. Bunu kabul etmeli,
yaşam tarzımızı buna göre ayarlamalıyız.




İslam kadın - erkek eşitliğini değil kadın erkek adaletini savunur.
Eşitlik adalet demek değildir. Eşitlikte mesela, kadına da erkeğe de 100
kg yükte 50 şer kilo her iki cinse vermek vardır. Adalette daha kaslı olan
erkeğe daha fazla daha az kaslı kadına daha az yük vermek vardır.
Yaratılış özelliğini kabul bunu gerektirir.




İngiliz kraliyet ordusunda , kadın erkek tüm
askerlere “ aynı eğitim
programının “ uygulanması , kraliyet ordusu fizikçilerinden Yarbay Ian Gemmel ‘i : Fırsat eşitliği adı
altında kadın askerler eziliyor , diye isyan ettirir.






Erkek askerlerin eğitimi
sırasında yaralanma oranı
yüzde 1.5 iken ,
kadınlarda bu oran yüzde 11.1 ‘lere kadar çıkmaktadır .Yarbay Gemmel’e göre bunun nedeni :






  • Kadın kas ve kemik yapısı erkeklere
    göre daha zayıf . Aynı
    eğitim kadın bedeninde erkeklere oranla % 39 daha fazla baskı oluşturuyor.




  • Belirli kas olgunluğuna ulaşmak için erkek askerlerin 3 ay çalışması yeterli iken ,
    kadınların 6 ay çalışması gerekir.




  • Bu kadın askerlerden
    40 tanesi ordu'yu " bize fazla yükleniliyor "
    diyerek mahkemeye başvururlar
    ( The Sunday Times
    :10.03.2002)




NASIL Kİ
OKULLARDA ÇOCUKLARI YETENEKLERİNE GÖRE YÖNLENDİRİP EĞİTMEK SAVUNULACAK BİR
DURUMSA , İSLAM'DA DA KADIN VE ERKEĞE DOĞA VE YAPILARINA UYGUN GÖREV
DAĞILIMI YAPILMAKTADIR.RESİME
YETENEKLİ BİR ÖĞRENCİYİ MATEMATİK PR.'U YAPMAK NASIL MANTIKSIZLIK
İSE KADIN VE ERKEKLERE DE MİZACLARINA TERS GÖREV YÜKLEMEK O KADAR TERSTİR.
BİR ERKEKTEN NE KADAR ANA SINIFI ÖĞRETMENİ OLABİLİR, HANIMLARLA
KIYASLARSAK...?


İngİlİz donanmasındaki kadın askerlerin dörtte biri cinsel tacize uğramış






İngiltere'de kraliyet donanmasında görev yapan kadın askerlerin
dörtte birinin, görevleri sırasında en az bir kez cinsel tacize
uğradığı açıklandı.
Donanmadaki cinsel tacizin kabul edilemez bir
düzeye
-


demek kabul edılebılır Bır
duzeyı de var
...!
-ulaştığını açıklayan Savunma Bakanlığı, bundan sonra
her vaka için disiplin işlemiyle yetinilmeyip adli işlem yapılacağını
duyurdu.İngiltere'de sadece 2002 yılında donanmada görev yapan
2500'e yakın kadın asker gemide ya da üste bulundukları sırada tacize
uğradıkları gerekçesiyle şikayette bulundu. 2003 yılında ise donanmada görev
yapan kadınların yüzde 22
'sinin bu tür şikayetlerde bulunduğu açıklandı. Bu
rakam, 2005 yılında yüzde 25'e kadar yükselirken, donanmada görev yapan
kadınların üçte biri şikayetlerinin adil biçimde ele alınıp
değerlendirilmediğinden de yakındı.

Genel olarak İngiliz ordusunda, aynı türdeki şikayetlerin oranının ise
yüzde 12 olduğu belirtildi.







(
Milliyet :




24.06.2005 )
ya
ŞİKAYET edılmeyen, edılemeyenler...!






Kadın subay ve askerlerin yarısı cinsel tacize uğramış







İngiltere'de Kraliyet Hava Kuvvetleri içinde
hazırlanan bir rapor, hava kuvvetleri mensubu kadın asker ve subayların
yarısının iş hayatları boyunca en az bir kez cinsel tacize uğradıklarını ortaya
koydu.Independent on Sunday gazetesi tarafından ele geçirilen rapora göre, son
12 ayda 1000 kadın asker üstlerine yaptıkları başvuruda bir meslektaşı hakkında
cinsel taciz suçlamasında bulundu.Kadın asker ve subayların en az iki kez karşı
cinsteki üstleri tarafından taciz edildiklerinin de rapor yazarları tarafından
ortaya konulduğunu öne süren Independent, kadın asker ve subayların en azından
cinsel konularda sözle sarkıntılık edilerek rahatsız edildiklerini
kaydetti.Cinsel tacize uğrayanların sadece yarısının şikayette bulunduğunu iddia
eden Independent, üç yıl önce de benzer bir raporun yayımlandığını,
karşılaştırma yapıldığında taciz sayısının büyük artış gösterdiğinin
anlaşıldığını belirtti. Independent, ''Bu durum da ordu komuta kademesini büyük
bir kaygıya sürüklüyor'' diye yazdı.Raporun, hava kuvvetlerinde sadece kadın
değil erkek asker ve subayların da tacize uğradıklarını ortaya koyduğunu duyuran
Independent, erkek subayların ayrıca bazı gruplar tarafından korkutularak
sindirildiklerini de iddia etti
.



( Milliyet :24
Ocak 2005 )



ABD ordusunda cinsel taciz
arttı
AMERİKAN askerleri
arasında yaşanan cinsel tacizin geçtiğimiz yıla oranla büyük bir artış
gösterdiği ortaya çıktı. ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) tarafından yayınlanan
rapora göre, 2004 yılında, Amerikan askerleri arasında yaşanan ve rapor edilen
cinsel taciz sayısı bin 700'den, 2005'te 2 bin 374'e ulaştı. Pentagon
yetkilileri askerler arasında yüzde 40'ı bulan cinsel taciz artışını yeni
uyguladıkları programa bağladı. Pentagon'un yeni programı çerçevesinde cinsel
tacize uğradığını beyan eden askerler, sağlık, rehberlik ve psikolojik destek
alıyor. ABD ordusunda cinsel tacize uğrayanlar, çeşitli nedenlerden dolayı bu
durumu rapor etmediği için cinsel taciz vakalarının pek çoğu açığa
çıkmıyordu.

(
Akşam
19.03.2006 )



 İslâm'da kadın hakları  DA58042A65B8EC43AD2049E2r
 İslâm'da kadın hakları  Kadinasker5378423






ABD'li KADIN asker 4 ay tecavü ze uğradı

Irak ve Afganistan'daki savaşlarda binlerce sivilin ölmesi,
binlercesinin de yaralanmasının yanında sesi duyulmayan "kurbanlar"
da var.Irak'a 2003 yılında giden Amerikalı Er Abbie
Pickett, "Askerlikte kadınlara üç sıfat takılıyor. Lez biyen, orospu
ya da fahişe" diyor. Tikrit'te 19 kadın ve 140 erkekten oluşan
askeri birlikte 11 ay görev yapan Pickett, erkek askerlerin
kendilerine yaptığı "göğüs büyüklüğü ve seks" konulu ağır şakaları
depresyona sokacak boyutta bezdirici bulduğunu söylüyor.'İKİNCİ GECE ODAMDA' Uzman çavuş Suzanne
Swift (21), 9 Ocak 2006'da firar etti. Bir yıl Irak'ta Kerbela
yakınındaki Camp Lima üssünde görev yapan Swift anlattı: "Görevimin
ikinci gününde bir üstüm odama gelerek beni ilişkiye zorladı. Dört
ay boyunca geceleri hep odama geldi. Boyun eğmek zorundaydım. Karşı
çıktığımda hep ceza aldım. Diğer askerlerin önünde aşağılandım..." TACİZ, FİRAR ETTİRDİ Genç kadın
ülkesine izne döndükten sonra birliğine teslim olmayıp firar etti.
Kısa sürede yakalandı. Rütbesi düşürüldü. Savaş karşıtlarının
kahramanı oldu. Şimdi yargılanıyor.Keri Christensen (33) de
bir başka kurban... İki çocuğunu bırakıp gittiği Kuveyt'te limandan
Irak'a malzeme taşıyordu. Ancak erkek meslektaşlarının göğüsleri ve
cinselliği hakkında sözlü sataşmalarına maruz kaldı. Bir üstü
tarafından cinsel saldırıya uğrayınca şikâyet etti. Hemen sürüldü...
İddiası delil yetersizliğinden reddedildi. (

Sabah:11 Nisan 2007 )



 İslâm'da kadın hakları  Askerdesitlik068547646

Kadın
daha duygusal olduğu için çocuk eğitimi ve büyütülmesi görevi İslâm’da
daha çok kadına verilmiştir. Çünkü o duygusaldır. Acıma sevme... yoğunluğu
erkekten daha fazladır. Erkek çocuk bakıcısı olamaz. Çünkü erkekte acıma,
sevme, şefkat daha az yoğunluktadır. Halbuki çocuğa sevgi, anne sevgisi
lazımdır. Erkek evi dışından korur. Evin mali yönden devamını sağlar.
Kadın evin içişlerine bakar. Evin ahlaki yönden devamını sağlar. Kadın
sadece işte çalışsa daha çok yıpranır ( o nedenle de kadınlar erkelerden
daha az çalışır, daha önce emekli olur.) ve ailenin, çocuğun eğitimi ile
gereği gibi meşgul olamaz. Aile düzeni bozulur. Aile bozulunca, toplum
huzuru, devlet huzuru bozulur ve sosyal çöküntü başlar. Eşit toplumda çalışan
kadın çocuğunu kreşte büyütür ve sevgi yerine aldığı paraya göre muamele
gören çocuk büyüyünce psikolojik sorunların içine düşer. Kadın erkek eşit değildir
birbirini tamamlayan iki elmanın yarısı gibidirler. Her iki cinsinde eksik ve
fazlalıkları vardır (kas, yağ, şefkat, merhamet, sert, mizaçlılık...) .
Ama her iki cinste insan olmada aklını kullanmada ilimde kul olmada
cennet-cehennem yolunda eşittir ve yarış halindedirler.



Kur’an da Allah-u Teala
erkeği kadından üstün kabul eden bir ayet vardır. Ayeti incelediğimiz
zaman üstünlüğün "sorumluluk" anlamında kullanıldığını yani erkeğin kadından
daha fazla sorumluluk sahibi olduğunun ayette bildirildiği anlaşılır. Mesela müdür ile memur.
Müdürde insandır memurda. İkisi de akıllıdır. Memurun aklı daha az veya
müdürden aşağıdır diye kimse kabul etmez. Ama müdürün sorumluluğu işi
yetki alanı geniş olduğu için memurdan bir üst makamdır. Ona bazı
konularda emir verebilir. Ama her ikisi de insan, kul, akıl... yönünden
eşit canlılardır.Kur’an da işte
sorumluluğu fazla olan erkeği kadına üstün-sorumlu kabul etmiş iş
bölümünde erkeğe daha fazla sorumluluk yüklemiş yüklenen sorumluluk
oranında onu idareci üstün kabul etmiştir. Aynı durum Türkiye
Cumhuriyeti kanunlarında da söz konusudur. Bazı konularda kadın erkek
eşitsizliği medeni kanunda da bulunmaktadır.



1-) Medeni kanun Roma hukukuna
dayanır. Roma hukukunun temelinde eşitler arasında birinci erkektir ilkesi
vardır. Birinci eşitsizlik budur.
2-) İkinci eşitsizlik sen evli bir
kadınsın evlendirme memuru sana demiştir ki : “ evin reisi erkektir, kadın
onun muavin ve müşaviridir.” İkinci eşitsizlikte budur.
3-) Üçüncü eşitsizlik ise sen
ticaretle uğraşacağın zaman ticaret odasına kayıt olman için tüccarlığın
muteber olabilmesi için kocanın yazılı muafakatı gerekir. Kocan gider bin
türlü işle uğraşır kimse muafakatını almaz üçüncü eşitsizlik...
4-) Dördüncü eşitsizlik sen yurt
dışına gideceğin zaman kocanın mutlaka yazılı muafakatı gerekir aksi
taktirde kocan şikayet ederse gidemezsin. Dördüncü eşitsizlik
5-) Beşinci ve en kötüsü ! Kocanla
birlikte borçlanacağın zaman vesayet maka-mının yani sulh mahkemesinin
senin akıl baliğ olduğuna yani aklının başında olduğuna dair bir karar
vermesi lazım ki kocası ile birlikte borçlandığı zaman muteber olsun. Bu
da beşinci eşitsizlik.



Feminizm batı
toplumlarında başlamış bir harekettir ve o tür toplumlar için zorunlu bir
harekettir. Çünkü Avrupa’da kadın, insan mıdır ? İncil’e dokunabilir mi ?
ruhu var mı diye tartışılan, alınıp satılan, akrabaya, misafire peşkeş
çekilen, çalışınca ücreti az verilen ... bir canlı olarak görülür. Böyle toplumlarda kadın
tabii ki hak arama yarışına girişip, reaksiyon gösterip, ileri
atılacaktır, hakkını arayacaktır. Fakat İslam toplumlarında
kadının ne insan olma yönünün tartışılması, ne Kur’an’a dokunmaması
durumu, ne alıp satılımı- fahişelik - durumu söz konusudur. İslâm’da kadın
annelik görevini yerine getirdikten sonra doktor, hemşire, avukat,
öğretmen, ... olabilir. Hatta bazı kadınların yukarıdaki mesleklere sahip
olmaları farzı kifayedir, bir toplumda mutlaka olmalıdır.



Batıda hak arama adalet
arama mücadelesi sonunda sınırlarını zorlamış haklı mücadele aşırı uçlara
kaymıştır. Eşitlik istekleri sonunda insan olma, kadın gücünü,
hissiyatını, duygu sınırlarını zorlar hale gelmiştir. Vucud geliştiren ;
kaslı kadınlar, halter kaldıran, boks yapan ... kadınlar (hepsinde de,
yaratılış mizaçlarında olmadığı için erkeklerden daha az başarılılar).
Batıda erkeklerde de bozulma had safhada da hom o sek süellerin evlenmeleri,
kültürel giyim tarzı dışında (İskoçlar gibi), erkeklerin etek giymesi...
insan cinsi olma sınırlarını zorlayan dinden uzak bu toplumlar
ahlaksızlığın had saflarını zorlamaktadırlar.





Günümüz
Türkiye'sinde - 70 yıl aradan sonra , yani kadına haklarının tanındığı ( .... ) 1934’tan , 70 sene sonra yeniden kadın - erkek eşitsizliğini ( 2001 ) önleyecek yeni kanunlar çıkarılmaktadır....kadın hakları adına , kadın haklarının verildiğini iddia edilen kanunlar değiştirilirken. İşin en
ilginç
yönü ise GÜNÜMÜZ TÜRKİYE’SİNDE ARTIK ZİNA’NIN BİR SUÇ OLMAKTAN ÇIKARILMASIDIR : Yani günümüzde zina edene medeni ( ... ) kanunlarımız ceza vermez , zinayı suç saymazken , dini nikah yaptıran insanları kanunlarımız suç işlemiş kabul edip , ceza
vermektedirler.




Kadın ve erkek farklı yaratılmış.. Bu
farklara kalp de eklendi.

İsveçli bilim adamları kalp
tedavilerinin erkeklerde ve kadınlarda farklı sonuçlar yaratabileceğini
öne sürdüler.
Araştırmacılar, Avrupa Kardiyoloji Birliği
Konferansında, kalp tedavilerinin
erkeklerde ve kadınlarda farklı sonuçlar yaratabileceği açıkladılar.

Erkeklerin hayatını kurtaran tedaviler kadınlarda zararlı
olabiliyor.İsveç Linkoping Üniversitesi Araştırma Görevlisi Eva Shawn,
“bu sonuçlara
çok dikkat etmeliyiz. Yürütülen araştırmada, görülüyor ki erkeklerde
alınan
sonuçlar kadınlarda aynı etkiyi göstermiyor.Eva Swahn, “kadınlarda
erkeklerden daha fazla kanama tehlikesi ortaya çıktı,
bu yüzden uyguladığımız tedaviler daha tehlikeli olabiliyor”
şeklinde
konuştu.Missisippi Üniversitesinden Kardiyolog Daniel Jones, “Bence
görülen fark
şaşırtıcı bir durum değil. Erkeklerde ve kadınlarda farklı tedavi
uygulamamız gerekir. Erkekler üzerinde yaptığımız araştırmalar
kadınlarda
aynı sonucu alacağımız anlamına gelemez” dedi.
04
Eylül 2007

İlginçtir biz " Kadın erkek
eşit değildir !" deyince gerici ilan ediliriz ama çağdaş-medeni geçinen
kadın dernekleri, kanunları karşısında "pozitif ayırımcılık "
isterlerken kendileri de aynı şeyi başka kelimelerle ifade ettiklerini
hala kavrayamamaktadırlar...!





EVLENME




Bazı
çevreler, İslâm’da her erkeğin dört kadınla evlendirildiğini kadının
görüşü-nün sorulmadığını kadının hakkının yenildiğini iddia ederler.



Dört kadınla evlilik (Teaddüt-ü
Zevcat) İslâm’da bir emir, mutlaka yapılması gereken bir farz değildir.
Belli şartlarda belli özelliğe sahip erkeklere tanınan bir olaydır.Öncelikle şunu belirtmek
gerekir. Kur’an da Allah’ü Teala tek kadınla evliliği Müslümanlara tavsiye
etmektedir. Dolayısıyla İslam’da tek eşlilik esastır.Peki dört kadınla evlilik
meselesi nedir ? İslâm’da bir erkeğin bir, iki, üç en çok dört kadınla
evlenmesini belli şartlar dahilinde izin vardır. Bunlar kısaca şöyledir :



1-) İlk hanımın izin vermesi : Kadın
kocası ile evlenirken, kocasına, benden sonra başka kadınla evlenmezsen
seninle evlenirim der, erkekte kabul ederse bir daha başka bir kadınla
erkek evlenmez.Eğer hanımı izin verirse, erkek ancak
o zaman ikinci bir hanımla evlenebilir.



2-) Belli şartlarda ancak erkek ikinci
bir kadınla evlenebilir. Mesela ; bir savaş olsa erkeklerin sayısı ülke
düzeyinde azalsa (her savaşta olduğu gibi) ülkede kadın nüfusu çok, erkek
nüfusu az olsa. Medeni kanunlara göre her erkek bir kadınla evlense,
fazlalık olan eşitliğin üstünde fazla olan kadınlar ne yapacak? Zina mı,
fuhuş mu ? ( I. Dünya savaşından sonra Almanya’da, Fransa’da olduğu gibi )




Medeni kanunlar buna bir çözüm
üretemiyor. Ama İslam’ın (tek kadınla eşlilik genel tavsiyesi
yanında)
Taaddüt-ü Zevcat meselesi gündeme gelir. Sorun kendiliğinden
çözülür.İlk hanımın iznini alan erkek
ikinci eşini alır ve toplumda kim kimin eşi, kim kimin çocuğu
belli olur.
Toplum ahlakı bozulmamış olur. Türkiye’de çağdaş psikiyatrinin
kurucusu
olan Pr. Dr. Mazhar Osman bu nedenle şunu söyler : “Ben Taaddüt-ü
Zevcatı
bir kusur değil, kemali eser olduğuna inanıyorum.”.Zaten Avrupa’da
tek eşle
yaşayan, zina etmeyen , çocuğu belli olan kaç toplum vardır. Kendi

toplumunun yapısını çok iyi ben Pr. Dr. Forel şunu söylemektedir :

Avrupa’da tek eş taraftarlığı etiket, riyadan başka bir şey
değildir. Erkek hanımını neden kandırsın
ki ? Ya izin alır evlenir yada asla zina yapmaz. Batı ise zina,
fuhuş, hom o-lezbiye n bir toplum olma yolunda, hayvanlarla cinselliğe
yönelmiş bir
çağdaş lut kavmi konumundadır. Bu nedenle Angutil, “Acele T.
zevcat kabul
edilmelidir. Geçen her saat toplumsal bir suç olmaktadır.”
demektedir.Wictor Gambot, Charles Richet;
tek eşlilik, kadına hoş görünmek için uydurul-muş yalan
gösteriştir
derler.Wictor Marqveritte, Ayandan
Gogslere, Dr. Charles Richet, Binet Sanglet... batının içine
düştüğü
buhranı görüp çok kadınla evliliği savunurlar.



3-) Hanımı izin verirse, ( mali,
sosyal-kültürel) şartlarda uygun olsa, erkek kendine sorar: Alacağım yeni
eş ile eski eşim arasında adaleti sağlayabilecek miyim ? ikisinin
çocuklarında da maddi-manevi adaleti gerçekleştirebilir miyim ? cevabı
hayır ise erkek yine evlenemez, hanımı izin verse de. Yani üçüncü şart
“adalet” dir.



Bu üç şartta bir arada olmalı. Biri
eksik olsa, ikinci eş yasaktır.



Özetle erkek ikinci eşle
evlenmek isterse; hanımından izin , kendisinden adalet şartına uyma,
şartlarında uygun olması gerekir.



Bir
erkeğe dört kadınla evlenme izni varda, bir kadına neden dört erkekle
evlenme izni yok ?



1- Çocuk olsa kimin olduğu nasıl belli
olacak. Neslin devamı, miras... buna bağlı. Günümüzde bu DNA testleri ile
anlaşılabilir. Ya 1400 seneden beri geçen sürede bu nasıl anlaşılacaktı ?
O dönemde de İslam, insan ve evlilik vardı.



2-) Pr. Forel’inde belirttiği gibi
erkek çok kadına temayüllüdür. Ama kadın bir erkeği sever (onunla evlenir
veya evlenemez..).



3-) Kadın gebe kalınca 4 erkek ne
yapar ?



4-) Kadın dokuz ayda, erkek bir kaç
günde çocuk sahibi olurlar.



5-) Erkek kıskançtır. (İslâm’da ikinci
eş ilk hanımın iznine bağlıdır.)



Şimdi bir örnek verelim :


Bir mümin erkek ve kadın
düşünelim. Erkek hanımına kötü yoldaki bir kadını gösterip bana izin ver
onunla evlenip onu kötü yoldan kurtaralım dese hanımda izin verse ,
şartlar uygun olsa adaletli davranacağına erkek kanaat getirirse ve o
kadınla evlenirse... boyalı basın olayı nasıl değerlendirir ?



“ Erkeğe bak, eşi üzerine kuma
aldı. Bu adam aşırı dinci, yobaz der, kadın haklarını savunur rolüne
girişmez mi; araba lastiği reklamında mayolu kadınları podyumda yürüten bu
medya ? Kadını bataklıktan
kurtarmak suç, onu her gün bir kaç erkeğe satma çağdaşlık kabul edilir.
Sanki o satılan kadınlar birinin kızı, kardeşi, annesi değil,
uzaydan geldiler...!


 İslâm'da kadın hakları  Kadinaklari5476

 İslâm'da kadın hakları  4kadinlaevlilielafedenlereithaf


 İslâm'da kadın hakları  Onucbinzilliile5pezoiliskisi



 İslâm'da kadın hakları  Islamdakadinhaklar5746

Metres hayatını savunanlar T.Zevcata
karşıdırlar. Genç kızları kandırıp kullanıp atmak varken evlenmeye niyetin
yoksa eline bile dokunamazsın kuralını isterler mi bazı medeni(!)lerimiz. Ayrıca istisnai bir durum olan
ve toplumun devamını amaçlayan bu tür konular hakkındaki sorular genelde
cevap almak için sorulan sorulardan değildir, art niyetli sorulardır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

 İslâm'da kadın hakları  Empty
MesajKonu: Geri: İslâm'da kadın hakları     İslâm'da kadın hakları  Icon_minitimeSalı Şub. 08, 2011 3:30 pm

İSLAM NORMALDE HER ERKEĞİN BİR KADINLA
EVLİLİĞİNİ TAVSİYE EDER AMA YA ŞARTLAR DEĞİŞİRSE?





Letonya
:

Letonya’da erkeklerin doğum oranı kadınlardan daha yüksek Ancak
erkeklerin ortalama ömrünün kadınlara kıyasla daha kısa olması, yetişkin kadın
oranının erkeklerden yüzde 8 daha fazla olmasına yol açıyor. Başkent Riga’daki
Letonya Üniversitesi’nde cinsiyetler arasındaki dengesizlik açıkça görülüyor.
Kız öğrenci sayısı erkeklerden yüzde 50 fazla. Bu nedenle de, kadınların kendi
eğitim seviyelerinde erkekler bulmasının zorlaştığını belirtiliyor. Sosyologlar,
kadınların evlenme çağına geldiklerinde de, bu yaşlardaki erkeklerin daha erken
ölmesi ve intihar etme ihtimallerinin dört kat daha fazla olduğunu vurguluyor ve
kadınların ortalama yaşam süresinin erkeklerden 11 yıl daha fazla olduğunun
altını çiziyor.
(
Vatan: 14.10.2010)







Moğolistan
:

 İslâm'da kadın hakları  Mogol-erkek-kadin43635

Rusya, Almanya, Avustralya, Yunanistan, İtalya,
Finlandiya
:




İŞTE KADIN FAZLALIĞI OLAN ÜLKELER!
Dünyada toplam nüfusun yüzde 49.7’sini kadınlar
oluşturuyor.Rusya, Almanya, Avustralya, Yunanistan, İtalya, Finlandiya
gibi ülkelerde kadın sayısI erkekleri aşmış durumda. Dünyada toplam
nüfusun yüzde 49.7’sini kadınlar oluşturuyor. Türkiye’de olduğu gibi dünya
genelinde de erkek nüfusu kadınlardan fazla. Ancak dünyada kadınların daha
fazla olduğu ülkeler de var. Rusya, Almanya, Avustralya, Yunanistan,
İtalya, Finlandiya gibi ülkelerde kadın sayısı erkekleri aşmIş durumda.Bu
ülkeler arasında başı Rusya çekiyor. Rusya’nın yüzde 46.26’sını erkekler,
yüzde 53.73’ünü kadınlar oluşturuyor. Rusya’da 65.7 milyon erkek, 76.3
milyon kadın bulunuyor. Avustralya’da ise kadın sayısı erkek sayısından
100 bin fazla. Almanya’da da erkek nüfusu 40 milyon 478 bin 53’ken, kadın
nüfusu 41 milyon 922 bin 943 kişi. Ayrıca Brezilya’da 95 milyon kadın
varken, erkek nüfusu kadın sayısından 3 milyon daha az. Yunanistan’da ise
kadın nüfusu 5 milyon 456 bin 32 kişiyken, erkek nüfusu 5 milyon 250 bin
258 kişiden oluşuyor. İtalya’da kadın nüfusu 29 milyon 676 binken, erkek
nüfusu 28 milyon 471 kişi. Finlandiya’da ise 2 milyon 563 bin erkek, 2
milyon 675 bin kadın bulunuyor. (27 Ocak 2009)





Türkiye
:






İSLAM NORMALDE HER ERKEĞİN BİR KADINLA EVLİLİĞİNİ TAVSİYE EDER AMA
YA ŞARTLAR DEĞİŞİRSE? TÜRKİYE CUMHURİYETİNDE KADIN NÜFUSU ERKEK NÜFUSUNU
GEÇTİ:


ERKEK:35.171.000

KADIN:35.362.000
(
Posta:06.05.2003)




Kazakistan, Malezya
:





KAZAKİSTAN'DA VE MALEZYA'DA DURUM DAHA İLERİ BOYUTLARDA ;İKİ
ÜÇ KADINA BİR ERKEK DÜŞÜYOR NÜFUS OLARAK...ÇAĞDAŞ(!) SİSTEM DİYOR Kİ BİR
ERKEĞE BİR KADIN YA DİĞERLERİ NE YAPACAK...!?İSLAM'DA DİYOR BİR ERKEĞE BİR
KADIN AMA ŞARTLAR DEĞİŞİNCE YOLU AÇIYOR VE BELLİ ŞARTLARDA İKİNCİ EŞE DE
İZİN VERİYOR!
KAZAKİSTAN'IN %70'İ KADIN.16 MİLYONLUK KAZAKİSTAN'DA
KADIN NUFUSU 11 MILYONA YAKLAŞMIŞ DURUMDA .
(
Gözcü :30.03.2006)





 İslâm'da kadın hakları  Kadin-erkek-nufusu3419





ÖNEMLİ NOT: GÜNÜMÜZ
TÜRKİYE'SİNDE İKİNCİ EVLİLİK MÜMKÜN MÜ :
TIKLAYINIZ






ÜNLÜ iSLAM ALİMİ ZEMAHŞERİ NEVABİGU'L-KELİM ADLI ESERİNDE:" DENİZDE DALGALARLA
BOĞUŞANLAR MI YOKSA BİRDEN ÇOK KADINLA EVLENEN Mİ TALİHSİZDİR , BİLEMEM"
DEMEKTEDİR...ANLAYANA ...Smile)




BOŞANMA



Bazı çevreler, İslâm’da kadının
boşanma hakkı yoktur. Erkek kadına üç kere «boş ol » dese boşanma vuku
bulur, iddasındadırlar. Dilin kemiği yok, iftira
atışları serbest. Ama cevap hakkımız saklı.



Öncelikle İslâm’da kadınında
boşanma hakkı vardır. Evlenirken «benim de boşanma hakkım var kabul ediyor
musun ?» sorusuna evet diyen ve bunu yazılı belge haline getiren bir
erkekle evlenen her kadın kocasını boşayabilir. Ayrıca İslâm’da «bir saniyede
üç cümle ile boşanma gibi yani boş ol » ile boşanma yoktur. En az üç ay
süren bir boşanma.



I. Ay: Kadın erkek, kadıya (hakime)
gider. Boşanmak istediklerini söylerler. Kadı onlara bir ay mühlet verir
ve barışmalarını tavsiye eder.
II.Ay : Eşler yine gelirlerse kadı
(hakim) onları yine gönderir. Ailelerinin çağırıp onlara tavsiyede
bulunmalarını söyler. Bir ayda büyüklerinin nasihatları ile geçer.
III. Ay : Vazgeçmemişlerse kadı
onlara; son bir ay , yine gelirseniz kesin boşanma kararı verilir der.



İslami yaşam ve batı tarzı yaşam,
hangi yaşam tarzı insanı mutlu kılar, hangisinde boşanma aza indirgenir.
Cevabı batılı bir araştırmacıdan, Gibbon’dan alalım :



300 senelik Osmanlı dönemi İstanbul
arşivini inceleyen Gibbons, 300 senede İstanbul’da toplam 10 boşanma
davasının olduğunu araştırmaları sonucu bulmuştur.Ya günümüzde 3 saatte
sadece İstanbul ‘un bir mahkemesinde kaç boşanma davası görülmektedir ?



Hangi toplum huzur içinde
yaşamaktadır ? ...



Not: Seçme ve seçilme hakkı
kadınlara Hz. Resul döneminde verilmişti.Hz. resul “Akabe biatlarında “
kadınlardanda biat (kabul oyu ) almıştı fakat ilerki yıllarda iktidarı
elinde bulunduran bazı çevreler erkeklerden olduğu gibi kadınlardan da
seçme ve seçilme hakkını almışlardır... Dolayısı ile çağımız,
müslümanların (.....) hatasını yine islama mal ederek, islmda kadının
seçme ve seçilme hakkının olmadığı, gibi yanlış bir sonuca varmışlardır.




KADININ ŞAHİTLİĞİ



Şahitlik konusunda
iki kadına bir erkeği mi kabul eder İslam...?! Asla!:

İslâm hukûkunda erkeklerin vâkıf olamayacağı ve tamamen kadınların ilgi sahası
olan doğum, bekâret, emzirme ve aybaşı gibi kadınlara mahsûs hallerde, erkeğin
değil, sadece kadının hattâ tek kadının şâhidliği yeterlidir. Bu gibi
konulara, kadınların çokça şâhid olmaları ve erkeklerden fazla gözlem ve
tecrübelere sahip bulunmaları sebebiyle, tek kadının şâhidliği bile geçerli
sayılmıştır. Hattâ Hz. Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in emzirme konusunda tek
kadının şâhidliğini kabul ettiği bilinmektedir. . Nitekim:
"Erkeklerin muttalî olmadıkları şeylerde kadınların şâhidliği makbûldür."
buyurması bunun en güzel delîlidir.
Doğum için de tek bir kadının şâhidliği kabûl edilmektedir. Rasûlullâh (s.a.v.)
Efendimiz:
"Doğum konusunda bir kadının şâhidliği yeterlidir.." buyurmaktadırlar.
Hz. Ömer (r.a.), boşanma konusunda yalnız başına kadınların şâhidliğini kabul
etmiştir. Hz. Ali (r.a.) da, bir çocuğun öldürülmesine şâhid olan kadınların
şâhidliğini muteber saymıştır
Aslında iki kadının şâhidliğinin bir erkeğin şâhidliğine denk
olduğu iddiâsı, gerçeklerle hiçbir ilgisi olmayan asılsız bir iddiâdır. Konu ile
ilgili olarak Bakara sûresinin 282. âyet-i kerîmesinde şöyle buyrulur:

"Ey îmân edenler! Belirli bir vâdeye kadar birbirinize borçlandığınız zaman onu
yazın. Bunu, aranızda bir kâtib doğru olarak yazsın. Erkeklerinizden iki de
şâhid tutun. Eğer iki erkek bulunmazsa, şâhidlerden kendilerine güvendiğiniz bir
erkek ve -biri unutunca diğerinin hatırlatması için- iki kadın yeter."

Yukarıda
görüldüğü gibi bir bütün olarak ele alındığında, âyetin genel olarak şâhidliği
düzenleyen umûmî bir hüküm koymadığı, âyet-i kerîmedeki hükmün sadece vâdeli
borçlanmalarla
ilgili olduğu açıkça görülür.

İki kadın şâhid önerilmesinin
sebebi, birisi yanılırsa diğerinin ona hatırlatması içindir. Ancak âyette "iki
kadın şâhidden biri mutlaka yanılır veya unutur" denmemektedir. "Yanılırsa veya
unutursa" denmektedir.O halde iki kadın şâhidden birisi, şâhidlik ettiği borçlanma akdiyle ilgili
olarak yanılmaz veya unutmazsa, şâhidliğini tam olarak yaptığı için, erkek şâhid
ile kadın şâhidin şâhidlikleri yeterli, aynı zamanda eşit değerde olacaktır. Bu
ise kadının şâhidliğinin, erkeğin şâhidliğine denk olabileceğini gösterir.
Neden mi? ...Çünkü o dönemde kadınlar
ticaretle direk ilgilenmiyordu...Hatta Hz. Hatice bile kendi işlerini
erkeklere, ticaretini erkeklere yaptırıyordu...!O dönemde kendi ilgi
alanlarının dışındaki " vadeli borçlar " konusundaki bu istisnai hükümü
genelleştirmek sadece önyargı ifadesidir...Ayrıca yukarıda da ifade edildiği
gibi kendi ilgi alanlarında olan işler için - mesela doğum,emzirme... -
her kişinin tek şahitliği kabul edilmektedir...
Günümüzde ekonomi özel ilgi alanına giren -
ekonomi alanında eğitim gören kadınlar mesela - kadınlar için bu
ayet tabii kendilerini sınırlandırmaz...Çünkü "unutma ve ilgi alanı
olup olmama " temel sebep...Bu sebep ortadan kalkınca hükümde
kalkar...veya bu şartlara uyan - ilgilenmeyen, unutan,ilgi duymayan
dolayısı ile aklında tutma ihtimali daha az olan - kimsenin şahitliğinde
ilgilenen gruba göre iki kişi şartı aranır.Vadeli borçlarda
şahitlikte esas olan bunlardır - ilgi, alaka,işin içinde olup olamam
ve dolayısı ile ilgi ile paralel unutup unutmama- yoksa cinsiyet :kadın erkek
olup olmama değil ...!









BATILILAR GÖZÜ İLE İSLAM'DA
KADIN



MARSILE POIZER[Çağdaş Fransız düşünür, İslam'ın İnsanîliği)
Avrupalı Hıristiyanlara kadına saygı göstermeyi
öğreten, İspanya yoluyla Müslümanlardır.Kur'an'a göre,kadın,erkekle
aynı cevherde yaratılmıştır. (Kitap-ı Mukaddes'in Tekvin Bölümü'nün
ileri sürdüğü gibi)kadının,erkeği asli günaha sevk ettiğini
söyleyemez.Kur'an'ın ve Hz.Muhammet'in öğretileri,kadın haklarını
bıkmaz usanmaz savunucuları olduklarını ispat etmişlerdir.
EMILE DERMENGHEM (Fransız
oryantalist , Muhammed’in Hayatı)
Şunda hiç kuşku yoktur ki , islam,Arap dünyasında kadının
değerini yükseltmiş ve durumunu iyileştirmiştir.Hz.Peygamber ''En
hayırlınız da, hanımlara karşı en hayırlı davranandır.''Genç kızlar
zorla evlendirilmekten,kadın malını tehditle yemekten,boşanma
durumunda hakkının yitirilmesinden menetmiştir.Hz.Muhammed,dost hayatı
yaşamaktan,cariyeleri fuhşa zorlamaktan menetmiştir. Hangisi daha
iyi:Yasal yolla çok kadınla evlilik mi,yoksa metreslik yoluyla çok
kadınla birliktelik mi?çok kadınla evlilik her ikiside tehlikeli
olan,fuhşu ortadan kaldırırken kadınların da beraber kalmalarının
çözümüdür.Kişi şak'ı gezmeli ki, orada aile edebinin ne derece güçlü
ve sağlam olduğunu görebilsin.
CTE HENRI DE CASTRE (Fransız Binbaşı,İslam ve
Hatıralar)
Müslümanlardaki çok kadınla evliliğe nispet ettikleri
kötülüklerin hepsi gerçek dışıdır.Şark'ta o rezaletleri doğuran
sebep,çok kadınla evlilik değildir.Rezaletler tüm şark'takinden çok
daha fazlasına Paris,Londra,Berlin'de rastlanır.Kadınlar
peygamberlerine birçok yönden şükran borçludurlar.Kur'an'da kadın
hakları ve erkeklerin onlara karşı görevleri konusunda konusunda
ayetler yer alır.Bir müslümana göre haya ile, bir hıritiyana göre haya
arasındaki fark,gökle yer arası kadardır.
ET. DİENT ( Fransız , İslam'ın Nuri İle )
İslam tabiat yasalarına uygun hareket eder.Kilise
ise hayatın bir çok alanında tabiata karşı demogoji yapar ve onunla
çatışır.Hıristiyanlığın kandırmacılığın her türlüsüne rastlar hale
geldik.Hıristiyanlığın görünüşte sarıldığı tek kadınla evlilik teorisi
altın da üçbüyük musibet ve kötülük kendisini gösterir:Fuhuş,evde
kalan kızlar ve evlilik dışı çocuklar.Benzer toplumsal hastalıklar
islam kanunlarının tam olarak uygulandığı ülkelerde nerdeyse hiç
bilinmemektedir.AncakBatı Medeniyetleriyle temasa geçtikten
sonra oralarda sızıp yayılmıştır.Schmitz du mulin tarafından kaleme
alınan L'İslam isimli eserde1827 yılında bütün bir Osmanlı
Başkentinde (İstanbul'da) bir tek genelev bulunmadığı ve şark'ta
Frengi denilen zührevi hastalığı bilinmediği kaydedilir.Şark kadının
çağdaş hayata karışıp geçim için koşturan bu konuda erkeklerle yarışan
ve pek çok mutsuzluk ve bedbahtlıklara maruz kalan Batılı kız
kardeşleriyle aynı strese hedef olanlarından endişe ediyoruz. kadının
muhtaç olduğu esaslar, İslam'ın öğretileriyle tam bir uyum
göstermektedir.
W. DURANT (çağdaş
Amerikalı yazar, Medeniyetler Tarihi)
İslam, Arap
dünyasında kadının değerini yükseltti.Müslüman kadının konumu avrupa
memleketlerindeki kadınınkinden önemli bir konuda farklılık
göstermekteydi. Ebediyat ve bilimde çok sayıda müslüman kadın
yetiştirmişti.

J. S. RESTLER (Fransız , H. Arabiyye )

Kadın, çıkarını ilgilendiren konularda erkeklerle eşit bir çizgiye
yerleştirilmiştir. İslam-i aile çocuğa onun sağlığına ve eğitimine
büyük bir özen gösterir.Kız çocuklarının eğitimi yıllarca da şiir ve
çeşitli ilimler öğrenirler.
DR A. N. SOUSA (
Yahudilikten İslam’a geçen araştırmacı, İslam’a giden yolculuğum)
İlk olarak kadının değerini
yücelten ve hayatta erkeğinki gibi ona da hakkını veren İslam
olmuştur.Aslen yahudi olup Kur'an-ı Kerim'den etkilenerek müslümanlığı
kabul etmiştir.Hıristiyanlar gafletlerimden uyanıp konu üzerinde iyice
düşlünseler, açıkça göreceklerdir ki, İslam bu alanda onlardan tam 13
'asır erken davranmıştır.Bugün boşanmanın müslümanlar arasında az
rastlanır olması buna karşın geçmişte son derece kötü karşılayan
batılılar nezdinde çok olması garip bir durumdur.Mesela ABD'de yılda
200.000'den fazla boşanma vakası meydana gelmektedir.Hz.peygamber
Asya'da kadının değersiz bir mal konumunda saygıdeğer bir kişilik
seviyesine yükseltti.

L. SEDILLOT ( Fransız oryantalist , Genel Arap Tarihi )
Kur'an, ki müslümanların anayasasıdır,
kadının aşağılanmış , onun değerini yüceltmiştir. Beni en çok
sevindiren Hz. Muhammed'in çocuklara gösterdiği özen ve ilgidir.Küçük
çocuklarla oynayıp şakalaşmaktan büyük zevk duyardı.Hz. Muhammet,
babacan bir yumuşaklık ağır başlı ve yüce bir kanun koyucu lisanıyla
yapar.

L . VECCIA VAGLIERI (İtalyan bayan araştımacı , Difa Anil İslam)
Evlilik
konusunda İslam geleneği hayattan başka bir şey talep etmez.Şu ana
kadar, çok kadınla evliliği kesin olarak içtimai bir kötülük ve
ilerleme yolunu tıkayan bir engel olduğuna ilişkin her hangi bir delil
ortaya konulmuş değildir. İslam'da kadın mahkemeye başvurarak
evliliğin feshini isteye bilir.Kötülüğe meydan vermemek ve sonuçlarını
savmak amacıyla müslüman kadının örtünmesi zorunludur, örtünme
geleneği, İslam toplumu için paha biçilmez faydalara kaynak
oluşturmuştur.

L. WEİSS (Macar asıllı düşünür gazeteci,yahudi iken Müslümanlığı
kabul etti, Mekke'ye Giden Yol)
Hz.peygamber, kadın ve erkekleri Allah karşısında eşit
tutan, daha önce duyulmadık kurallar getirdi ilan etmiştir ki,kadında
bütün haklara sahip bağımsız bir kişiliktir.

ROGER GARAUDY (Ünlü Fransız Komünist Partisi'nin eski
yöneticilerinden.Yetmişli yılların sonunda müslüman oldu.)
Kur'an'da
kadın erkeğin ikizi ve ortağıdır.Kur'an, günahın sorumluluğunu kadına
yüklemez . Kuranın prensipleri geçmiş tüm toplum prensiplerinden
ileridir.Batıda kadına mal ve mülkte tasarruf sahibi olma hakkı ancak
19. YY’da verilmiştir.Boşanma hakkı dahil batı’da, 1300 sene sonra bu
hakkı elde edebilmiştir.
SIR HAMİLTON A. R.
GIBB (Çağdaş İngiliz doğu bilimcilinin üstadı sayılır, İ. hadise )
Kur'an'ın ve Hz. peygamber'in orijinal öğretileri tüm
duruluğu yüceliği ve hem kadın hem de erkeğe karşı eşit davranan
adaletiyle yeniden kendini gösterir. Kadına yönelik olarak İslam'ın
tutumu:kişiliğini ve sosyal konumunu anlamadaki metodu ve islami
yaşamanın kadını korumadaki yönetimi diğer dinlerdekinden çok çok daha
üstündür.

LADY E. COBOLD (İngiliz Prenses islam'ı kabul etti.)
Gerçekten diyorum ki,
bizde ve batılıların anladığı şekliyle aşk hala cinsel eğilime yakın
bir şey olarak algılanmaktadır.Terbiye edilmiş aşkın yükselebildiği
yüce noktalara gelince :işte yüksek insani anlamıyla aşk olur.
Müslüman kadınlar bilim ve kültür alanında erkeklerden geride
değillerdi.Kadın erkeğin hak ve sorumluluklar açısından onunla eşit
duruma geldi.Reis oluşu da, onu gücü ve kuvvetiyle koruması kanı
pahasına savunması elinin kazancıyla ona harcamada bulunması içindi.Bu
derece gözetme ve korumadan ibaret olup bunu aşıp kadını ezme veya
hakkını çiğneme noktasına vardırılamaz.Müslüman kadın İstambul'da
bizzat gördüğüm gibi Avrupa'daki kız kardeşlerinden daha özgürdürler.

KWELWM ( İngiliz düşünür Müslüman, İslami Düşünce )
Çok kadınla
evlilik istisnai bir durumdur.İslam'a göre Yüce Allah nezdinde cinsler
arasında hiç bir ayrın yoktur.

LİGHTNER ( İngiliz araştırmacı, İslam Dini)
Müslümanlarda evlilik
Hristiyan yazarların bu konudaki iftiraların kirletilemeyeceği kadar
yücedir. Müslümanlarda ailelerine, gariplere, yaşlılara karşı şefkat
ve iyilik şanlı bir sıfat olup hristiyanların örnek almaları gerekir.Hz.
MUhammed 'in şeriatını inceleyen kimser görecektir ki,o tek kadınla
teşvik etmiş o kadınla konumunu yüceltmiş ve bu konuda çok büyük bir
ilerleme sağlamıştır. İslamda ne genenevlerde ne de fuhuşun
yayılmasına göz yuman bir konu bulunur.Müslüman kadınınkinden öyle bir
yasal konumu var ki, İngiliz kadınınkiden çok daha iyidir.

DR G LEBON ( Fransız, Arap Medeniyeti, Yönetim Ruhu)
İslam kanunları müslüman
erkeklerin iyi davranmadıkları iddia edilen hanımlara miras konusunda
öyle haklar tanımış ki, benzerini bizim kanunlarımızda
bulamazsınız.İslam haksız yere kendisine yöneltilen iddialara karşın
kadının sosyal konumunu ve değerini son derece
yüceltmiştir.Avrupalılar yiğitlik prensiplerini ve bunun gerektirdiği
kadına saygıyı Müslüman araplardan aldılar . şu halde, hıristiyanlık
değil. islamdır ki kadın içinde bulunduğu en derin çukurdan çıkarıp
yüceltmiştir. Günümüzde müslüman kadınların durumu avrupadaki hem
cinslerininkinden daha iyidir.Hak ve değerlerininkinden meydana gelmiş
olan noksanlık, hiçbir şekilde kuran yüzünden değil,ona ters hareket
edildiğindendir.şarkılardaki yasal çok kadınla evlilik, avrupalılar
arasındaki riyakarane çok evlilikten ve bunun sebep olduğu bunca
evlilik çocuklardan daha iyidir.

DR NAZMI LUKA ( Mısırlı hristiyan, Elçi ve elçilik)
İslamda kadın insandır.bu
açıdan erkeğin ikizi olup erkeğin muhatap olduğu emanet yükünün
aynısı onunda omuzundadır. bu din iman ve ruhu arındırma
emanetidir.mısırlı bir hıristiyan.on yaşına varmadan kur-an-ı
ezberlemiş.kuran surelerinde allah huzurunda erkek ile kadın arasında
tam eşitliğe işaret edilir. islam gerçekte değer bakımından cinsler
arasında ayrım yapacak gerici bir din değildir.bilakis değer
bakımından kadın, erkekle tamamen eşittir.ondan ancak varsa erdemiyle
üstün ola bilir.

S. J. MARRSH ( ABD’li , Müslüman oldu)
Müslüman kadına bazı kısıtlamaların
getirildiği var sayılsa bile bunlar sadece ve sadece müslüman kadının
bizzat kendi çıkarlarını güvence altına almak içindir. Batının endişe
ve rahatsızlığını çektiği ailevi problemler barı ve güvence içinde
mutlu yaşayan müslüman ailede asla söz konusu değildir. Müslümanlarda
eşler arasındaki içtenlikle bağlılık sayesinde, huzur dolu bir güven
mevcuttur. başka toplumlarda ise bu güven büyük ölçüde zedelenmiştir.
MUNA A. MACLOSKY
(Alman asıllı
bayan,müslüman oldu, Rical ve Nisa Eslemü )
İslam kadını ve erkeği bir bütünün iki eşit parçası ve
birinin diğerinin tamamlayıcısı kabul eder.İslam, kadının öğretimini
ilim ve kültürle donatılmasını teşvik eder çünkü kadın çocuğun
öğretmeni durumundadır. İslam'da kadının düşünce ve ifade hürriyeti
de, vardır. Müslüman kadın hayatta her açıdan onurlu ve
saygılıdır.Fakat ne yazık ki, günümüzde Batı medeniyetinin sahte
pırıltısıyla kandırılmaktadır.Bununla beraber bir gün mutlaka
gerçekleri görecek ve yanıldığının farkına varacaktır.

R. MARY HOWE ( İngiliz, Müslüman oldu)
Örtünme kadının onurunu
korur ve onu şehvet bakışlarından muhafaza eder. İslam kadını
onurlandırmış ve gerek insan gerekse kadın olarak haklarını tam olarak
vermiştir.Haklarını elde ettiği şekildeki genel kadının aksine batılı
kadın bir Müslüman olarak insanlığından ve haklarından istifade
edememektedir.Mesela batıda kadın çalışıp eve bakmak zorunda
kalmıştır.Müslüman kadın ise bu konuda serbesttir.Evin geçimi ile
erkek yükümlüdür.Allah erkeğe kadınlar üzerinde bir yöneticilik hakkı
vermişse bunun amacı, erkeğin çalışıp hem kendisinin hem ailesinin
geçimini sağlamaktır.
DR. SIGRID HUNKE (Çağdaş Alman
bayan Doğoğu bilimcisi, Erkek ve Kadın ,Batı'nın Üzerine Doğan
Allah'ın Güneşi )
Parlak ebediyatçılar ve şairler
çıkardı.İnsanlarda bunda ne bir anormallik ne de,dini geleneklerine
bir karşı çıkış gördü.Hz.Muhammed, hiç bir zaman kadının toplumdan
dışlanmasını emretmemiştir.

MONTGOMERY WATT



(Ünlü oryantalist, Dekan, Muhammed Fi'l-Medine)

Çok
kadınla evlilik geçici birlikteliklerin zararlarını azaltır.
MİCHEL LELONG ( Fransız
rahip)
Ben burada serbest olduklarını söyleyen ama üzerlerinde
yeni köleliklerin ağırlığını taşıyan kadınlarla sık sık karşılaştım bu
kölelik zincirleri belli daha ince daha kapalıdır ama daha az
tehlikeli değildir.Batılı kadınlar başkasına benzeme ihtirasının
modanın , reklamın işi ya da ,en azından sıgarasının tutkunu ve kölesi
idiler.Gerçek bir müslüman kadın için hatta gerçek bir hıristiyan
kadın için hürriyet her zaman ferdi özerkliğe kolaylıklara kuvvete
sahip olmak değildir gerçek hürriyet sorumluluğunu bilip ona göre
hareket edebilmektedir.
MURAD WILFRIED HOFMANN ( ABD’li Diplomat, Müslüman oldu,Bin Yılda
Yükselen Din: İslam )
İslam kadın karşıtı
bir din sayılmaya başlanmıştır.Sudanlı entelektüel Hasan Türrabi.İslamda
kadın imajının olumlu oluşu temelde Kur'an'ın Havva'ya azdırma suçu
yüklememiş olmasının olumlu etkisine dayanır.Kur'an ayrıca
hamileliğin Havva'ya azdırma cezası olarak verildiğinden de
bahsetmez. Günahı ''her ikisinin de cennetten çıkmasına yo açan
müşterek bir fiil''olarak nitelendirildiği gibi eğpe kemiklerin den
yaratılmış olduğunu da söylemez.Kur'an kadın şahsiyetlere hemen hemen
istisnasız olarak hep olumlu özellikler atfetmiştir.Seba kıraliçesi
Musa'nın annesi Firavunun eşi Meyrem ve annesi gibi...Almanyadaki
boşanmalar 1667'de son altı yıl içinde gerçekleşen bütün evliliklerin
1/3'ini ulaşmıştı.Erkek kardeşim şahidi Kur'an cezai sadece borç
kontratıyla ilgili bir konuda iki kadın istemiştir.kuran çağın kadının
mali işlerle ilgili kuralları bilmemesinden bu konulardan uzman
olmamasından hareketle böyle bir hüküm getirmiştir. Aişe'nin tek
başına rivayet ettiği haberleri tereddütsüz kabul etmiş olmalarıdır.
Hatta Aişe erkek sahabilerin rivayet ettiği bir takım hadiseleri
reddetmiş bir çok rivayeti de, düzeltmiştir.Bu sebeple gerek jeffrefy
lang gerekse fethi Osman'ın şu görüşüne gönül huzuruyla ve içimiz
rahat olarak katılabiliriz.Kadının şahitliği genel olarak
erkeğin şahitliğine denk tir: ancak mali işlerle ilgili muamelelerde
özellikle kadınların ve hususa ilişkin mesleki bir bilgi ve tecrübeye
sahip olmamaları durumunda iki kadın şahit gerekecektir.Böyle bir
yaklaşımla hareket edilirse askerlik hamilelik ve doğum gibi cins
farklılığına dayanan hususlarda kadınla erkeğe farklı muamele
edilmesine cevaz veren Batı hukuku ile İslam şeriatı arasında öze
ilişkin bir fark görülmez. ( Onların Gözü İle İslam'da Kadın: Doç.
Dr. Abdülaziz Hatip)




NOT:


BİZ DİNCİLER (!) HANIM
KARDEŞLERİMİZE CİNSEL GÖZLE BAKMIYORUZ, AMA KADINLARA (VE HER
ŞEYE) CİNSEL GÖZLE BAKAN S. FREUD GİBİ ADAMLARIN İZİNDEN
GİDENLERE KARŞI HANIM KARDEŞLERİMİZİ UYARIYORUZ SADECE, VE DİYORUZ Kİ
: " DİKKAT KADINLARA BAKIŞLARI DAHİL HER ŞEYİ CİNSELLİK İLE AÇIKLAMAK
İSTEYEN, GÖZLERİ-AKILLARI ; LİBİDOLARI OLAN SAPIK DOLU ETRAF! " BİZDEN
UYARMA VE HATIRLATMASI! GERİSİ VE SAVUNMASI İÇ
ALEMLERİNİ AÇIKLAMADA FREUD'U KENDİNE REHBER EDİNENLERDE...!
BİZİM TAİFEDE AZGIN TEKE BİNDE BİR BİLE ÇIKMAZ AMA FREUD'ÇU
TAKIMIN BAKIŞ AÇISI ZATEN SADECE TEKELİK ÜZERİNE...!







MEVZU
HADİSLER VE KADIN

Hadis, peygamber efendimizin
sözlerine denir. Mevzu hadis, kendi şahsi, siyasi,... emellerine ulaşmak
için peygamberimizin ağzından uydurulan, Hz. Resül'ün söylemediği halde
kendisine mal edilen sözlerdir. Uydurma- mevzu hadisler genellikle
kadınlar, siyasi görüşler, ırkçılığa dayanan konular... çerçevesinde
dönmektedir.
Kadınla ilgili bazı uydurma-mevzu hadisler:
" Kadınlara okuma- yazma öğretmeyin: " İbn-i Cevzi, İbn-i Hıbban,
İbn-i Adıyy hadisi kabul etmez, uydurmadır derler. (Kitabul Mevzuat 2/268)
" Kadınlarla istişare edin, onlara tanışın ve onların
söylediklerinin zıttını yapın": Sehavi ve İbn-i Arrak hadisi merfu
görmezler. Ebu Hatim, İbn-i Adıyy , İbn-i Cevzi, İbn-i Hıbban hadisin
uydurma olduğu görüşündedirler. ( El- Makasıdul Hasene: 248 , Tezkiretul
mevzuat :128, Tenzihuş Şeria : 2-204, Silsiletul Ehadis: 432 ) .Ayrıca,
Hz. Resul Ümmü Seleme ile istişarede de bulunmuştur (Makasıdul Ha-sene:
585, Silsile: 436, Keşful Hafa :2-3)
" Kadınlara iteat pişmanlıktır." : Sehavi, Ukayli hadisi uydurma kabul
ederler. ( Tezkiratul Mevzuat : 128, Kitabul Mevzuat : 2, 272)
" Kadınlar olmasaydı Allah'a hakkıyla ibadet edilirdi". Suyuti, Buhari,
İbn-i Adıyy, Ebu Hatim, İbn-i Cevzi, Muhammed Nasuriddin, İbn-i Hıbban
hadisi mevzu kabul ederler. ( Silsiletul Ehadisuzzaif : 74, Tenzihuşşeria
: 1/62, El-leali : 2/59)
" Kadınlar olmasaydı, erkekler cennete girerdi." : İbn-i Arrak, Es- sakafi
hadisi kabul etmezler. ( Camiussağir: 2/113)
"Güzele bakmak sevaptır veya ibadettir, gözü kuvvetlendirir.." : Ebu Nuaym,
Durekutni, İbn-i Cevzi, Sehavi, İbn-i Hacer, Iraki, Zehebi, İbn-i Kayyim,
Muhammed İbn-i Arrak, Nasıruddin... hadisi uydurma kabul ederler. ( El-
Maka- sıd: 129, Silsiletul Ehadissuzaif : 164, Kitabul Mevzuat: 1/63,
Mevzuati Aliyyul Kari: 124, Keşful Hafa: 2/317, Tenzihuşşeria: 201...)
"Uğursuzluk kadın, at ve evdedir." : Peygamber Efendimiz Hz.
Muhammed 'in eşleri, Hz. Aişe bu sözü duyunca: Kur'an-ı indirene yemin ederim
ki, bunu rivayet eden, Ebul Kasım'a (Hz. Muhammed'e) iftira etmiştir.
Resulullah sadece, "Cahiliye insanları, uğursuzluk, kadın, ev ve
hayvandır" dediklerini söylerler.
Hz. Resul bu sözü cahiliye dönemi (İslam öncesi dönem) insanlarının
bir sözü olarak nakleder . İslam, cahiliye görüş ve adaletlerini tümden
reddettiği gibi, uğursuzluk kavramını da kabul etmemekte, reddetmektedir.
" Kadınların akılları ferclerindedir :" : Sehavi, Aliyyul Kari,
Acluni sözün uydurma olduğunu kabul ederler. ( El-Makasıd:292, El esrarul
Merfua : 246, Keşful Hafa: 2/62)
" Döl getiren siyah bir kadın, döl getirmeyen beyaz bir kadınla
hayırlıdır". Iraki, hadis uydurmadır der. ( Mevzuatı Aliyyul Kari : 73).
İslâm'da hayırlı olmanın ölçüsü takva (Sevgi ile karışık korku)'dur.
Ayrıca Kur'an çocuk sahibi olmanın veya olmamanın Allah'tan gelen bir
imtihan vesilesi olduğunu da bildirir . (Şura Suresi : 49-50)
Karı ve kocayı birbirinin dostu ilan eden (Tevbe Suresi : 71),
eşlerin ikisinin de birbirine ısınıp aralarında muhabbet ve merhamet
oluşturan (Rum Suresi : 21). Allah'ü Teala'nın yüce Resül'ü "Sizler
(Kız-erkek) çocuklarınızı seviniz, kız çocukları kendi kendilerini
sevdirirler" buyururlar, Hz. Ömer:" Cahiliye döneminde kadınları, hiç bir
şey saymazdık. Taki İslam geldi, Allah'u Teala onlardan bahsedince, o
zaman kadınların üzerimizde bir takım hakları olduğunu gördük" derken, iyi
amel işleyen kadın veya erkeğin cennete gideceğini bildiren (Nisa
Suresi:124) dinimizin ve onun yüce ilahının kulları arasında ayırım
yapacağını kabul etmek imkansızdır. O, rahman ve rahimdir.




KADININ
EŞİNİ SEÇME HAKKI VE İSLAM

Medine’nin yerlilerinden olan Hidam’ın kızı Hansa, bir
gün Aişe validemize gelir ve sorusunu şöyle sorar: Valide, der. Babam beni
itibarlı bulduğu akrabasıyla evlendiriyor. Bana sorma gereği duymuyor. Ben
de bundan rahatsızlık duyuyorum. Ben bir kız olarak hayat arkadaşımı seçme
hakkına sahip değil miyim? İslam bana bu hakkı tanımıyor mu? Babamın
seçtiğini seçmeye mecbur muyum? Aişe validemizin cevabı: Şu anda
Resulullah evde yok. Birazdan gelir. Sorunu O’na soralım, cevabını da
O’ndan birlikte dinleyelim. Sen şuracıkta biraz bekle... Az sonra
Efendimiz (sas) teşrif eder. Aişe validemiz de Hansa’nın sorduğu soruyu
aynen sorar: Kızın seçme hakkı yok mu, der. Hansa bana böyle bir
soru sordu. Babası Hidam onu itibarlı bulduğu bir akrabasıyla
evlendiriyor, kızcağıza sorma gereği de duymuyormuş? Bu soruya Efendimiz
özel bir ilgi gösterir ve ilk emrini verir: Hemen kızın babası
Hidam’ı bulup getirin! Ensar’dan Hidam aranıp bulunur.Resulullah
seni istiyor, derler. Telaşla huzura giren Hidam’a Efendimiz’in ilk
sorusu: Hidam! Sen kızına sorma gereği duymuyor da kendi beğendiğini
mi beğenmeye zorluyorsun? Baba Hidam’ın cevabı hazır: Ya Resulullah,
der. Benim beğendiğim iyi bir ailenin akıllı bir çocuğudur. Kızıma layık
olan da odur! Hidam, seçtiğin bu gençle hayatı yaşayacak olan sen
misin, yoksa kızın mı? Kızımdır ya Resulullah! Öyle ise hayatı
kim yaşayacaksa son söz de onun hakkı değil mi? Kızın yaşayacağı genci
beğenme hakkına sahip olmazsa, beğenmediği gençle nasıl mutlu yaşayacak?
Efendimiz sözünü söyler ve şöyle bağlar: Hemen kızına sormadan
yaptığın bu anlaşmayı durdur! İşte bu sırada ötelerden beklenmedik bir ses
gelir: Ya Resulullah, babamın seçtiğine artık ben de evet, diyorum.
Anlaşmayı durdurmasın! Bundan sonra da şu fevkalâde güzel açıklamayı yapar
Hansa kız. Der ki: Babamın kendi seçtiğini seçmeye beni mecbur
bırakması, şehirde, ‘Kızların seçme hakkı yoktur.’ gibi bir düşüncenin
yayılmasına sebep oldu. Bu yüzden sorma gereği duydum. Şimdi anlaşıldı ki,
kızların seçme hakkı vardır. Ailesi kendi seçtiğini seçmeye kızlarını
zorlayamaz. Artık ben babamın seçtiğine kendi isteğimle evet, diyorum.
Sözünden dönme durumunda kalmasın babam! Elbette hiçbir baba kızına kötü
aday seçmez...
( Ahmet
Şahin, 13 Mart 2007)

Halife Hazret-i Ömer'in (ra) "Biz İslam'dan önce kadınları insan
yerine koymazdık.islam gelince onlara hem ayetlerde hem de hadislerde yer
verdi, erkekler gibi hakları anlatıldı. Ondan sonra biz kadınların da
erkekler gibi hakları olduğunu düşünür hale geldik!.." (Buhari,
Müslim).Bir tespit de oğlu Abdullah'tan. "Biz kadınlar hakkında ileri geri
konuşmaktan korkar olduk, vahiy gelir de bizi azarlar kadın hakları
konusunda diye!







İSLÂM
ve AKRABA EVLİLİĞİ


Akraba
evliliği sakat doğumlara sebep oluyorsa İslâm akraba evliliğine neden izin
vermiştir?Sakat doğuma akraba
evliliği değil, hastalık (kan uyuşmazlığı, ırsi hastalıklar...) neden
olur. Yani her arkaba evliliği sakat doğuma neden olmaz, sakat doğuma
neden olan hastalıklardır, hastalık akrabada olsun veya olmasın fark
etmez.
Akraba olmazsa
bile hastalık nedeni taşıyan her insan sakat doğuma neden olur. Ama akraba
olduğu halde hastalık nedeni taşımayan insan sakat doğuma neden olmaz. O
halde yasak olan hastalık nedenleridir (kan uyuşmazlığı...), akraba
evliliği değil.







İslam kadını sınırlar , hayattan soyutlar mı ? :




BAŞÖRTÜSÜ : kadın
saçı bir süstür ve
kadınlar
arasında sınıf ve seviye ayırımı olmaması için emredilmiştir. Günümüzde kuaförlere daha çok kadınlar gider ve perma , boyama ... gibi şeylere daha çok para harcar ... Ya parası ve imkanı olmayan aile ve kadınlar ne yapsın .? İşte islam bu süsü sadece mahreme - helale göstermeyi emredip , toplum içinde örtünme ile ayırımı ortadan kaldırmayı
amaçlar.


TOKALAŞMA :İnsanın kendi kalbi temiz olsa bile karşıdaki insanın içaleminden ve temizliğinden nasıl emin olunabilecek ki ? Ç . Çaplin ‘in ( Niçin her gördüğünüz kadının elini öpüyorsunuz diye sorana ) dediği gibi “ Bir yerden başlamak lazım “ diyen birisi ile karşılaşılamayacağını kim iddia edebilir ?




ÇALIŞMA : İslam kadının çalışmasına izin verir ( Önce Annelik görevini yapıp , gelecek nesli yetiştirdikten sonra ) amaO’nu korumak için belli şartlarla ; Eğit–sen‘in yaptığı
bir araştırmaya göre :kadın eğitimciler arasında cinsel tacize uğrayanların oranı:% 37,7‘dir


KADIN ERKEK YALNIZ KALMASI
( haremlik selamlık ) :Namahrem kadın erkek niçin birarada yalnız kalamaz ? Kadın ve erkek belli yaştan sonra anne- babası ile niçin yalnız kalamaz ? Kaynatası ile gelin neden yalnız kalamaz...? En kısa cevabı :En sets ilişki olmasın , taciz , zina artmasın diye...Her gün okunan gazetelerdeki fuhuş , cinayet, zina olaylarına haremlik – selamlık uygulansa idi olur mu idi diye bir bakılsın lütfen ...










ÖNEMLİ NOT:
Biz ( Kadın – erkek
tüm ) Müslümanlar ; “Tesettür veya kadın hakları ...” konularında diğer sistemlere göre farklı görüşleri ileri sürüyorsak , bu bizlerin kadınlara düşmanca , önyargı ile ( ... ) bir bakış açısına sahip olmamızdan ( ! ) dolayı değil , aksine biz Müslümanlar
gibi islami eğitim almayan kişilerden kadınları ve onurlarını korumak amacıyla yapılan bir iyi niyet göstergesi , nemelazımcılıktan
uzak bir sorumluluk örneğidir ve Yüce Yaratıcının biz Müslümanlara yüklediği bir görevdir!...Zaten medyada , internette ve hayatta
“ taciz , saldırı , kadın
sömürüsü “ yapanların savundukları sistem ve ideolojilere objektif bakınca kimin “ kadınları korumak , kiminde kullanma k amacına hizmet ettiği ortaya çıkmaktadır.

Kadın satan , pazarlayan ,taciz eden , sömüren KAÇ DİNCİ (! ) GAZETE ;
İNTERNET SİTESİ VEYA AŞIRI
DİNCİ GÖSTERİLEBİLKİR Kİ ?


Biz Müslümanlar “ O
mazlum , kurban bizim eşimiz ,akrabamız değil “ deyip kenara çekilmeyiz,
çekilemeyiz.Bize göre dünyadaki tüm kadınlar : ya annemiz , ya eşimiz , ya da kız
kardeşimizdir ( Hz. Adem’den
kardeş veya İslami
kardeşlik ) ; Anne
ve Eşimiz bellidir, geri kalan tüm kadınlar biz Müslümanların “ bacısı “,
kız kardeşidir ve biz
onlara öyle bakarız. Bu ; sapıkların ,
metresçilerin , röntgencilerin , genelevci ve ahlak abidesi gözüken içten
pazarlıkçıların hoşuna gitmese de böyledir , realite
ortadadır.

HANGİ KADIN ÖRGÜTÜ ;
GENELEVE , ARABA LASTİĞİ... REKLAMINDA
KADININ KULLANILMASINA KARŞI ÇIKMIŞTIR ?.ONLAR
GENELEVDEKİ KURBANI KURTARMAK YERİNE , “ SE X
EMEKÇİLERİNİN “ EMEKLİLİK HAKLARINI SAVUNURLAR ( TABİİ
KENDİ YAKINI AYNI YERDEN EMEKLİ OLSUN ASLA
İSTEMEZ ... ÇÜNKÜ O KADIN DA OLSA , BAŞKASININ
KIZI, EŞİ ,ANNESİDİR...! )

KİMSE
CELLATI KURTARICI GİBİ GÖSTERMEYE KALKMASIN
. HER KONUDA TEK KURTULUŞ
İSLAM’DADIR.



" ETEK
BOYU KARARININ KAYNAĞINDA İYİ YA DA KÖTÜ DEĞERLENDİRİLMİŞ BİR TÜR
DAVRANIŞ ÖZGÜRLÜĞÜ...TOPLUMSAL DAYATMALARA KARŞI GELİŞ BULUNUR..." DİYEN
TENNUR KOYUNCUOĞLU'NA -
Radikal
:12.06.06
-


CEVAP

:
"GÜNÜMÜZDE " ASIL TESETTÜR TERCİHİNİ SEÇEN KADIN,


TOPLUMSAL
DAYATMAYA KARŞI GELiş VE ÖZÜNDE ÖZGÜRLÜK VE KİMLİK
bilinci bulunan bir davranışı
seçmiş demektir.TopluMUN " AÇ , NE OLUR..." BASKISI, DERİN SİSTEMİN
"İŞ, AŞ " SAHİBİ OLAMAZSIN, " SENİ ÖCÜ GÖRÜYORUZ" CÜMLELERİNE KARŞI BİR
VAR OLUŞ VE BİLİNÇLİ BİR TERCİHTE BULUNMA GÜDÜSÜDÜR TESETTÜR! YOKSA TOPLUM
ZATEN " AÇ AÇABİ,LDİĞİN KADAR " MANTALİTESİNDEDİR! AÇANA DEĞİL, KAPATANA
BASKI VARDIR GÜNÜMÜZDE...!
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

 İslâm'da kadın hakları  Empty
MesajKonu: Geri: İslâm'da kadın hakları     İslâm'da kadın hakları  Icon_minitimeSalı Şub. 08, 2011 3:31 pm

KADINLARIN
OY KULLANMASI


MÜMTEHİNE
SURESİ 12. AYETTE KADINLARIN BİATLARININ
- O YILLARIN OY KULLANMA ŞEKLİ - KABUL EDİLECEĞİ BELİRTİLMİŞ VE BU
HAK KUR'AN İLE 1400 SENE ÖNCE KADINLARA BİR HAK OLARAK TANINMIŞTIR !HZ.

RESUL'DE AKABE BİATLARINDA KADINLARDAN BİAT - OY - ALMIŞTIR.AMA
DAHA SONRA
PADİŞAHLIK ,EMİRLİK GİBİ MAKAMLAR İLE OY -BİAT SİSTEMİ
KULLANILMADIĞI İÇİN
, HEM ERKEK HEM KADIN OY HAKLARINDAN MAHRUM KALMIŞTIR!






KADIN DÖVÜLÜR MÜ?

HZ. EYYÜB ( AS) KENDİSİNE ASİ
OLAN HANIMINI DÖVMEYE KARAR AHDEDER.İYİLEŞİNCE ALLAH AYET İNDİRİR:" ELİNE
BİR DEMET ÇİMEN SAPI AL VE ONUNLA VUR ! "( SAD :44).DEĞNEK YERİNE ÇİMEN.!
KUR'AN'DA KADINLARIN
SERKEŞLİK ETME TEMAYÜLLERİ HALİNDE , AİLE HAYATINI BİTİRECEK BİR AHLAKİ
ZAAFİYET DURUMU HASIL OLUNCA SIRA İLE ÜÇ AŞAMALI BİR AİLEYİ - DOLAYISI İLE
TOPLUMU - KURTARMA OPERASYONUNDAN BAHSEDİLİR ( NİSA : 34 ) :
( SERKEŞLİK
;AHLAKİ ZAAFİYET OLDUKTAN SONRA ZATEN BOŞANMA VUKUU
BULACAKTIR;DOLAYISI İLE AİLELERİN DAĞILMASININ , FERT ÇOCUK,TOPLUM
ÜZERİNDEKİ YIKICI ETKİLERİ ORTAYA ÇIKABİLECEKTİR !) İSLAM AİLE
PARÇALANMADAN ,AİLEYİ KURTARMA UMUDU VARKEN ÖNLEM OLARAK ŞU
TAVSİYELERDE BULUNUR:
*" NASİHAT ET " : HANIMIN
ADININ KÖTÜYE ÇIKMASINDAN,ÇOCUĞUN ANNE ŞEFKATİNDEN MAHRUM
KALMASINA,AİLENİN DAĞILMASINA,...OLAYLARA GENEL BAKMASI İÇİN KADINA
NASİHATTE BULUNUR ÖNCELİKLE EŞİ...!
* " YATAKLARI AYIRMA " :
KADININ KÖTÜ EĞİLİMLERİNİ ENGELLEMEK İÇİN , PSİKOLOJİK OLARAK , AYRI
KALMANIN ,YAPTIKLARINI DÜŞÜNMENİN , KÖTÜ EYLEMLERİN SONUCUNU
KAVRAYABİLMESİ İÇİN BİR ORTAM HAZIRLANIR.KADIN YALNIZ KALINCA
DÜŞÜNÜR,HATASINI ANLAMASI İSTENİR.
* " AİLE DAĞILMASIN
,KADIN-ERKEK-ÇOCUK VE GELECEĞİN TOPLUMU İÇİN SON OLARAK YÜZE OLMAMAK ŞARTI
İLE , BELKİ DE OT SAPI İLE ( KADIN DÖVÜLÜR DEMİYORUZ , BU DÖVME DEĞİLDİR
VE İSLAM'DA DÖVME YOKTUR,... ) KADININ AHLAKİ ZAAFİYET GURURU , KÖTÜLÜĞE
YÖNELMİŞ NEFSİ , ,İSTEKLERİ KIRILIR VE AİLE DAĞILMADAN SON KURTARMA
OPERASYONU GERÇEKLEŞTİRİLMİŞ OLUNUR!
HALA DURUM
ÜMİTSİZ İSE BOŞANMA GERÇEKLEŞTİRİLİR!


Hz. Âişe annemizin söylediği gibi hayatında kadına bir fiske bile
vurmamıştır.

(Müslim, Fezâil 79)








İki
tokat atsaydı boşanmazdık




Demet: Maçoluk istiyorum
İncir çekirdeğini doldurmayacak
şeylerden kavga çıktı. Genelde çıban başı benim.
Zor bir kadınım. Problemler benden çıkıyor.
Oğuz'un benden tek bir isteği vardı; İstanbul'da
sahneye çıkmamı istemiyordu. Huzurumuz bozulur
diye düşünüyordu ki haklıydı da. Sonunda sözüne
geldim ama Oğuz'un. Belki iki tokat atsaydı
otururdum. Ama Oğuz böyle biri, hayatta yapmaz.
Kavga ederken bile sesini yükseltmez. Boşanalım
dediğin de bağırıp, çağırsaydı, ben dururdum.
Biraz maçoluk istiyorum.(
Hürriyet :15 Mart 2007 )





NOTLAR
: KADIN HAKLARI :



"Birisine bir kız çocuğu müjdelenirse, üzüntüsünden
yüzü simsiyah kesilir..." (Kur'ân-i Kerîm 16 (en-Nahl)/58 ) Bu âyette
Allah (c.c.) cahiliyet insanının kadina bakışını anlatır ve takbih eder.
Halbuki, "Allah diledigine kız, dilediğine erkek, dilediğine ikisini
birden verir, dilediğini de kısır yapar."(Kur'ân-i Kerîm 42 (es-Sûrâ)/49)




Kadın da tıpkı erkek gibi doğar, erkek gibi insan
yavrusudur. Sefkatte ve hediyede aralarını ayırırlarsa, anne baba sorumlu
olurlar. Peygamberimizin vasiyetini gözetmemiş olarak şefaatten
mahrumiyeti hak ederler. Cahiliyet duygularının insanlarda zaman zaman
depreşeceğini bildigi için, Efendimiz kız çocuklarının, egitimini
özellikle vurgular ve "üç, iki, hattâ bir kız çocuğunu, haklarını
koruyarak yetistiren babanin, Cennette kendisiyle beraber olacağını" (Ibn
Mâce, edep3) duyurur. Çocugun kız doğmasında da erkekte oldugu gibi,
"Şükür" olarak "akîka" kurbani kesilir. İsmi güzel verilir, zorunlu
egitimi yaptırılırr. Gerekli cinsel bilgileri anneden alır. Kur'ân'da ve
Sünnette ilme teşvik eden hiç bir nas, kadınları bundan ayırmaz. Tersine,
ihmale ugrayacaklarını bildigi için, Peygamberimiz özellikle kadın
eğitimini tavsiye etmiş. haklarının korunmasını emretmiştir. Onun devrinde
"müctehid" olan kadınlar yetişmiştir. (Meselâ Resûlüllah'in (s.a.)
zevceleri Âişe validemiz bunlardan biridir.)




Kadın hiçbir konuda erkekten ayrı tutulmadan
büyütülmüş ve yetiştirilmiş, sira evlenmesine gelmiştir. Damat adayını
görmesi bir hakkı ve ayni zamanda bir sünnettir. Beğenmezse reddeder,
velîlerin ve damat adayının ısrarı hiçbir şeyi değiştirmez. Evlenirken ağırlığını koyar, damat adayından istediği kadar
"mihir" alir. Mihir onun Allah'ça belirlenmiş en tabii hakki ve hayat
garantisidir. Harcama sahasi, mesru çerçevede tamamen kendi iradesine
bağlıdır. Mihrini, ya da varsa diğer mal varlığını, hayir yolunda
harcayabileceği gibi ticarî işletmelerde kullanabilir, şirketler kurar,
şirketlere hisse senetleriyle ortak olur, kazanır ve kazandığını da
istediği yerde harcar. Çünkü kendi sosyal güvenliği, kocaya varmakla
garanti altına alınmıştır. Ev için ve kendisi için gerekli bütün zarûri
harcamalar erkegin sırtınadır. Erkek, elbiseni ya da süs malzemeni kendi
kazancınla al, diyemez. Kendi varlığı ölçüsünde kadının nafakasını
sağlamak zorundadır. Sağlayamayacaksa evlenemez. Evlendikten sonra
sağlamazsa kadının boşanma talebi olumlu sonuçlanır.




Kocası onu tahkir edemez, onun hayat arkadaşı olduğunu
unutmamak zorundadır, darılıp evinde yalnız bırakamaz. Erkeğin en
hayırlısı, kadına en iyi davranandır. (Bk. Buhâri, nikâh 43; Müslim,
fedâil 68) Evde hanımıyla şakalaşmak, eğlenmek ve onu eğlendirmek
kocanın görevlerindendir.




Kadının hak-hukuk tanımayıp isyan etmesi dışında, sudan
bahanelerle erkek karısını dövemez, (Karının dövülmesi konusunda Kur'ân-ı
Kerîm 4 (en-Nisâ)/34 âyeti ve tefsirlerine bakılabilir. Örnek olarak bk.
Ibn Kesîr N/257; Kurtubî NI/170,172,173; Elmali N/1351; Ebû Dâvûd, menâsik
56; Ibn Mâce, menâsik 84; Müslim hac 147; Tirmizi, Rada'11; Ebû Dâvûd,
menâsik 56; Halebî Sagîr s. 395; Halebî Kebîrs. 621; Canan, Terbiyes.
391;) hastalık kıskançlığından kaynaklanan süphesinden ötürü karısını anî
baskınlarla rahatsız edemez. Peygamberimiz (s.a.s.) bir hadîslerinde
ailesinden uzun zaman ayrı kalan birisinin, haber vermeden gece ansızın
eve gelmesini yasaklamıstır. Bunda ayrıca koltuk altı, etek tıraşı ve
süslenip taranmayla kocasına hazirlik yapabilme imkâni bulması da, sebep
olarak zikredilmiştir. (Bu konuda bir hadîs-i serîfin meâli söyledir:
"(Uzaklardan) geceleyin geldiginde hanımın yanına girme ki, bıçak kullanıp
tıraş olsun, dağınıksa tarasın. (gelişine hazırlansın)" Buhârî, nikâli
121,122; Müslim, radâ' 58, imâret 181,182; Dârimî, nikâh 32, cihâd 163;
Müsned NI/298. Hadîs serhleri buna sebep olarak bir de, eve geceleyin
aniden girmesinin, hanımının ihanetinden süphelendiği anlamına
gelebileceği ihtimalini gösterirler.)




Kocanın karısını cinsel yönden tatmin görevi de vardır.
Peygamberimiz, karısını düsünmeden, işini bitirerek hemen inen insanları
horoza, yani hayvana benzetmiş ve sevişip oksama olmadan cinsel iliskiye
geçilmemesini tavsiye etmistir. (Deylemî'den, Gazâlî, Ihyâ N/52 (Terc.
N/129); Ayrıca bk. Suyutî, el Camiu's-sagîr (Fethu'I-Kadîr ile) VI/323)
Çünkü erkek bakmakla hemen tahrik olabilir, ama kadın cinsel iliskiye
ancak uzun bir okşama döneminden sonra hazır hale gelir. Iyi bir erkek,
karısını bu işe hazırlamayı başarabilen ve kendi doyduğu gibi onu da
doyurabilen erkektir. Cinsel iliskide sadece kendisini düsünen erkekler,
karşısındakine zulmettiklerini ve işkence ederek zevk aldıklarını
unutmamalıdırlar.




Evlendikten sonra bir yıl içerisinde hiç cinsel iliski
yapamayan erkekten kadının ayrılma hakkı vardır. Kadın "peşin mihrini"
almadan kendisini erkeğe teslim etmeyebilir.Kadının nafakası gibi, tedavisi ve ilâç harcamaları da
kocaya aittir. Kadın ekmek yapamayan birisi ise, erkek hazır ekmek almak
zorundadır. Süslenmesini istiyorsa, süs malzemeleri ve koku masrafı erkeğe
aittir. Yılda en az yazlık ve kışlık olmak üzere iki takim
elbise erkeğe aittir. Anlaşmazlık söz konusu olursa elbisenin nitelikleri
mahalli idarelerce tesbit edilir. Kadın, kocası sefere çıkarken, gelmediği
günler için nafakasına, ondan kefil alabilir. Âdetli günlerinde kocasından
ayrı yatmak isterse, ayrı bir yatak istemek hakkıdır.




Durumuna göre kadın kocasından hizmetçi isteyebilir.
Hizmetçinin ücreti kocasina aittir. Örfe göre kadınların yapmaması
ayıplanan ev işleri dışında kadın, hiçbir is yapmak zorunda değildir. İhtiyaç duyarsa kocasıyla aylık nafaka miktarında
anlaşırlar. Yetmediğini anlarsa artırmasını ister, koca kabul etmezse
mahkemeye başvurabilir. Kadın kocanın yakınlarını istemediği takdirde,
kocası onu müstakil bir evde oturtmak zorundadır. Buna sebep olarak,
kocasıyla oynaşmak ve yararlanmak arzusuna, onların bulunmasının engel
olacağı gösterilmistir. Hattâ cinsel iliskiyi bilmeyecek kadar küçük olan
çocugu dışındakiler için de aynı sebeble ayrı odalar istemek, kadının
hakkıdır.
Erkeğin
haklarına bir zarar vermeyen meşru işlerde; kadının meşru çerçevede
çalışmak hakkıdır.




Âdet ve lohusalıktan ötürü
hamama gitmek istediği takdirde, hamam parasını erkek verir, ancak hamamda
avret yerlerinin açılmamasına riayet edilmediği biliniyorsa, kadın hamama
gönderilmez.
"Ric'î" (dönülebilir) ya da "bâin" talakla boşanan karısının
her türlü nafakasını, iddeti içerisinde erkek verir.Bu söylediklerimiz bütün fıkıh kitaplarında kadının erkek
üzerindeki hakları sayılırken açıklanan konulardan sadece birkaç örnektir.
Sonra bunlar birer tavsiye niteliğinde değil, yaptırımı olan kanûni
haklardır. Karadeniz'de, Anadolu'da. şurada-buradâ kadınlar çalıştırılıyor
ve ancak erkeğin yapabileceği zor işler altında eziliyorlarsa, bunun suçu
İslam'ın değil, İslâmı onların hayatından uzaklaştıranların olsa gerektir.



Bir seçim söz konusu
olduğunda kadının seçme hakkının bulunduğunu çoğu İslâm bilginleri
söylemişlerdir. Çünkü onların böyle bir hakkının olmadığına dair hiçbir
delil yoktur. Kaldı ki seçme, "bey"at"tan ibarettir. Halbuki,
Peygamberimiz kadınlardan da bey'at almıştır. (bk. Kur'ân-ı Kerîm 60/12
âyeti ve tefsirleri.) Hz. Ömer'den sonra seçilecek halife için, evlenmemiş
genç kızlar dahil, herkesten fikir alınmıştır.(bk. Muhammed Hamîdullah,
Islâm Müesseselerine Giriş Ist.1981, s. 112 (Ibn Kesîr'den nakil) Nihayet kadın
öldüğünde kefeni de kocasına aittir. (Özet olarak sunduğumuz bu maddelerin
daha geniş bir açıklaması için bk. Ibn Âbidîn, Reddü'l-muhtâr, Mısır 1380
(1960) NI/571 vd. Ayrıca bütün fıkıh kitaplarının nafaka bölümleri ve
özellikle Serahsî, Mebsût V/180 vd.)



Görüldüğü
gibi kadın geçim konusunda hiçbir derdi ve endişesi olmayan, yani
alabildiğine sosyal güvenliği bulunan bir insandır. Ve bütün bunlar bir
anlaşmazlık söz konusu olduğunda mahkeme kararı ile belirlenecek olan
kanunî haklardır. Yoksa İslâm'da karı-koca birbirinden devamlı hak
koparmak için çekişip duran iki düşman kutup değildirler. Birbirlerini
tamamlayan, birbirlerine yardım eden, destek olan, huzur ve moral kaynağı
oluşturan, bir bütünün iki yarım parçasıd
ırlar. Tıpkı
Peygamberimiz'in ev işlerine yardım etmesi, Hz. Ali ile eşi Fatıma
arasında iş bölümü yapması gibi.







Cennet'ten kovulma



İslam, daha
önceki din adamlarının kadına yapıştırdıkları lanetlik durumunu tamamen
bertaraf etti. Adem peygamberin cennetten çıkarılmasına neden olan suçu
yalnız kadına yüklemedi. Her ikisini de sorumlu gösterdi.İslam'da kadın
kötülüklerin ve şeytani iğvaların kaynağı olarak görülmez. İslam'da Hz.
adem'i kadının baştan çıkarttığına inanılmaz. İslam bu bâtıl düşünceleri
tamamen yıkmıştır. İslam'da Hristiyanlıkta kabul edildiği gibi ne ilk
günah ne de insanın yaradılışında günah işleme temayülü diye bilinen asli
günah iddialarına yer yoktur. Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Derken
şeytan onların ayağını oradan kaydırdı. İçinde bulundukları cennetten
çıkardı." (Bakara Suresi : 36)
Kur'an tevbeleri hakkında da şöyle der:

"Her ikisi, Rabbimiz! Kendimize yazık ettik; bizi bağışlamaz
ve bize
merhamet etmezsen biz kaybedenlerden oluruz, dediler"(Araf suresi
:24) Hatta Kur'an bazı ayetlerinde olayın sorumluluğunu Hz.Adem'e
yükler
:
"Ama şeytan Adem'e vesvese verip : "Ey Adem! sana sonsuzluk ağacını
ve çökmesi olmayan bir saltanatı göstereyim mi?" Adem Rabbine baş
kaldırdı ve yolunu şaşırdı" (Taha Suresi : 120 -121)









KADIN
YÜZÜNDEN CENNET'TEN KOVULMA2

BU TEVRATTAN
MÜSLÜMANLARIN ARASINA SOKULMUŞ BİR İNANIŞTIR( GENESİS:3/1-14)KUR'AN
ŞEYTANIN HEM HZ. ADEM HEM HZ. HAVVA ANNEMİZE VESVESE VERDİĞİNİ
BELİRTİR! (A'RAF:20).HATTA TAHA SURESİ 120. AYETTE ŞEYTANIN SADECE HZ.
ADEM'İ ETKİLEDİĞİ BİLDİRİLİR.




Kadının Aklı ve Dini Yarım mı?



"Allah
Resulü Ramazan veya Kurban Bayramında musallaya gitmek üzere yola
çıktığında kadınlara rastladı ve şöyle dedi: " Ey kadınlar topluluğu
sadaka veriniz, zira cehennem ehlinin çoğunluğunu sizlerin oluşturduğunu
gördüm. Kadınlar neden ya Resullullah diye sorduğunda Allah Resulü "Çünkü
kadınlar çok lanet ettiler ve kocalarına karşı da nankör oldular, cevabını
vermiş ve devamla sizin kadar eksik akıllı ve eksik dinli birinin akıllı
ve dini sağlam bir kimsenin aklını çelebildiğini görmedim" demiştir.



Kadınlar:
"Aklımızın ve dinimizin eksikliği nedir ya Resullullah" diye sorduğunda
Allah Resulu : "İki kadının şahitliğinin bir erkeğin şahitliği yerine
geçmesi kadının aklının noksanlığı, hayızlı olduğu zaman namaz kılmaması
ve oruç tutmaması da dininin noksanlığıdır, cevabını vermiştir."



Mutevelli ,
akla uygun olmaması, Kur'an-ın açık hükümlerine ve tarihi geçeklere ters
düşmesi sebebiyle bu hadisin mevzu olduğunu söylemektedir.İbn-i Hazm,
Saidi , Kasım emin...gibi alimler İslam'ın kadına her türlü tasarruf ve
mülk edinme ehliyetini verdiğini ayrıca tarihi geçeklerin de kadına akli
bir eksiklik atfedilmesine mani olduğunu söylemektedir.Hz.Aişe'nin
ilmi sahada gösterdiği başarı ancak akli yeterliliğine sahip bir kişinin
gösterebileceği bir başarıdır. Sahabeden en büyük fakihler bile, fıkhı
meselelerde "Hz.Aişe'ye danışıyordu. Urve'nin Hz.aişe hakkında;
Hz.Aişe'nin şiir bilgisine hayret etmiyorum, çünkü Ebu Bekir'in kızıdır.
Fıkıh konusundaki ilmine de hayret etmiyorum, çünkü Hz.Peygamber'in
zevcesi idi. Fakat tıp konusunda ki bilgisi beni hayrete düşürüyor."
dediği nakledilmektedir.İslam
toplumunda kadınlar sadece Hz.Peygamber konusunda değil, bütün devirlerde
önemli roller üstlenmiştir, hatta erkeklere hocalık yapacak seviyeye
ulaşmışlardır.
Hz. Ömer halifeliği esnasında kadınlarla istişare de
bulunuyor, onların görüşlerini alıyordu. Hz. Ömer kızı Hafsa'ya kadınların
kocalarından ne kadar sure ayrı kalmaya sabredeceklerini sormuş, kızının
ona verdiği cevaba uygun olarak bu süreyi dört ay olarak belirtmiştir.Açıklanan
bu örneklerin kadın için aklı ve dini açıdan herhangi bir eksikliğin söz
konusu olmadığını açıkça göstermektedir. Kadının aklının eksik olduğu
kabul edilirse, yükümlülük için aklının sihhatinin şart olduğunu, akli
yönden eksik olan bir varlığın herhangi bir dini sorumluluğunun olmaması
gerekirdi. Halbuki kadın ve erkek her müslümanın Allah'ın emirlerini
yerine getirmek ve yasaklarından kaçınmak konusunda aynı derece yükümlü
oldukları Kur'an-ı Kerim'de açıkça belirtilmiştir.








Kadınlara
Danışılmaz mı?





Bu konuda
uydurma hadis şöyledir: "Kadınlara danışın, fakat söylediklerinin aksini
yapın." Aliyyu'l
Kari ve el-Acluni bu hadisin uydurma olduğunu Kur'an ve sünnete ters
düştüğünü söylemiştir. Yine İmam-ı Ebu İshak el-İsferayini kadınların
rivayet ettikleri hükümler ve hadisler erkeklerin rivayet ettiklerine zıt
düşerse kadınlarınkini erkeklerinkine tercih etmiştir. Cenab-ı Hak
Peygamberine çevresindeki müslümanları kastederek der kı: "Yapacağın işler
hakkında onlara danış." (Al-i İmran Suresi:159) buyurarak peygamberine
çevresine danışma emri veriyor. Allah Resulunun hanımlarına danışıp da
tersini yaptığına dair elimizde bir tek örnek yoktur.




Bu sözün
uydurma olduğunun en güzel örneği Allah Resulunun Hudeybiye savaşının
önemli bir anında hanımı Ümmü Seleme'nin söylediği fikri doğru bularak
onun sözüne uygun karar vermesidir. Hz.Ömer
Şifa Hatunun fikrine çok önem verirdi. Yine mehir konusunda dörtyüz
dirhemden fazla verilmemesini tavsiye eden Hz.Ömer'in mescitte cemaat
huzurunda Nisa Suresi'nin 20.ayetini delil gösteren bir kadın tarafından
ikaz edildiğini ve kadının gösterdiği delil karşısında Hz.Ömer'in
fikrinden vazgeçtiği, hatasını itiraf ettiği, kadına dönerek "Kadın
Ömer'den daha iyi bildi" dediği bilinmektedir.



Hz.Ömer
halifeliği esnasında, kadınlarla istişare de bulunuyor, onların
görüşlerini alıyordu. Hz.Ömer kızı Hafsa'ya kadınların kocalarından ne
kadar süre ayrı kalacağını sormuş, kızının ona verdiği cevaba uygun olarak
Hz.Ömer bu süreyi dört ay olarak belirtmişdir. BUNLAR
UYDURMA
HADİSLER OLUP PEYGAMBERİMİZE, DİNİMİZE VE KADINLARA İFTİRADIR... ve ne yazık ki halkımız arasında söylene gelmektedir.






  • Kadınların akılları şehvetlerindedir.




  • Kadınlara
    itaat pişmanlıktır.




  • Kadınları
    Allah geride bıraktığı gibi sizde geri bırakın




  • İnsanın
    insana secde etmesi caiz olsaydı, kadınların kocalarına secde etmelerini
    emrederdim




  • Eğer
    kocanın tepesinden ayağına kadar bütün bedeni irinler içinde kalıp
    hanımı o irinleri diliyle silerse,yine de ona karşı teşekkür etmek
    vazifesini eda etmiş sayılmaz.




  • Namazı
    katleten şeyler köpek, eşek, domuz ve kadındır





  • Uğursuzluk kadında, evde ve attadır . CEVAP VE DEVAMI İÇİN

    TIKLAYINIZ




Son söz
olarak yabancı kültürlerle temasa geçilme sonucu, bu kültürlerin etkisinde
kalınarak Kur'an-ı Kerim'den kopulmuş, kadını aşağılayıcı birçok görüş
İslam toplumuna girmiştir.








Kadınlar uğursuz mudur?







"uğursuzluk (anlayışı) kadında, evde ve attadır."

(Buhârî, Nikâh 17; Müslim, Tıb 116).

"Bir şeyde (uğursuzluk) olsaydı, bu atta, kadında,
meskende olurdu."
(Buhârî,
Cihad 47, Nikah 17,

Tıb 43,54;
Müslim, Selam 119,
Müslim, Tıb 117-120,
(2226); Muvattâ, İsti'zân 21)




"Ebû Hüreyre bu hadisi iyi öğrenememiş. Resûl-i Ekrem: Allah yahudilerin canını
alsın, onlar uğursuzluğun evde, kadında ve atta olduğuna inanırlar' derken sözün
sonuna yetişmiş, ama baş tarafını duymamıştır" diyor

(Ebû Dâvûd et-Tayâlisî, Müsned, s. 215, no:
1537)

"Ne safer ayında, ne kuşun uçmasında, ne baykuşun gecelen ötmesinde ne de başka
bir şeyde uğursuzluk vardır."
(Buharî,
et-Tâc, 3/ 220; Keşfin, hafa, c.2, sh.366, Hadis No.3079; el-Câmiu's-sağir,
Hadis No: 9908)

"uğursuzluk yoktur" (
Buhârî, Tıb 19,
43-45, Ebû Dâvûd, Tıb 24. Ayrıca bk. Ahmed İbni Hanbel, Müsned, I, 257, 304,
319, V, 347.)

“Uğursuz saymak şirktir"
(Ebu Davud
Tıb 23)

"Uğursuzluk, hiçbir müslümanı teşebbüsünden vazgeçirmesin"

(Ebû Dâvûd, Tıb 24. Ayrıca bk. Ahmed İbni
Hanbel, Müsned, II. 387, III, 349)

""Hastalığın kendiliğinden bulaşması yoktur. (YANİ MİKROP KENDİLİĞİNDEN DEĞİL,
İNSAN, RÜZGAR... VASITASIYLA BULAŞIR, BAŞKA HADİSLERDE KARANTİNAYI BİZZAT HZ
RESUL TAVSİYE ETMİŞTİR) Uğursuzluk da yoktur. Ben hayra yormayı yeğlerim."
(Buhârî,
Tıb 19, 43–45; Müslim, Selâm 102, 107, 110, 114, 116.
Tirmizî,
Siyer 47,
Ayrıca
bk. Ebû Dâvûd, Tıb 24; İbni Mâce, Mukaddime 10, Tıb 43.
)


"Uğursuzluk çıkarmak şirktir, uğursuzluk çıkarmak şirktir, uğursuzluk çıkarmak
şirktir."
(Ebu Dâvud,Tıbb 24, (3910);Tirmizî, Siyer, 47,(1614).)

"sorgusuz sualsiz cennete gireceklerden biride "uğursuzluğa inanmayan"
kimselerdir."
(Buhârî, Tıb 1;
Buhari, Rikak 21, Müslim, Îmân 374)

Ne İslam uğursuzluk
inancını kabul eder, ne de kadın uğursuz sayılmıştır, sadece hadisi eksik
anlama ve rivayet etme vardır.







Birlikte yaşamak bir şey
değiştirmiyor


Alyanslarını takmadan önce birlikte yaşayan
çiftlerin evlilik süresiyle, birlikte yaşamadan evlenenlerin evlilik
süresi arasında bir fark bulunmuyor.
Amerikan Hastalıkları Kontrol Merkezi tarafından yayımlanan araştırmaya
göre, Amerikalı çiftler arasında hem kadınların hem de erkeklerin yüzde
28'i ilk evliliklerinden önce birlikte oturmuşlar. Bunlardan kadınlardan
yüzde 23 ve erkeklerden yüzde 18'i evlenmeden önce müstakbel eşleriyle
birlikte hiç yaşamamışlar.Araştırmada, evlenmek istedikleri kadınla
birlikte yaşayan ve evliliklerinin süresi 10 yılı aşan erkeklerin oranı
yüzde 71 olarak ortaya çıkarken, bunu yapmayanların oranının da yüzde 69
olduğu belirlendi.Kadınlarda da evlenecekleri erkekle birlikte yaşayan ve
evlilikleri 10 yılı aşanların oranının yüzde 65, birlikte
yaşamayanlarınkinin de yüzde 66 olduğu tespit edildi.

( Ntvmsnbc:
04 Mart. 2010)






LOLİTA İHTİLALİ


Dünkü Milliyet'in 3. sayfasında
bir haber: "12
yaşındaki kız internette tanıştığı adama kaçtı." Sayfayı
çevirin: Edirne'de sevişirken görüntülenen liseli kızın fotoğrafları...
Ve
günlerdir Mardin'den Sivas'a kadar Türkiye'nin dört bir yanından
12 - 13
yaşında küçük kızlara tecavü haberleri... Madalyonun bir
yüzünde
ağzı salyalı sübyancılar var. Peki diğer yüzünde?..Alttan
alta inanılmaz bir "ergen ihtilali" yaşadığımızın farkında
mısınız?Son zamanlarda bir lise mezuniyet balosunda bulundunuz mu hiç?
Gitseniz, gördüğünüz ağır makyajlı, cesur dekolteli, yüksek
topuklu, cep
telefonlu kızların 16 - 17 yaşında olduğuna inanabilir miydiniz
acaba? Levent'te bir estetik kliniğinde görevli bir uzmanla görüştüm.
Dinlediklerime inanamadım:
"14 - 15 yaşında kızlar, ana
babalarından habersiz gelip kaşlarını kaldırmak, fazla yağlarını
aldırmak,
selülit tedavisi yaptırmak istiyor"muş.Geçenlerde bir kız elinde
Angelina Jolie'nin fotoğrafıyla gelmiş ve "Bununki gibi dudak istiyorum"

demiş.18'lik bir lolita da göğüslerini büyütmesi için
yalvarmış. "En büyük istekleri" neymiş biliyor musunuz? Zara'nın ya da
Diesel'in 34 bedenine sığmak...Bunun için yarışıyorlarmış: "Çünkü
televizyonda gördükleri mankenler 34 beden giyiyor. Onu
giyebilmek için 44 kilo kalmaları lazım. Bunun için resmen aç
geziyorlar.
Gün boyu yedikleri, bir kase yoğurt, iki tas salata, sigara, kahve
ve
kola... 500 kaloriyle yaşamaya çalışıyorlar. O yüzden vücutlarında
demir,
sodyum eksikliği var. Yanlış beslendikleri için vücutları hızla
deforme
oluyor, müdahale için de bize geliyorlar."Uzman, bunun son 3
yılda gözlenen bir "patlama" olduğunu söylüyor:
"Ben de
anneyim,
18'lik 'lipolu' (yağ aldırmış) kızları görünce dehşete
kapılıyorum.
Biriktirdiği 300 - 500 milyonla gelip 'Dudağımızı şişir' diyenleri

'Bırakın dudağınızı da gidin kafanızı şişirin' diye geri
yolluyorum." Genelde üst gelir grubundan hastaları bulunan bir
jinekoloğun gözlemleri daha da çarpıcı:
"Genç nüfusta müthiş bir
uyanma var" diyor. 17 - 18 yaşlarında lise öğrencilerinin kürtaj için
başvurduğunu söylüyor ve bazı gözlemlerini aktarıyor:Batı'da
ergenlik yaşı 16 - 17'den 11 - 12'ye geriledi. Amerika'da 10 yaşa
kadar düştü.
Genç kızlar annelerinden çok daha erken adet
görüyor
artık...Bunun, iklimden beslenmeye kadar pek çok nedeni olabilir
ama en önemli nedenlerinden biri "psiko - sek süel uyarımın
artması"...Yani, okulda, çevrede ve özellikle de medyada cinsel teşhirin

yaygınlaşması... Baştan çıkarıcı klipler, uyarıcı filmler,
cinsellik yüklü
diziler, çıplaklığa çağıran reklamlar, beyinde ergenliği erken
uyandırıyor, cinselliğin keşfini hızlandırıyor. Özellikle varlıklı

kesimden gençler, lise çağında, özentiyle büyük ve se ksi görünme
derdine
düşüyor. Karşı cinsi de sadece bir s eks nesnesi olarak
görüyor.Anneleri mi? Onlar da kızlarının ponponlu çorapları ve lastik
ayakkabılarıyla genç görünme çabasında... Küçükler büyük, büyükler

küçük görünmek için yarışıyor adeta... Kimseyi
suçlamayalım; bu tablo bizim eserimiz: İyi bir kalça sahibi
olmanın, iyi bir kafa sahibi olmaktan daha fazla prim yaptığı bir
ülkeden
ne bekliyordunuz ki? Kafasını çalıştıranların kafasını koparırken,

kalçasını çalıştıranları baş tacı eden bir toplumda nasıl
çocuklara
"Göğsünü değil, kütüphaneni büyüt" öğüdü verebiliriz ki? Yasak
çare değil... Beyin faaliyetine itibar kazandırmaya ve öncelikler

konusunda topyekün bir hesaplaşmaya ihtiyacımız var.

( MİLLİYET : Can Dündar )





ÇAĞDAŞ HAYAT ( !) VE KADIN




Çağdaş olduğu iddia
edilen hayat tarzında kadınlar ,kendilerinin dış görünüşleri ile değer
kazanacakları konusunda ikna edilmiş durumda
bulunmaktadırlar.Bilgi,görgü,zeka'dan önce uzay çağının ,21. yüzyılının
kadınının (!) değeri sarı (bazen kızıl...! ) saçlar ,ikide bir
değişen vücut ölçüleri daralıp bollaşan, bazen yırtık, bazen sökük ...ama
daima modacılarla kumaş tröstlerinin anlaşması ile çoğu da cinsel
tercihini tuhaf şekilde yapan kreasyoncularca hazırlanmış moda
elbiselerini giyen ,kendince karar vermesine izin verilmeyen makyaj,
giyim, ...hatta hayat tarzına, yaşam tarzına ( yani dinine) başkalarının
karar verdiği evlendiği kocasının yanında yüzünde salatalık maskesi ,
saçlarında bigudi ...vs ile dolaşan ve kocası ile yatağa bu halde iken
girerken sabah evden çıkarken , kocasından ayrılırken makyaj yapmaya
çalışan süslenen, kokular sürünen kadın ne kadar hayatında hür ve
doğru karar verme hakkına sahip olabilmektedirler acaba...?Örneğimize
devam edelim ;her çağdaş kadın aynı şeyi yapsa, eşinin yanında savaş
boyalarını sürünmüş gibi dolaşırken dışarıya çıkarken süslense eşleri
,hayat arkadaşları hanımından uzaklaşıp gözü dışarıya kaymaz mı ?Öyle ya
eşine değilde dışarıdaki insanlar için süslenen kadın eşini ne kadar
kendine bağlayabilir...? Kocasıda tıpkı kendi eşi gibi ,eşi için
süslenmeyen ,başkaları için farkında olmadan süslenen diğer kadınlara ilgi
duysa ,aynı şeyi başka erkek kendi eşine karşı hissetse toplumda aile
,ahlak ne hale gelir ,öyle değil mi!Flörtle başlayıp ,aşkla alevlenen
,evlilikle sonuçlanan çağdaş evlilikler ;ihanet,kısa süren evlilikler ,
boşanmalar asrı olan asrımızın temel kaynağı bu ters mantık olmasın
sakın...! Hatalı olan ne kadın ne de kocadır, hata iki cinsede modern
hayat diye bu tuhaf ve ters mantığı kabul ettirenlerdir!



İslam'da ise kadın dışarıda örtünür , süsünü ,çekiciliğini evde
eşine
saklar.Tabiiki aynı durum erkek içinde söz konusudur!Yine acaba
neden hostes bacılar onlarca erkeğe hizmet ederken , yemek ikram
edip
,yastık kabartıp , kemer bağlarken... medeni olurlar da evlenip
işini terkedip sadece eşine hizmet etmeye karar verince tenkide
uğramaktadır."Hayatını güvence altına almak,ekonomik özgürlük..."

sözlerinin arkasında doğru ve güvenilebilen bir eş ,hayat arkadaşı

bulunamaması gibi bir mantık yatıyor olmasın sakın?

Sokakta kızımızın beline bir erkek kolunu dolasa ona kızarız da adı " dans
" olunca bu harekete neden tepki göstermeyiz acaba !!?? Adı "Moda "
olunca yırtık,çıplak,tuhaf elbiseleri neden doğal karşılarız !
Kızımız veya oğlumuz " don " ile dışarıda dolaşsa buna
karşı çıkarız da adı " mayo veya şort " olunca neden buna
karşı çıkmayız !
SUNUCU -MANKEN İPEK TENOLCAY : "
MİNİ ETEK GİYİP , İNCE ÇORAPLA GEZİYORSAN BAŞKALARIYLA FLÖRT
EDİYORSUNDUR.İLTİFATLAR , BAKIŞMALAR ALDATMA DEĞİL Mİ ?"


( Milliyet
:11.01.2003)










Eğitimli kadınlar cinsel şiddet
mağduru






İstanbul Üniversitesi (İÜ) Adli Tıp Enstitüsü'nce, üniversite öğrencisi ve
mezunu kadınlarla yapılan bir araştırma, katılımcıların büyük bir
bölümünün cinsel şiddet türlerinden en az birisine maruz kaldığını ortaya
koydu. İÜ Adli Tıp Enstitüsü'nden Prof. Dr. Mustafa Fatih Yavuz ile yüksek
hemşire Zehra Kayı, 591'i üniversite öğrencisi olan 700 kadınla, ''Kadın
üniversite gençliği ve mezunlarına yönelik cinsel saldırı'' konulu
araştırma yaptı.Araştırma sonucunda,
katılımcıların yüzde 84'ünün laf atma, açık-saçık konuşma,
röntgencilik, teşhircilik, sarkıntılık, ırza geçme gibi ''sözel, görsel,
dokunsal'' cinsel şiddet türlerinden en az birisine maruz kaldığı
belirlendi
. Bunlardan yüzde 44.8'inin, basit cinsel içerikli
dokunuştan zorla cinsel ilişkiye kadar uzanan ''dokunsal şiddet''
türlerinden birini yaşadığı tespit edildi.
Cinsel şiddet türleri arasında ilk sırayı yüzde 81.3 ile sözel ve dokunsal
olanlar aldı. Araştırmaya katılan yaklaşık her 5 kadından birinin
teşhircilik eylemiyle karşı karşıya kaldığı
ortaya çıktı. Cinsel
saldırı boyutundaki eylemlerin yaklaşık yarısında fiziksel şiddet
kullanıldı. Yine eylemler sırasında korkutma-tehdit ile kandırma da ilk
sıralarda yer aldı.
(Milliyet:12.06.2003)


İLK SIRADA SEVGİLİLER VAR

Araştırma,
sanılanın aksine, cinsel şiddet eylemlerinin yabancılar değil, çoğunlukla
tanıdık kişiler tarafından gerçekleştirildiğini
ortaya koydu. Buna
göre, saldırganların yüzde 95'inden fazlası tanıdık.
Çalışmaya göre, ilk sırada
sevgili düzeyindeki erkek arkadaş, ikincisi sırada nişanlılık ve
sözlülük ilişkisi geliyor. Üçüncü sırada ise ens est ilişki türleri
var.Araştırmada, sevgili düzeyindeki
erkek arkadaşların daha çok görsel ve dokunsal cinsel şiddet türü
uyguladığı dikkat çekti.Saldırganların
çok büyük çoğunluğunu ise ortalama 25 yaşındaki erkekler oluşturdu.
Eylemin gerçekleştirildiği yerler arasında ilk sırayı saldırganın evi
aldı. Çalışma, eylemler nedeniyle adli
makamlara başvuru oranının ise hemen hemen yok denecek kadar az olduğunu
da ortaya koydu. Buna göre, adli makamlara iletilen cinsel şiddet türleri
teşhircilik, cinsel içerikli dokunma ve cinsel birleşmeye teşebbüs eylemi
ile sınırlı kaldı ve oranı yüzde 2-3'ü geçmedi.Bu tür eylemleri yaşayanların, çaresizlik ve suçluluk hissiyle utanma
duygusunu yaşadığı da belirlendi.




TAHMİN EDİLENİN DAHA ÖTESİNDE...



Araştırma sonuçlarını değerlendiren
Prof. Dr. Yavuz, cinsel şiddetin
toplumdaki tüm bireyler için bir sorun ve tehlike olduğuna işaret
etti.Prof. Dr. Yavuz, ''Bu çalışma, toplumumuzda cinsel şiddet
boyutlarının
tahmin edilenlerin de daha ötesinde olduğunu ortaya koyuyor''
dedi.
Mağdurların adli makamlara başvurmama nedenleri arasında ilk
sırayı
toplumun olumsuz yaklaşımının aldığına işaret eden Prof. Dr. Yavuz,
bunu; ispatlayama ve saldırganın misilleme yapma korkusunun
takip ettiğini ifade etti.Prof. Dr. M.
Fatih Yavuz, ''Cinsel şiddet eylemlerine maruz kalma oranının yüksekliği,
karşı karşıya olduğumuz sorunun büyüklüğünü de gösteriyor. Adli makamlara
yansıma oranlarının çok düşük olması da, bu soruna hukuksal, sosyolojik ve
medikal açıdan ciddiyetle ve yoğun bir şekilde önem verilmesi gerektiğini
ortaya koyuyor'' diye konuştu.




NOT :

AŞAĞIDAKİ YAZI BİR İSLAM ALİMİNİN YAZISI
DEĞİL,AKSİNE BİR YABANCI YAZARIN EVLİLİĞİN HAYAT BOYU MUTLU ŞEKİLDE
SÜRMESİ İÇİN YAZDIĞI EŞLERE TAVSİYELERDEN OLUŞAN BİR KİTAPTAN ALINMIŞTIR

!






KARŞI CİNSTEN İNSANLARLA ARKADAŞLIK

Karşı cinsten insanların uzun süreli çalışma
ilişkilerinde olaylar genellikle sinsice gelişir.Kişi ”Karşı cinsten
filanca kişiyle sadece arkadaşız” dediklerinde kesinlikle
kendilerini aldatmaktadırlar.Bazen doğru gelebilir yada ilişkinin başında
doğru gelebilir. Oysa pek çok durumda karşı cinsle kurulan arkadaşlık bir
süre sonra, diğerinin zekası yada mesleki yeteneğine duyulan saygıya bağlı
olarak arkadaşlıktan öte bir şey haline gelmeye başlar.İlişki adım adım
daha açık ve güvenilir bir nitelik kazanır.Küçük şeyler paylaşıldıkça bir
takım tesadüfler ve ortaklıklar sonucunda daha yakınlaştığınızı fark
edersiniz.


Eğer evliyseniz eşinizle aranızdaki farklılıklar yavaş yavaş su yüzüne
çıkmaya başlar. Bir bakmışsınız ki yeni arkadaşınızla her şeyde uyuşurken
,eşinizle hiçbir konuda uyuşmaz hale gelmişsiniz.Tabii sonunda diğer
insanla (arkadaşınızla) uyum faktörü yada fiziksel çekicilik nedeniyle
hormonlar faaliyete geçer ve kaçınılmaz olay nihayet gerçekleşir.Olmasını
asla tasarlamadığınız şeyler olur. Konunun trajik
yanı Çoğu cazip şeyin zamanla felaket getireceğinin başta inkar
edilmesidir.Karşı cinsten biriyle gözlerin SANİYENİN ONDA BİRİ KADAR BİR
ZAMANDA uzunca birleşmesi , koridorda yanından geçerken özel bir itina
göstermek,herhangi bir yerde tesadüfen çarpışmak,TOKALAŞIRKEN veya bir şey
alıp verirken ellerin bir iki saniye daha uzun tutulması,… bunlar ve bunun
benzeri ipuçlarını görmemezlikten gelmek … bu gibi şeyler kırmızı
bayraklardır böyle durumlarda kendinize “zararsız flört “ olamayacağını
hatırlatın.

Eğer evli iseniz olan şeyi dürüstçe kabul edin – mazeret aramayın –
ve eşinize bağlılığınızı hatırlayın. İş yerinizdeki arkadaşınızla
veya sekreterinizle bir kere yemeğe çıksam ne olur , demeyin :
Boşanmaların yüzde yetmişi aynı iş yerinde veya yakın iş birliği halinde
çalışan şahısların yakınlaşması sonucu oluşuyor.yüzde ellisi de eşlerden
birinin bir alış veriş merkezinde veya otoparkta karşı cinsten biri ile
tanışması ve o kişiye karşı ilgi duyması ile gerçekleşiyor.

Kısacası sekreterinizle veya işbirliği içinde olduğunuz karşı cinsle iş
yemeğine veya bir yerde buluşmanızın size hiçbir kazancı olmaz
, ama kaybedeceğiniz çok şey olur!
İşin gerçeği bu konuda duyarlı öğütler vardır :” evlilikten önce iffet ,
evli iken sadakat gerekir.”Karşı cinsten biri ile çalışmanız gereken durumlar olacaktır. Bu durumu
önleyemeyebilirsiniz ama kendi düşünce ve konuşmalarınızı pekala
denetleyebilirsiniz.
Temel sorun
, dostluk ile flört arasındaki çizgiyi aştığınız zaman sonuçta
bir şeylerin yaşanabilecek olmasıdır.yaşananlarda kötü sonuçlar doğurur.

(

Z. ZİGLAR : HAYAT BOYU FLÖRT )
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

 İslâm'da kadın hakları  Empty
MesajKonu: Geri: İslâm'da kadın hakları     İslâm'da kadın hakları  Icon_minitimeSalı Şub. 08, 2011 3:32 pm

REKLAMLAR VE KADIN
HAKLARI


-
BIR PARTIDESINIZ ,SIZI NASIL FARKETMELERINI SAGLARSINIZ ? ...GÜLÜMSEMENIZE
GÜVENEREK ( DISLERINIZLE ! )


-
FARKEDECEKLER (SAÇLARINIZI ...)


- BAKALIM
ILK KIM BIRISININ DIKKATINI ÇEKECEK ?
... ( TABII KI EN DEKOLTE GIYINIP, SAÇLARINI AHENKLE
DANSETTIRENLER...)


KRAVAT
RAKLAMINDA BUZ PATENI YAPAN MINI ETEKLI , KRAVATLI ( ! )
BAYAN, MAYO ILE GÖZLÜK REKLEMI YAPAN
MANKEN ( ! ) LER , ...; GÖZLER BAYRAM ETTI , ÜRÜN DEGIL , MANKEN
ILGI TOPLADI HABERLERI ...


Sömürülmek isteyen "çağdaş(!) yaşamı savunmaya
devam etsin ...taki GERÇEK yüzünmüze
çarpana kadar.

HA SAHI ! ! , HIÇ KADIN SÖMÜRÜSÜ YAPAN SAHIBI ASIRI DINCI BIRI
OLAN MAMÜL REKLAMI GÖRDÜNÜZ MÜ ?...


Ne
ilginçtir , " sevgilinizin çıplak resmini gönderim , yayınlayalım"
diyen genel yayın yönetmeni , kendi eşinin çıplak
resminin yayınlamayı reddediyordu bir özel kanaldaki sohbette...!!!








YA
BU HABERLERİ (!) YAPANLARA NE DEMELİ



'


En öpülesi dudaklar' Jessica Alba'nın
Colgate'in 'Ağız Sağlığı
Haftası' için gerçekleştirdiği ankete göre erkekler en çok sek si yıldız Jessica Alba'yı öpmek istiyor.Mükemmel
vücut hatlarıyla erkeklerin hayallerini süsleyen ünlü oyuncu Alba 'En
Öpülesi Dudaklar' anketine katılanlardan aldığı oylarla dolgun
dudaklarıyla ün yapan Holywood'un sek si oyuncusu Angelina Jolie'yi bile
geride bırakarak birinci oldu. Son günlerde Hollywood'dun en çok konuşulan
isimlerinden biri olan Alba aldığı bu yeni unvanla yine adından sıkça söz
ettirecek gibi duruyor.
(
Milliyet :04.10.2006
)


En güzel kalçalar Beyonce'un
Knowles, ABD'de yayınlanan
In Touch dergisinin gerçekleştirdiği bir anketle, 'Hollywood'un en güzel
kalçalı yıldızı' seçildi. Knowles, birçok ünlü ismin yanısıra, kalçaları
da adı kadar ünlenen Jennifer Lopez'i de tahtından
etti.En sek si kalçalara sahip Hollywood
ünlülerini belirlemek için gerçekleştirilen ankette, Jessica Simpson
ikinci, Salma Hayek üçüncü olurken, Lopez bu sıralamada ancak sekizinci
sırada yer bula bulabildi.
( Milliyet :02 Ekim 2006)




En güzel ve en çirkin bacaklar seçildi

Bir şarap
firmasının
geçtiğimiz günlerde gerçekleştirdiği ankette Hollywood’un en
‘çirkin bacaklı’ ünlüleri belirlendi.
‘Lmbrini’ adlı şarap firmasının düzenlediği ankete katılan 3000 kişi ‘En
çirkin bacaklı’ ünlüleri belirlerken ‘En güzel bacaklıları’ da
unutmadı.Ankette son zamanların en
popüler oyuncularından Kelly Brook’un bacakları ‘en güzel’ seçilirken
şaşalı yaşantısıyla gündemden düşmeyen Victoria Beckham ‘en çirkin’
bacaklı ünlü seçildi.
( Milliyet :28 Kasım 2006)



SİZE NE MİLLETİN ORASINDAN BURASINDAN...AKLI, İLMİ, NEZAKETİ..ÖN PLANA
ÇIKARSANIZA..!



BİZLER GAZETELERDEKİ BU TÜR
İĞRENÇ OLAYLARA , HABER NİTELİKLİ YAZILAR GÖZÜYLE BAKMAYIZ,BAKAMAYIZ
!AKSİNE AYNI OLAYLAR BAŞKA GENÇ KIZLARIN- SİSTEMİN KURBANLARININ - BAŞINI
GELMESİN DİYE HAREMLİK-SELAMLIK'I TAVSİYE ETMEKTE, SAVUNMAKTAYIZ!!!



AYRICA YUKARIDAKİ MAĞDUR AİLE DE BİR GÜN BAŞLARINA BÖYLE BİR ŞEY GELECEK
DİYE BEKLEMİYORLARDI. AYNI OLAYIN BAŞINA GELMESİNİ İSTEMEYEN TÜM TOPLUMA
HAREMLİK-SELAMLIK'I SAVUNMALARINI TAVSİYE
EDİYORUZ...SENDİKACI,ÖĞRETMEN,MUHTAR,İŞADAMI,ASKER,POLİS...HEPSİ OKUMUŞ
İNSANLAR AMA EĞİTİM ,NEFSE UYMAYA-ZİNA ETMEYE HATTA
ZALİMLİĞE-SAPIKLIĞA-SÜBYANCILIĞA ENGEL DEĞİL...!



KISACA "HANGİ ÇAĞDAYIZ , 21.YY , ...VS LAFLARININ İÇİ BOŞ , HEDEFİ
KADIN-KIZLARI ERKEKLERİN SOFRASINA YEM YAPMAKTAN BAŞKA BİR İŞE YARAMIYOR !










BASINDAN...!

TÜRKLER
4 YIL FUHUŞ YAPMASA IMF BORCUNU KAPATIR



Son olarak tmamen farklı bir not, bu da önceki günkü Ankara
sohbetlerimden aslında; Amerika’nın yıllık “İnsan Ticareti” raporunda
Türkiye 2. sırada gözüküyor, inanılmaz, utanç verici, beyaz kadın
ticaretinde Türkiye’nin ürkütücü namı önceki hafta New York Times’a da
konu olmuş. Şu halimize bir bakın ey duyarlı okur, ne denebilir?!
Türkiye beyaz kadın ticaretinde 2.sırada. Konuyu aktaran dostum dedi
ki; ‘Türkiye’de kadın ticaretinde yılda dönen para 3 milyar 600 milyon
dolar. Necip Türk milleti fuhuş yapmasa-yaptırmasa 4 yıl içinde buraya
harcadığı parayla IMF ye olan borcunu ödeyebilir.’ Necip Türk milleti
fuhuş ve yan sanayi için 3.6 milyar dolarlık bütçe yaratıyor, Vah
Türkiyem vah.

( Akşam :

23.02.2006)

Dekolte
hasta eder!







Göbeği açıkta bırakan üstler
ve sırtı açık elbiselerle dolaşan kızlar uyarıldı: Bu kıyafetler
hipotermiye (vücut ısısının normalden düşük olması) yol açar, hasta
olursunuz!Büyük Britanya Temel Bakım Vakfı'ndan Catriona Logan, "Genç
insanların giyim tarzını, modanın belirlediğini biliyoruz. Ancak şu
kanıtlanmış bir gerçektir ki, eğer insanlar üşürse enfeksiyonlara çok
daha çabuk yakalanırlar" diyerek genç kızlara şöyle seslendi:"Şu anda
moda, kızları göbeklerini açıkta bırakmaya ya da sırtı açık elbiseler
giymeye teşvik ediyor. Florida ya da İbiza'da yaşıyorsanız sorun yok
ancak, Britanya'da soğuk gecelerde, özellikle bar gibi sıcak
ortamlardan dışarı çıkmadan önce mutlaka sıkıca sarınmalısınız. Ancak
yine de kızların bu uyarıları dikkate alacağını pek sanmıyorum."
(
Milliyet :22 Aralık 2005 )



Hastalarına tecavüz eden jinekoloğa ağır ceza



ABD'de hastalarına tecavü z ettiği
iddiasıyla yargılanan jinekolog 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı.ABD
Yüksek Mahkemesi Yargıcı Michael Trickey, yaklaşık 3 aydan beri
yargılanması devam Charles Momah adlı jinekologu, jürinin tecavüle
ilgili 2, hastalarına ahlaksız davranışta bulunmakla ilgili 2 iddiadan
suçlu bulduğunu ilan etmesinin ardından 20 yıl hapis cezasına
çarptırdı.İddia makamı, Momah hakkında hastalarına eldiven giymeden
jinekolojik muayenelerde, cinsel temaslarda bulunmak, hastalarının
cinsel organlarını gereksiz yere ultrason çubuğuyla muayene etmek ve
hastalarıyla uygunsuz şekilde flört etmek suçlamalarında
bulundu.Savcılar aynı zamanda doğum uzmanı olan Momah'ın hastalarına
hiçbir tıbbi gerekçe olmamasına karşın bağımlılık yapıcı ağrı
kesiciler yazdığı, cerrahi müdahalede bulunmak amacıyla baskı yaptığı
ve sigorta şirketlerine ameliyatlar için çifte fatura çıkardığını
belirttiler. Momah aleyhine dava açan kadın hastaların sayısı ise 44
olarak açıklandı.
(Milliyet:07.02.2006) BOYLE OLAYLAR HER AN
OLABILIR...ERKEK NEFSINE YENILEBILIR, KADINLARI KADIN DOKTOR MUAYENE
ETSIN DENINCE DE NE GERICILIGIMIZ KALIR NE KADIN -BILIM DUSMANLIGIMIZ...!













 İslâm'da kadın hakları  47iu61112





KADIN
a:hover { color: blue; }a { text-decoration: none; }




İslâm'da erkekle kadın bir bütünün parçalarıdır. Biri diğeri için
vazgeçilmez hayat arkadaşıdır. İbadet ve muamelelerde cinsiyet
ayrılığından doğan önemsiz bazı farklar dışında, dinî görev ve
sorumluluklarda kadın-erkek eşitliği esastır. İslâm'ın gelişinden önce
toplumda hak ettiği yeri alamayan kadın, İslamiyet'le insana yakışır
haklara sahip olmuştur. Kadının durumundaki bu önemli değişikliği
bizzat Kur'ân-ı Kerîm getirmiş ve Hz. Peygamber bunu tamamlamıştır.



Hz.
Peygamber'e ilk inanan, başka bir deyimle ilk müslüman olan Hz.
Hatice'dir. İlk İslâm kadınları Mekke ve Medine'de ağır ve büyük
hizmetleri yüklenmekten kaçınmamışlar, askerî ve siyasî işlerde erkeklere
yardımcı olmuşlar, hemşirelik mesleğini ilk defa kurarak, yaralı
mücahidleri tedavi etmek, su taşıyıp içirmek, yaralarını sarmak ve hatta
yaralıları Medine'ye kadar taşımak gibi fedakârlıklarda bulunmuşlardır.
Mücahidlerin yanında onlara destek ve cesaret veren bu hanımların
kahramanlıkları hadis mecmualarında kaydedilmektedir.



Kadınlara
karşı iyi davranmak, tatlı ve yumuşak dille konuşmak, kaba ve sert hareket
etmemek Allah Rasûlünün ahlâkındandır. O şöyle buyurmuştur:
"Dikkat
ediniz, sizin kadınlarınız üzerinde, kadınlarınızın da sizin üzerinizde
hakları vardır. Kadınların, üzerinizde olan hakkı günün şartlarına göre
onların yiyecek ve giyeceklerini sağlamanızdır" (1)
"Sizin en
hayırlınız kadınlarına karşı huyu en iyi olanlarınızdır. Ben de aileme
karşı en hayırlı olanınızım" (2)
"Kadınlarınız hakkında Allah'tan
korkunuz. Şüphesiz, onlar sizin yanınızda yardımcılarınızdır. Onları
Allah'ın emâneti olarak aldınız ve cinsiyet uzuvlarınız Allah'ın kelimesi
ile helâl edindiniz" (3)
Hz.
Peygamber evlenilecek bir kadında aranacak vasıfları şöyle belirlemiştir:
"Bir kadınla dört özelliği için evlenilir; Malı, asaleti, güzelliği ve
dindarlığı. Sen dindar olanı tercih et" (4)

Ana-babaya
itaat etmek, iyilik yapmak, şefkat ve merhamet göstermek, tatlı ve yumuşak
davranmak gibi hususlar âyet ve hadislerle emir buyrulmuştur. Kur'ân-ı
Kerîm'de şöyle buyrulur: "Rabbin, yalnız kendisine kulluk etmenizi, ana
ve babaya iyilik etmeyi emir buyurmuştur. Eğer onlardan biri veya her
ikisi senin yanında ihtiyarlarsa, onlara öf bile deme, onları azarlama,
onlara güzel ve tatlı söz söyle. Onlara merhametle tevazu kanatlarını
indir. Onlar için,

"Rabbim onlar beni küçüklüğümde yetiştirirken nasıl merhametli
davrandılarsa, sen de onlara öylece merhamet eyle" diye dua et" (İsrâ,
17/23, 24).



Hz.
Peygamber en çok kime saygı, şefkat ve bağlılık göstermek gerektiğini
soran bir sahabiye "anana" diye cevap vermiştir. Bu soru üç defa tekrar
edilmiş, üçünde de aynı cevabı vermiş, ondan sonra kime sorusuna ise,
"babana" demişlerdir. (5) Anne müslüman olmasa bile, çocukları üzerindeki
saygınlığını korumaktadır. Buna şu
hadiseyi örnek gösterebiliriz. Hz. Ebû Bekr'in kızı Esma'nın, babasından
boşanmış ve müşrik olarak kalmış annesi, bir gün kızını görmeye gelmişti.
Esma, Hz. Peygamber'e, 'Müşrik olan annem' bana geldi. Onunla görüşeyim
mi?" dedi. Hz. Peygamber, "annenle görüş" buyurdu. (6)
Başka bir
hadiste; "Cennet annelerin ayakları altındadır" buyurulur. (7)



Bu duruma göre, İslâm'da anneliğin yeri,
değeri ve şerefi çok yüksektir. Ebeveyne itaatsizlik şirkten sonra en
büyük günah sayılmış, bunun kapsamı sadece "Allah'a isyanda kula itaat
yoktur" prensibi ile sınırlandırılmıştır (Cool ...



Hz.
Peygamber devrinde kadın sahabîler ilme büyük katkıda bulunmuşlardır.
Allah Rasûlü'nün kızı Hz. Fatıma duygulu bir şâir olduğu gibi Hz.
Peygamber'in bazı hadislerini de rivâyet etmiştir (10). Hadis rivâyet eden
kadın sahabilerin sayısı çoktur.Bazıları
şunlardır: Ümmü Habibe binti Ebu Süfyan, Ümmü Abd, Esmâ binti Ebu Bekr,
Zeyneb binti Cahş, Meymûne binti Hâris, Fâtıma binti Kays, Dürre binti Ebı
Leheb, Ümmü Haram binti Milhan vd. Bu son sahabi hanım Kıbrıs'ta vefat
etmiş olup. Larnaka civarında medfundur. Kıbrıs müslümanlarınca türbesi
bir ziyaret yeridir.(11)



Hz.
Peygamber kadınların eğitimine büyük önem vermiştir. Kadınlar mescide
geliyor, hadisleri dinliyorlardı. Umumî toplantılara katılır ve bayram
namazlarında da hazır bulunurlardı. Hz. Peygamber bayram hutbesini
erkeklerin saflarına irad ettikten sonra, kadınların saflarına geçer,
onlara da talim ederdi. Ancak hanımlar her zaman mescidde hazır
bulunmadıkları için bir sahabî kadın Hz. Peygamber'e gelerek; "Ya
Rasûlüllah, erkekler geliyor, senin sözünü dinliyorlar. Bizim için de bir
gün tahsis et. O günde gelelim, Allah'ın sana öğrettiklerini bize öğret"
dedi. Hz. Peygamber de onlara haftada bir gün ve yer tahsis ederek orada
toplanmalarını söyledi, belirlenen günde onların eğitim ve öğretimleri ile
meşgul oldu (12). İslâm özellikle Hz. Peygamber'in ailelerine mahrem
meseleleri tebliğ etme görevini yüklemişti. Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle
buyurulur: "Evlerinizde okunup duran Allah'ın ayetlerini ve hikmeti
hatırlatın ve nakledin" (el-Ahzâb, 33/34).



Sahabe
hanımlarının haya ve utanması dini konuları sorup öğrenmelerine bir engel
değildi. Özellikle bir fikıh ve hadis âlimi olan Hz. Aişe'nin (ö. 58/677)
bu konuda sayısız hizmetleri olmuştur. O, yalnız kadınların değil, sahâbe
büyüklerinin bile bir çok meselede başvurdukları kimse idi (13). Hz. Aişe,
verdiği hüküm ve fetvalar bir cilde ulaşan yedi sahabe müctehidinden (Fukaha-i
seb'a) birisidir (14). Urve b. Zübeyr (ö. 94/712) "Fıkıh ilmini
Hz. Aişe'den daha iyi bilen kimse görmedim" der.(15) Ebû Mûsa el-Eş'ârî'de
(ö. 44/664) şöyle demiştir:
"Muhammed'in ashabının bize sorduğu
herhangi bir hadisin içinden çıkamadığımızda onu Hz. Aişe'ye sorardık ve
onun yanında sorulan hadise ait muhakkak bir şeyler bulurduk".
İbn
Hazm (ö. 456/1064) sahabe devrinde yetişen hanım fakih ve hukukçular
olarak şu isimleri zikretmektedir: Ümmü Seleme, Ümmü Habîbe, Hafsa binti
Ömer, Hz. Fâtıma, Fâtıma binti Kays, Esma binti Ebî Bekr, Havlâ binti
Tüveyt, Ümmü Şerîk, Sehle binti Süheyl, Ümmü Eymen, Âtike binti Zeyd,
Ümmü'd-Derdâ, Zeyneb binti Ümmü Seleme ve Ümmü Yûsuf (16). İslâm tarihinde
çeşitli alanlarda büyük hizmet ve yararlılıklar göstermiş müslüman
kadınların sayısı az değildir. Tefsîr, Hadîş Fıkıh, Tasavvuf, Şiir,
Hüsnühat, güzel sanatlar, çeşitli hayır işleri vb. İslâm kadınının ilgi
alanları olmuştur.
Sonuç
olarak, İslâm kadınla erkek arasında genel anlamda bir görev bölümü
yapmış, kadına evin iç işlerini, çocukların yetiştirilmesini, ihtiyaç ve
zaruret bulunduğunda da dışarıda çalışma işini yükleyerek, onu kocasının
en yakın yardımcısı kılmıştır. Koca, evin dışında ağır işleri, eşinin ve
çocuklarının yeme içme, barınma ve giyim ihtiyaçlarını karşılama görevini
yüklenmiştir.

1) Tirmizî,
Sünen, V, 111; İbn Mâce, Sünen, l, 594, No: 1851
2) Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 472
3) Ebû Dâvud, Menâsik, 56; İbn Mâce, menâsik, 84; Dârimî, menâsik, 34
4) Buhârî, Nikâh, 15; Ebû Dâvud Nikâh, 2; Nesâî, Nikâh, 13; Ahmed b.
Hanbel, II, 428
5) Buhârî, VII, 69
6) Buhârî, III, 142
7) El-Aclûnî, Keşfu'l-Hafâ, Kahire, 1351/1932, I, 335, No: 1078
Cool Buhârî, Ahkâm, 4; Müslim, İmâre, 39
9) Buhârî, Sahih, IV, 136, 137
10) İbn Sa'd, Tabakât, VIII, 19, 30
11) İbn Hayyât, et-Tabakât, Dimaşk 1968, II, 859, 884; M. Tayyib Okiç,
İslâmiyet'te Kadın Öğretimi, Ankara 1979, s. 22, 23
12) Muhammed Ebû Zehv, el-Hadîs ve'l Muhaddisûn,Mısır 1958, s.55; Buhârî,Sahih,I,
36
13) Nevzat Aşık, Sahabeye Hadis Rivayeti, İzmir 1981, s. 78, 79
14) İbn Kayyim, İ'lâm, I, 14 vd.
15) El-Mekkî, Fethu'l Mübîn, s. 157
16) İbn Hazm, Cevâmiu's-Sıre, s. 319, 323








ÇALIŞAN KADIN >> TIKLAYINIZ
















 İslâm'da kadın hakları  Islamda_kadin_musl_olanlar436
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İslâm'da kadın hakları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İslamda Kadın Hakları..İtirazlara Cevaplar Miras---Eşitlik..Şahitlik ..Evlenme..Boşanma
» TÜRKİYE'DE KADIN HAKLARI MEVZUATI
» İslamda Kadın..İtirazlara Cevaplar Miras---Eşitlik..Şahitlik ..Evlenme..Boşanma
» islamda üretim
» islamda Mülkiyet

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: İslami ilimler ve dini kültür :: Ateist-Deistlerin vb İddialarına Cevablar-
Buraya geçin: