| KUTLU FORUM Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz |
|
| Başbakanlık ve Milli Eğitim Bakanlığı'na mektup | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
@bdulKadir Adminstratör
Mesaj Sayısı : 6736 Rep Gücü : 10015190 Rep Puanı : 97 Kayıt tarihi : 17/03/09 Yaş : 61 Nerden : İzmir
| Konu: Başbakanlık ve Milli Eğitim Bakanlığı'na mektup Paz Tem. 24, 2011 12:21 pm | |
| Başbakanlık ve Milli Eğitim Bakanlığı'na mektup | | Özgür-Der'in başını çektiği birçok İslami kuruluş, devletin eğitim alanında sürdüre geldiği faşizan dayatmalara karşı tepkilerini ve taleplerini bugün Fatih Postanesi'nde saat 15.00'te bir basın açıklamasıyla seslendiriyor.
Basın açıklamasının ardından, Başbakanlık ve Milli Eğitim Bakanlığı'na aşağıdaki mektup gönderilecek:
"Türkiye'nin gündeminde yeni anayasa tartışmaları var. Yeni anayasa tartışmalarının özünde ise halkın iradesini, ihtiyaçlarını ve taleplerini görmezden gelen bürokratik oligarşik iktidar yapılanmasının tahakkümünü kırma ve özgürlük alanını genişletme vaadleri ve beklentileri yer almakta. Meşruiyetini resmi ideolojiden, gücünü ise hukuk dışı darbeci kültürden alan bu yapılanma bugüne dek halka kesintisiz biçimde ve çeşitli baskı aygıtlarıyla seküler-ulusal temelde bir makbul vatandaşlık projesi dayattı. Bu mantıktan hareketle bu ülke insanlarının en temel haklarını gaspetti; fikir ve ifade özgürlüğünü yok saydı; inançlarına, onurlarına uygun bir kimlik ve kişilik geliştirebilme haklarını sistematik biçimde çiğnedi.
Hak gasplarının en yoğun yaşandığı alanlardan biri eğitim alanıdır. Gerek 8 yıllık zorunlu eğitim, gerekse de sonraki süreçlerde milyonlarca çocuğumuz ve gencimizin zihinleri resmi ideolojik doktrini esas alan anlayış ve uygulamalarla mütemadiyen kirletilmektedir. İnsan kişiliğini ve inanç bütünlüğünü görmezden gelen; statükoya aykırı fikir ve yaklaşımlar benimseyebilme ve geliştirebilme hakkını yok sayan bir anlayışla çocuklarımız, gençlerimiz resmi ideolojik kalıplar doğrultusunda şekillendirilmeye ve şahsiyetleri öğütülmeye çalışılmıştır. On yıllardır yoğun bir ideolojik bağnazlık ve dayatmacı yöntemlerle düzen ve düzenin kutsalları karşısında pasif, çaresiz, eleştiri ve sorgulama cesaretinden yoksun nesiller yetiştirilmesi hedeflenmiş, "okul" kışlalaştırılmış, öğrenciler askerleştirilmiştir.
Bizler Müslümanlar olarak militarist, seküler ideolojik eğitim anlayışına ve eğitimde merkeziyetçi, tektipçi yaklaşımlara karşı çıkmanın hukuki, ahlaki ve insani bir hak ve sorumluluk olduğuna inanıyoruz. Eğitim alanında süregelen ulusçu, militarist, laik dayatmacı anlayışın terk edilmesi ve resmi ideolojik kalıpların esareti altında tutulan beyinlerin özgürleştirilmesi için eğitim sisteminin baştan aşağıya yenilenmesi ve sivilleştirilmesi gerektiğine inanıyoruz.
Bu genel tespit ve değerlendirmelerle birlikte, kısa bir süre sonra yeniden başlayacak eğitim döneminde önceki yıllarda yaşanan sıkıntıları da göz önünde bulundurarak acilen bazı düzenlemeler yapılmasını ve kimliğimize, inancımıza karşı büyük bir zulme, haksızlığa dönüşen kimi dayatmalara hiç vakit geçirilmeksizin son verilmesini talep ediyoruz. Bu bağlamda:
1- 28 Şubat darbe sürecinde, İmam Hatip okullarının orta kısımlarının budanması maksadıyla uygulamaya konulan kesintisiz eğitim dayatması terk edilmelidir.
2- İlköğretimden başlayarak bütün öğretim süreçlerinde kız öğrencilerin başörtülü eğitim görme hakları tanınmalı; insan hakları ilkeleriyle çelişen, dünyada da benzeri zor görülen, despotik, zalimane başörtüsü yasağına son verilmelidir.
3- "Andımız" adlı İslam akidesine aykırı öğeler içeren, kişi putlaştırmasına ve kişilik tahribine yönelik ırkçı metnin her sabah çocuklarımıza zorla söylettirilmesi ayıbına, ilkelliğine, zulmüne son verilmelidir.
4- İsteyen vatandaşlara okullarda ana dillerinin öğretilmesi imkanı tanınmalı, Allah'ın ayetlerinden olan ana dillerin eğitim dili olarak kullanılmasına yönelik engeller kaldırılmalıdır.
5- Okullarda askeri denetim ve vesayet aracı olarak işleyen ve kışla tipi eğitimin simgesi haline gelen Milli Güvenlik Dersleri kaldırılmalıdır.
Talep ettiğimiz bu düzenlemelerin gerçekleştirilebilmesi için hükümetin ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın iradesi yeterlidir. Kısa bir süre önce halktan adaletin tesisi ve özgürlük alanlarının genişletilmesi vaadleriyle yetki ve iktidar talep etmiş bir hükümetin bu iradeyi ortaya koymaktan kaçınmayacağını düşünüyor, bu zeminde atılacak adımların anayasa tartışmaları hakkında da bir tutarlılık testi işlevi göreceğine inanıyoruz."
Demokratik açılım sürecinde bu sorunları doğru dürüst tartışıp çözüm yoluna sokmanın vakti çoktan geldi...
Hakan Albayrak - Yeni Şafak |
| |
| | | @bdulKadir Adminstratör
Mesaj Sayısı : 6736 Rep Gücü : 10015190 Rep Puanı : 97 Kayıt tarihi : 17/03/09 Yaş : 61 Nerden : İzmir
| Konu: Geri: Başbakanlık ve Milli Eğitim Bakanlığı'na mektup Paz Tem. 24, 2011 12:35 pm | |
| MEB’de yeni düzenleme talebi | | En fazla ve en acil değişiklik beklenen 3 konu: Anayasa değişikliği, TSK’nın yeniden yapılandırılması ve Milli Eğitim’de yapılacak değişiklikler..
MEB’de ilk beklenen değişiklik, Mesut Yılmaz’ın “Siyasi hayatıma da malolalacak olsa, 8 yıllık kesintisiz işi olacak” diyerek başlattığı ve İmam-Hatiplerin orta kısımlarının kapatılması, küçük çocuklara Kur’an öğretme yasağı getiren düzenleme ile başörtüsü sorununun çözülmesi. Bugün Mesut Yılmaz siyasetten silindi ise bu yüzdendir.. Daha bu iş bitmedi. 28 Şubat hesaplaşması ile bir kez daha karşı karşıya geleceğiz. Sonra da asıl büyük hesaplaşma din gününde yaşanacak! Özal’ın partisini CHP çizgisine götürüp bağlayanlar bu işin hesabını verecekler..
Her boğazı geçişte karşıma çıkan “Gökkafes”i gördükçe Yılmaz’a içimden sayıp sayıştırıyorum.. Kulağı çınlıyor olmalı!.. Adını anıyorum çünkü. Ve eminim benim gibi adını anan daha bir çok insan vardır.. O Gökkafes’in nasıl yapıldığını da biliyoruz ve unutmadık.. Süzer’i de unutmadık.. Onu da anıyoruz. Park Otel’den farkı neydi o otelin? 28 Şubat’ın çirkin yüzünü bütün dehşeti ile anlatır o otel ve bu anlamda lanetli bir anıt gibi durur orada.. Hukukun nasıl ayaklar altına alındığını ve hukuka nasıl meydan okunduğunu!
Özgürder ve Mazlumder’in öteden beri ısrarla üzerinde durduğu konular var. Geçtiğimiz günlerde bir kez daha bu konu gündeme getirildi. Bunlar neydi, sırası ile hatırlayalım:
1- 28 Şubat darbe sürecinde, İmam Hatip okullarının orta kısımlarının budanması maksadıyla uygulamaya konulan kesintisiz eğitim dayatması terk edilmelidir.
2- İlköğretimden başlayarak bütün öğretim süreçlerinde kız öğrencilerin başörtülü eğitim görme hakları tanınmalı; insan hakları ilkeleriyle çelişen, dünyada da benzeri zor görülen, despotik, zalimane başörtüsü yasağına son verilmelidir.
3- “Andımız” adlı İslâm akidesine aykırı öğeler içeren, kişi putlaştırmasına ve kişilik tahribine yönelik ırkçı metnin her sabah çocuklarımıza zorla söylettirilmesi ayıbına, ilkelliğine, zulmüne son verilmelidir.
4- İsteyen vatandaşlara okullarda ana dillerinin öğretilmesi imkanı tanınmalı, Allah’ın ayetlerinden olan ana dillerin eğitim dili olarak kullanılmasına yönelik engeller kaldırılmalıdır.
5- Okullarda askeri denetim ve vesayet aracı olarak işleyen ve kışla tipi eğitimin simgesi haline gelen Milli Güvenlik dersleri kaldırılmalıdır.
Aslında bugün için seslendirilmeyen başka talepler de var: Askeri liseler kapatılmalı, tek parti döneminin “tek tip insan yetiştirme” dayatmasının ürünü olan Tevhid-i Tedrisat uygulamasından vazgeçilmeli.. Ahmet Şişman rahmetlinin teklif ettiği Müslümanlar için Kur’an okuma ve anlama dersinin seçmeli ders olması, bu hakkın diğer din mensuplarına da tanınması. Din Kültürü ve Ahlak dersi yerine din dersinin seçmeli ders olarak yeniden yapılandırılması ve herkese bu imkanın sağlanması, resmi ideoloji ve resmi tarih misyonerliğinden vazgeçilmesi.
Düz liselerde de inanç ve değerler sistemine ilişkin seçmeli ders imkanı sağlanması, askeri otoritenin eğitim alanındaki denetim ve gözetim yetkisinin kaldırılması, YÖK ve Üniversitelerarası Kurul’un askeri yüksek öğretim kurumlarının denetiminden de sorumlu olması..
Eğitim kademeli olarak yerel yönetimlere devredilmeli.. Okul aile birliklerinin, eğitimin her kademesinde daha etkin bir rol almasının sağlanması gerek..
Gün gelecek belki de, Gestapo şefleri gibi ya da Komünist Parti ajanı gibi, öğretmeni oldukları okullarda, insanları, arkadaşlarını ve öğrencileri, kıyafet, dini pratikler ve düşünceleri sebebi ile fişleyip, üstlerine raporlayan milli güvenlik dersi öğretmenleri de sanık sandalyesine oturtulacaklar.. Kimileri emir gereği yapıyordu bu işi, kimi terör estiriyordu!
Bu arada askerde çocuklarımıza ideolojik eğitim verilmesini istemiyoruz.
Keşke askerler gerçeği görüp kendileri meşruiyet çizgisine geri çekilseler.. Bu daha onurlu bir girişim olur. Şunu istiyoruz: Topyekun, hukuk çizgisine bir geri çekilme, protokoldeki yerine kadar.
Taş yerinde ağırdır.. Hukuk dışı konumlar ya da darbe iktidarlarının dayattığı konumlar saygınlık ifade etmez.. Haddinden fazla yetki gayedeki hikmeti kaybedeceği gibi, olağanüstü ve hukuk dışı yetkiler geri teper. Gün gelir sahibinin elinde patlar..
Biz çocuklarımızın biyonik robotlar ve “cehaletin bu kadarı ancak eğitimle mümkündür” dedirten sistematik gerizekalılar olmasını istemiyoruz.. Biz resmi törenlerin, tapınma ritüelleri içeren, resmi ideolojiye bağlılık törenine dönüşmesini istemiyoruz. Biz devletin nesnesi değil objesiyiz! Selam ve dua ile..
Abdurrahman Dilipak - Yeni Akit
*****************************
Not: Henüz org. Saldıray Berk'i mahkemeye çıkartamayan,koca orduyla pkk hakkından gelemeyen bir hükümet bunları yapabilirmi ?Kendi dünyasında yaşama ve çok aceleci olma gibi bir hastalığımız varmı ?
|
| |
| | | | Başbakanlık ve Milli Eğitim Bakanlığı'na mektup | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|