KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı!

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6727
Rep Gücü : 10015177
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı! Empty
MesajKonu: Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı!   Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı! Icon_minitimePaz Eyl. 04, 2011 6:26 pm

CEVHER BİR ESER!


Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı! 28267



Âlimlerle neler güzelleşir neler!

Erkam Yayınları'ndan çok değerli bir eser çıkmıştı! Bu eserden istifade etmenin bir yolunu bulmak lazım.




24 Ağustos 2011 Çarşamba 19:00

Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı! 28264Ramazan’ın
ilk haftası içinde büyük oğlum ile gelinim, Beyazıt’taki kitap fuarına
gitmişlerdi. Döndüklerinde bizim için de birkaç armağan kitap
getirdiler. Kitaplardan biri Erkam Yayınları tarafından 2009 yılında
yayınlanan “Yeni Nesilleri İnşâ Eden Âlimlerimiz” adlı kitaptı.
İlk cildini anlatacağım eserin, aydı adla, yanına "2" ibaresi ilave
edilmek suretiyle bir diğer cildi daha mevcut.
Kitapta, Altınoluk
dergisi tarafından 1986 yılından bugüne kadar yapılmış sohbetlerden bir
derleme sunuluyor. Derginin yönetiminden bir grup, farklı zamanlarda
değerli hocalarımızla yüzyüze görüşmeler yapmışlar ve derginin muhtelif
sayılarında yayınlamışlar. Hocalarımızın büyük bölümü Rahmet-i Rahman’a
kavuşmuş ve yapılmış olan o görüşmeler çok daha büyük bir kıymete binmiş
durumda. Kitabı okurken iyiki bu görüşmeler vakti zamanında yapılmış
düşüncesine kapıldım.
On altı hocayla söyleşiler
Kitapta
on altı hocamızın söyleşilerine yer verilmiş. Her birinin hayatında
birbirinden farklı detaylar ve örnek alınacak yönler mevcut. Ortak
yönleri ise hepsinin de kendilerinden sonraki nesillere kalıcı izler
bırakmaları.Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı! 24464
Bir Balkan Müslümanı olan Ali Yakup Cenkçiler hoca
kök itibariyle Arnavut. Bizim oralarda Müslüman yerine Türk denirdi,
diyor konuşma aralarında. İlk ilmi çalışmalarına memleketinde başlamış
daha sonra ilmini derinleştirmek için gittiği Mısır’da yıllarca
kaldıktan sonra geldiği Türkiye’de geçinmek için bir firmanın muhasebe
bölümünde çalışıp oradan emekli olmuş. Tüm gün iş yerinde bulunmasına
rağmen kalan zamanlarında ilmi çalışmalarına hiç ara vermemiş bir Gazzâlî aşığı ve “İhya” tutkunu.
Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı! 8736Abdurrahman Gürses
hoca ile mülakatta Kur’an-ı Kerim tilavetinin ne kadar önemli olduğunu
bir daha hissetmek mümkün. Hoca, kendisini çalıştıran hocası ile talim
için “Allahu Ekber” üzerinde on beş gün çalıştıklarından bahseder.
Reis-i Kurra olan Abdurrahman hoca ilm-i kıraatın son temsilcilerinden.
Lise son sınıfta iken bir müddet devam ettiğim Nuruosmaniye Kur’an
Kursu’nda Abdurrahman Hoca’nın etrafındaki diğer hocalarla yaptığı
kıraat ve usul çalışmalarına bizzat tanık olduğumu hatırlarım.
Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı!
alebelik dönemlerinde bizim arkadaş gurubu olarak sıklıkla gittiğimiz Horhor’da Kızıl Minare Camii’nin imamı olan Mahmut Bayram
hoca da kitapta yer alan bir diğer Rahmetli hocamız. Kitapta Hoca’nın
şöyle dediği naklediliyor; “Bu millet bizden daha iyi yetişmiş hoca
efendilere muhtaç olduğunun şuuruna varmazsa…”
İmam hatiplerin ilk
hocalarından. Yirmi yıla yakın İmam Hatiplerde çeşitli derslere girmiş
ve yetiştirdiği talebeler hoca olunca büyük bir rahatlıkla buradaki
derslerini nihayete erdirmiş. Kendi döneminde Kur’an Kurslarının büyük
çoğuna derse giden bu yorulmaz hocamız görüşmeye gittiğimiz dönemlerde
bizlere de adeta enerji aktarımı yapardı. Sohbetin bir yerinde geçen şu
sözü çok ilginç; Öğrencilerine “ben derse gelmediğim zaman mutlaka
cenazeme gelin” diyerek dersin önemini anlatırmış.
Fuat Çamdibi hoca
sünnete bağlılığı ile mülakatta dikkati çeken bir hocamız. On altı
yaşında sakal bıraktığını ve askerlik dahil hiç kesmediğini ifade
ediyor.Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı! 28268
Mehmet Emin Er
Diyarbakır doğumlu. Ömrünü ilim öğrenmek ve öğretmek yolunda geçiren
hocamız 25 yıl fahri imamlık ve müezzinlik yapıyor. Daha sonra da yurt
dışında uzun seyahatlerde bulunuyor
Robert Kolej'in kantincisi: Arapça da oku!
Abdulhakim Akkul
hocanın dünyası bağış üzerine kurulu; zamanını bağış, ilmini bağış ve
kitaplarını bağış. Kitaplarını bedava vermiyor. Tek şartı hediye ettiği
kişi tarafından okunması. Yoksa haram ederim diyor. Önce Vefa Lisesi’ne
gitmiş. Edebiyat hocası derste Kur’an-ı Kerim uydurmadır, Araplara
mahsustur deyince ağabeyi çok üzülmüş. “Ben seni buradan alıp gavur
mektebine vereceğim” demiş ve onu Robert Kolej’e kaydettirmiş. Orada
okurken okulun kantincisi “Arapça da oku” diye tavsiyede bulunuyor . Bu
söz üzerine onda farklı bir pencere açılıyor ve İslami ilimleri öğrenme
yoluna düşüyor.
Okulu bitirince memuriyet yapmaya başlıyor.
İslami hassasiyetlerinden ve davranışlarından dolayı bir müddet sonra
memuriyetten ayrılmak zorunda kalıyor. Türkiye’nin dört bir yanında
vaizlik yapıyor. Diyanette vazife alıyor. Talebe okutuyor. Zorluklara
karşı hiç eğilmeyen bir şahsiyet. Bu güne kadar niye hiç tanımamışım
diye kendi kendime hayıflanıyorum.
Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı! 27900Emin Saraç
hoca kitapta ismi geçen ve yaşayan alimlerimizden. İlimle, irfanla,
dersle geçen bir hayat. Kitab’a ve sünnete sımsıkı sarılın diyor iki
cümlesinin birinde. Allah uzun ömürler nasip etsin.
Cevdet Dingiloğlu,
Çaykaralı bir alim. İlim Çaykara’dadır diyor. İstanbul’a geliyor o
devrin alimlerinden istifade ediyor. İzmit’te uzun süre hocalık yapıyor.
Önce ilim lazım, Kur’an’ ı öğretmeliyiz. Ahkamını öğretmeliyiz. Ondan
sonra da yaşamasını öğretmeliyiz. En önemlisi de ihlası öğretmeliyiz.
İlim, amel ve ihlas diye özetliyor düşüncelerini.
Cevdet Hoca şu
önemli tesbitleri yapıyor: Eskiden halkın büyük kısmı camilere uğrardı.
Halk bizim cemaatimizdi. Ama şimdi hayat tarzı değişti. Halkın tümü ile
camide buluşamıyoruz. Halk camiden, imamdan vaizden bir şeyler
öğreniyordu. Şimdi halkın hocası, dedesi, ninesi, hepsi televizyon. Buna
rağmen çocuklarımıza Kur’an sevgisini ulaştırmamız lazım. Bunun yolunu
bulmamız lazım, diyor Rahmetli Cevdet hocamız.Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı! 26270
Halil Gönenç
hoca da kitapta yer alan bir diğer alimimiz. Mardin’in Midyat kazasının
bir köyünden yola çıkıp Suriye’de yıllarca ilim tahsil ediyor. Daha
sonra Diyanet bünyesinde müftülük, Haseki Eğitim Merkezinde hocalık
yaparak çok sayıda hoca yetiştiriyor. İslam Hukuku ve çağın meseleleri
konusunda çalışmalar yapıyor, kitap yazıyor, binlerce insana bu şekilde
fayda sağlıyor. Gönül huzuru içinde yaptığınız çalışmalar nedir diye
sorulan suale cevabı şöyle: Birisi insan yetiştirmek, diğeri de okumak
ve yazmak.Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı! 9688
Mustafa Asım Köksal hocamız da azılı müsteşrik Kaetani’ye reddiye yolunda uzun yıllar çalışıyor. Bu eseri bitirdikten sonra “İslam Tarihi”
adlı eserini yazıyor. Eserler kaleme alan, çalışmaları uluslararası
düzeyde takdir edilen Resulullah (a.s) aşığı bir ilim adamımız.
Müslümanlar tekrar Kitab ve sünnete sarılırlarsa eski güçlerini aynen bulacaklardır diyor. Mülakatta anlattığı “Meşahiru’n-Nisa”
adlı kitapta geçen bir hadise çok ilginç. Bu günün insanına ilim sahibi
olmak ne demekmiş diye gösteren güzel bir örnek. Son olarak gençlere
okuyacakları kitabın yazarı hakkında tam bilgi sahibi olun yani dininizi
aldığınız yere çok dikkat edin diyor.
Hacı Cemal Öğüt, kitapta kızı Hikmet hanım
ile yapılan bir sohbet ile yer alıyor. Cemal hocanın devrin sayılı
hocaları ve şeyhleri ile olan münasebetlerinden bahsediliyor. Milli
Mücadele içinde yaptığı önemli hizmetlerden örnekler veriliyor. Hocanın
hem bir ilim adamı hem de ümmetin meseleri ile birinci elden ilgilenen
teşkilatçı yapısından örnekler veriliyor. İlmi ile amil bir kişi var
karşımızda.
Cemal hocanın radyoda ilk dini konuşmayı yapan hoca olduğunu bu mülakattan öğreniyoruz. Camide tatlı dille vaaz verdiği, “Eyüp Sultan” kitabını nasıl yazdığı, Öğüt soyadını alış serüveni, kızı Hikmet hanımefendinin ağzından naklediliyor.
“Allah seni Din-i İslam’a hadim etsin”
Kitapta yer verilen diğer bir alim Abdullah Saraçoğlu. Kendisiyle 1990 yılında yapılan mülakatta Saraçoğlu hoca can dostu İbrahim Eken hoca ile birlikte Altınoluk
ekibiyle sohbet ediyor. Kayserili bu iki hocamız birbirleriyle hem
yakın dost hem de hoca-talebe ilişkisi içinde olmuşlar. Abdullah hoca
rahmetli babasının “Allah seni Din-i İslam’a hadim etsin” duasının kendi
hayatında çok önemli yeri olduğunu sürekli vurguluyor. Zengin bir
ailenin çocuğu olan Abdullah hoca hayatında ne ticareti ne de başka bir
şeyi sevmediğini, tek sevdiği şeyin ise Allah için hizmet etmek olduğunu
söylüyor. Babasının duasına mazhar olabilmek için bir çok konuya el
attığını, bir çok ilmi konuya eğildiğini fakat bunları kendi istediği
tarzda hazmedemediğini ifade ediyor. Şimdi sizler meseleleri parça parça
edip yapabilirsiniz diyor. Sohbet İbrahim Eken hoca ile Ahmet
Saraçoğlu’nun birbirlerini anlattıkları bölümler ile sürüp gidiyor.
Hüsnü Geçer
hoca, içlerinde Seyyidlerin bulunduğu bir aileden gelen Bingöllü bir
ilim adamı. Sekiz yaşında ilim tahsiline başlamış. Doğudaki bir çok
alimden ders görmüş, ilim aşkı ile küçük yaşlarında uzun yolculuklara
çıkmış ve meşakkat çekmiş bir kişi. İlim tahsil ederken yirmi dört
saatte iki yada üç saat ancak uyurduk diyor. Bir dönem Suriye’ye ilim
tahsiline giden Hüsnü hoca 1982 sonrasında doğuda duramıyor ve
İstanbul’a gelmek zorunda kalıyor. Bizim orada anayasaya red oyu
verildiği için yirmi beş tane din adamı sürgüne gönderildi diyor.
Doğu’da
bölücülük hadiseleri karşısında hocanın çözümü şöyle: Düzelme olacaksa
iki şey sayesinde olacaktır; hakiki Müslümanlık ve dillerini kendilerine
vermek. Sadece dille olmaz ikisi bir arada olmalı. Ayrıca Doğu’da vakti
zamanında din adamlarına kötü muamele edilmesinin de bir çok problemin
ortaya çıkmasına sebep olduğunu ifade eden Hüsnü hoca fakirliğin de
sıkıntıları büyüttüğünü ifade ediyor.
İlim yolunda Kur’an-ı Kerim
ve Buhari Şerif’in muhakkak bilinmesi, alet ilimlerine vakıf olunması ve
Şeriatın bilinmesinin önemli olduğunu ifade ediyor. İslam hukuku yani
fıkha çok önem veriyor, tasavvuf ruhunun ihmal edilmemesini söylüyor.
Mehmet Emre
hoca ile 1990 yılında mülakat yapılmış. Manisa’da dünyaya gelen Mehmet
hoca hafız bir babanın oğlu. Askerlik sonrası babasının imamlık yaptığı
köye gidiyor ve köylülerin teklifiyle imamlığa başlıyor. Hem imamlık
yapıyor hem de komşu köyde bir alimden ilim tahsil ediyor.
Türkiye’de
İslami ilimlere ve alimlere kötü davranıldığı devirlerde çok zor
şartlarda hem ilim öğrenmeye devam ediyor hem de imamlık yapıyor. İmkan
oldukça da talebe okutuyor.
Mektubat'a özel önem veriyor
Kahvelerde
başlayan sohbetlerin camilere taşınması, kahvelerden camilere insan
transferi, köylere kadar uzanan vaaz seferberliği ve 1979’da Bilecik
Müftülüğü’nden emekli oluş. Hocaya zevkle yaptığı üç şey soruluyor; en
başta ilim müzakeresi ve mütalaası, ikincisi kitap mütalaası, üçüncüsü
de Allah yolundaki hizmetlere daha çok yardım edebilme arzusu. Hoca İmam-ı Rabbani’nin “Mektubat”ına özel bir önem veriyor.
İslam İnançları ve Felsefesi” adlı kitabın Müellifi Ali Arslan Aydın
hoca da kitapta yer verilen diğer bir alimimiz. Uzun yıllar Din İşleri
Yüksek Kurulu üyeliği yapan ve İlahiyat fakültelerinde kelam dersleri
veren Ali Arslan Aydın hocanın hayatı Türkiye’den başlayıp Mısır’a
uzanan uzun bir ilim serüveni.
Babası da kendisi gibi bir hoca.
Yetişme döneminde İslami ilim yolu kapalı olduğu için önce liseyi
bitirmek maksadıyla Orman Meslek Lisesi’ne gidiyor. Memurluk yapıyor,
askerlik sonrası lise fark derslerini veriyor, Orman Bölge Şefi oluyor.
Aynı yıllarda İslami ilimler konusundaki açlığını fark ediyor ve İslami
ilimlere yöneliyor. İlk açılan İmam hatip kurslarına yazılıyor, sonra
Bağdat ve Mısır’a kadar gidiyor. Mısır’da yoğun bir eğitim ve Üstad
derecesi alarak yurda dönüyor.
Mülakatta İslamın bütünlüğü, imanın
bütünlüğü, cehaletle mücadele , din ve dünyanın birbirinden ayrı
mütalaa edilmesi, din istismarı gibi konularda derli toplu düşünceleri
bu mülakatta okumak mümkün.
Kitapta yer alan son hocamız Enver Baytan;
Sultanahmet’in yakınında Yerebatan camiinde uzun yıllar imam ve
hatiplik yapan, vaazlarıyla insanları etkileyen bu hocamızın en dikkat
çeken sözlerinden biri, “kürsü merhamet yeridir.”
Gönenli Mehmet Efendi'nin tedrisinden
Enver
Baytan hoca kendisini Enver Baytan, Yerebatan diye takdim ediyor.
Baytan hoca Gönen’li. 8 yaşında hafızlığa başlamış, İstanbul’da Gönenli Mehmet Efendi’den
talim okumuş. Devrin bir çok hocasından ilim tahsil eden hocamız, ilk
resmi görevine İzmit’de başlamış. Kendi devrinde ezanın Türkçe okunması
ile ilgili bir çok canlı ve hüzünlü olaylara şahit olmuş, tabii asli
haline dönüşü sırasındaki sevinci de yaşamış.
Enver Baytan hoca
vaazları ile de meşhur bir hoca. Bu sohbette kürsüde dikkat edilmesi
gereken hususlara da derinlemesine yer verilmiş. Ayrıca yayın hayatı
içinde de olduğundan İlmi neşriyat sahasındaki konular da sohbette yer
alıyor.
Hocanın bir diğer özelliği ise yıllardır sürdürdüğü ev
sohbetleri. Halkla yakın temasın ev sohbetlerinde mümkün olduğunu
anlatan hocamız bu usulun faydalarını zikrediyor.
Enver Baytan
hoca ile dergi için biri 1988 diğeri de 1998 yılında olmak üzere iki
adet sohbet yapılmış. İkinci sohbette ise Müslümanların günlük hayattaki
bir çok meselesi ile ilgili hocanın fikirlerini öğrenmek mümkün. İmanın
muhafazası, başörtüsü problemi ve tahsil hayatı, zorluk dönemlerinde
Müslümanların nasıl davranmaları gerektiği gibi sorulara karşı baytan
hoca geniş açıklamalarda bulunuyor.
Onaltı alimle yapılan sohbetlerin bir arada yer aldığı “Yeni Nesilleri İnşâ Eden Âlimlerimiz”
adlı kitap güzel bir derleme olmuş. Bu sohbetlerde yer alan hocaların
detaylı fikirleri, eserleri, hayatlarının geçtiği dönemlerde
Müslümanların genel problemleri, kendi devirlerinde etraflarında yer
alan diğer alimlerin tutum ve davranışları gibi hususların da
derinlemesine incelenmesi için bu kitap bir başlangıç ve özet hükmünde.
Her bir hocamızın hayatı dikkatlice incelendiğinde, başlangıçta tahmin
ettiğimizden çok daha fazla önemli noktanın ortaya çıkacağına kitabı
okurken ve özetlerken farkettiğimi ifade etmek isterim.
Hocalarımızdan
vefat edenlere yüce Allah’dan rahmet, geride kalanlara da hayırlı, uzun
bir ömür diliyor ve emeği geçenlere teşekkür ediyoruz.

Erhan Erken değerli bir eseri işaret etti

_________________
Elif gibi yalnızım,
Ne esrem var, ne ötrem.
Ne beni durduran bir cezmim,
Ne de bana ben katan bir şeddem var.
Ne elimi tutan bir harf,
Ne anlam katan bir harekem...
Kalakaldım sayfalar ortasında.
Bir okuyan bekledim,
Bir hıfzeden belki...
Gölgesini istedim bir dostun med gibi…
Sızım elif sızısı...

Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı! Sdfghj15
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6727
Rep Gücü : 10015177
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı! Empty
MesajKonu: Geri: Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı!   Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı! Icon_minitimePaz Eyl. 04, 2011 6:43 pm

http://www.dunyabizim.com/news_detail.php?id=7223

_________________
Elif gibi yalnızım,
Ne esrem var, ne ötrem.
Ne beni durduran bir cezmim,
Ne de bana ben katan bir şeddem var.
Ne elimi tutan bir harf,
Ne anlam katan bir harekem...
Kalakaldım sayfalar ortasında.
Bir okuyan bekledim,
Bir hıfzeden belki...
Gölgesini istedim bir dostun med gibi…
Sızım elif sızısı...

Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı! Sdfghj15
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
 
Hocaefendilere muhtacız şuuru oluşmalı!
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: İslami ilimler ve dini kültür :: İslam Büyükleri-
Buraya geçin: