KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Müslüman Bayanın Ehl-i Kitap Erkekle Evlenmesi Hususunda Bir Kaç Söz

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

Müslüman Bayanın Ehl-i Kitap Erkekle Evlenmesi Hususunda Bir Kaç Söz    Empty
MesajKonu: Müslüman Bayanın Ehl-i Kitap Erkekle Evlenmesi Hususunda Bir Kaç Söz    Müslüman Bayanın Ehl-i Kitap Erkekle Evlenmesi Hususunda Bir Kaç Söz    Icon_minitimeSalı Ekim 18, 2011 12:20 am

http://eliflamraa.wordpress.com/2006/11/22/musluman-bayanin-ehl-i-kitap-erkekle-evlenmesi/


Müslüman Bayanın Ehl-i Kitap Erkekle Evlenmesi Hususunda Bir Kaç Söz



Müslüman
ülkelerden gayr-i müslim devletlere yoğun bir şekilde göç yaşanması,
Müslüman erkeklerin kitabi bayanlarla evlenmeyi tercih etmeleri
neticede, Müslüman bayanların da kitabi erkeklerle evlenip
evlenemeyeceği tartışmasını da doğurmuştur.



Müslüman
bayanın kitabi bir erkekle evlenmesinin yasak olduğu hakkında, klasik
dönem alimleri arasında ittifak bulunup, herhangi bir farklı görüşe
rastlamamasına rağmen, muâsır bazı araştırmacılar bu tür evliliğin meşru
olduğunu iddia etmektedirler.


1. Ehl-i Kitap Erkekle Evlenmenin Yasak Olduğu ve Delilleri


Klasik
dönem İslam alimleri Müslüman bayanın, gayri müslim erkekle
evlenmesinin yasak olduğunda görüş birliği içindedirler. Bu görüş İslam
tarihi boyunca, inkıtasız bir şekilde savunulmuş olup, konu hakkında
farklı bir görüşe rastlanmadığı gibi, gayri müslim bir erkekle Müslüman
bayanın evlenmesinin yasak olduğu, Müslümanlar arasında inanç halini
almıştır. Bu nedenle, bütün hukuk ekollerince, ortak bir kabul olarak,
İslam aile hukukunda, nikahın sıhhat şartlarından birisi; “Müslüman
bayanın evleneceği erkek eşin Müslüman olması” şeklinde düzenlenmiştir.
Şimdi bu mevzunun dayandırıldığı delilleri görelim.




1.1. Nakli Deliller


1.1.1. Kitap


Müslüman bayanın Ehl-i kitap erkekle evlenmesinin yasak olduğu görüşünün dayandırıldığı ayet nasları şunlardır:

1.
Müşrik kadınları, iman etmedikçe nikâhlamayın. Bir müşrik kadın, sizin
hoşunuza gitse bile, iman etmiş olan bir cariye herhalde ondan daha
hayırlıdır. Müşrik erkeklere de mümin kadınları nikâh ettirmeyin. Bir
müşrik, sizin hoşunuza gitse bile, mümin bir köle elbette ondan daha
hayırlıdır. Onlar sizi ateşe davet ederler, Allah ise, kendi izniyle
cennete ve mağfirete davet ediyor ve âyetlerini insanlara açıklıyor.
Umulur ki onlar hatırda tutup, öğüt alırlar
[1].

2.
Zina eden erkek, zina eden veya müşrik olan bir kadından başkası ile
evlenmez; zina eden kadınla da ancak zina eden veya müşrik olan erkek
evlenir. Bu, müminlere haram kılınmıştır
[2].

3.
Ey iman edenler! Mümin kadınlar hicret ederek size geldiği zaman,
onları imtihan edin. Allah onların imanlarını daha iyi bilir. Eğer siz
de onların inanmış kadınlar olduğunu öğrenirseniz onları kâfirlere geri
döndürmeyin. Bunlar onlara helal değildir. Onlar da bunlara helal
olmazlar. Onların (kocalarının) sarf ettiklerini (mehirleri) geri verin.
Mehirlerini kendilerine verdiğiniz zaman onlarla evlenmenizde size bir
günah yoktur. Kâfir kadınları nikâhınızda tutmayın, sarf ettiğinizi
isteyin. Onlar da sarf ettiklerini istesinler. Allah’ın hükmü budur.
Aranızda O, hükmeder, Allah bilendir, hikmet sahibidir
[3].

4. Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir[4].
Bugün size iyi ve temiz şeyler helal kılındı. Kendilerine kitap
verilenlerin yiyecekleri size helal olduğu gibi, sizin yiyeceğiniz de
onlara helâldir. Ve müminlerden iffetli hür kadınlar ve sizden önce
kendilerine kitap verilenlerden namuslu hür kadınlar, zina etmeksizin,
gizli dost tutmaksızın, namuslu bir şekilde mehirlerini ödediğiniz
takdirde, size helâldir. Her kim imanı inkâr ederse, ameli boşa gitmiş
olur ve o, ahirette zarara uğrayanlardandır
[5].

Mezkur
ayetlerde Müslüman bayanın müşrik ve kafir erkeklerle evlenemeyeceği
hakkında açık ifadeler bulunmakla birlikte, ehl-i kitap erkekleriyle
evlenemeyeceğine dair bir bilgi bulunmamaktadır. Günümüz
araştırmacılarından bir kısmı müstesna, İslam alimleri bu ayetlerde
yasaklanan evliliğin, ehl-i kitap erkeklerini de kapsadığına
inanmaktadırlar. Şimdi bu alimlerin delillerini görelim.


1. Müşrik lafzı, içinde ehl-i kitap kafirlerini de barındıran bir anlama sahiptir.

Buna
göre, Müslüman bayanın müşriklerle evliliğini yasaklayan ayetler, o
bayanın ehl-i kitapla evlenmesini de yasaklıyor demektir. Razi bu
görüşün İslâm alimleri tarafından tercihe şayan bulunan görüş olarak
nakletmektedir.


2. Müşrik lafzı sırf bu ayette ehl-i kitap kafirlerini kapsar.

İslam
alimlerinin bir kısmı, “müşrik” kavramının mutlak olarak kafirleri ve
dolayısı ile, ehl-i kitabı kapsamadığını fakat bu ayetteki müşrikler
lafzının, ehl-i kitabı da kapsadığını belirtmektedir.


3. Müslüman bayanların kafirlere helal olmadığını belirten ayet

Mümtehine
suresinin 10. ayetinde, “Müslüman bayanların kafirlere helal olmadığı”
açık ifadelerle belirtilmiştir. Kafir lafzının içine ehl-i kitap de
girmektedir. Nitekim, bu tespit, Apaçık delil kendilerine gelinceye
kadar ehl-i kitaptan ve müşriklerden oluşan inkârcılar küfürlerinden
ayrılacak değillerdir
[6].

4. İnsanların sınıflandırılması

Allah
nezdinde insanlar inanç bakımından iki sınıfa ayrılır. Bu tasnifi şu
ayette açık olarak görülmektedir. “Sizi yaratan O’dur. Böyle iken
kiminiz kâfir, kiminiz mümindir. Allah yaptıklarınızı görendir”
[7].
Bu ayete göre, İslam’ı din olarak benimsemeyen, Hz. Muhammed’i
peygamber olarak tanımayan her grup ve fırka, kafir kapsamına dahildir.
Yahudi ve Hıristiyanlar da, İslam’ı gerçek din olarak tanımadıkları
gibi, Hz. Muhammed’in peygamberliğini kabul etmemektedirler.


5. Ayetlerdeki İstisna

Bakara
(2/221) ve Mümtehine (60/10) suresindeki ayetler, genel anlamlı olup,
kafirler ve müşriklerle evliliği yasaklamaktadır. Buna göre Müslüman
erkek veya kadının, gerek Allah’ın yanında başka ilah tanıma türünden
küfür/şirk içinde olanlarla, gerekse, Allah tarafından tebliğ buyurulup
Hz. Peygamber tarafından tesis edilen İslam’ın herhangi bir hükmünü
inkar etme anlamında kafir olan bir kimse ile evlenmesi yasaklanmıştır.


6. Hem kafir hem de Ehl-i Kitabın kötüye çağıracak olmaları Müşriklerle evlenme yasağına sebep olarak zikredilen “onlar sizi ateşe/küfre çağırırlar/ davet ederler”şeklindeki
illet, bütün kafirler için geçerlidir. Nitekim, siyasi, ticari, askeri,
felsefi…vb. bütün gruplar, sosyolojik olarak. Kendi gruplarının
diğerlerinden daha üstün olduğu bilincini taşıyarak, diğer grup
fertlerini kendi gruplarına iltihaka davet etmeyi, insani bir borç
olarak değerlendirirler.
7. Müslüman ve kafir arasında velayet bağının kurulamazlığı

İslam anlayışına göre, kafirlerle Müslümanlar arasında velayet bağı kurulamaz. Bu ilkenin dayandırıldığı ayet, “Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir[8]” şeklindedir.
Buna göre Müslüman bir bayanın kafir bir erkekle evlenmesi demek,
kafirin Müslüman üzerinde velayet kurması demektir ki, bu caiz değildir.


1.1.2. Sünnet


Müslüman
bayanın Ehl-i kitap erkekle evlenmesinin yasak olduğu görüşünün
dayandırıldığı hadis rivayetlerinden bazıları şunlardır:


1. Cabir b. Abdillah anlatıyor. Rasulullah şöyle buyurdu. “Biz ehl-i kitabın bayanları ile evlenebiliriz. Ancak onlar bizim bayanlarımızla evlenemezler[9]”.

Yalnızca
Taberi’nin tefsirinde nakledilen bu rivayet hakkında müellif, senedinde
zayıf raviler bulunduğunu belirtmekle birlikte, bu sözün hüküm/anlam
itibariyle doğru olduğuna İslam alimlerinin ittifakının olduğunu
nakletmektedir.


2. Hz. Peygamber “İslam en üstün dindir. Hiçbir din ona galebe çalamaz[10]” buyurmuştur.

Hanefi
hukukçularından Serahsi, Müslüman bayanın gayri müslim erkeklerle
evlenme yasağını, konu ile ilgili ayetlerin yanında bu hadise
dayandırmaktadır. Zira, ona göre, bir bayan evlilik sonrası kocasının
velayeti altına gireceğinden, Müslüman bayanın İslam dışında herhangi
bir din mensubu ile evlilik yapması, başka bir din mensubunun velayeti
altına girmesi demektir.


3. Hz. Ömer diyor ki; “Müslüman bir erkek, Hıristiyan bir bayanla evlenebilir, ancak, Müslüman bir kadın Hıristiyan bir kadınla evlenemez[11]”.

4. Cabir b. Abdillah diyor ki, “Ehl-i Kitabın bayanları bize helaldir, bizim bayanlarımız onlara haramdır[12]”.

5. İbn Abbas’ın anlayışına göre, “Allah
Muhammed ile hakkı gönderdi, dinimiz dinlerin en hayırlısı, milletimiz
diğer milletlerin en üstünüdür. Biz onların bayanlarını
nikahlayabiliriz, onlar ise bizim bayanlarımızla nikahlanamazlar[13]


6.
ilk dönem İslam alimlerinden , Ma’mer, Katade ve Zühri; “inanıncaya
kadar müşrik erkeklerle Müslüman bir bayanı evlendirmeyiniz” ayetinin
tefsiri olarak; “Bir müslümanın Yahudi, Hıristiyan ya da Müşrik
bir erkekle, yani dininden olmayan birisi ile, Müslüman bir bayanı
nikahlaması helal olmaz
” şeklinde açıklamada bulunmuşlardır
[14].

7.
Müslüman bayanların ehl-i Kitap erkekle evlenemeyeceği şekilde, İslam
hukukunda ittifakla benimsenmiş olan hükmün, Kur’ân naslarına değil de,
sünnet naslarına dayandığı şeklideki iddia, Şamil Dağcı tarafından
savunulmakta olup, fazla taraftar bulmayan bir görüştür. Çünkü bu konu
hakkında görüş bildiren alimlerin çoğu, bu hükmün ayet
kaynaklı olduğunu benimsemişlerdir. Ancak, Hanefilerden Serahsi,
Müslüman bayanın ehl-i kitapla evlenemeyeceğinin kaynağının “İslam en üstün dindir. Hiçbir din ona galebe çalamaz” olduğunu söylemektedir.


1.2. Akli Deliller


Genel
anlamda, gayri müslim erkeklerle, özel olarak ise, ehl-i kitap
erkekleri ile Müslüman bir bayan arasındaki evlenme yasağının
gerekçeleri olarak da değerlendirebileceğimiz akli delilleri şöyle
sıralamak mümkündür.


1.
Kadınların zararlı propagandaya, telkine maruz kalmaları sonucu, bu
telkinden aşırı derecede etkilenerek harama düşmeleri korkusu.


2. Aile hukuku açısından erkeklerin kadınlara tahakküm edecek statüde bulunmaları

3. Bayanların fizyolojik olarak erkeklere oranla daha fazla etkilenmeye müsait olmaları

4. Müslüman bayanın gerçek anlamda inanç özgürlüğünü kullanamayacak olması

5. Eşlerin gerçek anlamda kaynaşamamaları ve birbirlerinde sekinet bulamayacak olmaları

6. Çocuklara İslami terbiyenin verilemeyeceği ve çocukların İslami eğitimden yoksun olarak yetişme riski

2. Ehl-i Kitap Erkekle Evlenmenin Meşrû Olduğu ve Delilleri


Günümüz
araştırmacılarından bazıları, Müslüman erkeğin ehl-i kitap bayanla
evlenmesine müsaade edildiği gibi, Müslüman bir bayanın da ehl-i
kitaptan bir erkekle evlenebileceğini savunmaktadırlar. Şimdi bunların
ilki olan
Yaşar Nuri Öztürk’ün delillerini görelim.

1.Kur’ân’da
ehl-i kitap erkekle evlenme yasağı konusunda açık bir hüküm yoktur.
Klasik İslâm alimleri ayetleri genellemiştir. Bu Kur’ân’a yapılan bir
dayatmadır.


2.Siyasal ve sosyolojik olarak böyle olması istense de bu hüküm Kur’ân’a dayatılamaz.

3.İslam
hukukçuları olayı kendi yaşadıkları döneme göre değerlendiriyorlardı.
Onlara göre bir bayan ehl-i kitap bir ailenin içine giderse orada
asimile olurdu. Onların bu düşüncesi bayanları tam insan
saymadıklarından ileri geliyordu. Halbuki hayat onları alancı
çıkarmıştır. Ehl-i kitap bayanla evlenen erkekler kaybolup giderken,
ehl-i kitap erkeklerle evlenen bayanlar, hem kendilerini korumakta, hem
de doğacak çocukların İslam’a ısındırılmasında birinci derecede rol
oynamaktadırlar.


4.
Benliğini yitirme ve doğacak çocuklara etki edip etmeme, bir cinsiyet
meselesi değil, bir iman-kültür kişilik meselesidir. Ne var ki,
gelenekçi fakihler, kadınlara bakışlarındaki acımasızlık ve şaşılık
yüzünden bunu görememişlerdir.


Hüseyin Atay’ın delilleri ise şunlardır.

1.
Gayr-i müslim ülkelerdeki Müslüman erkeklerin, Müslüman kızlarla
evlenmek yerine, ehl-i kitap bayanlarla evleniyor olmaları, Müslüman
bayanın ömür boyu Müslüman bir erkekle evlenme şansını kaybetmesine
neden olmaktadır. Bekarlık çok işkenceli bir durum olup, İslâm dini
insanlara işkence çektirmek için gelmemiştir. Bu gerekçe ile Müslüman
bayan, Müslüman bir erkekle evlenme ihtimalinin az olduğu/ olmadığı
yerlere eh-i kitap bir erkekle evlenme izni verilebilir.


2.
Ehl-i kitap erkekle evlenecek bayan, eğere dinini biliyor ve onun
şuurunda ise, onu, çocuklarına, etrafına hatta kocasına aşılayabilir.


3.
İslam’ın diğer dinlerin ve milletlerin nikahlarını ve bu nikaha bağlı
neseplerin sübutunu kabul eder. Nikah akdinin sağlığı ve sıhhati
hususunda sıhhat şartı yoktur. Din ancak sosyal açıdan bir ön şarttır.
Yabancılarla evlenme bir insan kaybedip kaybetmeme sorunundan ayrı
olarak, bir insan gücü kazanıp kazanmama yönünden de düşünülmelidir.






[1]Bakara 2/221

[2] Nur 24/3

[3] Mümtehine 60/10

[4] Nisa 4/141

[5] Maide 5/5

[6] Beyyine 98/1

[7] Tağabün 64/2

[8] Nisa 4/141

[9]Taberi, Tefsir, II, 378

[10]Buhari, Cenaiz, 79

[11]Abdurrezzak, Musannef, no.10058; Taberi, a.g.e., II,378; Beyhaki, Sünen, VII, 172

[12]Abdurrezzak, a.g.e., no.1052; Beyhaki, a.g.e., VII, 172

[13]Beyhaki, a.g.e., VII, 172

[14]Taberi, Tefsir, II, 378



*******************************
Soru:
Sayın Hayrettin Karaman Hocamızın mümkünse cevaplaması ricası ile bir sualimiz var.

Bildiğiniz gibi bir yandan dünyanın
gittikçe küçülmesi, bir yandan da bazen maddi bazen de manevi sıkıntılar
yüzünden, özellikle ülkemizden dışarılara göç eden (etmek zorunda
kalan) pek çok kardeşimiz var. Bu yeni sosyolojik olgu bir çok yeni
problemlerle tanışmamıza sebep oluyor. Son programınızda aile hukuku ile
ilgili meseleleri ele aldığınız için gündemimizde olan bir konudaki
değerlendirmenizi öğrenmek istiyoruz.

Şöyle ki; Üniversite mezunu,
çalışan ve müslüman bir genç hanım kardeşimiz, iş vesilesi ile tanışmış
olduğu hristiyan bir genç ile evlenmek arzusunda. Muhtelif kaynaklardan
yola çıkarak (bildiğim kadarıyla, mesela Y. N. Öztürk'ün bir kitabında
geniş olarak ve T.D.Vakfı'nın yayınladığı İslam ve Toplum isimli
ilmihalde kısmen de olsa) bu nikahın olabileceği hakkında bir kanaate
sahip olmuş durumda. Bugüne kadarki genel bilgimiz, Müslüman erkeklerin,
hristiyan veya yahudi hanımlarla evlenmesinin caiz olduğu, fakat
müslüman hanımların hristiyan veya yahudi erkeklerle evlenemeyeceği
şeklinde idi. Biraz araştırınca, çoğu kitapta delillerin tahliline
girilmeden bu hükmün yer almış olduğunu gördük. Öğrenmek istediklerimiz;


1- Müslüman bir hanım'ın Hristiyan bir erkek ile evlenmesi mümkün müdür? Bu konuda mezhebler arası farklı hükümler var mıdır?

2-
Erkeğin kendi dinine bağlılığının derecesi ya da inançlarındaki bazı
farklılıklar hükmü değiştirir mi (Bahsi geçen erkeğin kendini hristiyan
olarak tanımladığın ancak teslisi reddeden bir inanç olduğunu biliyoruz.
Yani Hz. İsa'nn ve Hz. Meryem'in birer kul olduklarına inanıyor ve
onlara uluhiyet izafe edilmesinin yanlış olduğunu söylüyor. Bu inanç
nikah ile ilgili hükmü etkiler mi)?

3- Eğer bu nikah meşru değil ise ve bu nikah gerçekleşirse bu hanımın durumu nasıl değerlendirilir? Zaniye hükmünde midir?

4-
Eğer bu nikah meşru değilse ve bu hanım nikahda ısrar ederse, hanımın
anne-babasının bu durumda ne yapması gerekir Sadece nasihat mi, küsmek,
ilişkiyi kesmek ya da cebir ile engellemeye çalışmak ya da benzeri başka
fiillerde bulunmaları mı gerekecektir?

Konuyla ilgili aklımıza takılan başka bazı konular da var;

1-
Bildiğimiz kadarıyla, Kur'an-ı Kerim'de kadın-erkek ayırımı
yapılmaksızın müşriklerle evlenmek men edilmiştir. Ancak müslüman
erkeklerin ehl-i kitab'dan hanımlar ile nikahlanabileceği belirtiliyor.
Ancak hanımların gayr-i müslimler ile evlenmesine dair bir hüküm yok.
Bazı kimseler ehl-i kitabın müşrik olduğunu bu yüzden aslolanın ehl-i
kitab ile evlenilemeyeceği şeklinde olduğunu, ancak müslüman erkeklere
istisnai bir izin verildiğini düşünüyorlar. Bu yaklaşım doğru ise
Kur'an'da ve Hadis'de ehl-i kitab ile müşrikler çoğunlukla ayrı ayrı
zikrediliyorlar. Bütün bu ayırımları istisnaların belirtilmesi şeklinde
mi algılamamız gerekiyor

2- İslam tarihi boyunca ehl-i kitabtan bir
erkek ile evlenen müslüman bir hanıma dair bir bilgimiz olmadı. Böyle
bir örnek var mı bilmiyoruz. Acaba, bu bir gelenek midir? Acaba bu bir
siyasi tavır mıdır? Acaba tarih boyunca aile hukukunda her zaman
ata-erkil bir anlayışın hakim olması, dolaysı ile kadının ve çocukların
erkeğe tabi olmalarından kaynaklanan ve bu illete binaen verilen bir
hüküm müdür?

Eğer bugüne kadar konuyla ilgili verilen hükümlerde illete
dayanılmış ise, günümüzde özellikle batı dünyasında hatta belki artık
Türkiye'de de resmi (ya da cari) aile hukukunun artık kadına ve erkeğe
eşit haklar verdiği, çocukların üzerinde eşit haklara sahip olduklar göz
önüne alındığında konu yeniden gözden geçirilip farklı hükümler
verilebilir mi?

Sayın Hocam,
Yukarda yazdıklarımı lütfen
ukalalık olarak değerlendirmeyiniz. Haddimi aşmak gibi bir niyetim
yoktur. Ancak bir yakınımın kızı ile ilgili olduğu için bir süredir
konuyu araştırmaya çalışıyorum. Aklıma takılanların hepsini yazmanın
size yardımcı olabileceğini düşündüm. Belki ilk sorulara vereceğiniz
cevaplar sonraki sorularımı gereksiz kılacak. Ama bütün bu sorulara da
ne yazık ki tatmin olacak kadar bir cevap bulamadım. Bir kaç aydır süren
araştırmalarım esnasında konunun bir başka boyutunu da fark ettim.
Hristiyan erkekler ile evli olan müslüman hanımların sayısı hiç de az
değilmiş. Hatta bu örneklerin çoğunda bu hanımlar genellikle ailelerince
dışlanmış ve İslam'dan iyice uzaklaşmışlar. Selam ve saygılarımla,
Allah yar ve yardımcınız olsun.


Cevap:

Bakara
Sûresi'nin 221. âyeti, kadın erkek farkı gözetmeksizin kesin ve açık
olarak müşriklerle müslümanların evlenmelerini yasaklıyor. Müşrik, Allah
Teâlâ'ya zatında veya sıfatlarında ortak koşan, başka tanrı veya
tanrıların veya tanrının sıfatını taşıyan varlıkların bulunduğuna
inanan, bunlara tapan kimsedir. Ehl-i kitaptan maksat ise, İslam dini
geldiğinde asıl dinlerinden uzaklaşmış, iman ve ibadette yanlış yollara
sapmış, kitaplarının aslını kaybetmiş de olsalar gelip geçmiş bir
peygambere ve onun getirdiği dine inanan, İslam'a göre bozulmuş olan bu
dini doğru/sahih bilen ve bulan insanlardır. Bakıldığında ehl-i kitabın
-en azından bir kısmının- inancı içinde şirk unsurlar da vardır; Allah'a
mahsus bazı sıfat ve özellikleri İsâ ve Meryem gibi bazı
yaratılmışlarda da var saymakta, bunlara da ibadet etmektedirler. Bu
sebepledir ki ehl-i kitabın inancı -şirkten kurtulmadıkları sürece-
onları ahirette kurtuluşa erdirmemekte, cehennemlik olmaktan
kurtarmamaktadır. Buna rağmen Hristiyan ve Mûsevîler kısmen de olsa
vahye dayalı bazı inanç ve uygulamalara sahip bulundukları ve
-muhtemelen- hak dine inanma bakımından daha yatkın olduklar için
kendilerine bazı imtiyazlar tanınmış, genel olarak kâfirlere mahsus
hükümlerin bir kısmından istisna edilmişlerdir. Bu istisnaların
konumuzla ilgili olanı, "ehl-i kitap kadınlarla müslüman erkeklerin
evlenmelerinin helal olması"dır.

Mâide Sûresi'nin 5. âyetinde ehl-i
kitabın yiyeceklerinin, kadın ve erkek müslümanlara da helal olduğu
ifade edildikten sonra "yalnızca ehl-i kitap kadınların" müslüman
erkeklere helal olduğu zikrediliyor; yeri geldiği halde müslüman
kadınların da ehl-i kitap erkeklere helal olduğu (onlarla
evlenebilecekleri) söylenmiyor
. Böyle bir açıklama bulunmayınca hükmü
(müslüman kadının bir mûsevî veya hristiyan ile evlenmesinin caiz olup
olmadığı hükmünü) Hz. Peygamber'in (s.a.) uygulamasından, burada da bir
çözüm yoksa kıyastan çıkarmamız gerekir. Kadınlarla erkekler evlenme
konusunda bazı farklı hükümlere tabi olduklarından biri hakkındaki hükmü
diğerine de teşmil etmek (aynı hüküm kapsamına almak) mümkün değildir.
Bu yüzden böyle bir kıyasa gidilmemiştir. Esasen kıyastan önce ortada
Sünnet (Hz. Peygamber'in ve ashâbın uygulaması) vardır.

Âyeti farklı
yorumlayan bazı sahâbîler ve müctehidler, Peygamberimizin vefatından
sonra, "müslüman erkeklerin ehl-i kitap kadınlarla evlenmelerinin" bile
helal olmadığı sonucuna varmışlardır. Müslüman kadının ehl-i kitaptan
olan bir erkekle evlenmesine gelince bunu tartışma konusu bile
yapmamışlar,
Hz. Peygamber zamanında, müslüman kadınların bulundukları
yerlerde ehl-i kitap erkekler de bulunmuş, ama böyle bir evlenme
olmamış, bu evlenmenin caiz olmadığı hükmünde icma meydana gelmiştir.

Bu
hükmü benimseyen fıkıhçılar, yukarıda zikredilen delillere ek olarak
bir de şu âyete dayanmışlardır:

Mümtehine Sûresi'nin 10. âyetinde,
inanmayanların ülkesinden müslümanların ülkesine hicret eden kadınlarla
ilgili olarak "...eğer mümin olduklarını anlarsanız, onları kâfirlere
iade etmeyin" buyurulmuştur. Başka bazı delillerle de desteklenerek
burada geçen "kâfirler" kelimesinin ehl-i kitabı da içine aldığı,
müslüman bir kadının Ehl-i kitap'tan bir erkekle de evlenemeyeceği ve
evliliğini sürdüremeyeceği sonucuna ulaşılmıştır (bk. Bakara 2/221).
Fıkıhçıların çoğu bu hükümde, önceden evli olanlarla yeni evlenecek
olanları birbirinden ayırmamış olmakla beraber, özellikle Hz. Peygamber
ve Hz. Ömer devirlerine ait uygulamalara dayanan bazı fıkıhçılar, baştan
evlenmenin câiz olmadığını, ancak müslüman olmadan önce gayr-i müslim
ile evli bulunan tarafın, ihtida yüzünden nikahının bozulmayacağını
ileri sürmüşlerdir
(İbn Kayyim, Ahkâm-u Ehli'z-Zimme, Dimaşk 1961, 317
vd., 340 vd.).

Çağdaş âlimlerden Kardâvî de bu ictihadı benimsemiştir.

Hak
dinin yayılmayı, insanlar tarafından benimsenmeyi istemesi tabîîdir. Bu
isteğin daha tabîî bir sonucu da mensuplarının ve onlardan gelecek
nesillerin dinini, dindarlığını korumaktır
. Korumak eğitimle olur,
eğitimin en önemli aracı ailedir. Ailede din ikiliğinin bulunması,
çocuklar üzerinde etkisini hissettirecek ve onların benimseyecekleri din
konusunda önemli bir risk oluşturacaktır. Bu bakımdan ideal olan
müslümanların kendi dindaşlarıyla evlenip aile kurmalarıdır. Ortada bir
zorlayıcı sebep yoksa müslüman erkeğin de karısı müslüman olmalıdır.
Müslüman bir kadının kocasının müslüman olması ise -koruma, eğitim ve
etki bakımından- daha önemlidir. Soyun devamı, miras, velayet gibi
konularda da -babanın gayr-i müslim olması halinde- bir dizi problem
ortaya çıkacaktır. İşte bütün bu sebepler bir araya gelince müslüman
kadının gayr-i müslim bir erkek ile evlenmesinin niçin caiz
kılınmadığını anlamak bize göre kolaylaşmaktadır.


http://www.hayrettinkaraman.net/sc/00100.htm








*****************************

Bir kadın müslüman, erkek bir hristiyan ile evli kalabilir mi ?

<blockquote class="postcontent restore "> Kendisinin
hristiyan veya yahudi olduğunu söyleyen bir kadınla evlenemk caizdir.
Nikah geçerlidir.Ancak kimliğinde hristiyan yazdığı halde kendisi
ateist olan bir kadınla evlenmek caiz değildir.

Müslüman kadın ve erkek, müşriklerle evlenemez. Müşrik kadın, Allah'a
başka şeyleri ortak koşan,örneğîn puta, yıldızlara, ateşe ya da hayvana
tapan kadındır.


Allah Teâlâ şöyle buyuruyor: "Ey iman edenler! Allah 'a ortak koşan kadınlarla, onlar iman etmedikçe evlenmeyin... (1)

Bir müslüman erkeğin Yahudi veya hıristiyanlardan bîr kadınla
evlenmesinde bir sakınca yoktur.Bu konuda ulema icma etmişlerdir.Ayet-i
kerimede şöyle buyuruluyor: "...Sizden önce kendilerine kitap
verilenlerden yine hür ve iffetli kadınları, mehirlerini verip
nikahlayınız, onlar size helaldir. "(2)

Ehli kitap olan bir kadınla evliliğinin mubah olmasındaki hikmet; bu
kadının müslümania evlenmesi sebebiyle Allah'a, peygamberlere, ahiret
gününe, İman etme ihtimalidir.


Müslüman bir kadının müslüman olmayanla evlenmesi

Müslüman bir kadının bir kâfirle evlenmesi icma ile haramdır. "Müşrik
erkeklerle iman etmedikçe onlara mümin kadınları nikahlamayın. " (3)


Çünki böylesi bir evlilikte, mümin kadının küfre düşmesi korkusu vardır.
Koca, karısını kendi dinine çağıracaktır. Kadınlar genelde erkeklerine
uyarlar ve onların yaptıklarından etkilenirler ve onları dinlerinde
tahrik ederler. (4)

Kadını, kız kardeşi, halası veya mahrem kadınlardan biriyle bir nikâhta toplanamaz..
Bir erkeğin iki kız kardeşi yada kadın İle halasını veya teyzesini bir
nikâhta toplaması haramdır. Allahu Teâlâ evlenilmesi haram olan
kadınları açıklarken: "Ve iki kızkardeşi birlikte nikahlamanız da
haramdır.Ancak cahiliyet devrinde geçen affedilmiş geçmiştir," (5)

Hadislerde de bu konu genişletilerek açıklanmıştır: "Kadın ile hala ve teyzesi bir nikâh altında toplanamaz." (6)

Birbirine çok yakın olan kadınlarla aynı anda evlenmenin yasaklanmasının
hikmeti, daha çok ahlakidir. Bu tür evliliklerde birbirine yakın
akraba olanları (yani iki kızkardeşi veya yeğenle teyze veya halası )
aynı anda nikahlamak, onlar arasında kıskançlık ve rekabete yol açar.
Sıla-i rahîmin kesilmesine sebep olur.Çoğu kere iki kuma birbirleriyle
anlaşamaz, uyuşamazlar. Böylesi bir durum haramdır. Bundan dolay: da
iki yakın akrabayı aynı anda nikahlamak haram kılınmıştır.

(1) Bakara, 221

(2) Maide, 5
(3) Bakara, 221
(4) Fetevâ-i Hindiye 11/330
(5) Nisa, 23
(6) Buharı. Nikâh. 27

Mustafa KASADAR Sadık AKKİRAZKadın İlmihali S.356-357


MÜSLÜMAN KIZ, GAYR-İ MÜSLİM ERKEKLE EVLENEBİLİR Mİ?


Telefonda, ürkek olduğu kadar da korkak bir ses:


– Hocam, bir yakınımızın düğünü olacak, biz de iştirak etsek caiz olur mu acaba? diye sordu. Hemen cevap verdim.


– Ne demek? Yakınınızın düğünü olacak, siz de iştirak etmekten
çekineceksiniz, olur mu öyle şey. Elbette gitmeli, yakınlığınızın
gereğini yapmalısınız?


– Hocam bu şey de?.. Nasıl söylesem ki, bir türlü dilim varmıyor.


– Nedir, rahat söyle ki biz de doğru görüş bildirelim.


– Bu yakınımız Müslüman olmayan bir erkekle evlenecek de?!


– Anlamadım, yani Müslüman kız, bir gayrimüslim erkekle mi evlenecek?


– Maalesef öyle. Kız, bir Musevi ile evlenmeyi aklına koymuş, bir türlü mani olamadık. Şimdi ise düğünleri olacak. Biz buna

iştirak etmek suretiyle durumu onaylamış olmak istemiyoruz, gitmesek günaha girer miyiz?

– Bence “gitmesek” değil, “gitsek günaha girer miyiz?” deseniz yeridir.
Çünkü dinen bu evlilik meşru olmaz. Müslüman bir kızın bir gayrimüslim
erkekle yapacağı nikah sahih değildir. Müslüman kız ancak Müslüman
erkekle evlenir, Hıristiyan’la, Yahudi’yle değil. Hattâ Müslüman kadınla
Yahudi veya Hıristiyan koca arasında miras bile cereyan etmez,
taraflardan birinin mirası diğerine intikal etmez. Doğacak çocukların
durumu ise ayrı bir macera... Çocuklar hangisinin dini üzere
yetiştirilecek. Çifte şahsiyetli mi olacaklar? Yahudi baba yanında
Yahudi, Müslüman ana yanında Müslüman görünmek zorunda mı kalacaklar? Bu
çıkmazın tek çaresi, erkeğin Müslüman olmasıdır. Ümid edilir ki bu
tahakkuk etsin. Bu macera da böylece burada bitsin.


– Hocam buna bir ilave de ben yapabilir miyim?


– Zaten Museviler de oğullarının bir Müslüman kızla evlenmesine razı
olmamışlar, onlar da oğlanı Müslüman kızla evlenecek diye aileden tard
etme kararı almışlar.


– Demek taraflar durumdan rahatsızlar. Ne kız, ne de oğlan tarafı bu yanlışı kabul etmemişler?


– Evet, öyle sayılır. Buna rağmen kız, Musevi’yle evlenmeye kesin
niyetli görünmekte; biraz da ilerici, çağdaş geçinen babası buna göz
yumar, gibi davranmaktadır. Bununla beraber Müslümanların Musevi aile
ile nasıl akrabalık bağı kurup yakınlık tesis edeceği merak konusu. Biz
bile şu anda düğüne gitmekte zorlanmaktayız.


– Ben bu olaya ömür boyu pişmanlık duyulacak bir duygusal karar şeklinde
bakmaktayım. Dini dinine aykırı; örfü, adeti, görgüsü, ömür boyu
alışkanlığı, daha doğrusu her şeyi her şeyine aykırı olan iki taraf
nasıl olup da bunca, terslikleri görmezlikten gelecek, uyum içinde mutlu
ve bahtiyar olacaklar?


Bunların birliktelikleri, baskısı altında bulundukları cinsel hislerin
tesirini azaltmaya başlayacağı devreye kadar sürer.. Bundan sonra yavaş
yavaş zıtlıklarını, tersliklerini görmeye başlarlar. Hatta bu zıtlık ve
terslikler gittikçe o kadar çoğalır ve sivrilir ki artık görmezlikten
gelemez, sabırları bunu karşılamaya yetmez olur. O zaman anlarlar ki,
iki deli bir olup kuyuya kocaman bir taş atmışlar, birçok akıllılar da
bunu çıkaramaz olmuşlar.


Bu gibi sonu başından, belli olaylarda benim duam şudur:


– Allah, gençlerimizi daha hayatlarının baharında iken duygusal karar verme felaketinden korusun.


“Hissin gözü kördür.” derler. Gerçekten de öyledir. Birkaç ay sonraki
neticeyi göremiyor, kendilerini hayatlarının baharında hazana
sürüklüyorlar.


MÜSLÜMAN ERKEĞİN HRİSTİYAN HANIMLA EVLENMESİ CAİZ Mİ?


İslâm hukuku evrensel bir hukukdur. Bu yüzden hükümleri bütün insanlığın
ihtiyacına cevap verecek genişlikte ve müsamahada olacaktır. Nitekim
İslâm hukukuna göre bir Müslüman, Müslüman olmayan ehli kitaptan bir
kadına eş olarak nikah yapar, yavrularının anası haline getirebilir.


Bu caiz ve sahihtir. Bundan dolayı Hristiyan kadınlarla evlenenlerin nikahları sahih sayılmış, çocukları da meşru bulunmuştur.

Ancak bu evliliğin caiz ve sahih olmanın yanında düşünülmesi gereken bazı hususlar da söz konusudur.
Müslüman bir hanım varken Hristiyan terbiyesiyle, örf ve
alışkanlıklarıyla büyümüş bir kadın, Müslüman kocadan doğan çocuklarına
nasıl bir terbiye verecek, ne türlü bir alışkanlıkla kocasına ve
yavrularına muhatap olacaktır? İşte düşünülmesi lazım gelen konu budur…

Müslüman koca İslâm terbiyesini isteyecek, Hristiyan ana ise kendi inancının gereğini yapmaya yönelecektir.

İki ayrı inanç ve kültür arasında kalan çocuk, bazen anasının, bazen de
babasının inancına göre davranan çifte şahsiyetli mi olacaktır? Yoksa
her ikisini de reddeden bir üçüncü şahsiyet mi doğacaktır? Yani hiçbir
dini kabul etmeyen bir ateist mi?

Hristiyan hanımın beyine etkisine bir misal:


Osmanlı Sultanı Yıldırım Bayezıd babasının Kosova’yı fethinden sonra
Hristiyanprenses Olivera’yı nikahlamıştı. Bu kadıncağız görünüşte
sultana eş olmuş; ama gönlündeki hristiyanlık inancını ve ülkesini hiç
unutmamıştı. Nitekim deniyor ki, tertemiz sultanı içkiye alıştıran,
eğlenceye düşkün hale getiren bu Hristiyanzevce Olivera olmuştur.


Bu sultan ki, bütün Haçlıların birleşerek yok etmeye çalıştıkları
Osmanlı’yı Niğbolu’da tarihten silmek için toplandıkları sırada, gecenin
karanlığında düşman içinden tek başına atını sürüp köye gelir.
Karanlıkta:


– Bre Doğan! diye kale kumandanına bağırarak durumu iyice öğrenir; sonra
da geriye döner ve tüm tedbirleri alarak gelip zaferi kazanır.


Demek Haçlı ordularına mukavemet etmiş, ama evindeki yabancı terbiye ile yetişmiş bir dilbere, direnç gösterememiştir.

Nitekim Yıldırım, Bursa’da Ulu Camii’yi yaptırıp da büyük alim Emir Buhari Hazretleri’ne:

– Ülkeme kazandırdığım bu ulu mabedin inşaallah bir eksiği yoktur, derken Emir Buhari Hazretleri’nden şu ikazı alır:


– Belî (Evet) sultanım, her tarafı güzel ama bir eksiği hiç gözden kaçmamıştır.


– Nedir eksiği, buyurun da öğrenip düzeltelim, deyince de büyük alimin şu ikaz ve irşadına muhatap olur:


– Caminin köşelerinde birer meyhane olmalıydı. Bu yoktur!


Bu beklenmedik çıkışın nereye varacağını kestiremeyen sultan sorar:


– Hocam, caminin meyhane ile ilgisi ne ola ki?


Cevap:


– Allah’ın binası olan vücudunuzun içki ile ilgisi ne ise, caminin
ilgisi de odur. Siz Allah’ın inşa ettiği vücut binasına içkiyi
dolduruyorsunuz ve bu oluyor da, kendinizin inşa ettiğiniz ibadet
binasının köşelerine mi içki koymaktan çekiniyorsunuz?

Bu, ötekinden daha mı günah?..

Bundan sonradır ki Yıldırım’da bu kötü alışkanlık bir daha görülmemiş. Olivera’nın yaptığı olumsuz etki böylece son bulmuştur.

Bu sebeple fıkıh kitaplarında şöyle yazılıdır: Müslüman bir kadın varken
Hristiyan bir kadınla evlenmek sahih olsa da mekruhluktan kurtulamaz.
Çünkü sakıncalardan uzak olamaz bu evlilik. Ama nikah sahih (geçerli),
doğan nesil meşrudur. Çünkü İslâm hukuku her türlü ihtiyaca cevap
verecek evrenselliktedir.. Vermiştir de. İstisnaları da olur elbette.

Ahmed Şahin
</blockquote>
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Müslüman Bayanın Ehl-i Kitap Erkekle Evlenmesi Hususunda Bir Kaç Söz
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Müslüman bir kadın neden Hıristiyan erkekle evlenemez?
» RÜŞVETLE MÜSLÜMAN OLMAK MI? bazı sahabelerin ganimet karşılığında müslüman olması iddiası
» Müslüman'ın Müslüman'a kin duyması, küsmesi darılma hakkında‏
» Harry Potter E-Kitap Serisi (7 kitap)
» Müslüman Bilginler

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: İslami ilimler ve dini kültür :: Fıkıh -İlmihal-
Buraya geçin: