Kainat Nasıl Yaratılmıştır ve Yaratılış Amacı Nedir ? İslam ve İman
Henüz Yorum Yok
Varlık
yaratılmamıştı ve Allah’tan başka hiçbir şey yoktu. (bk. Buhârî,
Megâzî, 67) Yüce Allah, zatının tanınmasını ve bilinmesini istedi. İsim
ve sıfatlarının tecellisi olarak kâinatı yarattı. Bir hadis-i kutside
yüce Allah:
“Ben gizli bir hazine idim, bilinmek ve tanınmak istedim mahlûkatı yarattım.” (Acluni, II, 132) buyurmuşlardır. Yani yüce Allah kâinatı kendisini
tanıtmak için yaratmıştır. Yaratılışın gayesi ve amacı yaratıcıyı
tanımaktır. Allah insanı da kendisini iman ile tanıması ve ibadet ile
itaat etmesi için yaratmıştır.
Allah kendisini gizlemiş ve eserlerini ortaya çıkarmıştır. Çünkü eser
ustasını daha iyi tanıtır. Amaç gizli hazinelerini ortaya çıkarmak ve o
vasıta ile zatını tanıtmak olunca eserini izhar edip kendini gizlemek
daha mükemmel bir şekilde zatın tanıtılmasını netice verir. Allah’ın
hazineleri ise isimlerinde gizlidir. Çünkü mükemmel benzersiz gizli bir
cemal kendi güzelliklerini aynada görmek ve güzelliğinin derecelerini
şuurlu ve kendine âşık olanların gözleri ile de görünmek ve bilinmek
ister. Bu da kendisinin isim ve sıfatlarını görerek eserlerini bilen,
anlayan ve öven, takdir edenlerin varlığını gerektirir. Yüce Allah da
kâinatı yaratarak kendi hazinelerini ortaya çıkardı. İnsanı yaratarak bu
eserlerin sahibi, yaratıcısını bilmek ve iman ile tanımak, ibadet ile
itaat etmeyi gerekli kıldı. İnsanın yaratılış amacı Allah’a iman olunca
insan iman etmekle bu amacı gerçekleştirmiş olur. İnsanın affedilmez
günahı da Allah’a şirk koşmak olacaktır. İşte bundan dolayı yüce Allah
“Şirki Allah’a karşı yapılmış en büyük iftira kabul etmiş, Allah şirki affetmez, bunun dışında her günahı affeder.” (Nisa Suresi, 4/48, 116) buyurmuştur.
Varlık Allah’ın varlığını nasıl anlatır? Eserin ustasını tanıttığı gibi… Şöyle ki:
“Vücud; mümeyyize, muhassısa ve müreccihe olmak üzere, ilim, irade ve kudret sıfatlarını istilzam eder.” Bu da görme, işitme ve konuşma sıfatlarını gerektirir. İşte Allah’ın
sıfatlarını böylelikle anlarız. Akıl noktasında bu böyle olduğu gibi,
yüce Allah da rahmetinin gereği olarak peygamberler ve kitaplar vasıtası
ile de insanları bu amaca yöneltmiştir.
Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de
“O Allah yaratıcıdır, her şeyi
yoktan yaratandır, her şeye suret ve şekil veren odur. Bütün güzel isim
ve sıfatlar ona aittir. Semavat ve arzda bulunan her şey onu över, onu
tesbih ve her türlü noksan sıfatlardan tenzih eder. O azizdir, izzet ve
azamet sahibidir. Her işi hikmetledir, her yaptığı şey ilim ve hikmetin
gereğidir.” (Haşr Suresi, 59/24) buyurarak bu hususu ifade etmiştir.
Amaç Allah’ı tanımak ve zikretmek olunca sabah ve akşam namazından
sonra bu ayetleri okuyarak Allah’ın isim ve sıfatlarını tekrar etmeyi
Peygamberimiz (sav) tavsiye etmiş ve bunu devamlı yapanın şehit olarak
öleceğini ve cennete gideceğini müjdelemiştir.
Yaratılış Keyfiyeti:
Sahabelerden Ebu Rezin (ra) Peygamberimize (sav) sordu:
“Ya Rasülallah! Allah yerleri ve gökleri yaratmadan önce nerede idi?”
Peygamberimiz (sav) cevap verdi:
“Allah vardı, varlık yoktu. O gizlilik ve bilinmezlik içinde
idi. Henüz arşı da su üzerinde değildi. Sonra arşını su üzerinde
yarattı.” (Buhari, Megazi, 67, 74, Bed’ul-Halk 1, Tevhid 22; Tirmizi, Menakıb, 3946) buyurdu.
Bediüzzaman Hazretleri bu hususa açıklık getirerek şöyle der:
“Şeriatın nakliyatına göre Cenab-ı Hak, bir cevhereyi (Nur-u
Muhammediyi) yaratmış, sonra ona tecelli etmekle bir kısmını buhar, bir
kısmını mayi kılmıştır. Sonra o mayi kısmına da tecelli etmekle tekâsüf
ettirip “zebed” köpük kesmiştir. Sonra arzı ve yedi küre-i arziyeyi o
köpükten halk etmiştir.” Cenab-ı Hakk’ın arşı su hükmünde olan esir maddesi üzerinde imiş.
Esir maddesi yaratıldıktan sonra, Sâni’in ilk icadlarının tecellisine
merkez olmuştur. Yani esiri halk ettikten sonra cevahir-i ferde
(atomlara) kalbetmiştir.” Esir maddesi ise atomların tarlası olup
“mevcudata nazaran akıcı bir su gibi olup mevcudatın aralarına nüfuz
etmiş bir maddedir.”
Yüce Allah esiri yaratıp arşını onun üzerine kurmuştur. Yani
hâkimiyetini ve hükümranlığını ve arşını esire yüklemiştir. Böylece
atomların içine bile nüfuz edebilen esire hükmetmekle Allah tüm kâinata
ve her şeye hükmetmiş oluyor. Böylece Allah ilim, irade ve kudreti ve
bunların gerektirdiği isim ve sıfatları ile her şeye her şeyden daha
yakın olmaktadır. Ve ilim, irade ve kudreti her şeyin içini dışını,
altını ve üstünü ihata etmiştir.
Hz. Ebu Hureyre (ra) Peygamberimize (sav) sordu:
“Ya Rasülallah! Yüce Allah mahlûkatı neden yarattı?”
Peygamberimiz (sav) cevap verdi:
“Yüce Allah Kur’an’da ‘Biz her şeyi sudan yaratarak hayat verdik’ buyurmuyor mu? Öyle ise Allah her şeyi sudan yaratmıştır” buyurdu. Bundan dolayı İmam-ı Azam Ebu Hanife (ra)
“Subhane men haleka’l-arza âlâ mâin cemed” yani;
“Yeryüzünü donmuş sudan yaratan Allah’ı tesbih ederim” sözünü tesbihatı içine almıştır.
Yine Peygamberimiz (sav);
“Allah dünyayı yedi zaman üzere yarattı. Bunlardan her devir,
zamanını Allah’tan gayrısının bilemiyeciği uzun bir süreçtir. İnsanın
yaratılmasından önce altı devir geçmiştir. Adem’in (as) yaratılışından
kıyamete kadar bir devir geçecektir.” buyurmuştur.
Bu devirler ise; Gaz dönemi, ateş dönemi, kabuk bağlama dönemi,
toprağın oluşması dönemi, bitkilerin oluşma dönemi, hayvanların oluşma
dönemi, insanın yaratılma dönemi olmak üzere yedi dönemdir.
İnsanın yaratılış öncesi dönemi ki
“İnsanın yaratılışına kadar öyle devirler geçti ki anlaşılır bir şey değildir” ayeti ile ifade edilmiştir. İnsanın yaratılış dönemi de toprak, tin,
çamur, şekillenmiş balçık, pişmiş ve kurumuş balçık olmak üzere altı
devreyi içine almaktadır. Kur’an-ı Kerim’de insanın yaratılışına dair
altı ayet, niteliksiz çamurdan yaratıldığına ait
altı ayet, bu çamurun niteliklerine dair de
altı ayet vardır. Elbette bu büyük hikmetleri ve sırları içinde saklamaktadır.
Kâinatın yaratılışının altı günde olduğunu yüce Allah Kur’an-ı
Kerim’de açıkça ifade etmektedir. İnsanın ilk yaratılışı altı safhada
olduğu gibi, anne karnında yaratılışı da altı safhada cereyan
etmektedir. Ayrıca insan psikolojik ve ruhsal olarak da altı temel
karaktere ayrılmaktadır.
Nitekim Peygamberimiz (sav)
“Yüce Allah Âdem’i (as)
yeryüzünün tümünden aldığı bir tutam topraktan yaratmıştır. Âdem’in
çocukları da yeryüzü toprağının nevileri gibidir. Onlardan kimisi ova
gibi uyumlu, yumuşak ve verimli, kimisi de yeryüzünün yüksek ve katı
kısmı gibidir. Kimisi pis ve kimisi de hoş ve temizdir. Bazıları da
ikisi arası bir durumdadır.” buyurmuştur.
İbn-i Abbas’dan (ra) gelen bir rivayette ise Peygamberimiz (sav) şöyle buyurmuşlardır:
“Allah ilk olarak kalemi yarattı. Kalem kâinatın plan ve
programı şekilde olacak her şeyi, yani kaderi yazdı. Sonra Allah suyu
yarattı ve o suyun buharından da gökleri yarattı. Sonra yüce Allah
“Nûn”u yarattı ve yerleri onun üzerine döşedi. Arz hareket edince dağlar
ile sabitleştirdi. Ve Peygamberimiz (sav) “Nûn. Ve’l-Kalemi ve mâ
yesturûn” ayetini okudu.”
Elmalılı Hamdi Yazır’ın yorumuna göre “Yüce Allah başlangıçta ezelî
takdir ile kıyamete kadar olacak şeylerin projesini yazan ruhanî ilk
unsuru yaratmıştır. Buna
“Akl-ı Evvel” ve
“Nûr-u Muhammedî” denilmiştir.
Sonra madde yaratılmış ve buna “Cevher” denilmiştir. Sonra su buharı
gibi mâyî ve gaz karışımı maddeden gök cisimleri yaratılmış, sonra buna
hareket verilerek sıvı halde hareket-i devriyesi ile küreye benzer
olduğu için “Nûn” denilmiştir.”
Sonuç olarak “İnsan bir yolcudur. Rahm-ı maderden, dünyadan,
berzahtan, haşirden ve sırattan geçen bir yolculuğu vardır. Bu
yolculuğun sonu cennet ve cehennemde bitecektir. Yaratılışın amacı
Allah’ın kendisini mahlûkatı ile tanıtmasıdır. Varlık Allah’ın
tanınmasını sağlarken, mahlûkat içinde akıllı ve şuurlu olarak yaratılan
insanın da görevi Allah’ı tanımaktır. Allah’ı iman ile tanıyarak
yaratılış amacına hizmet eden insan ebedi saadeti kazanır. Ebedi saadet
yurdu ise cennettir.
Dinin amacı ve hedefi insanı cennete götürecek olan amelleri öğretmek ve insana yaptırmaktır. Bu da peygamberlerin gösterdiği şekilde iman ve amel ile mümkün olur.
Dinin amacı ve hedefi budur. İnsanlığa saadet-i ebediyeyi kazandıracak
olan iman ve ameli insanlığa öğreten Peygamberimiz (sav) elbette
kâinatın yüzü suyu hürmetine yaratıldığı en değerli bir peygamber
olacaktır. İnsanlığa bundan daha büyük hizmet olabilir mi? Bundan dolayı
yüce Allah Peygamberimizi
“Seni yaratmasaydım kâinatı yaratmazdım” buyurarak övmektedir.
Kaynak :http://www.sorularlaislamiyet.com/