KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Hüsnü zan, adem-i itimat dengesi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

Hüsnü zan, adem-i itimat dengesi Empty
MesajKonu: Hüsnü zan, adem-i itimat dengesi   Hüsnü zan, adem-i itimat dengesi Icon_minitimeÇarş. Nis. 25, 2012 11:44 am

Hüsnü zan, adem-i itimat dengesini örneklerle açıklar mısınız?


Soru



Hüsnü zan, adem-i itimat dengesini örneklerle açıklar mısınız?












Cevap

Değerli kardeşimiz;

Hüsnü zan; Güzel düşünme, niyeti temiz tutmaktır.
Yani insanlar hakkında güzel düşünme, onların hatalarını güzele yormak
esastır.

Adem-i itimat ise, itimat etmemektir.

Hayat risklerle doludur. Her işin bir rizikosu olduğu gibi, ticaretin de
riskli yanları var şüphesiz. Müşteri kılığında gelen kişi, alacağı
mallar için seçim yaparken, hatta göz boyamak için bir kısmını alırken,
aynı zamanda bir hırsızlığın eylem planını yapıyor da olabilir. Pişkince
yapıyorsa, bizim gözümüzden de kaçabilir. Fakat biz, her müşteriyi
böyle töhmet altında bırakamayız. Çünkü dükkanımıza genelde hırsızlar
girip çıkmıyor; çoğunlukla müşteriler girip çıkıyorlar. Muhatabın
içinden geçeni bilen hiçbir meslek yoktur. Her müşteri hakkında kötü
tahmin yürütmekle haksızlık yapılmış olacağı şüphesizdir.

Herkes hakkında hüsn-ü zan edelim; ama adem-i itimadı da elden
bırakmayalım. Yani, `Hüsn-ü zan, ama adem-i itimat` eksenini muhafaza
etmekte fayda var. Hüsn-ü zan ve adem-i itimad, ne haksız yere suçlamayı
ve ithamı ihtiva eder, ne şüpheye ve tereddüde meydan verir, ne de art
niyetli birisine imkan sağlar!

Yani gerek müşteri-satıcı ilişkilerinde, gerek esnaf-bayi ilişkilerinde,
gerekse her türlü ticari işlemlerimizde hüsn-ü zannı esas tutalım;
bizimle alış-veriş yapanın başka türlü bir art niyet taşımadığını var
sayalım. Fakat bu varsayımımız, onunla ilgili gerekli tedbirleri
almayacağımız manasına da gelmesin; yani adem-i itimadı esas alalım.

Mesela, dükkanı veya kasayı ona güvenip bırakıp gitmeyelim, satış
reyonlarında kendi başına kalmasına izin vermeyelim, ortada kıymetli
eşya bırakmayalım, müşteri olmadığı izlenimini uyandıran davranışlarını
gördüğümüzde nazikçe uyarıp dükkanın kapısını gösterelim. Veya malları
sardırdıktan sonra, `Parasını az sonra getireyim` diyen birisini eğer
tanımıyorsak, bırakmayalım, önce parayı getirmesini nazikçe isteyelim.
Bu ve buna benzer tedbirler su-i zanna girmez. Nezaketi elden bırakmamak
kaydıyla, tedbir her müşteri için alınabilir. Hatta davranışları şüphe
uyandıran müşteriler için `gözüm tutmadı` denebilir ve davranışları
hakkında yorum yapılabilir. Bunlar tedbir sınıfına girer.

Dükkanımızdan veya ortalık yerden bir şey kaybolduğunda iki ihtimal
gündeme gelir: Ya biz onu başka bir yere almışızdır ve unutmuşuzdur. Ya
da birisi almıştır. Birisi almışsa, dostluğumuza güvenip, kullanıp geri
getirmek niyetiyle almış olma ihtimalini de düşünmek lazım. Yani
başlangıçta mümkünse suçlamasız bir seçenek aramalı, suçun bir kısmını
kendi üzerimize de almalıyız. Nezaketi elden bırakmayalım; ama müşteri
kırılacak veya gücenecek diye tedbir almamazlık da yapmayalım.


*****************




Hüsn-ü Zan, Adem-i İtimat Ne Demektir, Risalelerde Geçiyor Mu?






Risalelerde bu ifade olduğu gibi geçmemektedir; ancak Üstadımızın sık sık kullandığını ağabeyler ifade etmektedirler.

Bu vecize, şu manaya gelmektedir: İnsanlara karşı ön yargılı olmamak
lazımdır. Ancak her insanın nefsi ve şeytanı vardır, fehvasınca
tedbirimizi almayı da ihmal etmemeliyiz.

Mesela evimize gelen bir misafire hırsızlık yapacağı şeklinde bir kötü
zanda bulunmak doğru değildir. Ancak bu hüsnü zandan yol çıkarak, para
cüzdanımızı odasında bulundurmak veya kıymetli eşyalarımızı onun
bulunduğu yerden almamayı gerektirmez.


********************




<blockquote class="postcontent restore ">
Her insanın tenkid edilebilecek bir tarafı mutlaka vardır


Hatasız kul olmaz Hüsnü zan, adem-i itimat dengesi Smiley37

Kabul
etmek gerekir ki, insanın olduğu yerde hatalar da mümkündür. İnsanları
hatasız kabul etmek ve ona uygun davranışlar geliştirmek pek de sağlıklı
değildir. ''Hatasız kul olmaz'' sözü yaşanan bir gerçeğe işaret
etmektedir.

İnsanlar arası ilişkilerde bu ölçünün dikkate alınması, daha sağlıklı ve
sağlam ilişkiler geliştirilmesinde oldukça önem arz edecektir.
İnsanların
her birinin güçlü tarafları var olduğu gibi, yine insanların her
birinin zayıf tarafları da vardır. Böyle bir ölçüyle yapılacak
yaklaşımlar daha sağlıklı sonuçlara ulaşılmasını netice verecektir.

İnsanlar
arası ilişkilerde zaman zaman yaşanan hayal
kırıklıklarının,şaşkınlıkların, hatta düşmanlıkların altında insanları
yanlış değerlendirme algısı bulunmaktadır.


Hüsn-ü zan; adem-i itimat Hüsnü zan, adem-i itimat dengesi Smiley37

İnsanlarla ilişkilerimizde çoğu kez ölçüyü kaçırmaktayız.
Ölçüsü kaçmış muhabbet de, ölçüsü kaçmış düşmanlık da neticede insanlar arası ilişkilerde vahim sonuçlar doğuruyor.

Burada
ölçü, dostluğun da düşmanlığın da bir seviyesinin belirlenmesidir.
Bugün dost olunan bir insanla öyle ilişkiler içerisinde ol ki, mümkündür
ki bu kişi yarın senin düşmanın olabilir; yine bu gün düşmanın olan bir
insana karşı, öyle ölçülü ilişkiler içerisinde ol ki, yarın bu kişi
senin dostun olabilir.

Oysa
insan, içinin ısındığı, elektriğinin uyuştuğu ve iyi ilişkiler
içerisinde olduğu ve birkaç da doğru davranışlarına şahit olduğu
insanlara karşı hemen, ''adem-i itimat'' kaidesini unutuveriyor.

Yani
her zaman insana karşı mutlak güven diye bir kaidenin olmadığını, açık
bir güvensizlik kapısının bulunduğunu göz ardı etmemek gerekir.

Yani buna içinde ''acaba'' bulunan bir hüsn-ü zan demek daha doğrudur.

Onun
için de özellikle çok sevdiğimiz insanlarla, yakın akrabalarla olan
ticarî ilişkilerin sonucunda çoğu kez hayal kırıklıkları dikkat çekiyor.
Ölçüsü kaçmış muhabbetler, ''açık kapı bırakılmamış'' güvenler
beraberinde sarsıcı tokatları da taşıyor. Dolayısıyla bir zamanlar aşırı
sevgi beslenen insanlara karşı, başka bir zaman aşırı tenkidler
gerçekleştiriliyor.

Onun için insanlar arası ilişkilerde yine peygamberî ölçüyü, hüsn-ü zan adem-i itimatı hayatımıza taşımak zorundayız.

Dostlarla olan alış verişlerin kuralı:
Eşeğini sağlam kazığa bağlamak Hüsnü zan, adem-i itimat dengesi Smiley37

Yıllar
önce çok yakın dost, bir alış verişimizde borç ödeme planı için senet
imzalattığında önce biraz şaşırmıştım. ''Böyle dostluk olur mu?'' diye
iç konuşmalar bile yapmıştım. Ama sonra yaşanan pek çok yakın akraba
alış verişlerindeki ortaya çıkmış sonuçlarda gördük ki, her işin bir
kuralı olduğu gibi, ticarette de, ticaretin kuralını işletmek oldukça
sağlıklı ve sünnete uygun bir tarz.

Onun
için, kimsenin ne diyeceğine bakmadan, ''adem-i itimadı'' dikkate
alarak, özellikle de alış verişlerde şer'î kural neyi gerektiriyorsa,
onun şartlarını yerine getirmeyi, yani alış-verişi; borç ve alacağı
senet altına alma gibi adımları rahatlıkla atmak gerekmektedir. Bu tavır
dostluğun ve kardeşliğin zedelenmemesi için oldukça gereklidir.

Ayrıca
aramızda bir alış-veriş olmamış, kendisiyle bir yolculuğumuz olmamış,
birbirini yeterince tanıyacak ilişkiler bulunmamış bir insan hakkında,
menfî veya müsbet yorum yapmak, sağlıklı bir sonuç içermeyecektir.
Dolayısıyla böyle bir insanla müsbet veya menfî sonuçlar taşıyacak
adımlar atmak isabetli olmayacaktır.

Adem-i itimadın yaşı yoktur Hüsnü zan, adem-i itimat dengesi Smiley37

Yakından
tanımadığımız, ama hakkında abartılmış olarak bolca övgüler duyduğumuz,
bundan dolayı da hüsn-ü zan ettiğimiz pek çok insan, biraz yakından
tanındığında, o kişiyle biraz insânî ilişkiler içerisine girildiğinde,
onun hakkında haddi aşan bir hüsn-ü zan taşındığından, o kişideki
küçücük hatalar bile gözümüzde çok büyük bir hata imiş gibi algılanmaya
ve değerlendirilmeye başlanmaktadır.

Hatta
sâir insanlara tanıdığımız toleransı o insan için kullanmayız. Belki de
başkaları için normal kabul ettiğimiz davranışları onun için anormal
kabul ederiz. Bu durum aslında o kişiye ciddî anlamda yük yüklemek
olmaktadır.

Evet,
belki konumu güzel, seçkin ve olgun davranışlar gerektiriyordur, ancak
bunu göremediğimizde de, karşılaştığımız şeyin bir insânî hal olduğunu
hatırlamak ve ona göre adım atmak gerekmektedir.

İnsan her yaşta hata yapabilir Hüsnü zan, adem-i itimat dengesi Smiley37

Yaşla
birlikte insanın bir takım davranışlarında olgunluk, tutarlılık,
samimiyet, dürüstlük gibi sonuçlar daha çok beklenmektedir. Ancak bu her
zaman böyle değildir. Genç yaşlarda olgun davranışlar görülebileceği
gibi, ileri yaşlarda da yaşına uygun düşmeyen davranışlar görülebilir.

Orta
yaşların üstüne çıkmış insanlarda bile zaman zaman hırs, kin,
dargınlık, küskünlük, yalan, faiz gibi dinimizin de yasakladığı bazı
çirkin tavırlarla karşılaşmak mümkündür. Bu aslında bizim arzu
etmediğimiz, görmek istemediğimiz tutumlardır, ancak bizim arzumuz,
davranışın olmamasına sebep değildir. Böyle durumlarda da yapmamız
gereken kişi hakkındaki bu olumsuzluğu yaymak değil, onu bir şekilde
tamir etmek/etmeye çalışmak olmalıdır.

Netice
itibariyle, hüsn-ü zan adem-i itimadın her yaşta dikkate alınması ve
her işin kuralına uygun yapılması; hem dinin, hem de o işin bir gereği
olarak dikkate alınmalıdır.

Bu
kaide dikkate alınmadan atılmış adımlar sonucu oluşmuş mağduriyetlerde
de faturayı sadece muhataba yazmak değil, en az onun kadar bu durumun
oluşmasında etken olan kişinin kendisine de yazması, bir hakkaniyet
yansıması olacaktır. Yani başa gelen musibetlerde kaderin bir hissesi
olduğu gibi, mağdur olan kişinin de şer'î kuralı dikkate almaması sonucu
bir menfî katkısı söz konusu olabilir.


Evet, tekrar edelim ki, her insanın alkışlanabilecek bir tarafı mutlaka
var olduğu gibi; yine her insanın tenkid edilecek bir tarafı da mutlaka
vardır. Ama biz hayatı yaşarken mutlu olmak ve mutlu etmek için
insanların daha çok ''alkışlanabilecek'' taraflarına bakmalı ve onları
büyütmeliyiz.



S. Bahattin YAŞAR
</blockquote>
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Hüsnü zan, adem-i itimat dengesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Güzel Sözler
» Hüsn-ü zan; adem-i itimat-Adem-i itimadın yaşı yoktur
» kz adem peygambermiydi?
» SU DAMLACIKLARINDA HÜSNÜ HAT
» MUHTELİFU'L-HADÎS

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: Din Kültürü Dersi-Eğitim Öğretim :: Güzel Ahlakla İlgili Konular-Adab-ı Muaşeret-
Buraya geçin: