KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6736
Rep Gücü : 10015190
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri Empty
MesajKonu: Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri   Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri Icon_minitimeCuma Mayıs 11, 2012 9:49 am



Hayatı ve Şahsiyeti1
Erzurum’da yetişmiş önemli şahsiyetlerden biri
olan ve Erzurum halkı arasında “Efe Hazretleri” ya da kısaca “Efe”
olarak bilinen Alvarlı Efe Hazretleri’nin adı, Muhammed olup mahlası ise
Lütfi’dir.

Muhammed Lütfi Efendi 1868 yılında Hasankale’nin
Kındığı köyünde dünyaya gelmiştir. Babası Hüseyin Efendi, annesi Hatice
Hanım’dır. İlk tahsilini babası vasıtasıyla tamamlamış, 22 yaşında iken
Hasankale’de Sivaslı Camii’ne imam olmuştur. Bu imamlığı esnasında ilmî
yeteneği ve güzel ahlâkıyla herkesin takdirini kazanan Alvarlı Efe,
babasıyla birlikte Bitlis’e giderek Küfrevî Hazretleri’ne intisap etmiş,
bir müddet sonra onun seçkin bir halifesi olarak Hasankale’ye
dönmüştür.
Daha sonra Dinarkom köyüne tayin olunan Alvarlı Efe
Hazretleri, I. Dünya Savaşı’na kadar burada kalmış, 16 Şubat 1916’da
Rusların Erzurum’u işgali üzerine, Erzurum’a göçerek, babasını Erzurum’a
bırakıp, kendisi imamlık göreviyle Yavi nahiyesine gitmiştir. Rus
istilası müddetince burada kalıp istilaya karşı koymak için çareler
aramıştır.

Alvarlı Efe Hazretleri, Erzurum’un kurtarılmasından
sonra tekrar Hasankale’ye dönmüştür. Kendisine teklif edilen Hasankale
Müftülüğü görevini kabul etmemiş, yakındaki Alvar köyü halkının ısrarlı
talepleri üzerine, oraya giderek 24 yıl vazife yapmıştır. Bundan dolayı
halk arasında, ‘Alvarlı Efe’ adıyla meşhur olmuştur. Ancak hastalığı
sebebiyle, devamlı olarak hekim kontrolünde olması gerektiği için 1939’a
kadar kaldığı bu köyden ayrılmak zorunda kalmış, köy halkından izin
isteyerek, Erzurum’da Mehdi Efendi mahallesinde kiraladığı bir eve
yerleşmiş, irşad ve ilmî faaliyetlerine burada 16 yıl devam etmiştir. 12
Mart 1956’da (pederlerinin vefat ettiği ve aynı zamanda Erzurum’un
kurtuluşu olan bir günde) vefat etmiştir. Cenaze namazı kalabalık bir
cemaat eşliğinde kılınmış, ardından Alvar köyüne götürülüp orada toprağa
verilmiştir.

Alvarlı Efe, ömrünü İslâm’ı anlatma, insanları
irşad etme yolunda geçirmiş, sohbet ve şiirleriyle insanları; ilme,
doğruluğa, takvâya davet etmiştir. O’nun çeşitli şiir türlerinden
meydana gelen Hulâsatü’l-Hakâyık adlı eseri, bu nevi tavsiyelerle dolu
olup, iç dünyasını yansıtması açısından da çok önemlidir.

Burada
bu değerli eserde derlenmiş olan Alvarlı Efe Hazretleri’nin şiirlerine
güzel bir örnek olarak, 20 kıta halindeki meşhur “Erzurum Destanı”
isimli şiirinin birkaç kıtasına yer vererek asıl konumuza geçmek
istiyoruz.

Erzurum Destanı’ndan
Erzurum kilidi, mülk–i İslâm’ın
Mevla’ya emanet olsun Erzurum
Erzurum derbendi ehl–i imanın
Mevla’ya emanet olsun Erzurum
Gayet şecaatli erler var idi
Nisasi, ricali hayadâr idi
Edepli erkânlı bir diyar idi
Mevla’ya emanet olsun Erzurum
….
Kalblerine dolsun feyz–i rabbanî
Ahalisi bulsun rahm–i Rabbanî
LÜTFÎ, Erzurum’dan gördün ihsani
Mevlâ’ya emanet olsun Erzurum2
Marifet Eri

Efe
Hazretleri, ilham-ı ilahiye, ledünni ilme mazhar, ârif bir zattı.
Şiirlerinde bu ilmin hususiyetini ve değerini şöyle dile getirir:

Bak ilham-ı ilahîden dolan dil kenz-i hikmettir
Anı bul halleder ilm-i ledünle her muammayı (s. 433)
Yani,
ilahî hikmetlerle dolan gönül bir hikmet hazinesi gibi olup, böyle bir
gönüle sahip olan kimse Allah tarafından ihsan edilen bu ilim sayesinde
her müşkülü halleder.
***
Dilde ders-i a'ref okur dervişân
Keşf olur sırrına esrar-ı Kur’ân
Arif-i Hakk olur ilm-i ledündân
Olur marifetin bahr-i ummani (s. 444)
Yani,
Allah yolunun yolcuları, gönül dersanesinde marifet dersi okurlar.
Böylece kalblerine Kur’ân’ın sırları açılır. Allah tarafından ihsan
edilen ledünnî ilme mazhar olmuş böyle kimseler, Cenab-ı Hakk’ı hakkıyla
bilen kullar olur, marifet deryasına dalar da dalarlar.
***
Gönül nur-i hidayette okur esrar-ı eşyâyı
Aref dersin alan talib görür dilde dilârâyı (s. 411)
Yani,
gönül, hidayet ışığıyla mahlukâtın yaratılış hikmetlerini, ilâhî
isimlere mazhar oluşlarına dair sırları okuyup öğrenir. Marifetullah
dersini tamamlayan bir talib-i Hak gönül aynasında Allah’ı müşâhede
eder.
***
Mekteb-i ilm-i ledünnîdir bu alem ser-te-ser
LUTFİYA nûr-i hüdâ Hakk’ı temennadır garaz (s. 302)
Yani,
bu âlem baştanbaşa bir ledünnî ilim mektebidir. Ey Lütfi! Yaratılış
gayen hidâyet nurunu elde ederek Cenab-ı Hakk’ı istemektir.

Alvarlı
Efe’nin şiirleri, marifetullah denizinin çok derinlerine daldığının
açık göstergeleridir. Şimdi onun bu marifet denizinden topladığı bazı
incileri göstermeye çalışacağız:
***
Cihan bir zarf-ı esrâr-ı ilahîdir, gözün varsa
Görürsün hurşid-âsâ keşf olunmuş her muammayı
Erişse dîde-i dilde görür kudret-i Mevlâ’yı
Doğar her zerreden bir şems, bu eşya vahdet âyâtı (s. 421)

Yani,
bu kâinat, içinde ilahî sırları barındıran bir zarf gibidir. Basiretin
varsa, her müşkülün güneş gibi aydınlanıp hallolduğunu görürsün.
Böylece, gönül gözüyle Mevlâ’nın kudreti müşahede edilir. Her zerreden
bir güneş doğarak bütün varlıklar Allah’ın birliğini terennüm ederler.
***
Kitab-ı sırr-ı vahdettir bu eşyada olan eşkâl
Bu mevcud Mûcid’e dâldir münevver kıl süveydâyı (s. 447)
Yani,
bu varlıklarda görülen şekiller, Allah’ın birliğinin sırlarını ifade
eden yazılardır. Bu varlıklar, kendilerini var eden bir Zât’a delâlet
edip gösteriyor. Eğer gönül dünyanı aydınlatırsan bu gerçekleri
görürsün.
***
İşit ezkâr-ı eşyayı geçüp sît û sadâlardan (Şan
şeref peşinde koşmayı, övgü ve alkış seslerini dinlemeyi bırakıp biraz
da varlıkların Yaratıcılarını zikredişlerini dinle) (s. 304) diyerek her
şeyin Allah’ı anıp, O’nu tanıttığına dikkat çeker. Şu beyitler de “Her
şey Allah’ı hamdiyle tesbih eder” (İsrâ sûresi, 44) ayetinin tefsiri
mahiyetindedir:

LUTFİ bu eşyâ ne ki var Hâlıkını tesbih eder
Eder ise bu mahlukât esrar-ı Hakk’ı talimât (s. 114)
Yani, Ey Lütfi! Bu varlıkların tamamı Yaratıcı’larını tesbih edip ilâhî sırları ta’lim ederler.
***
Kim okursa dilde ders-i men-aref
Âlem-i manada bulur bin şeref
Bir gör tevhid eder eşya her taraf
LUTFİ hüccetindir imanın senin (s. 328)
Yani,
kim gönlünde marifet dersini okursa, mana âleminde bin şeref bulur. Her
şey Allah’ın birliğini ilan eder. Ey Lütfi! Senin hüccetin imanındır.
***
Bu
kâinat kudretinde bir hubabdır ya Ğanî (s. 337) diyerek Allah’ın sonsuz
kudretine dikkat çeken Alvarlı Efe Hazretleri, kâinatı kalem-i kudretle
yazılmış bir kitap olarak tavsif eder, şiirlerinde bu kitabı ne kadar
güzel okuduğunun örneklerini sunar. Bu kitabın güzel bir sayfası olan
bahçeyle ilgili şu şiiri bu konuda güzel bir örnektir:

Bu bahçe ne müzeyyen
Kudret-i Mevlâ’yı seyreyle
Görünür sırr-ı vahdet
Cennet-i Me’vâ’yı seyreyle
Yani,
bu bahçe ne kadar süslü! Gel de Yüce Mevlâ’nın kudretini seyret! Bu
bahçede Allah’ın birliğinin nişaneleri görünüyor. Gel de, Me’vâ
cennetini seyret!
Nazar kıl gül-gülistânı
Ederler tevhid-i Bârî
Bezenmiş dârı diyârı
Gül-i ra’nâyı seyreyle
Yani,
Bak! Gül, gülistan hepsi Yaratıcı’larının birliğini ilan ediyorlar. Her
taraf ne güzel süslenip bezenmiş! Gel de bu hoş kokulu güzel gülü
seyret!
Çeşitli âyetlere telmihlerle dolu olan aşağıdaki beyitler
ise, Alvarlı Efe’nin kâinat kitabını ne kadar güzel okuduğunu, tefekkür
dünyasının genişliğini bildirmekle birlikte, Kur’ân ayetlerine derin
vukufiyetini de göstermektedir. Çünkü o, iki kitabı da (kâinât ve
Kur’ân) güzel bir şekilde okuyarak, Allah’ın varlığına, birliğine,
kudret ve rahmetine, insanları ölümlerinden sonra tekrar diriltmenin
Allah için çok kolay olduğuna istidlâlde bulunmuştur:

Hatemu’l-Enbiya Mahmud u Muhammed getirip
Bize Kur’an-ı Kerim her dü-cihan daru’l-emân
Yani,
Peygamberlerin sonuncusu olan Hz. Muhammed (a.s) bize hem dünya hem de
âhiret saadetinin rehberi olan Kur’ân’ı getirmiştir.

Nazar et kâinatın kâtibinin defterine
Kalem-i kudret ile yazdığına var mı gümân!?
Yani,
Bu kâinâtı kudret kalemiyle yazmış olan Kâtib’in defterine bir bak!
Kudret kalemiyle yazdığı bu eserler hakkında bir şüphe olur mu?!

Bu kadar saltanatı gösterecek Zât-ı Hudâ
Var mı tebdil ile tağyir bu kadar devr-i zeman!?
Yani,
Yüce Allah öyle bir saltanat ve hükümranlık gösteriyor ki, bu kadar
zaman geçmesine rağmen kurduğu bu eşsiz nizamda bir değişme ve sapma
olmamıştır.

Berr ü bahirde olan ekl ile şürb muhtacı
Herkesin rızkını vermeye kadirdir Rahmân
Yani, Kara ve denizde rızka muhtaç bütün canlılara rızık vermeye o Rahman kadirdir.

Rahm-i zî-ruhda tecemmu edecek her iki su
Ola bir mîr-i zeman inkar eder mi insan!?
Yani, Ana rahminde iki suyun birleşmesiyle, yeryüzünün efendisi olan insan meydana geliyor. Bu gerçeği kimse inkâr edebilir mi?!

Bir avuç toprağı Adem edemez mi Allah!?
Rûz-i mahşerde bize kudretini ede ayân
Yani,
insanı bu surette yaratan Allah bir avuç topraktan Adem’i yaratamaz
mı?! Mahşer gününde insanı dirilterek kudretini herkese gösteremez mi?!
Bir çekirdeği Hudâ eyleye bir cism-i kebîr
Yevm-i kıyamda olur mu LUTFİYA şüphe emân (s. 302)
Yani,
Allah bir çekirdekten koca bir ağacı inşa ediyor. Artık bu gerçekleri
gören bir insanın insanların diriltilerek kabirlerinden kaldırılacağı
kıyamet günü hakkında bir şüphesi kalır mı Ey Lütfi!
Cenab-ı Hakk’ı
esma-i hüsnasıyla tavsif ettiği şu kıtalarında tevhid ilminin gönüle
yerleşmesinin irfan ile olacağına dikkat çeker:

Hâlık-ı âleme bin hamd ü senâ
Şeriki yok zatı alîm u dânâ
Kudreti kadimdir basîr-i bînâ
Her anda o Mennân bir şan iledir
Yani,
Bu kâinatın yaratıcısı olan Allah’a binler hamd ve senalar ederiz.
O’nun ortağı, misli ve dengi yoktur. O Alimdir. Kudreti kadim olup her
şeyi görendir. O Mennân her ân bir iştedir.

Alemleri var eyleyen bir Allah
Secdeler eyleriz hasbeten lillah
Fanidir mâsivâ Bâki’dir Allah
Nûr-i tevhîd dilde irfân iledir (s. 123-124)
Yani,
Âlemleri var eden Allah birdir. Ona rızasını kazanmak için secde
ederiz. Allah Baki olup onun dışındaki her şey fanidir. Tevhid nuru
gönülde irfan ile olur.

“Secde et, yaklaş!” (Alak sûresi, 19)
âyetine telmih edip “Ubudiyetten özge kurb-i Hakk’a bir sebeb yoktur”
(s. 445) diyerek Allah’a yakınlaşmanın yolunun ancak ibadetle mümkün
olacağını söyleyen Alvarlı Efe, ârif-i billah olmanın bir neticesi
olarak, Allah’a gönülden teslim olmuş, O’nun her işinde bir hikmet
olduğuna yakinen inanmış bir zattır. “Mevlâ görelim neyler, Neylerse
güzel eyler” diyen Erzurumlu İbrahim Hakkı Hazretleri gibi o da: “Bütün
ef’ali hikmettir, Huda’nın kahri rahmettir” (s. 422) diyerek, insana hoş
görünmeyen şeylerde, bela ve musibetlerde dahi, rahmet cilvelerinin
bulunduğuna dikkat çeker, “Olur ki hoşlanmadığınız bir şey sizin için
hayırlı olur. Olur ki sevip arzu ettiğiniz bir şey sizin için şerli
olur.” (Bakara sûresi, 216) âyetlerinin manalarını terennüm eder.

Muhabbet Eri
Muhabbetullah,
marifetullah’ın bir neticesidir. Marifet-i İlahiyyede büyük mesafeler
kat’etmiş olan Alvarlı Efe, muhabbetullah deryasına dalmış, eynemâ
şarabı diye isimlendirdiği, muhabbet şarabını içerek kendinden
geçmiştir. Alvarlı Efe’nin şiirleri ilahi aşk ile tutuşmuş bir gönülden
savrulan kıvılcımlar gibidir. “Nimet oldur ışk-ı Hakk rûşen-zamîr olsun
sana” (s. 103) diyerek ilahi aşkın en büyük nimet olduğuna ima eder. Ona
göre muhabbet-i ilahi, âlemlerin mâye-i hayatıdır. Kur’ân da bu
muhabbeti talim eder:

Kamu âlemlere ayn-ı hayattır
Okur dilden dile Kur’ân muhabbet (s. 58)
Yani, Kur’an, bütün âlemlere hayat veren muhabbeti okuyup durur.

O,
“Bâki bir can isteyenler fâni bir can istemez” (s. 231) “Meydan-i
tevhidde merd-i merdâne olan Hak’tan gayri bir yâre bakmaz” (s. 226)
diyerek hiç batmayan bir güneşe, hiç solmayan bir güle meyil vermiştir.
“Ölümsüz olan Hayy’a tevekkül et!” (Furkân sûresi, 58) âyetinden ilham
alarak İbrahim (a.s) gibi batıp kaybolan fani güzelliklerden yüz
çevirişini şöyle ilan eder:

Bir güle gönül ver ki o gül solmaya hâşâ
Öyle bir güzele el ver dâd-res olsun sana
Yani, öyle bir güle gönül ver ki, o gül asla solmasın. Öyle bir güzelin elinden tut ki, senin yardımına koşsun.
Öyle bir dildâre dil ver eyleye dilşâd seni
Öyle bir dâmanı tut ki ede ber-murâd seni
Yani, öyle bir sevgiliye gönül bağla ki, gönlünü şâd etsin. Öyle bir eteğe yapış ki, seni muradına erdirsin.
Öyle bir yâr ile yâr ol yâr ola her dü serâ
Hurşid-âsâ her zamanda eyleye irşâd seni (s. 412)
Yani, Öyle bir yara yar ol ki, sana iki dünyada da yar olsun. Güneş gibi, daima senin yolunu aydınlatsın.
LUTFİ
tut dest-i garibi sen garibsin o garib (s. 236) mısraıyla dile
getirdiği gibi, Efe bu fani dünyada Mahbûb-u Bâki’sinden ayrı kalmış,
O’nu arayıp duran bir garip idi.

Gel ey can bülbülü, fâni kafeste zârı mu’tad et
Ezel demlerini yâd eyleyüp bin âh û feryâd et
Yani, Gel ey can bülbülü, bu fani dünya kafesinde ağlamayı adet et. Ezel’deki halini hatırlayıp binlerce âh-vâh et!

Vatan gülzârını terk eyledin diyâr-ı gurbette
Bu hâristan-ı mihnette belâ emtârını yâd et (s. 110)
Yani,
Bu gurbet yerinde vatan gülistanını terk ettin. Artık, bu sıkıntılı
diken tarlasında belâ yağmurlarını anıp dur, diyerek nasıl bir garip
olduğunu, yaşadığı gurbet hayatının ne olduğunu şerh eder. Bu gurbet,
asıl vatanından ayrılıp bu fani dünya kafesinde sızlanıp duran can
bülbülünün elestü bi-rabbikum (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?!)
hitabına belâ (evet)! diye karşılık vererek gülistan olan asıl
vatanından ayrılıp bu dikenlerle dolu gurbetteki bela yağmurlarına
giriftar olduğu gurbettir. Böylece o bu dünyada, Efendimiz’in “dünyada
bir garip gibi ol” (yani kendini gurbette farz et) emrinin manasını çok
iyi anlamış ve öyle yaşamıştı. Ancak, gurbet ne kadar uzun sürse de
“Allah’a mülaki olmayı ümit eden kimse mutlaka bu arzusuna kavuşacaktır”
(Ankebut sûresi, 5) âyetinin hükmünün mutlaka gerçekleşeceğinden emin
idi. Nitekim şöyle der:“Lâ-cerem Mecnun olan bir gün bulur Leylâ’sını”
(s. 417)

Alvarlı Efe, elest bezminden beri kalbinin ilahî aşkla dolduğu inancındadır. Çeşitli beyitlerde bu durumu dile getirir:
***
Gönül bezm-i elest’ten taht-gâh’ı hubb-i Mevlâ’dır
Tecelli-hanesinde feyz-i Mevlâ’sın nihan eyler (s. 187)
Yani, gönül tâ ezel bezminden beri Mevlâsı’nın sevgisinin yerleştiği makamdır. Orada Mevlası’nın feyzini saklar.
***
Masiva bilmez nedir bezm-i elest mestânesi
Öyle hayret bahşeder nâtıkları lallandırır
Elestu
bi-Rabbikum meclisinde sarhoş olan, masiva nedir bilmez. Bu öyle hayret
verici bir durumdur ki, konuşanların dili tutulur.

LUTFİYA bu bâdedir mesteyleyen Mûsâ’ları
Zevk-i ruhani verir kâl ehlini hâllandırır (s. 198)
Yani,
Ey Lütfi! Hz. Musa’nın, Rabbinin dağa tecelli etmesiyle düşüp
bayılmasına sebep olan işte bu bade’dir. Bu bade, yani muhabbetullah,
insana ruhanî bir zevk verir. Söz ehlini hâl ehli yapar.
***
Hamdü-lillah din û imandır şerab-ı eynemâ
Bârekallah nûr-i Kur’ândır şerab-ı eynemâ (s. 98)
Yani,
Elhamdulillah, eynemâ şarabı (her şeyde Allah’ın isimlerini müşâhede
etmek) din ve imandır. Barekallah, eynemâ şarabı Kur’ân’ın nurudur.
…gibi beyitlerde görüldüğü gibi, Alvarlı Efe’nin şiirlerinde sıkça geçen
eynema şarabı, “Yüzünüzü nereye dönerseniz (eynemâ tuvellû) Allah’ın
vechi oradadır” (Bakara sûresi, 115) âyetinden iktibas edilmiş bir
kavram olup, kâinatın her tarafında Allah’ın isimlerinin tecelli
ettiğini, her şeyin Allah’ı tanıtıp gösterdiğini, başka bir deyişle,
marifet ve muhabbetullahı ifade etmektedir.

Yukarıdaki
beyitlerde geçen meyhâne ise bu aşk meyinin (eynemâ şarabının) içildiği
meclislerdir. Başka bir ifadeyle meyhane men-aref3 badesinin sunulduğu
men-aref meyhanesidir. (s. 152) Bazen de men-aref dersinin okunduğu
dersane.

Sonuç
Alvarlı Efe Hazretleri, marifetullah
deryasına dalmış, muhabbetullah bahçesinde seyran etmiş bir insan-ı
kâmil olarak, yaşadığı yıllarda bir güneş gibi çevresini aydınlatıp ilim
ve irfan ışıklarını neşrettiği gibi, geride bıraktığı menkıbeleriyle ve
değerli eseri Hulâsatu’l-Hakâik ile bizleri de aydınlatmaya devam
etmektedir. Burada örnek olarak sunduğumuz şiirler, âb-ı hayat’la dolu
olan o deryadan numune olarak alınmış birkaç katreden ibarettir.
******* Üniv. İlahiyat Fak. Öğrt. Üyesi
vgulluce@yeniumit.com.tr

Dipnotlar
1.
Alvarlı Efe’nin tarihçe-i hayatına dair bilgiler, kendi eserinden
tesbit ettiklerimizin yanında şu kaynaklardan istifadeyle yazılmıştır:
Seyfeddin Efendi, “Hâce Muhammed Lutfi, Lakab-ı Meşhuriyle: Efe
Hazretleri” (Hulasatu’l-Hakayık’ın sonunda, s. 5089), Ahmed Ersöz,
Alvarlı Efe Hazretleri, Nil Yay., İzmir, 1991; Hüseyin ELMALI, “Alvarlı
Muhammed Lutfi Efendi ve Erzurum Destanı”, Yeni Ümit: Sayı: 49;
Selahattin Kıyıcı, “Alvarlı Muhammed Lütfi Efe”, DİA, II, 552; Mehmet
Lütfi Karaca, Alvarlı Muhammed Lutfi’nin Şiirlerinin Umumi Tahlili,
(Yüksek Lisans Tezi), Erzurum, 1996.
2.Alvarlı Efe Hazretleri, Hulâsatü’l-Hakâyık s. 467. Aynı kitaptan olan daha sonraki kaynaklar metin içerisinde belirtilmiştir.
3.Bu
kavram, Men arefe nefsehu fekad arefe rabbehu (kendini bilen Rabbini de
bilir) hadisinden iktibas edilmiş bir ifade olup, Arif-i billah veya
marifetullah manalarında kullanılmaktadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6736
Rep Gücü : 10015190
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri Empty
MesajKonu: Geri: Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri   Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri Icon_minitimeCuma Mayıs 11, 2012 9:50 am

Alvarlı Muhammed Lutfi Efendi ve Erzurum Destanı

Prof.Dr.Hüseyin Elmalı

Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri Alvarli_efeMuhammed
Lütfi Efendi Hazretleri, İbrahim Hakkı Hazretleri gibi Erurum’un
yetiştirdiği önemli şahsiyetlerden biridir. Erzurum halkı arasında
‘Alvarlı Efe Hazretleri’ adıyla bilinir. Alvarlı Efe, hemen her
Erzurumlu'nun gönlünde gerek mısralarıyla, gerekse menkıbeleriyle taht
kurmuş, saygı ve sevgiyle anılan, manevî huzurunda saygıyla eğilinen
gönül erlerindendir.

Muhammed Lütfi Efendi, Hoca Hüseyin
Efendi’nin oğludur. Annesi Hasankaleli Mazlumoğlu Hacı Emin Efendi’nin
kızı Hatice Hanım’dır. Lütfi Efendi, H. 1285 yılında Hasankale’nin
Kındığı köyünde dünyaya gelmiştir. İlk tahsilini babası Hoca Hüseyin
Efendi’den tamamlayan Efe Hazretleri, H. 1307’de 22 yaşında iken
Hasankale’de Sivaslı Camii’ne imam olmuştur. Bu imamlığı esnasında ilmî
yeteneği ve güzel ahlâkıyla âlimlerin, eşrâfın ve bütün halkın takdirini
kazanan Alvarlı Efe, aynı yıl babasıyla birlikte Bitlis’e giderek Hoca
Pir–i Küfrevi hazretlerine intisap etmiştir. Bir müddet sonra Küfrevi
Hazretleri'nin seçkin bir halifesi olarak Hasankale’ye dönmüştür.

Daha
sonra Erzurum (merkez)’un Dinorkom köyüne dönen Alvarlı Efe Hazretleri,
1. Dünya Savaşı’na kadar burada kalmış, Rusların Erzurum’u işgali
üzerine, pederiyle birlikte Erzurum’a göçerek, babasını Erzurum’a
bırakıp, kendisi imamlık göreviyle Yavi nahiyesine gitmiştir. Rus
istilası müddetince burada kalmış, Ermenilerin katliam başlatmaları
üzerine kendi köyünden ve çevre köylerden topladığı 60 kişilik bir
müfrezeyle Rusların karargah deposu olan köye, Ermenilerin de o köyde
bulundukları bir gün saldırmış, Ermenileri püskürterek Oyuklu köyünün
yanıbaşında Rusların yığdığı depoyu teslim almıştır. Ancak müfrezenin
depoyu yağmalamasına engel olamamış ve dolayısıyla da Ermenileri
istediği gibi takip edemeyen Efe Hazretleri, yanında kalan birkaç
kişiyle, Ermenileri takip eder gibi davranarak, Haydar boğazındaki
Zergideler köyünde Türk ordusuna iltihak etmiş, orduyla birlikte gün
doğarken Erzurum’a girmiştir. Doğruca babasının kaldığı eve koşmuş,
ancak onu, Ermeniler tarafından kafasına tüfek dipçiğiyle vurularak ağır
yaralanmış bir hâlde bulmuştur. İkindiye kadar babasıyla meşgul olmuş,
akşama doğru vefat eden babasını, Kavakkapı kabristanına defnetmiştir.

Alvarlı
Efe Hazretleri, Erzurum’un kurtarılmasından sonra tekrar Hasankale’ye
dönmüştür. Kendisine teklif edilen Hasankale Müftülüğü görevini kabul
etmemiş, yakındaki Alvar köyü halkının istirhamı üzerine, oraya giderek
24 yıl orada vazife yapmıştır. Bundan dolayı halk arasında, ‘Alvarlı
Efe’ adıyla meşhur olmuştur.

1939 yılında prostat hastalığına
yakalanan Alvarlı Efe, tedavi için Erzurum’a gelmiş, doktorların
şehirden ayrılmasının uygun olmayacağını söylemeleri üzerine, köy
halkından izin isteyerek, Erzurum’da Mehdi Efendi mahallesinde
kiraladığı bir eve yerleşmiş, irşat ve ilmî faaliyetlerine burada 16 yıl
devam etmiştir. 12.3.1956 yılında Erzurum’da vefat etmiştir. Cenazesi
kalabalık bir cemaat eşliğinde Alvar köyüne götürülüp orada toprağa
verilmiştir.


Şahsiyeti
Alvarlı Efe, 90
yıllık ömrü boyunca zahidane bir hayat sürmüş, dünya malına iltifat
etmemiş, gerek fakir ve yoksullara yardım etmesi ve gerekse temiz
giyinip kuşanması, tevazu ve vakarı, cömertliği ve misafirperverliğiyle
herkesin takdir ve beğenisini kazanmıştır.

Bugün, görevi icabı
dahi olsa, Erzurum'da bulunup O’nun adını duymayan, O'nun menkıbe ve
kerametlerini dinlemeyen, dolayısıyla da kendisine karşı saygı ve hürmet
duyguları beslemeyen pek az insana rastlanır. Kendisini yakînen
tanıyanların anlattıklarına göre Alvarlı Efe Hazretleri; düşkünlere,
hastalara bir baba gibi şefkat gösterir, dertlerine çare ararmış. O bir
beytinde şöyle der:

Dertli olanın derdine derman ne güzeldir.
Mü’min olanın afvine ferman ne güzeldir.1


Ahlâkından Bir Demet
Ziyaretine
gelenlere devamlı, herkese karşı iyi niyetli, hoşgörülü olmalarını,
kimseyi incitmemelerini, hiçkimseyi küçümsememelerini, alışverişlerinde
doğru ve insaflı olmalarını, kişilik sahibi olmalarını tavsiye eder,
etkili nasihat ve şiirleriyle insanları aydınlatır, aksini yapanların
büyük günah işlediklerine dikkat çekermiş. Nitekim bir şiirinde bu
hususta şöyle der:

Sakın incitme bir canı
Yıkarsın Arş–ı Rahman’ı.2
Bir başka şiirinde de:
Adalet merhamet, insaf gerektir ehl–i imane,
Mürüvvet et kıyas–ı nefs ile zulmetme insane.3

İnsanlar
arasında hiçbir ayırım yapmaz, dindarları da dine karşı lâkayt olanları
da yanına oturturmuş. Sarhoşları huzuruna kabul eder, onlara
nasihatlerde bulunurmuş. Onu ziyaret edenler, günah ve hatalarına tevbe
etmek ve onları tümden terk ederek doğru yola girmek azmiyle huzurundan
ayrılırmış. O bütün hayatı boyunca hiç kimseye kötülük etmemiş, hiçbir
ferdin kalbini kırmamıştır. Özetle söylemek gerekirse, Alvarlı Efe
Hazretleri, bütün hayatı boyunca Yüce Peygamberimiz (sas)’i kendisine
örnek edinmiş, O’nun ahlâkıyla ahlâklanmış, O’nu yaşamış, O’nu sevmiş,
şiir ve sohbetleriyle O’nu sevdirmiş, bir örnek insan, bir insan–ı
kâmildir. Kendisini tanıyan herkes, istisnasız onu böyle bilir, böyle
tanır ve böyle anlatırlar. Onun dergâhı, bir halk eğitim merkezi
görevini ifa etmiştir.

Alvarlı Efe, yaklaşık bir asırlık ömrünü
hep İslâm’ı anlatmaya, insanları irşada harcayarak geçirmiş, sohbet ve
şiirleriyle insanları; ilme, doğruluğa, dindarlığa, yoksullara yardıma,
kardeşliğe, barışa ve vatan sevgisine çağırmıştır. O’nun
Hülasatü’l–Hakâyık ve Mektubât adlı eserleri incelendiğinde çeşitli şiir
türlerinden meydana gelen bu hacimli eserlerinde, bu tür duyguların ne
denli etkili bir şekilde işlendiği açıkça görülmektedir. O, insanları
hep sevmiş, onların Allah yolundan, İslâm’dan uzaklaşmalarına üzülmüş,
anne–babaya, eşlere, büyüklere saygı gibi, ailelerin mutluluğu ve huzuru
gibi, ar namus, vb. büyük ölçüde İslâm’dan kaynaklanan ve bizleri biz
yapan tüm güzel duygu ve örf ve âdetlerimizin peyderpey yok oluşuna,
insanların bir bozulmaya, bir çürümeye doğru gidişine ve yetkililerin de
buna aldırış etmemelerine üzülmüş, etrafındakileri uyarmış ve bazen bu
durumları çok acı ve hisli bir şekilde şiirleriyle dile getirmiştir. Bir
şiirinde bu hislerini şöyle dile getirir:

Ar ile namus kalmadı gitti
Yüzler siyah oldi, haya da gitti,
Dünyada yaşamak kemale yetti,
Hükemâ–yı zaman nanay oynarlar.
**
Avretler, erine itaat etmez,
Erlerin sözü avrete kâr etmez,
Evlât baba ile iftihar etmez,
Hükemâ–yı zaman nanay oynarlar.
...
Alvarlı
Efe Hazretleri’nin şiirlerinin ekserisi, ilâhî ve gazel türü
şiirlerdir. Bunların yanında ‘Kıyamet Destanı’, ‘Dâsitan–ı Zaman’,
‘Erzurum Destanı’ gibi uzun şiirleri de vardır. Ayrıca eserin başında
(s.11–38) görülen Arapça ve Farsça şiirleri, Efe Hazretleri’nin bu iki
dile de şiir söyleyecek ölçüde vâkıf olduğunu göstermektedir. Bütün
Türkçe şiirlerini Erzurum şivesiyle söyleyen Alvarlı Efe’nin şiirlerinde
Erzurum’a ait bir çok âdet ve geleneğin tespiti mümkündür. Erzurumlunun
âdeti, geleneği, acısı düğünü bayramı, şenliği ve yası.. onun
şiirlerinde dile getirilmiştir. Erzurum’un Ruslar tarafından istilâ
edilmesi Onun kalbinde onulmaz yaralar açar, bu felâketi ve sel olan
Erzurumlunun kanını Efe, şu acı mısralarla başladığı şiirinde dile
getirir:

Koptu bugün kıyamet
Yeryüzi alkan oldi,
Görülmemiş alâmet,
Kandan bir tûfan oldi.4


Erzurum Destanı Şiiri
Onun
şiirleri içerisinde ‘Erzurum Destanı’5 adlı şiiri, özellikle tarihî ve
insanî özellikleriyle, âdet ve gelenekleriyle, maddî ve manevî hayatıyla
Erzurum’u anlattığı için, geçmişten günümüze, hemen bütün
Erzurumluların gönlünde taht kurmuş olan bir büyük velinin gözüyle
Erzurum ve Erzurumlu’yu gösterdiği için ve ayrıca Erzurum tarihi
bakımından büyük önem arz etmektedir. 20 kıtadan oluşan bu uzun şiirin
her kıtasının sonunda ‘Mevla’ya emanet olsun’ diyen Alvarlı Efe’nin
gözüyle Erzurum, İslâm âleminin kilididir. Asırlardır İslâm
topraklarında gözü olan, sıcak denizlere inmek isteyen Moskof’un önünde
en büyük engeldir. Müslümanların ve iman sahiplerinin sağlam kalesidir:

Erzurum kilidi, mülk–i İslâm’ın,
Mevla’ya emanet olsun Erzurum.
Erzurum derbendi ehl–i İslâm’ın,
Mevla’ya emanet olsun Erzurum.

Geçmişte
Erzurum’da son derece çalışkan, kahraman ve yiğit insanlar vardır.
Kadınları erkekleri haya sahibi insanlardır. Erzurum edepli, erkânlı bir
yerdir:

Gayet şecaatli erler var idi
Nisası, ricali hayadâr idi.
Edepli erkânlı bir diyar idi,
Mevla’ya emanet olsun Erzurum.

Bugün
bu insanlar yok mu? Efe bundan ümidini kesmemiştir. Yine öyle çalışkan
insanlar vardır. Çünkü, Erzurum iyi insanların, çalışkan insanların,
dürüst insanların, yiğitlerin bol olduğu, harman olduğu bir yer gibidir,
bir göldür orası. Göl yerinde sular çekilse de, azalsa da oralarda yine
su bulmak mümkündür. Bu bakımdan çorak yerlerden daha kıymetlidir. Efe,
duygularını şöyle dile getirir:

Göl yerinde elbet sular bulunur,
Yine vardır deyu ümid olunur,
Yine bu gün bin bahaya alınur,
Mevla’ya emanet olsun Erzurum.

Erzurum’da
çok sağlam, samimî Müslümanlar vardır. Fakirlere, zayıf ve kimsesizlere
iyilik ve yardımı eksik etmezler. Onların kalpleri imanla doludur.
Bundan dolayı Efe Hazretleri, Yüce Allah’a hamdeder:
Hamd–ü lillah metin İslâmları var
Fakire zaife ihsanları var,
Külbe–i gönülde imanları var
Mevla’ya emanet olsun Erzurum.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6736
Rep Gücü : 10015190
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri Empty
MesajKonu: Geri: Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri   Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri Icon_minitimeCuma Mayıs 11, 2012 9:52 am

Alvarlı Efe ( Muhammed Lütfi) Şiirleri


Değerli ziyaretçilerimiz sizlerle Alvarlı Lütfi Efe Hazretlerinin şiirlerinden bir demet paylaşıyoruz...


1-Seyreyle

2-İncitme Bir Canı Yıkarsın Arş ı Rahman'ı

3-Bayram o Bayram Olur

4-Erzurum Destanı

5-Haber Söyle

6-Allah Aşkına

Alvarlı Muhammed Lütfi Hazretlerinin Hayatı



Alvarlı Efe Hazretlerinin rahmetle anıyoruz...


  • Seyreyle (Alvarlı Efe Hazretleri)
  • » Bayram o Bayram Olur (Alvarlı Efe Hazretleri)
  • » İncitme Bir Canı Yıkarsın Arş ı Rahman'ı (Alvarlı Efe Hazretleri)
  • » Erzurum Destanı » Alvarlı Efe Hazretleri
  • » Allah Aşkına » Alvarlı Efe Hazretleri
  • » Alvarlı Efe Hazretleri Hayatı
  • » Haber Söyle » Alvarlı Efe Hazretleri



Alvarlı Efe Hazretlerinin Çok Güzel Bir Gazeli Video

https://www.youtube.com/watch?v=2_HbPezyEi4&feature=player_embedded

Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6736
Rep Gücü : 10015190
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri Empty
MesajKonu: Geri: Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri   Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri Icon_minitimeCuma Mayıs 11, 2012 9:55 am

Allah Aşkına » Alvarlı Efe Şiirleri


Ey sabâ söyle selâmım yâre Allah aşkına
Arz-ı hâlim takdim eyle yâre Allah aşkına

İhtiyârım elde varken cânımı kurban dedim
Al beni götür der-i dildâre Allah aşkına

Ey sabâ vakt-ı seher cânânımı eyle niyâz
Nâzır olam bir dâhi dîldâre Allah aşkına

Ey sabâ zülf-ü zer-î zîşâne vuslat yoludur
Nâmımı zikret gül-I gülzâre Allah aşkına

Ey sabâ günden güzel gül ruhlerinin alı var
Vâkıf ol bir sen dâhi esrâre Allah aşkına

Derd-i mendân âşık-ı pejmurdeler feryâd eder
Söyle şevkim halleri şehvâre Allah aşkına

Ey sabâ metn-i dilim şerh eylesen sâzende-veş
Lûtfiyâ nâr ola derdim nâre Allah aşkına

Alvarlı Efe Hazretleri
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6736
Rep Gücü : 10015190
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri Empty
MesajKonu: Geri: Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri   Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri Icon_minitimeCuma Mayıs 11, 2012 9:59 am

Hazer kıl kırma kalbin kimsenin canını incitme
Esir-i gurbet-i nalan olan insanı incitme
Tarik-i ışkda bi-çareyi hicranı incitme
Sabır kıl her belaya hâne-yi Rahman'ı incitme



Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
Günahkar olma fahr-i âlem-i zî-şanı incitme



Elin çek meyl-i dünyadan eğer aşık isen yare
Muhabbet camını nuş et asıl Mansur gibi dare
Misafirsin felek bağında bendin salma efkare
Düşersin bir belaya sabrı kıl Mevla verir çare



Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
Günahkar olma fahr-i alem-i zi-şanı incitme



Bulaşma çark-ı dünyaya vücudun pak-tahirken
Güvenme mal u mülk ü mansıbın efnası zahirken
Nic' oldu mali Karun'un felek bağında vafirken
Nedir bu sendeki etvar-ı dert gönlün misafirken



Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
Günahkar olma fahr-i alem-i zî-şanı incitme



Hasislikden elin çek sen cömerd ol kan-ı ihsan ol
Konuşma cahil-i nadan ile gel ehl-i irfan ol
Hakir ol alem-i zahirde sen ma'nada sultan ol
Karıncanın dahi halin gözet dehre Süleyman ol



Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
Günahkar olma fahr-i alem-i zî-şanı incitme



Ben insanım diyen insana düşmez şad'u handanlık
Düşen bî-çareyi kaldırmadır alemde insanlık
Hakikat ehlinin hali durur daim perişanlık
Bir işi etme kim gelsün sana sonra peşîmanlık



Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
Günahkar olma fahr-i cilem-i zî-şanı incitme



Ehl-i irfanım deyü her yerde bendin atma meydana
El elden belki üstündür ne lazım uyma şeytana
Yakın olmak dilersin Hazret-i Hallak-ı ekvana
Cihanda tatlı dilli olması lazımdır insana



Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
Günahkar olma fahr-i alem- zî-şanı incitme



Celîs-i meclis-i ehl-i hakikat ol firar etme
Heva-yı nefsine tabi' olan yerde karar etme
Tekebbürlük eden insana asla i'tibar etme
Sana cevr ü cefa ederse bir keş inkisar etme



Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
Günahkar olma fahr-i alem- zî-şanı incitme



Vefası var mıdır gör kim sana bu çarh-ı devranın
Eser yeller yerinde hani ya taht-ı Süleyman'ın
Yalınız adı kaldı alem-i zahirde Lokman'ın
Geçer bir lahzada ru'ya misali ömrü insanın



Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
Günahkar olma fahr-i alem-i zî-şanı incitme



Sana bir faide yokdur bilirsin halk-ı gıybetden
Gözün aç alemi bir bir geçersin çeşm-i ibretden
Zarar gördüm diyen gördün mü sen ehl-i mehabbetden
Yeme kul hakkını korkar isen rüz-i kıyametden



Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
Günahkar olma fahr-i alem- zî-şanı incitme



Hakikat bahrinin gavvası ol terk-i mecaz eyle
Çıkar ha alma mazlumun ahın seni i'tiraz ile
Çehil semt-i Habîb'e ey gönül azm-i Hicaz ile
Yüzün tuk hak-i payine hemen arz-ı niyaz ile



Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
Günahkar olma fahr-i alem- zî-şanı incitme



Gönül ayinesin silmek gerekdir kalb-i agahe
Muhabbet şems-i dogmuşken ne lazım mihr ile mahe
Ne müşkil hacetin varsa heman arzeyle Allah 'e
Der-i Mevla dururken bakma LÜTFÎ başka dergahe



Felekde hasılı insan isen bir canı incitme
Günahkar olma fahr-i alem- zî-şanı incitme



Alvarli M. Lutfi hazretleri
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6736
Rep Gücü : 10015190
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri Empty
MesajKonu: Geri: Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri   Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri Icon_minitimeCuma Mayıs 11, 2012 10:06 am

sefine-i dini namaz yürütür,

cümle ibadetin piridir namaz

************

'Namaz dinin direğidir, nurudur, sefine-i dini namaz yürütür, cümle ibadetin piridir namaz...'
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
 
Muhammed Lütfi Efendi -Alvarlı Efe Hazretleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» AHMED BİN HANBEL HAZRETLERİ HAYATI
» Erkan Oğur - Seyreyle Güzel Alvar’lı (Erzurum) Muhammed Lütfi
» N'olur Ya Rab - Alvarlı Efe (ks)
» ACEP BİR KARUBAN HANE BU DÜNYA -alvarlı efe
» İMAMI ŞAFİ HAZRETLERİ HAYATI

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: İslami ilimler ve dini kültür :: İslam Büyükleri-
Buraya geçin: