Üç Yuva Yıkıcı:İçki,Kumar ve İç Mimar
Prof.Dr.Nevzat Tarhan
Mobilya mağazasında kocası ile kavga eden çarşaflı kadını düşündükten
sonra bu yazıyı yazma ihtiyacını hissettim. Sade yaşamanın güzelliğini
kaybeden bir kültür bizim kültürümüz olmazdı.
İç mimari mesleği ile uğraşanlar yanlış anlamasınlar ancak mesleklerinin bazı risklerini onlara anlatmak istiyorum.
Özellikle iç mimari ve tasarım üretiminde önde olan İtalya, İspanya’nın
süratle krize yönelmesi bazı sosyal hastalıkları bize hatırlattı.
Bu üç sosyal hastalık aile de ve ülke de ekonominin çöküşünün görünmeyen psikososyal nedenidir.
Batının “Hedonizm, Egoizm ve Komfortizm” hastalıkları çöküşün işaretleri olarak düşünülmelidir. Bu sosyal hastalık belirtileri bizde de çokça rastlanır oldu.
Zevkçiliği, bencilliği ve kişisel rahatını yücelten bireylerin
çoğunlukta olduğu hiçbir aile mutlu olamaz, hiçbir kurum devam edemez ve
hiçbir toplum ayakta kalamaz.
Bu üç hastalığın sonucu…
İnsanların tembelleşmesi, lüks ve eğlencenin yüceltilmesi, görev ve
sorumluluk duygusunda azalma olması, israfın, aç gözlülük ve
doyumsuzluğun yaygınlaşması, sosyal ilişkilerde saygının ve empatinin
değerini yitirmesi, bencilliğin teşvik edilmesi sonucu toplum da bazı
değerler geriler.
Sevgi, saygı, güven, merhamet ve sorumluluk değerleri zarar görür.
Halkın düzene sevgi ve güveninin zayıflaması ile birlikte toplumda
adalet ve dürüstlük duygusunun gerilemesi sonucu gelir dağılımının
bozulması ortaya çıkar.
Ahlaksız ticaret,
İlkesiz politika,
Faydasız ilim,
Emeksiz zenginlik,
Vicdansız haz ve
Çilesiz dindarlık varsa “hedonizm, egoizm ve komfortizm” sosyal hastalıkları bu değerleri bozmuş demektir.
Kredi kartı tuzağı
Kredi kartını hazır nakit gibi algılaması ve kredi kartına taksit adı
altında tuzak uygulamalar alışveriş çılgınlığını teşvik ediyor.
Karşılıksız sermaye olan kredi kartlarının bankaların gelirlerinin
dörtte birini karşılaması tesadüf değildir.
Tüketici davranışını etkileyen sosyal hastalıklar insanda temel
özdenetim mekanizması olan “İstek ve ihtiyaç” dengesini bozulmasına
sebep oluyor. Hoşuna giden bir kıyafet, ev eşyası, kişiye özel tuzakları
ihtiyacı olmayan şeyi almamız sonucunu doğuruyor.
Yetinme duygusu yani kanaat hissini zedeleyen modern yaşam tasarruflu yaşamayı eski kafalı olmak olarak sundu.
“X” kuşağı gençlik
Yemeyeceksen, harcamayacaksan, neden kazanıyorsun? diyen eşler şirketleri batırmaya devam edecekler.
Hatta bir genç çalışanımız iyi maaş aldığı halde işten ayrılmıştı.
Kalite standartları gereği neden ayrıldığını öğrenmek istedik ve sorduk
aldığımız cevap ağzımızı açık bıraktı. 25 yaşındaki genç “Burda iyi
kazanıyorum ama harcamaya zamanım olmuyor neden çalışayım ki?” demişti.
Amacı yemek içmek ve eğlenmek olan “X” kuşağı gençlere insani değerleri
öğretmek ve yüksek idealler vermekten başka çözüm gözükmüyor.
Kaynak : Haber7