KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 İbrahim Tenekeci löşe yazıları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Limoni
Co-Admin
Limoni


Mesaj Sayısı : 6150
Rep Gücü : 14991
Rep Puanı : 44
Kayıt tarihi : 27/05/09

İbrahim Tenekeci löşe yazıları Empty
MesajKonu: İbrahim Tenekeci löşe yazıları   İbrahim Tenekeci löşe yazıları Icon_minitimeSalı Ağus. 14, 2012 5:19 pm

Başlarken...

Nurettin
Topçu üstadımız 'üç hâkimin hükmünde hata aranmaz' diyor. 'Kalbin,
kaderin ve ölümün.' Dizlerimizi kırıp kaderin karşısına oturduk ve 'ne
diyecek' diye merakla bekledik. Sonuç olarak, işte buradayız.


Hep söylüyoruz, yine söyleyelim: Allah, yeniden başlayanların
yardımcısıdır. Bunun yanı sıra, Zeynep Arkan'ın Taşınmak başlıklı
şiirinde geçen şu dizeyi de hatırlatmak isterim: 'Atılan adımların
acemiliğidir taşınmak.' (İkrar, Sayfa 9)


Evet, ilk adımımız yahut yazımız olması nedeniyle, hatırı sayılır bir
acemilik yaşadığımız söylenebilir. Bu acemiliği, inşallah kısa sürede
atlatırız.


Bugünden itibaren, haftada iki kez bu sütunda yazacağız. Çarşamba ve Cumartesi.


Yazılarımızda, mümkün mertebe, siyasetten ve gündemin geçiciliğinden
uzak duracak, daha kadim meselelere yönelmeye çalışacağız. Bir anlamda,
haber değeri olmayıp da edebi değeri olan konulara değineceğiz. Dışımıza
değil, içimize bakmaya gayret edeceğiz. Yazılarımızın çıkış noktası ise
Mustafa Kutlu hocamızın şu cümleleri olacak:


'Bir şey yap güzel olsun. Huzura vesile olsun, rikkate yol açsın, şevk versin, hakikate işaret etsin.


Bir şey yap doğru olsun. İnsanları yalanın ve yanlışın bataklığına
düşmekten korusun. Rüzgâra ve akıntıya kapılmasın; kırılsın lakin eğilip
bükülmesin.


Bir şey yap adil olsun. Haktan hukuktan ayrılmasın. Zalime haddini
bildirsin, mazlumun payını versin.' (Hüzün ve Tesadüf, Sayfa 15)


Bir Şey Yap başlıklı bu yazıda, 'hürmet' ve 'merhamet' kelimelerine de
kuvvetli vurgular yapılıyor. Bu iki kavram, Allah'ın izniyle, anahtar
kelimelerimiz arasında yer alacak.


Topçu, 'Ahlak eğitiminin başında hürmet duygusu gelmektedir. Çocuğa ilk
sunulacak olan, hürmet duygusudur' der. Bir de şu: 'Birliğe ulaştıracak
yol, hürmet yoludur: İlme hürmet, ecdada hürmet, bütün samimi isteklere
hürmet...'


Evvela emeğe hürmet edecek, kıyıcı ve yıkıcı davranmaktan kaçınacağız.
Eserleriyle bir dünya kurmuş olanların, cümle bile kuramayanlar
tarafından kıyasıya 'eleştirildiği' bir devirde, hak ve hakkaniyet neyi
gerektiriyorsa, onu yerine getirme gayreti içinde olacağız. (Hatırlatmak
gerekir ki, istediğini söyleyen, istemediğini işitir.)


Bir kilo un, üç bin buğday tanesinden meydana geliyormuş. 'Emek'
dediğimiz şey, tam manasıyla budur. Ekmek ise buğdaydan daha değerlidir.
Buna da 'işçilik farkı' diyelim. Dolayısıyla, sadece ekmeğin fiyatıyla
ilgilenmeyecek, serüvenini de daima aklımızda tutacağız. (Ekmeğe hürmet
ediniz. Hadisi Şerif)


Merhamet ise insan ruhunun kurucu unsurlarından biridir. Merhamet
duygusunu yitiren kimse, bir daha kazanamamak üzere kaybetmiş demektir.
Bu yüzden, merhamet etmeye önce kendimizden başlayacak, sonrasında
pişmanlık duyacağımız işlerden ve ifadelerden uzak durmaya çalışacağız.


İlgi alanlarımızdan biri de, mütedeyyin camianın gidişatıdır. Son
yıllarda, birçok arkadaşımızın hayatına fikirler ve insanlar değil,
maalesef imkânlar yön vermiştir. Yine, İsmail Kara hocamızın ifadesiyle,
'Fikir ve dava öncelikli başlayan birçok hareket, maddiyat ve başarı
öncelikli bir hat üzerinde' ilerlemeye başlamıştır.


Modern hayatın yorucu ve bozucu etkileri, kanaatime göre, en çok bu
kesimde kendisini göstermiştir. Kiraz, güzelliğine güvendiği için
kurtlanırmış. Durumumuz belki de budur. Ve bu meseleler, güler yüzlü
ciddiyet eşliğinde yazılmalıdır. Kimseden korkmadan ve kimseyi
korkutmadan...


İsmet Özel, 'Modern zamanlar, insanların değil, kalabalıkların
mutluluğunu düşünür' demişti. Hem kalabalığın bir parçası olmamak için
direneceğiz, hem de mutsuz olacağız. Çünkü bu kadar derdimiz ve
meselemiz varken, mutlu bir insan olmamızın imkânı yoktur.


Son olarak şunu söyleyelim: Bana gelecek ve benden gelecek her türlü kötülükten Allah'a sığınırım.




Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Limoni
Co-Admin
Limoni


Mesaj Sayısı : 6150
Rep Gücü : 14991
Rep Puanı : 44
Kayıt tarihi : 27/05/09

İbrahim Tenekeci löşe yazıları Empty
MesajKonu: Geri: İbrahim Tenekeci löşe yazıları   İbrahim Tenekeci löşe yazıları Icon_minitimeÇarş. Eyl. 05, 2012 11:19 pm

Dostluk üzerine...Ömer
Nasuhi Bilmen'in Büyük İslam İlmihali'ni okurken, şu hadis-i şerifle
karşılaştım: "Eski dostluğu devam ettirmek, imandandır."

'Dostlukta kıdem esastır' nasihati gereğince, hemen üç kadim dostumu
aradım ve Peygamber Efendimiz'in bu mübarek sözünü onlarla paylaştım:
Ahmet Murat, İbrahim Paşalı ve Tarık Tufan.

İnancıma göre, dostluk, bir nasip meselesidir ve insanın dışında
gelişir. Şununla dost olayım deyip olamazsınız. Dostluk, Lütfi Bergen'in
o güzel ifadesiyle söylersek, yürürken belirginleşen bir şeydir. Bir de
hatırlatma: "Katlandığımız değil, razı olduğumuz insanlar
dostlarımızdır."

"Önce refik, sonra tarik" denilerek, yola çıkacağımız insanları dikkatli
ve rikkatli seçmemiz tembihlenir. İlk olarak şunu söyleyelim: 'İnsanı,
yol değil, yol arkadaşları yorar.' Yola çıkacağımız insanları yüzde yüz
isabetle seçme şansımız ise maalesef yoktur. Çünkü bu seçimi veya
elemeyi, esas itibariyle yapacak olan bizler değilizdir; yoldur,
yolculuktur. Yanımızdakinin dostumuz olup olmadığı, yolculuk esnasında
ortaya çıkar. Özellikle siyasette ve ticarette, hatta edebiyatta, bu
yürüyüşlerin büyük bir kısmı hüsranla sonuçlanır. Tanıdığımızı
sandığımız insanları tanıyamamış olmanın üzüntüsü ve şaşkınlığı, bizi,
yolculuktan daha fazla yorar. Tam da burada, Mustafa Kutlu'nun şu sorusu
önemlidir: "Kırk yıl birlikte olmuş olsak bile, bir insanı ne kadar
tanıyabiliriz?" (Ezel Erverdi Kitabı, Sayfa 99)

Hep söylüyoruz, yine söyleyelim: Rakamlar maddiyatı, harfler ise
maneviyatı temsil eder. Dolayısıyla, rakamlar (ve hesaplar) üzerinden
sahici bir dostluk oluşmaz, sadece ortaklık kurulur.

Taraflar, ancak bir harfin (anlamın) ucundan tutarlarsa, dost olabilir
veya kalabilirler. Rakam ile harfi toplamaya kalkışırsanız eğer, bu
işlem, sizi Nurettin Topçu'nun şu sözüne götürür: "Menfaat yaşamak,
ahlak ise yaşatmak ister. Bir arada barınamazlar."

Madem sahici dostluklar harfler ve anlamlar vasıtasıyla kuruluyor, o
halde, edebiyatçılar arasındaki bu çekişme de nedir? Böyle
sorabilirsiniz.

Ne kadar ulvi amaçlarla yazarsak yazalım, sonunda, iş gelip benlik
meselesine dayanıyor. Edebiyat dünyasında beş-altı senelik
birlikteliklerin bile uzun sayılması, bundandır.

Peki, birçok insanın 'hesap uzmanı'na yahut 'madde bağımlısı'na
dönüştüğü bir devirde, çevremizdeki insanların dost olup olmadığını
nereden anlayacağız?

Galiba, serinlik veriyor mu, vermiyor mu, ona bakmak gerekiyor. Said
Yavuz'un da dediği gibi: Yüzler vardır, ruhun susamasını dindirir.

Yıllar önce, 'dost, her zaman taze olandır' diye yazmıştım. Bu tazeliği, ancak şöyle izah edebiliriz: "Eski, hiç eskimeyendir."

Kadim bir dostluğun oluşabilmesi için zorluklara, yokluklara ve
imtihanlara ihtiyaç vardır. Bütün bunlardan alnının akıyla çıkan
münasebete ise 'sınanmış dostluk' diyoruz. Şöyle anlatalım: Asıl
marifet, bahar aylarında veya yaz mevsiminde değil, kışın açabilmektir.
Yani iyi gün dostu olmak kolaydır, en mühimi, kötü gün dostu
olabilmektir.

Toparlayalım: Siyasi ikbal ve buna benzer dünyevi şeyler için 'kırk
yıllık dostların' birbirini yok saydığı günlerden geçiyoruz. Hesap
yapmaktan iş yapmaya veya dostluk kurmaya vakit bulamayanların sayısı da
her geçen gün artıyor. Bazı dost bildiklerimiz ise kırıcı, kıyıcı ve
ifşa edici. Oysa dostluk, açmayı değil, kapatmayı gerektirir. Sözgelimi
dostunun sırrını herkesten saklamak, ayıplarını örtmek, sözüne müdahale
etmemek, iyiliğini istemek, onun hüznüyle mahzun olmak; bütün bunlar,
'dostluğun adapları' arasındadır. (Marifetname'den)

Çünkü dostluk ve kardeşlik, öldükten sonra da devam eden kıymetlerimizden biridir. "Ahiret kardeşliği" diye boşuna denilmiyor.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İbrahim Tenekeci löşe yazıları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İlahiyatçının Araba Arkası Yazıları
» Herşey Ondan NE SANDIN Baldan mı sandın? İbrahim SAYAR
» ilahi abdükel asi etaka İbrahim bin Ethem duası
» zemzemin çıkışı.-Kurban Olayı-İbrahim Hacer ismail
» İbrahim Refik, ülkede ciddi kimlik ve kişilik probleminin yaşandığını söyledi.

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: KÜLTÜR DÜNYASI :: Kişisel Gelişim-Güzel Yazı-
Buraya geçin: