5 BALIK TÜRÜNDE AĞIR METALLER ÇIKTISAĞLIK - 12 Ekim 2012 15:22
Evsel,
endüstriyel, tarımsal ve kimyasal atıkların hızla kirlettiği Karadeniz,
balıkların yanında insan sağlığı açısından da büyük risk oluşturuyor.Sinop
Su Ürünleri Fakültesi bilim adamlarının sudaki metal kirliliğini
saptamak amacıyla dip balıklarının taşıdığı iz elementler (ağır
metaller) üzerine yaptığı araştırma,
Barbun, mezgit, izmarit balığı, dikenli vatoz, Akdeniz midyesi ve deniz salyangozunun civa, kobalt, çinko, kurşun, bakır ve kadmiyum gibi metal elementleri taşıdıklarını tespit etti. Sinir, kas fonksiyonları, solunum, dolaşım, bağışıklık sistemi,
hormonal denge kaybı, davranış, büyüme ve üreme gibi birçok hayati
fonksiyonunu olumsuz etkileyerek geri dönüşü olmayan zararlara neden
olabilen balıklardaki zehirli metaller, ölüme dahi sebebiyet
verebiliyor.
Çevre problemlerinden birisi olan su kirliliği en çok
Karadeniz'de yaşanıyor. Birçok nehirden denize dökülen kimyasal
maddeler, boyalar, petrol ürünleri, endüstriyel, evsel ve modern tarım
atıkları denizi hızla kirletiyor. Deniz suyunda partikül, metal
iyonları, organik ve inorganik bileşikler şeklinde bulunan kirletici
metaller, canlı ekosistemini zehirliyor. Karaciğer, iç organ, böbrek ve
dalak gibi organlarında biriken ağır metaller ise tüketimle insanlara
geçebiliyor. Sinop Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi bilim adamlarının 5
dip balığı üzerinde yaptığı araştırma ve analizlerde, balıklarda
kurşun, kadmiyum ve kobalt, yumuşakça türlerinde ise kobalt ve kurşun
çıktı. Bunlarda ölçüm değerleri sınırın altında, midye ve deniz
salyangozunda ise yüksek bulundu. Bilim adamları şimdi Karadeniz'de 44
familyaya ait toplam 94 türde de iz elementleri bulunmasından endişe
ediyor.
Cihan Haber Ajansı'na konuşan Sinop Üniversitesi Su
Ürünleri Fakültesi Fakültesi Temel Bilimler Bölümü Başkanı Prof. Dr.
Levent Bat, yapılan araştırmalarda bazı balıkların karaciğer, iç organ,
böbrek ve dalak gibi organ ve dokularında yüksek derecede metal
biriktirdiklerinin belirlendiğini söyledi.
Prof. Dr. Bat,
"Balıklar metalleri vücut yüzeyinden, solungaçlardan, su içerek veya
besin alımı sırasında yutarak sindirim yoluyla alabiliyor. Özellikle
kadmiyum, civa, kurşun ve kromu aktif doku ve organlarında
biriktirebiliyor. Yapılan çalışmalar, karaciğer, iç organ, böbrek ve
dalak gibi organ ve dokularında yüksek derecede metal biriktirdiklerini
gösteriyor. Bu metallerin balık dokularında artması, toksit etki
yapabilir. Bu balık ve diğer canlıları tüketen insanların sağlığı da
tehlikeye girebilir, hatta ölümlere neden olabilir." dedi.
"ELEMENTLER, EGE ve MARMARA'DAKİ BALIKLARDA DA VAR"Daha
önce yapılan araştırmaları hatırlatan Temel Bilimler Bölüm Başkanı
Prof. Dr. Levent Bat, "Ege Denizi'nde Levrek ve Dil Balığı'nda metal
birikimi farklılık gösteriyor. Bakır, çinko, demir, kurşun kadmiyum ve
civa, zemin ve yüzeye bağlı kalmayan balık türlerinde yüksek. İzmir
Körfezi'nde Akdeniz midyesinde metaller, balık ve biyolojik türlerden
fazladır. Marmara Denizi'nde İstiridye'de çinko, diğer metallere göre
yüksek çıktı. Orta ve Doğu Karadeniz'de hamsi, istavrit ve mezgit,
barbun, midye ve tek hücreli canlı türlerinde 7 metal bulunuyor. Bakır
doğu kısmında, kurşun ise batı kısmında ağır basıyor. Civa ise eşit
dağılıyor. " şeklinde konuştu.
"TÜRLERDEKİ BİRİKİM YETERİNCE BİLİNEMİYOR"Toksit
metallerin hangi balık türlerindeki birikim miktarının yeterince
bilinmediğine de değinen Prof. Dr. Bat, "Bu nedenle balıklardaki ağır
metaller, titizlikle araştırılmalıdır. Özellikle Ege ve Marmara
Denizi'nde yoğun araştırmalar yapılmasına karşın, deniz ürünlerinin
yüzde 76.89'u karşılayan Karadeniz'de araştırma sayısı çok azdır.
Tüketilmeden önce karaciğer dokusu fazla bulaştırılmadan çıkarılmalı ve
etleri iyi bir şekilde yıkanmalıdır." diye konuştu.
Ağır toksit
içerikli metaller, 1953 ve 1964'te Japonya'nın Minimata ve Niigata
kentlerindeki insanları zehirleyerek, çok sayıda kişinin ölümüne yol
açmıştı.