Hz. Ali’nin ölmediği, İbn-i Mülcem’in
öldürdüğü şahsın -hâşâ- onun kılığına girmiş bir şeytan olduğu iddia
ediliyor ve, “O göğe çıkmıştır. Gök gürültüsü de, onun kamçısının
şakırtısıdır” deniliyor. Bu iddiaya ne dersiniz?
Bu iddia da, bir önceki gibi yine İbn-i Sebe’nin köhne hurafelerinden
biridir. Hz. Ali’ye (ra) ulûhiyet isnat eden bu adam, onun vefatı
üzerine bu safsatayı ortaya atarak taraftarlarını buna inandırmayı
başarmıştır.
Maalesef o zaman hakkı bâtıldan, hayrı şerden
ayıramayan bir takım cahil kimseler, bu hurafeye kapılmışlardı. Bu
kimseler, İbn-i Sebe’nin sözlerinin, Kur’ân-ı Kerîm’in ölçülerine ve
Peygamberimizin (sav) tebliğ ettiği hakikatlere ne kadar ters düştüğünü,
maalesef muhakeme edememişlerdi. Hâlbuki İbn-i Sebe’nin bu iddiasının
sadece Kur’an’a değil, akıl ve mantığa, ilim ve hikmete de ne kadar zıt
olduğu gayet açıktır.
Bu iddiayı ortaya atan veya onlara kapılan
kimseler, şu sorulara ne cevap vereceklerdir? Hz. Ali’nin (ra) göğe
çekildiğini ve İbn-i Mülcem’in onun yerine şeytanı öldürdüğünü, o anda
camide bulunan Hz. Hasan ve
Hz. Hüseyin Efendilerimiz ve diğer sahabeler bilmediler mi?
Şayet bilemedikleri iddia edilirse, o halde, bu seçkin zevatın
bilemediğini, o anda olay yerinde bulunmayan İbn-i Sebe, nasıl oldu da
bilebildi?İbn-i Sebe, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Efendilerimize de
ulûhiyet isnat ettiğine göre, o zâtların bilemediklerini kendisi nasıl
bilmişti? Kaldı ki, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Efendilerimiz babalarını
yaralı olduğu halde eve getirip hizmetinde bulunmuşlardı. İbn-i Sebe’nin
köhne hurafesine göre, onlar babaları diye haşa şeytana mı hizmet
etmiş, onun mu cenaze namazını kılmışlardı? İbn-i Mülcem, Hz. Ali (ra)
Efendimizi değil de, şeytanı öldürdüyse, mükâfatlandırılması lâzım
gelmez miydi? Kendisine neden kısas uygulandı? Hz. Ali Efendimizin
evlâtları masum birini öldürmekle katil mi olmuş oldular? Bütün ömrü
boyunca Allah’tan azamî derecede korkan, Kur’an’ın hükümlerini gerek
kendine, gerekse bütün insanlara tatbikte azamî hassasiyet gösteren, her
anı Hakk’ı zikretmekle geçen ve Cennet ile müjdelenen bu zâta yapılan
böyle bir iftira, şeytanları bile hayrete düşürecek büyük bir
zulümdür. Kaldı ki, şeytanın kıyamete kadar yaşamasına Cenab-ı Hakk’ın
müsaade ettiği Kur’an’ı Kerim’de açıkça ifade edilmiştir.
Gök
gürlemesi mes’elesine gelince, bu tamamen hayâl mahsulü, köhne bir
hurafedir. Fakat ne yazık ki, henüz İslâm’ı lâyıkıyla öğrenme imkânı
bulamamış bir takım insanlar, bu safsataya kanmışlardır. Bunlar, Hz. Ali
şehid olmadan yahut dünyaya gelmeden önce de, göğün gürlediğini,
şimşeğin çaktığını maalesef düşünememişlerdir.