Kadının Araba Kullanması Caiz midir?
Bugün yaşanan hayata baktığımızda günün yaygın anlayışı diyor ki: "Hanımlar araba gibi bir nimetten
istifade etmeli, mahrum kalmamalıdırlar." Öyle olunca bizim içinde
yaşadığımız asrın verdiği bu hükme pek itirazımız olmaz. Peşin bir
hükümle kadının araba kullanmasına yasak gözüyle bakamayız.
Biz bu olaya ancak, araba kullanacak hanımın yol emniyetinin olup
olmaması açısından bakar, asayiş bakımından inceleme gereği duyarız.
Şayet hanımın araba kullandığı şehir içinde emniyeti varsa, şaibeli
durumlara maruz kalmayacağı yaşanan günlük hayattan anlaşılıyorsa mesele
yoktur. Hanım neden araba kullanamasın şehir içinde?..
Kadının şehir içinde araba kullanmasında mahzur olmayacağını ifade
etmekte tereddüt etmeyen bugünün fıkıh yazarları, şehirler arası
yolculukta aynı cesareti gösterememekte, yol emniyetinin olmayacağı
tenha yerlerde maruz kalabileceği muhtemel şaibeli durumları hesaba
katarak: “Yanında mahremi olmayan hanım, şehirler arası yolculuklarda
tek başına araba kullanmamaya dikkat etmelidir!” demekteler.
Aslında mesele, fıkıhçıların konusu olmaktan ziyade, yol emniyetinin
olup olmamasıyla ilgili bir asayiş meselesi olarak da görünmektedir.
Arabasıyla tek başına şehirler arası yolculuk yapan bir hanımın, yol
boyunca emniyeti ne durumdadır? Yolun tenha bir yerinde meydana
gelebilecek bir arıza, kaza veya herhangi bir duraklama durumunda, ne
gibi durumlarla karşılaşabilir?
"Hiç bir emniyetsizlik olmaz, ülkemizde namus emniyeti her yerde olanca
garantisiyle mevcuttur, şehir içi şehir dışı hiç fark etmiyor!..”
diyorsanız, kendiniz için geçerli cevabı kendiniz vermiş oluyorsunuz.
Bunu diyemiyor da:
“Ne olacağı pek belli olmaz, her türlü şaibeli durumlarla karşılaşması
beklenebilir.” diye endişe ediyorsanız, geçerli cevabı yine kendiniz
vermiş oluyorsunuz. Yahut da:
"Emin olunan yollar var, olunmayan yollar var..." diyerek Avrupa, Asya
memleketleri ayrımı da yapabilirsiniz. Almanya’da şehirler arası yol
emniyeti mevcuttur, bile diyebilirsiniz.
Konuyu neden yol emniyetiyle bu kadar ilgili görüyorum? Onu da arz
edeyim izninizle. Efendimiz (sav) Hazretleri Mekke’de Müslümanların
maruz kaldıkları can, mal, namus emniyetsizliklerinden şikayet edip
ümitsizleştikleri sırada, şu mealde bir gelecek açıklamasında bulunarak
buyurmuş ki:
"Siz acele ediyor, ümitsizliğe kapılıyorsunuz. Şunu iyi bilin ki,
ileride öyle mal, can, namus emniyetinin sağlandığı günler gelecek ki,
bir kadın Yemen’den kalkıp bindiği devesi üzerinde tek başına Mekke’ye
gelecek, Kabe’yi tavaf edip tekrar bineğine binerek tek başına
memleketine dönecektir. Bu sırada yolda vahşi hayvandan başka hiçbir
şeyden de korku ve endişe hissetmeyecektir!.."
Demek ki, yol emniyetinin sağlandığı zaman ve mekanlarda bir kadın tek
başına devesine, yani arabasına binerek uzaklardan yola çıkabilecek,
hedefine varıp işini gördükten sonra da tekrar arabasına binerek evine
dönebilecektir. Bu sırada yolda öylesine emniyet ve asayiş söz konusu
olacak ki, bu kadın vahşi bir hayvan saldırısı ihtimali dışında herhangi
bir şeyden korkup da emniyetsizlik hissetmeyecektir.
Demek bizim görevimiz, saadet asrında sağlanmış olan bu yol emniyet ve asayişini bugün de sağlamaktır. Şimdi burada soru şudur:
"Biz bugün bu emniyeti sağlayabilmiş miyiz? Yanında mahremi olmadan
şehirler arası araba kullanan hanımın böylesine bir emniyeti söz konusu
mudur?"
"Evetse, evet!.. Hayırsa, hayır!.."
(Ahmed Şahin, Yeni Aile İlmihali, Cihan Yayınları)