Nar kabuğu her derde deva Narın
kabuğunun, meme kanseri başta olmak üzere hemen hemen tüm kanser
türlerini önleyici ve iyileştirici faydaları olduğu açıklandı... Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Kimya Eğitimi Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
Prof. Dr. İbrahim Uslu,
AA muhabirine yaptığı açıklamada, narın insan sağlığına faydalarının
saymakla bitmeyeceğini, bu nedenle de bol bol tüketilmesi gereken bir
meyve olduğunu söyledi.
Tacıyla adeta meyvelerin kralı olan
narın,
her derde deva bir ilaç olduğunu ifade eden Uslu, ''Nar bağışıklık
sistemini güçlendirerek, bizleri başta kanser olmak üzere pek çok
hastalıktan da korumaktadır. İçerdiği flovanoidler, vitaminler,
polifenoller, antosiyaninler, taninler vasıtasıyla kolesterol ve şekeri
de dengeleyen özellikle hicaz narı, kalp ve damar sağlığımızı koruduğu
gibi, kanser hücrelerinin de gelişmesini çok önemli oranda
engellemektedir'' dedi.
Mucizevi bir şifa kaynağı olan narın kabuk, zar, çekirdek ve sudan oluştuğunu vurgulayan Uslu, şunları söyledi:
''
Nar suyunun genel
damar sağlığını, özellikle de kalbi koruduğu, damar tıkanıklıklarını
geriletme ve tansiyon düşürücü etkileri herkes tarafından bilinmektedir.
Halkımız narı, suyunu içerek tüketmektedir. Narın içindeki zarlar ile
yendiğinde mide ülserini iyileştirdiği ise pek az kişi tarafından
biliniyor. Yine son günlerde pek çok firmanın satışa sunduğu nar
çekirdeği yağı, çok değerli punicic acid içermektedir. Nar çekirdeği
yağı özellikle cildimizde kırışıklıkları ve yaşlanmayı gidermekte,
saçlarımızda canlılık ve saç çıkarıcı etkileri nedeniyle ilaç endüstrisi
tarafından önemli miktarda kullanılmaktadır.''
NAR KABUĞU, SUYUNDAN DAHA FAZLA DEĞERLİNar kabuğunun ise Türk halkı tarafından hiç kullanılmadan çöpe atıldığına dikkati çeken Uslu, şöyle devam etti:
''Halbuki Çin'deki Instutute of hygiene and Environmental Medicine
(Hijyen Enstitüsü ve Çevresel Tıp Bilimi) kuruluşunun yaptığı son
araştırmalara göre, nar kabuğu, suyuna göre daha fazla oranda değerli bileşikler içermektedir. Yani nar
suyu bir ilaç gibi sağlığımız için faydalıdır, ancak kabuğu suyundan
daha fazla değerlidir. Nar kabuğu içinde bulunan ellagik asit, başta
meme kanseri olmak üzere hemen hemen tüm kanser türlerini hem önleyici
hem de iyileştirici faydalar sağlamaktadır. Nar kabuğundaki
flavanoitler, fenolik bileşikler ve antioksantlar suyundan çok daha
fazla miktardadır.''
Prof. Dr. Uslu, araştırmaların, nar
kabuğunun kötü huylu kolesterolü azalttığı, beta hücrelerini artırarak
diyabetli hastalara, kalp ve damar hastalarına suyuna göre çok daha
önemli faydalar sağladığını gösterdiğini anlatarak, şunları kaydetti:
''Nar kabuğunda bulunan ellagik asit antioksidan, anti-mutajen ve
anti-kanser özelliklere sahiptir. Çalışmalar meme, yemek borusu, cilt,
bağırsak, prostat ve pankreas kanserlerinde anti-kanser özelliğini
göstermiştir. Ellagik asit P53 geninin kanser hücrelerince yok edilmesini engellemektedir. Ellagik asit
kansere neden olan moleküllere bağlanarak onları çok önemli bir oranda
etkisizleştirmektedir. Bu yüzden özellikle kanserli hastaların kullanımı
amacıyla ellagik asitli içecekler başta İsrail olmak üzere pek çok
ülkede eczahanelerde satılmaktadır. Nar kabuğu narın en değerli yeri
iken ülkemizde meyve suyu fabrikaları bu değerli maddeyi üstüne bir de
para vererek çöpe atmaktadır.
Yine kanserli hastaları tedavi etmek için nar
kabuğundan hazırlanmış ellegik asitli kapsüller 50 gramı 50 dolardan
eczahanelerde satılmaktadır. Bir firma yüzde 95 saflıktaki nar kabuğundan ürettiği ellagik acitin 1 gramını 83 avrodan satmaktadır. Görüldüğü üzere nar kabuğu nar suyundan çok çok daha fazla değerlidir.
Kanserli hastaların ilk başta vücutlarının pH'sını 7.4'ün üzerine
çıkarmaları gerekmektedir. Bunun için gerekli çabayı göstermeleri
gerekmektedir. O halde hem kansere yakalanmamak için hem de kansere
çözüm amacıyla artık hiçbir işe yaramayan siyah çay, asitli içecekler
yerine yeşil çay, ada çayı, zeytin yaprağı çayı gibi bitki çayları ve
özellikle de nar kabuğu çayını tüketelim.''
SIKILAN NARIN KABUKLARI ASLA ATILMAMALIEllagik asit sayesinde nar
kabuğunun, kanser hastalığına karşı çok önemli koruyucu, hatta kanseri
tedavi edici özellikleri olduğu vurgulayan Uslu, ''Bununla ilgili
literatürde çok fazla makale yayınlanmıştır. Tüm bu etkileri nedeniyle
özellikle meyve suyu fabrikalarından atılan tüm nar
kabuklarının kurutularak özellikle büyükbaş hayvanların gıdalarına
karıştırılması durumunda bu hayvanların da daha az hastalığa yakalanması
ve sağlıklı olmaları sağlanacaktır. Böylece büyükbaş hayvanlara
gereksiz yere antibiyotikler verilmeyeceğinden, bu hayvanların sütünü ve
etini kullanan bizlerin de bu antibiyotiklerden etkilenmemizin önüne
geçilmiş olacaktır'' dedi.
Prof. Dr. Uslu, evde sıkılan narın kabuklarının asla atılmaması gerektiğini de belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Gölgede veya 40-50 dereceyi geçmeyecek ortamlarda kurutarak, ufaladığımız nar kabuklarını serin bir yerde saklayalım. Daha sonra 100 gram kaynamış suya, 2 gram nar
kabuğu atarak, yaklaşık 10 dakika kaynatıp suyunu hemen her gün çay
olarak tüketelim. Böylece başta kanser, kalp ve şeker hastalıkları olmak
üzere pek çok hastalıktan kendimizi korumuş olacağız. Hatta çay
içmekten üşenirsek, kurutulmuş ve parçalanmış nar
kabuklarını, kahve çekme makinelerinde toz haline getirip, bir çay ya
da kahve kaşığı tozu salata, peynir gibi gıdalarla direk olarak ta
tüketebiliriz. Özellikle şeker hastaları beta hücrelerini artıracak bu
tozu tüketmeye özel çaba göstermelidir. Genelde tüm meyvelerde olduğu
gibi narın da en değerli yeri kabuğudur. Bir ilaç gibi içtiğimiz nar
suyundan arta kalan kabukları da asla atmayalım ve başta kanser, şeker
ve kalp olmak üzere hemen hemen tüm hastalıklardan korunalım.''
(AA)