Hayvanların ahirette ki durumları
Bediüzzaman
Hazretleri, konuyla alakalı olarak özetle şöyle demektedir: Hayvanların
ruhlarının bâki kalacağı, Hazreti Süleyman’ın (aleyhisselam) Hüdhüd kuşu
ve karıncası, Hazreti Salih’in (aleyhisselam) devesi ve Ashab-ı Kehf’in
köpeği gibi bazı hususi hayvanların hem cesetleriyle hem de ruhlarıyla
baki kalacağı, her tür hayvanın kullanılmak üzere ara sıra ceset
giyeceği sahih rivayetlerden anlaşılacağı gibi(1), hikmet, hakikat,
rahmet ve rubûbiyet öyle iktiza eder.(2)
hikmet.net
1- Begavî, Meâlimü’t-tenzil, 3/154; Ebu’s-Suud, Tefsiru Ebi’s-Suud 5/212.
2- Şualar, Üçüncü Şua, s. 66.
*********************
Hayvanlar da haşir meydanına çıkacaklar mı? Onların ahiret hayatından nasipleri nasıl olacak?
Bu
dünya tarlasının verdiği bütün insan ve hayvan mahsulleri mahşer
meydanında toplanacaktır. Şu var ki, hayvanların bedenleri hesap
safhasından sonra toprak olacaklar, ama ruhları baki kalacaktır. Dünya
hayatında her hayvan kendisine takdir edilen vazifesi aksatmadan yerine
getirmesinin mükafatını ahirette ruhani bir lezzet olarak tadacaktır. Bu
lezzetin mahiyetin bilmemiz elbette imkansızdır. Zira bu dünyada hangi
hayvanın bu hayattan ne gibi haz duyduğunu, nasıl lezzet aldığını da
bilemiyoruz. Bildiğimiz tek şey varsa o da ahiretin bu dünyadan
üstünlüğü nispetinde orada alınacak lezzetlerin ve duyulacak hazların da
çok ileri bir seviyede olacağıdır.
Canlılar içinde insanlar ve
cinler sorumlu varlıklardır. Allah ın emir ve yasaklarına uymakla
görevlidirler; hayatları boyu bir imtihana tabi tutulurlar. Ölünce de ya
cennete veya cehenneme girerler. Hayvanlar ise akıldan mahrum
olduklarından, günah - sevap, hayır - şer, cennet - cehennem gibi
kavramlar onlar için söz konusu değildir.Esas itibariyle ruhun kendisi
bakidir, ölmez, yok olmaz, bozulmaz. Ruhun geçici olarak misafir olduğu
vücut ise ölür, dağılır. Mahşerde iki sınıf mahluk diriltilecek, hesaba
çekildikten sonra sonra cennete yahut cehenneme sevk edileceklerdir..
Bunlar insanlar ve cinlerdir.
"Vahşi hayvanlar bir araya toplandığında…"
(Tekvir Suresi, 5) ayeti, hayvanların da mahşer meydanına
çıkarılacaklarını haber vermektedir. "O öyle bir gündür ki, insan kendi
eliyle işlediklerine bakar. Kafir de, "ne olurdu" der, "ben bir toprak
olsaydım." (Nebe Suresi, 40) ayeti ise hayvanların mahşer meydanında
karşılıklı olarak hesap verdikten sonra bedenlerinin toprak olacağını
haber verir.
Abdullah bin Ömer, Ebu Hureyre ve İmam Mücahid in
bu ayetin tefsirlerine göre, Cenabı Hak mahşer gününde hayvanları alıp
ödeştirecek, sonra da onlara, "Toprak olun." buyuracak, sonunda onların
hepsinin bedenleri toprak olacak, ruhları ise bakı kalacaktır.
Hayvanların cehennem azabından kurtulmalarına gıpta ile bakan kâfirler,
kendilerinin de toprak olmalarını arzu edeceklerdir.
Bir hadiste
peygamber efendimiz, "Her hak sahibine hakkını vereceksiniz. Hatta
boynuzsuz koyunun boynuzlu koyundan kısas suretiyle hakkı alınacaktır"
(Krş.Müslim, Birr 15, 60; Tirmizî, Kıyâmet 2; R.Salihın, 204.) buyurarak
ahirette hiçbir haksızlığın karşılıksız kalmayacağını bildirir.
Nitekim
hayvanların ruhları bâki kalacağını ve Süleyman Aleyhisselamın hüdhüdü
ve karıncası, Salih Aleyhisselamın devesi, Ashab-ı Kehf’in köpeği gibi
(bk. Alûsî, Ruhu’l-Beyân, 5/226; Kurtubî, 1/372) bazı özel hayvanların
hem ruhu, hem cesediyle bâki âleme gideceği ve herbir hayvan nevinin
arasıra istimâl için birtek cesedi bulunacağı, rivâyetlerden
anlaşılmakla beraber; hikmet, hakikat, rahmet ve rubûbiyet öyle iktiza
ederler.
Nur Külliyatında, hayvanların yaratılış gayeleri ne ise
onu en güzel şekilde icra edecek tarzda bir terbiyeden geçirildiklerine
ve her türlü meşakkate katlanarak görevlerini ömürleri boyunca yerine
getirdiklerine dikkat çekilerek ahiret hayatında onların da kendilerine
mahsus bir mükafat görecekleri şu ifadelerler nazara verilir:
"... Sair
zîruh ve hayvanatın dahi, kendilerine mahsus vazife-i fıtriye-i
Rabbaniyelerinde ve evamir-i Sübhaniyenin itaatlerinde telef olan ve
şiddetli meşakkat çeken zîruhların, onlara göre bir çeşit mükâfat-ı
ruhaniye ve onların istidadlarına göre bir nevi ücret-i maneviye, o
tükenmez hazine-i rahmetinde baîd değil ki bulunmasın. Dünyadan
gitmelerinden pek çok incinmesinler, belki memnun olsunlar." Sözler, 203
Sorularla İslamiyet