| KUTLU FORUM Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz |
|
| CD, DVD ve telif hakkı nedir ? kopyalamak caizmi ? | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
@bdulKadir Adminstratör
Mesaj Sayısı : 6736 Rep Gücü : 10015190 Rep Puanı : 97 Kayıt tarihi : 17/03/09 Yaş : 61 Nerden : İzmir
| Konu: CD, DVD ve telif hakkı nedir ? kopyalamak caizmi ? Perş. Ağus. 27, 2009 3:39 pm | |
| CD, DVD ve telif hakkı nedir ? Geçtiğimiz iki haftada telif hakkını hak, gayri maddi mal kavramlarının izahlarına dayandırarak var olduğunu izaha çalıştık. Şimdi bu mutlak hakkın izinsiz kullanımına sıra geldi. Şöyle başlayalım; neler telif hakkı kapsamı içine girer? Elektronik versiyonu olan bir malı (kitap, makale, müzik eseri vs.) internet ortamından yasak olduğu belirtilmesine rağmen indirmek; CD, DVD kopyalamak, bilgisayar programını izinsiz kullanmak vb. yüzlerce örnek sıralanabilir. Teknolojiye aşina olduğumuz ölçüde verdiğimiz bu ve benzeri örneklerde telif kapsamı açısından her bir ürün için farklı şeyler söylenme ihtimali olsa da genel manada, malın basılma-satılma-dağıtılmasını içine alan halka arz yetkisi, iktibaslarda sahibini belirtme, eserde değişiklik yapmama ve temsil gibi haklar sıralanabilir.
Tercihlerini kabullendiğimiz İslam bilginlerinin görüşlerine göre telif hakkı kapsamı içine giren bilgi ve düşünce ürünü olan eşyalar, İslam hukukuna göre gayri maddi maldır ve mutlak hakkın konusudur. Bunlar hem iktisadi hem de hukuki değere sahiptir. Elle tutulur, gözle görülür olmaması bir şeyi değiştirmez. Çünkü bunlar zihni çaba, uzun zaman, bedeni emek ve işin mahiyetine göre değişen binlerce-milyonlarca liralık harcamalar sonucu elde edilen ürünlerdir. Öyleyse bunların alıcısı sınırları hukuk tarafından belirlenen çerçeveye uymak zorundadır. Aksi halde hak ihlal edilmiş olur. Bu durumda ukbaya (ahirete) bakan veçhesiyle kul hakkı, dünyaya bakan veçhesiyle de fikri mülkiyet hukuku devreye girer. Ceza söz konusu olan bir fiil ortada varsa Ceza Hukuku, tazminat söz konusu ise Borçlar Hukuku ilgilenir ve müeyyideler devlet eliyle uygulanır.
Burada ilave şu sorulara kısa kısa cevap verebiliriz; bu mevzuda cehalet mazeret midir? Cevap; hayır, değildir. Nitekim günümüzde piyasada satılan mallara bu telif haklarının korunduğunu ifade eden semboller konulmaktadır. Mesela, daire içindeki c harfi yani © şekli bunu ifade eder.
Hak sahibinin gayrimüslim olması bir şey değiştirir mi? Cevap; hayır. Hak, haktır. Hakka sahip olan kişinin dini kimliğinin ne dünyevi ne de uhrevi açıdan hiçbir önemi yoktur. Bazı bilgisayar programlarında yapımcı firmanın kopyalama ihtimalini mevcut teknolojiyi kullanarak imkansız kılma ihtimalini değerlendirmemeleri, dolaylı izin ve ruhsat sayılmaz mı? Cevap; bu konuda iki ayrı görüş var. Bir; hak, haktır; küçüğüne-büyüğüne bakılmaz; dolayısıyla soruda ifade edilmek istenen "bidelaletil'l hal izin" izin sayılmaz, caiz değildir. İkinci görüş ise; "Bu fiili durum eğer kanunlar tarafından yasaklanmıyorsa gizli izin sayılır. Kişi ticaretini yapmamak ve sadece kendisi kullanmak için bu malı kopyalayabilir. Eğer halka arz ile ticareti yapılacaksa gerekli telif ücretinin ödenip iznin alınması gerekir." deniliyor.
Tüketiciler açısından baktığımız bu hadisenin bir de üretici kısmı var. Bilinen bir gerçek ki bugün arka arkasına şu üç yazının yazılmasına neden olan ürünler, her ne kadar uzun çaba, gayret ve masraflar sonucu elde edilmiş de olsa, aklıselimin kabulleneceği ölçünün dışında bir kâr marjı ile satışa sunulmaktadır. Tekel oluşturmalar, gereksiz yere üretici ile tüketici arasına konulan komisyoncular ürünün fiyatının suni olarak yükselmesine sebebiyet vermektedir. İzinsiz kopyalamaya insanları iten faktörlerden birinin de bu olduğu unutulmamalıdır. Tabii insan fıtratındaki çeşitli saikleri harekete geçirerek ihtiyaç olmayan nice şeyleri ihtiyaçmış gibi sunan aşırı reklam faaliyetlerini de başka bir muharrik sebep olarak akılda tutmak lazım. AHMET KURUCAN / ZAMAN
*********************FARUK BEŞER HOCA************* İslam ve Hayat programında CD kopyalamanın caiz olup olmadığı hakkında bilgiler aktarılıyor. CD kopyalamak kul hakkına girer mi? CD kopyalamak günah mıdır? İslam Hukukçusu Prof. Dr. Faruk Beşer İslam’ın temel ilmihal bilgileri, İslam mezhepleri, hadis, siyer, fıkıh, akaid ve ayet mealleri hakkında merak edilenleri soru cevap yoluyla yanıtlıyor…
http://www.kure.tv/inanc/81-islam-ve-hayat/cd-kopyalamak-kul-hakkina-girer-mi/30-Bolum/93418/ | |
| | | huzeyfe Süper Moderatör
Mesaj Sayısı : 7719 Rep Gücü : 18108 Rep Puanı : 23 Kayıt tarihi : 27/03/09
| Konu: Geri: CD, DVD ve telif hakkı nedir ? kopyalamak caizmi ? Cuma Nis. 27, 2012 4:11 am | |
| İnternetten program, kitap, oyun, film, ilahi-ezgi, mp3 vs. indirmek caiz midir? Bu şekilde üreticisinin, yapımcısının rızası olmadan lisansı kırılmış ürünlerin kullanılması caiz değildir. Burada hak ihlali söz konusudur. Hak sahibinin Müslüman olup olmaması hükmü farklı kılmaz. Lisans ücreti, üretici-yapımcının emeğinin karşılığı olarak belirlediği telif hakkı olmaktadır. Lisansını kırarak programı veya bir ürünü kullanmak, bu emek hakkını ihlal etmek demektir. Film, mp3 vs. için de aynı durum söz konusudur. Eser sahibinin rızası ve izni varsa, bu şekilde indirme yapılması caizdir. Böyle bir izin olmadan parçaların indirilmesi ise telif hakkını ihlalden dolayı caiz değildir. Günümüz meselelerine fetvalar isimli kitabında Halil Günenç Hocaefendi “ticaret kastı olmaksızın bir tane kopyalamak dinen haram değildir. Çünkü malın ticaretini yapmamaktadır. Ancak kanunlarına göre yasaklanmışsa kanunlara uymak gerekir. Bu sebepten tavsiye etmiyoruz. Ayrıca çalıntı malı almakla bu aynı değildir Mesela birisi bir kitabı çalıp satması başkadır O kitaptaki bilgileri satın aldığı bir kağıda yazıp satması başkadır. Siz o çalıntı mala değil kişinin kendi parası ile aldığı kağıda para vermektesiniz Ayrıca devletin yasakladığı her şey haram olmayacağı gibi yasaklamadığı her şey de helal olmaz. Zaten bu tür konular suistimale açık olduğu için korsan ürünlerin alınmasını tavsiye etmiyoruz.” diye daha yumuşak bir fetva veriyor. (Halil GÜNENÇ, Günümüz Meselelerine Fetvalar -1/ s.365-372) | |
| | | huzeyfe Süper Moderatör
Mesaj Sayısı : 7719 Rep Gücü : 18108 Rep Puanı : 23 Kayıt tarihi : 27/03/09
| Konu: Geri: CD, DVD ve telif hakkı nedir ? kopyalamak caizmi ? Cuma Nis. 27, 2012 4:12 am | |
| Korsan Kitap..MP3 ..iNTERNETTEN iNDİRME cAİZMİ..FARKLI görüşler Teyp, video kasetlerinin, mp 3 ve cd lerin de telif hakkı vardır. Bunlarda eser olduklarına göre, eser olmaları bakımından bunlar için de telif hakkı vardır.
Ancak ticaret kastı olmaksızın tek bir kaset, video, cd veya vcd çekimi söz konusuysa, iş değişir. Örfen buna bir şey denmez.
Ticaret yapmak maksadıyla külliyetli bir miktarda çoğaltma olmuşsa telif ücreti ödemeye tabi olur.
Ticaret kastı olmaksızın bir tane kopyalamak dinen haram değildir. Ancak kanunlarına göre yasaklanmışsa kanunlara uymak gerekir. Bu sebebten tavsiye etmiyoruz. Korsan video ve cd lerin de telif hakkı olduğunu bunun ticaretini yapan insanların bunun telif ücretini ödemesi gerektiğini ve aksi halde bunun ticaretini yapan şahsın mesul olduğunu ifade edelim. Ancak ticaret kastı olmaksızın bir tek cd çoğaltan kişi bundan mesul olmaz. Çünkü malın ticaretini yapmamaktadır.
Ayrıca çalıntı malı almakla bu aynı değildir. Mesela birisi bir kitabı çalıp satması başkadır. O kitaptaki bilgileri satın aldığı bir kağıda yazıp satması başkadır. Siz o çalıntı mala değil kişinin kendi parası ile aldığı kağıda para vermektesiniz. Ayrıca devletin yasakladığı her şey haram olmayacağı gibi yasaklamadığı her şey de helal olmaz.
Zaten bu tür konular suistimale açık olduğu için korsan cd lerin alınmasını tavsiye etmiyoruz.
Telîf, her hangi bir yazarın kendi görüşlerini yazmak veya başkalarından iktibaslar etmek ve kendinden de bir şeyler eklemek suretiyle bir eser meydana getirmesidir. Burada eserden kastettiğimiz, uzun veya kısa, geniş ya da dar hacimli bir metin veya ibaredir.
Tercüme ise, herhangi bir eseri bir lisandan başka bir lisana çevirmek, aktarmak mânâlarına gelmektedir. Tercüme edilen eserde, sadece lafız mütercime mânâ ise müellifine (yazarına) aittir. Telif edilen eserdeyse, lafız ve mânâ müellife aittir, ancak müellif eserini meydana getirirken başka kimselerin eserlerinden iktibaslar etmek yoluyla yararlanmış da olabilir.
İslâm hukukuna göre alışverişin rükünleri beştir:
1) Bayi, yani satıcı,
2) Müşteri, yani alıcı,
3) Müsmen, yani satılık mal,
4) Semen, yani satılan malın bedeli,
5) Sîga, yani îcâb ve kabul.
Bu beş rüknün veya bunlardan birkaçının ya da birinin eksik olması halinde yapılan bir alış veriş, İslâm hukukuna göre sahih değildir. Bu rükünlerden her birinin de kendine has birtakım şartları vardır. Burada bu şartları tek tek açıklamaya kalkışacak olursak söz çok uzar.
Bunun için sadece sorunuzu gayet yakından ilgilendiren üçüncü rüknün, yani müsmen dediğimiz satılık malın üzerinde birazcık durmak istiyorum. Satılık mal demek, Hanefi fıkhına göre elle tutulan, gözle görülen yararlı bir meta demektir. Şayet bir şey elle tutulup gözle görülmüyorsa, faydalı da değilse fıkhen buna mal denilmez. Ed-Durru'l-Muntekâ, İbnu Abidîn ve diğer Hanefi fıkıh kitaplarının tümü bunu böylece ifâde etmektedirler.
Şuf a Hakkı bunlardan birisidir. Meselâ birinin bir arsada sizinle ortaklığı veya komşuluğu vardır, sizin kendi hissenizi ya da arsanızı satmaya kalkışmanız halinde o ortağınızın veya komşunuzun müdahale edip sattığınız arsanın bedelini vererek onu satın alma hakkı vardır ki buna Şuf a Hakkı denir. İslâm'a göre Şuf a hakkı satılamaz.
Yani Şuf a Hakkına sahip olan bir kimse, bu hakkını bir başkasına satamaz. Çünkü hukuku mücerrededendir, elle tutulup gözle görülmeyen bir haktır. İşte telif hakkı da bu kabil haklardandır. Elle tutulup gözle görülmeyen bir haktır. Bir kitap, satılabilir. Ben başkasının yazdığı bir kitabı veya kendi yazdığım bir kitabı, elle yazmak suretiyle kopye etsem, istinsah etsem; o kopyeyi, o nüshayı başkasına satabilirim. Burada satış sözkonusudur. Çünkü orada elle tutulan gözle görülen bir mal vardır. Ama telif hakkı dediğimiz şey, yukarıda tarifi geçen hukuku mücerrededendir ve onun satışı olamaz. Çünkü bu, mal tarifi içine giren birşey değildir.
Buna göre ben, elimde bulunan herhangi bir eserin fotokopisini çektirebilir veya tab ettirebilirim. Çünkü benim elimde bir kitap vardır ve ben o kitabın maliki olduğum için kendi malım olan bu kitabı istediğim usulle çoğaltıp satabilirim. Yalnız zamanın âlimleri malın tarifini genişleterek elle tutulmayan ve gözle görülmeyen şey faydalı olduktan sonra malın şümulüne almışlar, tercüme ve icad gibi şeylerin haklarının satışını caiz görüyorlar. Şafii kitapları da menfâati mal sayıyor.
Halil GÜNENÇ, Günümüz Meselelerine Fetvalar I.
****************************** *
Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, dinin telif haklarını koruduğunu belirtti. Bardakoğlu, "Telif haklarına riayet, dinen gereken bir husus" derken, Prof. Dr. Saim Yeprem telif hakkının aynı zamanda kul hakkı demek olduğunu, bu konunun dinen cezası olduğu görüşünde birleşiyor.
********************
Eser sahiplerinin yasal ve hukukî uyarılarını dinleyerek hareket etmek, indirilen veya sahip olunan eserin helâl olması için önemlidir. İndirilmesi serbest bırakılmış eserler indirilebilir. Eser sahibinin indirilmesi için belirli şartlar koyduğu, meselâ şifrelediği ve ücrete tabi tuttuğu eseri, eser sahibinin şartlarına uygun olarak indirmek lâzımdır.
****************************
Dini (İslami) Eserlerde Kul Hakkı Olmaz
İslami Eserlerin Korsanlarında (yan sanayilerinde) Kul Hakkı Olmaz
İslami eser olması ve aslına sadık kalınması şartıyla; Kitab, Kaset, Cd, Mp3 gibi dökümanları, Orininalı pahalı olduğu veya bulunamadığı vb. sebeblerden dolayı, satın alamayanların, Korsanlarını (yan sanayi) alabilirler (indirebilirler vs.) .
İslam dininde tebliğ bir vazifedir. "Emr-i bil maruf ve nehy'i ani'l munker" emri gereğince insanları bilgilendirmek , tebliğ yapmak, İslami açıdan şevk ve zinde tutmak gibi meşru kasıtlarla kitap, cd tarzı yazılı ve görsel yayımların dağıtılmasında bir beis yoktur.
İslami eserleri; sanatçı , yazar gibi kişiler "Her hakkı mahfuzdur"; "Kul hakkıdır , helal etmiyorum" vs gibi duygusal ajitasyon içerikli cümlelerle engelleyemez, hele islami olmayan mahkemelerine baş vurarak veya onun kanunlarına sırtını dayayarak (sığınarak) korkutamaz, cezalandıramaz!
Kul hakkına girebilmesi için, veya iddiasının geçerlilik kazanabilmesi için önce "Hakkı" olması gerekmektedir.
Kul ise; maddiyattan önce dinin tebliği ve insanların o eserle istifade ederek amel etmesinden dolayı kendisine de gelecek sevabı için teşvik edici bir yol izlemelidir. Çünkü yazan, oynayan-izlenen, anlatılan argümanlar, dini bilgilerin aslı , kendisinine ait değil , İslam dinine ait dökümanlardır! Kendi hayatından bir sahne, vakıa gibi düşünerek para kazanma yoluna gidip yasak koyamaz, tekel oluşturamazlar. Zaten böyle bir hakları da yoktur. Bu sanatçılar, yayımcılar; yayımladıkları eserleri, asıl anlatan, yaşayan, açıklayan ve konunun meydana gelmesini sağlayan kimselere (çoğu ölmüş kimselerdir) sormadan, izin almadan hatta alamadan, bunları derleyip bir kitap veya Cd'de toplayarak geçim endişesiyle piyasaya sürerek altına da "kul hakkıdır , haramdır, yasaya aykırıdır" vs tehditvari sebeblerle kendisinden başkasına tebliğ amaçlı yayılmasını, çoğaltıp dağıtmasını engelleyemez. Hele İslam düzeninin hakim olduğu bir yerde, bu şekildeki "Din tacirlerine" kesinlikle müsade edilmez.
Dinimiz belli kesimlerin değil , fakir - zangin, alim-avam-, türk, kürt, arab, rum vs tüm insanların dinidir. Parası olanların alabileceği, parası olmayanların cahil kalmasına, şirk işlemesine veyahut tebliğin ulaştırılmamasına izin vermez. Asıl bunu engelleyenlerin cezalandırılmasını sağlar. Rasulullah s.a.v. şöyle buyurmuştur : “Hikmet (İlim) müminin yitik malıdır. Nerede bulsa alır.” (Tirmizi, İlim 19)
Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki : "Ameller ancak niyetlere göredir" buyurdu. (Buhârî, Bedu'l- Vahy, 1; Muslim, İmâre, 155)
Ayrıca yayınların üzerinde bulunan "Telif hakkı" kavramı ne selef ne halef döneminde olmayıp son asırlarda batı'da kapitalist zihniyetin etkisiyle oluşmuş bir kavramdır.
Şu anda İslam dünyası, kapitalist kanunlarıyla yönetildiği için bu sistem uygulanır. Halbuki İslam dini bunu red eder. Çünkü, alim, yazar, düşünür, üretkenler bir şey ortaya atarlarsa ve insanların ellerine ulaşırsa diğerlerin bunları tekrar yazmaları ve yapmalarını engelleyemezler. Bu hakka sahip değiller. Zira, ilim ve benzeri sahibinden çıkıp diğerlere ulaşırsa kendi mülkünden çıkmış olur. Herkes bunu alabilir, başkalarına verebilir. Fakat, yayınlanmazsa veya piyasaya çıkartmazsa kendisinde kalırsa kimse onu yayınlayamaz. Çünkü, o kitap, neşriyat, kaset ve CD onun şahsi mülküdür. Fakat, satın alan kimse başkalarına satabilir, basabilir ve kaydettirebilir. Çünkü, alınan şey satın alanın mülküdür. Mülk edinen kimse mülkünde istediği şekilde tasarruf edebilir. "Ben bir kitap alırsam bu kitap benim mülküm olur. Onu istediğim kimseye satabilirim, fotokopisini yaptırabilirim." Kaset, CD vs. aynı durumdadır. Çünkü, satış ve mülkiyetle ilgili Şeriatın hükümleri; bir kimse herhangi bir şey satın alırsa, miras kalırsa, hediye veya hibe olarak bir şey elde edinirse, o şey mülk edinenin olur. İstediği şekilde onunla ilgili her tasarruf hakkına sahip olur.
Satıcı, satın alana veya mülk edene onu bir daha basamazsın veya kayıt ettiremezsin şartı koşamaz. Bu şart batıldır. Çünkü, şartlar Şer’i hükme aykırı ise koşulmaz, koşulursa da ona uyulmaz. Rasulullah (sav) “Müslümanlar, şartlarına bağlı kalırsa ona uymazlar” (Buhari, Tirmizi, Abu Davud). Kimse bunu basıp çoğaltamaz ve satamaz şartı, şartı koşan kimse, helalı haram kılıyor. Bu nedenle, bu şart batıldır. Ayrıca başka bir hadiste Allah rasulu (sav): "Allahın kitabında olmayan her şart batıldır" (Buhârî, Mukâteb, 3; Muslim, Itk, 8; en-Nesâî, Talâk, 31, Buyû', 85) buyurmuştur.
Maddiyatçılık akımı ile son asrın vebası haline gelen para kullarının icadı olan bu yasak koyma (telif hakkı) kanunu, belli bir ilim ve sanat eseri meydana getiren bir kimsenin "artık bu eseri tekeline alıp kendisinden izinsiz çoğaltılmasına müsade etmemesi" diye bir hadise günümüze kadar sözkonusu değildi.
İslam'a göre alışverişin 5 ruknu vardır: 1- Bay'i, (satıcı), 2- Müşteri, (alıcı), 3- Musmen, (satılık mal), 4- Semen, (satılan malın bedeli), 5- Siga, (icab ve kabul)
Bu beş ruknun veya bunlardan birkaçının ya da birinin eksik olması halinde yapılan bir alış veriş, İslam hukukuna göre sahih değildir.
Bu rukunlerden her birinin de kendine has bir takım şartları vardır. Uzun olmasın diye bu şartları tek tek açıklamayacağım. Bunun için sadece 3. ruknun, yani musmen dediğimiz satılık malın üzerinde durmak gerekmektedir. "Satılık mal" demek fıkıh kitaplarımıza göre elle tutulan, gözle görülen yararlı bir meta demektir. Şayet bir şey elle tutulup gözle görülmüyorsa, faydalı da değilse fıkhen buna mal denilmez. Ed-Durru`l-Munteka, İbnu Abidin ve diğer Hanefi fıkıh kitaplarının tümü bunu böylece ifade etmektedirler. "Şufa Hakkı" bunlardandır. Mesela birinin bir arsada sizinle ortaklığı veya komşuluğu vardır, sizin kendi hissenizi yada arsanızı satmaya kalkışmanız halinde (öncelikli olarak) o ortağınızın veya komşunuzun müdahele edip sattığınız arsanın bedelini vererek onu satın alma hakkı vardır ki buna Şufa Hakkı denir. İslam`a göre Şufa hakkı satılmaz. Yani Şufa Hakkına sahip olan bir kimse, bu hakkını bir başkasına satamaz. Çünkü hukuki mucerrededendir, elle tutulup gözle görülmeyen bir haktır. İşte telif hakkı da bu kabil haklardandır. Elle tutulup gözle görülmeyen bir haktır. Bir kitap, satılabilir. Ben başkasının yazdığı bir kitabı veya kendi yazdığım bir kitabı, elle yazmak suretiyle kopye etsem, istinsah etsem; o kopyeyi, o nushayı başkasına satabilirim. Burada satış sözkonusudur. Çünkü orada elle tutulan gözle görülen bir mal vardır. Ama telif hakkı dediğimiz şey, yukarıda tarifi geçen hukuku mucerrededendir ve onun satışı olamaz. Çünkü bu, mal tarifi içine giren birşey değildir. Buna göre ben, elimde bulunan herhangi bir eserin fotokopisini çektirebilir veya tab ettirebilirim. Çünkü benim elimde bir kitap vardır ve ben o kitabın maliki olduğum için kendi malım olan bu kitabı istediğim usulle çoğaltabilirim.
Böylece "vergi" ve "Bandrollü ürün" (Her ne kadar Bandrolunde korsanı yapılıyor olsada) aldatmacasıyla tağuti rejime açıktan (mali) destek verenlere katılmamanın doyumsuz hazzına ulaşırım.
Ticarette Kul hakkı, ancak aslının kişinin kendisine ait olan, (dini olmayan) işlerde geçerlidir.
İslam dini İmamın parayla namaz kıldırmasını, Kuran öğretmesini bile yasaklamışken, tebliğ unsuru olacak yayınları ticarete alet eden tüccarlara(!) fırsat vermez!
Konuyla İlgili Deliller
Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki : "Kur'ân-ı Kerîm'i tilavet ediniz. Fakat karşılığında ücret alıp menfaat sağlamayınız. (yemeyiniz)" (Ahmed b. Hanbel, III, 428, İbn Ebî Şeybe, Musannef, II, 292).
Rasulullah (s.a.v) buyurdu ki : “Kim Kur’an okur da onun vesilesiyle insanların mallarını yerse, kıyamet günü yüzü etten soyulmuş bir kemik halinde gelir." (İbn Ebî Şeybe, Musannef, II, 292; Beyhakî, es-Sunenu’l-Kubrâ, II, 532; Ebû Nuaym, Hilyetu’l-Evliya, IV, 199)”
Nebî (s.a.v.)'in Amr b. Ebî'l-Âs'a vasiyet edip, yerine getirilmesi istediği şeylerin sonuncusu şu olmuştur: "Eğer sen muezzin edinilirsen, muezzinlikten dolayı bir ücret alma" (Tirmizî, Salât, 41; Nesâî, Ezan, 32; İbn Mâce, Ezan, 3; Ahmed b. Hanbel, Musned, IV, 217).
Ubey b. Ka'b (r.a)dan rivayet edildiğine göre, kendisi bir adamı okutmuş o da kendisine buna karşılık bir yay vermiştir. Ubey bunun hükmünü Allah Rasulunden sorunca o şöyle cevap vermiştir: "Âllah'ın sana kıyamet gününde ateşten bir yay ve halka vermesini arzu eder misin?" Ubey'in "Hayır" demesi üzerine "Öyleyse onu geri ver" buyurmuştur. (Ebu Dâvud İcâre, 1; İbn Mâce, Ticârât, 8; Bedâyiu's-Sanayi ; IV, 191).
Osman b. Ebi’l-As da şöyle demektedir: “Allah Rasulu (s.a.v.) bana ezan okuması karşılığında ücret taleb etmeyen bir muezzin tutmayı tavsiye etti. (Bu hadis dört Sunen’de benzer lafızlarla rivayet edilmektedir: Ebû Davud, Salât, 39; Nesaî, Ezan, 32; Tirmizî, Salât, 41; İbn Mâce, Ezan, 3.)”
Kâsanî, Osman b. Ebi’l-As’a Allah Rasulu (s.a.v)’in ezan okuması karşılığında ücret talep etmeyen bir muezzin bulmasını tavsiye ettiği hadisle alakalı şöyle demektedir: Çünkü ezan, kamet, namaz ve Kur’an-ı Kerim okutmak karşılığında ücret almak insanları cemaatle namaz kılmaktan, Kur’an-ı Kerim ve ilim öğrenmekten uzaklaştıran başlıca nedendir. (Kâsânî, Bedaiu’s-Senaî, Beyrut, 1997, VI, 14). Zira ücretin ağırlığı insanları ibadet yapmaktan alıkor. Allah Teala şöyle buyurarak bu meseleye işaret etmektedir: “Yoksa sen onlardan (tebliğ görevine karşılık) bir ücret istiyorsun da, onlar borçtan bir yük altında mı kalmışlardır?” İslam’ın emirlerini tebliğ eden Allah Rasulu ile alakalı Kur’an-ı Kerim: “Halbuki sen buna karşılık onlardan bir ücret de istemiyorsun. (Yusuf 104)” buyurmaktadır.
"De ki : Ben sizden herhangi bir ücret istemem, O sizin içindir. Benim ecrim ancak ALLAH'a aittir. O, her şeye şahiddir" (Se'be 47)
"De ki: "Ben, buna karşı sizden bir ücret değil, ancak Rabbine doğru bir yol tutmayı dileyen kimseler (olmanızı) istiyorum." (Furkan 57)
Nasıl Allah Rasulu tebliğ vazifesini meccanen (karşılıksız) yaptıysa Onun; “burada olanlar olmayanlara tebliğ etsin” emrine muhatap olan ümmeti de dini mesaili hasbi olarak yürütmekle mükelleftir. (Kâsânî, Bedaiu’s-Senaî, Beyrut, 1997, VI, 14).
Selef ulemasının önemli bir bölümü Kur’an-ı Kerim öğretme karşılında ücret almanın caiz olmadığı görüşündedir. Zuhrî’ye göre öğretme karşılığında alınan bedel mekruhtur. Ebû Hanife ve talebelerine göre ise caiz değildir. (Aynî, Umdetu’l-Kârî Şerhu Sâhihi’l-Buhârî, Beyrut, 2001, XII, 135).
Nitekim Hanefî fakihlerden el-Hakimu’ş-Şehid (v. 334/945) “el-Kâfî” adlı mudevven eserinde: “Kişinin çocuğuna Kur’an-ı Kerim fıkıh, feraiz öğretmesi ya da ramazanda onlara imamlık veya muezzinlik yapması için ilim sahibi birisini parayla tutması caiz değildir.” demektedir. (Aynî, el-Binaye, Beyrut, 2000, XII, 135)
Merğinanî ve İbn Humam’a göre insanların, Kur’an öğretmek gibi dini vazifeler karşılığında ücret almaları caiz değildir. (Merğinanî, el-Hidaye Şerh-u Bidayeti’l-Mubtedî, Beyrut, ty., III, 235).
****************************
D. Ali Erzincanlı korsanlara 'helal' etti
Albümlerinizin de korsanları çıkıyor mu? Yoksa dinleyicileriniz korsana karşı duyarlı mı? Albümlerim korsanı var ama çok değil. Bazen korsan albümlerimi imzaladığım da oluyor. İnternete bir bakıyorsunuz bütün parçalarınız mevcut. İnsanlar birbirine 'Allah razı olsun' diyerek albümleri paylaşıyor. Bugün biz bir albümü çıkaracak kadar ekonomik güce sahibiz. O yüzden şahsım adına korsan albümümü alanlara bütün hakkımı helal ediyorum. Gelecek yıl En Sevgiliye 9'u çıkardığımda üç bin tane hediyelik promosyon bastıracağım. Daha sonra albümümü ücretsiz olarak internet siteme koymayı düşünüyorum.
Nihat Hatipoğlu
KORSAN CD'LERİMİ İMZALIYORUM Neden?
Korsan yayıncılığın yanında değilim ve tamamen karşıyım. Ama benim durumum daha farklı, bir kişi bile programımı izliyor ya da kitabımı okuyup etkileniyorsa bu çok olumlu birşeydir. Bu yüzden önüme korsan CD geldiğinde `niye getirdiniz?` diye sormam. Bir insana fayda sağlayacaksa imzalarım. Benim CD`lerimi çoğaltıp benden helallik isteyen yüzlerce insan olmuştur. Hiçbirine `Helal etmiyorum` demedim. Hatta bundan dolayıda CD`lerimi çıkartan firmayla da sorun yaşadım.
Doğal... Serzenişte bulunmışlardır. Çünkü ben bunları radyoda da söylüyorum. Lütfen bunları çoğaltın ve dağıtın diyorum.
Yazı Sahibi Abdulhakem İzzetli. | |
| | | huzeyfe Süper Moderatör
Mesaj Sayısı : 7719 Rep Gücü : 18108 Rep Puanı : 23 Kayıt tarihi : 27/03/09
| Konu: Geri: CD, DVD ve telif hakkı nedir ? kopyalamak caizmi ? Cuma Nis. 27, 2012 4:25 am | |
| Saleyküm Evet değerli hocam İnternetten Müzik (mp3) İndirmek Günah mı ? Cevaplarsanız gerçekten çok sevinirim Ticaret kastı olmaksızın kendisi için kişinin mp3 halinde edinmesi ya da cd'nin bir tane nüsha şeklinde kendine kopyalamak suretiyle edinmesi dinen haram değildir Ancak kanunlarına göre yasaklanmışsa kanunlara uymak gerekir Bu sebebten yalnızca tavsiye edilmemektedir Ticaret kastı olmaksızın bir tek cd çoğaltan kişi bundan mesul olmaz Çünkü malın ticaretini yapmamaktadır Telîf, her hangi bir yazarın kendi görüşlerini yazmak veya başkalarından iktibaslar etmek ve kendinden de bir şeyler eklemek suretiyle bir eser meydana getirmesidir Burada eserden kastettiğimiz, uzun veya kısa, geniş ya da dar hacimli bir metin veya ibaredir Tercüme ise, herhangi bir eseri bir lisandan başka bir lisana çevirmek, aktarmak mânâlarına gelmektedir Tercüme edilen eserde, sadece lafız mütercime mânâ ise müellifine (yazarına) aittir Telif edilen eserdeyse, lafız ve mânâ müellife aittir, ancak müellif eserini meydana getirirken başka kimselerin eserlerinden iktibaslar etmek yoluyla yararlanmış da olabilir Ancak ben, diğer sorulara geçmeden önce İslâm'da telif hakkı var mıdır, yok mudur; bu konuda İslâm hukukçularının görüşleri nelerdir, onu kısaca bir mukaddime şeklinde vermek isterim İslâm hukukuna göre alışverişin rükünleri beştir: 1) Bayi, yani satıcı, 2) Müşteri, yani alıcı, 3) Müsmen, yani satılık mal, 4) Semen, yani satılan malın bedeli, 5) Sîga, yani îcâb ve kabul Bu beş rüknün veya bunlardan birkaçının ya da birinin eksik olması halinde yapılan bir alış veriş, İslâm hukukuna göre sahih değildir Bu rükünlerden her birinin de kendine has birtakım şartları vardır Burada bu şartları tek tek açıklamaya kalkışacak olursak söz çok uzar Bunun için sadece sorunuzu gayet yakından ilgilendiren üçüncü rüknün, yani müsmen dediğimiz satılık malın üzerinde birazcık durmak istiyorum Satılık mal demek, Hanefi fıkhına göre elle tutulan, gözle görülen yararlı bir meta demektir Şayet bir şey elle tutulup gözle görülmüyorsa, faydalı da değilse fıkhen buna mal denilmez Ed-Durru'l-Muntekâ, İbnu Abidîn ve diğer Hanefi fıkıh kitaplarının tümü bunu böylece ifâde etmektedirler Şuf a Hakkı bunlardan birisidir Meselâ birinin bir arsada sizinle ortaklığı veya komşuluğu vardır, sizin kendi hissenizi ya da arsanızı satmaya kalkışmanız halinde o ortağınızın veya komşunuzun müdahale edip sattığınız arsanın bedelini vererek onu satın alma hakkı vardır ki buna Şuf a Hakkı denir İslâm'a göre Şuf a hakkı satılamaz Yani Şuf a Hakkına sahip olan bir kimse, bu hakkını bir başkasına satamaz Çünkü hukuku mücerrededendir, elle tutulup gözle görülmeyen bir haktır İşte telif hakkı da bu kabil haklardandır Elle tutulup gözle görülmeyen bir haktır Bir kitap, satılabilir Ben başkasının yazdığı bir kitabı veya kendi yazdığım bir kitabı, elle yazmak suretiyle kopye etsem, istinsah etsem; o kopyeyi, o nüshayı başkasına satabilirim Burada satış sözkonusudur Çünkü orada elle tutulan gözle görülen bir mal vardır Ama telif hakkı dediğimiz şey, yukarıda tarifi geçen hukuku mücerrededendir ve onun satışı olamaz Çünkü bu, mal tarifi içine giren birşey değildir Buna göre ben, elimde bulunan herhangi bir eserin fotokopisini çektirebilir veya tab ettirebilirim Çünkü benim elimde bir kitap vardır ve ben o kitabın maliki olduğum için kendi malım olan bu kitabı istediğim usulle çoğaltıp satabilirim Yalnız zamanın âlimleri malın tarifini genişleterek elle tutulmayan ve gözle görülmeyen şey faydalı olduktan sonra malın şümulüne almışlar, tercüme ve icad gibi şeylerin haklarının satışını caiz görüyorlar Şafii kitapları da menfâati mal sayıyorlar Fetva: HALİL GÜNENÇ Kaynak: Günümüz Meselelerine Fetvalar I | |
| | | | CD, DVD ve telif hakkı nedir ? kopyalamak caizmi ? | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|