GAPS Diyeti
GAPS Diyeti; GAPS Tedavisinin en temel unsurudur. Bozulan bakteri dengesini (disbiyozis) düzeltmek; hasarlı, yaralı, ülserli, ateşli, sızıntılı bağırsak (leaky gut syndrome) duvarını ve bağırsak epitel dokusunu iyileştirmek için uygulanan özel bir beslenme programıdır.
GAPS hastalarına uygun olan diyet, genel olarak Spesifik Karbonhidrat Diyetine dayanmaktadır. Bu beslenme programında; patojen bakterileri ve mantarları besleyen, nörotoksin üreten yiyecekler, işlenmiş gıdalar tamamen diyetten çıkarılır. Dost bakteri adını verdiğimiz probiyotik desteği sağlayan fermente yiyecekler ve probiyotik destekleri ise diyetin vazgeçilmezlerindendir.
GAPS Beslenme programı, kısa bir zamanda bağırsak hasarını giderdiği ve böylece sızıntıları engellediği için; sindirilmemiş yiyeceklerin, toksinlerin, ağır metallerin kana geçişini durdurur. Bu durumun sonucu olarak hem beynin, hem de tüm doku ve organların toksinlenmesi ortadan kalkacağı için; diyetten kısa bir süre sonra psikiyatrik ve fizyolojik semptomlar da ortadan kalkacaktır. Yani; epileptik, şizofrenik, disleksik, depresif, manik vb. tüm psikolojik semptomlar yanında; alerji, egzema, anemi vb. fizyolojik semptomlar da giriş diyetinin ilk aşamalarında ortadan kalkmaya başlar. Çünkü; sızıntılı bağırsak duvarı iyileşerek, beyni ve tüm bedeni zehirleyen toksin geçişi durur. Semptomlar ortadan kalksa bile, bakteri dengesinin sağlanması ve tedavinin tamamlanması için giriş diyetinden sonra en az bir yıl kadar Tam Diyet sürdürülür. Daha sonra, birer birer diyet boyunca izin verilmeyen gıdalara geçilir, semptomlar kontrol edilerek diyette kalır veya geçici bir süre tekrar diyete ekleyerek GAPS Diyetinden tamamen çıkılır.
GAPS Diyeti üç ana bölümden oluşmaktadır:
1.GAPS Giriş Diyeti (6 aşamalıdır, psikolojik ve fizyolojik hastalık semptomları giriş diyetinin ilk aşamalarında ortadan kalkmaya başlar)
2.Tam GAPS Diyeti (Bağırsak florası tamamen dengelenir ve psikolojik, fizyolojik semptomlar tamamen ortadan kalkar)
3.GAPS Diyetinden çıkış (Bağırsak florası, duvarı ve epitel dokusu tamamen iyileşmiştir ve GAPS Protokolü doğrultusunda diyetten çıkılır)
"GAPS Giriş Diyeti, bağırsak astarını çabucak iyileştirip mühürlemek için tasarlanmıştır. Giriş Diyeti, bağırsak astarı için faydalı bol miktarda besleyici madde içerir: amino asitler, jelatin, glikozaminler, yağlar, vitaminler, mineraller, vb. yani bağırsak astarını meydana getiren tüm maddeler.
GAPS hastalarının bağırsak astarı genellikle iltihaplı ve ülserlidir. Her zaman özel bir belirtisi olmadığı için kendileri de bu durumun farkında olmayabilirler. Hastanızın bağırsak astarı yaralı ve aşırı hassas olabilir. GAPS Giriş Diyeti bağırsağı rahatsız edebilecek ve iyileşme sürecini olumsuz etkileyebilecek maddeleri içermez ve yararlı bakterileri artıracak besinleri içerir. Giriş Diyetiyle bağırsak duvarı onarılır ve böylece yiyecekler emilmeden önce düzgün bir şekilde sindirilir, çoğu gıda intoleransı ve alerjisi de ortadan kalkar.
GAPS hastalarının çoğuna, Tam GAPS Diyetine geçmeden önce Giriş Diyetini uygulamalarını öneriyorum. Hastanızın durumunun ciddiyetine göre, bu programı semptomların izin verdiği ölçüde ve hızda tamamlayabilirsiniz. Örneğin birinci aşamayı birkaç günde geçip, ikinci aşamada daha uzun zaman geçirebilirsiniz. Reflü, ishal, karın ağrısı, şişkinlik, ileri derecede kabızlık, gıda intoleransı, alerji, egzema gibi rahatsızlıkları olanların Giriş Diyetini harfiyen uygulamaları çok önemli. Bu diyet, semptomları hızla azaltıp sindirim sistemini iyileştirmeye başlayacaktır. Sağlıklı insanlar için bile faydalıdır: Eğer siz ya da çocuğunuz, mide iltihabına veya herhangi bir ishal türüne yakalanırsanız, Giriş Diyetini birkaç gün uygulamak, genellikle herhangi bir ilaca gerek kalmadan semptomları hızla ve kalıcı olarak yok edecektir.
Ciddi sindirim ve gıda intoleransı sorunu yaşamayanlar Giriş Diyetini hızlı tamamlayabilirler. Yine de Giriş Diyetini atlayıp Tam GAPS Diyetiyle başlamamaya gayret edin. Çünkü Giriş Diyeti, bağırsağınızın ve vücudunuzun iyileşme süreçlerini optimize edecek en iyi şansı size verecektir. Giriş Diyetini atlamanın, uzun süre devam eden ve baş edilmesi güç sorunlara yol açtığı vakalara tanıklık ettim.
GAPS Giriş Diyeti 6 aşamalıdır. Diyette bir sonraki aşamaya geçmek için ağrının veya ishalin dinmesini beklemek gerekiyor. Bazı gıdaları diyete, hastanın hassasiyetine göre bu programda belirtilenden daha sonra eklemeniz gerekebilir. Giriş Diyetinden ve hastanızın başlıca sindirim sorunları giderildikten sonra Tam GAPS Diyetine geçebilirsiniz."
(GAPS Kitabı Bölüm 1:Sayfa 146)"Tam GAPS Diyeti: GAPS Giriş Diyeti tamamlandıktan sonra, GAPS pişirme ve yeme konseptiyle ilgili oldukça tecrübeli sayılırsınız. Ayrıca hastanızın kendi bireysel tarzında gıdalara gösterdiği tepkiler konusunda da uzmanlaştınız. Bu, hastanıza hayatı boyunca hizmet edecek eşsiz ve çok değerli bir bilgidir. Bu yüzden Giriş Diyeti ve sonrasında bir günlük tutmak faydalı olabilir. Böylece gıdaları ilk kez eklerken yaşadıklarınızı, hastanızın kişisel semptom ve reaksiyonlarını kaydedebilirsiniz. Tam GAPS Diyetini yaklaşık iki yıl boyunca uygulamalısınız. "
(GAPS Kitabı Bölüm1:Sayfa 157)
"Tam GAPS Diyetinden çıkış: Bu aşamaya geçmek için acele etmeyin. GAPS’ın katı diyetine en az 1,5-2 yıl uymak gerekir. (Hastalık semptomları giriş diyetinde ortadan kalkmasına rağmen) Hastalığın ciddiyetine bağlı olarak, bazıları daha hızlı iyileşirken bazılarının iyileşmesi çok dah
a uzun sürer. GAPS Diyetinde izin verilmeyen yiyeceklere başlamak için hastanızın sindiriminin en az 6 ay boyunca normal olarak sürmesi gerekir." (GAPS Kitabı Bölüm1:Sayfa 160)
GAPS Diyeti ilk bakışta çok zor görünür. Ama besin değeri son derece yüksek ve sağlıklı bir diyettir. Ayrıca, hastanızın bağırsak astarının iyileşip mühürlenmesini ve sağlıklı bir hayat sürmesi için zemin oluşmasını sağlar. Bunun anlamı, GAPS hastalarının büyük çoğunluğunun hayatlarının geri kalanlarında özel bir diyet uygulamak zorunda kalmamalarıdır. Sindirim sistemi bir kez sağlıklı çalışmaya başladığında, bütün dünyada yaygın olarak tüketilen besleyici gıdaları kademeli olarak tüketmeye başlayabilirler. Bazıları bu hedefe 2 yılda, bazıları daha uzun zamanda ulaşır. Bu süre hastalığın ciddiyetine ve hastanın yaşına bağlıdır. Çocuklar genellikle yetişkinlerden daha çabuk iyileşirler. Bir kez başladıktan sonra GAPS Diyeti, evdeki diğer pişirme işlemlerinden ve ailenin beslenmesinden daha zor gelmez."
GAPS Hastaları İçin Uygun Diyet
GAPS Hastalığı temelde bir sindirim hastalığıdır ve buna göre tedavi edilmelidir. GAPS hastalarına uygun olan diyet, genel olarak Spesifik Karbonhidrat Diyetine dayanmaktadır. Dr.Natasha Campbell McBride, hastalarına uyarlayabilmek için yıllar içinde diyette değişiklikler yaparak diyeti geilştirmiştir. GAPS Beslenme Programında Mutlaka Bulunmasu Gerekenler
1.Et ve Balık: Bütün taze ve donmuş etler, av eti, sakadat, kümes hayvanları, balık ve kabuklu deniz ürünleri. Et ve balık mükemmel besin kaynaklarıdır. Yaygın inanışın aksine, insanların günlük ihtiyacı olan aminoasitler, vitaminler, besleyici yağlar, çoğu mineral ve diğer besinler; en yüksek oranda et, balık ve diğer hayvansal gıdalardır. Et ve balıktaki bunca besin aynı zamanda insanlar için en sindirilebilir haldedir.
Et, balık ve kemik suları son derece besleyici ve sindirim için faydalı besinlerdir. Et, kemik ve balığı suda haşladığınızda besinlerin çoğu suya geçer. Bu suları çorba ve güveç yapmak için veya yemeklerle ya da yemek aralarında ısıtıcı ve tedavi edici bir içecek olarak tüketebilirsiniz. Tarifler bölümünde et, kemik ve balık suyu yapımıyla ilgili detaylı açıklamaları bulabilirsiniz. Bütün ticari amaçlı et suyu tabletlerinden ve granüllerinden uzak durmak gerektiğini söylemeye gerek bile yok. Çünkü, evde yapılmış et-kemik suyunun hiçbir iyileştirici özelliğini taşımazlar ve zararlı içeriklerle dolulardır. Suda pişirilen etler, sindirim sistemi hassas kişiler için daha kolay sindirilir besinlerdir.
Yağsız etten uzak durun; vücudumuz et liflerini ancak yağ, kolajen ve bir etin sağlayabileceği diğer maddelerle birlikteyken kullanabilir. GAPS hastaları yeterince hayvansal yağ tüketmelidir, bu yüzden pişireceğiniz etin etrafında yağ da olsun. Kümes hayvanlarının da etiyle birlikte yağını ve derisini de yemeliyiz.
2.Süt ve Süt Ürünleri:Spesifik Karbonhidrat Diyeti, laktoz içermeyen süt ürünlerine izin veriyor. Laktoz, çift moleküllü bir süt şekeridir. Taze sütte ve ticari pek çok süt ürününde bulunur. Çeşitli kaynaklara göre dünya nüfusunun % 25 ila % 90’ı, laktaz adı verilen sindirim enziminin eksikliğinden dolayı laktozu sindiremez. GAPS hastaları ve bağırsak sorunu yaşayanlar, hiçbir şekilde sindiremeyecekleri için laktozdan uzak durmalılardır. Yoğurt, ekşi krema ve doğal peynirler gibi iyi fermente edilmiş süt ürünlerinde genellikle laktoz bulunmaz, çünkü fermantasyon sürecinde bakteriler laktozu besin olarak tüketmektedir.
Ancak süt, GAPS hastalarının kaçınması gereken laktoz dışında da maddeler içerir. Üzerinde en fazla araştırılmış madde ise süt proteini olan kazeindir. GAPS Hastalarında, kazein yeterince sindirilemediği için, kana kazomorfin olarak geçer. Kazomorfinin kimyasal yapısı, uyuşturucularda olduğu gibi opiat yapılıdır; otizm, şizofreni, depresyon gibi hastalıkları olanların idrarında görülmektedir. Gerçekten de süt ürünlerini, bazı (hepsi değil) otistik çocukların ve şizofreni hastalarının diyetinden tamamen çıkarıldığında, klinik tablonun da bazen oldukça net bir şekilde düzeldiği görülür. Özellikle hangi kazein türünün probleme yol açtığı hakkında süren bir tartışma var. En çok beta-kazeinler denilen bir protein grubu üzerinde duruluyor. Örneğin Cade ve diğer araştırmacılar, bu protein grubunun sağlıksız bir bağırsakta beta-kazomorfin 7’ye dönüştüğünü kanıtladılar. Bu madde beynin görme, duyma ve iletişim gibi fonksiyonlarından sorumlu 32 farklı bölümü tarafına nüfuz etmektedir.
Süt ürünleriyle ilgili diğer bir problem de kolaylıkla alerjiye ve intoleransa sebep olabilmeleridir. Bilinen en yaygın alerjilerden biri süt alerjisidir, çünkü süt ürünlerinde çok çeşitli antijenler (bağışıklığı koruyan immünoglobulinler) bulunur. Çeşitli araştırmalara göre, yeni doğanlarda kolik rahatsızlığının sebebi de süttür.
Fermantasyon denilen o muhteşem doğal süreci hesaba katmazsak bu bilgilerin hepsi doğrudur. Süt, evde uygun biçimde fermente edildiğinde proteinlerin çoğu sindirilir, immünoglobulinler parçalanır ve laktoz, fermantasyon mikropları tarafından tüketilir. Fermantasyon; sütü, insan bağırsağının daha kolay idare edebileceği bir hale getirir. Dahası fermantasyon bakterileri; bağırsak astarında sakinleştirici ve iyileştirici etkisi olan laktik asit, çok sayıda vitamin (B vitaminleri, biyotin, K2 vitamini ve diğerleri) ve aktif enzimleri üretirler. Maalesef ticari amaçlı fermente olmuş süt ürünleri, sütün GAPS hastalarına uygun olacak hale gelmesi için yeterince uzun süre fermente olmuyor. Üstelik fermantasyondan sonra probiyotik mikropları öldüren, enzimlere pek çok vitamine zarar veren, proteinlerin yağların ve diğer besinlerin yapısını değiştiren pastörizasyon işleminden geçiyor. Bu yüzden, GAPS hastalarına sadece evde fermente edilmiş süt ürünleri tavsiye ediliyor.
GAPS Hastaları, Giriş Diyetinin parçası olarak evde yapılmış yoğurdu, ekşi kremayı ve kefiri tolare ediyorlar. Bu gruba dahil olup olmadığınızdan emin değilseniz süt ürünlerine karşı gerçek bir alerjiniz olup olmadığını görmeniz için Hassasiyet Testi yapılmalıdır. İlerleyen aşamalarda da her aşamada Hassasiyet Testini kullanarak Süt Ürünlerine Başlama Planını uygulamayı deneyebilirsiniz.
3.Yumurta:Yumurta bu dünyadaki en kolay sindirilen ve en besleyici gıdalardan biridir. Çiğ yumurta sarısı anne sütüne benzetilir çünkü sindirime gerek kalmadan neredeyse % 100’ü özümsenir. Yumurta sarısı; en gerekli aminoasitleri, çok sayıda vitamini, temel yağ asitlerini, bol çinko, magnezyum ve GAPS hastalarının eksikliğini çektiği çok sayıda başka besinleri de sağlar. Yumurta, özellikle sinir sisteminin ve bağışıklığın normal gelişimi için hayati önem taşıyan B12 vitamini yönünden zengindir. Yumurta, sinir sistemi ve karaciğer fonksiyonları için olmazsa olmaz bir aminoasit olan kolin yönünden de zengindir.
Ayrıca karaciğer hastalarına da kolin tavsiye edilir. GAPS hastaları neredeyse istisnasız biçimde bilişsel sorunlara ve aşırı stres altında birer karaciğere sahiptir, bu yüzden diyetlerinde fazladan kolin olması iyi gelir. Özellikle pişmemiş halde yumurta sarısı kolin için en iyi besin kaynağıdır. Ne yazık ki bazı temelsiz “bilimsel açıklamalar” ve ticari propagandalar yüzünden yumurta, muhteşem besin değerine rağmen gözden düşürüldü. Bütün bunlar yumurta kolesterol içerdiği için oldu. Son 10 yılda, yumurta tüketiminin kalp hastalıklarıyla veya damar tıkanıklığıyla bir ilgisi olmadığını gösteren çok sayıda klinik araştırma sonucu açıklandı. Aslında yumurta tüketen kişilerin çoğu, bu hastalıklarda daha düşük risk taşıyor. İnsanların çoğu, kandaki kolesterolün % 85’inin gıdalardan alınmadığını ama işlenmiş karbonhidrat ve şeker tüketimi sonucu karaciğer tarafından üretildiğini bilmiyor. Bu yüzden kalbinizi korumak istiyorsanız yumurta değil, işlenmiş gıdalardan kaçının.
4.Nişastasız taze sebzeler: Enginar, pancar, kuşkonmaz, brokoli, Brüksel lahanası, lahana, karnabahar, havuç, salatalık, kereviz, yeşil fasulye, kabak, patlıcan, sarım- sak, soğan, karalahana, marul, mantar, maydanoz, taze bezelye, her renk biber, bal kabağı, çalı fasulyesi, ıspanak, domates, turp, şalgam, su teresi; nişastasız sebzelerdir.
Sebzeleri; diyetin aşamalarına uygun olarak pişmiş, çiğ, salata, fermente edilmiş ve sebze suyu olarak kullanabilirsiniz. Nişasta, şeker
veya herhangi bir maddeyle kaplı olmadığı sürece donmuş sebzeler de tüketilebilir. Bütün sebzeler soyulmalı, çekirdekleri çıkarılmalı ve hastanın ishali tamamen geçene kadar iyice pişirilerek tüketilmelidir. İshal iyileştikten sonra sebzeler, kademeli olarak çiğ halde yemeğin yanında veya atıştırmalık olarak tüketilebilir. İt üzümü ailesinden yiyeceklere (domates, patlıcan, biber) hassasiyetiniz varsa ilk önce diyete dahil etmeyin. Giriş Diyetini tamamladıktan sonra, artık onlara hassasiyetiniz kalmadığını göreceksiniz. Bundan sonra her seferde bir tanesini kademeli şekilde diyete ekleyebilirsiniz.
5.Bütün meyveler: (dutsu meyveler dahil) Meyveler taze, pişmiş, çiğ, kurutulmuş (sorbat, sülfit, şeker, nişasta gibi katkıları olmadan) ve donmuş (bir katkı olmadığından eminseniz) tüketilebilir. Hasta ishalse meyve vermeyin. İshal geçmeye başladığında pişmiş meyvelerle başlayın (pişirmeden önce soyup çekirdeklerini çıkarın). Dışkısı tamamen normale döndüğünde, yemek aralarında atış tırmalık olarak bir çiğ meyve vermeye başlayabilirsiniz. Meyve, etlerin sindirimini olumsuz etkilediğinden yemeklerle birlikte tüketilmesi iyi olmaz. Etlerle uyum sağlayan meyveler limon, taze limon suyu, avokado ve ekşi elma türleridir. Olmamış meyve bol nişasta barındırdığı için olgun meyveler yenmelidir.
6.Kabuklu yemişler ve çekirdekler:Ceviz, badem, Brezilya cevizi, pikan cevizi, fındık, kaju, fıstık, ay çe- kirdeği, kabak çekirdeği ve susam çekirdeği. Kabuklu yemişlerin ve çekirdeklerin kabuklu olarak alınması ya da kabuğundan yeni çıkarılmış olarak alınması gerekir. Kavrulmuş, tuzlanmış, kaplanmış veya başka bir işlemden geçirilmiş olmamalıdır.
Sağlıklı ürünler satan dükkanlarda, fırında kullanmak için beyazlatılmış, öğütülmüş badem (ya da badem unu) bulabilirsiniz. Kabuklu yemişler ve çekirdekler son derece besleyicidir. Bazı yaşamsal minerallerin, amino asitlerin ve yağların en zengin kaynakların- dandır: magnezyum, selenyum, çinko, omega-6 ve omega-3 yağları, vb. Epidemiyolojik çalışmalar, düzenli olarak kabuklu yemiş ve çekirdek tüketenlerde kalp hastalığı, kanser ve pek çok başka dejeneratif hastalık oranının daha düşük olduğunu gösteriyor.
7.Fasulye ve baklagiller: Kuru fasulye, lima fasulyesi (kuru ve taze), mercimek ve kuru bezelye. Bu bahsettiklerimiz dışındaki tüm baklagiller, GAPS hastaları için aşırı nişastalıdır ve uzak durulması gerekir. Kuru fasulye, mercimek ve kuru bezelyeyi en az 12 saat suda bekletmek, sonra pişirmeden önce akan suyun altında zararlı maddelerden (lektin ve bazı nişastalar) iyice temizlemek çok önemlidir. Kuru fasulye, mercimek ve kuru bezelye ishal veya diğer sindirim rahatsızlıkları tamamen geçmeden tüketilmemelidir.
8.Bal: Bütün doğal balları tüketebilirsiniz. Petekten çıkarmak için çoğu üretici balı ısıtır, bu da bazı mikro elementlerin kaybolmasına yol açar. Bu yüzden soğuk pres balları tercih edin. Bal olabildiğince az işlem görmüş olmalı. Bal, sofra şekerinden daha tatlıdır ve GAPS hastalarının sindirim sisteminin baş edebileceği iki monosakkarid olan fruktoz ve glikoz içerir. Tatlandırıcı olarak bal kullanın. Diyetin başlangıç aşamalarında, bal dahil bütün tatlı gıdaları kısıtlamaya çalışın, çünkü şeker bağırsakta Candida albicans mantarının aşırı büyümesine sebep olabilir. 17. yüzyılda şekerle tanışılmasına kadar insanların kullandığı tek tatlandırıcı baldı. 17. Yüzyılın sonunda şeker daha bol ve ucuz olduğu için balın yerini aldı ve şekere bağlı hastalıklar başladı. Bal vücutlarımız için çok daha doğaldır ve zarar vermek bir kenara, sağlık kazandıran pek çok özellik taşır.
9.İçecekler:Bir GAPS hastası; su, taze sıkılmış meyve-sebze suları ve et/balık suyu tüketmelidir. Yetişkinler sütsüz açık çay ve kahve içebilirler. Çay ve kahve hazır değil, taze yapılmış olmalıdır. Çayın içine bir dilim limon atmak faydalıdır. Taze, tek bir bitki çeşidinden yapıldığı sürece bitki çayları da tüketilebilir, ancak satılan bitki çayı poşetlerinden kullanmayın. Taze zencefil çayı sindirime yardımcı olur. Süt yerine kullanılan ev yapımı badem sütü ve ev yapımı Hindistan cevizi sütü tüketilebilir. Nasıl yapılacaklarını tarifler bölümünde bulabilirsiniz. Su içmek çok sağlıklı bir alışkanlıktır. Çocukların bu alışkanlığı kazanmasına yardımcı olalım. Bir yetişkin günde ortalama 1,5 litre su içmelidir. Filtrelenmiş olmadığı sürece musluktan su içilmesi tavsiye edilmez. Musluk suyu klorludur ve bağırsak flora dengesine zarar verir. En iyisi mineralli su veya filtrelenmiş su içmektir. GAPS hastasının günü her zaman, kişisel tercihe göre soğuk veya ılık şekilde gazsız mineralli su veya filtrelenmiş suyla başlamalıdır. Suya bir dilim limon veya bir tatlı kaşığı elma sirkesi katmak faydalıdır. Aynı şekilde suyu öğünler arasında da içmek gereklidir. Yemekle birlikte çok su içmek sindirimi zorlaştırdığı için tavsiye edilmez. Yemeklerle birlikte evde yapılmış ılık et-kemik suyu içmek, midede sindirim sıvılarının üretimini artıracağı için daha faydalıdır.
Taze sıkılmış meyve-sebze suları mutlaka tavsiye edilir. Vücuttaki detoks sürecini hızlandırıp karaciğere destek olurlar. Bunun için eve iyi bir meyve-sebze sıkacağı almanız gerekli. Bazı ticari meyve-sebze suları; etiketlerinde içerdikleri koruyucular, tatlandırıcılar ve diğer katkı maddeleri yazmadığı için yanıltıcı olabiliyor. Çoğu ticari meyve-sebze suyunun içinde, GAPS hastalarının genellikle reaksiyon gösterdiği küf ve mantarlar oluşuyor. Uyarıcı madde içeren içeceklerin ve gazlı içeceklerin diyetten uzak tutulacağını söylemeye gerek yok. Toksisiteyi artırıp karaciğere daha fazla yük oldukları için, GAPS hastalarının alkollü içecekleri tüketmemesi en iyisidir.
10.Katı ve sıvı yağlar:GAPS hastaları için en iyi yağlar; kuzu, dana/sığır, kümes hay- vanı gibi hayvanlarda bulunan doğal yağlardır. Bu yağlar bağışıklığı, sindirim ve sinir sistemini onaran tüm doğru besinleri sağlar. GAPS hastalarının bu yağlardan bol bol tüketmesi gerekir. Aslında hastanız ne kadar çok taze hayvansal yağ tüketirse o kadar hızlı iyileşir. Hayvansal yağlar ısıya maruz kaldığında kimyasal yapıları değişmediği için pişirirken kullanılabilecek en iyi yağlardır. Tüm kızartma yağları veya bitkisel yağlar zararlı trans yağ asitleri içerdiği için bu yağlardan uzak durun. Yemek yaparken tereyağı, sadeyağ, dana/sığır yağı, kuzu yağı, ördek yağı, kaz yağı veya tavuk yağı kullanın. Sıvı yağ olarak sadece, soğuk sızma zeytinyağını, çiğ olarak kullanın.
11.Tuz:Dğadaki tuz, pek çok başka elementi barındırır. Aslında doğal kristal tuzu ve tam deniz tuzu, insan vücudunu meydana getiren bütün mineralleri ve eser elementleri içerir. Bu doğal haliyle tuz sadece faydalı değil, olmazsa olmazdır. Ancak sanayi kullanımında saf sodyum klorür gerektiği için, doğal tuzdan diğer tüm elementler ve mineraller yok edilir. Biz bu tuzu “sofra tuzu” adı altında tüketiyoruz ve tabii ki tüm işlenmiş yiyeceklerimizin içinde ondan bolca var. Tuzun bu hali vücudumuz için bir düşman gibidir, en basitinden iç dengemizi bozar. Vücudumuz sodyum klorürü, doğal tuzun sağladığı tüm diğer mineraller ve eser elementlerle birlikte almak üzere tasarlanmıştır. Saf sodyum klorür, suyu kendine çeker ve yüksek tansiyon, doku ödemi ve zayıf kan dolaşımı gibi sonuçlar doğuran su tutulmasına sebep olur. Vücut fazla sodyum klorürle başa çıkmaya çalışırken çeşitli zararlı asitler, safra kesesi ve böbrek taşları oluşabilir.
GAPS Hastasının Kaçınması Gerekenler
1.Tüm tahıllar ve onlardan yapılan her şey: Buğday, çavdar, yulaf, pirinç, mısır, darı, süpürge darısı, arpa, karabuğday, akdarı, kavuzlu buğday, tritikale, bulgur, tapyoka, quinoa (tohumları yenen bir Güney Amerika bitkisi), kuskus (bazıları tahıldan yapılmıyor ama çoğunlukla öyle olduğu için listede). Bunları keserek hatırı sayılır miktarda nişasta ve bütün glüten diyetten çıkmış olur. Aslında tüm tahılların kesilmesi diyeti glütensiz yapmaktadır.
Şekerin (sakkaroz) dışında tükettiğimiz karbonhidrat çeşitlerinin başında nişasta gelir. Tüm tahıllar ve bazı kök sebzeler (patates, Hint yer elması, tatlı patates, yer elması, tapyoka) nişasta yönünden çok zengindir. Nişasta, yüzlerce tek şekerin birleşerek çok sayıda dalı olan uzun bir kordon oluşturduğu büyük moleküllerden meydana gelir. Nişastanın sindirilmesi, sindirim sistemi için kolay değildir ve karmaşık yapısı yüzünden sağlıklı insanlarda bile nişastanın çoğu sindirilemez. Sindirilmemiş nişasta, bağırsaktaki patojen floranın çoğalıp toksin üretmesi için harika bir yiyecektir. Beyaz ekmek; yeterince sindirilmeden, sakız gibi yapıuşkan bir maddeye dönüşür. Bu madde, hastalık yapıcı bakterilerin ve parazitlerin çoğalması için harika bir ortam yaratır.
GAPS hastalarının diyetinde nişastaya yer yoktur. Yani tahıl yok, tahıldan yapılmış herhangi bir yemek ve nişastalı sebzeler yok. Klinik uygulamalar, bağırsağa çift şekerler ve nişastasız yeterince uzun bir zaman tanındığında ancak, bağırsakların iyileşme şansı olduğunu gösteriyor. Bu iyileşme gerçekleştiğinde kişi, olumsuz etkilerini yaşamadan tahıl ve nişastalı sebze tüketmeye devam edebilir.
Bu diyete; un yerine öğütülmüş kabuklu yemiş ya da kabuklu yemiş unu; şeker yerine işlenmemiş doğal bal ve kurutulmuş meyve kullanılır. Kitabın tarifler bölümünde hoşunuza gidecek bir sürü güzel tarif bulacaksınız.
2.Tüm nişastalı sebzeler ve onlardan yapılan her şey: Patates, Hint yer elması, tatlı patates, yabani havuç, beyaz yer elması, manyok (tapyoka), ararot, gulgas kökü gibi nişastalı sebzeler de diyette yer almaz.
3.Şeker ve şeker içeren her şey:Kanser hücrelerin şekerle beslenir ve bir dönem şekere “beyaz ölüm” denirdi. GAPS hastalarında zaten risk altında olan bağışıklık sistemine de doğrudan zarar verdiği kanıtlanmıştır. Bunlar yetmezmiş gibi vücut, şeker saldırısıyla başa çıkabilmek için; mevcut mineral, vitamin ve enzimleri aşırı derecede kullanarak, bu hayati maddeleri tüketir. Bir GAPS hastası, zaten magnezyum ve diğer yaşamsal besinlerin eksikliğini çektiği için hiçbir şekilde şeker tüketmemelidir. GAPS hastalarında çeşitli faktörlere bağlı olarak patojenik vücut florasının aşırı çoğaldığını biliyoruz. Bu patojenlerin bir grubu da neredeyse istisnasız olarak, aralarında Candida türlerinin de bulunduğu mayalardır. Mayalar, glikozla ve diğer şeker türleriyle beslenir.
Mayaların aşırı çoğaldığı bir vücutta Candida glikozu ele geçirir ve glikozun, alkollü fermantasyon adı verilen bir işlemle sindirilmesine neden olur. Bu biyokimyasal süreçte Candida ve diğer mayalar, besinlerden alınan glikozu alkole (etanol) ve yan ürünü olan asetaldehide çevirirler. Alkolün özellikle de çocuklar için toksik olduğunu hepimiz biliyoruz. Çok az miktarlarda da olsa, sürekli alkol alımından etkilenmeyecek bir organ yoktur.
Asetaldehid, alkol yan ürünlerinin en toksiği olarak bilinir. Bu kimyasalın en yıkıcı etkilerinden biri, proteinlerin yapısını değiştirebilme yeteneğidir. Büyük oranda proteinlerden meydana geliriz. Hormonlardan enzimlere kadar vücudumuzda bulunan sayısız ve çeşitli aktif madde proteindir. Yapıları asetaldehidle değiştiğinde, fonksiyonlarını gereğince yerine getiremezler. Alkol ve asetaldehid, vücutta pek çok temel besini işe yaramaz hale getirir. Örneğin proteinlere bağlanan asetaldehid; nörotransmitter üretiminde, yağ asitlerinin metabolizmasında ve vücutta daha pek çok süreçte rol alan B6 vitamininin işlevsel eksikliğine yol açar.
GAPS hastalarında bir başka yaygın işlevsel eksiklik, tiroit yetmezliğidir. Tiroit bezi yeterince hormon üretse de, çalışma alanları asetaldehid ve diğer toksinler tarafından işgal edilmiştir. Sonuç olarak kişide tiroit yetersizliğinin tipik belirtileri olan depresyon, cansızlık, yorgunluk, kilo alma, vücut ısısı kontrolünün zayıflaması, bağışıklığın zayıflaması, vb. görülür.
4.Nişastalı bakliyatlar: soya fasulyesi, maş fasulyesi, nohut, fasulye filizi, bakla diyet süresince beslenme programında yoktur. Çünkü nişastanın her çeşidi, GAPS hastalarının anormal bağırsak florası nedeniyle fermente edilemez ve sindirilemez. Bu nedenle, patojenik florayı ve parazitleri besleyen bir yiyeceğe dönüşür. 5.Laktoz ve laktoz içeren her şey: Sıvı veya kurutulmuş her çeşit süt, ticari üretilmiş yoğurt ve ayran, ekşi krema, laktoz içeren işlenmiş yiyecekler diyette yoktur. Laktoz, çift moleküllü süt şekeridir ve GAPS hastaları laktozu sindiremediği için, gaz ve şişkinlik yaratır. Sindirilemeyen her besin gibi gıda intoleranslarına neden olarak beynin ve bedenin toksinlenmesine neden olur. 6.İşlenmiş Gıdalara, Hayır! Kekler, tatlılar ve hazır pek çok yiyecek şekerle yapılır ve hepsinin ana maddesi undur. Bunun yanında renklendirici, koruyucu, tatlandırıcı gibi pek çok kimyasal da içerirler. Glütenli veya glütensiz, hepsinin diyetten uzak tutulması gerekir.
Modern beslenme alışkanlıklarımız içinde meşrubatlar; kimyasal katkıları saymazsak, en büyük şeker kaynaklarından biridir. Bir kutu gazlı içecekte 5 ile 10 tatlı kaşığı arasında şeker bulunabilir. Meyve suları işlenmiş meyve şekeri ve küfle doludur. Taze sıkılmış olmadığı sürece meyve sularını da diyetinizden çıkarmalısınız. Sözde “diyet” içeceklerde bulunan şeker muadili aspartamın, kanserojen ve nörotoksik olduğu ortaya çıktı. GAPS’lı çocuk ve yetişkinlerin diyetlerinden aspartamı kesinlikle uzak tutması gerekiyor. Gıda endüstrisi yeni işlenmiş ve yapay tatlandırıcılar (ksilitol, mısır şurubu, agave şurubu, diğer şuruplar, vb.) üretmeye devam ediyor. Hiçbiri güvenilir değildir ve bir GAPS hastasının hepsinden kaçınması gerekir. Şeker ve buğday o kadar sinsidir ki, market raflarında bu ikisini içermeyen herhangi bir işlenmiş gıda bulmak çok zor olabilir.
7.Soya olmasın lütfen!İşlenmiş gıdaların çoğunda; margarinlerde, salata soslarında ve diğer soslarda, ekmeklerde, bisküvilerde, pizzalarda, bebek mamalarında, çocuk atıştırmalıklarında, tatlılarda, keklerde, vejetaryen ürünlerde, süt yerine kullanılan ürünlerde,
yeni doğanlar için süt formüllerinde bulunabilir.
Soyanın Batı’da kullanım biçimine soya protein izolat deniyor. Nasıl mı yapılıyor? Lifleri bir alkalin solüsyonla ayrıştırdıktan sonra soya fasulyeleri, asitle temizlenmek üzere geniş alüminyum tanklara alınıyor. Soya fasulyeleri asit sebebiyle alüminyumu kalıcı bir şekilde emer ve bu da satışa sunulan üründe kalır. Alüminyum; demans ve Alzheimer hastalıklarıyla ilişkilendirilmiştir. Soya fasulyeleri; alüminyum içinde asitle temizlendikten sonra, kanser gelişimine neden olan nitrat da dahil olmak üzere birçok başka kimyasalla işlem görmektedir. Son ürün; neredeyse tatsız, kolay kullanılır, her gıdaya eklenebilir bir tozdur.
Dünyada üretilen soyanın % 90’ından fazlası genetik olarak değiştirilmiş olmasına rağmen, etiketlerinde bu bilgi nadiren bulunur. Bu yüzden neresinden bakarsanız bakın, soyanın GAPS’lı hastalar tarafından kaçınılması gerekir. GAPS Beslenme Programı tamamlandıktan sonra, geleneksel fermente edilmiş soya ürünleri kullanılabilir: natto, miso ve soya sosu. Sadece üretildikleri soya fasulyesinin organik olmasına ve genetiğinin değiştirilmemiş olmasına dikkat etmelisiniz.
Özetlersek: Otistik, şizofrenik, hiperaktif, disleksik, astımlı herhangi bir GAPS hastası, diyetinde hiçbir işlenmiş gıdaya yer vermemelidir. Bütün gıdalar taze alınmalıdır, evde hazırlanmalıdır ve doğadaki hallerine en yakın şekilde tüketilmelidir.