KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Ramazan Fıkraları

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

Ramazan Fıkraları Empty
MesajKonu: Ramazan Fıkraları   Ramazan Fıkraları Icon_minitimeSalı Haz. 23, 2015 5:21 am

ATEİST İLE AYI

Ateist adam birgün ormanda geziyor ve etrafındaki güzelliklere bakıyormuş.

"Evrim ne güzellikler yaratıyor! " diye düsünüp mest oluyormuş. Birden arkasında kocaman bir ayı belirmiş ve onu kovalamaya başlamış. Adam bütün gücüyle kacıyormuş ama her arkasına bakışta ayının daha da yaklaşmış olduğunu farkediyormuş..

Dakikalarca süren bir kaçışın sonunda addamın ayagı yerdeki dala takımış, ayı adamın üzerine atlamış , pençesini kaldırmış tam vurmaya hazırlanırken adam; " ALLAH " diye bağırmış.. Bir anda zaman durmuş, ayı donmuş , ormandaki nehir akmaz olmuş.. Bir anda orman kararmış ve gökyüzünden bir ışık hüzmesi adamın üzerine parlamış.
Çok derinden gelen ilahi bir ses adama :
" Yıllarca bana inanmadın , yaratılışı kozmik bir kazaya bağladın, sana bu durumda yardım etmemi mi istiyorsun ? Seni sevgili bir kulum mu saymalıyım ? " demiş.

Adam utanç içinde :

" Biliyorum bunca yıldan sonra dindar biri olmayı istemem haksızlık ama belki AYIYI dindar yapabilirsiniz " demiş.
Ses : " peki " diye karşılık vermiş ve ışık kaybolmuş. Nehir tekrar akmaya başlamış. Herşey eski haline dönmüş. Ayı pençesini indirmiş, iki pençesini de göğe doğru kaldırmış ve konuşmaya başlamış :
" ALLAH' ım senin rızan icin oruç tuttum , senin rızkınla orucumu açıyorum , hamdolsun verdiğin nimetlere..

**************
TOP PATLADI

Tilki ormanda gezmektedir. bir ağacın dalında asili bir geyik budu
görür.
Açtır ama şüphelenir kontrol etmeye baslar ve görür ki bu bir tuzak.
Geyik budu bir iple bombaya bağlıdır.
Epeyce uzağa gider ve başını kollarının üzerine koyarak yatar, biraz
sonra
kurt gelir, budu görür ve yatan tilkiyi de tabi... Tilkiye sorar "ne
yapıyorsun dostum"
Tilki cevap verir "hiç... yatıyorum" -Burada bir but var
-Evet var
-Neden yemedin
Tilki sakince cevap verir ;
"BU GÜN ORUCUM"
Kurt kendinden emin ;
"Ben yiyeyim o zaman"
Tilki "Buyur afiyet olsun" der.
Kurt but 'a uzanır uzanmaz bir patlama ortalık toz duman kurt yaralı
hareketsiz 10 metre uzakta perişan halde yatarken tilki sakince budu
yemeye
baslar.
Bunu gören kurt ;
"LAN SEREFSIZ HANI ORUCTUN"
Tilki pişkin pişkin ;
"Biraz önce top
patladı duymadın mı ?" der....
*******
 

YAMAZAN

Adamın biri yolda bir çocuk görmüş. Adını sormuş. Çocuk tam adını söylicekken Dur Dur demiş adam. Ben tahmin edeyim senin adını. Sen sadece baş harfini söyle. Çocuk "Y" demiş. Adam başlamış saymaya.
-Yunus
-Hayır
-Yakup
-Hayır
-Yusuf
-Hayır
...
Adam sinirlenmiş. Başlamış kız isimlerini saymaya.
-Yeliz
-Hayır
-Yeşim
-Hayır
...
En sonunda kızan adam.
-Ne ulan senin ismin! demiş.
Sonra çocuk.
-Yamazan
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

Ramazan Fıkraları Empty
MesajKonu: Geri: Ramazan Fıkraları   Ramazan Fıkraları Icon_minitimeSalı Haz. 23, 2015 5:23 am

http://www.fikracenneti.com/tag/Ramazan

Ramazan Fıkraları
Ramazan Fıkraları Bullet_star Nasreddin Hoca / nasrettin hoca
Memnun mu? Nasreddin Hoca fıkralarıNasreddin Hocaya sormuşlar: - Hocam Ramazan bizden memnun mu, onu memnun edebiliyor muyuz? Hoca cevaplamış: - Memnun olmasa her sene 10 gün önce gelir miydi?
fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Nasreddin Hoca / Ramazanın 49’u
Kameri takvime göre ramazan hilâli görününce oruca başlanır. Şevval ayı hilâli görününce bayram yapılır.Eskiden ayın ne zaman...
fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Nasreddin Hoca / Gökte misafir edilen ne yer
Nasreddin Hoca, ramazan ayı boyunca vaazlar etmek, namazları, teravihleri kıldırmak üzere evine uzak bir köyde işe başlamış. ...
fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Nasreddin Hoca / Ramazanda buzlu hoşaf
Sıcak bir yaz günü Nasreddin Hoca’yı iftara çağırmışlar. Ortaya önce bir tencere soğuk hoşaf gelmiş. Muzip ev sahibi el...
fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Nasreddin Hoca / Tarihi çağlardan kalma bir ahır dolusu öküz buldum.
Nasreddin Hoca’yı bir köyde imamlık yapmak üzere, iki öküz bedel karşılığında razı etmişler.“Bize vakit namazlar...
fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Temel Fıkraları / Temelin Duası

Temelin ineği hastalanmış.. Hangi veterinere götürmüşse bir türlü iyileşmemiş.
Temel biçare bir şekilde düşünürken ellerini açıp Allah'a yalvarmış..
-''Yarabbi sen ineğimi iyi et, iyi edersen 15 gün oruç tutarım... ".
Bu hayvan iki günden fazla yasamaz diyen veterinerlere rağmen inek iyileşmiş..
Bizim temel 15 gün oruç tutmuş. 16.gün inek ölmüş.
Temel ne yapacağını sasırmış.
İnek ölü, havadan 15 gün de oruç tutulmuş.....
Ellerini açmış :
-"Yarabbi sen saniyorsun ki Temel aptaldur,
hiç itiraz kabul etmem, ineğu kurbana sayar, tuttiğum oruçlari da Ramazan'dan düşerum.
Hiç kusura pakmayasun...''

fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Nasreddin Hoca / Çömlek Hesabı

Ramazan günlerini hesaplamak için bir çömleğin içine her gün bir taş atar, Hoca. Bir avuç taş doldurur çömleğin içine Hoca'nın yaramaz oğlu, muziplik olsun diye.

Bir zaman sonra arkadaşları: "Bugün Ramazan'ın kaçı acaba? diye sorarlar Hoca'ya. Hoca'da: "Şimdi eve gider öğrenirim. Biraz sabredin." der ve evinin yolunu tutar.

Çömleği boşaltır; bir sayar, iki sayar... Taşların yüz yirmi beş tane olduğunu görür. Şaşkın bir halde döner arkadaşlarının yanına Hoca. "Arkadaşlar, bugün, Ramazan'ın kırk beşi" der.

Hoca'nın bu cevabına gülüşürler arkadaşları. Aralarından biri:

"Aman Hocam, bir ay otuz gündür. Hiç Ramazan'ın kırk beşi olur mu?" diye itiraz eder.

Hoca, biraz şaşkınlık biraz da kızgın bir ifadeyle: "Ben yine insaflı davrandım. Benim çömlek hesabına bakacak olursak; bugün Ramazan'ın yüz yirmi beşi!"der.

fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Temel Fıkraları / Ramazan

Bir Ramazan günü Nasreddin Hoca"nin gözleri susuzluktan afallamis. dayanamayip bir çesmeye çaktirmadan yanasir. Tam suyunu içerken, bir köylü görmüs hocayi :

- Aman hoca, günah degil midir bu yaptigin !

- Yikil karsimdan, Ramazan gider bir daha gelir, ama ben gidersem bir daha gelmem ! ne günahi ..

fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Nasreddin Hoca / Çömlek Hesabı

Ramazan günlerini hesaplamak için bir çömleğin içine her gün bir taş atar, Hoca. Bir avuç taş doldurur çömleğin içine Hoca'nın yaramaz oğlu, muziplik olsun diye.

Bir zaman sonra arkadaşları: "Bugün Ramazan'ın kaçı acaba? diye sorarlar Hoca'ya. Hoca'da: "Şimdi eve gider öğrenirim. Biraz sabredin." der ve evinin yolunu tutar.

Çömleği boşaltır; bir sayar, iki sayar... Taşların yüz yirmi beş tane olduğunu görür. Şaşkın bir halde döner arkadaşlarının yanına Hoca. "Arkadaşlar, bugün, Ramazan'ın kırk beşi" der.

Hoca'nın bu cevabına gülüşürler arkadaşları. Aralarından biri:

"Aman Hocam, bir ay otuz gündür. Hiç Ramazan'ın kırk beşi olur mu?" diye itiraz eder.

Hoca, biraz şaşkınlık biraz da kızgın bir ifadeyle: "Ben yine insaflı davrandım. Benim çömlek hesabına bakacak olursak; bugün Ramazan'ın yüz yirmi beşi!"der.



fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Çocuk Fıkraları / Ramazan

Adamın biri yolda bir çocuk görmüş. Adını sormuş. Çocuk tam adını söylicekken Dur Dur demiş adam. Ben tahmin edeyim senin adını. Sen sadece baş harfini söyle. Çocuk "Y" demiş. Adam başlamış saymaya.
-Yunus
-Hayır
-Yakup
-Hayır
-Yusuf
-Hayır
...
Adam sinirlenmiş. Başlamış kız isimlerini saymaya.
-Yeliz
-Hayır
-Yeşim
-Hayır
...
En sonunda kızan adam.
-Ne ulan senin ismin! demiş.
Sonra çocuk.
-Yamazan

fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Çeşitli Fıkralar / Ramazan Fıkrası Top Patladı

Tilki ormanda gezmektedir. bir ağacın dalında asili bir geyik budu
görür.
Açtır ama şüphelenir kontrol etmeye baslar ve görür ki bu bir tuzak.
Geyik budu bir iple bombaya bağlıdır.
Epeyce uzağa gider ve başını kollarının üzerine koyarak yatar, biraz
sonra
kurt gelir, budu görür ve yatan tilkiyi de tabi... Tilkiye sorar "ne
yapıyorsun dostum"
Tilki cevap verir "hiç... yatıyorum" -Burada bir but var
-Evet var
-Neden yemedin
Tilki sakince cevap verir ;
"BU GÜN ORUCUM"
Kurt kendinden emin ;
"Ben yiyeyim o zaman"
Tilki "Buyur afiyet olsun" der.
Kurt but 'a uzanır uzanmaz bir patlama ortalık toz duman kurt yaralı
hareketsiz 10 metre uzakta perişan halde yatarken tilki sakince budu
yemeye
baslar.
Bunu gören kurt ;
"LAN SEREFSIZ HANI ORUCTUN"
Tilki pişkin pişkin ;
"Biraz önce top
patladı duymadın mı ?" der....

HERKESE NEŞELİ , SAĞLIKLI, HAYIRLI RAMAZANLAR

fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Nasreddin Hoca / Çömlek Hesabı

Ramazan günlerini hesaplamak için bir çömlegin içine her gün bir tas atar, Hoca. Bir avuç tas doldurur çömlegin içine Hoca'nin yaramaz oglu, muziplik olsun diye.

Bir zaman sonra arkadaslari: "Bugün Ramazan'in kaçi acaba? diye sorarlar Hoca'ya. Hoca'da: "Simdi eve gider ögrenirim. Biraz sabredin." der ve evinin yolunu tutar.

Çömlegi bosaltir; bir sayar, iki sayar... Taslarin yüz yirmi bes tane oldugunu görür. Saskin bir halde döner arkadaslarinin yanina Hoca. "Arkadaslar, bugün, Ramazan'in kirk besi" der.

Hoca'nin bu cevabina gülüsürler arkadaslari. Aralarindan biri:

"Aman Hocam, bir ay otuz gündür. Hiç Ramazan'in kirk besi olur mu?" diye itiraz eder.

Hoca, biraz saskinlik biraz da kizgin bir ifadeyle: "Ben yine insafli davrandim. Benim çömlek hesabina bakacak olursak; bugün Ramazan'in yüz yirmi besi!"der.

fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Çeşitli Fıkralar / Oruç Ile Dilber
Güzel için oruç bozulurmu ?Bektaşiye bir gün sormuşlar...Gelse bir dilberi ahuOlsa savmı rama...
fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Çeşitli Fıkralar / Radar
Ramazan ayında teravih namazı kılınacaktır. Namazdan önce cemaat imamı tambihler maç var nam...
fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Çeşitli Fıkralar / Ters Mantık
Temel coğrafya öğretmenine sorar: - İstanbul'dan Ankara'ya uzaklık kaç kilometre?..- 450... di...
fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Çeşitli Fıkralar / Ramazan
Bayramın yaklaştığı günlerden birinde, iftar sırasında, misafirlerden biri: "Keşke Ramazan ...
fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Çeşitli Fıkralar / Tık Tık
Ramazan vakti Temel karisi ile yatmamaya karar vermis. Fadime bu fikri begenmedigi halde kabul etmi...
fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Çeşitli Fıkralar / Yarı Yarıya
Bektaşinin birini ramazanda içki içtiği için yaka paça kadıya götürürler. Çakırkeyif Bek...
fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Çeşitli Fıkralar / Namaz
Karadenizli bir ailedeki bey, son zamanlarda camiye gidip namaz kılmaya başlar. O zamana kadarda b...
fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Çeşitli Fıkralar / Bekliyorum
Canlardan birine, Ramazanda sormuslar: -Erenler kaç tane oruç tuttun? -Henüz nasip olmadi.Tuzak k...
fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Çeşitli Fıkralar / Sen Ne Işe Yaradın
Bektaşi ile hacı osmanlı zamanında ramazanda içki içerken yakalanırlar. Kadı yaptıklarını...
fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Çeşitli Fıkralar / İki Kez
Bayramın yaklaştığı günlerden birinde, iftar sırasında, misafirlerden biri: -Keşke, Ramaza...
fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Komik Yazılar / ramazan topu
birgün 2 tilki beraber geziyorlarmış önlerine büyük bir et çıkmış 2 tilkiden biri ben bunu yemem kesin tuzaktır demiş diğeri ise bence ye diyince sen niye yemiyorsun demiş o da ben orucum demiş oda heveslenmiş gidince bomba patlamış son nefesini verirken niye eti yiyiyorsun demiş oda top patladıya demiş

fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Diğer / inek duası
Adamın Birininin ineği hastalanmış.Adam Allah'a dua etmiş.
-İneğim iyileşirse 10 gün oruç tutacağım.
Bu duasından birkaç gün sonra inek iyileşmiş. Adam da söz verdiği gibi orucunu tutmaya başlamış. Fakat inek 9. gün ölmüş.
-Adam mağdur durumdadır.Düşünür taşınır ve kendi kendine şu kararı alır:
-9 günlük orucu ramazandan düşerim,ineği de kurbana sayarım olur biter...






-
fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Ramazan Fıkraları Bullet_star Diğer / Haydar 'ın İkna MektubuHaydar 'ın İkna Mektubu
Menekşe moru gözlüm, al yanaklım, seni bir daha dövmeyeceğim. Lütfen artık eve dön. Bak Yaşar halıya kustu, kusmuk seni bekliyor. Ayaklarım bugün de hep seni aradı, yıkanmak için. Seni çok arıyorum, bir haftadır akşam rakılarının tadı tuzu yok... Ev sensiz çok ıssız. Gerçi nasıl, nerede yattığımı, kime nasıl çaktığımı falan hiç hatırlamıyorum ama onun sen olmadığını bir büyük rakının sonunda dahi hissedebiliyorum.
Kezban, ben sana aşığım. Eve döndüğün gün, bunu arkadaşlarla kutlayacağım. Sen, kanlar içerisinde evden kaçarken nasıl duygulandığımı bilemezsin. Elimdeki şişeyi, hırsımdan ananın fotoğrafına fırlattım. (Artık duvarları gelince silersin.) Kezban bir de gelirken 2 paket kısa Maltepe getirebilir misin?
Dün Zeynep okula gitmeyip dolma sardı, ben de okeye dönerken dikkatleri dağıtmak için habire dolma yiyip,"yiyin yiyin nefis olmuş" dedim. Nasıl zeka ama.. Zeynep'in tezkeresinde okul ve sınıf kısmını boş bıraktım. Onu da mı ben dolduracağım?
Bu sabah seni kaçırışım aklıma geldi, efkarlanıp bir cıgara yaktım. On dört yaşlarında taş gibi kızdın. Nasıl; Mehmet, Abidin, Ramazan, Yusuf gelip seni döve döve taksiye atmıştık? Peki, seni piknik tüpü ile dövüşümü hatırlıyor musun? Yeni evliydik, bir boğaz gezisi dönüşüydü. Mehmetgiller kapıda bekliyorlardı, sen daha roka bile hazırlamamıştın ve Ramazan içeriden "ROKA!" diye bağırmıştı. Mutfağın kapısını içeriden nasıl kilitlediğimi, ocağın oradan tüpü nasıl kaptığımı falan hiç hatırlamıyorum. O gece Ramazan 'lar gidince sen Yaşar 'ı doğurdun. Huysuz mu huysuz, koca burunlu Yaşarımı... Bu arada son maaşınla Yaşar 'a don falan aldım...
Artık yuvana dön, asabımı bozma!

Kocan Haydar

fıkranın devamı Ramazan Fıkraları Bullet_devam
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

Ramazan Fıkraları Empty
MesajKonu: Geri: Ramazan Fıkraları   Ramazan Fıkraları Icon_minitimeSalı Haz. 23, 2015 5:24 am

http://www.biriz.biz/oruc/ramfikra.htm

; vertical-align: middle;">Ramazan Fıkraları

Anladık Ramazan başlamış!

Ramazan hilali görülmeyince oruç tutmanın caiz olmayacağını bilen bir tiryaki, hilali görmemek için evinin pencerelerini kapayıp perdeleri de sımsıkı örter: geceleri mahalle kahvesine giderken de başını önüne eğermiş, nasılsa bir su birikintisi içinde hilalin aksini görünce ürkerek şöyle demiş:

- Hey mübarek! Gözüme mi gireceksin, anladık işte ramazan başlamış!..

Bir gün fazla tutmuş

Adama sormuşlar :

-Kaç gün oruç tuttun?

-Hastalığım nedeniyle, ancak bir gün tutabildim! demiş.

Aynı soru, orada bulunan Bektaşi’ye sorulunca, hiç istifini bozmadan yanıt vermiş :

-Bu arkadaş benden bir gün fazla tutmuş!
Bir eşek bir öküz
İki softa, ramazanda bedava yiyip içeriz diye bir Bektaşi köyüne misafir olurlar. Hoşbeşten sonra, içlerinden biri tuvalete gider. Bektaşi, bu softaları kontrol etmek için odada kalana sorar:
- Senin arkadaşın nasıl bir adam? Bilgisi var mı, yok mu?"
O da kendini üstün göstermek için

-Bırak şunu, eşeğin tekidir", cevabını verir.

Biraz sonra öteki softaya da aynı soruyu sorar:
– Senin arkadaşın nasıl bir adam? Bilgisi var mı, yok mu?

Bu softa da öteki gibi
"Bırak şunu, öküzden farkı yoktur", cevabını verir.
Akşam olunca iftar sofrası kurulur. Fakat tepsinin üzerinde arpa ile samandan başka bir şey göremeyen softalar hayretle sorarlar:
– Bunlar ne erenler?

Bektaşi gülerek cevap verir:

– Biriniz eşek, ötekiniz öküz. Sizin için bunlardan daha iyi azık olur mu?"
Bizi de yedirirsin!

Eskiden toplu ramazan yemeklerinde, iftar ziyaretlerinden artan yemekleri, yemek masasına hizmet eden çocuklar yermiş.. Yani artan yemekler onların hakkı imiş.

Bir iftar yemeğinde çorba içildikten sonra hoca cemaata:

- Çorbayı arttırmayın israf haramdır. Yemeği bitirmek sünnettir, der.
Böylece çorba tamamen biter.
Sıra sebze yemeğine gelir, hoca yine :

-Arttırmayın sünnettir” der yemek biter.
Sıra pilava gelir, tatlıya gelir.

Hoca:

-Sünnettir, diyerek, her şeyi cemaata yedirir ve hizmet yapan çocuklar aç kalırlar.

Yemekten sonra hocanın ellerini yıkaması için su döken çocuklarla hoca şakalaşmak ister:

-Balam sizin adınız ne, der.
Çocuklar:

- Farz hoca efendi, derler.

Hoca:

-Balam hiç farzdan ad olur mu?” der.
Çocuklar da:

-Olur ya, sünnet diyelim de bizi de cemaata yediresin öylemi ?” derler…
Bizim eve de buyursun!
Bir zat Ramazan’da hiç evine gelmez, boyuna davetli davetsiz iftarlara gidermiş. Bir akşam birisi evine gelerek:
-Bu akşam sizin efendiyi filan yerde iftara davet ediyoruz, buyursunlar,deyince,

Evin hanımı:

-Ramazan neredeyse bitecek, efendiyi gören yok. Siz görebilirseniz söyleyin. Bir gece de kendi evinde iftara buyursun!

Borcun var mı?
Bir ramazan günü III. Mustafa'nın veziri Koca Ragıp Paşa'nın konağında yapılan sohbet esnasında Ragıp Paşa Şair Haşmet'e hitaben:

- 'Senin de borcun var mı Haşmet?' diye sorar ve ondan sonra şu cevabı alır:

- Evet efendim, mahalle bakkalına bin kuruş, kasaba beş yüz kuruş...
Ragıp Paşa sorusunun anlaşılmadığını düşünerek şu açıklamayla birlikte tekrarladı sorusunu:

- 'Ben onu sormuyorum, oruç borcun var mı?'
Şair Haşmet bu soruyu şöyle cevaplamış:
- Paşam, oruç borcunu Allah sorar; sizin soracağınız kul borcudur.

Bu mahalleden değiliz de...

Evvel zaman içinde iki şair ve edip ahbap Mehmet Celâl ile Faik Esad, Beylerbeyi’nde bir dostun iftar davetine icabet için yola koyulup karşıya geçiyorlar; fakat vakti iyi hesap edememişlerdir ve iftara daha saatler vardır. Bunun üzerine iki ahbap,

- Camiye gidelim, vaaz dinleriz, vakit geçer, fikriyle Beylerbeyi Camii’ne girip bir tarafa ilişiyorlar.

Vaiz kürsüye çıkmış cehennemden bahsetmekte, diliyle etrafa yıldırımlar savurup şimşekler çaktırmakta, "zebânileer, alevleer, katran kuyularıı” dedikçe cemaat dehşetle tir tir titremektedir.

Bizimkiler vaizin tehditlerine pek kulak asmamaktadır ama ahalinin çoğu kapıldığı haşyetle hüngür hüngür ağlıyor.

Ağlayanlardan biri, gözyaşlarını silerek Faik Esad’ın sırtına dokunuyor, kısık sesle,

- Siz vaizi dinlemiyor musunuz? diye soruyor.

"Dinlenmez olur mu, dinliyoruz elbet” diye cevap veriyor bizimki,

"Peki ne dediğini anlıyor musunuz?” "Anlıyoruz elbette, niçin soruyorsun peki?”

Adam hayretle devam ediyor,

- Yahu bizim ağlamaktan ciğerimiz sökülüyor, gözümüz dışarıya uğruyor sizde ise hiçbir elem işareti yoktur, nasıl oluyor bu?

Şair cevap veriyor:

- Efendim biz bu mahalleden değiliz, yabancıyız, misafirliğe geldik de!.

“Buba Ramazan nedur?”

Temelin küçük kızı Emine, Ramazan ayında babasına:

-Buba Ramazan nedur? diye sorar.

Temel:

- Kiizz Emunem, Üstadum dedu ki: Ramazan İslâmun şartlarunun birunculerindendur. Bülûğ çağuna eren her Müslümana oruç tutmak farzdur.

Emine:

-Buba ver elime, ben de tutayum” der.

Temel:

-Kizum elle değül, bir gün yemek yemeden, içmeden aç kalarak oruç tutacaksun” der.

Emine:

-Anladum buba, der.

Temel:

-Emunem, diluna, gözuna, kulağuna da sahip olacaksun yoksa aç kalman fayda etmez” der.

Emine:

“Vuuyyy, o zaman arkadaşım Hatice’ye de bir daha karuşmuyacağum buba, der.

Bunları Ramazana Verin
Vaktiyle adamın birisi her şeyin en güzelini bir yana ayırır, “Hanım bunu Ramazan'a sakla” dermiş. Gel zaman git zaman Ramazan ayı gelmiş, güzel güzel yemekler pişmeye, iftar sofraları dolup taşmaya başlamış.
Günlerden bir gün kapıya bir dilenci gelmiş ve Allah için bir yardım istemiş.
Kadın:
“Adın ne senin?” demiş.
“Ramazan”
“Ramazan mı? Dur öyle ise...”
Evde ne kadar ayrılmış güzel yiyecek, içecekler varsa kaplara doldurmuş.
“Al git bunları, bizim bey sana saklıyordu” demiş.

Çayımı içim gelirem

Bir gün Erzurum kahvelerinden birinde insanlar iftar vaktinin gelmesini beklerken o anda içeriye biri hızla ve şiddetle girmiş:

-Abi çabuk goşu gelin bi tenesi orucuni basır cigara içirdi gözümün ögünde kahveden biri cevap verir:

-Ola tamam bi dur neye fenikisen ambu çayımi içim gelirem.

Ramazan Fıkraları ComlekhesabiÇömlek hesabı

Ramazan günlerini hesaplamak için bir çömleğin içine her gün bir taş atar, Hoca. Bir avuç taş doldurur çömleğin içine Hoca'nın yaramaz oğlu,muziplik olsun diye. Bir zaman sonra arkadaşları:

-Bugün Ramazan'ın kaçı acaba? diye sorarlar Hoca'ya. Hoca'da:

-Şimdi eve gider öğrenirim, der ve evinin yolunu tutar.

Çömleği boşaltır; bir sayar, iki, üç sayar... Taşların yüz yirmi beş tane olduğunu görür. Şaşkın bir halde döner arkadaşlarının yanına Hoca.

- Arkadaşlar, bugün, Ramazan'ın kırkbeşi" der.

Hoca'nın bu cevabına gülüşür ve aralarından biri:

-Aman Hocam, bir ay otuz gündür. Hiç Ramazan'ın kırkbeşi olur mu? diye itiraz eder.
Hoca, biraz şaşkınlık biraz da kızgın bir ifadeyle:
-Ben yine insaflı davrandım. Benim çömlek hesabına bakacak olursak; bugün Ramazan'ın yüz yirmi beşi!"der.

Deniz oruç bozar mı?
Birgün Naim Hoca`ya sormuşlar;

-Denize girersek orucumuz bozulur mu?´ diye.
Naim Hoca şöyle cevap vermiş;
- Ula uşahlar, Remazanda siz denize girersez orucuz bozulmaz. Amma deniz size girerse orucuz bozilir. Ona göre...

Gökte Misafir Edilen Ne Yer?

Nasreddin Hoca, Ramazan ayı boyunca vaazlar etmek, namazları, teravihleri kıldırmak üzere evine uzak bir köyde işe başlamış. Hoca’ya köyde bir oda tahsis etmişler. Görevi kısa süreli olduğundan Hoca ailesini getirmemiş, odasında tek başına kalıyormuş.

Köyde vaaz ederken bir ara Hz. İsa’nın göğe çekildiğinden söz etmiş. Camiden çıkınca yaşlı bir kadın yanına yaklaşıp :

- Hoca efendi, Hz. İsa göğe çekildi dedin, ama orada ne yeyip ne içtiğini anlatmadın!

Hoca:

- Bre kadın, günlerdir bu köyün misafiriyim. Bir gün olsun misafirimiz ne yer ne içer demediniz de, gökte misafir edilen Peygamberin ne yeyip ne içtiğini soruyorsun ! demiş

Halim Mecalim yok

Sohbet sırasında Bektaşi’ye sormuşlar:

-Baba Erenler niçin oruç tutmazsın?

Bektaşi’de mazeret hazırdır:

-Vallahi tutmak isterim ama halim mecalim yok.

Bektaşi’yi zorda bırakmak için bir soru daha sorarlar:

-İftara çağırsalar gider misin?

-Doğrusu ne yapar eder giderim.

Bektaşi’nin bu cevabına itirazlarını bildirirler:

-Bu nasıl olur? Allah’ın emrini dinlemiyorsun da kulların davetini kaçırmıyorsun!

Bektaşi’nin cevabı hazırdır:

-Bunda şaşılacak ne var? Bilirsiniz ki Cenabı Hak merhametlilerin merhametlisidir ve affedicidir. Fakat insanlar böyle midir? Onlar, en küçük bir sebepten güceniverirler. Bunun için kulların davetlerini kaçırmamak gerekir
İtibar

Softanın biri Bektaşinin önüne geçti:

-Ey Erenler; iyisin, hoşsun, ilim irfan sahibisin; bir de oruç tutup, namaz kılsan, bizim nazarımızda da itibarın olur o zaman, dedi.

Bektaşi gülümseyerek:

-Sizin nazarınızda itibar kazanmak için, Tanrı önündeki itibarımı zedeleyemem, dedi.

Nasıl Yetişeceksin
Sultan II.Mahmud Han zamanında bir zât, Ramazanda bazı ahbab ve tanıdıklarını iftara davet etmiş. Meşhur şair İzzet Molla da davetliler arasındaymış.
Yatsı ezanı okunmuş, cemaatle namaza başlamışlar. İmamlık eden zât, namazı neredeyse iki secdeyi bir edecek kadar acele kıldırıyormuş. Çok kısa zamanda sonuncu rekatın tahıyyatına gelmişler. O aralık dışarıdan bir adam gelip namaz kıldıklarını görünce:
-Hazır abdestim varken ben de cemaate yetişeyim, diye düşünüp safa dahil olacağı sırada cemaat selam vermiş.

İzzet Molla dönüp adama şöyle demiş:
-Be adam! Biz içinde iken yetişemiyoruz, sen dışarıdan gelip nasıl yetişeceksin?

Niyet 
Bektaşi'ye, sahurda sorarlar:
– Oruca nasıl niyet etmeli?
Bektaşi, tıka basa yedikten sonra cevap verir:
– Dayanırsam tutarım, dayanamazsam yutarım diye niyet edip ağzını çalkalamalı.

Oruç farz sahur sünnet
Adamın biri hergün hanımını zorlayarak sahura kaldırıyor yemek hazırlatıp sahur yiyormuş sonrada orucu.

Birgün beşgün bu böyle sürerken; kadın artık dayanamamış ve:
-Ula herif sende hiç vicdan yokmu orucu tutmuyorsun bana zorla sahur hazırlatıyorsun, demiş.

Adam:

-Oruç farz.sahur yemek sünnet değilm?i diye sormuş

Kadın:

-Evet demiş

Adam:

-E hanım farzı yapmıyorsak sünneti demi yapmayalım, demiş.

Oruç gitti ama
Oruç tutan Bektaşinin biri pek fena susamış. Vakit geçirmek için kırda giderken bakmış gürül gürül akan bir çeşme... Adeta kendinden geçmisş bir halde ağzını dayayıp lıkır lıkır içmeye baslamış
-Aman erenler ne yaptın? Oruç gitti, diye seslenmiş.
Bektaşi, ağzınıniki yanından süzülen sular bağrına doğru inerken cevap vermiş:
-Oruç gitti, ama fakire de can geldi!

Oruç Tutayım Diye Bozdum
Aylardan Temmuz. Günler oldukça sıcak ve uzun. Aylardan Ramazan. Sabah erkenden başlayıp, gün boyu tırpanla ot biçmiş Tonyalı. Hararetten, dili bir karış dışarıda varmış evine. Kafaya takmış, orucu bozacak ama, arkadaşı bırakmıyor:

– Orucunu bozma, aha şunun şurasında akşama ne kaldı ki?

Bir punduna getirip bozmuş orucunu Tonyalı. Arkadaşı:

–Ne yaptın? Nasıl bozdun orucu? Deyince cevap vermiş Tonyalı:

–Baktum ki, orucu bozmazsam susuzluktan öleceğum. Ölürsem bir daha Allah için oruç tutamayacağum. Dedum, ey Rabbum, yaşayup senin için oruç tutayim diye orucumu kestum.
Oruçluyken Kaç Hamsi Yersin?

Dursun, Temel’e sormuş:

-Oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun Temel?
-100 tane yiyebilurum.
-Hadi ordan, yesen yesen 1 tane yiyebilursun, gerisini oruçsuz yemiş olirsun,” demiş.
Bu espri Temel’in çok hoşuna gitmiş. Bir gün yolda giderken Cemal’i görmüş ve hemen sormuş:

-Uşağum oruçlu oruçlu kaç hamsi yiyebilursun?
Cemal:

-50 tane, demiş.
-Ha uşağum 100 tane deseydun sana müthiş bir espri yapacaktum!
Pabuçları yürüteyim derken...
Bir Ramazan gecesi Ayasofya Camiinde teravih namazı kılındıktan sonra dua esnasında açıkgöz yankesicinin biri, yanındaki adamın cebindeki bir enfiye kutusunu el çabukluğu ile aşırır. Bununla da yetinmez, kalkarken adamcağızın kunduralarını da paltosunun altına saklar. Malları çalınan, her iki hırsızlığın da farkındadır. Önce hiç ses çıkarmaz. Fakat tam caminin iç kapısından çıkarlarken, hırsızın hafifçe omzuna vurur ve koluna girer. Hırsız, şaşırarak döner. Efendi, gayet nezaketle:
-Siz, namazdan evvel benden enfiyeniz var mı diye sormuştunuz, fakat kutuda enfiyem tükenmiş, takdim edememiştim. İnanmanız için enfiye kutusunu da size vermiştim, sonra namaza durmuştuk. Şimdi eksik olmayın, kunduralarımı da almış, taşıyorsunuz. Zahmetinize teşekkür ederim. Bu lûtfunuza artık hacet kalmadı.
Pek tabiî olarak, hırsızın yüzü alı al, moru mor! Enfiye kutusunu ve kunduralarını geri alanın bu sözlerini işiten halktan bir kısmını hem güldürür, hem hırsızın yakasına yapışırlar ve onu doğruca karakola götürürler.
Komedinin devamı buradadır. Komiser, hırsıza çıkışır:
- Be herif! Bu kaçıncı rezaletin? Kaçıncı kundura hırsızlığın? Neye yaparsın bu işi?
Hırsız, boynunu bükerek:

- Hakkınız var efendim, der. Kusurum var, kötü bir alışkanlık! Fakat çok şükür bu defa cemaatten dayak yemeden pabuçları geri verdim, enfiye kutusunu da. Şaşkınlığım yeter. Ancak, Allah aşkına siz de halime merhamet buyurun, hiç olmazsa bir kerecik burada dayak yemiyeyim.

Ramazan-ı Şerifi Memnun Etmek
Bir çok Ramazanı birlikte geçirmiş olan bir hanımla beyi konuşuyorlarmış.

Bey, hanımına:
-Hanım, bunca senedir oruç tutuyoruz. Acaba Ramazan-ı Şerif’i hiç memnun edebildik mi? diye sormuş.
Hanım:
-A efendi! Düşündüğün şeye bak, o mübarek hiç memnun olmasaydı, her sene 10 gün önceden gelir miydi? demiş...
Sahuru da öne alsalar
Bektaşi babasına sormuşlar:

- Baba erenler, ramazan hakkında ne düşünüyorsun?

Bektaşi babası:

- Vallahi, demiş; iftara bir şey dediğim yok ama, şu sahuru da öğleye alsalar daha iyi olurdu.
Sen ne işe yaradın?

Bektaşi ile Hacı Osmanlı, zamanında ramazanda içki içerken yakalanırlar. Kadı yaptıklarının cezasının ne olduğunu bilip bilmediklerini sorar bunlara.

Hacı af dileyerek:

-Şeytana uyduk kadı efendi, der ancak Kadı Hacı'ya idam cezası verir.

Bektaşiye sıra gelir ve der ki:
-Kadı efendi ben gayri-müslümüm, bana oruç farz değildir. Kadı Bektaşiyi serbest bırakır.

Bektaşi kadıya sorar

-Kadı efendi ben de şehadet getirsem, müslüman olsam, arkadaşımı da bağışlar mısın?

Kadı efendi düşünür

-Gavuru müslüman yapmanın ona sağlayacağı sevabı hesap eder ve Hacı'yı da affeder.

Kadının huzurundan ayrıldıktan sonra hacı şaşırararak Bektaşiye sorar:
-Sen ne biçim adamsin be, bir dinli oluyon bir dinsiz, sende iman yok mu bire münafık? deyip azarlar.

Bektaşi de:

- Gavur oldum kendimi, müslüman oldum seni kurtardım be. Peki sen ne işe yaradın?
Senede iki kez
 
Bayramın yaklaştığı günlerden birinde, iftar sırasında, misafirlerden biri:

-Keşke, Ramazan, senede iki kez gelse.

Aynı sofrada misafir bulunan Bektaşi, hemen şu cevabı verir:

-Öyleyse Ramazan gider gitmez neden bayram yaparsınız? İnsan, sevdiği gidince bayram mı yapar hiç!...
Sohbet Arkadaşı

Osmanlı’da her devletlünün Allah dostu bir sohbet arkadaşı vardır. Paşa’nın musahibi Haşmet Baba adlı haramdan sakınıp, sözünü sakınan, hikmet ehli bir zattır. Koca Ragıp Paşa “Bu ayda tebasında  bulunanlara kolaylık gösterenler affonulur” müjdesi mucibince Haşmet’i de yanına alarak, tebasındakilerin çarşı-pazar defterlerini kontrole gider. Paşa’nın her ramazan yaptığı bu gizli işini sadece Haşmet Baba bilir.
Ragıp Paşa bir manava girip:
“Selamün-aleyküm. veresiye defteriniz var mı?”,
“Vardır” cevabını alınca, o defterde ne borç varsa öder. Esnaf da Paşa’nın huyunu bilip, gizlilik tembihine uyar. Borcu ödenenler, Allah’a hamdü senâ eder. Nüktedan Ragıp Paşa işi bitince Haşmet’e takılmadan edemez.
- Bre Haşmet ölümü düşünürüm de. Kabir taşıma ne yazdırayım?
- “Dün altımda olanlar, bugün üstümde” yazdır Paşam!
- “Hoş bir cevap verdin. Senin de borcun var mı?”
- “Vardır elbet, bakkal tayfasına 2 altın, manava 3 altın...”
- “Sana kul borcunu değil, orucu sordum yahu!..”
- “Siz sadece kul borcunu sorarsınız, orucu ancak Yüce Allah sorar.”

Su katıyorlar
Bektaşinin birini ramazanda içki içtiği için yaka paça kadıya götürürler.

Çakırkeyif Bektaşi'yi görür görmez kadı:

- Behey kafir! Bu yaşta hala içiyorsun bu zıkkımı. Utanmıyor musun? Bilmiyor musun haram olduğunu? der.

- Sırtınızdaki ipek kaftan da haramdır..." diye karşılık verir Bektaşi.

Kadı:

- Bunun içine pamuk katarlar.

Bektaşi:

- Dünyada doğru adam mı kaldı, şaraba da yarı yarıya su katıyorlar, der.

Temel oruç tutarsa
Temel, Ramazan günü Sultan Ahmet meydanında sabırsızlıkla biran önce iftar vaktinin gelmesini beklemektedir. Güneş tepede,Temelin dilini damağını kurutmaktadır.
Derken bir turist kafilesi gelir içlerinden birkaçı oradaki satıcılardan irice bir karpuz alır ve temelin gözü önünde sapır şupur yemeye başlarlar. Bir süre sonra bizimki yerinden kalkar usulca yanlarina yaklasir ve kulaklarina egilerek:
-Uy,dininizun kiymetini pilesinuz ha!

Teravihi Unuttu
İki kafadar Ramazan’da kadı kıyafetine girerek köy köy dolaşmaya ve birkaç basit soru sorup cevap veremeyen köylüleri falakaya yatırıp para kazanmaya başlamışlar. Kadı Efendinin bu durumdan haberi olunca, bunları yakalatmış ve:
-Bu sabah namazının, bu öğle namazının, bu ikindi namazının, bu akşam namazının, bu yatsı namazının, diyerek kırk sopa attırıp bıraktırmış.
İki kafadar köyden uzaklaşınca birisi:
-Tabanlarım sızlıyor, şurada oturup dinlenelim, deyince diğeri:
-Yürü yürü! Dinlenmenin sırası mı şimdi? Kadı Efendi teravihi unuttu. Hatırlarsa vay halimize!
Tiryakinin Hali
Ramazan hilâli görülmeyince oruç tutmanın caiz olmayacağını bilen bir tiryaki, hilâli görmemek için evinin pencerelerini kapayıp perdeleri de sımsıkı örter, geceleri mahalle kahvesine giderken de başını önüne eğermiş. Nasılsa bir su birikintisi içinde hilâlin aksini görünce ürkerek şöyle demiş:
-Hey mübarek! Gözüme mi gireceksin? Anladık işte Ramazan başlamış!

Yalansa
Abartıcı bir kişi olarak tanınan hattat İzzet Efendi bir dostuna:

- Dün gece sabaha kadar oturdum, bir Kur’an yazıp bitirdim, demiş.

Az sonra dostu söze girmiş :

- Geçen Ramazan’da Kandilli’ye, bir iftar yemeğine gidiyordum. Boğaziçi’nde öyle bir fırtına çıktı ki... Dalgalar bindiğim kayığı sahildeki minarelerin şerefelerine kadar çıkardı. Kayık dalgalar arasında sallanırken iftar oldu, toplar atıldı. Ben de sigaramı kandillerden yakıp orucumu bozdum.
Mustafa İzzet Efendi bağırmış :

-Yalan !..

-Yalansa, senin dün gece yazdığın Kur’an-ı Kerim çarpsın.

Yumuşasın Diye

Adamın biri Ramazan günü erik yiyormuş. Bunu gören adam:

-Yahu, Müslüman olan böyle oruç yer mi? demiş.
Adam:

-Hayır oruçluyum, cevabını verince adam, avurdunun şişliğini işaret ederek:
-Ağzındaki nedir? diye sormuş.
Adam:

-Eriktir, iftara kadar yumuşasın diye ağzımda tutuyorum! demiş.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Ramazan Fıkraları
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Ramazan Fıkraları
» Ramazan Fıkraları
» TEMEL FIKRALARI !!
» MEHMED AKİF'TEN NASREDDİN HOCA FIKRALARI
» Ramazan Hikayeleri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: Komik-MÜZİK -Eğlence-Oyunlar :: Komik Yazılar-Fıkralar-
Buraya geçin: