eğitimde çağdışı bir uygulama ödül ve ceza
http://www.tavsiyeediyorum.com/makale_8599.htm
000***-----
ÖDÜL MÜ, CEZA MI, İNSAN MI ?
İlkokulda okuduğum yıllarda okumayı söken çocuklara kırmızı kurdele takarlardı. Bana takıldığı zamanı hatırlamıyorum ilginçtir, daha çok bir türlü kurdelesi takılamayanlara üzüldüğümü hatırlıyorum. Aklınızda bazen kocaman kareler kalır ya geçmişten benim de aklımda o yüzlerin ifadeleri kalmıştır hep. Bir de ellerine cetvelle vurulan, kulakları çekilen arkadaşlarımın şişen avuçlarının, kızaran kulaklarının görüntüleri. Belki bu yüzden yetişkinler tarafından cezalandırılan çocukları gördüğümde yüzlerindeki o şaşkınlık, utanç ve korku beni hala iliklerime kadar titretir.
Şükürler olsun zamanımızda bu tür “çağ dışı” ödül-ceza yöntemlerini kullanmıyoruz, hatta artık kullananı kınıyoruz.Ama ne yazık ki çocukların davranışlarını yönlendirmek için en çok kullandığımız yöntem hala “ÖDÜL VE CEZA”.
Minicik yaşlarından başlıyoruz, ödül ve ceza yöntemleri geliştirmeye. Tuvalet eğitiminden tutun da, oyuncaklarını, odanı toplamadın,kardeşine vurdun, sözümü dinlemedin, dersini çalışmadına kadar her konuda ödül ve cezayı kullanıyoruz. Kakasını yaptığı, tabağındaki yemeği bitirdiği, söz dinlediği için alkışlanan çocuklar,karnesini getirdiği için tatil ödülünü hak eden çocuklar oyuncaklarını toplamadığı için oyuncakları alınan çocuklar, dersini bitirmediği için ceza verilen çocuklar, dövdüğü için dövülen çocuklar…
PEKİ ŞİMDİ ŞÖYLE DÜŞÜNELİM ÇOCUKLARA UYGULADIĞIMIZ
“ÖDÜL VE CEZA” SİSTEMİ
“KİŞİLİK GELİŞİMİ” SÖZ KONUSU OLDUĞUNDA İŞE YARIYOR MU GERÇEKTEN ?
Bir davranışı doğru bir biçimde yapmak akıl yürütmeyi gerektirir, oysa cezadan kaçınmak veya ödül almak için bir davranışı yapmak ödüle ya da cezaya odaklanmayı gerektirir. Bu yüzden biz insanlar gibi düşünemeyen varlıklar olan hayvanlar üzerinde ödül ve ceza kullanarak onların davranışlarını şekillendirebiliyoruz ya zaten.
Bir çocuğun davranışlarını ceza veya ödülle şekillendirmek ise akıl yürüterek bilgiye ulaşmasını sağlamadığı gibi vicdani veya ahlaki anlamda bir öğrenme de sağlamaz. Dersini bitirmediği ya da kardeşine vurduğu için ceza alan çocuk davranışının kötülüğünü mü, yoksa cezanın utanç ve acı verici bir şey olduğunu, ondan kaçınması gerektiğini mi öğrenir? Bir başarısı ödüllendirilen çocuk, o başarıyı neden, nasıl, niye başardığını mı öğrenir mi? Yoksa artık ödül almak mı başarıdır onun için ?
Ceza
Yetişkinlerin dünyasında ceza davranış, eylem hatta düşünceler için bedel ödemektir. Çocukların henüz gelişmemiş akıllarında onlara yanlış davranışları için davranışlarınızla bedel ödetirseniz, yalnızca bu bedelden kaçınmak için düşünmeyi öğrenirler, iyiliği, şefkati, sevgiyi, hoşgörüyü, umudu değil, acıyı, öfkeyi, kıskançlığı, utancı, intikam ve nefreti öğrenirler.
Çocukların cezalandırılmaya değil telafi etmeyi öğrenmeye ihtiyaçları var.Yanlış yaptıklarında yaşlarına uygun bir biçimde onları düşünmeye sevk edecek sorulara, yeni davranışlar geliştirebilmek için umuda, yaratıcılığa, bu telafi edici davranışları yetişkinlerden görerek öğrenmeye ihtiyaçları var.
ödül
Ödülün amacı motivasyon yaratmaktır. Olumlu davranışların sürdürülmesini sağlamaktır. Oysa bunu sağlamanın binlerce yolu var. Çocukların önce ödül hediyelere, alkışlara değil, anlaşılmaya, desteklenmeye, bir bakış, bir dokunuş, bir sarılışla, bir sözcükle içten onaylamalara, gönülden taşan takdire, şükredilmeye koşulsuz şartsız sevilmeye ihtiyaçları var.
Çocuklar egosentriktir, olan her şeyin nedeninin kendileri olduğunu düşünürler. Onların dünyasında yanlış davranışları cezalandırıldığında bunu davranışlarının kötülüğüne değil kendilerine atfederler. Bu onların kendilerini kötü, değersiz, yetersiz bulmaları ile sonuçlanır.
“Annem (veya başka birisi ) niye bana kızdı?” sorusunun yanıtı “Ben kötüyüm, sevilmiyorum da ondan!” dır hep. Öfkeniz zaten en büyük cezadır onlar için.
Oğlum 6 yaşında iken aramızda şöyle bir konuşma geçmişti;
– Anne, sen bana kızdığında beni sevmiyorsun değil mi?” – Ben sana kızmıyorum oğlum, seni hep seviyorum, ben senin kötü bir davranışın olduğunda ona kızıyorum. – Olur mu öyle şey, bana kızıyorsun işte! – Peki o zaman sence ben kötü bir anne miyim? – Hayır değilsin iyisin! – Bazen ben sana kötü davranıyor muyum? – Evet, davranıyorsun anne! – Gördün mü bak, bazen herkes kötü davranabilir ama kötü değildir, kötü olan o davranışını değiştirmesi gerekir. Davranışlar değiştirilebilir çünkü.O anda o minik yüzdeki sevinci görmeliydiniz.
” Kötü değilim ben seviyor beni ! “Bu anıyı yıllarca seminerlerimde anlattım.
“Çocuğu değil, davranışı yerin, çocuğu değil davranışı övün.” diyerek bitirdim hep.
Şimdi geriye dönüp baktığımda o gün, oğluma kızıp ona kötü davrandığım, onu davranışlarımla veya kendi korkularımla, sevgisizliğimle cezalandırdığım her gün onun aklındaki kendi masum resmini karaladığımı, yüreğine de kendi değerini sorgulayan bir şüphe tohumu ektiğimi öğrendiğimi ve benim ona ve herkese karşı davranışlarımı sonsuza dek asıl bunun değiştirdiğini anlıyorum.
Telafi etmeyi ise hala öğreniyorum.
Sevgiyle hep…
Psikolog Gülgün Sharafat
Eylül 2015 – İzmir