http://biliyomuydun.com/osmanli-sarayinda-kulturunde-oglancilik/
Osmanlı Sarayı’nda ve kültüründe oğlancılık…
24 Mart 2016
0
- Osmanlı Sarayı’nda ve kültüründe oğlancılık (Karaman’daki tecavüzün şifreleri)
Karaman’da Ensar ve KAİMDER evlerinde bir öğretmenin küçük yaşta erkek çocuklara tecavüz ettiğinin ortaya çıkması, “oğlancılık” (pederasti) konusundaki tartışmaları da alevlendirdi. Bunlardan biri de Osmanlı’daki oğlancılık kültürü. İşte bu konudaki görüşlerden bazıları:
Türk psikiyatrisinin kurucusu Ord. Prof. Mazhar Osman Usman (1884-1951) ın öğrencisi olan Prof. Dr. Ayhan Songar(1926-1997) cinsel patolojiyi incelerken, Osmanlı Saray Edebiyatı ve Divan şiirinden örnekler verir.
Songar, Osmanlı Sarayındaki “içoğlanı” kurumunun sübyancılık ve oğlancılığın en somut örneklerinden biri olduğuna vurgu yapar. Songar’ın belirttiği üzere, Sarayın oğlan gereksinimini karşılamak üzere özellikle Sakız adasında edilgen eşcinseller yetiştirilirmiş.
Oğlan çocuğunu bu iş için yetiştiren ve geçimlerini bu yolla sağlayan aileler, önce çeşitli kateterleri çocuğun anüsüne sokmak suretiyle onu alıştırır, daha sonra aile bireylerince anal ilişki (fiili livata) bizzat uygulanır ve sonunda oğlan istenilen kıvama gelince, altın karşılığında Saraya satılırmış. Ayrıntıları Ayhan Songar’ın “Psikiyatri” adlı eserinin “Seksüel Patoloji” bölümünde bulabilirsiniz. (Psikiyatri, Prof. Dr. Ayhan Songar, Seksüel Patoloji, s: 345, Gül Matbaası, 1971)
Osmanlı İmparatorluğunun tarihine baktığımızda belli bir dönemde pederasti ve pedofilinin özellikle Saray çevresinde bir hayli beğeni kazandığı görülür. Oğlanlara düşkünlüğün (özellikle XIV-XVIII. Yüzyıl) Osmanlı kültüründe onay görmesi ve Saray çevresinde çok revaçta olması nedeniyle eşcinsel-pederastik-çıplak bir edebiyat -Divan Edebiyatı- gelişmiştir. Divan şairlerinin cennette hizmet eden, sakilik yapan, “
saklı inciler”e benzetilen “
gılman” (gulam’ın çoğulu) tasvirlerinden esinlenerek pederastik içerikli dizelere veya tümüyle pederastik şiirlere yer verdikleri görülmektedir.
Hemen hemen tüm Divan şairlerinin kullandığı oğlancılık ve eşcinsellikle ilgili
Hamamnamelerde, hamam alemlerinden, oradaki yakışıklı gençlerden ve her tür hizmet sunan hamam oğlanlarından söz edilir.
Şehrengizler, başta başkent İstanbul olmak üzere, büyük kentlerin eğlence yerlerini ve güzellerini anlatır. Erkekler çıplak bir şekilde övülür. Mesihi’nin
“Medhi Cüvânânı Edirne”(Edirne’nin Oğlanlarına Övgü) adlı şehrengizi ünlüdür.Enderunlu Fazıl Bey’in “
Hubabname“si çeşitli uluslardan delikanlıların cinsel özelliklerini şiirsel bir dille anlatır. “
Defteri Aşk” adlı eseri eşcinsel aşkla ilgilidir. “
Çenginame“si XVIII. yüzyıl İstanbul’unun erkek dansçılarını anlatır. Divanı da eşcinsel, pederastik temalı şiirlerle doludur.
Pederastik şifrelerİlk bakışta bir kadın sevgiliye yazılmış gibi görünen Divan şiiri mercek altına alındığında dizelerde sözü edilen sevgilinin erkek veya oğlan olduğu anlaşılır. Divan edebiyatının kendine özgü pederastik şifreleri, sözcükleri, simgeleri, benzetmeleri vardır. Divan şairleri bu şifreli sözcükleri gerektiğinde kullanırlar. Divan şiirini çözümlemeye yardımcı olacak jargonun bazı şifreler şunlardır:
Civan: Genç, taze delikanlı, oğlan anlamına gelen Farsça bir sözcüktür. “Cüvan” ve “nevcivan” şeklinde de kullanılır. Şiirlerdeki civan heveskârdır, eğlenceye düşkündür, aşırı ateşlidir, yeni açılmaya başladığı için de mahcup ve ürkektir.
Hat: Gençlerin yanağında çıkan ince tüy, ayva tüyü anlamına gelir. Kelime
“yazı” anlamına da geldiğinden yazıya benzetilen tüyler
“yanak sayfası” betimiyle kullanılır.
Hal: Oğlanın vücudunun çeşitli yerlerinde bulunan
“benek ve benler” için kullanılır.
Hub: Güzel, günah;
“huban”: erkek ve kadın güzeller, anlamlarına gelir.
Hat ile eşanlamlı olarak kullanılır.
Yusuf: Tevrat ve Kuran’da adı geçen Yusuf Peygamber şairlerin erkek güzellerini betimlemekte kullandıkları bir simgedir.
Serv: Servi ağacı, erkek sevgilinin uzun boylu olduğuna işaret eder.
Ruh, rüh: Bu sözcük Farsçada “yanak” anlamına da gelir.
Ruhial: pembe yanak, al yanak;
ruhi zerd: sarı, solgun yanak anlamındadır.
Şiirlerden seçmelerHenüz ergenlik aşamasına gelmemiş, sesi kalınmamış, sakalı ve bıyığı çıkmamış, yani “erkek” olmamış olan oğlanlar Divan şairleri gözünde nazlı kızlar gibidir:
“Kızoğlan kızı nâzın, şehlevend âvâzı âvâzın,Belâsın ben de bilmem, kız mısın, oğlan mısın kâfir.”(Nazlanman kızoğlan kız gibi, haykırman güzel delikanlı gibiBelasın ben de bilmem, kız mısın oğlan mısın kafir)NedimYa da, oğlanların ateşli bir Rum dilberinden farkları yoktur:
“Dilde bu âteşi yakan mahdumTıflı nevres henüz dahi masûmGörünür gerçi sûretâ mazlûmHâli Hindûsu lîk âfeti RûmYaktı gönlümde nârı Bû Leheb’iOn üç on dört yaşında bir Çelebi.”(Dilde bu ateşi yakan oğul,Daha yeni yetişmiş bir masumdur.Görünüşte uysaldır amaHint beniyle bir Rum afeti gibidir.Gönlümde Ebu Leheb’in ateşini yaktıOn üç on dört yaşında bir Çelebi.)SükkerîOğlan çocuğu yaşı ilerleyip ergenlik başlayınca, sakal ve bıyıklar çıkmaya başlayınca herşey mahvolur, pederastik hayaller de yıkılır:
“Sakalın geldi vü mahvoldu zülfünDemişler hata bâkî, ömre fânî.” (Sakalın çıktı ve zülüflerin mahvoldu.Demişler sakal kalıcı, ömür geçiciMesîhîOğlanların tüyleri ergenlik zamanı gelişip sakal ve bıyığa dönüşünce, onlar artık sevgili olmaktan çıkar ve güzelliklerini kaybederler:
“Meydânı ruhi yarda oynar iken dilHattı erişip dedi bunun bitti sakalıVeren ruhuna zîb ü bahâ hâl ü hatındırK’onlardır eden hüsn metâını bahâlı.”(Sevgilinin yanak meydanında dil oynarken,Ayva tüyleri büyüyüp dedi bunun sakalı çıktı.Yanağını süsleyen ben ve tüylerindiSenin güzel malını değerli kılan onlardı.)MesîhîOsmanlıPadişahları’nda oğlancılık
- Fatih Sultan Mehmet, sıkı bir oğlancıydı (Reşad Ekrem Koçu, Osmanlı padişahları, S:207-221).
- Padişahlar cinsel ilişkide bulunmak için güzel oğlanları toplatıp hareme alıyorlardı
(Osmanlı tarihi, Alphonse de Lamartine, Cilt 1, S:114).
- 4. Murat’a annesi oğluna oğlan bulurdu (Reşad Ekrem Koçu, Osmanlı padişahları, S:207-221).
- Vezir Ahmet Paşa, padişahın özel hareminde bulunan ve cinsel ilişkide olduğu oğlanına aşık oldu diye öldürüldü ( St. Shaw, 1, S:203).
- Yavuz Sultan Selim ve Kanuni Sultan Süleyman’ın da bu cihette adları geçer.
Son söz niyetine Cevdet Paşa’dan döneme ilişkin tespitler:
“İstanbul’da bizim delikanlı sevgililerimiz vardı” , “Tanzimat sosyal hayatta birçok değişiklikler getirdi ve erkeğin yerini kadın aldı”, “Ve bazı kişiler bu huylarından vazgeçmediler, gizli gizli erkek sevgilileriyle bir arada oldular. Bunların en başında gelen Sadrazam Ali Paşa’ydı.”
Kaynak: jötürk.com
yukardaki yazıda ekrem koçu tarihçilikten çok tarih romancısıdır
lamartine ise yabancı tarihçidir
geriye bir kaç şair kalır mesihi gibi
koca 600 yıllık osmanlı tarihinde dile tabirlere hakim olmadan 2 3 kişinin iddiaları sebebiyle büyük hata ve ifitira söz konusu.. .tarihçi deyince ismail hakkı uzun çarşılı ne diyor diye bakmaklı..bu olaylar osmanlı sarayında ve toplumunda hiç olmadı denemz tabiki..ama nedir bu osmanlı düşmanlığı anlamadımki...pireye akpye kızıp tüm tarihimize iftira atmak mantığı ile durduk yere ecdad ötelerde yakanıza yapışmasın..allah korkusu varsa