Kaderimizde günahkar olmak varsa, bizim ne suçumuz var?
Allah (cc) benim kaderime günah işleyeceğimi yazmışsa, beni neden sorumlu tutuyor?
Cevap
Takvimde, bugün Güneş’in kaçta doğacağı bir sene önceden yazılmıştır. Güneş bugün doğduğunda “Takvimde yazdığı için doğdu, yazmasaydı güneş doğmayacaktı ” diyebilir miyiz?
Biz, yaptıklarımızı Allah (cc) bildiği için yapmayız. Bilakis biz yapacağımız için Allah (cc) bunu ezelî ilmiyle bilir ve kaderimize yazar. Şayet insan günahı seçmeseydi, kaderinde o günahı işlemeyeceği yazılı olacaktı . Mesuliyet, bilen ve yazanda değil, günahı işleyen ve yazdırandadır.
Hem insan vicdanen kesin olarak bilir ki; yaptı ğı her şeyi kendi iradesiyle yapmaktadır. İsterse içki içer, istemezse içmez. Namazı kılmak ya da kılmamak tamamen kişinin kendi seçimidir. Fakat bazı gafil kimseler sorumluluktan kaçmak istedikleri içindir ki; kendilerini düzeltmek yerine kaderi suçlamak isterler. Allah’ın sonsuz ilim ve adaletine karşı büyük bir ayıp ve haksızlık ederler.
***************************
Kaderin adaletini nasıl göreceğiz?
Masum olan birçok insanın başına musibetler geliyor. Fakat musibeti hak eden birçok zalim insan keyfine bakıyor. Bu bir zulüm değil mi, bunda kaderin adaleti nerede?
Cevap
Allah (cc) mü’min kulunun işlediği günahlara karşılık, merhametiyle bu dünyada musibet vererek onu ahiret azabı gibi dehşetli bir azaptan kurtarır. Bazen de onu musibet taşıyla ikaz eder. Daha büyük hatalara düşmesini önler.
Başına musibet gelen kişi masum bir çocuk (yani hatası olacak kadar yaşamamış biri) ise Allah (cc) bu insanı o musibetle, gelecekte çok büyük ihsan ve ikramlarına layık etmek istemektedir.
Hak ettiği halde musibet ve ceza görmeyenleri ise, Allah (cc) elbette ihmal etmez, sadece onlara mühlet verir. Elbette pek çok zalimler vardır ki Mahkeme-i Kübra onları beklemektedir!
Ayrıca, bizim ve herşeyin yaratıcısı ve sahibi olan Allah (cc), musibet ve hastalıkları vermekle üzerimizde türlü isim ve sıfatlarını gösterir. Bu şekilde kullarını olgunlaştırır ve güzelleştirir.
****************
Başımıza Gelen Musibetlerin Hikmetleri
Kader Adalet Eder
Allah (cc) mü’min kulunun günahkâr olmasını istemediği için onu kaderinden gönderdiği bir musibet taşıyla ikaz eder. Böylece o musibetle onu yapabileceği pek çok yanlıştan vazgeçirmektedir....
Musibetler işlenilen günahlara “bedel” olarak gelir
Biz insanlar sadece şahit olduğumuz ve yaşadığımız hale göre değerlendirme yaparak yanılıyoruz. Çünkü insan gördüğü olayların geçmiş ve gelecekle olan alakasını kuracak bir ilme ve güce sahip değildir. Allah'ın ilmi ise her mekânı ve her zamanı kuşatır. Dolayısıyla ilahi kader zamanın üzerinden geçmiş ve geleceği aynı şimdiki hal gibi görür. Ona göre hükmeder, adaletini ortaya koyar.
Mesela: hırsız olmadığı halde hırsızlıkla suçlanan bir kimse bize göre zulme uğramıştır. Halbuki o kişinin, kimsenin bilmediği geçmişte yaptığı bir kabahati vardır. Kader onu bilir ve ona göre hükmeder. Yani insanların zulüm olarak gördüğü olaylarda, aslında kaderin tam bir adaleti gerçekleşmektedir.
Buna; musibetin bedel yani karşılık olarak gelmesi denir. Hususen Allah (cc) mü’min kulunun işlediği günahlara karşılık, merhametiyle bu dünyada musibet vererek onu ahiret azabından kurtarır.
Allah musibetlerle kişiyi gelecekte vereceği ihsanlar için hazırlar
Musibete ve zulme uğrayan bir insanın -mesela bu bir çocuk olabilir- o belayı hak edecek geçmişe ait bir kusuru olmadığı düşünülebilir. Şu durumda ise Allah (cc) bu insanı o musibetle gelecekte çok büyük ihsan ve ikramlarına layık etmek istemektedir.
Allah (cc) musibet ve hastalıkları isim ve sıfatlarını göstermek için verir
Bilmemiz gereken çok önemli bir husus; biz de dâhil bütün her şeyin yegâne sahibi Allah’tır. Mülkünü istediği gibi kullanıp şekillendirebilir. Çok harika bir elbise dikeceğinizi düşünün. Kumaşınızı kesip biçmeye başladığınız esnada yanınızda hiç terzilik sanatından anlamayan biri var. Size “ vah vah yazık ettin güzelim kumaşa, neden parçalıyorsun zavallıyı, bırak dokunma kumaşa!” gibi sözlerle müdahale etmeye hakkı olabilir mi? Nitekim kumaşın sahibi sizsiniz. Ve bu sözler onun cahilliğini ortaya koymaz mı?
Buradan anlamamız gereken şey; Allah-ü Teâla'ya karşı gerek kendimiz için ya da diğerleri adına "neden böyle yapıyorsun, yapma!" deme hakkına sahip değiliz. Biz ve her şey Allah'a aidiz. Ve O (cc) bizi hastalıklarla, musibetlerle türlü isim ve sıfatlarını üzerimizde gösterip yaratılış gayemize uygun olarak olgunlaştırıyor, güzelleştiriyor.
Başa gelen musibetler kula “ikaz” hükmündedir
Allah (cc) mü’min kulunun günahkâr olmasını istemediği için onu kaderinden gönderdiği bir musibet taşıyla ikaz eder. Böylece o musibetle onu yapabileceği pek çok yanlıştan vazgeçirmektedir.
Hak ettiği halde musibet ve ceza görmeyenlere gelince: Zannetmemeliler ki unutuluyorlar ve ihmal ediliyorlar. Allah (cc) ihmal etmez, kullarına yanlışlarını fark etmeleri için mühlet verir. Büyük davaların büyük mahkemelerde, küçük davaların ise küçük mahkemelerde görülmesi gibi, pek çok zalimler vardır ki cezaları görülmek üzere Mahkeme-i Kübra onları beklemektedir.
************************************
Levh-i Mahfuz nedir?
Levh-i Mahfuz nedir? Levh-i Mahfuz hakkında geniş bilgi verir misiniz?
Cevap
"Allah (o yazıdan) dilediğini siler, (dilediğini de) sabit bırakır. Ana kitap (olan Levh-i Mahfûz) ise O’nun katındadır." (Rad, 39)
"Şüphesiz ki biz, her şeyi (Levh-i Mahfûz’da yazılmış) bir kadere göre yarattık." (Kamer, 49)
"Çünkü gökte ve yerde gizli hiçbir şey yoktur ki, apaçık bir kitapta (Levh-i Mahfûz’da) bulunmasın!" (Neml, 75)
Kelime anlamı olarak LEVH-İ MAHFUZ; “levh” levha, “mahfuz” ise korunmuş demektir. Allah’ın takdir ettiği, olmuş ve olacak bütün şeylerin üzerinde yazılı bulunduğu kabul edilen kader levhasına denir.
Levh-i Mahfuz, Allah’ın gökleri ve yeri yaratmadan önce yazmış olduğu bir kitaptır
Levh-i Mahfuz değişmeyen kader levhasıdır
İnsandaki kuvve-i hafıza Levh-i Mahfuz'a bir delildir
Kâinatta Levh-i Mahfuz'un varlığına işaret eden numuneler vardır
Levh-i Mahfuz'daki kayıt, kalemle yazılan harflerden ibaret değildir