Bilim adamları dünyanın ve güneşin hareket ve hızını
hesaplayarak güneşin ayın ne zaman tutulacağını hesaplarlar ve bilirler
1950 yılında bu hesap yapılmış olsun...
-15 ağustos 2009 saat 15.15'de güneş tutulacak diye hesaplamış olsunlar
o tarih gelince
güneş tutulur :
1) Bilim adamları önceden hesapladıkları için mi güneş tutuldu?
2)Bilim adamlarının hesaplaması güneşin hareketini etkilermi?
3)Zaten güneş tutulacaktı bilim adamları bunu önceden hesapladı ve bildi mi?
KISACA:
BİLİM ADAMLARI ÖNCEDEN TESPİT ETTİKLERİ,BİLDİKLERİ İÇİN GÜNEŞ TUTULMUYOR,GÜNEŞ TUTULACAĞI İÇİN ÖNCEDEN BİLDİLER
ALLAH KADERDE YAZDIĞI İÇİN BİZ İYİ YADA KÖTÜ OLMUYORUZ
ALLAH SONSUZ İLMİYLE GELECEĞİMİZİ,AKLIMIZI NASIL KULLANACAĞIMIZI BİLDİĞİ İÇİN KADERDE YAZMIŞ
****************************
Kader - Alınyazısı
(aşağıdaki fikirler tamamen şahsi fikirlerimdir... itikadi konular araştırarak kabullenilmelidir. bu fikirlerin sadece benim fikirlerim olarak ele alınması gerekir.)
kader... efendimizin anlatımıyla aslında anlaşılması çok basit ama biraz insan zihnini zorlayan bir konu...
Rabbımız insanı yaratırken alnına herhangi bir alınyazısı yazmamıştır.
ha, külli kader çerçevesinde olanlar sadece onun takdirine bağlıdır.
gecenin gündüzün değişmesi, güneşin doğup batması, erkek veya kız olarak doğmamız, uzun boylu veya kısa boylu, ten rengimiz, hangi ailenin çocuğu olacağımız... liste bu şekilde uzayıp gider...
demek ki bir külli irade var,
bir de cüz'i irade...
külli irade; Allahın takdirinde olan ve sadece onun dilemesiyle olan olaylar...
cüz'i irade de; Allahın sadece bilgi bağlamında takdirinde olan ve tamamıyla kulun iradesine bıraktığı olaylar...
şimdi cüz'i iradeyi küçümsemeyelim...
ahirette mesul olacağımız ve sorgulanacağımız şeyler, hep bu cüz'i irade kapsamında işlediğimiz ameller dahilinde olacaktır.
yani biz kul olarak, cüz'i irademizle bazı şeylere niyetleniyoruz...
Allah da bu niyetimiz ve isteğimiz doğrultusunda bizim isteğimizi gerçekleştiriyor...
yani dünya insanların istedikleri gibi at koşturacakları bir arena değil...
her istediklerini tamamen sorumsuz bir şekilde gerçekleştirecekleri bir yer değil...
Allahın külli iradesinin bağladığı konular var...
yani inancımızdaki kader konusuna dönersek,
"Allah insanı yaratmış, sonra kendi kendine bırakmış hiç ilgilenmiyor" denilemez.
aynı şekilde,
"Allah insanı yaratmıştır, bir senaryo hazırlamıştır. insan da o senaryoyu noktası virgülüne kadar aynen yaşayıp gerçekleştirmektedir." de denilemez...
Ama şu da var ki, her türlü tedbire rağmen olumsuzluklar yaşanabilir... Bu da imtihanımızın bir parçası olabilir.O nedenle bütün tedbirleri alıp, gözü açık hayata sarıldıktan sonra yaşadıklarımız imtihan merhaleleridir. Şükür ve Hamd den hiç vazgeçilmemelidir.
evet, Rabbimiz bize gönderdiği mektubunda, bizim hayat rehberimizde, insanların hayatı kullanma kılavuzunda, başucu kitabında, bize öğretiyor...
hayatı ve hayatı anlamlandırma yolunda yapmamız gerekenleri...
biz eğer, onun emirlerine ve yasaklarına, kısaca kur'ana ve Rasulunun hayat prensiplerine göre hayatımızı idame ettirecek olursak, (tabii aktif bir şekilde ve devamlı araştırarak, öğrenerek) had ve sınırları gözetecek olursak, mutluluğa giden yolun haritasını bulmuş oluruz. anahtar zaten elimizde...