Allah’ın ‘ata’sı, insanı helakten nasıl kurtarır?
http://www.yeniasya.com.tr/suleyman-kosmene/allah-in-ata-si-insani-helakten-nasil-kurtarir_448895
Yakup Bey: “Mesnevi-i Nuriye’de geçen şu cümle ki, “Ya İlahi! Hasenatım senin atandandır. Seyyiatım da senin kazandandır. Eğer atan olmasaydı helak olurdum”1 ne demektir? Açıklar mısınız?”
Ata Nedir?
Allah Mukaddir’dir, Hâlık’tır, Latif’tir, Kerim’dir. Yani takdir eder ve plânlar, yaratır, lütfeder, kerem eder.
Bediüzzaman bu sıfatları kader terimleriyle ifade eder ve der ki: “Cenab-ı Hakkın ata, kaza ve kader namında üç kanunu vardır. Ata, kaza kanununu; kaza da, kaderi bozar. Bir şey hakkında verilen karar, kader demektir. O kararın infazı, kaza demektir. O kararın iptaliyle hükmü kazadan affetmek, ata demektir.”2
Şöyle diyelim: Allah’ın takdir edip plânlamasına ve karar vermesine kader diyoruz.
Bu İlahi plânın icra sahanına dökülmesine, yani uygulanmasına kaza diyoruz.
Allah’ın, hususi iltifatı ile, keremi ile, feyzi ile, hidayeti ile, fazlı ile, lütfu ile kulunu kazadan affetmesine ve kulunun derecesini yükseltmesine ise ata diyoruz.
Bu durumda buna üç kanun prensibi diyelim.
Her şey bu üç kanun prensibiyle yaratılıyor.
Atâyı Misalle Anlatalım
Bu kanunları şeytanın üzerinde tatbik edelim: Allah’ın şeytanı yaratırken şeytanda haset, kıskançlık ve kibir duygularını plânlaması kaderdir. Bu duyguları şeytanda yaratması kazadır.
Şeytanın bu duygularla amel etmesi de kaza oluyor.
Oysa şeytan bu rezil duygularla amel etmeyip, bu duyguları terbiye etseydi ve Allah’ın emrine itaat etseydi…
Ya da diyelim bu terbiye ve itaati gerçekleştiremedi; Allah’tan bağışlanma dileseydi!
Veya diyelim bağışlanma dilemedi; Allah ata buyurarak, kendisine soru açtığında kusurunu anlayıp itiraf etseydi ve affını isteseydi…
Nihayet Allah yine ata buyurup kerem ederek kendisini derhal helak etmeyişi üzerine tövbe etseydi…
Tövbeye de muvaffak olmadı; Allah’ın tekrar ata buyurup lütfederek hayatını kıyamete kadar bağışlaması üzerine yaptıklarından pişman olduğunu ifade etseydi ve özür dileyip yalvarsaydı…
Pişman olup özür dilememekle beraber, hasedine, kıskançlığına ve kibrine yenik düşerek, “Ben, Senin kullarını azdıracağım!”3 diye Allah’a isyanını sürdürmeseydi…
Acaba Allah’ın o her şeyi kuşatan rahmetine mazhar olmaz mıydı?
Bunlar sadece sesli düşüncelerdir. Ata’yı ve kazayı kavramak için…
Yoksa olan olmuş tabii ki!
Mefhumların İncelikleri
Kaderi yazan, plânı ve mukadderatı çizen, her şeyi kendi takdir buyurduğu bir proje çerçevesinde yaratan bizzat Allah’tır.
Allah’ın kaderi iki biçimde icra sahasına giriyor: 1-Ata. 2-Kaza.
Klasik İlm-i Kelam’da ikisine de kaza denmekle beraber; Bediüzzaman Hazretleri teknik manada ‘ata’yı ‘kaza’dan ayırıyor.
Bediüzzaman Allah’ın lütfu, ihsanı, ikrâmı, feyzi, bereketi, hidayeti, fazileti, rahmeti, affı, mağfireti, muhabbeti, merhameti gibi Rahmaniyet ve Rahimiyet tecellilerine “ata”; cezaî muamelelerinden olan adalet, gazap, celal, kahır, galibiyet, kibriya, terbiye gibi Rububiyet ve Ulûhiyet tecellilerine “kaza” diyor.
Atâ’nın İnsanı Kurtarması
Mesela insan ruhunda şehvetin yaratılışı kazadır. Yani İlahi proje olan kadere uygun bir tecellidir. Şehveti yaratan Allah’ın, peygamber ve din göndermek suretiyle şehveti disiplin altına alması ‘ata’sından olduğu gibi, insan ruhunda iffeti yaratması ve iffeti şehvete hâkim kılması da ‘ata’sındandır.
Eğer bu ‘ata’lar (İlahi ihsanlar) olmasaydı, insan şehvetini iffetsizce kullandığında başına bir sürü bela gelecekti ve insan helak olacaktı.
Yine mesela insan ruhunda öfkenin yaratılması bir ‘kaza’dır. Öfkeyi yaratan Allah’ın kitap ve şeriat göndermek suretiyle öfkeye şer’î bir mecra yapması ‘ata’sından olduğu gibi, insan ruhunda şecaati, adaleti, merhameti, şefkati ve insafı yaratması ve bu faziletlerle şiddeti durdurması da ‘ata’sındandır.
Aksi takdirde bu şecaat, adalet, merhamet, şefkat ve insaf ile ifade edilen ata’lar (İlahi ihsan ve lütuflar) olmasaydı insan şiddeti, kini, öfkesi ve kavgası yüzünden helak olurdu.
Dipnotlar:
1 Mesnevi-i Nuriye, s. 175 2 Mesnevi-i Nuriye, s. 175 3 Hicr Suresi: 39.
Yapılan dualar kaderi nasıl etkiliyor; dua ile kader değişir mi?
- Bir insana gelmesi gereken kötülük, dua veya sadaka ile bertaraf edilebiliyorsa bu nasıl oluyor?
https://sorularlaislamiyet.com/yapilan-dualar-kaderi-nasil-etkiliyor-dua-ile-kader-degisir-mi-bir-insana-gelmesi-gereken-kotuluk
Bir şey hakkında verilen karar, kader demektir. O kararın infazı, kaza demektir. O kararın ibtaliyle hükmü kazadan afvetmek, atâ demektir.
"Evet, yumuşak bir otun damarları katı taşı deldiği gibi, atâ da kaza kanununun kat'iyyetini deler. Kaza da ok gibi kader kararlarını deler. Demek atânın kazaya nisbeti, kazanın kadere nisbeti gibidir. Atâ, kaza kanununun şümulünden ihraçtır. Kaza da kader kanununun külliyetinden ihracıdır. Bu hakikate vâkıf olan ârif: 'Ya İlahî! Hasenatım senin atândandır. Seyyiatım da senin kazandandır. Eğer atân olmasa idi, helâk olurdum.' der." [i](Mesnevi-i Nuriye, 206)[/i]
Yani, ata, bir şey hakkında verilen kararın iptali ve hükmün kaza edilmekten afvedilmesi, şeklinde tarif edilmektedir. Ata denilince, o Rahîm-i Kerim'in ve Gafûru'r-Rahîm'in af ve ihsanı anlaşılır.
Atanın kaza kanununu, kazanın da kaderi bozmasını şöyle açıklayabiliriz:
Bir padişahın umumî kanunları yanında bir de belli günlerde tatbik ettiği af ve ata kanunu vardır. Padişah o günlerde, suçlulardan bir kısmını afveder, diğer bir kısmının cezalarını hafifleştirir, bir kısım raiyetinin ise rütbelerini yükseltir ve maaşlarını artırır. İşte, daha önce umumî kanunla takdir edilen ceza, rütbe ve maaşlar bu ata kanunuyla yürürlükten kaldırılmış olur. Meselâ, bir şakinin işlediği bir suça karşılık on yıl hapis yatması takdir edilmiş olsun. Ata kanunuyla bu cezanın afvedilmesi halinde artık ceza infaz edilmez ve ata, kaza kanununu bozmuş olur. Cezanın kaza edilmemesiyle de kader kanunu, yâni onun suçuna mukabil takdir edilen on yıllık hapis cezası bozulmuş olmaktadır.
İşte, bu misâl gibi, insanların işledikleri günahlara karşılık, kendilerine takdir edilen uhrevî cezalar Cenâb-ı Hakk'ın ata kanunuyla, yâni O'nun af ve ihsanıyla kaza edilmekten alıkonmakta ve böylece ta kanunu kaza kanununu bozmaktadır. Aynı şekilde, kazanın bozulmasıyla kader kanunu da bozulmuş, takdir edilen ceza değişikliğe uğramış olmaktadır.
Bir başka misal; kul bir günah yerine gitmek niyet ve meyliyle evden çıkar. O bu niyetle irâde düğmesine dokunduğu için, Allah da meylinin neticesini yaratacak ve onu irâde ettiği yere götürecektir. Fakat, o kulun güzel bir hali, Allah (c.c)’ın hoşuna gidecek bir tarafı, söz gelimi gecesinin zülüfünde iki damla gözyaşı ya da arabasıyla bir-iki arkadaşını bir sohbete götürüşü vardır da, bunlar Rahmet-i İlâhî'yi ihtizaza getirmiştir ve Allah (c.c) da yolda o kulun karşısına kendisini günah mahalline değil de gülzâra götürecek bir arkadaş çıkarır ve kulun iradesiyle hak ettiği hükmü değiştirir. İşte, Allah (c.c)’ın sebepli sebepsiz kulu hakkındaki bir hükmü veya bir kazâyı onun lehinde değiştirmesi, O’na ait bir atâdır.
Diğer taraftan, "Ata, kaza kanununun şümulünden ihraçtır." denmektedir. Şöyle ki, bir günah için takdir edilen ceza külli bir kanun iledir. Yâni, şu suçu işleyene şu ceza verilir, şeklindeki takdir, küllidir. Söz konusu suçu işleyen bir kimsenin tövbe etmesi halinde, günahının afvedilmesi ile kaza kanununun şümulünden bir ihraç durumu hâsıl olmaktadır. Bu ise aynı zamanda, kader kanununu külliyetinden bir ihraç mânâsındadır.
Yukarıda açıklamaya çalıştığımız kaide, kaderin değişip değişmediği sorusunu hatıra getirmektedir. Bu nokta da şunu ifâde edelim ki, İlm-i İlâhî'nin değişmesi muhaldir. Ezelden ebede kadar olmuş ve olacak bütün hâdiseler gibi, ata kanununun tatbikatı da o ilmin şümûlündedir. Bu kader değişmez. Değişiklikler sabit ve derin olan Levh-i Mahfûz'un daire-i mümkinatta bir defteri ve yazar bozar tahtası hükmündeki Levh-i Mahv ve İsbat'ta olmaktadır. Önce takdir edilen nice cezalar, daha sonra tövbe vesilesiyle ve ata kanunu ile afvedilmekte, Levh-i Mahv ve İsbat'tan silinmekte ve kaza edilmemektedir. Nitekim bir âyet-i kerîmede şöyle buyurulmaktadir:
"Allah dilediği şeyi mahveder ve dilediğini isbat eder. Nezdinde kitabın aslı olan Levh-i Mahfuz vardır." (Ra'd, 13/39
lave bilgi için tıklayınız:
- Ata ve Levh-i Mahv ve İsbat nedir? Levh-i Mahv ve İsbat levhasının hikmeti nedir? Kader dua ve sadaka gibi bazı şeylerle değişir mi?..