Limoni Co-Admin
Mesaj Sayısı : 6150 Rep Gücü : 14991 Rep Puanı : 44 Kayıt tarihi : 27/05/09
| Konu: Necip Fazıl Kısakürek Sözleri C.tesi Mart 27, 2021 6:20 am | |
| https://www.haberso.com/haber/5674968/necip-fazil-kisakurek-sozleri Necip Fazıl Kısakürek Sözleri
- Benim istediğimi Allah istemiyorsa, konu kapanmıştır.
- Evdeki hesabımız bile çarşıya uymuyorken, ahiret hesabımızın vay haline.
- Eğer tadını bilirseniz ekmeği paylaşmak ekmekten daha lezzetlidir.
- Kula kulluk etme! Unutma ki sen de kulsun. Ve gerektiğinden fazla önem verme! Yoksa unutulursun.
- Tomurcuk derdinde olmayan ağaç, odundur.
- Kimileri vardır aşkın en yücesine layıktır. Kimileri vardır aşkın en yücesini versen de, aşağılıktır.
- Allah var fakat bizim ondan, yalnız sorulduğu zaman haberimiz var!
- Yusuf baştan aşağı iffet olduktan sonra, Züleyha baştan aşağı afet olsa ne yazar.
- Sokak lambası gibi olma ey yar. Kime yandığın belli olsun.
- İçimizde bu kadar perişan hale getirilmeseydik; dışımızda bu kadar hürmetsizliğe uğramayacaktık.
- Ölüm zorların zoru, yaşamak ondan da zor!
- Yalnızım diye üzülmüyorum… Çünkü biliyorum, yalnız insanın ihanet edeni de olmaz…
- Kavuşmak mı? Belki… Daha ölmedim!
- Necip Fazıl’a sormuşlar: “neden sigarayı bu kadar çok seviyorsunuz?” “Benim için yanan bir tek o var” demiş…
- Gökler ağlıyor, biz ağlamışız çok mu? Bize yobaz diyorlar, haberin yok mu?
- Bir namazım, bir duam, birde eski seccadem, hepsi hepsi bu kadar, işte benim sermaye.
- Camiye dikey olarak gel, yatay olarak zaten geleceksin!
- İnsanlar ikiye ayrılır, vaktini beşe ayıranlar, vaktini boşa ayıranlar.
- Bin “günahın” olsa da bana, bir “gün ah’ım” yok sana…
- Veren de o alan da o, nedir senden gidecek? Telaşını gören de, can senin zannedecek.
- Akıldan büyük nimet, zekâdan da ağır yük tanımıyorum.
- Ölüm güzel bir şey, budur perde arkasından haber, güzel olmasaydı ölür müydü peygamber!
- Çok sıkıldıysan hayattan, bir mezarlığa git. Ölüler iyi bilir; yaşamak güzeldir.
- Diyorlar bana, kalsın şiirde sözde yerde, sen araştır, göklere çıkan merdiven nerde.
- Her ağızda, her telde fanilik dırıltısı, sonunda tek bir şarkı, tabutun gıcırtısı!
- Biz; ayakları şişene kadar namaz kılan peygamberin, gözleri şişene kadar uyuyan ümmetiyiz.
- Geçti, istemem gelmeni yokluğunda buldum seni.
- Keşke ben Allah kelimesinden başka, ağzından tek söz bile çıkmayan bir dilsiz olsaydım!
- Akıldan büyük nimet, zekâdan da ağır yük tanımıyorum.
- Neye yaklaşsam sonu uzaklık ve kırgınlık, anladım ki yok Allahtan başkasına yakınlık…
- Zamanın çarkları sizi yürütüyor, zamanın çarkları beni öğütüyor…
- Göz kaptırdığım renkten, kulak verdiğim sesten affet, senden habersiz aldığım her nefesten.
- Aldığımız nefesi bile geri veriyorsak, hiçbir şey bizim değil.
- Kendini dünyalar kadar değerli zannedenlere kısa bir not; dünya beş para etmiyor…
- İhya etmek için ne kadar ilim lazımsa imha için de o kadar cehalet kâfidir…
- Gözüm, aklım, fikrim var deme hepsini öldür sana çöl gibi gelen, o göl diyorsa göldür…
- Bazı insanlar alçak gönüllüdür, bazıları da alçak olmaya gönüllüdür.
- Sabırda pişer koruk, yerle bir olur doruk. Sabır, sabır ve sabır, işte Kur’an ‘da buyruk.
- Biz bize gerici diyenlere ancak deh demek için gerideyiz…
- Başım çığlıklı bir çocuk, onu nasıl avutsam? Ne yapsam da ölümü bir saatçik unutsam?
- Cevabımın şiddetinden susuyorum!
- Başım çığlıklı bir çocuk, onu nasıl avutsam? Ne yapsam da ölümü bir saatçik unutsam?
- Öyle insanlar vardır ki; lağıma düşseler, lağımı kirletirler.
- Sizde olan tükenir onda olan sonsuz, feza sizin olsa ne yapacaksınız onsuz.
- Felsefe; çürük cevizlerle dolu bir denizde sağlam cevizi aramaktır.
- Beni kimsecikler okşamaz madem, öp beni alnımdan; sen öp seccadem.
- İnsan namaz kılarsa, namaz da insanı insan kılar.
- Elindeyse zamana, dur, geçme diye dayat. Bir sigara içmekten daha kısa bu hayat.
- Hayat dediğin Allah (c.c.) için değilse, ne çıkar hayat önünde eğilse.
- Zamanı kokutanlar mürteci diyor bana; yükseldik sanıyorlar, alçaldıkça tabana.
- İnsanı olgunlaştıran yaşı değil, yaşadıklarıdır…
- Sonunda ‘eyvah’ diyeceğin şeylere, başında ‘eyvallah’ deme. Pişman ol fakat pişman ölme.
- Af var diye işlenen suçtan vicdan burkulur; affı sigortalayan hayâsızdan korkulur…
- Çocukken gün battı mı, bir köşede ağlardım; nihayet döne döne aynı noktaya vardım.
- Ellerime uzanan dudakları tepeyim, Allah diyen gel seni ayağından öpeyim!
- Ölecek miyim, tam da söyleyecek çağımda, söylenmedik cümlenin hasreti dudağımda.
- Payımıza sükût düştüğünden beridir, kalbimizin sesini daha bir güzel duyar olduk.
- Ölüm herkesin başına gelir, ama geç ama erken… Ya kazanırken, ya da kazandığını yerken…
- Neye yaklaşsam sonu uzaklık ve kırgınlık, anla ki yok Allah’tan başkasıyla yakınlık.
- İki insan çeşidi vardır. Zaman geçtikte hatalarıyla yüzleşen! Zaman geçtikçe yüzsüzleşen…
- Sevdalın şu dağı del dese, koşar, delersin! İş Allah’a geldi mi, gücün yok, sendelersin!
- Ya Allah’a baş eğer hiç kimseye eğmezsin, ya da herkese baş eğer hiçbir şeye değmezsin.
- Akrebin kıskacında yoğurmuş bizi kader; aldırma, böyle gelmiş, bu dünya böyle gider!
- Ne başını kapat, altını göster; ne altını kapat, üstünü göster. Hepsini kapat, imanını göster.
- Her kahkahanda Allah’a teşekkür etmiyorsan, neden her ağladığında o’na kızıyorsun?
- İnsandır sanıyordum mukaddes yüke hamal, hamallık ki sonunda ne rütbe var ne de mal.
- Biz şiiri iman için bilmişiz ve bu mihrak bilgiyi, her bilginin geçtiği bin bir yol ağzı biliyoruz.
- Dinde zorlama yoktur, insan özgürdür elbette! İsteyen bu dünyada pişer, isteyen ahirette!
- Düşünüyorum: O’ndan evvel zaman var mıydı? Hakikatler, boşluğa bakan aynalar mıydı?
- Sırma renginde pislik, dünyanın süsü püsü, bende tek aziz eşya annemin başörtüsü…
- Yarın elbet bizim, elbet bizimdir gün doğmuş, gün batmış, ebed bizimdir!
- Yola çıktıklarını yolda bulduklarına değişirsen; hem yolunu kaybedersin, hem dostunu!
- Kadından kendisinde olmayanı isteriz; hasret yerinde kalır ve biz çekip gideriz.
- Su iner yokuşlardan, hep basamak basamak; benimse alın yazım, yokuşlarda susamak.
- İnsanın kazandığı paradan değil, paranın kazandığı insandan kork.
- Dün geçti bugünü düşünüyorum, yarın var mı? Gençliğine güvenme, ölenler hep ihtiyar mı?
- Armut deyip geçmeyin, onun ilk hecesi çoğu kişide yoktur!
- Dünya güzel olsaydı, doğarken ağlamazdık… Yaşarken temiz kalsaydık ölünce yıkanmazdık.
- Hayatımızın yarısını uyuyarak geçiriyoruz, diğer yarısını da uyutularak…
- Yanında olduğum zaman değerimi bilmezsen; değerimi bildiğin gün beni yanında bulamazsın…
- Adam olmak cinsiyet meselesi değil, şahsiyet meselesidir.
- Tam 30 yıl saatim işlemiş ben durmuşum, gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.
- Devler gibi eserler bırakmak için, karıncalar gibi çalışmak lazım.
- Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın; gündüz geceye muhtaç, bana da sen lazımsın!
- Benim ayağımın altıda müsait başımın üstü de nerde olacağını sen belirle…
- Ey bir aileye bile hükmedemeyen ilerici. Üç kıtaya, yedi denize hükmeden ecdadın mı gerici?
- Gençlik… Gelip geçti… Bir günlük süstü; nefsim doymamaktan dünyaya küstü.
- Ömrün ilk yarısı; ikinci yarısını beklemekle, ikinci yarısı da; ilk yarısının hasretiyle geçer.
- An oluyor bir garip duyguya varıyorum; ben bu sefil dünyada acep ne arıyorum?
- Öyle ucuz değil gül koklamak… Gül tutan ele diken batmalı… Bir aşka gönül veren o aşkın kapısında yatmalı!
- Kökünü beğenmeyen dal ve dalını beğenmeyen meyve olgunlaşmadan çürür.
- Üç günlük dünya için gayret üstüne gayret, ebedi bir yaşam için gayret yok hayret.
- Siz hiç bir sarrafın bağırdığını duydunuz mu? Kıymetli malı olanlar bağırmaz.
- Ölüm ölene bayram, bayrama sevinmek var; oh ne güzel, bayramda tahta ata binmek var!
- Önüne gelenle değil, seninle ölüme gelenle beraber ol.
- Hep nefis çıkar karşıma, ölüp ölüp dirilsem; insandan kaçmak kolay, kendimden kaçabilsem.
- Sabır, çekilen şeyi duymamak değil, ona dayanmayı bilmektir.
- Yum gözünü, kalbine her an yokluğu üfür! Kendinden geçmek iman, kendinde olmak küfür…
- Anladım işi; san ’at Allah ı aramakmış, marifet bu, gerisi yalnız çelik çomakmış…
- Geçti, istemem gelmeni, yokluğunda buldum seni; bırak vehmimde gölgeni, gelme, artık neye yarar?
- Bana bir ben lazım, bir de beni anlayan. Beni bir ben anlarım, bir de beni yaradan…
- Allah bir! Demektense ecel teri dökerken; ölüversem, beklenmez anda Allah bir erken…
- Gönlüm uçmak dilerken semavi ülkelere, ayağım takılıyor yerdeki gölgelere.
- Bana çağdışı diyorlarmış. Ne büyük bir onur! Ben bu çağın dışında kalmayayım da, içinde mi boğulayım.
- Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; gündüzler size kalsın, verin karanlıkları!
- Verirler ” ben acizim, kudret senin” dedikçe… Verenin şanı büyük, sen iste istedikçe…
- Ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar; onu İstanbul diye toprağa kondurmuşlar.
- Kader, beyaz kâğıda sütle yazılmış yazı; elindeyse beyazdan, gel de sıyır beyazı!
- Ve tekrar uyuyayım ve kalkayım ezanla! Yaşaya dursun insan, hayat dediği zanla.
- Zonklayan başım benim, kan pıhtısı, cerahat; ona yastıkta değil, secde yerinde rahat…
- Ne kervan kaldı, ne at, hepsi silinip gitti, iyi insanlar iyi atlara binip gitti.
- Düşünmek şu, bu değil, öteleri düşünmek; sizinse düşünceniz yataklarda eşinmek.
- Çile kapısından erişilecek dünyayı bilseydin, yatağını yorganını satardın.
- Ne hasta bekler sabahı, ne taze ölüyü mezar, ne de şeytan, bir günahı, seni beklediğim kadar.
- Sanma oruç, bu akşam tıklım tıklım ye diye; bu akşam, yarın oruç tutabilmek için ye.
- Hayatın çilesine tahammül gerek, değil mi ki sefa ile cefa müşterek? Sizce ağlamak için gözyaşı mı gerek? Bazen dertliler de ağlar ama gülerek…
- Bizler açlıktan karnına taş bağlayan peygamberin, doymak bilmeyen ümmetiyiz…
- Helal ile beslersen çocuğunu hürmet ile öder borcunu, haram ile beslersen o’nu hakaret ile öder borcunu.
- Ne gelirse başımıza Hak’tandır; fakat geliş sebebi, Hak’tan ayrılmaktandır.
- Çıkamam, aynalar, aynalar zindan. Bakamam, aynada, aynada vicdan; beni beklemeyin, o bir hevesti; gelemem, aynalar yolumu kesti.
- İnsanın sevdiğini kaybetmesi, dişini kaybetmesi kadar ilginçtir. Acısını o an yaşar, yokluğunu ömür boyu.
- Bir idamlık Ali vardı, asıldı; kaydını düştüler, mühür basıldı. Geçti gitti, birkaç günlük fasıldı. Ondan kalan, boynu bükük ve sefil; bahçeye diktiği üç beş karanfil…
- Ağaçtan düşen yaprak nasıl kurumaya mahkûmsa; gönülden düşen insan da ‘unutulmaya mahkûmdur.
- Seni affetmek hayatımın en büyük hatasıydı. Nerden bilebilirdim ki. Katilini affedersen seni yine öldüreceğini…
- Ben geçmişimi dürdüm, büktüm ve kaldırıp çöpe attım, bu çöpleri ise ancak; kediler ve köpekler karıştırır!
- Gençliğine doyamadan gitti, derler. Doymak mümkün mü ki, doyup da gitsin. Doymak burada değil. Burası acıkmanın yeri…
- Kadın mezarlığa girerken başını kapıyor, dışarı çıkarken açıyor, ölüye karşı kapayıp, diriye karşı açmak akıl almaz.
- Soruldu mu ne bilirsin diye; ”haddimi bilirim” soruldu mu ne istersin diye; “haddimi bilir, hakkımı isterim” demeli…
- Ayağın taşa takıldığında “Allah kahretsin” bile dememelisin, dua etmelisin ki taşa takılan bir ayağın var…
- Ölüm her aklına geldiğinde ‘ah’ edip ‘vah’ edip inleme; bu halinle rabbimi incitmiş olacaksın. Ecel kapıyı çaldığı zaman evi telaşa verme; o geldiği zaman, sen çoktan gitmiş olacaksın.
- Ey gönül, gidenden ümidini kes! Kaçan bir hayale benziyor herkes, sanki kulağıma gaipten bir ses buluşmalar kaldı mahşere diyor.
- Fikrin olduğu her yerde şiddet, operatörün neşteri gibi bir nimet, olmadığı yerde de katilin bıçağı şeklinde bir afettir.
- Benimki benim, seninki de senin! Bu şeriattır… Seninki senin, benimki de senin! Bu tarikattır. Ne benimki benim ne de seninki senin her şey Allah’ın! Bu da hakikattir!
- Allah’ın on pulunu bekleyedursun on kul bir kişiye tam dokuz, dokuz kişiye bir pul. Bu taksimi kurt yapmaz kuzulara şah olsa yaşasın kefenimin kefili karaborsa.
- İkinizin de ne eş, ne arkadaşınız var; sükût gibi münzevi, çığlık gibi hürsünüz. Dünyada taşınacak bir kuru başınız var; onu da, hangi diyar olsa götürürsünüz.
- Ne sabahı göreyim, ne sabah görüneyim; gündüzler size kalsın, verin karanlıkları! lslak bir yorgan gibi, sımsıkı bürüneyim; örtün, üstüme örtün, serin karanlıkları.
| |
|