| KUTLU FORUM Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz |
|
| EDİP YÜKSEL evrim vardır..Neden birçok insan maymundan evrimleşmeyi hazmedemiyor? | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
huzeyfe Süper Moderatör
Mesaj Sayısı : 7719 Rep Gücü : 18108 Rep Puanı : 23 Kayıt tarihi : 27/03/09
| Konu: EDİP YÜKSEL evrim vardır..Neden birçok insan maymundan evrimleşmeyi hazmedemiyor? Paz Ağus. 08, 2010 12:09 pm | |
| Adem baba dünyaya paraşütle mi indi? - Taraf - Istanbul - 08.08.2010
EDİP YÜKSEL * / Neden birçok insan maymundan evrimleşmeyi hazmedemiyor?
Charles Darwin, Kuran’ın 29:20 ayetindeki ilahi öğütü uygulayan bir araştırmacıydı. Aslında tarihi belgeler Darwin’in (1809-1882) ve dedesi Erasmus Darwin’in evrim konusunda, kendilerinden yüzyıllar önce yaşayan islam bilginlerinin eserlerinden etkilendiğini gösteriyor. Dostum Dr. T. O. Shanavas, Creation and/or Evolution: an Islamic Perspective adlı kitabının 6’ıncı bölümünü buna ayırıyor. Örneğin, John William Draper, The Conflict Between Religion and Science adlı kitabında evrim teorisinin batı kökenli olduğu varsayımını reddediyor ve evrim teorisinin Müslüman okullarında yüzyıllar önce okutulduğunu ve hatta Müslümanların evrimi çok daha geniş kapsamlı düşündüklerini, minarelleri ve inorganik maddeleri bile evrim olayına dahil ettiklerini tartışıyor. Will Durant adlı Amerikan tarihçisi de ünlü filozof Ali İbni Sina (980-1037) ve Ebu Bekir Muhammed El-Razi’nin (844-926) tıp ile ilgili kitaplarının ve görüşlerinin ortaçağ Avrupasında üniversitelerde yüzyıllar boyu ders kitabı olarak kullanıldığı gerçeğini anımsatıyor ve 1395 yılında Paris Üniversitesinde el-Razi’nin Kitab el-Havi adlı eserinin kullanılan dokuz kitaptan biri olduğunu bildiriyor. Aynı kitap, Avrupa’da Avicenna olarak tanınan İbni Sina’nın bilimler ansiklopedisi olan Qanun fil Tibb adlı kitabının Montpellier ve Louvain üniversitelerinde 17’nci yüzyıl ortalarına kadar temel ders kitabı olarak okutulduğunu bildiriyor. Avrupa’da tıp bilimini etkileyen evrimci iki önemli Müslüman bilimadamı daha var: Batı’da Abubacer olarak bilinen Ebu Bekr ibn Tufeyl (1107-1185) ve Averr�s olarak tanınan ünlü filozof Ebu el-Velid Muhammed ibn Rüşd (1126-1298).
Shanavas, yukarıda ismini verdiğim kitapta daha birçok belgeye yer veriyor. Örneğin, sosyolog tarihçi Ibni Haldun’un (1332-1406) ünlü Makaddime’si minerallerden başlayan bir evrimi savunur. Minareller evrimleşerek çekirdekli ve çekirdeksiz bitkiler oluştururlar. Bitkiler hurma ağacı ve asma ile zirveye ulaşıp hayvanların ilk evresi olan salyangoz, kabuklu deniz hayvanlarıyla gelişir. Çeşitlenerek artan hayvanlar yaratılışın yavaş işleyen evreleşmesi sonunda bilinç sahibi ve düşünme yeteneğine sahip olan insana dönüşüp zirveye ulaşıyor. Ibni Haldun’a göre insanlığın ilk evresine maymunlardan erişiliyor. İbni Haldun Mukaddime’sinde evrim olayını bilimsel bir dil kullanarak anlatıyor ve varlığın aslınının (yani genetik yapısının) çeşitli değişikliklerden (mütasyonlardan) geçerek bir cinsten diğer bir cinse evrimin gerçekleştiğini savunuyor. Ortaçağ’da dünyanın bilim meşalesini ellerinde tutan Müslüman bilimadamlarının evrimi ilahi bir sistem olarak kabul etmekte hiçbir çekinceleri olmamıştır. Örneğin, İbni Haldun insan cinsinin kökeni hakkındaki bir paragraftan sonra Allah’ın sünnetinin (yasasının) değişmeyeceğini bildiren bir ayeti anımsatıyor.
Bunlara ek olarak, batıda Alhazen olarak bilinen ünlü optik bilimcisi Muhammed el- Heysam (965-1039) optik bilimini incelediği Kitab-al Menazir adlı eserinde insanların mineraller, bitkiler, hayvanlar ile süren evrelerin bir sonucu olarak yaratıldığını savunur. İbni Arabi (1165-1240), Celaleddin Rumi (1207-1273) gibi ünlü tasavvuf liderleri de evrim teorisini savunmuşlardır. Geolog El- Biruni (973-1048) Kitab el-Jamahir adlı eserinde insanlığın basit organizmaların doğal ayıklama yoluyla uzun yıllar süren evreden evreye gelişimleri sonucu oluştuğunu tartışır.
Maalesef, Gazzali ve benzeri hadisçi sünnetçi rivayet mukallitlerinin etkisi arttıkça İbni Haldun, İbni Sina, İbni Rüşt gibi müslüman bilimadamları zındık olarak tanıtılmaya başlandı.
Bir zamanlar, Katolik klisesinin Kopernik ve Galileo’nun dünya yerine güneşi merkeze oturtan modele Allah adına açtığı savaşın bir benzeri şimdi de Darvin’in geliştirdiği evrim teorisine karşı açılmış bulunuluyor. Müritlerinin yazdığı veya sağdan soldan aşırarak derlediği kitapların üzerine kendisine sonradan yakıştırdığı Harun Yahya ismini koyan Adnan Oktar adlı mehdi özentisi şeyhin Allah adına, İslam adına evrim teorisine karşı açtığı savaş maalesef konu hakkında pek bilgisi olmayanları etkilemektedir.
İki yıl önce bu konuda felsefi bir makale yazmaya karar verdim. Orijinalini İnglizce yazdığım makalemin başlığı: “The Blind Watchwatchers or Smell the Cheese: An Intelligent and Delicious Argument for Intelligent Design in Evolution.” (Kör Saat İzleyicileri veya Peyniri Kokla: Evrimde Akıllı Tasarım için Zeki ve Lezzetli bir Tartışma.). Akıllı tasarımın evrimin her anı ve noktasında kendini gösterdiğini tartışan İnglizce makalemi Quran: a Reformist Translation adlı Kuran çevirisinin arkasına ekledim.
“Biz hepimiz bu gezegenedeki maceramıza, hayati ve acımasız bir yarışmada küçük canlı bir şampiyon olarak başladık. Genetik yapımızın yarısı, kurbağa yavrusuna benzeyen başlıbaşına bir spermdi. Umulur ki, dünyaya doğmadan dokuz-on ay önceki olaylar bazı kahkaha ve karşılıklı sevgi dolu öpücükleri içeriyordur. Bir kalem uzunluğunda bir tüp içerisinde bir gün süren uzun bir maratonun sonunda, yani vajinadan başlayıp serviks ve uterus boyunca ilerleyerek sonunda diğer yarımızla karşılaştık. Böylece yaşam ödülünü ya da mahk�miyetini kazandık. (Bu makalenin yazarı bir bayan olsaydı bunun tam tersi de anlatılabilirdi: “Genetik yapımızın yarısı bir zamanlar uslu uslu bekleyen bireysel yumurtalardı...” şeklinde başlayabilirdi). Seçilen kadın yumurtalarından birine ulaştıktan sonra, çoğumuz şampiyon spermler olarak yumurtaları bencilce kapadık ve milyonlarca kardeşimizi ölmeye mahk�m bıraktık. Beğensek de beğenmesek de, milyonlarca potansiyel spermi bizden biraz daha yavaş oldukları veya şansız oldukları için ölmelerine sebep olan bencil genler olarak başladık. Biz aslında tarih boyunca kendilerini zafer kazanmış kimseler olarak bilen katillerin çocuklarıyız. Dahası, biz dünya hayatımıza olası kardeşlerimizi kitlesel imha yoluyla öldürerek başladık. Biz Kabil’in çocuklarıyız; bizler, makro ve mikro dünyanın her ikisinde, acımasız savaşlarda sağ kalanlarız.
“Evet, organik roketlerimiz organik gezegenlerimizi vurduktan sonra, zigotlara dönüştük ve annemizin karnında 266 gün sürecek bir evrimi yaşamaya başladık. Adenin, Sitozin, Guanin, ve Timin adlı dört baz veya nükleotid diliyle kodlanmış yaklaşık altı bilyon bitlik DNA programı, fiziksel evrenin en harika ve kompleks varlığı olan birbuçuk kiloluk pelteyi, insan beynini yaratır.”
Neden birçok insan maymundan evrimleşmeyi hazmedemiyor? Pis kokan bir damla meni ve yumurtacıktan, kurbağa gibi bir fetusten, altına pisleyen ve gördüğü herşeyi ağzına sokan bir bebekten evrimleşmeyi kabul ediyorlar da sevimli bir şempanzeden evrimleşmeyi onurlarına yediremiyorlar? Hulusi Başar Çelebi adlı bir arkadaşın 19.org sitesinin Türkçe forumunda 2006 yılında evrim teorisini tartışan bir zincirde evrim teorisini savunduğum için beni şiddetle eleştiren bir arkadaşa cevap olarak astığı bir kaç satırı burada sizinle paylaşmak isterim:
“Tabuları yıkmak mı, yoksa tabuları korumak mı daha ciddi iş? Maymun ya da yılan ya da kedi ya da sinek... Ne kadar aşağılık mahl�klar değil mi? Leş gibi kokar, leş gibi yerlerde dolaşır. Aman mideciğim bulandı. İnsan ise cisim olarak istisna he mi? Misk-ü amber ve-l çember kokar durur. Bambaşka malzemeden imal edilmiş. Kılsız, tüysüz, hormonsuz, kokusuz, berrak, süt dök yala yani. Cesetleri de gömme, al ciğerini as duvara gözün gönlün açılsın. Vay be nasıl bi saplantıymış bu. Hepsinin hammaddesi birdir. Bu da bir ayettir ama görene. Darwin’i geç, materyalizmi geç, madem beğenmiyorsun. Ama evrim bir hakikattir. Milyonlarca yıldan beri mutasyon geçiren bütün canlılar şekil de karakter de değiştirmiştir.”
Maymunlardan genetik olarak miras aldığımız ilkel hormonlarla tepki göstereceğimize, aşağıdaki ayetler üzerinde düşünüp akledelim. Hormonlarla akledilmez. Cahili olduğumuz konulara hormonlarla veya taklidi normlarla tepki göstererek de akledilmez. Bu tür tepkiler olsa olsa maymunlaşmaya doğru gerileşmemize sebep olur:
15:26 İnsanı, kurumuş, yıllanmış balçıktan yarattık.
Yaratıcı’nın mikroskobik canlılarda başlattığı biyolojik evrelerin ilk belirtileri balçık katmanları arasında başladı. Balçık geosedik olarak sekizyüzlü ve dörtyüzlü dizilen bir atomlar şebekesinden oluşur. Sekizyüzlü ve dörtyüzlü birimler sıkıca paketlenmedikleri için birbirlerine göreli olarak kayma özelliğine sahiptirler. Moleküler yapısındaki bu esneklik, balçığın birçok kimyasal reaksiyona katalizör olmasını sağlar. İnsanlar balçık katmanları arasında milyonlarca yıl önce başlayan organik hayatın en gelişmiş meyvesidir.
24:45 ALLAH bütün canlıları sudan yaratır. Onlardan kimi karnı üzerinde hareket eder, kimi iki ayakları üzerinde hareket eder, kimi de dört ayak üzerinde hareket eder. ALLAH dilediğini yaratır. ALLAH her şeye gücü yetendir.
Milyonlarca yıl önce iki ayak üzerinde yürümeye başlayan memelinin iki ayak üzerinde yürümeye başlaması, beynin gelişmesi ve insan haline dönüşmesi için kritik bir nokta olarak değerlendirilir. İki ayak üzerinde yürümek ilk başta basit bir ayırım gibi gözükse de Homo Erektus’un alet kullanmasında ve beyninin gelişerek bilinç sahibi olmasında, yani Homo Sapien’in (Adem’in) yaratılmasında önemli bir role sahiptir.
29:19 ALLAH’ın yaratılışı nasıl başlatıp, nasıl tekrarladığını görmediler mi? Bu, elbette ALLAH için kolaydır.
29:20 De ki, “Yeryüzünü dolaşın ve yaratılışın nasıl başladığını görün.” Sonra, yine ALLAH (ahiretteki) son yaratılışı başlatacaktır. ALLAH’ın her şeye gücü yeter.
Arkeolojik araştırmalar, yaratılışın mikroskobik organizmalardan başlayarak, genetik mutasyon ve doğal seleksiyon metotlarıyla evrimleştiğini gösteriyor.
71:14 Oysa sizi evreler halinde yaratan O’dur.
71:15 ALLAH’ın yedi göğü tabakalar halinde nasıl yarattığını görmez misiniz?
71:16 Ayı bunların içinde bir ışık, güneşi de bir lamba yaptı.
71:17 Ve ALLAH sizi topraktan bir bitki olarak bitirdi.
Evrim, Tanrı’nın düzenlediği, bitkiden başlayıp insana kadar yükselen harika bir sistemdir. Nuh peygamberle birlikte biz insanların son bir evrim daha geçirdiği anlaşılabilir.
7:69 “Sizi uyarmak amacıyla Rabbinizden bir mesajın aranızdan bir adama gelmesine mi şaştınız? Nuh’un halkından sonra sizi halifeler yaptığını ve yaratılışta sizi onlardan güçlü kıldığını hatırlayın. Başarmanız için ALLAH’ın nimetlerini düşünün.”
Insanların Allah’ın halifesi olamıyacağını, halifenin Kuran’daki anlamının “izleyen” veya “daha sonra gelip egemen olan” olduğunu, meleklerin Adem’in yeryüzünde yaratılışından önce yeryüzünde kan döken vahşi bir cinsin varlığını bildiğini düşünürsek aşağıdaki ayet bu konuda ilginç ipuçları verir:
2:30 Rabbin, meleklere şöyle demişti: “Yeryüzüne bir halife yerleştireceğim.” Melekler de: “Orada bozgunculuk yapacak, kan akıtacak birisini mi yerleştireceksin? Halbuki biz seni överek yüceltiyor ve mutlak otoriteni onaylıyoruz,” dediler. “Bilmediğinizi Ben bilirim,” dedi.
Genç araştırmacı Kaan Göktaş’ın Kuran Açısından Evrim Teorisi başlıklı kitabı, evrim teorisi ile Kuran’ın yaratılış modeli arasında çelişki olmadığını, aksine Kuran ayetlerinin evrimsel bir yaratılış modelini savunduğunu delilleriyle tartışmaktadır. Bu arada, evrim teorisine yönelik eleştiriler yapan Hristiyan kaynaklarından aparılıp derlenen kitaplarla İslam’a en büyük ihanetlerden birisini işleyen cemaatlere de değinmek istiyorum. Bunların başında, varlıklı ailelerden genç yaşta kapılan müritleri iliklerine kadar sömürmekle tanınan ve masonlardan çok daha gizli çalışan bir tarikatın fiyakalı pozlar veren, bir zamanlar paranoyak raporu alarak askerlik görevini erteleyen ve mehdilik hayalleriyle yaşayan şeyhi Adnan Oktar’ın müritleri gelmektedir. Müritlerin gece gündüz çalışarak derlediği ve kozmetiğiyle, fıyakalı kapakları ve k�ğıtlarıyla ilgi çeken kitaplardaki referansları anlayamıyacak ve hatta okuyamıyacak kadar yetersiz bir şeyhin uydurma ismine, Harun Yahya’ya maledilen kitaplar bilime karşı cahili bir savaş açmışlardır. Evrim teorisini sadece o kitaplardan öğrenenlerin cahili refleksleri gıdıklanmakta ve konu hakkında yanlış bilgiler ve yorumlarla kandırılmaktalar.
Yazar
19@19.org
not:
seviyesiz bir arkadaşının verdiği saçma ve gayri ciddi cevablar...milyonlarca sipermin ölmesini katliam gibi zırvalar yazının sevişyesini belirtiyor halbuki baştan okumaya ve cevap verilmeye değer vulmuştum harun yahya hakkındaki ifade şeklindeki tepkisellik ve alaycı uslub ciddi ilmi bir yazıyı dedikodu ve güftü guya çevirmiş adeta halbuki mutasyon konusunda yanlışlarını söylemeye çalışacaktım hazretin | |
| | | huzeyfe Süper Moderatör
Mesaj Sayısı : 7719 Rep Gücü : 18108 Rep Puanı : 23 Kayıt tarihi : 27/03/09
| Konu: Geri: EDİP YÜKSEL evrim vardır..Neden birçok insan maymundan evrimleşmeyi hazmedemiyor? Paz Ağus. 08, 2010 12:22 pm | |
| "Faydalı Mutasyon Vardır'' Şeklindeki Ünlü Darwinist İddianın Geçersizliği
17 Mayıs 2010 tarihli Sansürsüz programında klasik Darwinist iddia bir kez daha tekrarlanmış ve gerçeklerin aksine faydalı mutasyonların var olduğu iddia edilmiştir. Mutasyonların bozucu, öldürücü, yok edici etkisi şu anda bütün bilim dünyasında kesin bilimsel delillerle bilinmesine rağmen ısrarla savunulan bu iddia, aslında bir küçük düşme kaygısından kaynaklanmaktadır. Çünkü Darwinizm yalnızca mutasyonlara bel bağlamış olan bir teoridir. Mutasyonların yıkıcı etkisi bir kere dile getirilirse, bunun Darwinizm’in sonu olacağını tüm Darwinistler gibi bu programa katılanlar da bilmektedir. İşte bu sebeple, bilimsel olarak geçersiz ve acizce örneklerle mutasyonların faydalı olabileceğine insanları inandırmaya çalışmışlardır. Oysa bu, tamamen bir aldatmacadır. Çok defa belirtmiş olduğumuz gibi mutasyonların net etkisi zararlıdır, yalnızca %1 oranında etkisiz olabilirler ki bunların da aslında organizmaya ileriki vadede zarar getirdiği son bilimsel araştırmalar sonucunda ortaya çıkmıştır. Mutasyonların net zararlı etkisi psikolojik bir savunma değil, bilimin ortaya çıkardığı çok net bilimsel bir gerçektir. Darwinistler eğer buna itiraz ederlerse doğrudan bilime itiraz etmiş olurlar. Çünkü burada kişisel bir iddia değil, bilimsel bir sonuç söz konusudur. Mutasyonun bir canlıya faydalı bir özellik sunması imkansızdır. Normal şartlarda bir canlı bedenindeki her şey tam bir düzen, simetri ve uyum içindedir. Ayrıca bu sistemler hassas dengelerle bir arada kalan, oldukça ince ayarlarla varlığını sürdüren muhteşem komplekslikte sistemlerdir. Radyasyon gibi etkilerle meydana gelen rastgele müdahaleler, kopmalar, bozulmalar, yer değiştirmeler anlamına gelen mutasyonlar, bu düzen, simetri, uyum ve komplekslik içindeki olağanüstü sistemlere MUTLAKA ZARAR VERİR. Bunun aksine bir şeyi savunmak tümüyle mantığa ayrıca bilime aykırıdır.
Çernobil, Hiroşima, Nagazaki’de meydana gelen dehşet verici görüntüler tam olarak mutasyonların meydana getirdiği sonuçlardır. Düzgün yapıdaki organizmalar mutasyonların etkisiyle ölmüş veya şiddetli zarar görmüş, hatta bu zararlı etki sonraki nesillerde de kendini göstermiştir. Darwinistler genellikle “yararlı mutasyon var” iddialarını kanıtlayabilmek için çeşitli bağışıklık örneklerini verirler. Oysa bu örnekler, bakteride veya bağışıklık hücrelerinde meydana gelen bir varyasyon veya yine bir bozulmadan ibarettir. Bazen bir mikroorganizma, DNA’sındaki tek bir nükleotidin –yani bazın- yer değiştirmesi sonucu antibiyotiğe karşı direnç kazanabilir. Bu durum her ne kadar mikroorganizmaya faydalı olsa da, BU BİR FAYDALI MUTASYON DEĞİLDİR. Çünkü söz konusu mutasyon mikroorganizmaya zarar vermiştir. Mikroorganizmaya ait ribozomun şekli bozulmuş ve bu durum da anahtar-kilit uyumunu bozduğundan antibiyotiğin mikroorganizmaya bağlanmasını engellemiştir. Yani mikroorganizmada bir yenilenme değil tam tersine bir bilgi kaybı söz konusudur. Mutasyonlar düzgün bir yapıya adeta makineli tüfekle ateş etmek gibidir. Sağlam bir şeyin üzerine ateş açılması o yapıyı tamamen ortadan kaldırır. Mermilerin tek bir tanesinin etkisiz kalması veya vücuttaki mevcut bir enfeksiyonu yakarak iyileştirmesi bir şeyi değiştirmemektedir. Organizma zaten kendisine isabet eden 99 mermi ile yerle bir olmuştur. Darwinistlerin bu tür açıklamalarla verdikleri örnek, tek bir enfeksiyonu yakarak iyileştiren mermi örneği gibidir. Organizma mutasyonlar sonucu mahvolmuştur fakat onlar yalnızca bu enfeksiyonu iyileştiren etki üzerinde durmaktadırlar. Mutasyon konusu Darwinistlerin en büyük yıkım noktalarından birini oluşturduğu için Darwinistler küçük varyasyon örneklerini veya yukarıdaki gibi etkileri önemli bir kanıtmış gibi sunarak demagoji yaparlar. Oysa tüm canlıların mutasyonlarla şu anki simetrik ve kompleks yapılarını aldıklarını iddia eden evrim savunucularının, birbiri ardına gelişen ve tamamı faydalı olan, dahası organizmaya yeni bilgi ekleyen mutasyon örnekleri verebilmeleri gerekmektedir. Dahası Darwinistlerin, makro düzeyde bir canlının kendi fizyolojisinden tamamen farklı başka bir canlıya dönüşme senaryosuna mutasyonlarla delil gösterebilmeleri gerekmektedir. Fakat BÖYLE BİR DELİL GETİRMENİN YANINA BİLE YAKLAŞAMAMAKTADIRLAR. Yaklaşamazlar çünkü kendileri de çok iyi bilmektedirler ki, mutasyonlar yıkıp, koparıp, yok etmekte, kimi zaman organizmayı tamamen ortadan kaldıracak örnekler oluşturmaktadır. Ayrıca şu önemli noktanın da belirtilmesi gerekir: Mutasyonlar hiçbir zaman bir organizmaya, onun genomunda var olmayan yeni bir bilgi eklemez. Bu imkansızdır. Sansürsüz programında da “yeni bilgi eklendi” şeklinde sunulan örnekler son derece aldatıcıdır. Hiçbir şekilde yeni bir gen bilgisi eklenmemiş, canlının geninde mevcut olan bilgi varyasyonlar sonucunda belirgin hale gelerek kullanılmaya başlanmıştır. DNA’yı oluşturan bazlardaki kopmalar ve yer değiştirmeler, YENİ BİR BİLGİ SAĞLAMAZLAR. Canlıda var olmayan bir bilginin eklenmesi anlamına gelmezler. Bunu Darwinistler de kuşkusuz çok iyi bilir. Fakat programda ısrarla gen bazlarındaki yer değiştirmeler yeni bilgi olarak sunulmuştur. İşte bu durum Darwinist demagojinin ne boyutlara ulaştığını açıkça göstermektedir. Mutasyonlar konusu ile ilgili açıklamalarımızı buradan okuyabilirsiniz:
http://www.harunyahya.org/evrim/hy_evrim_aldatmacasi/evrim12.html
http://www.harunyahya.net/V2/Lang/tr/Pg/WorkDetail/Number/1054
http://tr1.harunyahya.com/Detail/T/7EZU2FZ0164/productId/16838/
mutasyonların evrimleştirme gücünün olmadığına dair evrimcilerin itirafları için bkz:
http://harunyahya.com.tr/evrim/evrimcilerinitiraflari/itiraflar07.html
Orak hücre anemisinin evrime delil oluşturmadığı konusu ile ilgili detaylı bilgi için bkz:
http://harunyahya1.org/bilim/kan_kalp/kanvekalp4.html
http://www.evrimteorisi.info/evrim-acmazi/orak-hucre-anemisi | |
| | | huzeyfe Süper Moderatör
Mesaj Sayısı : 7719 Rep Gücü : 18108 Rep Puanı : 23 Kayıt tarihi : 27/03/09
| Konu: Geri: EDİP YÜKSEL evrim vardır..Neden birçok insan maymundan evrimleşmeyi hazmedemiyor? Paz Ağus. 08, 2010 12:25 pm | |
| http://www.evrimcilerinitiraflari.com/07.htm
Evrimcilerin mutasyonların Evrimleştirme gücünün olmadığı ile ilgili itirafları resimleri görmek için linke tıklayın
Evrim teorisinin doğal seleksiyonun yanında savunduğu ikinci sözde mekanizma mutasyonlardır. Mutasyonlar, canlı hücresinin çekirdeğinde bulunan ve genetik bilgiyi taşıyan DNA molekülünde, radyasyon veya kimyasal etkiler sonucunda meydana gelen kopmalar ve yer değiştirmelerdir. Mutasyonlar birer kazadırlar ve DNA'yı oluşturan nükleotidleri tahrip eder ya da yerlerini değiştirirler. Çoğu zaman da hücrenin tamir edemeyeceği boyutlarda birtakım hasar ve değişikliklere sebep olurlar.
Dolayısıyla evrimcilerin arkasına sığındıkları mutasyon hiç de sanıldığı gibi canlıları daha gelişmişe ve mükemmele götüren tılsımlı bir değnek değildir. Mutasyonların net etkisi zararlıdır. Mutasyonların sebep olacağı değişiklikler ancak Hiroşima, Nagazaki veya Çernobil'deki insanların uğradığı türden değişiklikler olabilir: Yani ölüler, sakatlar ve hilkat garibeleri.
Nitekim evrimi kanıtlamak uğruna laboratuvarlarda radyasyona maruz bırakılan deneklerde ulaşılan sonuç, bacakları kafalarından çıkan meyve sineklerinden öteye gidememiştir. Bugüne kadar gözlemlenmiş hiçbir yararlı mutasyon örneği yoktur. Gözlemlenmiş tüm mutasyonlar zararlıdır.
Bu çok açık gerçeğin aslında evrimciler de farkındadırlar. Örneğin günümüzün en tanınan ve en şevkli evrimcilerinden biri olan Richard Dawkins kendisine bir röportaj sırasında yöneltilen "Bilinen yararlı mutasyon var mıdır?" sorusunu cevapsız bırakmakla kalmamış, bu sorunun kendisini ne kadar rahatsız ettiğini de tavırları ile açıkça göstermiştir.72
Her iki resimde de mutasyonların olumsuz etkisi sonucunda canlıların vücutlarında meydana gelen zararlı değişiklikler görülmektedir. Prof. R. Goldschmidt (Zoolog, California Üniversitesi):
Şimdiye kadar hiç kimsenin makro mutasyonlar yolu ile yeni bir tür ya da cins üretemediği bir gerçektir. Seçilmiş mikro mutasyonlar yoluyla dahi tek bir tür bile oluşturulamadığı da doğrudur. En iyi bilinen Drosofila (meyve sineği) gibi organizmalarda bile sayısız mutasyon bilinmektedir. Eğer herhangi bir organizma üzerinde bu binlerce mutasyonun bir kombinasyonunu yapabilseydik, yine de doğada bulunan herhangi bir türle benzerlik gösteren bir tür üretemezdik.73
Kevin Padian:
Büyük evrimsel değişiklikler nasıl başladı? Türlerin on binlerce yıl oturup faydalı mutasyonların meydana gelmesini beklediğine (bu arada bu nasıl oluşmaktadır?) ve büyük bir istekle bunları yeni ve yararlı bir tür değişimi oluşana kadar biriktirip koruduklarına inanan biri var mı? İşte bu durum Waddington ve diğerlerinin de belirttiği gibi neo-Darwinizm'in "saçma ve mantık dışı" matematik argümanlarıdır.74
Pierre-Paul Grassé:
Ne kadar çok sayıda olursa olsunlar, mutasyonlar herhangi bir evrim meydana getirmezler.75
Şanslı mutasyonların havyanların ve bitkilerin ihtiyaçlarının karşılanmasını sağladığına inanmak, gerçekten çok zordur. Ama Darwinizm bundan fazlasını da ister: Tek bir bitki, tek bir havyan, tam olması gerektiği şekilde binlerce ve binlerce faydalı tesadüfe maruz kalmalıdır. Yani mucizeler sıradan bir kural haline gelmeli, inanılmaz derecede düşük olasılıklara sahip olaylar kolaylıkla gerçekleşmelidir. Hayal kurmayı yasaklayan bir kanun yoktur, ama bilim bu işin içine dahil edilmemelidir.76
Francisco J. Ayala:
X ışınları gibi yüksek enerjili radyasyonlar mutasyon oranını arttırırlar. Radyasyondan olayı meydana gelen mutasyonlar rastgele, bir anlamda onları taşıyan bireylerin sağlığı üzerindeki etkilerden bağımsız olarak meydana çıkar. Rastgele mutasyonlar çoğunlukla zararlıdırlar. Bir organizmadaki genom gibi tamamen organize bir sistemde rastgele bir değişiklik sistemin düzenini veya kullanılırlığını arttırmaz, aksine azaltır.77
James F. Crow (Wisconsin Üniversitesi, Tıp Genetiği Bölüm Başkanı, Radyasyon Ve Mutasyon Konusunda Uzman):
Mutasyonların hemen hepsi zararlıdır ve bunun bedelini insanlar öder. Bu nedenle mutasyon oranını yükseltecek olan her türlü insan aktivitesi insanlık için ciddi sağlık ve ahlak sorunları oluşturuyor demektir.78
Hayatı oluşturan kimyasal işlemlerin bütünlüğüne isabet edecek rastgele bir değişikliğin bozucu etkisi olacağı kesindir. Aynen bir televizyondaki bağlantıların rastgele değiştirilmesinin görüntünün kalitesini artırmaması gibi.79
Frederick Seymour Hulse:
Mutasyonlar rastgele meydana gelirler. Yüksek komplekslikteki sistemlerin bileşiminde ve işleyişindeki herhangi bir değişiklik bu sistemin işleyişini geliştirmeyecektir ve bu nedenle mutasyonların büyük kısmı dezavantajlıdır. Bir organizma ve çevre arasında çok hassas bir denge vardır ve bir mutasyon bu dengeyi kolaylıkla bozabilir. Bir insan aynı şekilde frenin veya gaz pedalının pozisyonunu rastgele değiştirerek bir arabanın işleyişinin gelişmesini de bekleyebilir.80
Evrimci Zoolog D. L. Stern:
Evrimsel biyolojinin en eski problemlerinden biri geniş çapta çözülmemiş olarak duruyor. Hangi mutasyonlar, evrimsel açıdan faydalı olan fenotip çeşitliliğini oluşturabilir? Bunlar ne tür moleküler değişiklikleri gerektirir?81
Stephen Jay Gould Stephen Jay Gould:
Bir mutasyon büyük ve yeni bir ham malzeme (DNA) oluşturmaz. Türleri mutasyona uğratarak yeni bir tür elde edemezsiniz.82
Hoimar Von Ditfurth (Alman Psikiyatri Ve Nöroloji Profesörü. Ünlü Alman Evrimci Bilim Yazarı):
Alabildiğine kompleks biyolojik bir işlevin, organik bir düzenin, amaçsız, hedefsiz, keyfi mutasyonların rastlantısal sonuçları olarak ortaya çıkıp çıkamayacağı sorusuna yanıt ararken, tasavvur etme yeteneğimiz oldukça yaya kalacaktır. Gerçekten de, rastlantısal mutasyonların ardından, sözünü ettiğimiz türden yeni mekanizmaların, yeni düzenlerin ortaya çıkması için evrim istediği kadar zaman bulmuş olsun, yeni denge ve düzenlerin rastlantının ürünü olduğunu ileri sürmekle iyice ileri gitmiş, başka türlü düşünenleri tahrik etmiş olmuyor muyuz? Deyim yerindeyse, sakat doğum gibi bir şeydi bu tuhaf yaratıklar. Bir mutasyonun sonucuydular. Mutasyon sonuçları hemen her zaman bir felaket doğurmuşlardır.83
Bu noktada itirazcılar, anlamlı ve amaca uygun özelliklerin tümüyle rastlantısal olarak yeterli miktarda oluşmasını sağlamak bakımından, mutasyonların sayısının yeterli büyüklükte olamayacağına ilişkin bir karşı tezi öne sürmek eğilimdedirler. Gerçekten de çok sayıda mutasyon, olasılıklar kurallarına göre, bırakalım gelişmeyi desteklemeyi, zararlı ve hatta öldürücü olmaktan kurtulamaz.84
Dr. Mahlon B. Hoagland:
Bugün canlı organizmalarda birikmiş bilgi (üç milyar yıllık evrimin birikmiş sonucu) bütün dünya şairlerinin toplamından daha çok işlenmiş, daha incedir. Bir harfte, bir kelimede, bir deyimde rastlantıya bağlı bir değişimin parçayı daha iyi yapması uzak bir olasılık, böyle rastlantısal bir çarpmanın zararlı olması daha akla yatkındır. Birçok biyolog, nükleer silahların, nükleer reaktörlerin ve endüstride üretilen mutasyona neden olabilecek türden kimyasal maddelerin artmasından, bu nedenle korkmaktadırlar.85
Hatırlayacaksınız, bir organizmanın DNA'sında bir değişikliğin olması hemen her zaman onun için zararlıdır; başka bir deyişle yaşamını sürdürebilme kapasitesinde azalmaya yol açar. Bir benzetme yapalım; Shakespeare'in oyunlarına rastgele eklenen cümlelerin onları daha iyi yapması pek olası değildir... Temelinde DNA değişiklikleri ister mutasyonla, ister bizim dışarıdan bilerek eklediğimiz yabancı genlerle olsun, yaşamı sürdürebilme şansını azaltma özelliklerinden dolayı zararlıdır.86
Warren Weaver (Evrimci bilim adamı). Weaver, İkinci Dünya Savaşı'nın ardından nükleer silahların sonucunda oluşan mutasyonları incelemek için kurulan Atomik Radyasyonun Genetik Etkileri Komitesi'nin (Committee on Genetic Effects of Atomic Radiation) hazırladığı rapor hakkında şöyle diyordu:
Çoğu kimse, bilinen tüm mutasyon örneklerinin zararlı olduğu sonucu karşısında şaşıracaktır, çünkü mutasyonlar evrim sürecinin gerekli bir parçasıdır. Nasıl olur da iyi bir etki -yani bir canlının daha gelişmiş canlı formlarına evrimleşmesi- pratikte hepsi zararlı olan mutasyonların sonucu olabilir?87
Üstelik mutasyona uğramış genlerin, karşılaşılan durumların büyük çoğunluğunda ve şimdiye kadar üzerinde çalışılan türlerde zararlı etkilerine rastlanmıştır. En uç durumlarda zararlı etkiden kastettiğimiz ölüm demektir. Diğer durumlarda ise döl üretebilme olanağının azalması veya diğer bazı ciddi anormallikler anlamına gelir.88
1. Normal bir meyve sineğinin kafası 2. Mutasyona uğramış bir meyve sineğinin kafası; bacaklar gözlerin üstünden çıkmış 3. Yandaki mutasyona uğramış meyve sineğinin yakın çekim fotoğrafı Michael Pitman:
Sayısız genetikçi meyve sineklerini nesiller boyunca sayısız mutasyonlara maruz bıraktılar. Peki sonuçta insan yapımı bir evrim mi ortaya çıktı? Maalesef hayır. Genetikçilerin yarattıkları canavarlardan sadece pek azı beslendikleri şişelerin dışında yaşamlarını sürdürebildiler. Pratikte mutasyona uğratılmış olan tüm sinekler ya öldüler, ya sakat kaldılar ya da kısır oldular.89
Gordon Taylor (Evrimci Genetikçi) :
Bu çok çarpıcı, ama bir o kadar da gözden kaçırılan bir gerçektir: Altmış yıldır dünyanın dört bir yanındaki genetikçiler evrimi kanıtlamak için meyve sinekleri yetiştiriyorlar. Ama hala bir türün, hatta tek bir enzimin bile ortaya çıkışını gözlemlemiş değiller.90
72. "Biological Evidence of Creation: From a Fog to A Prince", Keziah, Distribütör:American Portrait Films, Cleveland, OH, 1998 73. Richard B. Goldschmidt, "Evolution, As viewed by One Geneticist", American Scientist, vol.40 (Ocak 1952), s. 94 74. Kevin Padian, "The Whole Real Guts of Evolution", Review of Genetics, Paleontology and Macroevolution, By Jeffrey S. Levinton, s. 77 75. Pierre-Paul Grassé, Evolution of Living Organisms, Academic Press, New York, 1977, s. 88 76. Pierre-Paul Grassé, Evolution of Living Organisms, s. 103 77. Francisco J. Ayala, "Genotype Environment and Population Numbers", Science, vol.162 (27 Aralık 1968), s. 1456 78. James F. Crow, "Ionizing Radiation and Evolution," Scientific American, vol. 201 (Eylül 1959), s. 138 79. "Genetic Effects of Radiation", Bulletin of Atomic Scientists, No: 14, s. 19-20 80. Frederick S. Hulse, The Human Species, New York: Random House, 1971, s. 61-62 81. http://www.icr.org/headlines/ darwinvindicated.html; Was Darwin Really "Vindicated"?, Frank Sherwin, Institute for Creation Research, April 30, 2001 82. Stephen Jay Gould, "Is a New and General Theory of Evolution Emerging?", Lecture at Hobart&Wm Smith College, 4 Şubat 1980 83. Hoimar Von Ditfurth, Dinozorların Sessiz Gecesi 2, Alan Yayıncılık, Kasım 1996, İstanbul, Çev: Veysel Atayman, s.66-69 84. Hoimar Von Ditfurth, Dinozorların Sessiz Gecesi 6, s.97 85. Mahlon B. Hoagland, Hayatın Kökleri, TÜBİTAK Popüler Bilim Kitapları 12.Basım, Mayıs 1998, s. 69 86. Mahlon B. Hoagland, Hayatın Kökleri, s. 153 87. Warren Weaver, "Genetic Effects of Atomic Radiation", Science, cilt 123, 29 Haziran, 1956, s. 1159 88. Warren Weaver, "Genetic Effects of Atomic Radiation", Science, s. 1158 89. Michael Pitman, Adam and Evolution, London, River Publishing, 1984, s. 70 90. Gordon R. Taylor, The Great Evolution Mystery, New York, Harper & Row, 1983, s. 48
| |
| | | huzeyfe Süper Moderatör
Mesaj Sayısı : 7719 Rep Gücü : 18108 Rep Puanı : 23 Kayıt tarihi : 27/03/09
| Konu: Geri: EDİP YÜKSEL evrim vardır..Neden birçok insan maymundan evrimleşmeyi hazmedemiyor? Paz Ağus. 08, 2010 12:38 pm | |
| faydalı mutasyon vardır diyenler delilleri cevaplar
http://forum.donanimhaber.com/m_34697364/tm.htm
"naturel seleksiyon"dan bahsediliyor. yararlı mutasyondan değil. vatandaş ikisini karıştırmış
| |
| | | | EDİP YÜKSEL evrim vardır..Neden birçok insan maymundan evrimleşmeyi hazmedemiyor? | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|