KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 İzmir Sivil Mimari Örnekleri

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6736
Rep Gücü : 10015190
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

İzmir Sivil Mimari Örnekleri Empty
MesajKonu: İzmir Sivil Mimari Örnekleri   İzmir Sivil Mimari Örnekleri Icon_minitimeÇarş. Tem. 13, 2011 12:32 pm

İzmir Sivil Mimari Örnekleri


İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052367İzmir
tarih boyunca geçirdiği 1654, 1664 ve 1723 depremleri ve 1825 yangını
nedeni ile yapılarının büyük çoğunluğu yok olmuştur. Günümüze gelebilen
sivil mimari örneklerinin çoğu XIX. yüzyılın sonları ile XX. yüzyılın
başlarına tarihlendirilmektedir. Bununla beraber İzmir’in sivil mimari
örnekleri konusunda gezginlerin yazmış olduklarından ayrıntılı bilgi
edinilmektedir. XVII. Yüzyılda kente gelen Evliya Çelebi İzmir’de
yerleşimin kale sırtlarında ve ovada kıyı boyunca yayıldığını ve bu
evlerin 2000 civarında olduğundan söz etmektedir. C.Texier daha
ayrıntılı bilgi vermekte, İzmir’in sivil mimari örneklerinin ve devlet
yapılarının mimari yönden çok fazla özellik taşımadığını, evlerin
kaldırımlı dar sokaklar çevresinde kurulduğunu belirtmiştir. Ayrıca
evlerin şahnişlerindeki üst kat pencerelerinin ve saçakların
yakınlığının güneşi azalttığını da ileri sürmüştür.

Türk döneminde İzmir’de yerleşim daha çok Kadifekale’den denize doğru
uzanan alanda olmuştur. Özellikle bu yerleşimler İzmir Kalesi
dışındadır. Gezginlerin notlarında bu yerleşim ortaklaşa aynı
sözcüklerle ifade edilmiştir:

“Kadifekale’nin bulunduğu tepeye yaslanan İzmir’in denizden görünüşü
gerçekten çok güzeldir. Kıyı boyunca evler sıralanmıştır. Bu ev
dizilerinin çıkıntılı balkonları, yeşil selvi ağaç kümelerinin ortasında
camiler bulunmaktadır”.

General Moltke de “Eğer gökten bir avuç küçücük kırmızı ev, birkaç cami
ve çeşme düşse imar planı bu şehirdekinden daha karmaşık olamazdı”
demektedir.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052368İzmir’de
1845 yangınından sonra Sultan Abdülmecit bütün yangın yerlerinin
yeniden düzenlenmesini istemiş ve şehir eskiye oranla daha düzgün bir
şekilde yapılmıştır. Bu arada önceki şehrin dolambaçlı ve dar yolları
düzeltilmiş ve bu tür şehircilik çalışmaları 1940 yılına kadar
sürmüştür. Bu arada yeni açılan Fevzipaşa Bulvarı’nın Kadifekale
yönündeki Türk mahalleleri değişmemiştir. XIX. yüzyılda sivil mimari
yönünden önemli olan Türk mahalleleri Tilkilik, Namazgâh, Keçeciler,
Çorakkapı, Mezarlıkbaşı, İkiçeşmelik, Selvili Mescit, Ballıkuyu,
Arapfırını Sokağı ve Kemeraltı’nda bulunmaktadır. Bu mahallelerin hemen
hepsi meyilli bir arazide kurulmuş, yapılanma da ona göre uygulanmıştır.


İzmir’in en eski evleri çoğunlukla iki katlıdır. Zemin katı depo işlevi
için ayrılmış, oturma ve yatak odaları da ikinci kattadır. Bu evler de
Anadolu’nun diğer bölgelerinde olduğu gibi geniş ve uzun hollerden
meydana gelmiştir.

XIX. yüzyılda batılılaşma sürecine giren Osmanlı İmparatorluğu’nda sivil
mimari de değişime uğramıştır. Bu dönemde Neo-Klasik üslup kentin hemen
hemen tüm yapılarında uygulanmıştır. Ancak bu dönemde İzmir’in batılı
tüccarların ve kolonilerin etkisi ile kıyı boyunda ticarete dönük bir
yapılanmaya gidilmiştir. Bununla beraber yine de Göztepe, Karantina ve
Karşıyaka’da kıyı boyunda evlerin yapıldığı da görülmüştür. XIX.
yüzyılın sonu ile XX. yüzyılın başlarında Alsancak’a kadar uzanan
Kordonboyu’nda iki ve üç katlı Neo-Klasik üslupta ticari yapılar ve Rum
evleri sıralanmıştır. Şehrin Tilkilik ile Namazgâh semtlerinin
birleştiği bölgede gelirleri yüksek olan Türk ve Musevi ailelerin
konutları bulunmaktadır. Kentin orta tabaka insanları Namazgâh ile
Tilkilik semtlerinin arkasına gelen bölgelerine, özellikle Mezarlık
başına yerleşmişlerdir. Bunun yanı sıra Eşref Paşa ve İkiçeşmelik
semtlerine de yine gelir düzeyleri düşük Müslüman aileler
yerleşmişlerdir. Kentin Müslüman olan orta ve üst tabakası da Karantina,
Göztepe ve Kokaryalı’daki dar sahil şeridi ile oraya kadar uzanan
tepelerde konutlarını yapmışlardır. Bunlar yalı dizileri ve köşklerdir.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052369Bu
dönemde İzmir’de yapılan sivil mimari örneklerinin çoğu yüksek avlu
duvarlarının arkasında olup, bu duvarlar saçaklıdır. Bunların
arkasındaki evlerin cepheleri cumbalarla hareketlendirilmiştir. Üzerleri
beyaz veya renkli sıvanmış taş duvarlı, ahşap kapıdan mermer avluya
geçilmektedir. İzmir evlerinin hemen hepsinde bir avlu bulunmaktadır. Bu
avlu içerisinde eve girişi sağlayan merdivenler, duvarlarda nişler,
avlu ortasında fıskiyeli havuz ve kuyular bulunuyordu. Çoğunlukla içe
dönük, dışa kapalı olan bu evlerin bazıları harem ve selamlık olarak iki
ayrı bölümden meydana gelmiştir. Bu evlerin ahşap saçakları, ahşap
doğramaları, kirişleri ve payandaları bulunmaktadır. Zemin kat ile
üzerindeki kat arasında çoğu kez ara katlar oluşturulmuştur. Evlerin
belirli bir yüksekliğe kadar altları taştan, üst kısımları da ahşap
karkastan yapılmıştır. Dolgu kısımlarında ve bölmelerde tuğlaya yer
verilmiştir. Bu tür karkas sistemi depreme karşı bir önlemdir.

Evlerin birinci katları kış, ikinci katları da yaz şartlarına göre
hazırlanmıştır. Çoğunlukla iki katlı olan ve dış sofalı plan düzeninin
uygulandığı bu evlerde Başodalar ahşap payandalarla desteklenmiş,
dışarıya doğru çıkıntılıdır. Ancak tümünde ışıklandırmaya ve
havalandırmaya önem verilmiştir. Evler birbirlerinin görüntüsünü
bozmayacak şekilde yapılmıştır.

İzmir’deki sivil mimari örneklerinin başında Uşakizadeler Köşkü
gelmektedir. Beyaz Köşk veya Latife Hanım Köşkü olarak tanınan bu köşkü
XIX. yüzyılda Uşakizade Muammer Bey’in babası Sadık Bey yaptırmıştır.
****** 14 Eylül 1922–27 Eylül 1924 tarihleri arasında bu köşke beş kez
gelmiş ve kalmıştır. İzmir Göztepe semtinde eğimli bir arazide bulunan
bu köşk üç katlı olup, geni bir bahçe içerisinde taş ve ahşap kaplamalı
bir yapıdır.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00053061XIX.
yüzyılda yapılmış olan Halil Rıfat Paşa Köşkü, ana yapı ve müştemilat
binasından meydana gelmiştir. İki katlı olan yapının yanında tek katlı
müştemilat binası bulunmaktadır. XX. yüzyılın sonlarında orijinal
durumuna uygun olarak restore edilen köşk TULOV Vakfı tarafından Kültür
ve Eğitim Merkezi olarak kullanılmaktadır.

Alsancak Gar Binası İzmir-Aydın demiryolunun 1856’da hizmete girmesinden
sonra 1858 yılında yaptırılmıştır. Gar binası tek katlı olup kesme taş
ve tuğladan yapılmıştır. Dikdörtgen planlı olan yapı kırma çatı ile
örtülüdür. Giriş holünün çevresindeki koridorlarda çeşitli odalar
sıralanmıştır.

Basmane Gar Binası XIX. yüzyılın ikinci yarısında yapılmıştır. Kesme
taştan dikdörtgen planlı gar binasının orta bölümü üç katlı olup, burası
istasyonun ana salonudur. Yapının üzeri kırma çatı ile örtülmüş, iki
kenarın ortasına da üçgen alınlıklar yerleştirilmiştir. Böylece yapının
düz cephe görünümüne hareketlilik sağlanmıştır. Yapı alt sırada
dikdörtgen, üst sırada ise yayvan yuvarlak dizi halinde pencerelerle
aydınlatılmıştır. Köşelere kesme taştan köşebentler oturtulmuştur.

Konak Meydanı’nda bulunan Hükümet Konağı 1868–1872 yıllarında
yapılmıştır. XX. yüzyılın sonlarına doğru yanan bu yapı yeniden
orijinaline uygun olarak yapılmıştır. Kurtuluş Savaşı’nda önemli bir
yeri olan bu binada Türk ordusunun şehre girmesi sırasında balkonda
asılı olan Yunan bayrağı indirilerek yerine Türk bayrağı çekilmiştir.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052371Yapı
kesme taştan iki katlı ve dikdörtgen planlı olarak yapılmış, üzeri
kırma çatı ile örtülmüştür. Merdivenle çıkılan giriş dört sütunun
taşıdığı üçgen bir alınlıkla dışarıya taşırılmıştır. Cephesinde iki sıra
halinde altlı üstlü pencereler sıralanmıştır.

Hisarönü semtinde bulunan Eski Belediye Binası Kurtuluş Savaşı sırasında
Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin merkezi olarak kullanılmıştır. İzmir’in
kurtuluşundan sonra Belediye Binası olarak kullanılmış 1997 yılından
itibaren de TBMM Egemenlik Evi olarak İzmir’in kültür ve sanat merkezi
olarak kullanılmaktadır.

Mithatpaşa Caddesi’nde 1925 yılında Y.Mimar Necmettin Emre’nin yapmış
olduğu Türk Ocağı Binası Neo-Klasik üslupta bir yapıdır. İki katlı üzeri
kubbeli olan yapı günümüzde İzmir Devlet Tiyatrosu olarak
kullanılmaktadır.

Beyler Sokak’ta bulunan Salepçizade Konağı’nın selamlık bölümü İttihat
ve Terakki Cemiyeti’nin çalışmaları doğrultusunda 1912 yılında İzmir
Milli Kütüphanesi’ne dönüştürülmüştür. Milli Kütüphane’nin yanındaki
Elhamra Sineması 1922–1926 yıllarında yapılmıştır. Neo-Klasik üsluptaki
bu yapı günümüzde İzmir Devlet Opera ve Balesi olarak kullanılmaktadır.

İzmir Muallim Mektebi’nin yapımına İzmir Valisi Rahmi Aslan Bey
tarafından XX. yüzyılın başlarında başlanmış, Yunan işgali nedeni ile
yapı tamamlanamamıştır. Yunan işgal komiserliği burada İonia
Üniversitesi kurmak amacıyla yapıyı tamamlamıştır. İzmir’in
kurtuluşundan sonra 1923 yılından itibaren Erkek Muallim Mektebi olarak
kullanılmıştır. Muallim Mektebi’nin 1926 yılında Kızılçullu’ya
taşınmasından sonra da burası İzmir Kız Lisesi olmuştur.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052372Yapı
Neo-Klasik üslupta dikdörtgen planlı kesme taştan yapılmış, üzeri kırma
çatı ile örtülmüştür. İki katlı olan yapının girişinde dört sütunun
taşıdığı dışarıya taşkın merdivenli bir giriş bölümü bulunmaktadır. Yapı
zeminden yüksek bir kaide üzerine oturtulmuştur. Cephe boydan boya iki
kat sıra halindeki pencerelerle hareketlendirilmiştir.

İzmir yangını sırasında İzmir’in yarısı yanmış, dini ve sivil mimari
örneklerinden çoğu da bu yangından kurtulamamıştır. Hacı Franco, Ermeni
Mahallesi, Fransızların yaşadığı St. George Sokağı tümü ile yanmıştır.
Bu arada İzmir Tiyatrosu, Sporting Kulüp, Kramer Palas, Poseidon,
Haylayf, İzmir Palas, İtalyan Konsolosluğu, İngiliz Konsolosluğu,
Bonmarşe, Sitein, Luvr, Şarm, Ektayolo gibi mağazalar, Atina, Selanik,
Osmanlı bankaları, Amerikan Koleji ile okullar, ticarethaneler,
kütüphaneler ve fotoğraf stüdyoları da yanmıştır.


Bergama Evleri

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052404Bergama’da
Türk döneminde yapılmış evlerin hemen hemen çoğunda Helenistik dönem
evlerinin izleri görülmektedir. Bu evler dikdörtgen planlı, sütunlu
avlulu ve dört yönden galerilerle çevrilmiştir. Günümüze gelebilen en
eski Bergama evleri XVIII. yüzyılın sonlarına tarihlendirilmektedir.

Bergama evleri dış sofalı evler, iç sofalı evler olmak üzere iki ayrı
grupta mütalaa edilmektedir. Dış sofalı evler XVIII. yüzyılın ikinci
yarısına tarihlendirilmekte olup, bunlarda iki cepheli direkli olan
hayat kısmı bulunmaktadır. Bergama evlerinin odalarında biri büyük,
diğeri de küçük olmak üzere pencereleri bulunmaktadır. Bazı örneklerde
iki büyük oda arasında eyvan olarak da nitelendirilen alana küçük bir
oda yerleştirilmiştir. Böylece hayat ve odalar tek dizili plan şeması
göstermektedir. Büyük odaların girişleri pahlı, hayatın uzun cephesi de
direklidir. Odaların iki kısa cephesi ise duvarla kapatılmıştır. Evin
iki büyük odasında duvar kalınlığı içerisine dolaplar, yüklükler ve
nişler yerleştirilmiştir. Hayatın bulunduğu yere de sedirler ve ocaklar
yerleştirilmiştir. Aydınlatma ve havalandırma dış sofaya açılan
pencerelerle yapılmıştır.

Bergama’da geleneksel Türk evleri arasında Sakız Tipi denilen evler de
bulunmaktadır. Eski Hastane Caddesi’nde bulunan bu tür evlerin uzun
cepheleri simetrik planlıdır. Ahşap panjurlu pencereler, ahşap cumbalar
dikkati çekmektedir. Bu tür evlere örnek olarak Eski Hastane Caddesi ile
Karaveliler Çıkmazı’ndaki Hacı Rıza Evi, Gazi Mahallesi’nde bulunan ev,
Hacı İsmail Ağa’nın Konağı gösterilmektedir.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052406İç
sofalı evlerde odalar sofanın iki yanına dizilmiş ve böylece iç sofalı
plan tipi ortaya çıkarılmıştır. İklimden ötürü daha korunaklı olan bu
evlerin iki cephesi sağır, odalar arasında kalan sofanın bir kenarı
kapalı diğer yüzü de direklidir. Bu tip evlere örnek olarak Harputlu
Hacı Mustafa Ağa Konağı, Şefik Evcimen Evi, Dr.Abdürrahim Bilimer Evi,
Hacı Rıza Evi ile Akıncı Pansiyon gösterilmektedir.

Bergama evleri arazinin eğimine paralel olan yollar ve bunları birbirine
bağlayan kısa yollar arasına yerleştirilmiştir. Çoğunlukla hımış
tekniği uygulanmıştır. Bununla beraber Avrupa mimarisinin etkisinde
kalınarak kâgir evler de yapılmıştır. Evlerin bodrum katları moloz taş,
kaba taştan yapılmış üst katlarda taşların arasında yer yer tuğla
kullanılmıştır. Bunların cepheleri bazen sıvanmış, bazen de sıvasız
bırakılmıştır. Üst katların dış duvarlarında taş ve tuğlalar almaşık
düzende örülmüştür. Bunların arasına da yer yer hatıl konulmuştur.

Bergama evlerinde geleneksel Türk evlerine özgü olan kırma çatılar ile
ahşap saçaklara pek rastlanmamaktadır. Çatıların tümü alaturka kiremit
ile örtülü olup, iki yana doğru eğimlidir. Cepheleri sıvanmamış evlerde
çatılar çoğunlukla iki üç sıra tuğlanın birbiri üzerinden aşırtılması
ile basit bir saçak yapılmıştır. Bazı örneklerde de dişli tasarımlara,
konsollara yer verilmiştir. Bu çıkıntıların üzerine 12–25 cm. arasında
değişen profilli silmeler veya ahşap saçaklar yapılmıştır. Evlerin kat
silmeleri düz taştan veya yarım tuğladan silmelerle birbirlerinden
ayrılmıştır. Diğer Anadolu evlerinden farklı olarak bezemeli çıkma ve
balkonların altında dekoratif motiflerle bezenmiş dökme demir konsollar
(paraçoller) bulunmaktadır. Bu destekler 4–5 adet olmak üzere belirli
aralıklarla alt kısımlara yerleştirilmiştir. Evlerin sokak kapıları bir
niş içerisine yerleştirilmiş ve bu niş bir söve ile çevrelenmiştir.
Evlerin büyük çoğunluğunun bahçe kapıları demirdendir. Çift kanatlı
büyük bahçe kapılarının bazıları yavru kanatlar halindedir. Doğrudan
doğruya evin içerisine açılan sokak kapıları masif olup, üzerlerinde
taşlığı aydınlatmak amacı ile demir parmaklıklı pencere boşlukları
bulunmaktadır.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052405Evlerin
pencereleri taş söveli olup, hepsi demir parmaklıklı veya kepenklidir.
Bunların üzerlerinde bezemeli alınlık ve taş konsollara da yer
verilmiştir. Bazılarında düz taş lento da görülmektedir. Zemin ve bodrum
kat pencereleri bazen üst katlardakilerin benzeri, bazıları da
yükseklik olarak üsttekilerden daha kısa ölçüdedir.

Bergama’da bu evlerin yanı sıra tek katlı ve Rum evleri de günümüze
gelebilmiştir. Bunlarda giriş nişi cephenin bir köşesine yerleştirilmiş,
birkaç basamakla çıkıldıktan sonra dikdörtgen planlı bir hole, oradan
da L şeklindeki odalara geçilmektedir. İki katlı çıkmasız evlerde alt ve
üst katlar birbirinin benzeridir. Bu evlerde cepheyi sınırlayan veya
yalnızca giriş kapısını çevreleyen plasterler katları birbirinden ayıran
kornişler bulunmaktadır.

Bergama’da dikkati çeken sivil mimari örneklerinden birisi de iki katlı
Sakız Evleridir. Bu tür evleri diğerlerinden ayıran en tipik özellik ise
düz ve yalın görünümlerine hareket veren çıkmalardır. Cumba veya balkon
şeklindeki bu çıkmalar ev halkının dışarısını izlemesini sağlamaktadır.
İki katlı balkonlu Sakız Evleri, iki katlı cumbalı Sakız Evleri gibi
Bergama’ya özgü evler de bulunmaktadır.


Bornova Evleri

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052377XIX.
yüzyılın sonlarında ve Kurtuluş Savaşı öncesinde İzmir’de yaşayan
yabancı koloniler ve tüccarlar çoğunlukla Buca ve Bornova’da yaşamayı
tercih etmişlerdir. Bu nedenle de bu bölgelerde İngiliz, Fransız ve
İtalyan mimarisinin özelliklerini yansıtan konutlar yapılmıştır. Bunlar
İngiliz malikânelerinde olduğu gibi büyük bahçeler içerisindedir.
Bahçelerinde de yabancı bahçe mimarisinin özellikleri görülmektedir. Bu
evlerin başında Bornova’da Belhomme Evi, Peterson Köşkü, Murat Evi,
Paggy Köşkü, Pandespanian Köşkü, Maltas Evi, Steinbuchel Evi, Chamaud
Evi, Charlton Wittal Evi, Well House, Edmund Giraud Evi, Donald Giraud
Evi, Kanalaki Evi, Aliotti Evi, Bari Evi gelmektedir.

Bu evlerden Belhomme Evi İngiliz Mimar Clark tarafından 1880 yılında
yapılmıştır. Sonraki yıllarda Belhomme ailesine geçen köşk UNESCO’da
görev yapan Helena Arman tarafından restore edilmiştir. Bu yapının
restorasyonu Prof.Dr.Aysel Bayraktar tarafından yapılmıştır.

Oldukça gösterişli dış cephe mimarisine sahip olan bu evin merdivenle
çıkılan ikinci katının girişi dört sütunun taşıdığı üçgen bir alınlıkla
bir Yunan mabedini anımsatmaktadır. Günümüzde Bornova Belediyesi’nce
****** Kitaplığı olarak kullanılmaktadır.

Paterson Köşkü bugün Mustafa Kemal Caddesi üzerinde olup, İngiliz
Tüccarlarından John Paterson tarafından 1859 yılında yapılmıştır. Geniş
bir bahçe içerisindeki köşkün ayrı bir mutfak, hizmetkârlar bölümü ile
seraları ve ahırları bulunmaktadır. Köşkün yapı malzemesinin büyük bir
kısmı Avrupa’dan, özellikle İngiltere’den getirilmiştir. Kurtuluş Savaşı
sırasında bir süre karargâh olarak kullanılmıştır.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052387Köşk
38 odalı olup, cephe görünümü zaman içerisinde değişikliğe uğramış,
1963 yılında bir süre halı atölyesi olarak kullanılmış, 1991 yılında da
İzmir Valisi Kutlu Aktaş’ın girişimleri ile restore edilmiştir.

Fevzi Çakmak Caddesi ile Gençlik Caddesi’nin kesiştiği caddede bulunan
Murat Evi, İngiliz ailelerinden Edvards tarafından 1880 yılında
yapılmıştır. İzmir Büyük Şehir Belediyesi tarafından restore edilmiştir.
İki katlı kesme taştan olan evin alt kat cephesi sütunlarla hareketli
bir görünüme sokulmuş, üst katı da sıra halinde pencerelerle
hareketlendirilmiştir.

Günümüzde Ege Üniversitesi Rektörlük binası olarak kullanılan Paggy
Köşkü Fransız tüccarlarından Fontan d’Escalon tarafından 1800 yıllarında
yaptırılmıştır. İki katlı olan bu köşkün cephe görünümü son derece
hareketli olup, üniversite tarafından restore edilmiştir.

Ege Üniversitesi’nin sosyal tesisi olarak hizmet veren Pandespanian
Köşkü, Pandespanian ailesi tarafından 1880 yılında yaptırılmıştır. Ege
Üniversitesince restore edilen köşk üç katlı olup, alınlıklı çatısı ve
hareketli pencereleri ile görkemli bir dış cepheye sahiptir.

Bornova’da Uzun Sokak’ta bulunan Maltas Evi La Fontaine ailesinden
Geoffrey Maltas’ın eşi Audrey Maltas tarafından XIX. yüzyılın ikinci
yarısında yaptırılmıştır. Fransız mimari üslubunda olan bu yapı da
hareketli cephe görünümü ile dikkat çekmektedir. Günümüzde Anaokulu
olarak kullanılmaktadır.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052392Bornova
Hürriyet Caddesi’nde bulunan Steinbuchel Evi İngili John Maltass
tarafından 1860 yılında yapılmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında kısa bir
süre ****** tarafından karargâh olarak kullanılmış ve bu arada John
Maltass’ın kızı Eugenie Wood da Türk ordusunca koruma altına alınmıştır.
İngiliz mimari üslubundaki bu yapı da dış cephe görünümü ile dikkati
çekmektedir.

Bornova Gençlik Caddesi üzerinde bulunan Charlton Whitttal Evi XIX.
yüzyılda İngiliz Whittal Şirketinin kurucusu Charlton Whittal tarafından
yaptırılmıştır. Daha sonra Giraud ailesine satılan ev bir süre
Hollandalı rahibelerin manastırı olarak kullanılmıştır. Günümüzde Ege
Üniversitesi Rektörlük Binası olarak kullanılmaktadır. Yine Bornova
Gençlik Caddesi üzerinde bulunan Charton Whittal Evi XIX. yüzyılda
yapılmış bir süre Bornova’da yaşayan İngiliz kolonisinin kulübü olarak
kullanılmıştır. Günümüzde Ege Üniversitesi’nin kütüphanesidir.

Bornova Fevzi Çakmak Caddesi üzerinde bulunan Giraud Evleri, William
Giraud tarafından 1860 yılında yapılmıştır. Türkiye’deki ilk tekstil
fabrikasının kurucularından olan Giraud’un bu evi Venedik Konsolosluğu
olarak kullanılmıştır. Aynı aileden Edmund Giraud’un Naldöken’de bulunan
evi geniş bir bahçe içerisinde bulunuyordu. Gençlik Caddesi üzerindeki
ev C.Ballian’ın ölümünden sonra Donald Graud’a satılmıştır. Günümüzde
Ege Üniversitesi’nin mülkiyetindedir.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052394Bornova’da,
Suphi Koyuncuoğlu İlköğretim Okulu’nun bahçesinde bulunan Kanalaki Evi
İzmirlilerin prenses olarak isimlendirdikleri bir Rus kadın tarafından
1840 yılında yaptırılmıştır. Kaynaklardan öğrenildiğine göre Bayan
Kanalaki Bornova’da yirmiye yakın bina ve golf sahası yaptırmıştır. Bu
ev Rus sahiplerinin ölmesinden sonra uzun süre boş kalmıştır. Günümüzde
Suphi Koyuncuoğlu İlköğretim Okulu’nun yönetim binası olarak
kullanılmaktadır.

Bornova Gençlik Caddesi üzerinde bulunan Aliotti Evi, Floransalı
soylulardan Aliotti ailesi tarafından 1800’lü yıllarda yaptırılmıştır.

Ege Üniversitesi’nin girişinin yanında bulunan Barry Evi, Barry ailesi
tarafından XIX. yüzyılda yaptırılmıştır. Günümüzde Ege Üniversitesi’nin
lokali olarak kullanılmaktadır.

Bornova’daki yabancı kolonilerin evlerinden Charnaud Evi 1830’lu
yıllarda yapılmıştır. Oldukça gösterişli olan bu ev XX. yüzyılın ikinci
yarısında yol çalışmaları yüzünden yıkılmıştır. Bu evi Harold Charnaud
1919 yılında satın almış, Kurtuluş Savaşı sırasında da bir süre karargâh
olarak kullanılmıştır.


Buca Evleri

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052683İzmir
ili Buca ilçesinde bulunan sivil mimari örneklerinden günümüze
gelebilenler XIX. yüzyılda yapılmış olan eserlerdir. Bunların büyük bir
kısmı XIX. yüzyılda İzmir’de ticari yaşamlarını sürdüren Avrupalı
aileler ile konsoloslara ait yapılardır. Bunların yanı sıra benzerlerine
Safranbolu, Kula ve Milas’ta rastlanan iki veya üç katlı Türk evleri de
bulunmaktadır.

XIX. yüzyılın Başlarından itibaren İzmir’de iş merkezleri bulunan
İngiliz, İtalyan, Fransız ve Rumların kendilerine özgü yaptırmış
oldukları evler daha çok malikâne ve köşk niteliğindedir. Günümüze
bunların büyük bir kısmı iyi bir durumda gelebilmiştir. Bu yapıların
arasında George King Forbes, Gout, Prenses Borghese, Kont Dr. Aliberti,
De Jongh, Dimostanis Baltacı Malikaneeri, tarihi İngiliz Protestan
Kilisesi bulunmaktadır.

Buca’da sivil mimari örneklerinin bulunduğu Heykel Mevkii, bugünkü
Belediye Binası çevresi ve Eğitim Fakültesi civarını kapsamaktadır. Bu
tarihi yapıların bulunduğu 150 dönümlük alanın tarihi dokusunu koruma
amacına yönelik İmar - Plan - Proje çalışmaları D.E.Ü. Mimarlık
Fakültesi Şehircilik Bölümü tarafından yapılmıştır. Proje için Anıtlar
Yüksek Kurulu’ndan da onay alınmıştır.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052684Buca’daki
Dutlu Sokak günümüzde Barış Manço Kültür Sokağı olarak
isimlendirilmektedir. Burada Buca’nın iki ve üç katlı dışarıya cumbalı
evleri iyi korunmuştur. Bu sokaktaki evler Buca sivil mimarisini en
güzel şekilde yansıtmaktadır.

Buca’da XIX. yüzyılda yapılmış olan Rees Malikânesi yaşamları boyunca
burada yaşamış olan Rees ailesi tarafından yaptırılmıştır. I.Dünya
Savaşı sırasında İzmir Valisi Rahmi Bey tarafından bu malikâneye el
konulmuş ve yatılı kız öğretmen okulu olarak kullanılmıştır. Günümüzde
Buca Eğitim Fakültesi’dir.

Malikâne taş ve tuğladan yapılmış, üzeri sıvanmıştır. Yapının bazı
bölümleri iki, bazı bölümü de üç katlı olup, iki ayrı bölümden meydana
gelmiştir. Yan tarafında kule şeklinde ayrı bir bölüm bulunmaktadır.
Cephe düzenindeki pencereler bir birlik göstermemektedir. Bazıları ince
uzun yuvarlak kemerli, bazıları dikdörtgen söveli, çatı katındakiler de
küçük kare pencerelerdir. Geniş bahçe içerisinde bulunan malikânenin
üzeri kiremitli çatı ile örtülüdür.

Buca’nın en eski yapılarından biri olan Dimostanis Baltacı Malikânesi de
XIX. yüzyılda yapılmıştır. Yüzyılın ikinci yarısında Yunan Milli
Bankası tarafından satın alınmış ve kimsesiz çocuklar için kullanılmak
üzere bağışlanmıştır. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra sahibi Rum olan bu
malikâne mübadele hükümleri uyarınca Türk Hükümetine geçmiştir.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052685Malikâne
içerisinde havuz ve heykellerin bulunduğu geniş bir bahçe içerisinde
iki katlı bir yapıdır. Dikdörtgen planlı yapının üzeri ahşap bir çatı
ile örtülmüştür. Cephe görünümünde altlı üstlü iki sıra pencere
bulunmaktadır. Bunlar dikdörtgen sövelidir. Ayrıca katlar silmelerle
birbirlerinden ayrılmış ve bunlarla da cepheye hareketlilik
kazandırılmıştır. Malikânenin girişi sütunlu olarak yapılmıştır. Buradan
geniş bir salona geçilmektedir.

Günümüzde Buca Lisesi’nin bir bölümünü oluşturmaktadır.

Buca’nın en eski yapılarından olan De Jongh Malikânesinin 1800’lü
yıllarda yapıldığı sanılmaktadır. Malikâneyi yaptıran De Jongh ailesi
XX. yüzyılın başlarında Buca’dan ayrılmış ve malikâneyi de bir İtalyan
işadamına satmıştır. Bundan sonra bahçesi bir süre İzmir’de
Levantenlerin kurduğu Tenis kulübünün kortlarına dönüşmüştür. Daha
sonraları yapılan eklerle sanatoryum olarak kullanılmıştır.

Yapı kesme taş, moloz taş ve tuğladan dikdörtgen planlı bir yapı olup,
üzeri ahşap çatı ile örtülüdür. Tek katlı yapının altında dışa
pencerelerle açılmış olan bir bodrumu bulunmaktadır. Yapının cephesi
sütunlu bir revak şeklindedir. Zemin katın üzerinde aynı plan düzeninde
bir de çatı katı eklenmiştir. Günümüzde Sosyal Sigortalar Kurumu
mülkiyetindedir.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052686Buca’dak,
Gavrili Konağı’nı Mimar Vafiyedis XIX. yüzyılın ikinci yarısında
yapmıştır. Yakın zamanlara kadar Pengelli ailesinin yaşadığı bu konak
moloz taş ve tuğladan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır. Cephesi
tuğla frizler, pencere üzerlerindeki yarım daire kemer ve alınlıklarla
hareketlendirilmiştir. Ayrıca cephenin ortası üçgen bir alınlıkla sona
erdirilmiştir. Üzeri ahşap çatı ile örtülü olan konağın kemer
alınlıklarında ve pencere altlarına rozetler yerleştirilmiştir.

XIX. yüzyıl sonu ile XX. yüzyılın başında Russo Köşkü ise diğer
yapılardan farklı bir mimari özellik yansıtmaktadır. Bu köşkte değişik
mimari formlar ve motifler kullanılmıştır. İki katlı olan köşkün kısa
kenarı üçgen alınlıkla sona ermekte olup, üzeri ahşap çatı ile
örtülüdür. Evin sokağa bakan yan cephesi dışarı çıkıntılı, çatıya kadar
yükselen cumba şeklindedir. Ayrıca kısa kenarın bir köşesine camekânlı
balkon şeklinde bir başka cumba yerleştirilmiştir.

Buca’da Levantenlere ait malikâneler arasında en dikkat çekici
örneklerden biri olan Forbes Malikânesinin 1908 yılında yaptırıldığı
sanılmaktadır. Yapımından bir yıl sonra yanan malikâne 1910 yılında
yeniden yapılmıştır. Forbes ailesinin buradan ayrılmasından sonra
Whittall ailesi bu köşkte yaşamıştır.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052692Köşk
kesme taş ve tuğladan dikdörtgen planlı olup, iki katlı olarak
yapılmıştır. Giriş dört sütunun taşıdığı üçgen bir alınlık ile
gösterişli bir konumdadır. Bunun yanında dikdörtgen planlı üç katlı kule
şeklinde bir bölüm bulunmaktadır. Alt kattaki bölüm sağır nişli olup,
üzerindeki iki bölüm dışarıya taşırılmış kornişlerle birbirlerinden
ayrılmıştır. İnce uzun pencereleri ile cephesi oldukça
hareketlendirilmiş, adeta küçük bir saray görünümünü almıştır.

Ormanlık bir tepe üzerinde bulunan köşk günümüzde SSK Hastane içerisinde iyi bir durumdadır.

XIX. yüzyılda yapılmış olan, Buca eşrafından Davut Farkoh’un Konağı
dikdörtgen planlı, iki katlı İstanbul’daki konaklara benzer şekilde,
karnıyarık plan türünde yapılmıştır. Ortadaki sofa etrafında odalar
simetrik olarak sıralanmıştır. Cephe görünümünde üç kemerli ana girişi
ile dikkati çekmektedir. Girişin üzerinde yine üç kemerli olarak bir
balkona yer verilmiştir. Cephedeki pencereler ince uzun dikdörtgen
söveli olup, yalnızca kemerli balkon içerisindeki pencereler yuvarlak
kemerlidir.

Buca Belediyesi’nin hizmet binası olarak kullanılan bu konak günümüzde
Buca Belediyesi Kültür Sanat Merkezi ve Kütüphane olarak
kullanılmaktadır.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052695Buca’daki
Papazlar Okulu’nun yapım tarihi ile ilgili herhangi bir bilgi
bulunmamaktadır. Bununla beraber yapı üslubundan XIX. yüzyılın
sonlarında veya XX. yüzyılın başlarında yapıldığı sanılmaktadır.

İki katlı olan bu yapı üç bölümden meydana gelmiş, bölümler
birbirlerinden kornişlerle ve silmelerle ayrılmıştır. İç plan düzeninde
ise, sofaların çevresindeki koridorlara odalar yerleştirilmiştir. Moloz
taş ve tuğladan yapılmış olan bina ahşap kırma çatı ile örtülüdür.

Buca’da zeytinlik alanda bulunan, günümüzde şehir içerisinde kalan
Levantenlerden Hacı Andoniyadis’e ait olan kule evin ilginç bir mimarisi
vardır. Halk arasında bu yapıya Kız Kulesi ismi verilmiştir. Geniş bir
taban üzerine oturtulmuş, moloz taş ve tuğladan yapılmış konik formdaki
bu yapının üst kısmına dıştan bir merdivenle çıkılmaktadır. Bunun
üzerinde yuvarlak balkonu andıran bir teras ve konik bir çatı ile örtülü
olduğu izlerden anlaşılmaktadır. Bu yapı Buca’nın kendine özgü mimari
örneklerinden birisidir.


Çeşme Evleri

İzmir Sivil Mimari Örnekleri Wol_errorBüyütmek için tıklayınız
İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052708Çeşme
evleri deniz kıyısında, Çeşme Kalesi’nin arkasına doğru uzanan alanda
ve denize karşı sıralanmışlardır. Bu evler XIX. yüzyılın başlarından
günümüze kadar gelebilmiş örneklerdir. Evlerin en başta gelen
özellikleri ön bahçeleri olmayan ve bitişik düzende yapılmış
olmalarıdır. Bu evlerde kapılar doğrudan doğruya önlerinden geçen sokağa
açılmaktadır. Zemin katta sokağa bakan kepenkli pencereleri
bulunmaktadır. Bazı örneklerde de zemin katlara dükkânlar
yerleştirilmiştir.

Çeşme’nin sıcak bir iklime sahip olmasından ötürü evler dar sokaklar
üzerinde sıralanmış ve böylece sıcağa karşı önlem olarak bu tip bir
mimari uygulanmıştır. Evlerin pek azında yüksek duvarlı, gölgelikli
küçük ön bahçeler veya avlular bulunmaktadır. Bununla beraber bu evlerin
tümündeki ortak özellik arkalarındaki bahçelerdir. Evlerin girişleri ve
avlu kapıları yuvarlak kemerlidir. Bazen de alt kat pencerelerinde
yuvarlak kemerler kullanılmıştır.

Çoğunluğu iki kat, nadir olarak da üç katlı olan Çeşme evlerinin
dükkânlı olanları merkezdeki çarşıda yoğunlaşmıştır. Bunlarda giriş
katının bütünü dükkân olarak ayrılmış, yanlarındaki veya ortalarındaki
kapıdan içeriye girilmektedir. Bazı evlerde dükkânların yerine çeşmeler
yapılmıştır. Bu çeşmelerin üzerindeki kitabeler ve tarihler evlerin
yapımı ile ilgili bilgiler vermektedir. Ayrıca Hıristiyan mahallelerinde
ise evlerin alınlıklarına birer arma yerleştirilmiş ve bu armalar
üzerine de yapım tarihleri yazılmıştır.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052709Bazı
evlerin alt ve üstü mesken olarak kullanılmıştır. Bunlar kasaba
merkezinin dışında kalan ve arkadaki tepelerde yapılmış evlerdir. Bu tür
evlerin hepsinde de ortak özellik cephelerinin süslemeli oluşudur.
Evlerin üst katlarında kendilerine özgü cumbalara yer verilmiştir.
Bunlar ya evlerin ortasına ya da içerideki sofanın sonuna
yerleştirilmiştir. Burada konsollara fazla ağırlık vermemek amacı ile
daha hafif malzemeler kullanılmıştır. Köşe başındaki bazı evlerde ise
dışarıya doğru 45 derecelik diyagonal çıkmalar yapılmıştır. Böylece bu
çıkmalardan evin dışındaki üç taraf da rahatlıkla izlenebilmektedir. Bu
cumbalar çoğunlukla üçgen alınlıklarla sona ermektedir. Cumbalar
profilli taş konsollara, dökme demirden çıkmalara ve dövme demirden
yapılmış payandalar üzerine oturtulmuştur. Bununla beraber bazı
örneklerde cephe boyunca çıkmaların olduğu evler de görülmektedir.
Özellikle köşe başlarındaki evlerde köşe dönüşleri yumuşatılmış, bunun
için de köşe kırmaları yapılmıştır.

Çeşme evlerinde havalandırmaya büyük özen gösterilmiş, orta sofanın önü
ve arkası tamamen pencerelidir. Çoğunlukla simetrik olarak yapılan
evlerin bazılarına Sakız Tipi evler de denilmektedir.

Yapılanmada yumuşak köfeki taşından yararlanılmıştır. Evlerin bütünü
taştan olduğu kadar, alt katları kâgir, üst katları ahşap karkaslı ve
bağdadi sıvalı olanlar da görülmektedir. Bu tür yapıların döşeme
kirişleri kalın ahşaptan ya da demir putrellerden yapılmıştır. Bunların
üzerleri ahşap döşemelerle örtülmüştür. Evlerin giriş katlarında Malta
taşından veya desenli karolardan avlular bulunmaktadır. Dış yüzeylerin
çoğu sıvanmamış ve böylece taş işçiliğinin en güzel örnekleri burada
sergilenmiştir. Bunun yanı sıra cepheleri sıvalı, kireç badanalı ve sarı
ile yeşil renklerle boyanmış evler de görülmektedir. Genellikle de kapı
ve pencere kenarlarının çivit rengi maviye boyanması da adet olmuştur.
Bunun da nedeni halkın mavi boyalı yerlerden sivrisineklerin geçmediğine
inanmalarıdır.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00052707Cephede
süslemelere geniş yer verilmiştir. Özellikle dar saçaklar, cumbalar,
çeşitli çinko saç ve ahşap bordürlerle çevrelenmiştir. Bunların yanı
sıra kabartma sıva ve kalem işi süslemelerine de yer verilmiştir. Ayrıca
dövme demirden parmaklıklar, alçı tepe pencereleri, pencere
üzerlerindeki ince taş plakalardan oluşmuş küçük gölgelikler ve saçaklar
da Çeşme evlerinin başlıca özelliğidir.

Çeşme’nin Alaçatı Nahiyesi’ndeki evler de orijinal şekillerini koruyarak
günümüze gelebilmiştir. Alaçatı evleri yöredeki diğer ilginç
yapılanmayı göstermektedir. Günümüzde Çeşme’de görülemeyen mimari
özellikler burada daha az bozulmuş olarak karşımıza çıkmaktadır.
Alaçatı’nın en başta gelen özelliği de buradaki tepe üzerinde sıralanmış
Yel Değirmenleridir. Günümüzde bu yel değirmenleri restore edilerek
park içerisinde koruma altına alınmışlardır. Moloz ve kesme taştan,
yuvarlak gövdeli olarak yapılan bu değirmenlerin içerisine yuvarlak
kemerli bir kapıdan girilmektedir. Üzerleri de konik bir çatı ile
örtülmüştür.


Foça Evleri

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00053065İzmir
ili ilçelerinden Foça’daki ilk yerleşim MÖ. VI. yüzyılda başlamış,
Klasik, Helenistik, Pers egemenliği, Makedonya Krallığı, Roma ve Bizans
dönemlerinden sonra XIII. yüzyılda Çaka Bey tarafından Selçuklu
topraklarına katılmıştır. Beylikler döneminde Saruhan Beyliği
yönetiminde kalan bu bölgeyi Fatih Sultan Mehmet 1455’te Osmanlı
topraklarına katmıştır.

Foça 1867’de Manisa eyaletine bağlanmış, 15 Mayıs 1919–11 Eylül 1922’ye
kadar Yunanlıların işgali altında kalmış, 11 Eylül 1922’de de Türkiye
Cumhuriyeti tarafından işgalden kurtarılmıştır. Bu dönemde yapılan sivil
mimari örneklerinden bazıları günümüze kadar gelebilmiştir.

Foça’da Prof.Dr.Ömer Özyiğit’in yapmış olduğu kazılarda Arkaik, Klasik,
Helenistik ve Roma dönemlerine ait yerleşimler ortaya çıkarılmıştır.
Bunların arasında MS. IV. Yüzyıl sonu ile V. Yüzyıl başlarına tarihlenen
Roma dönemine ait bir villanın taban mozaikleri ortaya çıkarılmıştır.
Günümüzde bu mozaik İzmir Arkeoloji Müzesinde teşhir edilmektedir. Bunun
yanı sıra Roma dönemine ait çeşitli yapıların temel kalıntıları da
ortaya çıkarılmıştır.

Foça’da günümüze gelebilen sivil mimari örnekleri XIX. yüzyılın ikinci
yarısına aittir. Osmanlı döneminden günümüze gelebilen evler deniz
kıyısı ile arkasındaki yamaçlara kadar yayılmıştır. Bunlar bitişik
düzende veya tek ev olarak bahçe içerisinde yapılmış evlerdir. Ayrıca
Kule Evler diye tabir edilen evlere de rastlanmaktadır.

Yöredeki yerleşim toplu durumda veya dağınık olarak yapılmışlardır.
Bazılarının yükseklikleri cephe genişliğinden daha fazla olmasından
ötürü de Kule Ev olarak isimlendirilmişlerdir. Bitişik düzende yapılan
evler sokağın iki yanında, karşılıklı olarak yapılmıştır. Bu tür evlerde
ön bahçeler olmadığı gibi yapılar doğrudan doğruya sokağa
açılmaktadırlar. Tek ev olarak isimlendirilen sivil mimari örnekleri ise
geniş bir bahçe ortasında yer almıştır.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00053066Evlerde
yapı malzemesi olarak temellerde taş, üst katlarda da hımış kâgir ve
ahşap kullanılmıştır. Bazı Rum evleri ise kâgir ve taş yapılardır. Bütün
bu evlerin üzerleri ahşap çatı ile örtülüdür. Evlerin giriş katlarında
mutfak, kiler ve depo gibi birimlere yer verilmiştir. Buradaki bir
taşlıktan çıkılan merdivenle de karnıyarık düzeninde, sofanın çevresinde
odalar sıralanmıştır. Bu odaların cepheye bakan kısmında çıkmalara
oturtulmuş şahniş ve balkonlar dikkati çekmektedir. İlk bezemede ahşaba
geniş yer verilmiştir. Ayrıca tavanlar, kapılar, yüklük ve dolap
kapakları çeşitli motiflerle bezenmiştir.

Foça’da günümüze gelebilen sivil mimari örneklerinin en önemlilerinin
başında Ağalar Konağı gelmektedir. Ancak 1992 yılında geçirdiği yangın
sonucunda büyük ölçüde tahrip olmuştur. ****** 1933 yılında Foça’ya
geldiğinde bu konakta kalmıştır.

Ağalar Konağı yığma taş zemin üzerine ahşap karkaslı olarak yapılmıştır.
Dış görünüşü ile Batı Anadolu’da sık sık uygulanan Sakız Tipi ev
özelliklerini taşımaktadır. İki katlı olan bu konağın ikinci katı
çıkmalarla dışarıya taşırılmış ve buraya başodalar yerleştirilmiştir. Bu
odaları taş destekler taşımaktadır.

Foça’da günümüze gelebilen ve iyi korunmuş üç yel değirmeni
bulunmaktadır. Antik Çağdaki Kyble Kutsal alanının bulunduğu yerdeki bu
yel değirmenleri XVIII.-XIX. yüzyıllara tarihlendirilmektedir.


Ödemiş Evleri

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00053069Ödemiş
evleri daha çok tarım kültürünün meydana getirdiği yapılardır. Bu evler
bahçe avlular ve sofalar ile çevresindeki odalardan meydana gelmiştir.
Günümüze gelebilen XIX. yüzyıl evlerinde Türk mahalleleri ile ticaretle
uğraşan azınlıkların evleri arasında bazı ayrıntılar bulunmaktadır.
Azınlıkların evleri daha çok kâgir olarak yapılmış, cephelerde
bezemelere yer verilmiştir. Cumbalı olan bu evlerin cephelerine sütun
başlıkları, üçgen alınlıklar bitkisel ve hayvansal motifler işlenmiştir.
Bu yapılar genellikle oldukça yüksek bir bodrum üzerindedir. Kapı ve
pencere kanatları zemin katta madenden, üst katlarda da ahşaptan
yapılmıştır. Gayrimüslimlerin mahalleleri belirli bir plan düzenine göre
yapılmıştır.

Müslümanların mahalleleri ise dar ve çıkmaz sokakları ve duvarlardaki
çeşmeleri ile ayrı bir görünümdedir. Ne yazık ki bu tür sivil yapıların
imar adı altında yapılan çalışmalar sırasında bir kısmı yıkılmış, bir
kısmı da özelliğini kaybetmiştir. Müslüman kesimindeki evlerin iki
kanatlı demir kilitli, demir kabaralı ahşap kapıları bulunmaktadır.
Evlerin dış yüzlerine Arapça yazılmış Maşallah yazıları görülmektedir.

Çoğunlukla bu evlerin bodrum katları bulunmamakta, zemin kata avludan
girilmektedir. Evlerin bahçeleri çeşitli çiçeklerle, meyve ağaçları ile
kaplıdır. Zemin katlarda kilerlere, depolara yer verilmiştir. Buradaki
mutfak ve kilerin önünde bulunan taşlığa köşeli fıskiyeli bir de havuz
yerleştirilmiştir. Bazı örneklerde bu havuzun karşısına gelen duvara da
ayrı bir çeşme yerleştirilmiştir. Mutfağın yanında odunluk, duvarlarında
raflar ve yöresel olarak oyma denen gözler bulunmaktadır. Buradaki
taşlığın yan tarafından bir basamaklı merdivenle yapının önünü boydan
boya kaplayan camekânlı bir odaya girilmektedir. Odanın bahçeye bakan
pencerelerinin önüne sedirler konulmuştur. Ayrıca bu oda içerisinde de
yüklük ve raflar bulunmaktadır.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00053070Taşlıktan
bir merdivenle üst katın sofasına çıkılmaktadır. Bu sofanın sokağa ve
avluya bakan, üzeri kemerli kafesli pencereleri bulunmaktadır.
Merdivenin karşısına gelen büyük oda misafirlere ayrılmıştır. Bu odanın
tavanları ahşap işçiliğinin en güzel örnekleri ile süslenmiştir. Bu
bezemelerde kündekâri tekniği uygulandığı gibi çeşitli geometrik
motiflere de yer verilmiştir. Sofada, merdivenin arkasına gelen yönde de
iki oda, tuvalet ve banyo bulunmaktadır. Bu odaların kapı, yüklük ve
dolaplarında da ahşap işçiliği en güzel şekli ile yansıtılmıştır. Üst
kat odalarında kapıların üst kısmı tek veya üçlü kemerlerle
hareketlendirilmiştir. Sokağa bakan pencerelerde kafesler bulunmasına
karşılık arka cephede bahçeye bakan pencerelerde ise kafeslere yer
verilmemiştir. İki veya üç katlı olarak yapılmış olan bu evlerin
üzerleri geniş saçaklı ahşap çatılarla örtülmüştür. Ödemiş evlerinin
sokağa bakan cepheleri çoğunlukla sarı renkte badanalanmış, saçakların
altına da siyah çerçeveler içerisinde genellikle mavi renkte bir friz
çepeçevre evi dolanmıştır.

Ödemiş evlerinden günümüze gelebilenlerin büyük bir kısmı koruma altına
alınmıştır. Bununla beraber Ödemiş sivil mimari örneklerini yansıtan
evlerin büyük kısmı da açılan yollar, imar çalışmaları sırasında
yıkılmıştır. Ödemiş Katırcılar Sokağı’ndaki evler 1970’li yıllarda
yıkılmıştır. Cumhuriyetin ilk yıllarında adliye binası olarak kullanılan
Hacı Mümtaz evi de yıkılanlar arasındadır. Ayrıca Akıncılar Mahallesi
Kahramanlar Sokağı’nda Hüseyin Emmioğlu’na ait ev ile bugünkü İnönü
İlköğretim Okulu’nun bulunduğu yerdeki konağı Ödemiş’in en tipik sivil
mimari örneklerinden birisi idi. Bu evlerin yanı sıra Saraçoğlu
Caddesi’nde bitişik nizamdaki evlerin bir kısmı ile Mustafa Çağlayan evi
de yıkılanlar arasındadır.

Günümüzde Bozyakalı evi ile Uzun Sokak’taki evler XIX. yüzyılın sonu ile
XX. yüzyılın başındaki sivil mimariyi yansıtan örneklerdir.


Birgi Evleri (Ödemiş)

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00053076Ödemiş’in
Birgi bucağında günümüze gelebilen sivil mimari örnekleri
bulunmaktadır. XV. yüzyılda Gazi Sasa Bey tarafından Bizans’tan alınan,
önce Menteşeoğullarının sonra da Aydınoğullarının egemenliğine giren
Birgi bu beyliklerin merkezi konumuna gelmiştir. Bu nedenle de Selçuklu
mimarisini yansıtan, Aydınoğlu Mehmet Bey Camisi ve Türbesi başta olmak
üzere yapılar burada bulunmaktadır. XVI. yüzyılda Osmanlının büyük ilim
âlimlerinden Birgivi Mehmet Efendi’nin burada yaşamış olması kentin
bilim, eğitim ve kültür yönünden bir merkez olmasını sağlamıştır.

Osmanlı dönemindeki kültürel bir merkez oluşu Birgi’nin mimarisini
etkilemiştir. Ayrıca iklim koşullarının yumuşaklığı ve tarımsal yönetim
ile yapılanmaya uygun topografya da mimariyi biçimlendirmiştir. Birgi
XV.-XVII. yüzyıllarda kültürel alanda çok gelişmiş ancak, XVII.
yüzyıldan sonra önemini yitirmeye başlamıştır. XIX. yüzyılın ikinci
yarısında Aydın Sancağına bağlanmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında
Yunanlılar tarafından işgal edilmiş ve savaş sonrasında da Yunanlılar
tarafından tahrip edilmiştir. Cumhuriyet döneminde ise büyük bir gelişim
göstermemiştir. Bununla beraber Birgi’de Çakırağa, Sandıkoğlu ve
Kerimağa konakları gibi büyük konutların yanı sıra sivil mimariyi
yansıtan örnekler günümüze gelebilmiştir.

Birgi sivil mimarisi de yöredeki malzeme ile bağlantılıdır. Yakın
çevreden kolayca elde edilebilen taş ve ahşap yapılarda kullanılmıştır.
Ayrıca çatı örtüsünde kullanılan alaturka kiremidin yapımı için de
elverişli olan killi toprak çevrede bulunmaktadır.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00053074Sivil
mimari örnekleri Birgi Deresi’nin doğu ve batısındaki yamaçlara
yayılmıştır. Buralardaki eski mahalleler köprülerle birbirine
bağlanmıştır. Doğu yamacının kuzeyinde bulunan Cami-i Kebir Mahallesi
son derece gelişmiş sokakları ile Osmanlı kent dokusunun karakteristik
örneklerini günümüze yansıtmıştır. Bu mahalle içerisinde çıkmaz
sokaklar, dar sokakların çevresinde yüksek duvarlarla birbirlerinden
ayrılan evlerde dış sofalı planlar yaygın olarak kullanılmıştır.
Buradaki yapıların zemin katları taş, üst katları ise ahşaptan
yapılmıştır. Zemin katlar pahlı köşeleri olan sağır duvarlardır. Evlere
giriş iki kanatlı ve geniş ahşap kapılardandır. Evlerin alt katları
ahşap hatıllı, yığma taş duvarlardan yapılmış, üst katlar ise tamamen
hımış dolgulu ahşap karkastır.

Evlerin asıl plan şemaları üst katlarda görülmektedir. Üzeri örtülü veya
açık olan sofanın bir, iki ve bazen de üç yönünde odalar sıralanmıştır.
Bu odalara ana sofadan veya büyük evlerde ise yan sofalardan
girilmektedir. Üst katlar çıkmalar, sofalar ve dışa yönelik kafesli
pencereler ve bunların üzerini örten geniş saçaklı çatılarla dikkati
çekmektedir. Türk evlerinin tipik örnekleri bu evlerde karşımıza
çıkmaktadır.

Birgi’nin batı yamacındaki Kurtgazi Mahallesi eğimli ve dik sokaklardan
oluşmuştur. Buradaki evler de diğer mahallelerdeki evlerle hemen hemen
aynı plan düzenindedir. Kurtuluş Savaşı sonrasında yanan ve yeniden
düzenlenen şehrin güney kesimindeki Cumhuriyet Mahallesi’nde yapılan
evler geometrik plan düzeni ile diğer bölgelerden ayrılmaktadır. Bu
bölgede daha mütevazı ve diğerlerinden farklı yapılar bulunmaktadır.
Bununla beraber evlerin yapımında taş zemin katları ve ahşap malzemeler
diğer bölgelerdeki evlerde olduğu gibi aynen kullanılmıştır.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00053075Birgi’de
günümüze gelebilen evlerden en tanınmışı XVIII. yüzyılın sonunda
yapılmış olan Çakırağa Konağı’dır. Kendine özgü bir yapı olan bu konak
üç katlı olup, iki yanı sokağa, bir yanı da bahçeye bakmaktadır. Evin
yer katında mutfak, kiler, ambar ve ahır bölümleri bulunmaktadır. Taşlık
biçiminde düzenlenen bu kat aynı zamanda bahçe ile bağlantılıdır. Giriş
kapısının karşısındaki dik basamaklarla bir ara katına çıkılmaktadır.
Buradaki alçak tavanlı odaların kış aylarında kullanıldığı
sanılmaktadır. Ara kat sofasından bir merdivenle üst kata çıkılmaktadır.
Bu katta boydan boya uzanan sofanın bir yanında iki büyük oda, bahçe
yönünde de dışarıya çıkıntılı iki küçük oda bulunmaktadır. Odalar
birbirlerine bitişik olmayıp, aralarına eyvanlar yerleştirilmiştir.
Duvarları moloz taş, kerpiç, üst katlar ağaç çatkılı olup, sıva üzerine
kalem işleri yapılmıştır. Bu kalem işleri konağın en belirgin
özellikleridir. Burada barok ve ampir üslupta kitabeler, madalyonlar,
çiçekli saksılardan oluşan motifler tekrarlanmıştır. Sofanın duvarları,
pencere üzerleri raflarla doldurulmuştur. Tavan süslemeleri ahşap
işçiliğinin en güzel örneklerini sergilemektedir. Buradaki tavanlarda
çarkıfelek, göbekler ve geometrik motifler bütün yüzeyi doldurmuştur.

Birgi evleri kentsel koruma kapsamı içerisine alınmıştır. Sit alanı
olarak ilan edilen bu bölgede ÇEKÜL Vakfı da çalışmalar yapmakta ve
korumaya yönelik yeni arayışlar içerisindedir. ÇEKÜL Vakfı, İzmir
Valiliği, Birgi Belediyesi ve Mimar Sinan Üniversitesi iş birliğiyle
Küçük Menderes Havzası içerisinde Birgi beldesinin kaybolmakta olan
doğal ve kültürel zenginliğini koruma çalışmalarını 1997 yılından beri
sürdürmektedir.


Şirince Evleri (Selçuk)

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00053081İzmir
ili Selçuk ilçesine 7 km. uzaklıkta, deniz seviyesinden 350 m.
yükseklikteki Şirince’nin ilk yerleşimi MS. V. Yüzyıla kadar inmektedir.
Köyün dağlık ve savunmaya elverişli bir alanda olmasından, Efes ve
Ayasuluk halkının zaman zaman zarar gördüğü sıtmadan uzak oluşu ve
suyunun bol, toprağının bereketli, havasının da güzel oluşu bu
yerleşimin kurulmasında başlıca etken olmuştur.

Bazı kaynaklarda köyün Aydınoğulları döneminde önem kazandığı
belirtilmiştir. Yöredeki bir söylenceye göre; köyün ilk ismi olan
Çirkince isminin bir grup halk tarafından derebeylerince azad
edilmesinden sonra buraya verilmiştir. Derebeyinin kendilerine
“yerleştiğiniz yer güzel mi” diye sorması üzerine “Çirkince” diye yanıt
vermişler ve bundan ötürü de Çirkince ismi buraya verilmiştir. Bazı
kaynaklarda da çevredeki kırka yakın kilise ve manastır bulunmasından
dolayı da buraya Kırkınca denildiği belirtilmektedir.

Kurtuluş Savaşı öncesinde burada yaşayan insanların çoğu bağcılık ve
şarapçılıkla geçinen Rumlardı. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra mübadele
sırasında buradaki halk Yunanistan’a gönderilmiş, Selanik ve çevresinden
gelen Türk halkı da buraya yerleştirilmiştir. İzmir Valisi Kazım Dirik
bu mübadeleden sonra burayı ziyarete gelmiş, köyün muallimi Suat Bey’in
yazıp bestelediği marş ile karşılanmış, buna duygulanan vali köyün
ismini Şirince olarak değiştirmiştir.

İzmir Sivil Mimari Örnekleri 00053084Ünlü
Yunan yazarı Dido Sotiriu da “Benden Selam Söyle Anadolu’ya” isimli
kitabında Şirince’den ve buradaki yaşantıdan uzun uzun söz etmiştir.

Şirince’de günümüze gelebilen yapılar XIX. yüzyıla
tarihlendirilmektedir. XX. yüzyılın ilk yarısında da bunlara yenileri
eklenmiştir. Günümüzde yeni yapılanmalar yok denilecek kadar azdır.
Yerleşim topografyaya uygun olarak yamaçlara yayılmıştır. Köyün
batısında İstiklâl, doğusunda da İstihlas mahalleleri bulunmaktadır.

Oldukça geniş bir araziye, yamaca yayılan bu tarihi doku dar sokaklar,
Arnavut kaldırımlar ve merdivenlerin çevresinde kurulmuştur. Evler
çoğunlukla iki katlı olup, alt katları moloz taştan, üst katlar da hımış
tekniğinde, kâgir olarak yapılmıştır. Dolgu malzemesi olarak kerpiç ve
tuğlaya yer verilmiştir. Evler pencereler ve cumbalarla dışa yöneliktir.
Balkonlar çekmeler üzerine oturtulmuştur.

Şirince evlerinde bodrum katlar mutfak, depo ve kiler olarak
kullanılmıştır. Üst katlarda sofanın çevresinde iki veya üçlü odalardan
oluşmaktadır. Bunlardan caddeye bakan oda başoda olup, en geniş
olanıdır. Üzerleri alaturka kiremitle kaplı çatılarla örtülüdür. Evlerin
bazılarında pencere kenarlarında, saçaklarda ve tavanlarda bezemelere
rastlanmaktadır. Pencere kenarları ve saçaklarda çeşitli resimler ve kuş
motifleri bulunmaktadır. Kapılarda maden işçiliğinin en güzel
örneklerinden olan, başta Meryem Ana’nın eli olmak üzere çeşitli kapı
tokmağı örnekleri dikkati çekmektedir.

Şirince’de günümüze gelebilen evlerden en önemlileri kâgir bir yapı olan
Doktorun Evi ile yanındaki Hastane binasıdır. Günümüzde bu evlerin
bazıları pansiyona dönüştürülmüş, çarşısı turistik amaçlı olarak yeniden
düzenlenmiştir.













________________
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
 
İzmir Sivil Mimari Örnekleri
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» izmir gerçekleri-İzmir, Türkiye'nin en kültürsüz şehridir!Haşmet Babaoğlu
» İZMİR ÇEVRESİ GEZİLECEK YERLER – EN GÜZEL İZMİR KÖYLERİ
» AKP'NİN izmir projeleri- ,İzmir'de CHP'den daha çok kalabalık topladı
» İzmir..Tarihi..Resimleri..İzmir'e Dair Her Şey
» DİN ÖĞRETİMİ DERS PLÂNI ÖRNEKLERİ

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: Din Kültürü Dersi-Eğitim Öğretim :: İzmir'e Dair Ne Varsa-
Buraya geçin: