KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 İslâm�ın Çevreye Bakışı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

İslâm�ın Çevreye Bakışı Empty
MesajKonu: İslâm�ın Çevreye Bakışı   İslâm�ın Çevreye Bakışı Icon_minitimePaz Tem. 31, 2011 12:45 pm

İslâm�ın Çevreye Bakışı

Öncelikle belirtelim ki, İslam�a göre bütün kainat Allah tarafından
yaratılmıştır. Gökleri güneş, ay ve yıldızlarla; yeryüzünü
çiçekler, ağaçlar, bağlar, bahçeler ve çeşitli hayvan türleriyle
süsleyen Allah�tır. Yeryüzünde suları akıtan, gökleri (direksiz)
tutan, yağmurları yağdıran, gece ve gündüz arasındaki sınırı koruyan
yine Allah�tır. Kainat bütün zenginliği ve canlılığıyla Allah�ın,
yani kainatın yaratıcısının eseri ve sanatıdır. Bitkileri ve hayvanları
çift olarak yaratan ve onların çoğalmasını sağlayan da yine Allah�tır.
Allah daha sonra da insanoğlunu yaratmıştır.

Bizler Allah�ın yeryüzündeki emanetçileri ve halifeleriyiz. Tabiatın
ve dünyanın efendileri olmadığımız gibi, dünya da dilediğimiz gibi
tasarruf yapacağımız veya yapabileceğimiz bir malımız değildir. Tabiat,
Allah tarafından yaratılmıştır ve Allah�ındır. Tabiattaki her şey de
Allah�ın varlığının bir âyeti, yani işareti ve belgesidir. Bu gerçeği
Kur�an şöyle belirtmektedir:



Onlara, gerek içinde yaşadıkları âlemin her tarafında, gerekse kendi
nefislerinde âyetlerimi göstereceğiz. [1]
Şüphesiz göklerin ve yerin yaratılmasında, gece ile gündüzün
birbiri peşinden gelmesinde, insanlara fayda veren şeylerle yüklü
olarak denizde yüzüp giden gemilerde, Allah'ın gökten indirip de ölü
haldeki toprağı canlandırdığı suda, yeryüzünde her çeşit canlıyı
yaymasında, rüzgârları ve yer ile gök arasında emre hazır bekleyen
bulutları yönlendirmesinde düşünen bir toplum için (Allah'ın varlığını
ve birliğini isbatlayan) birçok deliller vardır. [2]



Bu nedenle Müslüman âlimler tabiata bir kitap gibi bakmışlar ve hatta ona
"kainat kitabı" demişlerdir. Böylece, kainatın da tıpkı
Kur�an gibi bizlere Rabbimizi ve Yaratıcımızı tanıttığını vurgulamışlardır.
Bu kitabın korunması ve muhafazası ise bizlere emanet edilmiştir. Allah�ın
kitabı olan Kur�an�a saygı ve haşyetle yaklaşanlar, ona abdestsiz ele
sürmeyenlerin, kainat kitabına da aynı hürmet ve muhabbetle yaklaşmaları
gerekmez mi? Bu nedenle, Allah�ın halifesi ve emanetçisi olarak görevimiz
ise bu emanete saygı göstermek, titiz bir şekilde korumaktır. Doğal
kaynakları kullanırken veya tüketirken kesinlikle israf yapmamaktır.


And olsun, ilk yaratılışı bildiniz. Düşünüp ibret almanız
gerekmez mi?
Şimdi bana, ektiğinizi haber verin.
Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?
Dileseydik onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız.
"Doğrusu borç altına girdik.
Daha doğrusu, biz yoksul kaldık" (derdiniz).
Ya içtiğiniz suya ne dersiniz?
Buluttan onu siz mi indirdiniz, yoksa indiren biz miyiz?
Dileseydik onu tuzlu yapardık. Şükretmeniz gerekmez mi?
Söyleyin şimdi bana, tutuşturmakta olduğunuz ateşi,
Onun ağacını siz mi yarattınız, yoksa yaratan biz miyiz?
Biz onu bir ibret ve çölden gelip geçenlerin istifadesi için yarattık.
Öyleyse ulu Rabbinin adını tesbih et. [3]


İslam ilahi mesajların sonuncusu olarak, tabiatın bu kutsal ve manevi
boyutuna ısrarla dikkatimizi çekmektedir. Bunun arkasından da Allah tarafından
yaratıldığımızı ve hesap vermek için tekrar ona döneceğimizi öğretir.
Bunun anlamı: Bütün yaptıklarımızdan, yani iyi yaptıklarımızdan da
kötü yaptıklarımızdan da sorumlu olduğumuzdur.
Halife olan insan,
Ahiret günü emanete karşı nasıl davrandığı ve muamele ettiğinden
hesaba çekilecektir.
İslam�ın öz ve temelini ifade eden kavram Tevhid, yani Allah�ın
birliği, kavramıdır. Allah�ın birliği insanlığın ve tabiatın birliğinde
de kendini göstermektedir. Bu nedenle Allah�ın yeryüzündeki halife ve
emanetçileri mahlukatın birliğini, dünyanın bütünlüğünü, flora ve
faunayı, yaban hayatını ve doğal çevreyi korumada birinci dereceden
sorumludur.

Böylece birlik, emanet ve sorumluluğun İslam�ın üç temel kavramı
olduğu görülmektedir. Bu ilkeler aynı zamanda İslâm çevre ahlakının
da temel direkleridir. Bu kavramlar Kur�an tarafından öğretilen temel değerleri
de meydana getirmektedir.

Kur�an�ı- Kerim�de yeryüzü ile ilgili ayetler okunduğu zaman
yeryüzünün, aslında, insanlar için bir huzur ve dinleme yeri olduğuna
dair kuvvetli işaretler buluruz. Böylece Kur�an dikkatlerimizi tabiata ve
orada cereyan eden olaylara çeker:



Yedi gök, dünya ve bunlarda bulunan her şey Allah�ı tesbih eder.
O�nu övgü ile tesbih etmeyen hiç bir şey yoktur. Ne var ki siz,
onların tesbihini anlayamazsınız, O, çok halîm (merhametli) ve bağışlayıcıdır.
[4]
Görmedin mi ki, göklerde olanlar ve yerde olanlar; güneş, ay, yıldızlar,
dağlar, ağaçlar, hayvanlar ve insanların birçoğu Allah�a secde
ediyor. [5]

Size tohumlar, bitkiler, (ağaçları) sarmaş dolaş olmuş bağlar
bahçeler yetiştirmek için üstüste yığılıp sıkışan bulutlardan
şarıl şarıl akan sular indirdik. [6]

Şöyle ki: Yağmurlar yağdırdık. Sonra toprağı göz göz yardık
da oradan ekinler, üzüm bağları, sebzeler, zeytin ve hurma ağaçları,
iri ve sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve çayırlar bitirdik. (Bütün
bunlar) sizi ve hayvanlarınızı yararlandırmak içindir. [7]

O Rab ki, yeri sizin için bir döşek, göğü de (kubbemsi) bir tavan
yaptı. Gökten su indirerek onunla, size besin olsun diye (yerden) çeşitli
ürünler çıkardı. Artık bunu bile bile Allah'a şirk koşmayın. [8]

Yoksa yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, aralarından ırmaklar
çıkaran, orada sabit dağlar yaratan ve iki deniz arasına bir perde
koyan kimdir? Allah ile beraber başka bir tanrı mı var? Hayır, onların
çoğu bilmiyorlar. [9]



Yeryüzü, karşılıklı ilişki kavramı için de önemlidir. İnsanlar
yeryüzünün iki unsurundan yaratılmıştır: Toprak ve Su. Böylece insanın
tabiata ve yeryüzüne yabancılaşması kendi özüne de yabancılaşmasıdır.
O, yeryüzünün efendisi ve hâkimi değil, mütevazi bir üyesidir. Sahip
olduğu özellik ve üstünlükler, onun sorumsuz olarak bu güzellikleri ve
kaynakları tahrip etmesini ve tüketmesini değil, büyük bir sorumlulukla
hareket etmesini gerektirmektedir.


Allah sizi yerden bir bitki olarak bitirmiştir. Sonra yine oraya geri
çevirecek ve tekrar çıkaracaktır. Allah size yeri bir sergi yaptı ki,
onda (açılan) geniş geniş yollarda gidesiniz. [10]


Yeryüzü (arz) kelimesi bu kısa ayette iki defa zikredilir ve Kur�an�da
bu kelime, öneminin basit bir ölçüsü olarak, toplam 485 defa geçer ve
yeryüzü insanlığın hizmetine sunulmuş olarak tarif edilir:



      O, size yeri boyun eğer yaptı. Haydi onun omuzlarında yürüyün ve
      Allah�ın rızkından yiyin. [11]
      Düzgün kiraz ağacı,
      Meyveleri salkım salkım dizili muz ağaçları,
      Uzamış gölgeler,
      Çağlayarak akan sular,
      Tükenmeyen ve yasaklanmayan, sayısız meyveler içindedirler. [12]



Kur�an�ın bu ve benzeri âyetleri tüm Müslümanlar için ilham kaynağı
olmuş ve tabiata bu âyetler çerçevesinde bakmışlardır. Kainata ve
tabiat bu Kur�anî bakış açısıyla bakmışlardır. Bunun en güzel
örneklerini Müslüman düşünürlerin ve özellikle de büyük mutasavvıfların
eserlerinde görmek mümkündür. Burada sadece iki örnek vermekle yetineceğiz.
Birinci örneğimiz 13. Yüzyıl düşünürlerimizden Mevlana�dır. Bu
konuda şunları söylemektedir:


�Bu cansız olan bulut vaktinde yağmur yağdırmanın gerekli olduğunu
ne bilir? Bu bitkiyi kabul edip, bir yerine on veren toprağı da
görüyorsun. Bunları bir kimse yapıyor. İşte sen asıl O�nu gör."
[13]
�Toprak bile Allah�ın kendisine verdiği her şeyden, cansız
olmasına rağmen, haberdardır. Eğer öyle olmasaydı suyu nasıl kabul
ederdi ve her şeye nasıl süt-annelik eder ve onu beslerdi.� [14]

�Dünya her nefeste yeniden yaratılmada, yenilenmektedir. Fakat biz
dünyayı öylece durur gördüğümüzden, bu yenilenmeden haberdar değiliz.�



Diğer örneğimiz ise çağdaş âlimlerimizden olan Bediüzzaman Said
Nursî�den. Aynı âyetler onun kalbinden ise şöyle yansımaktadır:


Bir bahçeye benzeyen arzını, sanatının sergisi, yaratıklarının
toplanma yeri, kudretinin aynası, hikmetinin medarı, rahmetinin
çiçekdanlığı, Cennetinin tarlası, mahlukatının geçiş yeri,
mevcudatının mecrası, masnuatının ölçeği yapan Allah, bütün
noksan sıfatlardan beridir.
Süslü canlılar, nakışlı kuşlar, meyveli ağaçlar, çiçekli
bitkiler ilminin mu�cizeleri, sanatının harikaları, cömertliğinin
hediyeleri, lütfunun müjdecileridir. Meyvelerin zinetinden, çiçeklerin
tebessümü, seher meltemlerinde kuşların ötüşmesi, çiçeklerin
yaprakları üzerine yağmurların ahenkle düşmesi, annelerin küçük
yavrulara karşı şefkat beslemeleri bir Vedud�un, cin ve insanlara
ruhani ve canlılara, meleklere ve cinlere kendisini tanıttırması, bir
Rahman�ın merhametini sergilemesi, bir Mennan�ın şefkatini
göstermesidir. [15]



Ayrıca yeryüzü, İslâm tarafından bir temizlenme ve Allah�a ibadet yeri
olarak kabul edilmiştir. Hz. Peygamber (SAV) şöyle buyurmuştur:
�Yeryüzü bana (ve Müslümanlara) bir ibadet yeri (mescid) ve temizleyici
kılınmıştır.� Bu, su bulunmadığında, toprağın, ibadetten önce bir
kimsenin temizlenmesi (teyemmüm) için kullanabileceği anlamına gelir. [16]
Hz. Peygamberin bir hadis-i şerifi şunu vurgular:


Allah güzeldir ve güzel olan her şeyi sever.
Cömerttir, cömertliği sever; temizdir, temizliği sever.


Böyle olunca, İslâm�ın �Yeryüzünü korumak için bütün insanlar
birbirini uyarmalı�, şeklindeki çevreyle ilgili tavrı şaşırtıcı değildir.
Yeryüzü tahrip edilirken insanlar geriye çekilmemelidir. Özellikle de
maddi ve manevi temizliğe çok önem vermelidirler.

Dr. İbrahim Özdemir

e-mail: ozdemir@
divinity.ankara.edu.tr
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
İslâm�ın Çevreye Bakışı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» İSLÂM'IN TABİAT GÖRÜŞÜ VE ÇEVRE SORUNUNA BAKIŞI
» Cemaatlerin Birbirine Bakışı Nasıl Olmalı?
» Dini Tartışmalı Konulara Selefilerin Bakışı
» Hadis ezberleyenlerin hayata bakışı değişiyor -HADİS EZBERLEME YARIŞMASI
» İslam ve Demokrasi (1)

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: KÜLTÜR DÜNYASI :: Ekoloji-Çevre-
Buraya geçin: