EHLİ SÜNNET VE Şİİ İNANCI ARASINDAKİ FARKLARIN ÖZETİ
KUR'AN-I KERİM
Ehli Sünnet'e Göre:
Ehil
Sünnet Kur'an'ın sıhhatine, ziyade ve noksan olmadığına ittifak
etmiştir. Kur'an Arap dili kural ve usullerine uygun olarak anlaşılır.
Ehli Sünnet Kur'an'ın Allah'ın kelamı olduğuna, hadis ve mahluk
olmadığına, içinde batıl bir şeyin bulunmadığına ve müslümanların inanç
ve muamelatta ilk kaynağının Kur'an olduğuna inanırlar.
Şiiler'e Göre:
Bazılarına
göre Kur'an sıhhatli değildir Kur'an Şii inançlarından herhangi biriyle
çatıştığında mezheplerine uygun garip teviller yaparlar. Bu yüzden
bunlara "Müteevvile" ismi verilmiştir. Daima Kur'an toplanırken ortaya
çıkan ihtilafa işaret etmeyi severler. Kendi imamlarının sözleri onlara
göre güvenilen teşri kaynağıdır.
HADİS
Ehli Sünnet'e Göre:
Şeriatta
ikinci kaynak ve Kur'an'ı açıklayıcı mahiyettedir Peygamber (SAV)'den
sahih olarak gelen herhangi bir hadise muhalefet etmek caiz değildir.
Hadislerin sahih olduğunu anlamak İslam Ümmeti alimlerinin Hadis Usulü
hususunda ittifak ettiği kurallara dayanır.
Bunun
yolu da senedin tahkikidir. Kadın ve erkek ayırdedilmeksizin adil
şahısların şehadetiyle güvenilir olup olmadıkları incelenir. Her hadis
rivayet edenin belli bir tarihi, rivayet ettiği hadislerin sahih olup
olmadığı tespit edilmiştir. Yalancıdan, meçhul şahıslardan sadece
akrabalık vasfıyla hadis kabul edilmez. Çünkü hadis rivayeti her türlü
itibarın üzerinde büyük bir emanettir.
Şiiler'e Göre:
Resulullah
(SAV)'ın ehli beytine nisbet edilen ve siyasi savaşlarında Hz. Ali'nin
yanında bulunanların rivayet ettiği hadislerden başkasını kabul etmezler
Hadislerin kabulünde sahih olup olmadığına, senedine ve ilmi metoda
ehemmiyet vermezler. Çok defa meçhul şahıslardan rivayet ederler ve
derler ki : Muhammed b. İsmail'den .o da ashabımızdan birinden, o da bir
adamdan rivayet etti ki şöyle dedi..." Kitapları sıhhatinin ispatı
mümkün olmayan on binlerce hadisle doludur. Ve bu hadisler üzerinde
dinlerini bina etmişlerdir " Bu tutumlarıyla Sünnet-i Nebeviye'nin
dörtte üçünden fazlasını inkar etmişlerdir. Bu nokta Şiiler'in diğer
müslümanlardan ayrıldığı en mühim noktadır
SAHABE
Ehli Sünnet'e Göre:
Ehli
Sünnet sahabeye hürmet edilmesi ve onlardan razı olduklarına ittifak
etmişlerdir. Çıkan anlaşmazlıklar samimi olarak yaptıkları ictihad
kabilindendir. Ve o ortam geçmiştir. Onların anlaşmazlıklarını ele
alarak nesiller boyu kin beslemek caiz değildir, Zira sahabileri Allahu
Teala hayırla zikretmiş çok yerde methetmiş ve bazılarını tahdit ederek
beraatlarını beyan etmiştir. Bu sebepten de kimsenin onları itham etmesi
helal olmaz ve bunda kimsenin de bir menfaati yoktur.
Şiiler'e Göre:
Resulullah'tan
sonra parmak sayısını aşmayacak kadar az bir topluluğun dışında bütün
sahabenin kafir olduğuna inanırlar Hz Ali'ye çok özel bir makam
verirler. Bazıları vasi, bazıları peygamber bazıları da ilah
mertebesinde olduğuna inanırlar Sonra da kalkar müslümanlar hakkında Hz.
Ali hususunda inançlarına göre hüküm verirler. Hz. Ali'den önce halife
seçilenler ya zalim veya kafirdir. Hz. Ali'ye fikrinde muhalefet eden
zalim veya kafir veyahut da fasıktır. Hz. Ali'nin zurriyetinden
gelenlere muhalefet etmek de böyledir. Böylece tarihte nesiller boyu
devam eden bir düşmanlık ve iftira kapısı açtılar Şii'lik bu öğretilerle
devam eden tarihi bir ekol haline geldi.
TEVHİD (ALLAH'I BİRLEME) İNANCI
Ehli Sünnet'e Göre:
Allah'ın bir olduğuna, ortağı, benzeri olmadığına ,kul ile Allah arasında vasıta bulunmadığına iman ederler. Sıfat hususundaki ayetlere tevil, inkar ve teşbih yapmaksızın inanırlar. Allah
dini tebliğ için peygamberler göndermiştir. Onlar da dini tebliğ
etmişler hiçbir şeyi gizlememişlerdir. Gaybı sadece Allah'ın bildiğine
inanırlar. Şefaatin Allah'ın izni şartına bağlı olduğuna, duanın, adağın
ve kurbanın sadece Allah için
olacağına, Allah'-dan başkasına caiz olmadığına inanırlar. Hayır ve
şerrin Allah'ın mülkünde olduğuna, Allah'tan başkasının diri olsun ölü
olsun kainatta tasarruf ve yetkisinin olmadığına, her
kesin
Allah'ın fadl ve rahmetine muhtaç olduğuna inanırlar. Allah'ı bilmek
ise akıldan önce Şeriat ve Allah'ın ayetleriyle olacağına inanırlar. Her
zaman hakkı bulması mümkün olmayan aklıyla insan imanını
kuvvetlendirir.
Şiiler'e Göre:
Allah'ın
birliğine iman ederler fakat bu inancı bazı şirke götüren tutumlarıyla
bulandırırlar Allah'tan başkalarına, kullara dua eder onlardan isterler
ve "Ya Ali, Ya Hüseyin, Ya Zeyneb" derler. Allah'tan başkasına kurban
keserler ve adak adarlar Ölülerden ihtiyaçlarının giderilmesini isterler
Kendilerince malum duaları vardır. Bu dualarla ibadet ederler
imamlarının masum olduğuna ve gaybı bildiklerine inanırlar, imamlarının
kainatı idare ettiklerine inanırlar. Bu batıl inançlarını bina etmek
için de kendilerine göre bir tasavvuf yolu icad ederler. Evliyanın,
kutupların ve Ehli beytin (Allah'ın kudretinin dışında) hususi güç ve
kuvvetlerinin olduğuna inanırlar. Dinde imtiyazlı bir tabaka olduğunu
yayarlar ve bu imtiyazın veraset yoluyla oğullarına geçtiğini
öğretirler. Allah'ı bilmenin akıl ile olduğuna Kur'an ayetlerinin aklın
te'kidi mahiyetinde olduğuna. Kur'an'ın yeni şey getirmediğine
inanırlar. Onlara göre Kur'an aklın eriştiği marifeti kuvvetlendirir.
RÛYETULLAH (ALLAH'I GÖRMEK)
Ehli Sünnet'e Göre:
Ahirette
görmek mümkündür. Zira Kur'an'da : "O günde bazı yüzler parlaktır
(çünkü) Rablerine bakmaktadırlar" buyurulmaktadır. (Ayrıca bu hususta
sarih hadisler vardır).
Şiiler'e Göre:
Ne dünyada ne de ahırette görmek mümkün değildir
GAYB
Ehli Sünnet'e Göre:
Gaybı Allah'tan başkası bilemez. Allah
gaybı kendisine has kılmıştır Ancak başta Hz. Muhammed olmak üzere
peygamberlerine gayba ait bazı şeyleri bildirir. "Dilediğinden başka
onun ilminden hiç bir şeyi kavrayamazlar."
Şiiler'e Göre:
Gaybı
bilmenin sadece kendi imamlarının hakkı olduğuna inanırlar (Gaybtan
haber vermek Peygamberin hakkı değildir) Bu sebepden bazıları imamlarına
ilahlık nisbet etmektedirler.
<blockquote class="postcontent restore "> TAKIYYE: (İNSANIN KORKUDAN İNANDIĞININ AKSİNİ SÖYLEMESİ VEYA ÖYLE GÖRÜNMESİ)
Ehli Sünnet'e Göre:
Ehli
sünnete göre bir müslümanın diğer müslümanları sözüyle veya fiiliyle
kandırması, aldatması caiz değildir. Çünkü Resulullah "Aldatan bizden
değildir" buyurmuştur. Takıyye din düşmanı kafirlerden başkasına
yapılamaz caiz değildir. Bu da sadece harp esnasında olur. Çünkü harp
hiledir. Müslümanın hak hususunda cesur ve doğru sözlü olması, riyakar,
yalancı ve sahtekar olmaması tam tersine iyiliği emredip kötülükten
nehyetmesi gerekir.
Şiiler'e Göre:
Takıyye
Şiiler'in bütün fırkalarında mezheplerinin gereği olarak kabul edilen
bir farzdır. Takıyye usulünü gizli ve açık olarak öğreniyorlar ve onunla
amel ediyorlar. Özellikle de kötü şartlarda. Bu durumlarda kendilerine
göre öldürülmeyi hak etmiş kimseleri medih ve senada mübalağa ederler.
Kendi mezheplerinden olmayana küfür hükmü tatbik ederler. Onlara göre
gaye her türlü vasıtanın mubah olmasıdır Bu insanlar yalan, hile ve iki
yüzlülüğün bütün üsluplarını mubah saymaktadırlar. </blockquote>
İMAMET VE DEVLET REİSLİĞİ
Ehli Sünnet'e Göre:
Devleti
Müslümanların arasından seçilen halife idare eder. Ve halifede denklik
yani akıllı, bilgili, salih olarak bilinmesi, emin olması ve bu
mesuliyeti yüklenecek güçte bulunması gerekir. Müslümanlardan onu hal ve
akd ehli seçer. Adaletle hükmetmez ise veya kitap ve sünnet ahkamını
çiğnerse onu azledebilirler. Bütün müslümanların ona itaati gerekir.
İdare külfet ve mesuliyettir, mükafat ve ganimet değildir.
Şiiler'e Göre:
İdare Hz Alı
ve Hz Fatıma'nın çocuklarında veraset usulüyle devam eder. işte bu idare
meselesi yüzünden Şiiler hiçbir idareciye halisane bağlanmazlar Çünkü
inançlarına göre Fatıma evladı olmayan idareci olamaz? Bu düşüncelerinin
tarihte gerçekleşmemesi üzerine bu inançlarına Ric'at nazariyesini
eklediler. Ric'atın manası- Son imamları olun EI-Kaim ahir zaman yerden
çıkarak bütün siyasi hasımları kesecek ve Şia'ya diğer fırkalar
tarafından tarih boyunca gasbedilen haklarını geri verecek..
**********************************
1-Kuranı-kerimi hz.Osman değiştirdi diyorlar(haşa ve kella).Birçok ayeti inkar ediyorlar
2-Hazreti ömere lanet etmek zikirden ve kuran okumaktan daha sevabdır diyorlar(Haşa)
3-Hz.Ali yi sevenlere günah zarar veremezmiş.
4-Ehli sünnete ümmeti melune diyorlar
5-Hazreti Ebubekre ve hazreti Ömere bir kere lanet etmek yetmiş ibadet gibi diyorlar(haşa)
6-Hazreti Rukiye ile Ümmügülsüm hazreti Osman ile evlendiler diye rasulullahın kızı değildirler diyorlar(haşa)
7-Hazreti Ebubekir ve hazreti Ömer münafık idiler diyorlar(haşa ve kella)
8-İster Yahudi ister hristiyan olsun hazreti Ali yi seven cennete girecekmiş(haşa)
9-Sahabeleri sevenler ise müslümanda olsalar cehenneme gidecekmiş(haşa)
10-Sünnete düşman oldukları için sünnet kelimesine lanet ediyorlar.
11-Ehli sünnet Yahudi ve hristiyandan daha kötüdür diyorlar(haşa)
12-Hazreti Ayşe ile hazreti Hafsaya günde 5 kere lanet farzdır diyorlar(Haşa)
13-Her hacda minada hz.ebubekir ile hz.ömer taşlanır diyorlar(haşa)
14-Hz.Ömer ölünce melekler 3 gün kimseye günah yazmamış diyorlar.
15-Birşeye başlarken besmele yerine halifelere lanet ediyorlar(HAŞA)
16-Yemek ve içmek namazı bozmaz diyorlar.
17-Cihad ibadet değildir diyorlar.
18-Muta nikahına caiz diyorlar.
19-Taharetlenen su temiz diyorlar.
20-Çıplak namaz kılınır diyorlar.