Ağlayanın malı gülene hayır etmez, icradan mal alınmaz mı?
Soru 1– Bazen insanlar borçlarını ödeyemiyorlar. İcradan gelen
görevliler de borçlunun birtakım mallarını haczedip belli yerlerde açık
artırma ile satışa çıkarıyorlar.
Borçlarını da bu satıştan elde edilen parayla kapatıyorlar. Biz
buradan mal alınca çevreden olumsuz bakıyorlar, hatta ayıplayarak
“Ağlayanın malı gülene hayır etmez, neden icradan mal alıyorsunuz?” diye
de çıkışıyorlar. Bu bakış doğru mu? İcradan mal alınırsa ağlayandan mı
alınmış olunur? Bu mal alana hayır getirmez mi? Günah mı olur icradan
mal almak? Böyle ise bu borçlu borcunu nasıl ödeyecek?
Cevap: Bu sözün hem doğru yanı vardır, hem de eğri tarafı mevcuttur. Doğru yanı şudur:
–Şayet borcunu ödeyemeyen adamın icrada satılan malına gereken
değerini vermez de, fırsatçılık ederek ölü pahasına alırsanız, mal
sahibi ağlamış olur. Siz de çok ucuza mal kapattığınız için gülmüş
sayılırsınız. İşte burada “Ağlayanın malı gülene hayır etmez!” ikazıyla
yüz yüze gelirsiniz.
Böyle fırsatçılık etmez de borçluya acır, insafı elden bırakmaz,
malını değerine yakın fiyattan satın alırsanız, bu defa da borçlu
ağlamaz, siz de ölü pahasına mal almamış olursunuz. Bir mahzur meydana
gelmez. Hatta malını ölü fiyatına değil de, gerçek değerine yakın
şekilde aldığınız için borçlu size dua bile eder, memnun da olur.
Böylece icradan mal alma günah değil sevap vesilesi de olabilir. Demek
ki olayın aslı şudur:
–İcradan mal alınırken fırsatçılık mı yapılıyor, yoksa malı gerçek değerine yakın şekilde alarak borçluya yardım mı söz konusu?
Aslında bu meseleyi daha doğru anlamak için kendinizi borçlu
yerine koyun, alıcıları da sizin malınızı alanlar olarak düşünün. Hangi
tutum ve fiyat sizi memnun ederse siz de o tavrı tercih edin, o fiyattan
alın. Hem siz mutlu olurusunuz hem de malı gerçek değerine yakın
satılan borçlu..
Soru 2– İhalelerde malı almak için bekleyenleri önceden anlaşarak
fiyatı düşürmek,yahut da değerinden fazlaya yükseltmek caiz mi? Yoksa
haram mıdır?
Cevap: Resulüllah Efendimiz, açık artırmayı caiz görmüş, bizzat
kendisi de bir sahabinin ev eşyasını açık artırma ile satmış, fazla
fiyat vereni tercih etmiştir. Ancak malın değerinde fazla miktarda
aşağıya indirmeyi de, fazla miktarda yukarıya çıkarmayı da fahiş
indirme, fahiş yükseltme olması halinde caiz görmemiş, yapanları hileci
olarak ilan buyurmuştur. Bu yüzden Hanefi’de ‘açık artırmada yapılan
satışlar caiz ve sahih olsa da önceden anlaşma ile fiyat düşürmek yahut
da yükseltmek mekruhluktan kurtulamaz’ denmiş, dürüstçe bir tutum olarak
görülmemiştir.
Şafii’de ise, malı almak için değil de müşteriyi kızıştırmak
için araya girmek haramdır. Ancak mal değerini bulmuyor, çok aşağılara
satılacak gibi görünüyorsa malın gerçek değerini bulmasına sebep olacak
araya girmelerin caiz olduğunda da şüphe yoktur. Bu adaleti temin etmeye
matuf bir gayrettir.
Soru 3– Biri malını satacak ya da kiraya verecektir. Birileri de
alacak ya da kiraya tutacak. Ama bunlar birbirlerinden habersizdirler.
Araya giren birisi bunları buluşturup anlaştırsa bir ücret almaya hak
kazanır mı?
Cevap: İslam’da bu kimseye komisyoncu denmektedir. Komisyonculuk
meşru bir meslektir. Alanla satanı buluşturup anlaştırmak için çaba ve
gayret gösterme hizmetidir yaptığı. Bu hizmetin bir ücreti, bir
karşılığı olmalıdır. Meşru bir iştir yaptığı. Ancak bu mesleğin de
diğerleri gibi ilk şartı, tarafları fiyatlarda yalan söylemeden
buluşturup anlaştırmaktır.
Bu hizmetin ücretini ayrıca da konuşabilirler. O hizmeti
görenlere çevrede verilen ne ise onu da esas alarak takdir edebilirler.
Komisyoncu bir tarafın fiyatını yüksek göstererek yahut da aşağı
anlatarak aradaki farkı kendine alamaz. Kendine ait olan hak,
komisyonculuk ücretinden ibarettir. Ayrıca tarafların malından fiyat
oyunuyla kendine gizlice başka bir karşılık elde edemez. Çünkü kendisi
aracıdır. Alan ile verenin ortağı değildir.