Zina eden kimse tövbe etse bağışlanır mı?
Zinanın hükmü İslam'da açıktır. Suçunu hakimin huzurunda dört defa ayrı
ayrı itiraf ederek cezanın verilmesini isteyen veya dört şahidi bulunan
birisi hakkında karar verilir. Şayet bu insan evli ise recm cezası,
bekar bir insan için ise verilecek karar recm değildir, yüz değnek sopa
vurulur.
Fakat suçunu itiraf etmeyen veya yaptığı bu fiili kimse görüp şikayet
etmemiş ise, bu insanın yapacağı tek şey günahından dolayı pişmanlık
gösterip bir daha yapmamak üzere tövbe etmektir.
Ayrıca böyle bir suç işleyen kimse suçunu itiraf etse bile şu anda
bunun cezasını uygulayacak bir merci yoktur. Geriye iki şey kalıyor.
Biri kul hakkıdır; varsa helalleşmek gerekir. Diğeri de Allah hakkı için
tövbe, istiğfar etmek ve bir daha o günaha girmemektir.
İnsan hem iyilik hem de kötülük yapmaya uygun yaratılmıştır. Onun için
zaman zaman isteyerek veya istemeyerek günahlara girebiliyor. Bu konuda
Kur’an-ı Kerim'de,
“Allah, kendisine şirk koşulmasının dışındaki istediği kimselerin bütün günahlarını bağışlar."(Nisa, 4/48,116)
buyurarak, hangi günah olursa olsun affedebileceğini bildirmektedir.
Kitaplarımız da canı gönülden yapılan tövbenin Allah tarafından kabul edileceği ifade edilir. Nitekim Allah Teala,
“Ey iman edenler, nasuh tövbe ile tövbe edin ki Allah da sizin
kabahatlerinizi affetsin ve altlarından ırmaklar akan cennetlerine
koysun.” (Tahrim, 66/
buyurarak, yapılan tövbelerin kabul edileceğini beyan eder. Ayette geçen nasuh tövbe ise şöyledir:
1. Allah’a karşı günah işlediğini bilerek, bu günahtan dolayı Allah’a sığınmak ve pişman olmak.
2. Bu suçu işlediği için üzülmek, Yaratıcıya karşı böyle bir günah işlediğinden dolayı vicdanen rahatsız olmak.
3. Bir daha böyle bir suça dönmeyeceğine dair bir karar içerisinde olmak.
4. Kul hakkını ilgilendiriyorsa onunla helalleşmek.
Bir rivayette de "Nasuh Tövbe" şöyle tarif edilmiştir:
"- Günahlara pişmanlık.
- Farz ibadetleri yapmak.
- Zulüm ve düşmanlık yapmamak.
- Kırgın ve küskünlerle barışmak.
- Bir daha o günaha dönmemek üzere karar vermek." (bk. Kenzü'l-ummal, 2/3808)
İnşallah bu şartları yerine getirirsek Allah’ın tövbelerimizi kabul edeceğinden ümitli oluruz.
Ancak insan her zaman korku ve ümit içerisinde olmalı. Ne
ibadetlerimize güvenip övünebiliriz, ne de günahlarımızdan ümitsizliğe
düşebiliriz. "Ben çok iyiyim, bu işi hallettim." demek ne kadar
yanlışsa; "Ben bittim, beni Allah kabul etmez." demek de o kadar
yanlıştır. Ayrıca, suçunu anlayıp tövbe edip, Allah’a sığınmak da büyük
bir ibadettir.
Kaynak : Sorularla İslamiyet