KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

  Gadiri Hum Olayı

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Limoni
Co-Admin
Limoni


Mesaj Sayısı : 6111
Rep Gücü : 14922
Rep Puanı : 44
Kayıt tarihi : 27/05/09

 Gadiri Hum Olayı  Empty
MesajKonu: Gadiri Hum Olayı     Gadiri Hum Olayı  Icon_minitimeÇarş. Ekim 24, 2012 5:35 am

Şiiler Peygamber Efendimize Gadir-i Hum denen yerde Hz. Alinin
hilafetinin bildirildiği yer olduğunu ve Allahın emri olduğunu
söylüyorlar. Bu meselenin aslı nedir?
________________________________________
Şiiler,
halifeliğin Hz. Ali’nin hakkı olduğunu iddia ederlerken başka deliller
getirmeye çalışırlar. Bunlardan biride Gadir Hum hadisesidir. Şöyle ki:
Veda Haccı dönüşüydü. Peygamberimiz beraberindeki Sahabelerle birlikte
Mekke ile Medine arasında bulunan Gadir Hum mevkiinde mola verdiler.
Orada bir müddet istirahat edip öğle namazını kıldıktan sahabelere
hitaben konuşma yapıp sonunda: “Ben kimin dostu isem Ali’de onun
dostudur. Allahım ona dost olana dost ol; düşman olana da düşman ol. Ona
yardım edene yardım et”1
Bu hadisi Şiiler yanlış aksettiriyor ve
farklı şekilde yorumluyorlar. Peygamber’in (a.s.m.) Gadir Hum’da sözünü
ettiği “velayet” Şiilerin kastettiği halifelik manasında değil “dost”
manasındadır. Nitekim Hz. Ali’nin torunu Hasan el Müsenna bu hususta
şöyle der: “Resulullah (a.s.m.) bununla halifeliği ve sultanlığı
kastetmedi. Öyle demek isteseydi bunu açıkça söylerdi. Çünkü Resulullah
(a.s.m.) Müslümanların en fasih ve en açık konuşanıdır.”2

Yine
Hz. Ali’nin, Basra’da kendisine “Halife olman için Resulullahın
halifeliği sana bıraktığına dair bir ahdi ve selahiyeti mi var, yoksa
kendi görüşüne göre mi hareket ediyorsun?” şeklindeki bir soruya:
“Hayır, yoktur. Vallahi ben Resulullah’ı ilk tasdik ve iman den
kimseyim, onun adına ilk yalan söyleyen kişi olamam. Eğer Resulullah’ın
halifeliği bana bıraktığına dair bir ahdi olsaydı, Ebubekir’in de
Ömer’in de onun minberine çıkmasına izin vermezdim. Onlara karşı koyacak
hiçbir gücüm olmasa, ellerimle mücadele ederdim.

Şiilerin bir
iddiaları da, Hz. Ali’nin Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’e biat edip onlara
yardımcı olmasının onlardan korkmasına bağlamaları ve onu riyakarlıkla
itham etmeleridir. Bu konuda Bediüzzaman Lem’alar isimli eserinde:

“Amma
Şia-i Hilafet ise Ehl-i Sünnet ve Cemaate karşı mahcubiyetinden başka
hiçbir hakları yoktur. Çünkü bunlar Hz. Ali’yi (r.a.) fevkalade sevmek
davasında oldukları halde tenkis ediyorlar ve su-i ahlakta bulunduğunu
onların mezhepleri iktiza ediyor. Çünkü diyorlar ki. ‘Hz. Sıddık ile Hz.
Ömer haksız oldukları halde Hz. Ali onlara mümaşaat etmiş. Şia
ıstılahında takıyye etmiş, yani onlardan korkmuş, riyakarlık etmiş.’
Acaba böyle kahraman-ı İslam ve ‘Esedullah’ ünvanını kazanan ve
sıddıkların kumandanı ve rehberi olan bir zatı riyakar ve korkaklık ile
sevmediği zatlara tasannukârane muhabbet göstermekle, haksızlara
tebaiyeti kabul etmekle muttasıf görmek, ona muhabbet değildir. O çeşit
muhabbetten Hz. Ali teberri eder.

“İşte, ehli hakkın mezhebi
hiçbir cihette Hz. Ali’yi tenkis etmez, su-i ahlak ile itham etmez. Öyle
bir harika-i şecaate korkaklık isnat etmez ve derler ki: ‘Hz. Ali
Hulefa-i Raşidin’i hak görmeseydi, bir dakika tanımaz ve itaat etmezdi.
Demek onları haklı ve racih gördüğü için, gayret ve şecaatini
hakperestlik yoluna teslim etmiş”3

Bütün bunlardan anlaşılacağı
gibi Hz. Ali’ye Peygamberimizin bir vasiyeti olmadığı gibi Hz. Ali’de
kendinden önceki halifelere onlardan korktuğu için biat etmemiş, Hz.
Ebubekir ve Hz. Ömer’i halifeliğe kendinden daha layık gördüğü, Hz.
Osman’a da itaat edeceğine söz verdiği için karşı çıkmamıştır. Ve Hz.
Ali kendinden önceki bu üç halifeyi ciddi olarak sevmiş, bunu her yerde
söylemekten çekinmemiştir.

Hz. Ebubekir’e biat etmeyenlerden
bazıları Hz. Ali’ye biat etmek istediler. Fakat Hz. Ali hayatı boyunca
Müslümanların birlik ve beraberliği için mücadele etmiştir. Fitne
kapısını hiçbir zaman açmayacaktı. Böyle diyenleri sert bir şekilde
yanından uzaklaştırdı. Mesela Hz. Ali’ye biat etmek isteyenlerden biri
de Hz. Süfyan idi. Ona şöyle cevap vermişti:

“Biz halifelik
makamına Ebubekir’i (r.a.) yeterli görüyor ve layık buluyoruz. Biz onu
bu işte baş başa bıraktık. Araya girmedik”4 Hz. Ali, Hz. Ebubekir’in
halifeliği müddetince onun en büyük yardımcılarından oldu. Hz. Ebubekir
vefat ettiğinde şu mealde bir konuşma yaptı:

“Sen, fırtınaların
ve en şiddetli kasırgaların kımıldatamadığı bir dağ idin. Resulullah’ın
buyurduğu gibi sen bedeninde zayıf, Allah’ın dilinde kuvvetli, mütevazi,
Allah’ın yanında ve yeryüzünde makamı yüce, mü’minlerin yanında
büyüktür. Hiç kimsenin sana kini yoktu. Hiç kimsenin sende değersiz
bulduğu bir vasıf yoktu. Kuvvetli olan, zayıfın hakkını alıncaya kadar
senin yanında zayıftı. Zayıf olan da hakkını alıncaya kadar kuvvetliydi.
Allah senin sevabından bizi mahrum etmesin. Bizi senden sonra
saptırmasın.”5

Hz. Ali kendi halifeliği müddetince Hz. Ebubekir
ve Hz. Ömer aleyhinde bir şey söylenmesine izin vermezdi. Bir defasında
şöyle diyor: “İşittiğime göre bazıları beni Ebubekir’den ve Ömer’den
üstün tutuyorlarmış. Daha önce bu hususta bir şey söylemiş olsaydım
şimdi böyle söyleyenleri cezalandırırdım. Söylemediğim için bunu
yapmıyorum. Kim bundan sonra böyle bir şey söylerse o iftiracıdır.
Allah’ın Resulünden sonra insanların en üstünü Ebubekir sonra Ömer’dir.
Allah ikisinden de razı olsun.

“Kuru tohumları yeşerten, cansız
varlıklara can veren Allah’a yemin ederim ki, Ebubekir ve Ömer’i
mü’minlerin üstün ve faziletli olanlarından başkası sevmez. Günahkâr
insanlardan başkası da onlara kötü gözle bakmaz, düşmanlık etmez.”6

Hz.
Ali, Hz. Ömer’e olan sevgisinden dolayı kızı Ümmü Gülsüm’ü ona
nikahlamıştı.7 Hz. Ömer vefat ettiğinde Hz. Ali naşının başına gelmiş ve
ona olan sevgisini ifade eden şöyle bir konuşma yapmıştır:

“Ey
Ömer, ben Allah’ın huzuruna senin istediğin bir amelle çıkmaktan çok
hoşlanırım. Senden başka ameline imrendiğim kimseyi bulamadım.”8

Hz.
Ali, Hz. Ömer’in şehadetinden sonra oluşan şura tarafından seçilen Hz.
Osman`a hemen biat etti. Hz. Ali, Hz. Ebubekir ve Hz. Ömer’i sevdiği
gibi Hz. Osman’ı da severdi. Hz. Osman’ın halifeliği döneminde onun en
büyük yardımcısı oldu. Fitnecilere karşı müdafaa etti. Hz. Osman’ı
azledip kendisine biat etmek isteyenlerin tekliflerini reddetti.
Bozguncuların biatını Hz. Osman şehit edildikten sonra da kabul etmedi
ve şöyle dedi:

“Osman’ın katillerinin biatını kabul etmekten Allah’a sığınırım”9
GADÎRU HUM konusunda detaylı bilgi almak için tıklayınız...
Dipnotlar:
1. Ahmed b. Hambel, Müsned, IV, s. 368.
2. İsmail Mutlu, Dört Halife Devri, s. 333.
3. Lem’alar, s. 31.
4. Dört Halife Devri, s. 340.
5. a.g.e., s. 341.
6. Hayatü’s-sahabe, III, s. 348, 349.
7. H. İbrahim Hasan, İslam Tarihi, s. 317; Dört Halife Devri, s. 343.
8. Dört Halife Devri, s. 343.
9. a.g.e., s. 345.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
Gadiri Hum Olayı
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» ETKİ-TEPKİ OLAYI
» HZ. SAFİYE OLAYI rıza savaş
» GARÂNÎK OLAYI VEYA ŞEYTÂN ÂYETLERİ
» zemzemin çıkışı.-Kurban Olayı-İbrahim Hacer ismail
» Kur'an'ın toplanması ve sıralanışı-dizilişi-gerçek kuran-yakılma olayı

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: Din Kültürü Dersi-Eğitim Öğretim :: Din Kültürü Ahlak Bilgisi Dersi :: 7.sınıf :: Alevilik-
Buraya geçin: