Bilgisayardaki Kuranı Kerimi abdestsiz okumak caiz midir?Ancak abdestsiz olarak yüzüne bakmak ve okumak caizdir. Bilgisayar ise mushaf değildir. Bu bakımdan internetteki, cep telefonundaki Kuran-ı Kerim’i abdestsiz okumak caizdir. Ancak gusül abdesti yokken ezberden de olsa Kuran okunmaz.
Yazının Devamı: http://www.renkliweb.com/kultursanat/din/bas-acikken-kurani-kerimin-turkce-mealini-okuyabilir-miyim.html#ixzz2KAlAfmd2
Anasayfa: RenkliWEB
***********************************
digital veride saklandığı için saklı oldugu CD, Bellek, HDD, Laptop ve tablet gibi aletlerde kapalı iken bir mahsuru yoktur
- fakat açıldıgında, ekrana görüntü geldiğinde kıyasla "zaruret olmadığı süreci" abdestli olunması gerektiği söylenebilir. Çünkü kuranı kerim nüshalarına hürmet ve abdest kağıda ya da mürekkebine değil ayetlerin kendisinedir.
********************
Musafı ellemek için abdestli olmak gerekirken, iPhone’u tutmak için abdest almanız gerekmiyor.
************************
hafızların Kuran ilmini veya ayetlerini hıfz etmek için abdestsiz okuyabilmesine cevaz verildiği gibi, Risale-i
Nur da ilmî bir eser olmasından ötürü abdest
almadan da okunabilir.
************************
Kurana el sürmeden abdestsiz olarak okunabilir
****************
Kur'ân'a dokunalım mı dokunmayalım mı?
Kur'an'a abdestsiz dokunulmaz diye yorumlanan ayet (Vakıa, 79) indiğinde ortada ne dokunulacak bir Mushaf ne de alınacak bir abdest vardı. Çünkü ayetin nüzul ortamı Mekke'dir. Dokunulacak mushaf ise Medine'de Efendimizin vefatından sonra meydana geldi. Alınacak abdest ise hicretten sonra emredildi.
Bu ayeti, Mushaf'a abdestsiz el sürülmez pratiğine indirgersek, asıl mesajı kaçırıyor olabiliriz. "Temiz olmayanlar ona dokunamaz" mealindeki ayet, vahyin kaynağına dairdir; yani onun gelişinde aklı karışıkların, kalbi kirlilerin bir müdahalesi yoktur, duru ve berraktır demektir. Kaynağından geldiği gibi insanların, cinlerin, hatta Elçi'nin aklı değmeden, el değmeden size ulaşmıştır demeye gelir. Zaten Vakıa Suresi'nin bağlamı da "abdest" ve Mushaf'a dair bir fıkıh sorununu gündeme almaya müsait değildir.
Üstelik ayette "temiz olanlar"ı "abdestli" olanlar diye yorumlarsak, Allah'ın zaman zaman zarureten abdestsiz olan müminlere "pis" ya da "kirli" dediği gibi bir anlayışa da imza atarız. Fıtrat görevi gereği,abdestsiz olan adetli bir hanım kuluna 10 gün boyunca "pis" der mi Rabb-i Rahim? Buna hangi vicdan razı olur da Allah razı olsun? Helal dairede yaşadığı cinsellik icabı bir süre bile bile "gusülsüz" olabilen mümin kullarını "kirli" diye isimlendirir mi Allah? Aklı başında hangi insan helal olan bir nimeti tattı diye "kirli" görür bir mümini? Aklı başa veren Allah niye böyle görsün! Kaldı ki adetli kadını "kirli" görmek tam İsrailiyyat ilavesidir geleneğe... Cinsellik sonrası insanın Allah nazarında "pis" olacağını varsaymak da, cinselliği Hıristiyanlıktaki gibi kirli ve pis bir iş saymanın göstergesidir.
İlle de "kirli" ve "pis" birileri aranacaksa, "aklını kullanmayanlar"dır onlar. Yunus Suresi 100. ayete göre, aklını kullanmayanları pisliğe mahkum eder Allah.. Hal icabı abdestsiz olanları değil... Abdestsizim diye aklına vahyin dokunmasına izin vermeyerek Kur'an'dan uzak düşenler kirlenebilir. Abdestli olduğu halde, Kur'an'ı anlamayı bir tarafa bırakıp sadece yüzünden okumayı iş zannedenler aklını vahyin etki alanına sokmaktan esirgiyor olabilir ki asıl kirlenme böyle başlar.
Bu kadar cümleyi, abdestsiz Kur'an okunmalı demek için söylemiyorum; Kur'an okunmalı, anlaşılmalı ve yaşanmalı diye söylüyorum. Kur'ân'ı abdestsiz okumak için can atıyor değilim. Kur'ân'ı abdestsiz okuyanlardan da değilim.
Sormak isterim: bizim davamız Mushafa dokunmak/dokunmamak davası mı? Yoksa Kur'ân'la düşünmek mi, aklını Kur'ân'la dokumak davası mı? Tüm davamız dokunmak olsaydı, dokunmaktan öte bir borcumuz olmasaydı Göklü Söz'e, elbette ki ne edip yapıp abdest almalıyız. Çünkü şu yeryüzünde Mushaf'a dokunmaktan daha yüce bir işimiz yoktur bu düşünceye göre. İyi ama, dokunmak okumak için değil mi? Okumak anlamak için değil mi? Anlamak yaşamak için değil mi?
Kur'ân'ı anlamayı Kur'ân'a dokunmaktan daha büyük bir iş olarak bilen her akıl sahibi sormaz mı? Kur'ân'ı abdestli olmadığım zamanlarda anlayıverirsem, birden kafamda bir keşif yaşarsam, durdurup zihnimi abdest mi almalıyım? Kur'ân'ı yaşadığımız her yerde abdestli mi olmalıyız? Dokunması için abdest şartı koşanlar, yaşanması için de abdest şartı koşacak mı? Öyleyse, Kur'ân'la düşünmeyi, Kur'ân'la yaşamayı sadece abdestli olduğumuz zamanlara mı bırakacağız. Adetli bir hanım Fatiha'ya dair bir nükteyi eşiyle paylaşamayacak mı sözüm ona "pis" olduğu için... Olur o sırada abdestli olmayan bir yolcu, içinde oturduğu muhteşem uçağın zikrine tercümanlık yapmak için "Subhanellezi sahhara lena haza..." diye tefekkür etmeyi kendine yasaklayacak mı?
Mushaf'a dokunmak isteyen ne eder bilmem ama Kur'an'ı okumak isteyen abdest alır ve okur. Okumak istemeyen abdestli olsa da okumaz; sadece dokunmakla kalmayı iş sanabilir. Okumayı ve anlamayı Kur'an'ın hakkını vermek olarak bilenler, bir an önce dokunmak için can atarlarve hemen abdest alırlar.
Meselemiz Kur'an'a dokunmaksa, dokunmadan da okumak mümkün artık..
Bakınız Iphone, Bilgisayar.. Dokunmadan okumak abdest almayı gerektirmeyecek kadar sıradan ise, okumadan dokunmayı niye bu kadar yüceltiyoruz?Kur'an'ı anlamak gibi bir davamız varken, dokunup dokunmamayı dava edinmek tuhaf değil mi? Kaldı ki, dokunmak için ille de abdestli olmak gerekiyorsa, üzerinde düşünmek için iyice abdestli olunmalı.. Bu durumda, abdestsiz iken hiç mi ayet düşünmemeli; hiç mi ayetler üzerinde tefekkür edilmemeli.. Abdestsiz de olsa üzerinde düşünülebilir diyenlere sormak gerek: dokunmayı anlamaktan daha büyük bir iş biliyorsunuz da, dokunmak için abdesti şart tutuyor ama anlamak ve anlatmak için niye şart tutmuyorsunuz? Yoksa dokunmayı anlamaktan ve anlatmaktan daha büyük bir iş mi görüyorsunuz? Kur'an'ın kâğıdına, cildine, kapağına dokunmayı Kur'an'ın anlamanın aklımıza dokunmasından daha büyük bir iş görüyorsanız, aklınıza da abdest aldırın derim... İşte bu gerçekten "pis" bir durum...
Son not: Yukarıdaki yazıyı Kur'ân'a abdestsiz dokunmayan bir adam yazdı. Yukarıdaki yazıyı "Kur'ân'a abdestsiz dokunursanız çok sevinirim" demek için yazmadı o adam. Yukarıdaki yazıyı "Kur'ân okuyacaksanız abdestinizi bozun da öyle okuyun" demek için de yazmadı o adam. Yukarıdaki yazıyı Kur'ân'a abdestsiz dokunmayı dava eden bir adam yazmadı. Böyle bir davası hiç olmadı o adamın,
olsa bile dokunma davasını kaybetmeye hazır. Yukarıdaki yazıyı Kur'ân'ı okumayı, yaşamayı dava edinen bir adam yazdı.
Kur'ân'a dokunma davasını kaybetse bile akılların Kur'ân'a dokunması davasını kazanmak ister. Bu davayı o adamı mezhepsiz, edepsiz, ukala diye aşağılayan kardeşleri bile kazansa da o adam bayram eder. O adam Kur'ân'a aşkından abdestsiz dokunmanın -varsa-günahının Kur'ân'ı okumaya/anlamaya değer görmemenin günahından daha çok affedilebilir olduğuna iman eder.
******************
abdestsiz tefsir ve cevşen
okumak abdestsiz tefsir ve cevşen okumak
Her an abdetsli
olamıyoruz. Abdestsiz olduğumuz anlarda Risale ve
Cevşen okuyabilir miyiz? Mesela otobüste? Veya
normal zamanlarda abdestsiz Risale okuyabilir
miyiz?
Cevap:
Tefsir kitaplarının
abdestsiz okunup okunamayacağı konusunda farklı
görüşler bulunmaktadır:
Haleb-i Sağîr gibi bazı fıkıh kitaplarında, dini
kitapların abdestsiz olarak ele alınması mekruh
sayılmaktaysa da İmam-ı Azam’dan rivayet edilen bir
görüş mekruh olmadığı yönündedir. Çünkü insan bu kitapları elle tutup okumakla
doğrudan Kur’ân’a dokunmuş bulunmamaktadır Çünkü bu
kitaplardaki âyetler esas kitabın muhtevasının az bir kısmını teşkil etmektedir
Dolayısıyla, mekruh olmaz, denmektedir. (İbrahim Halebî)
Hanefi mezhebinin
görüşü, tefsir kitaplarını abdestsiz ele
alınmasının mekruh olduğu yönündeyse de, Tahtavî’de, “Tefsirlerdeki Kur'ân
ayetlerine el sürülmesi caiz değildir. Fakat diğer kısımlarına el sürülebilir.”
İbaresi yer almaktadır.
Şafiilere göre ise, eğer tefsir kısmı Kur'ân’dan fazla ise abdestsiz
olarak ele alınabilir. Şayet Kur'ân kısmı fazla ise dokunmak caiz olmaz.
(Abdurrahman el-Cezerî)
Bu açıklamalardan sonra
şu kanaate varılabilir; “içindeki ayetlere dokunulmadığı takdirde tefsir
kitapları ele alınabilir ve okunabilir. Fakat en faziletlisi abdestli olmaya
özen göstermektir.”
Eğer bir zaruret yoksa Cevşen’ül Kebîr duasını abdestli
okumak elbette daha faziletlidir. Fakat dua olduğu için abdestsiz de okunabilir. Eğer Cevşen’ül Kebîr duasının
bulunduğu kitapta Kur'ân-ı Kerîmden sureler bulunuyorsa mutlaka abdestli
olunmalıdır. Ayrıca yalnız ibadet ederken değil sair vakitlerde de abdestli
olmanın, her müslümanın alışkanlık haline getirmesi gereken önemli bir sünnet
olduğu unutulmamalıdır.
*******************
Sual: Muayyen özrü zuhur eden kadın, evde kocasının, oğlunun veya kızının okuduğu Kur’an-ı kerimi, mukabeleyi dinleyebilir mi?
CEVAP
Kur’an-ı kerime dokunmamak şartı ile mukabele dinlemekte mahzur yoktur. Ancak özürlü kadın, mukabele dinlemek için camiye gidemez. Camiye girmesi haram olur. Hatta camiye abdestsiz de girilmez.
(Mevkufat)
*****************
Sual: Kur’an-ı kerim teyp kasetlerini de abdestli mi tutmalıyız?
CEVAP
Evet.
Sual: Abdestsiz elifcüzü tutulur mu?
CEVAP
Evet, tutulur.
Sual: Arapça kitapları ve sûreler bulunan CD’leri abdestsiz birine veya gayrimüslime vermek uygun mu?
CEVAP
CD’lere Kur'an-ı kerim alınmışsa abdestsiz tutulmaz. Ama Arapça kitapları abdestsiz tutmak caizdir. Kitabı tutmak caiz olduğu gibi CD’sini de tutmak caizdir. İhtiyaç varsa gayrimüslime de verilir. Ama mushafı vermek uygun değil.
Sual: İçinde âyet-i kerimeler de olan din kitaplarını abdestsiz tutmak ve okumak caiz midir?
CEVAP
Evet caizdir, fakat âyetlere el ile dokunmamak gerekir.
Mushaf'ı abdestsiz tutmak
Sual: Naylonla kaplanmış olan Mushaf, abdestsiz tutulabilir mi?
CEVAP
Naylon, kapağa yapışık hâlde değilse Mushaf'ın kılıfı olmuş demektir, abdestsiz tutulabilir. Yani kılıf şeklindeyse tutulur, cilt kapağına yapışıksa tutulmaz.