KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Semanur
Özel Üye
Semanur


Mesaj Sayısı : 920
Rep Gücü : 2246
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 23/06/09
Yaş : 60
Nerden : İzmir'den

DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER Empty
MesajKonu: DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER   DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER Icon_minitimeC.tesi Ağus. 29, 2009 11:10 am

DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER

Muharref İncillerde görülen çelişkiler aslında tek başına ayrı bir araştırma konusu olarak ele alınmalıdır. Çünkü Hristiyanların, birbirlerini tamamladıklarını söyledikleri ve sahih olduklarını kabul ettikleri bu dört İncilde öylesine çok çelişki ve farklılıklar vardır ki, bunlar herhangi bir kitabın bir bölümüne sığmayacak kadar çoktur. Bunları ayrı, müstakil bir kitap halinde takdim etmek daha uygundur. Biz, araştırmamızın bu kısmında kitabın hacminin müsade ettiği ölçüde dört İncilde görülen çelişkilerden çok önemli gördüklerimizi özet olarak vermeye çalışacağız.
a - Muharref İncillerde Hz. İsa'nın Nesebi Konusunda Görülen Çelişkiler

Dört İndiden ikisi, Markos ile Yuhanna, Hz.İsa'nın nesebinden hiç bahsetmezler. Diğer iki İncil, Matta ile Luka, onun neşeinden bahsetmekle beraber, verdikleri soy kütüğü bakı-mından bu iki İncil arasında açık bir çelişki vardır.
Matta İncili, Hz.İsa'nın soy kütüğünü Hz.İbrahim'e kadar götürmekte, ondan ileriye götürmemektedir. Luka İncili ise Hz İsa'nın nesebini Hz.Adem'e kadar ulaştırmaktadır. Mat-ta'da Hz.İsa'dan Hz.İbrahim'e kadar kırk kişi sayılırken, Luka'da elli beş kişi sayılmaktadır. Luka, Hz. İbrahim'den Hz. Adem'e kadar ayrıca yirmi kişi saymaktadır, bu kısım Mat-ta'da yoktur. Luka'nın verdiği soy kütüğünde toplam isim sayısı yetmiş beşe ulaşmaktadır. Burada akla şöyle bir ihtimal gelebilir: Matta'nın vermiş olduğu listede bazı isimler unutulmuş olabilir, Luka, Matta'nın unutmuş olduğu isimleri listesine ilâve ederek sayıyı yetmiş beşe çıkarmış olabilir. Fakat gerçek böyle değildir. Matta'nın birden kırka kadar saymış olduğu isimlerle, Luka'nın birden elli beşe kadar saydığı isimler arasında büyük farklılıklar vardır. Matta'nın, Hz. İsa'nın atası olarak zikrettiği isimlerden yirmi üç tanesini Luka hiç zikretmiyor.
Luka'nın, Hz.İsa'nın atası olarak zikrettiği isimlerden otuz sekiz tanesini de Matta hiç zikretmiyor. İki İncilde yer alan iki farklı ve ayrı soy kütüğü vardır ve bunların birbirini tamamlaması imkânsızdır. Bu durumu daha açık bir şekilde göstermek için her iki İncilde verilen soy kütüğünü karşılıklı olarak bir tablo halinde takdim etmemiz mümkündür.
Hz.Isa'nın Ataları:
Matta İnciline göre Luka İnciline Göre
1- Yusuf Yusuf
2-Yakub Heli
3-Mattan Mattat
4-Eleazar Levi
5-Eliud Melki
6-Ahim Yannay
7-Sadok Yusuf
8-Azor Matta tya
9-Elyakim Amos
10-Abiud Nahum
11-Zerubbabel Esli
12-Şealtiel Naggay
13-Yekonya Maat
14-Yoşiya Mattatya
15-Arnon Semeih
16-Manasse Yoseh
17-Hizkiya Yoda
18-Ahaz Yoanarı
19-Yotam Risa
20-Uzziya Zerubbabe]
21-Yoram Şealtiel
22-Yehoşafat Neri
23-Asa Melki
24-Abiya Addi
25-Rehoboam Kosam
26-Süleyman Elmadam
27- Davud Er
28-Yesse Yeşu
29-Obed Eliezer
30-Boaz Yorim
31-Salmon Mattat
32-Nahşon Levi
33-Amminadap Simeon
34-Ram Yehuda
35-Hetsron Yusuf
36-Perets Yonam
37-Yehuda Elyakim
38-Yakub Melea
39-Ishak Menna
40-İbrahim Mattata
41- Natan
42- Davud
43- Yesse
44- Obed
45- Boaz
46- Salmon
47- Nahşon
48- Amminadap
49- Aram
50- Hetsron
51- Perets
52- Yehuda
53- Yakub
54- İshak
55- İbrahim
Görüldüğü gibi iki listede yer alan isimlerin büyük bir çoğunluğu birbirine uymadığı gibi, uyan isimlerin sıradaki yerleri farklıdır.Tabloda açıkça görüldüğü gibi Luka'nın ilâve ettiği isimler, Matta'nın eksik bıraktığı isimler değildir, iki İncil farklı farklı soy kütükleri vermişlerdir. Burada özellikle Matta'nın verdiği soy kütüğünde Hz. Süleyman, Hz. İsa'nın atası olarak zikredilirken, Luka'da Hz. Süleyman'ın kütükte yer almamakta olduğunu belirtmek gerekir.
Aslında her iki İncil, Hz. İsa'nın nesebini vermekle beraber ayrıca onun babasız olarak doğduğunu, annesi Meryem'in, Tan-rı'dan hamile kaldığını, Tanrı'nın onun rahmine ruhu üfürmesi ile İsa'nın dünyaya geldiğini belirtmişlerdir. Yani bu iki İncile göre Hz.İsa'nın İnsan cinsinden babası yoktur. Buna rağmen İnciller, Hz. İsa'nın nesebini annesi Meryem tarafından değil de, üvey babası Yusuf tarafından yürütmektedirler, bu açık bir çelişkidir. Hz.İsa, Yusuf'un oğlu değilse, onun sulbünden meydana gelmemişse, Yusuf nasıl Hz.İsa'nın babası olabiliyor? Hz. İsa Marangoz Yusuf'un sperminden hasıl olmadığı halde bu iki İncilde Yusuf, onun babası sayılarak Hz. İsa'nın soy kütüğüne katılıyor. Hz. İsa'ya bir soy kütüğü tesbit edilecekse, bunun üvey baba Yusuf tarafından değil, annesi Hz.Meryem tarafından olması gerekirdi. Eğer ona bir soy kütüğü yazılması gerekli ise, bunun: İsa, Meryem'in oğlu, Meryem, İmran'ın kızı(218), İmrân... oğlu gibi neseb; Meryem, İmrân...tarafından yürütülmeli idi. Dolayısı ile Matta ve Luka İncillerinin, Hz. İsa'ya üvey babası Yusuf tarafından yürütmüş oldukları neseb, gerçekte Hz.İsa'nın nesebi değildir. Bu İncillerin verdikleri soy kütüğü yanlış bir soy kütüğüdür. Bu iki İncildeki Hz.İsa'mn soy kütüğü listeleri, aynı incillerin diğer yerlerindeki haberlerle çelişki göstermektedir.
Matta ve Luka İncillerinde yer alan soy kütüğü listelerinde Hz. İsa'dan Hz. İbrahim'e kadar iki İncilin ittifak edebildiği sadece on sekiz isim vardır. Diğer isimler birbirinden farklıdır. Matta'da kırk isim varken, Luka'da bu isim listesi nasıl elli beşe varabiliyor? Bu İncil yazarları Allah'tan nasıl bir vahiy almışlar ki, birbirlerinden bu kadar farklı şeyler yazabilmişlerdir? Matta İncilinin birinci babının 1-17 'nci ayetleri arasında verilen listede Yusuf'un, Hz.İsa'nın babası olduğu söyleniyor. Aynı İncilin aynı babının 18-25'nd ayetleri arasında Hz.Meryem'in Allah'tan nasıl hamile kaldığı anlatılıyor. İnciller arasında çelişki olduğu gibi, bir İncilin aynı babındaki ayetler arasında, aynı bapta, aynı sahifede çelişkilere rast gelmekteyiz. Bundan sonra Hristiyan yazarlar dört İncilin, yazarlar tarafından Tanrı'nın vahyi ile yazıldığını ileri sürebiliyorlar.
Hz. İsa'nın doğum olayına bağlı olarak Matta ve Luka incillerinde tesbit edilen diğer bir çelişki, o sırada Roma imparatoru olan kişi ile, Suriye ve Filistin bölgesi yöneticileri hakkında verilen haberlerdir. Matta'ya göre Hz.İsa'mn doğduğu sırada kral olan kişi Hirodes'tir. O sırada herhangi bir nüfus sayımı sözkonusu değildir.
Hirodes, kahinlerin kehaneti yüzünden Yahudilerden doğacak bir çocuğun kendi tahtını elinden alacağını öğrenmiştir. "Doğudan gelen bu kahinler, kral Hirodes'e "Yahudilerin kralı olarak doğan çocuk nerede?" diye sorunca, Hirodes kendi tahtını tehdit eden Hz.İsa'yı öldürmek için aramaya başlamış ve bu yüzden üvey babası, annesi ile birlikte onu Beytlehem'den Mısır'a götürmüştür. Bu habere göre Hz.İsa'nın doğum hadisesi kral Hirodes zamanında cereyan etmiştir. Halbuki Luka'ya göre olay daha başka türlü cereyan etmiştir.
Ona göre Hz.İsa, Roma imparatoru Augustos zamanında dünyaya gelmiştir. Hz.İsa'mn üvey babası Yusuf, Yahudiye'nin Beytlehem şehrindendir. Augustos imparatorluğunun her tarafında nüfus sayımı yapılmasını emretmiş, Yusuf bunun üzerine nişanlısı Meryem'le beraber sayılmak üzere Beytlehem'e gelmiştir. Hz.İsa bu sırada dünyaya gelmiştir. O sırada Roma İmparatorluğunun Suriye valisi Kirinius'tur. Luka İncilinde Hirodes ismi hiç geçmemekte, dolayısı ile Hirodes yüzünden Mısır'a kaçıştan da bahsedilmemektedir. Aksine bu İncilde nüfus sayımı var, anne ile babanın çocuğu önce Kudüs'e, sonra kendi kentleri Galile'nin Nasıra şehrine götürmeleri var. Mat-ta'da Yahudiye'den Mısır'a gidiş ve Mısır'dan Nasıra'ya dönüş varken, Luka'da Beytlehem'den Kudüs'e, Kudüs'ten de Nasıra'ya dönüş vardır. Matta'da kral Hirodes zikredilirken, Lu-ka'da İmparator Augustos ve vali Kirinius isimleri geçmektedir.
Hz.İsa'nın doğumu hadisesinde Hirodes'in ismini hiç ağzına almayan Luka, daha sonraki bölümlerde ondan bahsetmekte, İmparator Tiberius zamanında Hz. Yahya'nın vaftize başladığı sırada Hirodes'in, Galile'nin dörtte birini yönettiğini haber vermektedir.
Bu noktada sonuç olarak şunu söyleyebiliriz: Hz. İsa Matta'ya göre imparator Tiberius zamanında Hirodes'in krallığı sırasında dünyaya gelmiştir; Luka'ya göre ise imparator Augustos zamanında vali Kirinius döneminde dünyaya gelmiştir. Acaba birbiri ile çelişen bu iki rivayetten hangisi doğrudur?
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Semanur
Özel Üye
Semanur


Mesaj Sayısı : 920
Rep Gücü : 2246
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 23/06/09
Yaş : 60
Nerden : İzmir'den

DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER Empty
MesajKonu: Geri: DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER   DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER Icon_minitimeC.tesi Ağus. 29, 2009 11:11 am

b - Muharref İncillerde Hz. Yahya ile İlgili Çelişkiler

Muharref İncillerin Hz. Yahya ile ilgili olarak verdikleri haberler çoğunlukla birbirleri ile çelişkilidir. Bu çelişkilerin başında Yahya'nın, İlya olup olmadığı hususunda verilen bilgilerdeki farklılıklardır. Matta İncilinde Yahya'nın İlya olduğu belirtilirken, Yuhanna İncilinde ise tam tersi söylenerek Yahya'nın İlya olmadığı ifade edilmektedir. Matta'da Yahya hakkında şöyle haber verilmektedir: "İsa, 'İlya gerçekten gelecek ve herşeyi yeniden düzene koyacak' diye cevap verdi. 'Size şunu söyleyeyim. İlya zaten gelmiştir, ama onu tanımadılar, ona yapmadıklarını bırakmadılar...O zaman öğrenciler İsa'nın kendilerine vaftizci Yahya'dan sözettiğini anladılar". Matta İncilindeki bu ifadeden, Yahya'nın İlya olduğu açıkça anlaşılıyor. Ancak dördüncü İncilin yazarı Yuhanna, Matta ile aynı fikirde değildir. O, bu konuda şu bilgiyi veriyor: Yahudiler Yahya'ya, 'Sen kimsin?' diye sormak üzere Kudüs'ten kahinlerle Levilileri gönderdikleri zaman, Yahya'nın tanıklığı şöyle oldu: 'Ben peygamber değilim' diye açıkça konuştu. Onlar kendisine, ' Öyleyse sen kimsin? İlya' mısın? ' diye sordular. O da 'Değilim' dedi.' Sen peygamber misin?' sorusuna da 'hayır' cevabını verdi". Matta'ya göre, Hz.İsa, Yahya'nın İlya olduğunu söylerken; Yuhanna'ya göre bizzat Yahya'nın kendisi, kendisinin İlya olmadığını söylüyor. Yahya İlya mı, değil mi? Hangi İncile inanalım ve nasıl karar verelim?
İncillerde Yahya ile ilgili olarak geçen çelişkili haberlerden bir diğeri de, onun Hz. İsa'yı baştan beri tanıyıp tanımadığı konusunda verilen haberlerdir. Yuhanna'ya göre Hz. Yahya, Hz. İsa'yı vaftiz ettiği günden itibaren tanımakta ve onun Mesih olduğunu bilmektedir. Çünkü o, ruhun gökten Hz. İsa'nm üzerine bir güvercin biçiminde indiğini görmüş ve onun "Tanrı'nın Oğlu" olduğuna o andan itibaren tanıklık etmiştir. Yuhanna İnciline göre Hz. Yahya şöyle söylemiştir: " Ben su ile vaftiz ediyorum, ama aranızda biri duruyor. Benden sonra gelen odur. Ben onun çarığının bağını bile çözmeye layık değilim...Yahya ertesi gün İsa'nın kendisine doğru geldiğini görünce şöyle dedi: İşte dünyanın günahını ortadan kaldıran Tanrı'nın kuzusu... Benden sonra biri geliyor, o benden üstündür, çünkü o, benden önce vardı, dediğim kişi işte budur". Yuhanna'da geçen bu ifadelere göre Yahya(A.S.), ilk gördüğü andan itibaren Hz. İsa'nın, "Tanrı'nın Oğlu" olduğunu bilmektedir. Diğer incillerde ise bunun tersine, Hz. Yahya'nın, Hz. İsa'yı iyice tanımadığı, onun Mesih olup olmadığı konusunda tereddütlerinin bulunduğu, hatta bu tereddüdü gidermek için öğrencilerini Hz. İsa'nın bulunduğu yere gönderip işi tahkik ettirdiği haber verilmektedir. Luka ve Matta bu mevzuda şu bilgiyi veriyorlar: "Yahya'nın öğrencileri bütün bu olup bitenleri kendisine bildirdiler. Öğrendlerden ikisini yanına çağıran Hz. Yahya, 'Gelecek olan sen misin, yoksa başkasını mı bekleyelim?' diye sormaları için onları rabbe gönderdi". Luka ve Matta'da verilen bu bilgiye göre, Yahya, Hz. İsa'nın kim olduğunu tam bilmemektedir ve onun gelecek olan Mesih olduğundan emin değildir. Bu yüzden kendisine "Sen Mesih misin, değil misin?" diye sordurmaktadır. Halbuki Yuhanna İncilinde, Yahya'nın, Hz. İsa'yı daha vaftiz etmeden önce tanıdığı ve onun "Tanrı'nın oğlu" olduğunu bildiği haber verilmektedir.
Kilise tarafından sahih olduklarına ve vermiş oldukları bütün haberlerin doğru olduğuna hükmedilen dört İncilde, mevcut olan çelişkiler öylesine içiçe ve karmaşıktır ki, bunları tek tek saymakla bitirmek mümkün değildir. Mesela, Yahya konusundaki bir diğer çelişki, Hz. Yahya'nın, Hz. İsa'ya onun kim olduğunu öğrenmek üzere göndermiş olduğu öğrencilerin sayısı konusundaki çelişkidir. Matta'ya göre öğrencilerin sayısı belli değildir. Bu İncil, Yahya'nın Hz. İsa'ya kaç kişi gönderdiğini rakamla belirtmiyor. Luka İncilinde ise rakam verilmek sureti ile iki öğrencinin gönderildiği belirtiliyor.
Hz. Yahya'nın , Hz. İsa'yı tanıyıp tanımadığı konusunda Luka ve Matta incilleri verdikleri haberlerde kendi içlerinde çelişkiye düşmektedirler.Bu iki İncilden aktarmış olduğumuz yukardaki pasaja göre Hz. Yahya, Hz. İsa'yı tanımamaktadır. Fakat bu iki İncil, çok kısa olarak naklettikleri Hz.İsa'nın, Yahya tarafından vaftiz edilmesi hikayesinde, sanki Yahya'nın, Hz. İsa'yı daha vaftiz olayından önce tanıyıp bildiği şeklinde bir imaj vermektedirler". İşi biraz daha derinleştirerek incele yecek olursak; Matta. 3: 13-15 ve Luka. 3: 16-22'ye göre, Yahya'nın vaftiz sırasında Hz. İsa'nın kim olduğunu bildiğini; fakat bunun tam tersine. Matta, l1: 2-3 ve Luka. 7:18-19'a göre, vaftiz olayından çok sonra, Yahya hapse atıldığı sırada Yahya'nın, Hz. İsa'nın kim olduğunu bilmediğini görürüz. Acaba Yahya, önceleri Hz. İsa'yı tanıyordu da sonraları unuttu mu?
c - Muharref İncillerde Dans Sahneleri

Hz. Yahya ile ilgili olarak incillerde geçen çelişkili haberlerden biri de onun öldürülmesi ile ilgili olarak verilen haberlerdir. Ancak bu haberlerin çok dikkat çekici bir yanı daha vardır, o da bu olaya bağlı olarak incillerde anlatılan dansözün oynatıldığı doğum günü partisidir.
Yahya'nın öldürülmesi Matta ve Markos'ta çok geniş bir şekilde anlatılırken, Yuhanna İncilinde hadiseye hiç temas edilmez. Luka İncilinde ise olay çok kısa bir şekilde anlatılır". Yahya'nın hapse atılarak öldürülmesini çok geniş bir şekilde veren Matta ve Markos incillerinin, vermiş oldukları haberlerde bir takım çelişkiler vardır. Matta'ya göre hadise şöyle cereyan etmiştir: O sırada Yahudiye'de kral olan Hirodes, kardeşi Filipus'un karısı Hirodiya ile evlenmek istemiş, ancak Yahya "Kutsal yasaya göre kardeşinin karısı ile evlenmen caiz değildir" diye onu ikaz etmiştir. Bu uyarıya çok öfkelenen Hirodes, Yahyayı öldürtmek istemiş, ancak Yahya'yı çok sevmekte olan halkın tepkisinden korktuğu için onu öldürmemiş, fakat hapse attırmıştır". Markos da Yahya'nın tutuklanışının, Matta'nın anlattığı gibi Hirodes'in, kardeşinin karısı Hirodiya ile evlenmesine Yahya'nın karşı çıkışı yüzünden olduğunu söylemektedir. Ancak Matta, Yahya'nın bu karşı çıkışına bizzat Hirodes'in öfkelendiğini ve bu öfkesi yüzünden Yahya'yı hapse attırdığını, Hirodes'in aslında onu öldürtmek istediğini, fakat Yahya'yı seven halktan korktuğu için onu öldürtmediğini söylerken; Markos, Yahya'nın bu itirazına Hirodes'in değil, Hirodiya'nın çok öfkelendiğini, Yahya'nın tutuklanmasını ve öldürülmesini onun istediğini söylemektedir. Markos'a göre Hirodes, Yahya'yı doğru ve kutsal bir adam olarak tanımakta, bu yüzden ondan korkmakta ve onu korumaktadır. Bu İncile göre Hirodes, zaman zaman Yahya'yı dinlemekte, dinlediği zaman büyük şaşkınlık içinde kalarak onun konuşmalarından zevk almakta idi. Özet olarak söylemek gerekirse, Matta'ya göre Yahya'ya öfkelenip onu tutuklatan Hirodes'dir. Markos'a göre ona öfkelenen ve onu tutuklatan Hirodes değil, Hirodiya'dır. Matta'ya göre Hirodes, Yahya'yı öldürtmek istiyordu, ancak halktan korktuğu için onu öldüremiyordu. Markos'a göre Hirodes, Yahya'yı öldürtmek istemiyordu, aksine onu seviyor ve koruyordu. Yahya'yı öldürtmek isteyen Hirodiya idi.
Markos İnciline göre Hirodiya, uzun süre Yahya'yı öldürtmek için fırsat kollamış, sonunda beklediği fırsatı yakalayarak onu öldürtmüştür. Hirodiya, Hirodes'in doğum günü partisinde eline geçen bir fırsatı iyi değerlendirerek onu öldürtmüştür. Hirodes'in onuruna verilen doğum günü partisine sarayın ileri gelenleri, ordu komutanları ve Galile'nin eşrafı davetli olarak gelmişlerdi. Partide yemekler yenmiş, içkiler içilmiş, bundan sonra danslı müzikli eğlence faslı başlamıştı. Bu sırada Hirodiya'nm kızı sahneye çıkarak müthiş bir dans gösterisi yapmış, yapmış olduğu bu dans ile herkesi büyülemişti. Davetliler onun dansından öylesine memnun kalmışlar ki, onların bu aşırı memnuniyetini gören Hirodes, üvey kızını çağırarak "Dile benden ne dilersen" demiş ve ona her istediğini vereceğini vadetmişti. Bunun üzerine kız, hemen annesine giderek Hirodes'ten ne istemesi gerektiğini ondan sormuştur. Annesi Hirodiya, kızına "Yahya'nın başını iste" diye söyleyince, kızı Hirodes'e gelip "Yahya'nın başını isterim" demiş, Hirodes aslında istemediği halde yüksek rütbeli zevatın önünde vermiş olduğu sözden dönemiyerek Yahya'nın başını kestirmiş ve bir tepsi üzerinde onun başını kıza vermiştir. Kız da tepsiyi götürüp annesine vermiştir.
Bu hadisenin Matta ve Markos İncillerinde bu kadar çelişkili olarak anlatılmış olması bir yana, bundan da önemlisi Kitâb-ı Mukaddes adı ile anılan bir kitapta böylesine acaip bir sahnenin vahiy mahsûlü kutsal sözler olarak nasıl yer alabildiği hususudur. Vahiy ürünü İncillerde bir doğum günü partisi; parti, kanunlar izin vermediği halde kardeşinin karısı ile evlenen bir kişi için verilmiş, yenilmiş içilmiş, sıra dans ve müziğe gelmiş, tam bu sırada onuruna parti verilen adamın üvey kızı, piste çıkarak öyle bir dansözlük gösterisi yapmış ki orada bulunan herkes, kızın bu gösterisi yüzünden üvey babayı tebrik etmiş. İşte vahiy ürünü incillerden tam vahye uygun manzaralar! Ayrıca burada bir noktayı daha belirtmekte fayda vardır. Günümüzde de kutlanmakta olan doğum günlerinin kutlanış örneklerine ve şekillerine Hristiyanlık öncesi dönemlerde, Roma İmparatorluğu dönemlerinde rast gelmekteyiz. incillerin verdiği bilgilere göre içkili, danslı, müzikli bu adet, Hz. İsa'dan önce Putperest Romalılar tarafından icra edilmekte idi.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Semanur
Özel Üye
Semanur


Mesaj Sayısı : 920
Rep Gücü : 2246
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 23/06/09
Yaş : 60
Nerden : İzmir'den

DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER Empty
MesajKonu: Geri: DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER   DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER Icon_minitimeC.tesi Ağus. 29, 2009 11:11 am

d - Muharref İncillerde Havarilerle İlgili Çelişkiler

Hz. İsa'nın Havariler ile karşılaşması ve onları öğrenci olarak yanına alması olayı, Sinoptik incillerle Yuhanna İncilinde birbirinden çok farklı ve çelişkili olarak anlatılmaktadır.
Matta, Markos ve Luka İncillerine göre Hz. İsa, Galile (Celile) gölü kenarında faaliyet gösterirken önce, balıkçılık yapan Petrus ile onun kardeşi Andrea'yı, sonra Zebedi'nin oğullan Yakub ile Yuhanna'yı vaazları sırasında tanımış, onları öğrenci olarak yanuna almış ve onlara "Sizi insan tutan balıkçı yapacağım" diyerek kendi peşinden gelmelerini onlardan iste-miştir.
Hz. İsa'nın bu ilk Havarilerle karşılaşması Matta ve Markos'a göre Hz.Yahya'nın tutuklanmasından sonra olmuştur. Luka İncili bunun ne zaman olduğu konusunda herhangi bir tarih vermemektedir. Yuhanna İnciline göre Hz. İsa'nın Havarilerle karşılaşması, Hz. Yahya'nın tutuklanmasından önce olmuştur. Yuhanna'ya göre bu ilk karşılaşma, diğer İncillerde belirtildiği gibi Galile gölü kıyısında İsa'nın vaazları sırasında olmamıştır. Bu İncile göre balıkçılık olayı hiç ortada yoktur. Yuhanna'nın anlattıklarına göre ilk Havariler, Yahya'nın öğrencileri imişler. Petrus'un kardeşi Andreas, bir arkadaşı ile birlikte Beytanya'da Hz.Yahya'nm yanında otururken, oturdukları yerin önünden Hz. İsa geçiyormuş, bu sırada Yahya, Hz. İsa'yı göstererek "İşte Tanrı'nın Kuzusu" demiş. Bu sözü duyan Andreas ve arkadaşı Hz. İsa'nın peşinden giderek ona öğrenci olmuşlar. Andreas, daha sonra kardeşi Petrus'u da Hz.İsa'nın yanına götürerek ona öğrenci yapmış. Yuhanna'ya göre Beytanya'da gerçekleşen bu olayda, Hz. İsa'ya tabi olan ilk öğrenciler: Andreas, Petrus, Filipus ve Natanyel imiş. Bu durumda biz Sinoptik İncillerdeki bilgilere mi, yoksa Yuhan-na'daki bilgilere mi inanalım? Hz. İsa Havarilerle ilk olarak Galile gölü kıyısında mı, yoksa Beytanya'da mı karşılaştı? Bu karşılaşma, Hz. Yahya'nın tutuklanmasından önce mi, yoksa sonra mı oldu? İlk Havarileri, Hz. İsa'ya Yahya mı gönderdi, yoksa onları Galile gölünde balık avladıkları sırada Hz. İsa kendisi mi buldu? Uzayıp giden bu sorulara bir soru daha ekleyebiliriz. İlk Havariler Andreas, Petrus, Filipus ve Natanyel miydi, yoksa Petrus, Andreas, Yakub ve Yuhanna mıydı? Hepsi iki şıklı olan bu sorulardan birind şıkları doğru kabul edersek, Yuhanna İndlinin yazdıklarını kabul etmiş ve Sinoptik incillerin yazdıklarını reddetmiş oluruz. Yok ikind şıkları doğru kabul edersek bu defa Sinoptik İncillerin yazdıklarıın benimsemiş ve Yuhanna İncilinin yazdıklarını kabul etmemiş oluruz. Yani dört İndlin yazmış olduğu şeylerin tamamına birden inanabilmek imkânsızdır, birine inanınca mecburen öbürünü reddetmiş olursunuz. "Yuhanna doğru yazıyor" dediğimiz zaman, bu konularda "Diğer üç İncil yanlış yazıyor" demiş oluyoruz.
Sinoptik İnciller oniki Havarinin ismini birlikte verirken, Yuhanna İncili bunların ismini (oniki olarak) birlikte vermez. Ayrıca Sinoptik İncillerde (Matta, Markos, Luka) verilen isimler konusunda tam bir mutabakat sağlanabilmiş değildir. Matta ile Markos'da şu isimler yeralmaktadır: Petrus, Andreas, Zebedi oğulları Yakub ile Yuhanna, Filipus, Bartalamay, Tomas, Matta, Alfay oğlu Yakub, Taday, Yurtsever Simun, Yehuda İskaryot. Luka İncilinde sayılan isimlerden onuncu isimde farklı bir durum vardır. Matta ve Markos'da onuncu isim "Taday" iken, Luka'da bu onuncu isim Yakub oğlu Yehuda'dır. Yuhan-na'nın ilk Havariler arasında ismini zikrettiği Natanyel, Sinoptik incillerde yer almamaktadır. Daha oniki Havarinin ismi üzerinde bile bir ittifak sağlaya-mıyan bu dört İncilin sıhhatine nasıl inanalım?
Oniki Havari ile ilgili olarak incillerde tesbit ettiğimiz çok önemli bir husus daha vardır. Oniki Havarinin isimleri ara sında, daha sonra Hz. İsa'yı ihbar edecek olan Yehuda Iskar-yot'un da ismi geçmektedir. incillerde bu Yehuda'nın hain ve günahkâr olduğu, Hz. İsa'nın dilinden onun, "İnsanoğlunu ele verenin vay haline! O adam hiç doğmamış olsaydı daha iyi olurdu" diye belirtildiği halde, yine aynı incillerde içlerinde bu hain Yehuda'nın isminin de bulunduğu oniki Havari için, Hz. İsa'nın şöyle söylediği zikredilmektedir: "Herşey yenilendiğinde, insanoğlu görkemli tahtına oturduğunda, siz, evet ardımca gelmiş olan sizler, oniki tahta oturup İsrail'in oniki oymağını yargılayacaksmız". Âhirette veya gelecekte oniki Havari, oniki tahta oturup oniki İsrail kabilesini yargılayacağına göre ve bu oniki kişi arasında Yehuda'nın da adı zikredildi-ğine göre, tahtlardan birine oturup bir İsrail kabilesini yargılayacaklardan biri de bu hain Yehuda olacaktır. Halbuki Hz. İsa, kendisini ihbar edecek olan bu kişi için "Doğmasa daha iyi olurdu" dememiş miydi? Bu açık bir çelişki değil midir? Bu konuda Matta İncilinin 19'ncu babı ile 26'ncı babı açıkça birbirleri ile çelişkili durumdadır.
Havarilerden Petrus ile ilgili olarak Hz. İsa bir yandan, ona ilâhî bir paye vererek "Ne mutlu sana Yunus oğlu Simun, bu sırrı sana açan insan değil, göklerdeki babamdır. Ben de sana şunu söyleyeyim, sen Petrus'sun ve ben babamın topluluğunu bu kayanın üzerine kuracağım...Göklerin egemenliğinin anahtarını sana vereceğim" diye ona hitabetmekte ve onu kendi yerine vekil bırakacağını haber vermektedir. Bu bapta yazılanlara göre Hz. İsa, Petrus'a ilâhî bir paye verirken, aynı babın birkaç ayet sonrasında Petrus'un, konuşmaları yüzünden Hz. İsa'yı azarlaması sebebi ile Hz. İsa'nın ona, "Çekil önümden şeytan! Sen yolumda engelsin, senin düşüncelerin Tanrı'nın değil, insanın düşünceleridir" dediği ileri sürülmektedir, Matta İncilinde yer alan bu çelişkili ifadeler, İncillerin ne kadar güvenilir ve sağlam olduklarını açıkça göstermektedir. Matta İncili 16'ncı babın 19'ncu ayetinde "Bu sırrı sana göklerdeki babam açtı...Göklerin egemenliğinin anahtarını sana vereceğim" diye Petrus'a hitabeden Hz. İsa, nasıl oluyor da aynı babın 23'ncü ayetinde "Senin düşüncelerin Tanrı'nm düşünceleri değil...çekil önümden şeytan" diye aynı Petrus'a hitabetmiş olsun?
Hz. İsa, Matta ve Luka İncillerinde kendisini inkâr edenleri kendisinin de inkâr edeceğini ifade ederek şöyle söylemektedir: "İnsanların önünde- beni açıkça kabul eden herkesi, ben de göklerde olan babamın önünde açıkça kabul edeceğim. İnsanların önünde beni inkâr edeni, ben de göklerde olan babamın önünde inkâr edeceğim". Halbuki daha önce ilâhî bir paye verdiği Petrus'un, tutuklandığı gece kendisini inkâr edeceğini ona, "Bu gece horoz ötmeden önce sen beni üç kere inkâr ede-ceksin" diyerek haber vermişti. Buna göre Hz.İsa bir yandan, kendisini inkâr edenleri, kendisinin de inkâr edeceğini söylerken, öbür yandan Petrus'a, "sen beni bu gece üç kere inkâr edeceksin" diyerek ona hitabetmektedir. İncillerin beyanına göre hakikaten tutuklama gecesinde Petrus, Hz. İsa'yı üç kere inkâr etmiştir. Petrus, Hz. İsa'yı inkâr ettiğine göre, Hz. İsa'nın da göklerdeki babasının önünde Petrus'u inkâr etmesi gerekmektedir. Mademki Hz. İsa "Beni inkâr edeni ben de inkâr edeceğim" demiştir ve Petrus da onu insanların önünde inkâr etmiştir. Öyleyse onun da Petrus'u inkâr etmesi kaçınılmazdır. Halbuki İncillerde geçen diğer pasajlara göre Hz. İsa, Petrus'un kendisini üç kere inkâr etmesine karşılık, bırakın onu inkâr etmeyi, kendisine payelerin en büyüğünü vererek onu kendi yerine vekil bırakmaktatır.
İncillere göre Hz. İsa, tutuklanıp çarmıha gerildikten sonra yeniden dirilerek Havarilerine görünmüş ve bu sırada Petrus'a, "Kuzularımı otlat" diyerek onu kendi yerine vekil bıraktığını açıklamıştır. Netice olarak "Beni inkâr edeni ben de inkâr edeceğim" diyen Hz.İsa, bu dediğinin aksine kendisini inkâr eden Petrus'u inkâr etmemiş oluyor.
Muharref İncillerde Petrus'un inkârı ile ilgili olarak bu belirttiğimizin dışında başka çelişkiler de vardır. Matta'ya göre, "Sen İsa ile birlikte değil miydin?" diye soru soranların birincisi bir hizmetçi kız, ikincisi başka bir hizmetçi kız, üçüncü olarak soruyu soran ise orada oturmakta olan bir grup insandır. Bu Incile göre üçüncü sorunun sorulmasından ve Petrus'un üçüncü inkârından sonra horoz bir kere ötmüştür. Markos İncili, diğer İncillerden farklı olarak, tutuklama gecesinde Hz. İsa'nın Petrus'a, "Bu gece horoz iki kere ötmeden önce sen beni üç kere inkâr edeceksin" dediğini nakletmektedir. Diğer İncillerde horoz bir kere öterken Markos İncilinde iki kere ötmektedir. Markos İnciline göre, Petrus'a " Sen İsa ile birlikte değil miydin?" diye soru soran birinci şahıs, hizmetçi kızdır. Aynı soruyu ikinci olarak soran şahıs yine aynı kızdır. Soruyu üçüncü olarak soran, o sırada orada oturan gruptur. Bu Incile göre Petrus'un birinci inkârından sonra horoz birinci kere ötmüş, ikinci ve üçüncü inkârdan sonra ikinci olarak ötmüş-tür. Luka'ya göre Petrus'a soruyu soran birinci kişi hizmetçi kızdır. İkinci olarak soran ise "başka biri"dir. Bu "başka biri"nin erkek mi, kadın mı, hizmetçi mi, yoksa başka bir meslek sahibi mi olduğu Luka İncilinde açıklanmamıştır. Luka'da soruyu üçüncü olarak soran, oradaki oturan grup değil, o gruptan biridir". Yuhanna İnciline göre soruyu birinci olarak soran, kapıcı kızdır. Bu İncile göre soruyu ikinci olarak soran bir kişi değil, birkaç kişidir. Soruyu üçüncü olarak soran, diğer incillerin aksine bir grup değil, başkahinin kölelerinden biridir.
Şimdi sormak gerekiyor: Petrus'un bu üç inkârı sırasında horoz bir kere mi, yoksa iki kere mi öttü? Petrus'a soruyu birinci olarak soranın, hizmetçi kız olduğunda dört İncilde ittifak sağlanabilmiş, ama ikinci ve üçüncü olarak soruyu soranlar hususunda ittifak sağlanamamıştır. İkinci olarak soruyu soran, başka bir hizmetçi kız mı, yoksa birinci olarak soruyu soran aynı hizmetçi kız mı? Soruyu soran bir kişi mi, yoksa birden fazla kişiler mi? Soruyu üçüncü olarak soranlar orada oturan bir grup insan mı, yoksa o gruptan biri mi, yahut başkâhinin kölesi mi? Bir hadiseyi bu kadar farklı ve çelişkili anlatan, hemen hemen haberin her noktasında bu kadar çelişkili bilgi veren bu İncillere nasıl güvenilebilir, bunların ilâhî vahiy ürünü olarak Havariler tarafından hatasız olarak yazıldıkları nasıl kabul edilebilir?
e - Muharref incillerde Kızı İçin Yardım İsteyen Kadının Milliyeti ve Memleketi Konusunda Görülen Çelişkiler

İncillerde, Hz. İsa'nın Sur ve Sayda bölgesine geldiği sırada dne tutulan kızını iyi etmesi için ondan yardım isteyen kadının milliyeti ve memleketi konusunda açık çelişkiler vardır. Bu kadının İsrail ırkından olmadığını, Hz. İsa'nın ona, "Çocukların ekmeğini köpeklere atmak iyi değildir" şeklinde söylediği sözlerden anlıyoruz. Yahudi olmayan bu kadının milliyeti ve memleketi İncillerde farklı farklı gösterilmektedir. Matta'ya göre bu kadın, Kenanlı bir kadındır. Markos'a göre ise bu kadın Yunanlı olup Suriyeli Fenike ırkındandır(245). Matta, kadının sadece Kenanlı olduğunu söylemekle iktifa ediyor, başka bir şey söylemiyor. Markos ise, Matta'nın söylediğinin zıddına olarak kadının Kenanlı değil, Yunanlı, Suriyeli Fenike ırkından olduğunu söylüyor. O, kadının Kenanlı olmadığını açık bir şekilde dile getirirken, onun nereli olduğu konusunda imlâ kurallarına aykırı bir cümle kurarak, onun "Yunanlı, Suriyeli Fenike ırkından" olduğu şeklinde çok tuhaf bir ifade kullanıyor. Yunanlı, Suriyeli Fenike ırkı şeklinde kelimelerin yanyana dizilmesi oldukça entresan ve gariptir. Acaba Yunanlı, Suriyeli mi demektir? Suriyeli Yunanlılar var mı? Veya Yunanlı Suriyeliler var mı? Yunanlı Suriyeli veya Suriyeli Yunanlı olan bir insan, ayrıca nasıl Fenike ırkından olabiliyor? Belki Suriye'ye gelip yerleşmiş olan bir Yunanlı kastedilmiştir diyebiliriz. Ama bu durumda o, nasıl Fenike ırkından olabilir? Fenike ırkı ile Yunan ırkı aynı ırk mıdır? Bu kadın, Kenanlı mı, Yunanlı mı, Suriyeli mi, yoksa Fenike ırkından mı? Bu konuda incillerden bir sonuç çıkarabilene bravo demek gerekir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Semanur
Özel Üye
Semanur


Mesaj Sayısı : 920
Rep Gücü : 2246
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 23/06/09
Yaş : 60
Nerden : İzmir'den

DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER Empty
MesajKonu: Geri: DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER   DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER Icon_minitimeC.tesi Ağus. 29, 2009 11:11 am

- Muharref İncillerde Hz, İsa'nın "İnsanoğlu" ve "Allah'ın Oğlu" Olarak Anılması Konusunda Ortaya Çıkan Çelişkiler

Sinoptik İncillerde zaman zaman Hz. İsa'nın, kendisinden, adeta ulûhiyetini yalanlarcaşına "İnsanoğlu" diye bahsettiğine şahit olmaktayız. Fakat bu İncillerin diğer bazı yerlerinde "Allah'ın Oğlu" tabirinin geçtiğini de görmekteyiz. Bir insan, hem Allah'ın oğlu, hem de İnsanoğlu olabilir mi? İnsanoğlunun Allah'ın oğlu olması mükün müdür? Elbette mümkün değildir. Eğer mümkündür dersek, insan = Allah olması gerekir, bu ise imkânsızdır. Çünkü Allah, yaratıcı, insan ise yaratılandır. Elbette yaratılan, yaratıcı olamaz. İncillerde bu iki ifade(Allah'ın oğlu ve insanoğlu)nin, Hz. İsa için kullanılması açık bir çelişkidir. Hz. İsa, ya insanoğludur veya Allah'ın oğludur. O, hem Allah'ın oğlu, hem de insanoğlu olamaz. Fakat İncillere göre olamaz diye bir kural yoktur ve herşey mümkündür.
Hz. İsa'nın ilâhlığının İncillerdeki delillerle çürütülmesi konusunda müstakil bir eser yazan İmam-ı Gazâlî, bu mevzuda şunları söylemektedir: " İki ilmî esas vardır.
1) Eğer delillerin zahirdeki ma'naları akla uygun ise, bu deliller zahirlerine terk edilir. Eğer delillerin zahirleri akla aykırı ise, bunlar te'vil edilir ve bunlarla zahirî ma'nalarının murâd edilmediği, mecazî ma'nalarının kastedildiği anlaşılır.
2) Eğer deliller birbirlerine aykırı hükümler ihtiva eder ve iki delil birbiri ile tearuz ederse (çelişirse), bunlardan biri, bir şeyin isbatına, diğeri ise nefyine delalet ederse, bu delilleri birbirleri ile çelişkili halde bırakamayız. Aksi halde iki zıddı bir arada cem etmek durumuna düşeriz. Bu ise muhaldir. Bu noktada İncilleri ele aldığımız zaman, bir yandan Hz. İsa'nın ilâhlığına delalet eden, öbür yandan onun insanlığını ifade eden pekçok söz buluruz. Mesela: "Ben ve Allah biriz", "Beni gören babayı görür. Ben babadayım, baba da bendedir" gibi sözler, onun ilâhlığma delalet eden sözlerdir. Yuhanna İncilinde geçen bu sözlerin aksine, yine aynı Yuhanna İncilinde tamamı ile Hz.İsa'nın insanlığına delalet eden şu sözler vardır: "Ey kutsal baba! Bana verdiğin kutsal isimle onları koru. Onlar seninle bir olsunlar diye. Tıpkı benim olduğum gibi". İmam-ı Gazâlî'nin tesbit ettiği gibi, Hz. İsa'nın ilâhlığına delalet eden sözlerin zahirî ma'naları özürlüdür, bunların mecazî ma'nalarına müracat etmek gerekir. İncillerde Hz. İsa'nın hem insanlığına, hem de ilâhlığma delalet eden sözler bulunduğuna göre burada birbirine zıt iki hüküm ortaya çıkmaktadır. Bu birbirine zıt iki hükmü birlikte kabul etmek mümkün değildir. Birinin hakikî ma'nasmı alıp, diğerini te'vil etmek gerekir. İnsan suretinde olan birinin ilâhlığı aklen muhal olduğuna göre, "insanoğlu" tabirinin zahirî manasını alıp, "Allah'ın oğlu" tabirini te'vil etmek gerekir. İncillerde geçen "Allah'ın oğlu" deyimi ile gerçekten Allah'ın oğlunun kastedilmediği, bu ifade ile mecazen, Allah'ın biricik sevgili kulunun kastedildiği ortaya çıkmaktadır.
Hristiyanlar, İncillerde geçen "Allah'ın oğlu" tabiri ile Allah'ın, Hz. İsa'nın bedenine girerek oraya yerleştiğini ve İsa'nın vücudunda insanlara tecelli ederek göründüğünü, dola-yısı ile Hz.İsa'nm ilâhlaştığını iddia etmektedir.
Aslında İncillerde Hz.İsa için söylenen "Allah'ın oğlu" tabiri, onun ilâhlığına delalet etmez. Çünkü "Allah'ın oğlu", "babanın oğlu" tabirleri sadece Hz. İsa için değil, Havariler için, hatta Hz.İsa'ya inanan bütün Hristiyanlar için de kullanılmaktadır. Mesela: "Düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin. öyleki göklerde olan babanızın oğulları olasmız". Demek ki babanın oğlu, Allah'ın oğlu olmak İncillere göre bile, sadece Hz. İsa'ya ait bir imtiyaz değildir, iman eden herkes Allah'ın oğlu olmaktadır. Bu tabir, daha açık ve daha net bir şekilde Yuhanna İncilinde şöyle açıklanmaktadır: "(Yahya) kendi yurduna geldi, ama halkı onu kabul etmedi. Ancak, kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine 'Allah'ın oğlu' olmak hakkını verdi. Onlar ne kandan, ne bedenin isteğinden, ne de insanın isteğinden doğdular; tersine, Allah'tan doğdular".
Yuhanna'nın bu beyanına göre Allah'ın oğlu olmak, sadece Hz. İsa ve ona iman edenlere mahsus değildir. Bu sıfat, Hz.İsa'dan önce gelen Hz. Yahya'ya ve ona iman edenlere de nisbet edilmektedir. Hz. Yahya'nın davetine inananlar, Allah'ın oğulları olarak, kandan, bedenden değil, bizzat Allah'tan doğmuşlardır, onlar Allah'ın oğullarıdır. Yuhanna'nın mantığına göre Hz. İsa, Havariler, Hz.İsa'ya inanan bütün Hristiyanlar, hatta Hz.Yahya ve onun öğrencileri "Allah'ın Oğulları" olduklarına göre, bunların hepsi birer ilâh olmaktadırlar. Mısırlı Habib Said, Allah'ın oğlu tabiri ile kastedilenin, gerçekten sperme dayalı baba-oğul ilişkisi olmadığını, aksine baba ile oğul arasında mevcut olan münasebete benzer bir sevgi ve muhabbet bağı olduğunu ileri sürmektedir.
g - Muharref İncillerde Hz.İsa'nın Tutuklama Gece sinde Meydana Gelen Hadiselerle İlgili Olarak Görülen Çelişkiler


Dört İncil, Hz.İsa'nın tutuklanma gecesinde meydana gelen hadiseleri çok geniş bir şekilde anlatmasına rağmen, bu anlatımda büyük farklılıklar ve çelişkiler vardır. İnciller, Hz. İsa'nın tutuklandığı gece Yehuda tarafından ele verilişini farklı farklı anlatmaktadırlar, Hz. İsa'nın bu gece Havarileri ile konuşmasını ve vaazını Sinoptik İnciller çok kısa bir biçimde verdikleri halde, Yuhanna İncilinde bu konuşma ve vaaz dört bölüm halinde çok geniş bir biçimde veriliyor. Yuhanna'ya göre Hz.İsa'nın tutuklandığı yer, Kidron vadisinin ötesinde bir bahçedir. Kidron vadisi ismi, diğer incillerde geçmiyor. Yuhanna'ya göre Hz.İsa'yı tutuklamaya gelen Yehuda'nın yanmda bir bölük asker vardı. Hz. İsa, gelenlere kimi aradıklarını sorunca onlar "Nasıralı İsa'yı" cevabını vermişler, İsa da onlara "İsa benim" cevabını vermiştir. Bu cevabı alan askerler, geri çekilip korkudan yere düşmüşlerdir. Diğer İncillerde bu yere düşme hadisesi yoktur. Bu sırada Petrus, üstünde taşıdığı kılıcı çekerek baş kâhinin kölesinin kulağını kesmiştir. Ancak, Hz.İsa Petrus'a müdahele ederek, "Kılıcını kınına koy" demiş ve ona mani olmuştur. Matta ve Markos İncillerine göre Hz. İsa, Getse-mani bahçesinde tutuklanmıştır.
Bu İncillere göre Hz. İsa, öğrencileri ile beraber Fısıh Yemeğinden sonra Getsemani bahçesine gitmiş ve orada tutuklanmıştır. Luka İnciline göre ise Hz. İsa, Fısıh yemeğinden sonra öğrencileri ile beraber Zeytin Dağına çıkmış ve orada tutuklanmıştır. Luka İncilinde Kidron vadisi olmadığı gibi, Getsemani bahçesi de yoktur. Matta ve Markos'a göre İsa'yı tutuklamaya gelen kalabalık onu tanımamaktadır, onları getiren Yehuda, Hz.İsa'yı onlara tanıtmak için onlarla gizli bir anlaşma yapmıştır. Yehuda onlara, "Kimi öpersem İsa odur, hemen onu tutuklayın"diye tenbih etmiştir. Olay da aynen bu şekilde cereyan etmiş, Yehuda, hemen İsa'ya sarılarak gelenlerin onu tanımalarını sağlamıştır. Bu hadise Yuhanna'da hiç yoktur. Hz.İsa'nın tutuklandığı sırada onun öğrencilerinden, kılıcını çekip askerlere saldıran kişinin adı Yuhanna'da Petrus olarak geçer, diğer üç İncilde isim verilmez. Hz İsa, Dört İncile göre de tutuklandığı sırada kendi adamlarının gelenlere karşı kılıç kullanmasına mani olmuştur. Ancak bu hususta Luka İncilinde diğer İncillerde bulunmayan bir haber mevcuttur. Bu İncile göre Hz.İsa, kulağı kesilen kölenin kulağına dokunmak sureti ile onu tedavi etmiştir.Fısıh Yemeğinden sonra tutuklanacağını Havarilerine haber veren Hz.İsa, diğer İncillere göre kendi tutuklanışını engellemek üzere hiçbir şey yapmamış, askerlerlere karşı hiç direnmemiştir.
Ama Luka İnciline göre, tutuklanacağını bilen İsa, tutuklanmasını engellemek ve tutuklamaya gelenlere karşı direnmek için bazı tedbirler almıştır. Tutuklanacağını öğrencilerine haber verdiği konuşmasının sonunda o, öğrencilerine şöyle talimat vermiştir: "Şimdi kesesi olan onu yanına alsın, torbası olan onu da yanına alsın, kılıcı olmayan, abasını satıp bir kılıç alsın... Rab işte burada iki kılıç var dediler. O da onlara,' yeter ' dedi". Lukadaki bu ifadeye göre, Hz. İsa Havarilere, kendisini korumaları için abalarını satıp kılıç almalarını emretmiştir. Nitekim kılıçlı öğrencilerden biri, tutuklamaya gelenlerden birine saldırarak onun kulağını kesmiştir. Mademki Hz. İsa, Havarilerine kendisini kılıçla korumalarını emretmiştir, öyleyse neden kendisini korumak üzere kılıçlarına davranan bu öğrencilerine engel olmuştur? Öğrencilerine "Abalarınızı satıp kılıç alın ve beni koruyun" dediği halde, niçin kulağı kesilen adamın kulağını tedavi etmiştir?
Diğer üç İncile göre Hz. İsa'yı tutuklamaya gelenler, Ferrisilerin ve başkâhinlerin adamlarıdır, gelenlerin arasında Ferrisiler ve başkâhinler yoktur. Ama Luka İnciline göre tutuklamaya gelenlerin arasında, başkâhinler, mabedin koruyucularının komutanları ve ihtiyarlar vardı. Bu noktada da Luka İncili diğer üç İncil ile çelişkiye düşmektedir. Luka İncilinde görülen başka bir tenakuz da Hz. İsa'yı tutuklamaya gelenlerin bizzat Ferrisiler ve komutanlar olmalarına karşılık, bunların Hz.İsa'yı tanımadıkları, bu yüzden Yehuda'nın öptüğü kişinin Hz. İsa olduğunu anlamaları konusudur. Çünkü Hz. İsa, mabedde vaaz etmekte ve sürekli Ferrisilerle münakaşa etmekteydi. Bu yüzden Ferrisilerin, mabedin koruyucularının ve komutanların onu tanımamaları imkânsızdı. Bu yüzden Yehuda'nın, onlara Hz.İsa'nın yerini gösterdikten sonra, onu öpmek sureti ile onlara tanıtmasına ihtiyaçları yoktu.
Hz İsa nerede tutuklandı, Getsemani Bahçesinde mi, Zeytin Dağında mı, yoksa Kidron Vadisinin ötesinde bir bahçede mi? Onu tutuklamaya gelenler, Hz. İsa'yı karşılarında görüp onun İsa olduğunu anlayınca dehşete kapılarak geri çekilmiş ve yüzüstü yere düşmüşler mi, yoksa böyle bir hadise meydana gelmeyip, Yehuda, Hz. İsa'yı öpmek sureti ile tutuklamaya gelenlere onu bu surette mi tanıtmıştır? Başkâhinin kölesinin kulağını koparan kim, Petrus mu, yoksa başka bir öğrenci mi? Tutuklama gecesinde tutuklamaya gelenlere karşı koymak ve Hz. İsa'nın tutuklanmasına engel olmak için Havariler abalarını satıp kılıç aldılar mı, almadılar mı? Eğer Hz. İsa onlara kılıç almalarını söylememişse niçin o anda orada kılıç bulundurmuşlardır? Eğer kılıç almalarını onlara emretmişse, o zaman oraya gelenlere kılıçla karşı koydukları sırada öğrencilerine Hz. İsa niçin engel olmuştur? Kulağı kesilen kölenin kulağını Hz. İsa tedavi etmiş mi yoksa etmemiş mi? Bütün bu sorular, "İncillerimiz vahiy ürünüdür ve bunlar hatasız olarak yazılmışlardır" diyen kimseler tarafından cevaplanması gereken sorulardır.
h - Muharref İncillerde Hz. İsa'nın Kudüs'e Giderken Bindiği Hayvanın Mahiyeti Konusunda Görülen Çelişkiler

Hz. İsa'nın Kudüs'e gidişi dört İncilde farklı şekillerde anlatılmaktadır. Yuhanna, Hz. İsa'nın Kudüs'e gidişi sırasında herhangi bir hayvana binip binmediği konusunda bir açıklama yapmaz. Markos ve Luka İncilleri, Kudüs'e gitmek isteyen Hz.İsa'nın, iki öğrencisini karşıdaki köye gönderip oradan getirttiği sıpaya bindiğini, yani onun sıpa üstünde Kudüs'e girdiğini yazarlar. Matta İnciline göre ise, karşıki köye giden öğrenciler, oradan dişi bir eşek ile yanındaki sıpayı Hz. İsa'ya getirmişler ve Hz. İsa, sıpaya değil, eşeğe binerek Kudüse gitmiştir.
Hz. İsa Kudüs'e yaya mı, yoksa hayvan üstünde mi gitti? Hayvan sırtında gitti ise bindiği hayvan dişi eşek mi, yoksa eşeğin sıpası mı? İnciller arasında bu konularda da bir ittifak söz konusu değildir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
Semanur
Özel Üye
Semanur


Mesaj Sayısı : 920
Rep Gücü : 2246
Rep Puanı : 18
Kayıt tarihi : 23/06/09
Yaş : 60
Nerden : İzmir'den

DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER Empty
MesajKonu: Geri: DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER   DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER Icon_minitimeC.tesi Ağus. 29, 2009 11:12 am

i - Lanetlenen İncir Ağacı Konusunda Görülen Çelişkiler

Sinoptik incillerden Matta ve Markos'ta haber verilen, İncir ağacının, Hz. İsa'nın lanetlemesinden sonra kuruması olayı, bu iki İncilde birbirinden farklı şekilde anlatılmaktadır. Matta'ya göre sabah erkenden kente dönen Hz. İsa, yürürken yolun kenarındaki bir incir ağacını görmüş, onda İncir var zannederek ağacın yanına gitmiş ve ağaçta İncir olup olmadığını kontrol etmiştir. Onda meyve olmadığını görünce canı sıkılarak ağaca, "Sonsuza dek artık meyve vermeyesin" demiş ve bu sözü söyler söylemez ağaç kurumuştur. Markos ise hadiseyi Matta'dan daha farklı anlatmaktadır. Markos'a göre Beytanya'dan çıkan Hz. İsa, yolda giderken uzaktan yaprakları yeşil bir incir ağacı görmüş, kendisi çok acıktığından meyve bulmak umudu ile ağacın yanına gitmiştir. Ancak meyve mevsimi olmadığı için ağaçta yapraktan başka bir şey bulamayınca "Artık senden hiç kimse bir daha meyve yemesin" diye ağacı lanetlemiştir. Markos'a göre bu sözün arkasından ağaç hemen kurumamıştır. Hz.İsa ve öğrencileri ertesi günü kentten geri dönerlerken aynı İncir ağacının yanından geçmişler, o sırada ağacın kuruduğunu görmüşlerdir.
Hz. İsa'nın lanetlediği bu ağaç, yolun hemen kenarında mıydı, yoksa uzakta mıydı? Ağaç, Hz. İsa beddua ettiği gibi hemen mi kurudu, yoksa ertesi gün mü kuruduğu görüldü? Hadiseyi nakleden iki İncil bu noktalarda çelişkiye düşmektedirler.
j - Muharref incillerde Hz.İsa'nın Kendi Nefsi İçin Şehadeti Konusunda Görülen Çelişkiler

Hz. İsa'nın kendi nefsi hakkındaki şehadeti konusunda Yuhanna İncilinde açık çelişki vardır. Yuhanna İncilinin beşinci babında Hz. İsa'nın şöyle söylediği nakledilmektedir: "Ben kendiliğimden bir şey yapamam... Eğer ben kendim için şehadet edersem bu şehadetim sahih olmaz". Aynı Yuhanna İncilinin bu defa yedinci babında Hz. İsa'nın, "Ben kendim için şehadet ediyorsam da şehadetim doğrudur " dediği ifade edilmektedir. Bir şehadet aynı anda nasıl hem makbul, hem de gayri makbul oluyor, hem hak, hem de batıl olabiliyor? Hristiyanlar bu çelişkiyi nasıl edebilirler, merak etmemek mümkün değildir.
k - Muharref İncillerde Hz.İsa'nın Muhakeme Edilmesi, Çarmıha Gerilmesi ve Yeniden Dirilmesi ile ilgili Görülen Çelişki

Hz. İsa'nın tutuklanmasından sonra muhakeme edilişi, çarmıha gerilişi, mezara konuşu, mezardan kıyam ederek dirilişi, öğrencilerine görünüşü ve semaya çıkışı mevzularında muharref İncillerde yüzlerce farklı ve çelişkili bilgi vardır. Bunları maddeler halinde açıklamak mümkündür.
Biz, önce tutuklanmanın hemen arkasında cereyan eden hadiselerin incillerde verilişindeki farklılıkları ve çelişkileri şu şekilde tesbit ediyoruz:
1- Matta ve Markos İncillerine göre Hz.İsa'nın tutuklanmasından sonra, talebeleri oradan kaçmışlardır. Luka İncilinde bu konuda bir açıklık yoktur. Fakat Markos İncili, İsa tutuklandıktan sonra bir gencin onun arkasından gittiğini, onu yakalamak istediklerinde üzerindeki elbiseyi bırakarak Hz. İsa'nın peşinden koştuğunu ifade etmektedir. Diğer İncillerde bu gençten bahsedilmemektedir.
2- Hz. İsa tutuklandıktan sonra yapılan mahkeme, Matta, Markos ve Yuhanna'ya göre aynı gece Yahudi meclisinin önünde cereyan etmiştir. Luka'ya göre Hz.İsa, aynı gece değil, ertesi gün muhakeme edilmiştir.
3- Yuhanna'ya göre Hz. İsa, kâhinlerin reislerinin sorularına cevap vermediği için reisin hizmetçisi tarafından dövülmüştür. Ancak diğer incillerde bu konuda hiçbir bilgi yoktur.
4- Matta İnciline göre Hz. İsa'yı muhakeme eden Romalı hakim Pilatus'un karısı, rüyasında Hz. İsa'nın beraat ettiğini görmüş, bu yüzden onun beraat ettirilmesini kocasından istemiştir. Diğer İnciller, bu olaydan bahsetmezler.
5- Luka'ya göre hakim Pilatus, Hz. İsa'yı muhakeme edilmek üzere Galile (Celile) hakimi Herodos'a göndermiştir. Diğer incillerde bu konuda herhangi bir bilgi yoktur.
6- Matta'ya göre Pilatus, Hz. İsa'nın beraat etmesi gerektiği kanaatine vardıktan sonra, ellerini su ile yıkamış ve "Ben bu iyi insanın kanından beriyim" demiştir. Diğer İnciller bu konuda bilgi vermemektedir.
7- Matta'ya göre Pilatus, Hz.İsa'yı serbest bırakmaya karar verip bunu Yahudilere açıkladığı zaman Yahudiler, "Onun kanı bize ve çocuklarımıza borç olsun" demişlerdir. Bu husus diğer incillerde bu şekilde yer almamaktadır.
Hz.İsa'nın çarmıha gerilmesi ile ilgili olarak İncillerde yer alan haberlerde başlıca şu farklılıkları ve çelişkileri tesbit etmekteyiz:
1- Hz. İsa'nın çarmıha gerildiği ağacı, çarmıha gerildiği yere, Yuhanna'ya göre bizzat Hz. İsa taşımış, Sinoptik İncillere göre ise Kirene'li Simun taşımıştır.
2- Çarmıha gerilmeden önce askerler, Hz.İsa'ya içmesi için Markos'a göre acı karışık şarap verdiler. Matta'ya göre ise, ekşimiş sirke verdiler. İsa'ya verilen içecek şarap mı, yoksa sirke mi? İki İncil farklı farklı bilgi vermektedir. Diğer iki İncil ise bu konuda hiçbir bilgi vermiyor.
3- Hz. İsa, çarmıhta can çekişirken, Yuhanna İnciline göre "Susadım" demiştir. Diğer incillerde bu ifade yoktur.
4- Muharref İncillere göre Hz. İsa, iki yanında birer hırsız bulunduğu halde çarmıha gerilmişti. Markos'a göre onunla beraber çarmıha gerilen iki hırsız, Hz. İsa'yı korkutuyorlardı. Luka'ya göre bu iki hırsızdan biri onu korkutuyordu, diğeri ise Hz.İsa'ya acıyordu.
5- Markos'a göre Hz. İsa, saat üçte çarmıha gerilmiştir. Yuhanna'ya göre ise saat altıdan sonra çarmıha gerilmiştir.
6- Lukaya göre, Hz. İsa çarmıhta iken "Ya rab onları affet, onlar ne yaptıklarını bilmiyorlar" demiştir. Diğer İncillerde bu bilgi mevcut değildir.
7- Hz.İsa çarmıha gerildiği sırada, Matta ve Markos'a göre "Allah'ım, Allah'ım! Niye beni terkettin" demiştir. Bu ifade diğer iki İncilde mevcut değildir.
8- Hz. İsa çarmıha gerildiği sırada, Yuhanna'ya göre onun yanında başta annesi Meryem olmak üzere, Mecdelli Meryem, diğer Meryem ve bir öğrencisi bulunuyordu. Diğer İncillerin anlattığına göre, o çarmıha gerilirken ne kadınlar, ne de talebeleri onun yakınında değildiler, onlar uzaktan hadiseyi seyrediyorlardı .
9- Hz. İsa'nın çarmıha gerilmesinden sonra Matta'ya görebüyük mucizeler olmuştur. Markos'a göre ise bu mucizelerden sadece bir mucize cereyan etmiştir. Bu da heykelin perdesinin yırtılması hadisesidir. Luka'ya göre, daha Hz. İsa ölmeden önce güneş kararmış ve heykelin perdesi yırtılmıştır.
Hz. İsa'nın kabre konulması ile ilgili olarak İncillerdeki farklılıklar ve çelişkiler kısaca şunlardır :
1- Çarmıhtan ölü olarak indirilen Hz. İsa'yı, Yuhanna'ya göre, Yusuf ve Nikodim isimli iki kişi defnetmiştir. Sinoptik İncillere göre sadece Yusuf defnetmiştir.
2- Yusuf ve Nikodim, Hz. İsa'nın kefenine Yuhanna'ya göre hoş kokular sürmüşlerdir. Diğer İncillerde bu konuda her hangi bir bilgi yoktur.
3- Sinoptik İncillerde Hz .İsa'nın defnedilmesi olayına kadınların şahit oldukları yazılı olmasına rağmen, Yuhannna İncilinde bu konuda bilgi mevcut değildir.
Hz. İsa'nın yeniden dirilerek mezarını terketmesi hadisesi, Matta bap 28, Markos bap 16, Luka bap 24, Yuhanna bap 20-21'de anlatılmaktadır. Adı geçen İncillerin bu baplarında anlatılan hadisede şu noktalarda farklılıklar görülmektedir :
1- Hz. İsa'nın kabre konulmasından sonra onun kabrim ilk ziyaret edenler, Matta'ya göre Mecdelli Meryem, Salome ve Yakub'un annesi Meryemdir. Luka'ya göre mezarı ilk ziyarete gidenler bir grup erkek ve kadındır, bu İncilde şahıs ismi verilmemektedir. Yuhanna İnciline göre kabri ilk ziyaret eden sadece Mecdelli Meryem'dir, o, gördüklerini bilâhere diğerlerine haber vermiştir.
2- Hz. İsa'nın kabrini ziyarete gidenler, kabirde ilk olarak Matta'ya göre melekleri görmüşlerdir. Markos'a göre kabirde bir genci görmüşlerdir. Luka'ya göre kabirde iki insan görülmüştür. Yuhanna'ya göre ise iki melek görülmüştür.
3- Yeniden dirildikten sonra Hz. İsa'yı ilk gören kişi, Matta'ya göre Mecdelli Meryem, Luka'ya göre Emayus'a giden iki öğrenci, Yuhanna'ya göre yine Mecdelli Meryem'dir.
4- Hz. İsa'nın, yeniden dirilerek zuhur ettiğini Havarilere ilk olarak haber veren kişiler, Matta'ya göre iki Meryem, Markos'a göre Mecdelli Meryem ve iki öğrenci, Luka'ya göre sadece iki öğrenci, Yuhanna'ya göre sadece Mecdelli Meryem'dir.
5- Hz. İsa'nın dirilerek kabirden çıktıktan sonra öğrencilerine göründüğü yer, Matta ve Markos İncillerine göre Gali-le(Celile)dir. Luka'ya göre Hz. İsa öğrencilerine Kudüste görünmüştür. Yuhanna'ya göre ise, hem Kudüs'te, hem de Galile'de görünmüştür.
6- Hz. İsa, yeniden dirildikten sonra Havarilere ve diğer öğrencilerine Sinoptik İncillere göre sadece bir kere görünmüş, ama Yuhanna'ya göre üç kere görünmüştür.
Hz. İsa'nın ne zaman tutuklandığı, ne zaman muhakeme edilerek çarmıha gerildiği, kabirde ne kadar kaldığı, öğrencilerine ne şekilde göründüğü ve onlara neler söylediği İncillerde farklı farklı anlatılmaktadır. Yuhanna'ya göre Hz. İsa'nın tutuklanması Fısıh gününden önce olmuştur. Sinoptik İncillere göre ise Fısıh yemeği gecesi olmuştur.
Matta İnciline göre Hz. İsa'nın, defnedildikten sonra kabirde üç gün kalacağı ısrarla belirtilmesine karşılık, aynı İncilde ve diğer incillerde onun, sebt(cumartesi) gününü takip eden haftanın ilk günü(pazar)nde kabirde görülmediği haber verilmek sureti ile büyük bir çelişkiye düşülmektedir. Mat-ta'ya göre Fısıh yemeği gecesi cuma günü akşamı Hz. İsa tutuklanmış, cumartesi günü saat üçte haça gerilmiş, pazar sabahı Mecdelli Meryem, tan yeri ağarırken kabrini ziyarete gidince onu kabrinde bulamamıştır. Hz. İsa bu durumda nasıl kabirde üç gün kalmış oluyor? Bırakın kabirde üç gün kalmasını, onun kabirde kaldığı süre tam bir gün dahi olmamaktadır. Markos ve Luka, hadiseyi hemen hemen Matta'nın anlattığı şekilde nakletmektedirler. Onlar da tutuklamanın cuma günü akşamı olduğunu, cumartesi günü saat üçte çarmıha gerildiğini ve pazar günü kabirden çıktığını haber vermektedirler. Yuhanna İnciline göre Hz. İsa, cumartesi gecesi defnedilmiştir.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
DÖRT İNCİLDE GÖRÜLEN ÇELİŞKİLER
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Kur'an ile Tevrat arasındaki çelişkiler
» Kur'an-ı kerim ile İncil arasındaki çelişkiler
» Duygusal Zekâsı Yüksek Ve Hisleri Kuvvetli İnsanlarda Görülen 11 Özellik Ve Belirti
» Dört mevsim Sabır....
» En büyük Dört Kadın-Annelerimiz

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: Din Kültürü Dersi-Eğitim Öğretim :: Din Kültürü Ahlak Bilgisi Dersi-
Buraya geçin: