KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 kıble mezar yönü ters olması

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

kıble mezar yönü ters olması Empty
MesajKonu: kıble mezar yönü ters olması   kıble mezar yönü ters olması Icon_minitimeCuma Tem. 17, 2015 7:38 am

Müslümanların yüz kıbleye bakacak, başları doğuya, ayakları batıya gelecek şekilde gömülmesi gerekiyor. Kur’an-ı Kerim’de de açıkça belirtilen bu esasa aykırı yapılan gömüler İstanbul’daki onlarca mezarlıkta devam ediyor. Kabirlerde mezar taşlarının bir çoğu güney doğuya, büyük bir kısmı ise kuzey batıya bakıyor. İslamiyette caiz olmayan bu mezarlara din görevlileri başta olmak üzere, vatandaşlar da isyan ediyor. Kabirlerin düzeltilmesini isteyen cenaze sahipleri muhatap bulamazken, din adamları ise yıllardır fark edilmeyen bu konu ile ilgili şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar.

PEKİ KIBLE NERESİ?

Cenazesini gömmeye gelen cenaze sahipleri, mezarlıklardaki bu inanılmaz olayla karşılaşınca şaşkınlıklarını gizleyemiyorlar. Bazı mezarlıklardaki din görevlileri bile etrafındaki mezarlara bakarak yön tayinlerini yanlış yapıyor. Bu görevliler kıblenin ne taraf olduğu sorulduğunda ise cevap bile veremiyor. Vatandaş soruyor; "Peki Kıble Neresi"

“KESİNLİKLE CAİZ DEĞİL”

Ümraniye’nin Ihlamurkuyu semtinde bulunan ve devam eden bir dava nedeniyle gömüye izin verilmeyen Ihlamurkuyu mezarlığındaki durum, din adamlarını hayrete düşürdü. Konu ile ilgili görüşlerini aldığımız Ümraniye Müftüsü Harun Cimitoğlu, “İslam’da 15 derecelik sapmalar namazda da uygun görülmüştür. Ancak habere konu olan mezarlığımızda 35 – 40 dereceye kadar sapmalar vardır. Orada yatan merhumlar için bir sakınca olmasa da, cenazenin bu şekilde gömülmesine vesile olan belediyeler, cenazenin başında bulunan imamların sorumluluğu büyüktür. 15 dereceyi aşan yanlış kabirler islama uygun değildir. Düzeltilmesi ne kadar uygun olur bilemiyorum ama, bana göre kesinlikle bu mezarlar düzeltilmelidir. Cenaze sahiplerinin vicdanen rahat olmaları, o mezarlarda yatan yakınlarımızın kabir azabı çekmemeleri için mezarlıklar düzeltilmelidir” dedi. Öte yandan yakınlarının mezarı başında dua eden vatandaşlar da duruma isyan etti. Bazı vatandaşlar yanlış gömülen cenazelerden dolayı aylardır mahkeme mahkeme dolaştıklarını anlatırken, bu hatanın düzeltilmesi gerektiğini, slama uygun olmayan bu mezarlıkların Müslüman bir ülkeye yakışmadığı görüşünü savundular
http://www.izafet.net/threads/7-milyon-musluman-yanlis-gomulmus.9840/
****

Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Mehmet Keskin, Cebeci Asri Mezarlığı'ndaki kıbleye bakmayan yaklaşık 10 bin mezarın yönünün değiştirilmeyeceğini, aksi halde bunun ölüye saygısızlık anlamına geleceğini söyledi.

Mehmet Keskin, Cebece Asri Mezarlığı'nda bazı kişilerin yüzlerinin kıbleye doğru defnedilmediği yönünde çıkan haberleri değerlendirdi. İslam dinine göre mezarların doğu-batı istikametinde olması ve ölünün yüzünün kıbleye dönük bulunması gerektiğini söyleyen Keskin, "Bununla birlikte defin işlemi gerçekleştirildikten, ölünün üzeri toprakla örtüldükten sonra yön durumunda bir yanlışlık olduğu saptanırsa mezarın açılmasına gerek yoktur. Aksi bir davranış ölen kişiye de saygısızlık anlamına gelecektir" dedi.

http://www.yenisafak.com/gundem/kibleye-bakmayan-mezarlarin-yonu-duzeltilmeyecek-34453
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

kıble mezar yönü ters olması Empty
MesajKonu: Geri: kıble mezar yönü ters olması   kıble mezar yönü ters olması Icon_minitimeCuma Tem. 17, 2015 7:39 am

Cenazelerin kabirlerine konulması ve ölülere telkin verilmesi? Cenaze kabre konulduktan sonra başında telkin veriliyor, yapılan işlemler, telkin ve dualar hakkında bilgi veirir misiniz?

Cenazelerin Kabirlerine Konulması
Cenaze kabre götürülüp omuzlardan indirilince, bir engel olmadığı zaman cemaat oturur. Bundan önce oturmaları mekruh olduğu gibi, bundan sonra ayakta durmaları da mekruhtur.
Kabrin bir insan boyu kadar derin ve yarım boy kadar enli olması güzeldir. Yarım boy mikdarı derin olması da yeterlidir. Kabirlerde faziletli olan lâhiddir. Şöyle ki: Toprağı sert olan bir kabrin içinde kıble tarafı oyulur. Ölü buraya konulur. Önüne de tahta, kamış veya kerpiç benzeri şeyler konur. Bu durumda toprak, tam ölünün üzerinde değil, bu şeyler üzerine atılmış olur. Bu ölüye karşı bir saygıdır.
Fakat kabrin yeri yumuşak veya ıslak olup da, lâhit kazılması mümkün olmazsa, dere gibi çukur kazılır. Buna "şakk = yarma" denilir. Gerek duyulursa, iki tarafı kerpiç ve tuğla gibi bir şeyle örülür. Sonra ölü bunların arasına konulur. Üzerine de, ölüye dokunmayacak şekilde kerpiç veya tahtalar ile tavanımsı bir örtü yapılır.
Kabrin dibi ıslak ve yumuşak olduğu zaman cenaze tabut ile gömülebilir. Öyle ki, bu durumda tabutun taştan veya demirden yapılmış olması caizdir. Fakat böyle bir hal olmayınca, tabut ile gömmek mekruhtur. Bazı fıkıh alimlerine göre, kadınların tabut ile gömülmeleri, toprak yumuşak olmasa bile, güzeldir. Dibi ıslak olan bir kabrin içine toprak döşenmesi sünnettir.
Cenaze, kıble tarafından kabre konur. Sağ tarafı üzerine kıbleye döndürülür. Bağı varsa çözülür. Sırt üstü yatırılmaz. Cenazeyi kabre koyanlar, "Bismillahi ve âlâ milleti Resûlillâh" ("Yüce Allah'ın ismi ile Resûlullah'ın milleti (dini) üzerine seni gömüyoruz.) derler.
Cenazeyi kabre koyacak olan kimselerin sayısı, ihtiyaca göre değişir. Kadınları kabre koyacak olanların, neseb yönünden ona mahrem olmaları daha iyidir. Bunlar bulunmazsa, yabancılardan iyi halleri bilinen kimseler seçilir. Kadınlar kabre yerleştirilinceye kadar kabirleri üzerine bir perde çekilir.
Bir kimse: "Falan zat beni yıkasın, namazımı kıldırsın veya kabre koysun," diye vasiyet ederse onu yerine getirmek gerekmez. Ancak veli olanlar buna rıza gösterirlerse, vasiyet yerine getirilir.
Cenazeyi taşımak veya kabri kazdırmak için ücretle adam tutmak caizdir.
Bir mezarlıkta, bir kimsenin hazırlamış olduğu bir mezara başka bir ölü gömülecek olsa, bakılır: Eğer mezarlık geniş ise, bunu yapmak mekruhtur. Geniş değilse caizdir; ancak kazı masraflarını ödemek gerekir.
Bir kimsenin kendisi için mezar kazıp hazırlaması, bir görüşe göre mekruhtur; çünkü hiç kimse kendisinin nerede öleceğini bilemez. Fakat kefen hazırlamakta kerehat yoktur. Çünkü buna ihtiyaç genellikle bulunmaktadır.
Hazret-i Ebu Bekir efendimiz (Radıyallahu Anh), kendisine bir mezar kazıp hazırlayan bir adama şöyle buyurmuştur: "Kendin için kabir hazırlama, kendini kabir için hazırla."
Ölen Kimse Adına Kur'an Okumak ve Telkin Vermek
Bir Müslüman kabrinde gömüldükten sonra orada, bir deve boğazlanıp paylaşılacak kadar bir zaman bekleyip Kur'ân okumak güzel görülmüştür. Çok kez "Mülk, Vakıa, İhlâs ve Muavvizeteyn sûreleri, sonra Fatiha ile Bakara sûresinin başı okunur. Sevabı da, cenazenin ve diğer iman sahiblerinin ruhlarına bağışlanır. Ölünün bağışlanması için Yüce Allah'a dua edilir.
Cenaze toprağa gömülür gömülmez din kardeşlerinin hemen oradan dağılmaları uygun değildir. Cenazenin ruhu, onların bulunuşu ile alışkanlık kazanır, yöneltilecek sorulara hazırlanmış olur ve Yüce Allah'ın mağfiretini gözetlemiş bulunur.
Resulü Ekrem Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem), bir cenaze gömüldükten sonra hemen geri dönmezdi. Bir müddet mezarı başında durur ve cemaata karşı şöyle buyururdu:
Alıntı :
"Kardeşiniz için Yüce Allah'dan mağfiret isteyiniz ve kendisine sükûnet ihsan buyurmasını dileyiniz. O, şimdi sual görecektir."
Mükellef çağına girip de gömülen bir Müslümanın mezarı başında "telkîn" verilmesi meşru görülmüştür. Şöyle ki: Mezara gömüldükten hemen sonra, iyi hal sahibi bir kimse kalkıp ölünün yüzüne karşı durur. Ona hitaben: Ya falan; Yebne fülane! (Ya Osman! Ya Zeyneb'in oğlu, gibi) diye üç kez seslenir. Ölünün ve anasının adlarını bilmezse: "Yâ Abdellah; Yebne Havva!" denilir. Sonra da şöyle söylenir:
"Ya Abdellah! Yebne Zeyneb; Üzkür ma künte aleyhi min şehadeti en lâ ilahe illallah ve enne Muhammeden Resûlüllah ve enne'l-cennete hakkun vennare hakkun ve ennelba'se hakkun ve ennessaete atiyyetün lâ reybe fîha ve ennellahe yebasü men fil kubûr. Ve enneke rezîta billahi Rabben ve bil-İslâmı dinen ve bi-Muhammedin (sallallahu aleyhi ve sellem) nebiyyeen ve bilkur'ani imamen ve bilkâbeti kıbleten ve bilmü'minine ihvana. Rabbiyellahu lâ ilâhe illâ hü. Aleyhi tevekkeltü ve hüve Rabbü'l-Arşi'l-azîm."

Anlamı:

"Ey Abdullah! Ey Zeyneb oğlu! Hayatında inandığın ve devam ettiğin şekilde: "Eşhedü en lâ İlâhe illallah ve enne Muhammeden Resûlüllah" şehadet kelimesini söyle. Şübhesiz cennet hakdır (mevcuttur). Cehennem hakdır, öldükten sonra dirilmek hakdır, kıyamet haktır; bunda şübhe yoktur. Yüce Allah kabirlerde olanları diriltip mahşer yerinde toplayacaktır. Sen hatırla ki, Allah'ın Rab olduğuna, dinin İslâm oluşuna, Muhammed Aleyhissalatü vesselamın peygamber olduğuna, Kur'ân'ın imam, Kabe'nin kıble ve mü'minlerin kardeş olduğuna razı bulunmuş idin."

Üç kez de şöyle denilmesi âdet olmuştur:
"Ya Abdellah! Kul lâ ilâhe illallah. Kul Rabbiyellahu ve diniyel-İslâmu ve nebiyyi Muhammedün. Aleyhi's salâtü vesselam. Rabbi, lâ tezerhü ferden ve ente hayrül-varisin."

Anlamı:
"Ey Abdullah; De ki: Allah' dan başka ilâh yoktur. De ki, Rabbim Allah'dır. Dinim İslâm'dır. Peygamberim Muhammed Aleyhisselâm'dır. Ya Rabbi! Bu ölüyü yalnız bırakma. Sen varislerin en hayırlısısın."

Umulur ki, bu gibi okuyuşlar ve telkinler sebebiyle Yüce Allah ölüyü bağışlar ve kabir sualinin cevabını kolaylaştırır.
Hanefi fıkıh alimlerinin bir görüşüne göre, gömüldükten sonra telkîn yapılması ne emredilir, ne de yasaklanır.
Malikîlere göre, telkîn ölüm döşeğinde mendubdur. Gömüldükten sonra yapılması mekruhtur. Şafiîlerle Hanbelîlere göre telkîn yapılması müstahabdır.
Bir Müslüman kıldığı namazın, tuttuğu orucun, okuduğu Kur'ân'ın, verdiği sadakanın sevabını, ister hayatta olsun ve ister olmasın, bir Müslümana veya bütün Müslümanlara hediye edebilir; bu caizdir. Bu sevab onlara verilir ve her birinin aynı sevaba kavuşacağı Allah'ın ihsanından beklenir.
Kabirden çıkan toprağın fazlasını kabrin üzerine atmak mekruhtur, fakat İmam Muhammed'e göre bunda bir sakınca yoktur. Definde bulunanların kabir üzerine üçer avuç toprak atmaları ilk defasında: "Minha halaknaküm (sizi topraktan yarattık)", ikincisinde: = "Ve minha nuîdüküm (sizi toprağa çevireceğiz)", üçüncüsü: = "Ve minha nuhricüküm tareten uhrâ (diğer bir defa daha sizi topraktan diriltip çıkaracağız)", demeleri müstahabdır.
Kabir üzerine su serpmekte de bir sakınca yoktur.
Kabirler topraktan birer karış veya daha az yükseltilir. Deve hörgücü gibi yapılması mendubdur. Düz bir şekilde yapılmaz ve kireçlenmez. Fakat dağılan bir kabir toprak ile düzeltilebilir.
Cenazelerin gündüzün gömülmesi müstehabdır. Geceleyin gömülmeleri de mekruh değildir. Ancak zorunlu bir hal olmadıkça geceleyin gömülmemelidir.
Gemide ölen bir kimse, eğer uzaklık veya herhangi bir sebeple karaya çıkarılamayacaksa ve beklemesi ile bozulacağından korkuluyorsa, yıkanır ve kefenlenir. Sonra üzerine namaz kılınarak sağ tarafı üzerine kıbleye karşı denize bırakılır.
İmam Ahmed'den nakledildiğine göre, böyle bir ölüye ağır bir şey de bağlanır ki, denizin dibine gidebilsin. İmam Şafiî Hazretlerinin açıklamasına göre de, eğer İslâm ülkesine yakın ise, ölü iki tahta arasına sıkıca bağlanıp denize atılmalıdır ki, sular onu bir sahile atsın da Müslümanlar tarafından alınarak gömülsün. Bize de böyle nakledilmiştir.
Ölmüş veya öldürülmüş olan kimseyi, bulunduğu yerin mezarlıklarından birine gömmek müstahabdır. Gömülmeden önce, bir ve iki mil uzaklıkta bulunan başka bir mezarlığa götürülmesinde de bir sakınca yoktur. Daha uzak yere götürülmesi konusunda ihtilâf vardır. Bir görüşe göre, sefer müddetinden daha uzak bir yere gömülebilir. Bunda kerahet yoktur. Fakat gömüldükten sonra artık çıkartılıp taşınamaz; ancak başkasının yerine gömülmüş olmak gibi zaruri sebeblerle olabilir.
Malikîlere göre bir ölü gömülmeden önce de, sonra da başka bir yere, şu şartlarla götürülebilir: Ölü taşınırken durumu bozulmamalı, hürmette aykırı ve haraketi mucib bir hal olmamalı. Ayrıca naklini gerektiren sebep olmalı. Su baskını korkusu, ailenin ziyeret edebilmesi için yakın olma düşüncesi ve gideceği yerin bereketi gibi bir sebep bulunması... Bu üç şarttan hiç biri bulunmazsa, taşınması haram olur.
Hanbelîlere göre de, sahih bir maksada dayanarak cenazelerin gömülmelerinden önce de, sonra da başka yere taşınmaları caizdir. İyi bir kimsenin yanına veya mübarek bir yere taşınması gibi... Yeter ki, kokusunun değişmeyeceği kanaatına varılmış olsun.
Şafiîlere göre, cenazeleri başka yerlere taşımak esasen haramdır. Eğer ölülerini kendi beldelerinden başka bir yere gömmeyi âdet edinmişlerse, oraya taşıyabilirler. Bir de Mekke-i Mükerreme'ye, Medine-i Münevvere'ye Beytü'l-Makdis'e ve iyi kimselerin mezarlığına yakın bir yerde ölenlerin, rayihaları değişmedikçe buralara taşınmaları sünnettir. Bununla beraber bunların taşınmadan önce yıkanıp kefenlenmesi ve üzerlerine namaz kılınmış olması gereklidir. Değilse taşınmaları haramdır.
Gömüldükten sonra taşınmaya gelince, bu ancak zaruret halinde olabilir. Haksız yere ele geçirilmiş bir araziye ölüyü gömmek gibi. Sahibinin isteği üzerine oradan başka bir yere götürülmesi caiz olur.
İmam Maverdî'nin açıklamasına göre, yıkanmadan gömülmüş olmak, gömülen yeri su basmak ve rutubet çekmek de, kabrin açılmasını ve ölünün başka bir yere taşınmasını gerekli kılan sebeblerdendir.
Ölünün velisi, ölünün gömülmesinden bir gün sonra yedinci güne kadar kolayına gelen şeyi fakirlere sadaka vererek sevabını ölüye bağışlamalıdır. Bu, bir sünnettir. Buna gücü yetmezse, iki rekat namaz kılarak sevabını ölüye bağışlamalıdır. Fakat ölü sahiplerinin birinci ve üçüncü günlerde veya bir hafta sonra ziyafet vermeleri mekruhtur.  Ancak ölünün komşularının veya uzak akrabasının yemek hazırlayarak ölü sahiblerine ikram etmeleri ve yemelerine ısrarda bulunmaları müstehabdır. Çünkü cenaze sahibleri kendileri için yemek hazırlayamayacak bir halde bulunabilirler.
Ölü sahiplerinin, yapılacak taziyeleri kabul için, üç gün kadar evlerinde oturmaları caizdir.
(Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük İslam İlmihali)
Yazar : Sorularla İslamiyet

http://m.sorularlaislamiyet.com/index.php?oku=183297
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
huzeyfe
Süper Moderatör
huzeyfe


Mesaj Sayısı : 7719
Rep Gücü : 18108
Rep Puanı : 23
Kayıt tarihi : 27/03/09

kıble mezar yönü ters olması Empty
MesajKonu: Geri: kıble mezar yönü ters olması   kıble mezar yönü ters olması Icon_minitimeCuma Tem. 17, 2015 7:44 am

Peygamberimizin kabri, Medine şehrindeki Mescid-i Nebî’nin içinde ve kıbleye göre sol tarafta bulunmaktadır.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
 
kıble mezar yönü ters olması
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» kıble bulma programı
» BORNOVA'DAKİ YEDİ GİZEMLİ MEZAR...ALİŞİR BEŞİR NEZİR
» BILGI KAPISI..yerleşim ve nufus-hücrede gezinti-kıble tayini
» Yıldız Usmonova Kıble Benim Kalbimde 2010 Albümünü Dinle
» Ters laleyi kaçıramadılar

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: İslami ilimler ve dini kültür :: Fıkıh -İlmihal-
Buraya geçin: