| KUTLU FORUM Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz |
|
| Beğendiğimiz Şiirler Beyitler | |
| | Yazar | Mesaj |
---|
minikalem
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 1027 Rep Puanı : 9 Kayıt tarihi : 03/01/10
| Konu: Beğendiğimiz Şiirler Beyitler Cuma Tem. 02, 2010 3:27 am | |
| yare açık yare yare açmaya ne hacet feryadım duyulur aşikare dile dökmeye ne hacet güllerim döndü hare hare küsmeye ne hacet dil avare dudak bi çare parelenmeye ne hacet *********************** Dîvan Şiiri ve Seçme Beyitlerden Seçmeler
Telh ider âdemin elbette mezâk-ı ıyşin Bâde nûş eyle bugün eyleme fikr-i ferdâ
Telh ider: Uzaklaştırır Mezâk-ı Iyş: İşret zevkleri Bâde: İçki Nûş etmek: İçmek Fikr-i Ferdâ: Gelecek düşüncesi
* * *
“Tahsîl-i kemâlât, kem âlât ile olmaz”
Tahsil: Öğrenim, edinmek Kemâlât: Olgunluk Kem: Kötü Âlât: Aletler
* * *
Bakma yâ Rab sevâd defterime Ânı yak âteşe benim yerime (Lâ edri)
Sevâd: Dünyâda işlenen günahlar
* * *
Sakın terk-i edebden kûy-i mahbûb-ı Hudâdır bu Nazar-gâh-ı ilâhîdir, makâm-ı Mustafâdır bu (Nâbî)
Terk-i Edeb: Edepsizleşmek Kûy-i Mahbûb-ı Hudâ: Allah’ın sevgilisinin köyü, mekânı Nazar-gâh: Bakılan, nazar edilen yer
* * *
Hep hüsn ü aşka dâir imiş hep güft ü gûy-i halk Dillerde dâsitân imiş esrâr sandığım (Çelebi-zâde Âsım)
Hüsn ü Aşk: Güzellik ve aşk Güft ü gûy-i halk: Bütün yaratılmışların konuştukları konular Dâsitân: Destan Esrâr: Sır
* * *
Bizimle saltanat lâfın idermiş ol Karamânî Hudâ fırsat verirse ger kara yere karam ânı (Avnî – Fâtih Sultan Mehmed)
* * *
Sen pister-i gülde yatasın şevk ile handân Ben hicr ile bâlîn edinem hâr- sebeb ne Bu saltanat-ı dünyâ ola adle mukârin Haccü’l-Haremeyn anı taleb kılsa aceb ne (Cem Sultan)
Pister: Yatak Handân: Gülen Bâlîn: Yastık Hâr: Diken Mukârin: Yakın, denk Haccü’l-Haremeyn: Hacı olmuş kişi
(Cem Sultan saltanat da’vâsıyle birâderi Sultan Bayezid’e bu şiiri gönderir. Cevap olarak da şu şiiri alır: )
Çün rûz-ı ezel kısmet olunmuş bize devlet Takdîre rizâ vermiyesin böyle, sebeb ne Haccü’l-Haremeyn oldığına râzi olaydın Bu saltanat-ı dünyevîye bunca taleb ne (Sultan II. Bayezid Han)
Rûz-ı Ezel: Ezel gününde Rizâ vermek: Râzı olmak, rızâ göstermek Saltanat-ı dünyevî: Dünya saltanatı (geçici ve çok büyük sorumluluk olan saltanat)
* * *
Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn etdi felek Giryemi kıldı füzûn, ekşimi hûn etdi felek Şîrler pençe-i kahrımdan olurken lerzân Beni bir gözleri âhûya zebûn etdi felek (Yavuz Sultan Selim’e atfedilir)
Merdüm-i Dîde: Göz bebeği Füsûn: Büyü Girye: Gözyaşı Füzûn: Ziyâde, fazla Eşk: Gözyaşı Hûn: Kan Şîr: Aslan Lerzân: Titreyen, titrek Âhû: Ceylân Zebûn: Zayıf, güçsüz
* * *
Ey serâser âleme sultan Süleymânım baba Tende cânım cânımın içinde cânânım baba Bâyezîdine kıyar mısın benim cânım baba Bî-günâhım Hak bilür devletlû sultânım baba (Şâhî – Şehzâde Bâyezîd)
Serâser: Baştan başa Bî-günah: Günahsız
(Şehzâde isyân ett,ü, babasından bu murabbâ ile af dilemiştir. Kânûnî Sultan Süleyman ise ona cevâben şu murabbâyı göndermiştir: )
Ey demâdem mazhar-ı tuğyân-ı isyânım oğul Takmıyan boynuna her giz tavk-ı fermânım oğul Ben kıyar mıydım sana ey Bâyezîd Hânım oğul Bî-günâhım deme bâri tevbe kıl cânım oğul
Demâdem: Her zaman Tuğyân: Taşkınlık Mazhar-ı Tuğyân: Taşkınlık gösteren Tavk-ı Fermân: Ferman (buyruk) gerdanlığı
* * *
Biz bülbül-i muhrik-dem-i gülzâr-ı firâkız Âteş kesilir geçse sabâ gülşenimizden (2. selim..isk pala) (Muhibbî – Kânûnî Sultan Süleyman)
Mânâsı: Biz ayrılığın gül bahçesinde yanık ve ateşli şarkısıyla meşgul bir bülbülüz Sabah rüzgârı gül bahçemizden geçecek olsa, serinletmek yerine ateş olur yakar.
* * *
Yıkılıptır şu cihân sanma ki bizde düzele Devleti çerh-i denî verdi kamu mübtezele Şimdi ebvâb-ı seâdetde gezen hep hezele İşimiz kaldı hemân merhamet-i Lem-yezel’e (Cihangîr – Sultan III. Mustafa)
Çerh-i Denî: Alçak felek Mübtezel: Aşağılıklar Ebvâb: Kapılar Hezele: Ayak takımı Lem-yezel: Allah | |
| | | minikalem
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 1027 Rep Puanı : 9 Kayıt tarihi : 03/01/10
| Konu: Geri: Beğendiğimiz Şiirler Beyitler Paz Tem. 04, 2010 12:33 pm | |
| Kurtulamam üç nesnenin elinden; Biri firkat,biri gurbet,biri aşk... Üçü bilmez birbirinin hâlinden; Biri firkat,biri gurbet,biri aşk...
**************************************
"Can verme gam-ı aşka ki aşk afet-i candır
Aşk afet-i can olduğu meşhur-u cihandır" Fuzuli
********
"Tîz-i reftâr olanın pâyine damen dolaşır
Erişir menzil-i maksuda aheste giden"
(acele edenin eteği ayağına dolaşır aheste giden amacına ulaşır)
******************
"Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir
tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir"
Nush : öğüt
tekdir : ikaz , uyarı
Z.PAŞA
********************
"Nerden gelir yolun senin ya nere varır menzilin Nerden gelip gittiğini anlamayan hayvan imiş"
Niyazi-i Mısri
**************
"Sağı solu gözler idim dost yüzünü görsem deyû Ben taşrada arar idim ol cân içinde cân imiş"
deyû : diye
Niyâzî-i Mısrî
*******************
Elem bahçesinde çiçekler dermiş, Gül ile dikeni birlikte sevmiş, Pazarlıksız cânı, Cânan’a vermiş, Yâr'ını ağyârdan,seçen Fuzuli...
**************
"Bulamadım dünyada gönüle mekan
Nerde bir gül bitse etrafı diken"
Sümmani
*******************
Vâiz'in nâr-ı cehennem dediği firkât imiş..
****
Gören sanır ki safâdan semâ-ı râh ederim Döner döner kûy-i yâre âh ederim... Esrar Dede'mmm...
********************
"Derdim nice bir sînede pinhân ederim ben
Bir âh ile bu âlemi vîrân ederim ben"
Nef'i
pinhan : Gizli
****************************
"Ey fitnesi çok kavli yalan yandım elinden,
Bir nâz ile bin gönlüm alan yandım elinden"
AHMED PAŞA
KAVL : SÖZ
***********************
" Aşk derdiyle hoşem el çek ilacımdan tabib
Kılma dermân kim helâkim zehri dermânındadır"
Fuzûlî
(Ey tabip! Ben aşk derdinden memnunum. Beni iyileştirmekten vazgeç.Derdime derman arama.Çünkü senin ilacın beni öldüren bir
zehirdir...Senin vereceğin ilaçlar benim hastalığımı iyileştirmez, benim ilacım yalnızca sevgilidedir ve ben bu dert ile hoşum)
************************
"Canımı canan eğer isterse minnet canıma
Can nedir kim kurban etmeyem cananıma"
Fuzûlî
(sevgili benden canımı isteyecek olursa, canıma minnet, can dediğin nedir ki onu cânânıma kurban etmeyeyim ? )
*****************
"Yârun ayağı tozuna kıymet cihân gerek
Belki cihân ne nesne ola baş u cân gerek "
Adnî
******************************
"Yemez içmez melektir sanki askerler çırılçıplak
Şehîd olmak için bîçâreler dönmez azîmetten "
****************
"Yârdan mehcûr iken düşdük diyâr-ı gurbete
Dehr gösterdi yine hicrân hicrân üstüne"
(Sevgiliden ayrı kalmıştık, bir de gurbetlere düştük. Felek bize hicran üstüne hicran gösterdi )
(birinci hicran sevgilinin ayrılık azabı, ikincisi de gurbet elemidir)
***************************************
"Kimsesiz hiç kimse yok her kimsenin var kimsesi
Kimsesiz kaldım yetiş ey kimsesizler kimsesi"
Rûşeni YADA fATİH
***************
Hastalık, sevgisizlik, öksüzlük... Neler geçirdim ben! Çıkabilseydi bir, "güzel" diyecek. Güzelleşirdim ben!
cAHİT sITKI
**************
Elemin Kays'a kıyâs etme dil-i mahzûnun Yok idi aklı ne derdi var idi Mecnûn'un...
***********************
"Derman aradım derdime derdim bana derman imiş
Bürhan aradım aslıma, aslım bana bürhan imiş"
Niyâzî-i Mısrî
Bürhan : Delil
***************************
"Işk derdinin devâsı terk-i cân etmektedir "
Terk-i cân derler bu derdin mu'teber dermânına"
FUZULİ
( Aşk derdinin devası canı terk etmektir , ancak ölüm bu dertten kurtarır, bu derdin işe yarayan , kabul gören dermanına canı
terketme derler )
****************************
"Hoşça bak zâtına zübde-i âlemsin sen
Merdüm-i dîde-i ekvân olan âdemsin sen "
Şeyh Galib
"Değerli özüne hoşca bak ki sen alemin hülasası ve özüsün..Kainatın gözbebeği olan insansın sen"
**************************************************
"Efendi âh eder ağlatma 'âşıkı zinhâr
Zemîni yaşı deler âhı âsumâna çıkar"
EMRî
(Efendi sakın ha aşığı ağlatma , zira onun gözyaşı zemini deler , ahı gökyüzüne ulaşır"
***************************
"Kendi elimle yâra kesip verdiğim kalem
Fetva-yı hûn-ı nâ-hakımı yazdı ibtidâ "
(SULTAN III.SELİM )
(Kendi elimle kesip sevgilime verdiğim kalem , ilk olarak benim nâhak yere ölüm fetvamı yazdı )
******************
"Senin mihr ü vefâ gösterdiğin ağyâra çok gördüm
Galattır kim seni bî-mihr okurlar bî vefâ derler"
FUZULİ
( Senin vafasız ve muhabbetsiz olduğunu söylemeleri yanlıştır, zira ben senin ağyara , yani benden başka herkese muhabbet ve vafa gösterdiğini çok gördüm )
*********************
"Arz-ı hal etmeğe cana seni tenha bulamam
Seni tenha bulıcak kendimi asla bulamam"
(Selikî)
(Ey sevdiğim) halimi sana arz etmek için, seni yalnız göremiyorum, seni yalnız gördüğüm zaman ise kendimi orada göremiyorum !
( Senin yanında geldiğim vakitlerde dilim tutuluyor, adeta buharlaşıyorum)
***********************************
"Sağı solu gözler idim dost yüzünü görsem deyû
Ben taşrada arar idim ol cân içinde cân imiş"
Niyâzî-i Mısrî
| |
| | | minikalem
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 1027 Rep Puanı : 9 Kayıt tarihi : 03/01/10
| Konu: Geri: Beğendiğimiz Şiirler Beyitler Paz Tem. 04, 2010 1:02 pm | |
| "Gice gündüz işüm âh u zâr u efgân oldı gel
Bu benüm dîvâne gönlüm gel ki vîrân oldı gel"
Kırımlı Selim Divane
*****************************
"Âşıkın ancak murâdı dostunun maksûdudur
Çekse de bin derd ü mihnet hep sebât etmek gerek"
******************************
"Zülfüne dil vermeyen bilmez gönül ahvâlini
Anlamaz hal-i perişanı perişan olmayan"
Ziya Paşa
**********************************
"Gözümün nûru ve gönlümün sürûrudur kapın
Hasta gönlüm çâresisin derdimin dermânısın"
Necati Bey
******
"Yâ Rab ol düşman bakışlu yara n'itdüm n'eyledüm
Sevdüğümden gayrı ol dil-dâra n'itdüm n'eyledüm"
Necati
*****************
"Dün gice deryâya düşdüm düşde gark oldum sanup
Uyanup gördüm gözüm yaşı imiş deryâ meğer"
Cem Sultan
******************
"Görmedim gül yüzünü âh u figân etmedeyim
Akıdıp göz yaşımı dert ile nâlân olayım"
Şanlıurfalı Lütfî
nalan= ağlayan , sızlayan
****
"Aşkta kanun imiş âşıklara cevr eylemek
Âşık oldur kim cefâ-yı yâre sabretmek gerek"
Adile Sultan
*************************
"Yanayım mı hasretinden geçeyim mi ülfetinden
Hele derd ü firkatinden sana bin şikâyetim var"
Enderunlu Vasıf Efendi
*******************
"Ben yitirdim ben ararım yar benimdir kime ne Gah girerim öz bağıma gül dererim kime ne "
Nesimi
*********************
"Nesimi'ye sordular ki yarin ile hoş musun
Hoş olayım olmayayım o yar benim kime ne "
*******
"Fuzûlî rind-i şeydâdır hemîşe halka rüsvâdır
Sorun kim bu ne sevdâdır bu sevdâdan usanmaz mı "
(Fuzûli çılgın bir divanedir , her zaman halka karşı rezil rüsva bir durumdadır, ona sorun ki bu ne biçim bir sevdadır ki bu sevdadan usanmıyor )
**************************************
"Dimezem vuslat ümîdiyle beni şâd eylegil
Razıyam cevr ü cefâ kılmağ içün yâd eylegil "
(Fatih Sultan Mehmet ( AVNİ )
( Ey sevgili sana demiyorum ki beni vuslatının ümidi ile sevinçlere gark et! Eziyet ve cefa etmek için bile hatırlayıversen buna da razıyım )
***********************************
"Yâ Râb belâ-yı aşk ile kıl âşinâ beni
Bir dem belâ-yı aşktan etme cüdâ beni "
Fuzûlî
******************
"Yandurmağuma yeter hayalün
Yohdur mana tâkat-i visâlün"
Fuzulî
( Ey sevgili ! Benim ruhumu yakmak için hayalin yeter de artar bile..Çünkü senin visaline ermeye bende takat kalmamıştır )
*****************
"Vefâ görmedin ölürsem eğer ben gül-'izarumdan
İrişe dem-be-dem bûy-i vefâ hâk-i mezârumdan"
AVNİ
"Eğer ben o gül yanaklı sevgilimden vefa görmeden ölürsem , toprağımdan devamlı olarak etrafa vefa kokusu yayılır..."
Açıklama : sevgiliden göreceği vefa ve bağlılığın hasreti ile yaşayan aşığın varlığına işleyen bu duygu , ölümü ile birlikte toprağa karışacak ve mezarının üzerinde biten otlara ve çiçeklere geçerek buradan etrafa yayılacaktır...
********************
"Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım
Kurbânın olam var mı benim bunda günâhım"
Nahîfî
**************
Padişah-ı âlem olmak bir kuru kavga imiş
Bir veliye bende olmak cümleden âlâ imiş (Yavuz Sultan Selim)
********************************
şöyle gird olmuş Firengistan birikmiş bir yere sonra gelmiş gûşe-i ebrûda hâl olmuş sana...
Nedim
Firengistan(güzelleri)bir yerde toplanmış,sonra kaşının köşesinde ben olmuş sana.. Firengistan'dan murat;Galata'dır.O dönemlerde en güzel kızlar Galata'da bulunur.Özellikler Hristiyan güzeller.Yani şair diyor ki bütün Hristiyan güzelleri bir araya toplansa senin ancak bir ''ben''in edebilir. Şairin özellikle Firengistan kelimesini tercih edişinin bir başka sebebise;bilindiği gibi Firenk gayr-i müslimler için kullanılan bir tabirdir.''ben''in siyah oluşu ve güzelliği hasebiyle kişiyi yoldan çıkarışı arasında bir münasebet kurulur Klasik şairlerce.İslam dışındaki dinlr küfürdür ve küfrün tabiatı siyahtır.Sevgilinin ''ben''i de siyah oluşu,kişiyi küfre götürüşü ve yoldan çıkarışı telakkisiyle özellikle Müslüman değil Hristiyan güzellere benzetilmiştir.
*****************
Çeşm-i ibretler nazar kıl, bu dünya müsafirhanedir, Bir mukim adem bulunmaz, ne acib bir kaşanedir, Bir kefendir akibet sermayesi şah-u geda, Pes buna mağrur olan, mecnun değil, ya nedir ? ANONİM
************************************
"Gittin ammâ ki kodun hasret ile cânı bile
İstemem sensiz olan sohbet-i yârânı bile"
*****************************
"Çün sana gönlüm mübtela düştü Derd ü gam bana aşina düştü "
Niyâzî-i Mısrî
**********************************
Şeb-i yeldayı müneccim muvakkit ne bilir?
Müptelâyı gâma sor kim geceler kaç saat”
La_Edri
(Gecelerin uzunluğunu müneccimle vakti tayin edenler ne bilsin, gecelerin kaç saat olduğunu gam müpteleasına sor)
**************************
Tahammül mülkünü yıktın, Hülâgü Hân mısın kâfir Aman dünyâyı yaktın, âteş-i sûzân mısın kâfir
*********************
Düşüp ol cefâ-şiâre, gönül oldu pâre pâre Çekerim gamın ne çâre, geçemem muhabbetim var... Vâsıf
******************************************
Beni candan usandırdı cefâdan yâr usanmaz mı
Felekler yandı âhımdan murâdım şem'i yanmaz mı
FUZULİ
( Beni canımdan usandıran sevgili bana eziyet etmekten usanmıyor mu, felekler bile âhımdan yanmışken muradımın mumu yanmaz mı ? )
*******************************************
Kamu bîmârına cânân deva-yı derd eder ihsan
Niçün kılmaz bana derman beni bîmar sanmaz mı
( Cânân bütün hastalarının dertlerine devâ olurken benim derdime neden dermân olmuyor, yoksa beni hasta sanmıyor mu ? )
Şeb-i hicran yanar cânım döker kan çeşm-i giryânım
Uyarır halkı efgânım kara bahtım uyanmaz mı
[Ayrılık gecesi canım yanar, ağlayan gözlerim kan(lı yaş) döker. Feryadım halkı uyandırır (da) kara bahtım uyanmaz mı?]
********************************
Ne beyân-ı hâle cür'et, ne figâna tâkatım var
Ne recâ-yı vasla gayret, ne firâka kudretim var
Enderunlu Vasıf Efendi
("Ne hâlimi arz etmeye cür'et edebiliyorum, ne de feryat etmeye takatım var. Ne vuslat umudu için gayrete geliyorum, ne de ayrılığa güç yetirebiliyorum.")
****************************
"Gûl-i ruhsârına karşu gözümden kanlu akar su
Habîbim fasl-ı güldür bu akar sular bulanmaz mı " FUZULİ
(Gül yanağına karşı gözümden kanlı göz yaşları dökülüyor, sevdiğim ! gül mevsimidir, bu akan sular bulanmaz mı ? ( akan göz yaşlarımın kanlı olması çok normal, çünkü mevsim bahar mevsimidir, yani gül mevsimidir.)
Ruhi ile Fuzuli yolda giderlerken, Ruhi yoldaki köpeği işaret ederek 'bu köpek burada Fuzuli' der,
ee Fuzuli boş durur mu? bu söze karşılık '" bas kuyruğuna çıksın Ruhi" der ve cevabını yapıştırır
****************************************
"Gâmım pinhan tutardım ben dedîler yâre kıl rûşen
Desem ol bî-vefâ bilmem inanır mı inanmaz mı "
(Ben gamımı (derdimi) gizli tutardım dediler ki derdini sevgiliye açıkla; ben sevgiliye derdimi anlatsam o vefasız sevgili bilmem bana inanır mı inanmaz mı ? )
*******************
"Değildim ben sana mâil sen ettin aklımı zâil
Bana ta'n eyleyen gâfil seni görgeç utanmaz mı "
( Ben sana meyilli değildim, benim aklımı başımdan alan sensin, beni ayıplayan gafiller seni gördükleri zaman utanmayacaklar mı ? )
*************************************
gönder efendi sîneme tîr-i belâlarun olsun siper beâlarına mübtelâlarun...
BakÎ
*********************
söylesem tesiri yok;konuşmasam gönül razı değil... Hilleli Mehmed
bu söz fuzuli'ye ait değilmi? ayrıca 'konuşmasam' değil 'sussam' olarak. ************************
cânı kim cananı içün sevse cânânın sever cânı içün kim ki cânânın sever cânın sever
********************************
Gülüm şöyle gülüm böyle demektir yâre mu’tâdım
Seni ey gül sever cânım ki cânâne hitâbımsın...
Nedim
******************************
"Âvâzeyi bu âleme Dâvud gibi sal
Bâki kalan bu kubbede bir hoş sada imiş"
Baki
(Âvâzeyi Hz Davud (a.s) gibi salmalı bu dünyaya, bu kubbede ebedi olarak sadece hoş bir sada kalır..)
yani bu dünyada bizden geri sadece söyleyeceklerimiz kalacak..
****************************
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi
kanuni MUHİBBİ
***************************
"Akar yaşım sele benzer ömür geçer yele benzer
Güler yüzün güle benzer ne bilsin geçe bu çağlar"
( Yunus Emre )
**************************
"Allâh adın zikredelim evvela
Vacib oldu cümle işte her kula"
Süleyman Çelebi
*************************
"Şirler pençe-i kahrımda olurken lerzan
Beni bir gözleri ahuya zebun etti felek"
( Yavuz Sultan Selim )
( Aslanlar bile şiddetimden titrerken felek beni bir ahu gözlü güzele karşı aciz bıraktı)
***************************
Marifet iltifâta tâbidir
Müşterisiz metâ zâyidir
Lâ-edrî
*****************************************
Cihân ârâ cihân içredir ârâyı bilmezler. Ol mâhîler ki deryâ içredir deryâyı bilmezler.
Hayali
(O balıklar ki, dünyanın cevherinin yine dünyanın içerisinde olduğunu bilmeyen insanlar gibi, denizin içinde denizin ne olduğundan habersizlerdir.)
***************************
"Süzme çeşmün gelmesin müjgan müjgan üstüne
Urma zahm-ı sineme peykân peykân üstüne"
Gözlerini süzme, kirpiklerin(göz kapakların) üst üste gelmesin, yaralı olan yüreğime peykânlar ( peykan: ok ucu ) gönderme..Yüreğim senin aşkınla yaralıdır, bir de bakış oklarını bana gönderip sinemi dağlama )
AÇIKLAMA : Divan şiirinde sevgilinin kirpikleri peykâna yani ok ucuna benzetilmiştir, sevgili şaire baktıkça ve gözkapaklarını üst üste getirdikçe şairin zaten yaralı olan yüreği dağlanmaktadır, şair diyor ki, benim sinem zaten yaralıdır, bir de gözlerini süzerek ok üstüne ok vurma bana diyor..
Hababam sınıfı versiyonu ;
Kış geliyor ört hocaaam yorgaan yorgan üstüne *****************************************
"Kimsenin aybını görüp kılma zinhâr âşikâr
Günde yüz bin aybın örterken ilâhe’l- âlemîn "
MUHİBBÎ ( Kanuni Sultan Süleyman)
( Alemlerin Rabbi günde yüzbin ayıbını örterken sakın kimsenin ayıbını görüp aşikar etme)
********************************************************
" Uyandır çeşm-i cânı hâb-ı gafletten seher hîz ol
Çemen bülbülleriyle subh-dem zikreyle Mevlâyı "
Bâkî
(Seher vakti kalk da can gözünü gaflet uykusundan uyandır , Çemendeki bülbüllerle Mevla'yı zikreyle)
***********************
Vaslım dilersin çün dedin lutf edeyin olsun dedin ... Yarın dedin birgün dedin ferdalara saldın beni ...
| |
| | | minikalem
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 1027 Rep Puanı : 9 Kayıt tarihi : 03/01/10
| Konu: Geri: Beğendiğimiz Şiirler Beyitler Paz Tem. 04, 2010 1:11 pm | |
| Derdmend ü hasteyüz bîçâre vü üftâdeyüz Düşmüşüz bir derde kim olur degül dermân ana
(dertli-hasta-çaresiz ve düşkünüz.Öyle bir derde düştük ki hiç bir şey ona derman olamaz-olacak gibi değil- )
**********************
gel iy gamze kerem eyle rakib-i pür-fitneden geç! beni anunla bir itme,ya ondan geç ya benden geç...
ey gamze-sevgili- gel fitne dolu rakibi bırak,beni onunla bir tutma ya ondan geç ya benden...
********************
bende yok sabr u sükûn sen de vefadan zerre iki yoktan ne çıkar fikr idelim bir kerre...
******************
Ey güzel,sen ki bana derdi derman edensin Şimdi 'çekil önümden'diye ferman edersin Senin yüzün canımın kıblesi olmuş bir kez Ne yapsın,kıble mi değiştirsin bu can dersin...(Hayyam)
******************
dilde ger aşk ola akl eyleyemez anda karar dûzde zindan olur dâr ki mihmân uyumaz
-eğer gönülde aşk varsa akıl orada bulunamaz.tıpkı misafirin uyumadığı evin hırsız zindan oluşu gibi(hırsızın orada bulunamayışı gibi)
*************************
âlem oldu şâd senden ben esîr-i gam henüz... Hilleli Mehmed
********************
ör zâhidi kim sahib-i irşâd olayım der dün mektebe vardı bugün üstâd olayım der...
Ruhî-i Bağdadî
***********************
Sanman taleb-i devlet ü câh etmeğe geldik Biz âleme bir yâr için âh etmeğe geldik....
dünyaya glişimizin devlet-yer talep etmek olduğunu sanmayın sakın,biz bu dünyaya bir yar için ah etmeye geldik...
*************************
Dâr-ı dünya deli gönlüm gibi virân olsa
Ne cihân olsa, ne cân olsa, ne hicrân olsa
(Taşlıcalı Yahya)
(Dünya yeri benim bu deli gönlüm gibi viran olsa (paramparça olsun) ve ne cihan ne can ne de ayrılık olsa..)
**************************
Dâne dâne ruh-ı dilberde arak gören dir
Cem'-i kevkeble ne bulmış meh-i tâbân revnak
Avnî (Fatih Sultan Mehmet)
( Sevgilinin yanağında birikmiş damla damla ter tanelerini görenler , derler ki : "Parlak ay, etrafında toplanmış yıldızlarla ne de güzel bir görünüm almış " )
*********************
"Ne bilsin aşk işin pâk olmayanlar
Bitirmez şah-ı gül hâk olmayanlar" ŞEYHî
(Aşk işini gönlü temiz olmayanlar bilemez , toprak olmayanlar gül bitiremez)
****************************
"Bir şu'lesi varki şem'i cânın
Fanûsuna sığmaz âsumânın"
(Şeyh Galib)
(Can mumunun öyle bir alevi vardır ki alevi sema fanusuna sığmaz )
*************************
"Dost bî-pervâ felek bî-rahm devrân bî-sükûn
Derd çok hem-derd yok düşmen kavî tâli' zebun"
( FUZûLî )
( Dosta pervasız felek merhametsiz dünyada sükûn kalmamış ; Derd çok derdi paylaşacak yok..Düşman güçlü..Talih ise zayıf, yenik düşmüş )
**************************
Âlim ile yâr olan, Bulur mertebe Cahil ile yâr olan Döner merkebe...
*******************
Gelmenin bir gitmesi var ey hümam! Gitti gelmek, kaldı gitmek vesselam...
*******************
sûz-i dilden bî-haberdir sanmayın canâneyi şem'i yakmaz mı ol ateş ki yakar pervâneyi...
bu çevirme işi mecburi mi =))hiç sevmiyom...çevirdik mi iş bitmiyo ki...kast edilen bambaşka...neyse....
(sevgiliyi bu yanan gönülden habersiz zannetmeyin,pervaneyi yakan ateş mumu yakmaz olur mu hiç )
********************
| |
| | | minikalem
Mesaj Sayısı : 454 Rep Gücü : 1027 Rep Puanı : 9 Kayıt tarihi : 03/01/10
| Konu: Geri: Beğendiğimiz Şiirler Beyitler Salı Tem. 06, 2010 1:05 pm | |
| Belâ budur ki alıştı belâlarınla gönül Gamın da gelse dile bâis-i meserret olur | |
| | | Limoni Co-Admin
Mesaj Sayısı : 6150 Rep Gücü : 14991 Rep Puanı : 44 Kayıt tarihi : 27/05/09
| Konu: Geri: Beğendiğimiz Şiirler Beyitler Cuma Tem. 23, 2010 3:05 pm | |
| Yere teşrîfin haber verdikte ey âl-i cenâb Dedi hasretle felek “Yâ leytenî küntü türâb” (Sezâyî-i Gülşenî Hz.)
Teşrif: Şeref verme Âl-i Cenâb: Yüce yaratılışlı Felek: Gökyüzü “Yâ leytenî küntü türâb”: Ah keşke toprak olsaydım
* * *
Seni seyr itmek içün reh-güzer-i gülşende İki cânibde durur serv-i hırâmân sâf sâf (Bâkî)
Reh-güzer-i Gülşen: Gül bahçesinin yolu Cânib: Yan; taraf Serv-i Hırâmân: Selvi ağacı
* * *
Yoluna cânâ revân etsem gerek cânım dedim Yüzüme bin hışm ile bakdı dedi cânın mı var (Zâtî)
Cânâ: Sevgili
* * *
Ağlatmayacakdın yola bakdırmayacakdın Ol va’de-i tekrâr-be-tekrârı unutma (Esrâr Dede)
Va’de: Vaad Tekrâr-be-Tekrâr: Tekrarlanarak
* * *
Tîz reftâr olanın pâyine dâmen dolaşır Erişir menzil-i maksûduna âheste giden (Hâtemî)
Tîz-reftâr: Hızlı yürüyen Pây: Ayak Dâmen: Etek Menzil-i Maksûd: Arzu edilen yer
* * *
Tehammül mülkünü yıkdın Hülâgû Han mısın kâfir Aman dünyâyı yakdın âteş-î sûzan mısın kâfir (Nedîm)
Âteş-i Sûzan: Kül edici ateş Kâfir: (bu şiirde) Sevgili
* * *
Geçmiş zamân olur ki hayâli cihâne değer
* * *
Dil harâb-ı aşkınam sensin sebeb berbâdıma Bir tesellî ver gelüb bârî dil-i nâ-şâdıma Taş mıdır bağrın ki gelmezsin benim imdâdıma Dîni ayrı kâfir olsa rahm eder feryâdıma (Enderûnî Vâsıf)
* * *
Körfezdeki dalgın suya bir bak göreceksin Geçmiş gîcelerden biri durmakda derinde Mehtâb iri güller ve senin en güzel aksin Ve’l-hâsıl o rûyâ duruyor yerli yerinde (Yahyâ Kemâl)
* * *
Güllü dîbâ giydin ammâ korkarım âzâr ider Nâzenînim sâye-i hâr-ı gül-i dîbâ seni (Nedîm)
Dîbâ: Elbise Nâzenîn: Nâzik yapılı Sâye: Gölge Hâr: Diken
* * *
Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl Muhammed’siz muhabbetten ne hâsıl?
* * *
Bed-asla necâbet mi verir hiç üniforma Zerdûz palan ursan eşek yîne eşektir (Ziyâ Paşa)
Bed: Kötü Necâbet: Soyluluk Zerdûz: Altın mâdeninden Ursan: Vursan
* * *
Eskimişdir güzelim kıssa-i Kays u Ferhad Kendimizden yeni efsâneler îcâd edelim (Atâyî)
Kays: Mecnûn’un gerçek ismidir
* * *
Göricek yaşımı nâz ile salınır ol yâr Cûyibâr ile bulur serv-i hırâmân revnâk (Avnî – Fâtih Han)
Cûybâr: Nehir Serv-i Hırâmân: Salınan selvi Revnâk: Canlılık, parlaklık
* * *
Fânîst cihân der o vefâ nîst Bâkî heme Ost cümle fânîst (Bâkî)
“Dünyâdaki her şey geçicidir ve hiçbir şeyinde vefâ yoktur. Bâkî olan yalnızca O’dur, gerisi fânîdir.”
* * *
Biş nevez ney çün hikâyet mî kuned Ez cüdâyiha şikâyet mî kuned (Hz: Mevlânâ)
“Ney’i dinle, neler anlatıyor O ayrılıklardan şikâyet ediyor”
***********************************
Men çe gûyem vasf-ı an âlî-cenâb Nîst peygamber velî dâred kitâb (Molla Câmî)
“Be o ulu yaratılışlı hakkında (Hz: Mevlânâ hakkında) ne söyleyeyim O peygamber değildir ammâ kitabı vardır”
* * *
Be-nîm gamze tuvânî ki katl-i âm kunî Neûzübillâh eger gamze-râ temâm kunî (Lâ edrî)
“Sevgilinin küçücük bir gamze kırıntısı bile âşıklar arasında katl-i âm(*katliam)a sebep oldu Allah korusun gamze ya bir de tam olsaydı?..”
* * *
Yâ resûlâllah çe bâşed çün seng-i ashâb-ı kehf Dâhil-i cennet şevem der zümre-i ashâb-ı tû O reved der cennet men der cehennem key revâst O seg-i ashâb-ı kehf men seg-i ashâb-ı tû (Molla Câmî)
“Yâ Resûlâllah, nasıl Ashâb-ı kehf’in köpeği vardı Onların hürmetine cennete gitti Ben de senin ve ashâbının köpeğiyim Cehenneme gitmem revâ mı”
* * *
Şehînşâh-ı âlî-neseb sultân-ı memdûhü’l-haseb Fermân gehî Rum u Areb Hân Ahmed-i kişver güşâ (Sünbülzâde Vehbî)
“O şahlar şâhıdır ve yüksek bir soya mensuptur, her yaptığı iş övülecek derecede bir sultandır Arap ve Rum diyarlarının ferman vericisi, sultanıdır, askerleriyle memleketler fetheden Sultan Ahmed’dir (III: Ahmed)”
* * *
Dîn etibbâya ki Kânûn u Şifâ yazmakdan Hüner oldur ki gam-ı dilbere dermân yazalar (Necâtî)
Dîn: Deyin Etibbâ: Tıbcılar, tabibler Kânûn ve Şifâ: iki meşhur tıb kitabı Gam-ı Dilber: Gönül kapan güzel ile ilgili dert, gam
* * *
Nâlişlerini derd ile bî-çâre bülbülün Bâd-ı sabâ eliyle gülistâne yazmışem (Ahmed Paşa)
Nâliş: Ağlayıp inleme Bâd-ı Sabâ: Sabah rüzgarı Bî-çâre: Çaresiz olan Gülistân: Gül bahçesi
* * *
Bana dirlik yeter ol kim ölicek derdinle Meşhedim mermerine küşte-i cânân yazalar (Necâtî)
Meşhed: Şehidin ölüp gömüldüğü yer Küşte-i Cânân: sevgili tarafından öldürülme Ölicek: Ölünce
* * *
Sükût etmek gibi nâdâna uygun cevâb olmaz (Şefiî)
Sükût Etmek: Susmak Nâdân: Câhil
* * *
Bir aceb meydir muhabbet kim içen huşyâr olur (Fuzûlî)
Aceb: (bu şiirde) Acaip Mey: İçecek, içki Huşyâr: kendinden geçmiş
* * *
Hâl müşkildir eger uymazsa hâle kâlimiz (Şeyhülislâm Yahyâ Efendi)
Müşkil: Müşkül, zor Kâl: Söz
* * *
Belâ budur ki alışdı belâlarınla gönül Gamın da gelse bâis-i meserret olur (Nef’î)
Bâis-i Meserret: Sevinme sebebi
* * *
Bir yerde ki yok nağmeni takdîr edecek gûş Tezyi’-i nefes eyleme tebdîl-i makâm et (Ziyâ Paşa)
Gûş: Kulak Tezyi’-i mefes: Nefesi boşa harcamak Tebdîl: Değiştirmek
* * *
Şöyle muhkem tutayın aşk ile dildâr eteğin Yâ elim kat’ ideler yâ keseler yâr eteğin (Necâtî)
Muhkem: Sağlam, sıkı Dildâr: Sevgili Kat’ Etmek: Kesmek
* * *
Çekdim firâkın savmını erdim cemâlin ıydine Aç leblerin meyhânesin ney gibi nâlân et beni (Ahmed Paşa)
Firâk: Ayrılık Savm: Oruç Iyd: Bayram Cemâl: Güzellik Leb: Dudak Nâlân: İnleyen
* * *
Gel, gel berû ki savm u salâtın kazâsı var Sensiz geçen zemân-ı hayâtın kazâsı yok (Nesîmî)
Savm: Oruç Salât: Namaz
* * *
Bu nâz u bu nigâh-ı tegâfül ki sende var Hızr olsa âşıkın sebeb-i terk-i cân olur (Nef’î)
Nigâh-ı tegâfül: Görmezlikten gelme
* * *
“Men tâ senin yanında bile hasretem sana..”
* * *
Arz-ı hâl itmeğe cânâ seni tenhâ bulamam Seni tenhâda bulıcak kendimi aslâ bulamam (Selikî)
Arz-ı Hâl: Hâlini açıklama, anlatma Cânâ: Ey sevgili Bulıcak: Bulunca
* * *
Eline âyine al gül yüzüne sen de bakın Ammâ ol şartla kim bana rakîb olma sakın
Âyine: Ayna
* * *
Eyitdi ol peri bir gün düşüne girürem bir şeb Sevincimden nice yıllar geçübdür görmedim uyhu (Zâtî)
Eyitdi: Söyledi, dedi Şeb: Gece Geçübdür: Geçmektedir Uyhu: Uyku
* * *
Bir câmı bir de lâ’li-i lebin sundu muğbeçe Pîr-i mugân olası aceb meşrebimcedir (Nedîm)
Câm: Kadeh Lâ’l-i Leb: Kırmızı dudak Muğbeçe: Genç sâkî Pîr-i Mugân: Çok uzun yaşamış
* * *
Ezelden şâh-ı aşkın bende-i fermânıyız cânâ Muhabbet mülkünün sultân-ı âlî-şânıyız cânâ (Bâkî)
Bende-i Fermân: Fermanı yerine getiren köle Şâh-ı Aşk: Aşk denilen pâdişah Sultân-ı Âlî-şân: Çok yüce bilinen sultan
* * *
Yâr içün ağyâra minnet etdiğim ayb eyleme Bâğbân bir gül içün bin hâra hizmetkâr olur
Ağyâr: Düşman Bâğbân: Bahçıvan Hâr: Diken
* * *
Tâhir Efendi bana kelb demiş İltifâtı bu sözde zâhirdir Mâlikî meşrebim zîrâ İ’tikâdımca kelb tâhirdir. (Nef’î)
Kelb: Köpek Zâhir: Açık, ortada İ’tikad: İnanç Tâhir: Temiz, pâk
* * *
Bu gece ben yine bülbülleri hâmûş ettim Âh u feryâd ederek âlemi bî-hûş ettim Tâk-ı eflâke resîd oldu yine nağme-i âh Bülbül-âsâ gîce tâ subha kadar cûş ettim (Hammâmîzâde İsmâil Dede Efendi)
Hâmûş: Susturmak Bî-hûş: Hoşnutsuz, rahatsız Tâk-ı eflâk: Gök yüzünün en üstü Subh: Sabah Cûş: İnlemek
* * *
Aşk imiş her ne vâr ise âlemde İlim bir kıyl ü kâl imiş ancak (Fuzûlî)
Kıyl ü kâl: Boş söz, dedikodu
***************
Zülfündedir benim baht-ı siyâhım Sende kaldı gîce gündüz nigâhım İncitirmiş seni meğer ki âhım Seni sevdim odur benim günâhım (Dede Efendi)
Zülf: Saç Baht-ı siyah: Kara yazı Nigâh: Bakış
* * *
Her na’lede bir nahl-i güle kondu safâdan Her nağmeden tebdîl-i makâm eyledi bülbül (Nâbî)
Na’le: Nâle, figan, inilti Nahl: Fidan, dal Tebdîl: Değiştirme
* * *
Âşiyân-ı mürg-i dil zülf-i perîşânındadır Kande varsam ey perî gönlüm senin yanındadır (Fuzûlî)
Âşiyân-ı mürg-i dil: Gönül kuşunun yuvası Zülf-i perîşân: Dağınık saçlar Kande: “Ne zaman”
* * *
Âlem oldu şâd senden ben esîr-i gam henüz Âlem etdi terk-i gam bende gam-ı âlem henüz (Fuzûlî)
Şâd olmak: Mutlu olmak Esîr-i gam: Üzüntü esiri Terk-i gam: Üzüntüyü terk etmek, üzüntüden kurtulmak
* * *
Feryâd ki feryâdıma imdâd edecek yok Efsûs ki gamdan beni âzâd edecek yok (Nigâr Hanım)
Efsûs: Yazık! Hay! Eyvah! gibi bir teessür edatı.
* * *
Yine zevkâk-ı derûnum kırılıp kenâre düştü Dayanır mı şîşedir bu, reh-i seng-sâre düştü (Mehmed Esad Gâlip Dede)
Zevrâk-ı Derûn: Gönül kayığı Reh-i Seng-sâr: Taşlıklı yol
* * *
Yakma cânım, na’le-i bî-ihtiyârımdan sakın Dökme kânım âb-ı çeşm-i eşk-bârımdan sakın (Fuzûlî)
Na’le-i bî-ihtiyâr: İstek dışı (elinde olmadan) ağlayıp inlemek Âb-ı çeşm-i eşk-bâr: Sular seller gibi göz yaşı dökmek
* * *
Cevr odu yakdı beni yanımda durma ey gönül Bir tutuşmuş âteşim kurb ü civârımdan sakın (Fuzûlî)
Cevr: Eziyet, zulüm Kurb: Yakınlık Od: Ateş
* * *
Âşık oldur kim kılar cânın fedâ cânânına Meyl-i cânân etmesin her kim ki kıymaz cânına Cânını cânâne vermekdir kemâli âşıkın Vermiyen cân îtirâf etmek gerek noksânına (Fuzûlî)
Meyl-i Cânân: Sevgiliye yakınlaşma, ona meyletme Kemâl: Olgunluk Noksân: Eksiklik, yetersizlik
* * *
Âmâlimiz efkârımız ikbâl-i vatandır Serhaddimize kal’a bizim hâk-i bedendir Osmanlılarız zînetimiz kanlı kefendir Gavgâda şehâdetle bütün kâm alırız biz Osmanlılarız, can veririz, nâm alırız biz. (Nâmık Kemâl)
Âmâl: Ameller, yapılan işler Efkâr: Fikirler, düşünceler İkbâl: Baht açıklığı, talih, refah Zînet: Süs Hâk: Toprak Kâm: Zevk
**************
Senden bilirim yok bana bir fâide ey gül Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül Etsem de abestir sitem-i hâre tehammül Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül (Nevres-i Cedîd)
Abes: Saçma, gereksiz Hâr: Diken
* * *
Râgıbâ düşmanın aldanma tevâzû’larına Seyl dîvârın ayağın öperek hedm eyler (Koca Mehmed Râgıb Paşa)
Seyl: Sel Dîvâr: Duvar Hedm: Yıkmak
* * *
Geldimse n’ola ben şuarâ bezmine âhir Âdet budur âhirde gelir bezme ekâbir (Nev’î)
Şuarâ: Şâirler Bezm: Meclis, toplantı Ekâbir: Büyükler
* * *
Aşk derdiyle hoşem terk-i nasîhat kıl refîk Ben ki tiryâkî mizâcem zehr kâr etmez bana (Fuzûlî)
Refîk: Arkadaş Terk-i Nasîhat: Nasihatten vazgeçmek
* * *
Mâil ola serkeş ol mahbûbe istiğnâ gerek Serv baş eğmez ayağın öpse ger yalvâre sû (Hayâlî)
Mâil: Meyletmiş, yönelmiş Serkeş: Dikbaşlı İstiğnâ: Nazlanma Serv: Servi
* * *
Zülfüne bencileyin arz-ı ta’alluk kim eder Herkesin şâne gibi sînesi sâd-pâre değil (Nahîfî)
Zülf: Saç Bencileyin: Benim gibi Arz-ı Ta’alluk: Yakınlık göstermek Şâne: Tarak Sîne: Göğüs, kalp Sâd-pâre: 100 parça
* * *
Mir’ata bakma bir-iki gün eyle tecrûbe Sabreylemek firâkuna müşkil değil midir (Nahîfî)
Mir’at: Ayna Firâk: Ayrılık Müşkil: Müşkül, çok zor
* * *
Süzme çeşmin, çekmesin müjgân müjgân üstüne Vurma zahm-ı sîneme peykân peykân üstüne (Râsim)
Çeşm: Göz Müjgân: Kirpik Zahm-ı sîne: Gönül yarası Peykân: Okun ucundaki sivri demir
* * *
Sevdiğim kim kurtarır zincir-i zülfünden beni Görmemek yeğdir görüb dîvâne olmakdan seni (Fuzûlî)
Zencîr-i Zülf: Saçın telleri Dîvâne: Deli
* * *
Bî-vücûd olmak gibi yoktur cihânın râhatı Gör ki Sîmurg’un ne dâmı var ne de sayyâdı var (Koca Râgıb Paşa)
Bî-vücûd: Vücutsuz Sîmurg: Ankâ Kuşu Dâm: Tuzak Sayyâd: Avcı
* * *
Ger men men isem sen nesin ey yâr Ger sen sen isen neyim men-i zâr (Fuzûlî)
Ger: Eğer Men: ben Men-i zâr: “İnleyen kişi benim”
* * *
Olsaydı bendeki gam Ferhâd-ı müptelâda Bir âh ile verirdi bin Bî-sütûnu bâda (Fuzûlî)
Bî-sütûn: Ferhâd’ın deldiği dağ Bâd: Rüzgâr
* * *
Olmazam şâhid ü meysiz bir an Niyyetim çok hele çıksın Ramazan (Şâmî)
Şâhid: (bu şiirde) Gelin, eş Mey: İçecek, içki
* * *
Zâhid, bu bürûdetle eğer dûzâha girsen Bir lü’le duhan yakmağa âteş bulamazsın
Zâhid: (bu şiirde) Dindarlıkta çok aşırı giden kişi Bürûdet: Asık surat Dûzah: Cehennem Duhan: Duman, sigara
* * *
Gayrı bir âşık dahî ey meh dilersen kendine Gamze-i cellâdına emret iki biçsin beni
Meh: Ay, Mehtab Dahî: (bu şiirde) “Daha” Gamze: Sevgilinin yan bakışı | |
| | | huzeyfe Süper Moderatör
Mesaj Sayısı : 7719 Rep Gücü : 18108 Rep Puanı : 23 Kayıt tarihi : 27/03/09
| Konu: Geri: Beğendiğimiz Şiirler Beyitler Çarş. Ağus. 11, 2010 9:29 am | |
| Ne denlü cehd ederse bir murâde Nasîb olmaz mukadderden ziyâde.
(Lâ Edrî)
[İnsan bir murâdına kavuşmak için kendi irâdesiyle çalıştıktan sonra eğer hakkında hayırlı olmadığından dolayı o şeyi Allah takdîr etmediyse o şey nasîb olmaz.]
****************
"Zahirde görüp bizleri sanma ukalâyız Biz bir sürü âkil sıfatında budalâyız"
ukalâ :akıllılar ( akıl kelımesının fualâ vezninde çoğulu )
::ZİYA PAŞA::
( görünüşümüze bakıp bizi akıllı insnalar sanmayın biz akıllı gibi görünen akıllı sıfatında budalalarız )
*****************
"Firkatinle şu kadar giryeler itdim cana Bir küçüksu görünür eşkime nisbet derya"
( Ayrlığında o kadar gözyaşı döktüm ki derya benim bu gözyaşıma nisbetle bir küçüksu hükmündendir)
************
"Sırrını âşık olan nihân etsin kim
Duymasın agladıgını dîde-i giryân bile"
_Riyâzî_
(Âşık olan sırrını öyle gizlesin ki ağladığında gözyaşı bile ağladığını duymasın.)
*****************
"Bu dünyayı seninle sevmişim ben
Benim sensiz bu dünyâ nemdir ey dost "
Kani ***************** "Gönül ne ârzû-yı câh eder ne tâc u taht Reh-i himmetde ancak kalb-i nerm ü pây-ı saht ister"
:::NABİ:::
( GÖNÜL NE MEVKİ PEŞİNDEDİR NE DE TAHT VE TAC İSTEMEKTEDİR, ONUN İSTEDİĞİ ANCAK HİMMET YOLUNDA YUMUŞAK BİR KALP VE ÇELİK GİBİ BİR İRADEDİR)
**************
"Zapt-ı ah eylemedir âşıka evvel çare.
Ben ise âhsız aram edemem. Âh medet"
NEF'İ
(Aşıkın yegane çaresi,ah-vah etmemektir, Ben ise ah etmeden duramıyorum:Ah meded!)
********************** Hazer kıl gezme çok pervâsız ey bülbül ki katlin'çün, Dikenden dâmeni altında kılmış gül nihân hançer.
(Fuzuli)
[Ey bülbül, temkinli ol çok korkusuz gezme çünkü katlin için gül eteğinin (yaprağının) altından dikenlerini bir hançer gibi gizlemiş.]
***************
"Kasdun eğerçi cânla dilün birisinedür Hem ikisi fedâ yoluna birisü nedür"
Kabulî
( sevdiceğim , Kasdın gerçi can ile gönülden birisi içindir amma ikiside feda olsun yoluna birisi nedir ki...? )
************* "Hicr ü visâl dirler iki nesne var imiş Gördük anun birisini ol birisü nedür? "
Kabulî
( Ayrılık ve kavuşma diye iki şeyin olduğunu duyduk onlardan birinciyi ( ayrlık ) gördük de öteki ( vuslat ) acaba nasıl bir şeydir hiç bilmiyorum )
***********
“Sanman bizi kim şire-i engür ile mestiz Biz ehli harabattanız mest-i elestiz.”
(Ruhi Bağdadi)
[“Bizi üzüm şırası ile serhoş olmuş sanmayın! Biz gönül ehliyiz, elest meclisindeki mana ile mest olmuşuz.”]
************** Düşmanlara ahbâbını zemm oldu zerafet Dildardan ağyâra şikâyet yeni çıktı
Ziya Paşa..
*****
"Münkirin görüp Sezaî bizi firkatde sanur Gülşen-i dehr içre hâlâ yâr ile seyrâneyüz"
(Hasan Sezaî Gülşenî)
[Ey Sezayî! inkarcılar bizi görünce ayrılık- gayrılık içinde sanırlar. Oysa biz dünya denen gül bahçesi içinde hâlâ Sevgili ile salınıp gezmedeyiz.]
***********
"Hicr ü visâl dirler iki nesne var imiş Gördük anun birisini ol birisü nedür? "
Kabulî
( Ayrılık ve kavuşma diye iki şeyin olduğunu duyduk onlardan birinciyi ( ayrlık ) gördük de öteki ( vuslat ) acaba nasıl bir şeydir hiç bilmiyorum )
********
"Efendimsin cihanda itibarım varsa sendendir Meyân- âşıkânda istihârım varsa sendendir "
Şeyh Galib
( Sen efendimsin dünyada zerre miktar saygınlığım varsa bu sendendir, aşıklar arasında bir şöhretim varsa bu da sendendir )
| |
| | | huzeyfe Süper Moderatör
Mesaj Sayısı : 7719 Rep Gücü : 18108 Rep Puanı : 23 Kayıt tarihi : 27/03/09
| Konu: Geri: Beğendiğimiz Şiirler Beyitler Cuma Ağus. 13, 2010 2:16 pm | |
| Ne denlü cehd ederse bir murâde Nasîb olmaz mukadderden ziyâde.
(Lâ Edrî)
[İnsan bir murâdına kavuşmak için kendi irâdesiyle çalıştıktan sonra eğer hakkında hayırlı olmadığından dolayı o şeyi Allah takdîr etmediyse o şey nasîb olmaz.]
**************
"Ademe bir zevk kalır dünyada bir de yahşı ad Saltanat bâki kalır derlerse bu yalandır"
Cem sultan
*************** "Sana ne eyliyeyim n'işleyim aman a gönül Benimde halimi sen eyledin yaman a gönül"
***************
"Güllü diba giydin amma korkarım azar eder Nazeninim saye-i har-ı gül-i diba seni "
(Nedim)
diba : elbise azar etmek : incitmek saye-i har : dikenin gölgesi
( E y sevgili güllü elbise giymişsin ama elbisendeki gülün dikeninin gölgesinin seni incitmesinden korkarım "
********** "Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım Kurbânın olam var mı benim bunda günâhım"
Nahifi
( Göz gördü gönül sevdi seni ( ey )ay yüzlüm kurbanın olayım söyle bunda benim günahım ne, bunda bir günahım var mı? ) ************ "Deryâdan âb istemiş olsam serâb olur Ger altına yapışsam o saat türâb olur "
Zatî
( Deryadan su istesem serap olur, eğer altına yapışacak olsam o saat toprak olur )
*************** "Çekdirip firkatini bizden ırag oldun sen Bahr-i firkatde nice fırtınalar çektim ben "
Agehi
Firkat : ayrılık bahr : deniz ırag : uzak ( Ayrılığını tattırıp benden ayrı kaldın , ayrılık denizinde ah bilsen ben ne fırtınalar yaşadım )
| |
| | | Limoni Co-Admin
Mesaj Sayısı : 6150 Rep Gücü : 14991 Rep Puanı : 44 Kayıt tarihi : 27/05/09
| Konu: Geri: Beğendiğimiz Şiirler Beyitler Çarş. Ağus. 18, 2010 8:32 am | |
| Lutf ile cûd eyle ya Rab, (AMİNN)bana kim, hayrım kalîl. Müflisim gerçek, kapına geldim işte ya Celîl!
************************
"Gün yüzün görmeyeliden ki günüm dün gibidir Bana bin yılca gelir gerçi sana dün gibidir "
Karamanlı Nizami
(Sultanım! Güneş yüzünü görmeyeli gündüzüm gece gibidir. Belki sana dün gibi gelir ama, (senden ayrılalı) bana bin yıl geçmiş gibi)
****************
Hikmetin bilmem nedendir bin belâ îcâd eder Her belâdan bir hazin dil günde bin feryâd eder Derler erbâb-ı dil'i Allah bir gün şâd eder Sen de etmezsen bu zindânî'ye kim imdâd eder?
muallim naci
************
"Tevekkül bâdbânın kıl küşâde fülk-i ihlâsa Eser bahri emelde bir muvafık ruzigar elbet "
(İhlas gemisiyle yola çıkıp tevekkül yelkenini açarsan, emel denizinde elbette uygun bir rüzgar esecektir)
Fıtnat Hanım
***********
"Her kimin olmuştur evinde dü zeni (iki kadın) Bozulurmuş o kişinin düzeni."
-Şâkir-
| |
| | | parisa Özel Üye
Mesaj Sayısı : 420 Rep Gücü : 849 Rep Puanı : 7 Kayıt tarihi : 21/09/09
| Konu: Geri: Beğendiğimiz Şiirler Beyitler Salı Ekim 19, 2010 9:08 am | |
| Bir şûlesi var ki şem-i câNIN Fanusa sığmaz âsumânın...
Şeyh Gâlib
Can mumunun öyle bir ateşi var ki Gökkubbe denen fânusa sığmaz...-
| |
| | | | Beğendiğimiz Şiirler Beyitler | |
|
Similar topics | |
|
| Bu forumun müsaadesi var: | Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
| |
| |
| |
|