İzmir Müzeleri İzmir Arkeoloji Müzesi (Merkez) İonia
Bölgesi’nin önemli kentlerinden biri olan Smyrna (İzmir) yöresinde bir
müze kurma düşüncesi ilk kez Aziz Ogan tarafından ortaya atılmıştır.
Aydın ve İzmir havalisi Asar-ı Atika Müfettişi olarak 1914 yılında
yöreye gelen Aziz Ogan burada yapılan yabancı kazılarda Osmanlı
Hükümeti’nin temsilciliğini de yapmıştır. I.Dünya Savaşı ve ardından
İzmir yöresinin Yunan işgali nedeniyle burada yapılan kazılar ve
müzecilik çalışmaları hemen hemen bütünüyle durmuştur. İzmir’in
kurtuluşu ve Cumhuriyetin ilanından sonra İzmir’de müzecilik
çalışmalarına yeniden başlanmıştır. Bundan sonra toplanan eserler İzmir
İdadi Mektebi (I.Sultani Mektebi) olan ve daha sonra Adliye Binasına
dönüştürülen binanın bahçesinde toplanmıştır. Böylece İzmir’deki müzenin
temelleri resmi olarak atılmıştır. Bu eserler arasında mimari parçalar,
kabartmalar, heykeller, Teos antik kentine ait Dionysos Mabedine ait
frizler, Yunan işgali sırasında Nysa (Sultanhisar)’da Atina Müzesi
uzmanları tarafından kazılarda ortaya çıkarılan ve Atina’ya götürülmek
üzere iken, İzmir’in kurtuluşu nedeni ile İzmir’de kalan eserler
bulunuyordu. Bunlar da İzmir Hükümet Konağı bahçesinde koruma altına
alınmıştır.
Aziz Ogan 1924–1925 yıllarında müze kurmak için çalışmalara başlamış,
bunların dışında çevredeki eserleri toplamış ve bir araya getirmiştir.
Savaş sonrasında İzmir’in bir kısmının yakılıp yıkılması ve müze için
uygun bina bulunması güçleşmiştir. Aziz Ogan Basmane semtinde, Basmane
İstasyonuna yakın, Kapılar Mevkiinde yanmamış bir kilise (Ayavukla-Gözlü
Kilisesi) bulmuş ve bu binayı müze olarak kullanmıştır. Bundan sonra
müzenin zenginleştirilmesi için çalışmalar sürdürülmüş Balıkesir, Aydın,
Manisa, Denizli ve Muğla gibi çevre illerden de eserler getirilmiştir.
Aziz Ogan’ın başka bir görev için müzeden ayrılmasından sonra İzmir’in
tanınmış ailelerinden gazeteci ve yazar Selahattin Kantar müzeye müdür
olarak atanmıştır. Yeni müdür çalışmaları devam ettirmiş ve İzmir’de de
arkeolojik kazıları başlatmıştır.
İlk
müzede İnkılâp (Devrim) seksiyonu ile Etnografya seksiyonu ve kütüphane
kurulmuştur. Etnografya bölümünde tekke ve zaviyelerin kapatılmasından
sonra toplanan tarikat eşyaları, yazma eserler, Milas’taki Ahmet Gazi
Camisi’nden getirilen minber, Birgi Ulu Camisi’nden getirilmiş XVIII.
yüzyıla ait Kula, Uşak ve Gördes halıları ve Söke Balat Köyü’nden
Menteşeoğullarına ait mezar taşları sergilenmiştir. Ayrıca savaş
sırasında sahipleri bilinmeyen ambarlarda bulunan eşyalar arasından
seçilen kitaplar ve tablolarla da küçük bir galeri meydana
getirilmiştir.
Cumhuriyet dönemi valilerinden Kazım Dirik Paşa’nın eski eserlere merakı
ile de bu konuyla ilgili bir cemiyet kurulmuştur. Bu cemiyetin 1.
maddesine göre İzmir içerisinde ve İzmir bölgesinde mevcut olan Milli
övünç kaynağı taşınır ve taşınmaz mimari eserler ile çeşitli kavimlere
ait her çeşit anıtların eserlerin korunmasının yanı sıra halkın
bilgilendirilmesine ve yararlanmasına dönük yayınlar yapmak amacıyla
“İzmir ve Havalisi Asarı Atika Muhipleri Cemiyeti” kurulmuştur. Bundan
sonra kuruluş çalışmaları tamamlanan müze 15 Şubat 1927’de açılmıştır.
İzmir Müzesi’nin ilk rehberi Aziz Ogan tarafından 1927 yılında Türkçe ve
Fransızca, ikinci rehberi de 1932 yılında yayınlanmıştır. Cemiyet
bundan sonra Bergama ve Efes rehberlerini de hazırlamıştır.
****** İzmir’i ziyareti sırasında, 3 Şubat 1931’de İzmir Müzesi’ni
gezmiş ve müzenin hatıra defterine “İzmir Asarı Atika Müzesini gezdim.
Büyük himmet ve dikkatle istifadeli bir hale getirilmiş, memnun oldum”
ibaresini yazmıştır.
İzmir
Müzesi Ayavukla (Gözlü) Kilisesinin eserlerin çoğalması nedeni ile
yetersiz kalmış ve İzmir Fuar alanında ikinci arkeoloji müzesi 1951
yılında açılmıştır. Bundan sonra eserlerin daha da artması nedeni ile
Konak’ta Bahri Baba Parkı içerisinde 5000 m2’lik bir alanda yeni ve
modern bir müzenin yapımına başlanmış, bu müze 11 Şubat 1984’te ziyarete
açılmıştır.
İzmir Arkeoloji Müzesinde Aphrodisias, Milet, Magnesia, Tralles,
Bodrum-İassos, Stratonikeia, Bergama, Efes, Çandarlı, Notion, Claros,
Larissa, Kyme, Klazomenai, Bayraklı, Kolophon, Erythrai, Teos, Lebedos,
Phokaia, Panaztepe gibi örenyerlerinden çıkarılan eserlerle daha da
zenginleşmiştir. Müzede Prehistorik Çağlara ve MÖ. 3000’e tarihlenen
pişmiş toprak eserler ve buluntulara yer verilmiştir. Bunların arasında
Protogeometrik, Geometrik döneme ait keramikler, Arkaik dönemin kırmızı
ve siyah figürlü vazoları, Helenistik dönemin hydriaları, cam vazolar,
şişeler, masklar, çeşitli heykeller, eros heykelcikleri, Arkaik
Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait altın, gümüş ve değerli
taşlardan oluşan süs eşyaları, çeşitli dönemlere ait sikkeler, Arkaik
dönemden başlayarak Roma dönemi sonuna kadar tarihlenen çeşitli mermer
heykel, portre, büst ve masklar bulunmaktadır.
Müzenin arkeoloji bölümünde Erken Grek keramiklerinden Lebes Gamikos’u,
Terakota Pinaxs, Onpolos, Gutus, Alabastronlar, Aryballoslar, Dinoslar,
Lekanisler, Oinochoeler, Kylixler bulunmaktadır. Bunun yanı sıra İzmir
Ballıkuyu’dan bulunan mozaik pano, Efes’ten getirilen duvar panoları,
Kyme’den bulunmuş bronz atlet heykeli, Diademler, aynalar, Erythrae
(Ildırı) Kore heykeli, Claros’dan oturan adam heykeli, Selçuk
yakınındaki Belevi Mauseleum’undan erkek tasviri, İzmir’den Helenistik
heykeller onları tamamlamaktadır. Ayrıca Herakles, Asklepius,
Aphrodithe, Demeter, Nike, Hermes, Filezof, Rahibe, Athena heykelleri,
lahitler ve arslan heykelleri de müzede bulunmaktadır.
Müze bahçesinde ise Helenistik ve Roma dönemine ait mimari parçalar,
frizler, lahitler ve büyük ölçüdeki antik eserlere yer verilmiştir.
Halil Rıfat Paşa Caddesi No:4 Konak
Tel
0232) 489 07 96
Faks
0232) 483 06 11
Etnografya Müzesi (Merkez) İzmir
Halil Rıfat Paşa Caddesi’nde bulunan Etnografya Müzesi İzmir’in eski
sivil mimari örneklerinden birisidir. Neo-Klasik üslupta yapılmış olan
bu bina 1831 yılında vebalılara mahsus St.Roch Hastanesi olmuş,
Fransızlar tarafından onarılmış 1845’ten sonra fakir Hıristiyan
ailelerinin bakımına ayrılmıştır.
İzmir’in kurtuluşundan sonra terk edilen bu yapı Hıfzısıhha Müessesesi
ve Sağlık Müdürlüğü olarak kullanılmış, 1984 yılında da Etnografya
Müzesi olarak kullanılmak üzere Kültür Bakanlığı’na devredilmiştir.
İzmir Arkeoloji Müzesi’ne bitişik olan bu yapı zemin kat üzerine üç
katlı bir bina olup, bir ve ikinci katları teşhir salonlarına, üçüncü
katı da İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne ayrılmıştır. Müzede İzmir
ve yöresinin XIX. yüzyıl sosyal yaşamından eserlere yer verilmiştir. Bu
nedenle de yöresel tenekecilik, çömlekçilik, nalıncılık, göz
boncukçuluğu, tahta baskıcılık, halı dokumacılık, urgancılık, keçecilik
ve saraciye gibi el sanatları burada sergilenmiş ve tanıtılmıştır.
Müzenin birinci katında XIX. yüzyıl konuk odası, el işlemeleri, hamam
takımları, göz boncuğu fırını ve burada yapılan boncuk örnekleri,
İzmir’in ilk Türk eczanesi olan İttihat Eczanesi canlandırılmıştır.
Ayrıca İzmir’in meşhur şerbeti Demirhindi ile ilgili bir bölüme de yer
verilmiştir. Bunların yanı sıra halk oyunları, deve ve deve güreşleri,
efe ve efe giysileri ile para keseleri, sedef kakma eşyalar ve cam
işleri de burada sergilenmiştir.
Müzenin ikinci katında İzmir yöresine özgü XIX. yüzyıl gelin odası
bulunmaktadır. Burada vitrinler içerisinde gelinlikler, gelin başları,
kadın süs eşyaları sergilenmiştir. Bunların yanı sıra yöresel oturma ve
sünnet odaları da görülmektedir. Yöresel mutfak eşyaları, Osmanlı devri
sikkeleri, el yazmaları, kitaplar ve yazı takımları da onları
tamamlamaktadır.
Halil Rıfat Paşa Caddesi 3.Konak
Tel : (0232) 489 07 96
****** Müzesi (Merkez) İzmir
1.Kordon (****** Caddesi)’da bulunan ve eski İzmir sivil mimari
örneklerinden biri olan bu yapıyı 1875–1880 yıllarında halı tüccarlığı
yapan Ermeni asıllı Takvor isimli bir kişi konut olarak yaptırmıştır.
İki katlı olan bu yapı İzmir’in kurtuluşu sırasında 9 Eylül 1922’de terk
edilmiş ve daha sonra bir süre İzmir’e giren Türk ordusunun karargâhı
olarak kullanılmıştır. İzmir’de 17 Şubat 1923’te İktisat Kongresi
yapıldığı sırada ****** çalışmalarını burada sürdürmüştür. Kongrenin
bitiminden sonra yapıyı hazine Naim Bey isimli bir kişiye otel olarak
kullanılmak üzere kiralamıştır. ****** İzmir’e geldikçe İsmet İnönü ile
birlikte Naim Palas isimli bu otelde kalmıştır.
İzmir Belediyesi 13 Ekim 1926’da bu yapıyı satın almış ve içerisindeki
eşyalarla birlikte ******’e hediye etmiştir. ******’ün ölümünden sonra
yapı veraset yoluyla kız kardeşi Makbule Baysan’a geçmiştir. Bundan
sonraki yıllarda İzmir Belediyesi ******’ün kaldığı bu yapıyı müze
yapmak üzere kamulaştırmış ve müze ******’ün İzmir’e gelişinin 19.
yılına rastlayan 11 Eylül 1941’de törenle ziyarete açılmıştır.
Müze 5 Ekim 1962 tarihinden itibaren ****** İl Halk Kütüphanesi ve
İzmir Şehri ****** Müzesi ismi ile hizmet vermiştir. Başbakanlık Kültür
Müsteşarlığı 28 Aralık 1972’de yapının mülkiyetini İzmir Arkeoloji
Müzesi’ne vermiştir. Bundan sonra yapı restore edilmiş, yeniden
düzenlenerek 29 Ekim 1978’de ****** ve Etnografya Müzesi olarak
ziyarete açılmıştır. Müzedeki etnografik eserlerin 13 Mayıs 1988’de
açılan yeni etnografya müzesine taşınmasından sonra da müzenin ismi
****** Müzesi olmuştur.
Neo-Klasik üsluptaki bu yapı bodrum, zemin, birinci kat ve çatı katından
meydana gelmiştir. Kâgir yapı 582 m2’lik bir alanı kaplamakta olup,
dikdörtgen planlıdır. Arka cephesi revaklı olup, birinci katta bir
cumbası bulunmaktadır. Müzenin zemin katı mermer plakalarla kaplıdır.
Müzenin zemin katında 34.5 m2’lik Uşak halısı, nişler içerisinde mermer
heykeller, büyük boy kristal bir ayna ve ****** büstü bulunmaktadır.
Birinci kata çıkan merdivenlerin başında iki adet tunçtan şövalye
heykeli, merdiven sahanlığında da büyük bir ****** portresi
bulunmaktadır.
Müzenin birinci katı ******’e ayrılmıştır. Burada toplantı salonu,
******’ün çalışma odası ile yatak odası, misafir odası, berber odası,
muhafız odası, kabul odası, bekleme odası, kütüphane, yemek odası ve
banyo bulunmaktadır. Toplantı salonunun ortasında yeşil çuha örtülü bir
rulet masası ile etrafında 12 sandalyeli bir masa bulunmaktadır. Yatak
odasında maun bir karyola iki komedin, iki kadife koltuk, bir kanepe,
bir şezlong, bir markiz ve üç dolap bulunmaktadır. Çalışma odasında ise
meşe kaplama çalışma masası ve üzerinde ******’ün kullandığı yazı
takımları, ayrıca çeşitli heykeller, vazolar ve yağlı boya tablolara yer
verilmiştir.
1.Kordon (****** Caddesi) No:24 Alsancak
Tel : (0232) 464 80 85
Faks: (0232) 446 82 58
Devlet Resim ve Heykel Müzesi (Merkez) İzmir
Mithat Paşa Caddesi’nde bulunan Devlet Resim Heykel Müzesi ilk kez
Kültür Park içerisinde 9 Eylül 1952’de galeri olarak açılmış, daha sonra
da ****** Bulvarı’ndaki yeni yerine taşınmıştır. Günümüzde Devlet
Resim ve Heykel Müzesi Kültür ve Turizm Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel
Müdürlüğü yönetimindedir.
İzmir’de plastik sanatlar alanında yapılan ilk çalışma olan bu galeride
İzmirli sanatçılar eserlerini sergileme olanağını bulmuşlardır. Bunun
yanı sıra galeride amatörlere yönelik resim kursları da
düzenlenmektedir. Bu galeri 1973 yılında Turgut Pura’nın çabaları ile
müzeye dönüşmüş, Konak Mithat Paşa Caddesi’ndeki bugünkü yerine
taşınmıştır. Müzenin zengin bir resim ve heykel koleksiyonları
bulunmaktadır.
Müzede Tanzimat’tan günümüze kadar gelen Türk sanatçılarına ait toplam
348 adet resim ile 31 adet heykel ve seramik bulunmaktadır. Bu
koleksiyonların başında Şeker Ahmet Paşa, Hoca Ali Rıza, Hikmet Onat ve
İbrahim Çallı gibi resim ustalarının eserleri gelmektedir.
Müzenin teşhir ve sergi salonları dışında bir ihtisas kütüphanesi, iki
galerisi ile sanat atölyeleri bulunmaktadır. Burada açılan kurslara iki
yıl devam eden kursiyerlere sertifika verilmektedir.
Mithat Paşa Cad. No:9 Konak
Tel : (0232) 446 57 71
Faks : (0232) 441 05 26
İzmir Tarih Ve Sanat Müzesi (Merkez) İzmir
Kültürpark’ta bulunan Tarih ve Sanat Müzesi İzmir Belediyesi ile Kültür
ve Turizm Bakanlığı arasında yapılan bir protokol uyarınca 2004 yılında
kurulmuştur. İzmir Belediye Başkanı Ahmet Piriştina’nın çabaları ile
kurulan bu müzedeki eserlerin bir kısmı protokol uyarınca İzmir
Arkeoloji Müzesi’nden buraya getirilmiştir. Müze İzmir Arkeoloji Müzesi
yönetimindedir.
Müzede taş eserler, seramik ve değerli eserler olmak üzere üç ayrı bölüm
bulunmaktadır. Bu eserlerin büyük bir kısmı İzmir ve çevresindeki
kazılarda ele geçmiştir.
Taş eserler bölümü müzenin zemin katında bulunmakta olup, burada Arkaik,
Klasik, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait heykeltıraşi eserler
ile mimari parçalar sergilenmiştir. Bu eserlerin sergilendiği salonun
bir bölümü Smyrna’ya ayrılmış burada Smyrna heykeltıraşlık Okulunun
eserleri ile onun etkisi altında yapılan eserler sergilenmektedir.
Ayrıca Helenistik ve Roma çağına ait yöresel özellikler taşıyan farklı
lahit ve mezar stelleri de iki ayrı mekânda sergilenmektedir. Müzede
Agoraya ayrılan bölümde Agoradan çıkarılan heykeltıraşi ve mimari
eserler ile yazıtlar ayrı bir bölümü meydana getirmiştir. Bunun yanı
sıra zemin kattaki iki salon olimpiyat oyunlarına ve gladyatör
dövüşlerine ait eserlere ayrılmıştır. Burada teşhir edilen eserlerden ve
yazıtlardan bu tür oyunların İzmir yöresinde uzun süre yapıldığı da
anlaşılmaktadır.
Müzenin
ikinci katı Miletos, Metropolis ve Aphrodisias gibi antik kentlerden
çıkarılan eserlere ayrılmıştır. Burada mitolojik tanrı, tanrıça,
imparator ve kahramanlara ait heykeller sergilenmektedir.
Müzenin seramik eserler bölümünde Prehistorik Dönemden başlayarak Bizans
dönemine kadar ulaşan uzun bir zaman süreci içerisinde yapılmış olan
keramikler sergilenmektedir. Bunların büyük çoğunluğu İzmir yöresindeki
antik kentlerde yapılan kazılarda ortaya çıkan eserlerdir. Tarih boyunca
önemli bir ticaret merkezi olan İzmir’e kara ve deniz yolu ile
getirilmiş diğer kültürlere ait keramiklere de burada yer verilmiştir.
Müzenin üst katı Bayraklı kazılarına ayrılmış ve 7000 yıllık geçmişi
olan bu yerleşim alanına ait keramikler kronolojik olarak burada
sergilenmiştir.
Müzenin kıymetli eserler bölümünde İzmir ve yöresine ait MÖ. VI.
yüzyıldan başlayarak Osmanlı döneminin sonlarına kadar gelen zaman
süreci içerisinde basılmış altın, gümüş ve bronz sikkeler yer
almaktadır. Bu bölümün bulunduğu salonun ortasındaki kapalı mekân hazine
dairesine ayrılmıştır. Burada Erken Tunç Çağından Bizans döneminin
sonuna kadar tarihlenen altın, gümüş ve değerli taşlardan oluşan takılar
sergilenmiştir. Bunların yanında da pişmiş toprak, cam ve maden eserler
ayrı vitrinler içerisinde teşhir edilmiştir.
Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi (APİKAM) (Merkez) İzmir
Kent Arşivi ve Müzesi, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı merhum Ahmet
Piriştina’nın 1999 yılındaki seçimlere girerken hazırladığı bildirgede,
yapmayı taahhüt ettiği projeler arasında bulunuyordu. Bu projenin
uygulanmasına, arşiv ve müzenin bilimsel kriterlere göre yapılandırma
projesi 2000 yılında başlatıldı. Araştırma merkezine yer olarak da 1932
yılında inşa edilen İzmir İtfaiyesi Merkez Binası seçildi.
Mimarı Mesut Özok olan İtfaiye binası 1930–1932 yılları arasında
yapılmış olup, Cumhuriyet döneminin mimari özelliklerini taşımaktadır.
Kent Arşivi ve Müzesi’nin ortaya çıkmasında Ahmet Piriştina’nın büyük
emeği ve desteği bulunmaktadır. Kentsel hizmet üretme bakımından yeni
bir anlayışı da temsil eden bu müzeye merhum belediye başkanının özel
ilgi ve katkısı nedeniyle İzmir Büyükşehir Belediye Meclisi tarafından
ismi, Ahmet Piriştina Kent Arşivi ve Müzesi (APİKAM) olarak
değiştirilmiştir.
İtfaiye binasının restorasyonuna 8 Şubat 2002’de başlanmış, restorasyon
ve sergi çalışmaları tamamlandıktan sonra da 10 Ocak 2004’te de ziyarete
açılmıştır. Bugün Kent Müzesi Arşivi ve Müzesi olan bu binada 1932’den
2001 yılına kadar geçen zaman sürecini arşiv ve görsel olarak tanıtan
belgeler bulunmaktadır.
Müze APİKAM’ın zemin katında yer almaktadır. Kent Müzesi, kentin görsel
tarihini yansıtan ve belirli zaman aralıkları ile yenilenen sergilerin
düzenlendiği kültürel bir kuruluştur. Müzedeki sergiler, günümüz
müzecilik anlayışını göz önünde bulundurarak “Okunur Müze” tarzında
tasarlanmakta; bunun yanı sıra objelerle de zenginleştirilmektedir.
İzmir Ticaret Tarihi Müzesi (Merkez) İzmir
Ticaret Odası, İzmir yöresinin tarih boyunca önemli bir ticaret merkezi
olması ve aynı zamanda da kara ve deniz ticaretinin ana merkezi
konumunda oluşunu göz önünde bulundurarak, İzmir Ticaret Odası Müzesi'ni
kurmuştur.
Tarih boyunca önemli bir ticaret merkezi olan İzmir’de Cumhuriyetin
kuruluşunda ****** tarafından 1923 yılında İktisat Kongresi düzenlenmiş
ve bu kongrede yeni Türk Cumhuriyetinin ekonomik temelleri atılmıştır.
Bu yönden Ticaret Odası Müzesi ayrı bir önem taşımaktadır.
Müzenin girişinde MS. I. yüzyıla ait Roma ticaret gemisi maketine yer
verilmiştir. Ayrıca antik çağlarda gemilerdeki yük taşımacılığında ve
geminin dengelenmesinde kullanılan amphoraların istiflenme biçimleri de
gösterilmiştir. Müzeyi ortadan ikiye bölen bu geminin sol tarafında
XVII. Yüzyıldaki İzmir’in maketine yer verilmiştir. Buradaki vitrinler
içerisinde de Prehistorik, Arkaik, Helenistik, Roma ve Bizans
dönemlerine ait pişmiş topraklar, keramikler ve heykeller
sergilenmiştir. Ayrıca kandiller, metal ağırlıklar, mühürler ve çeşitli
cam eşyalar ile elektron, altın, gümüş ve bronz sikke koleksiyonları da
onları tamamlamıştır.
Müze duvarlarında bilgi panolarına yer verilmiş, burada Anadolu
Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi İzmir ticareti ile ilgili
fotoğraf ve çizimler ile yörenin ticaret tarihi anlatılmıştır. İzmir’in
Müslüman, çeşitli dinlere mensup toplumlar ve yabancı devletler ile
birlikte ortaklaşa yapmış oldukları ticaret burada detayları ile gözler
önüne serilmiştir. Bunun yanı sıra XIX. yüzyıla ait bir harita üzerinde
de kara ve ticaret yolları, İzmir-Aydın ve İzmir-Kasaba demir yolları
gösterilmiştir. ******’ün İzmir’de düzenlediği İktisat Kongresi’ne ait
fotoğraflar da yine duvardaki panolar üzerinde yer almaktadır.
Selçuk Yaşar Resim Müzesi (Merkez) İzmir
Alsancak, Cumhuriyet Bulvarı’nda Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı
tarafından restore edilen eski bir İzmir evinde 1985 yılında Selçuk
Yaşar Resim Müzesi kurulmuştur.
Özel bir resim müzesi olan bu müzenin her yıl düzenlediği resim
yarışmalarında ödül alan tablolar ve bunun dışındaki sanatçılardan satın
alınan resimlerle önemli bir koleksiyon oluşturulmuştur.
Müzenin sergi salonu dışında alt katta da her yıl periyodik resim sergileri düzenlenmektedir.
Cumhuriyet Bulvarı No.252 Alsancak
Tel: (0232) 422 65 32
Bergama Müzesi (Bergama) İzmir
ili Bergama ilçesinde Carl Humman ve Alexander Conze yönetiminde 1878
yılında Bergama'da başlayan arkeolojik kazıların sonucunda, 1900–1913
yıllarında akropolde yapılan kazılar sırasında bugünkü Alman Kazı Evi
yanında bir depo müzesi yapılmıştır. Bu depo Türkiye’deki arkeolojik
eserlerin toplandığı depolardan birisidir.
I.Dünya Savaşı nedeniyle Bergama kazılarına ara verilmiş, savaşın
bitiminden sonra Theodor Wiegand başkanlığında kazılara 1927 yılında
yeniden başlanmıştır. Bu dönemde Akropol kazılarının yanı sıra
Asklepieion kazıları da başlamıştır. Her iki kazıda çıkan çok sayıda
eserden ötürü yeni bir müze binasına gereksinim duyulmuştur. Mareşal
Fevzi Çakmak 1932 yılında Bergama’ya gelmiş ve konu ile ilgilenerek yeni
bir müze kurulması için gereken emri vermiştir. Bunun üzerine
Türk-Alman işbirliği ile bugünkü müzenin olduğu, Cumhuriyet
Caddesi’ndeki mezarlık alanı müze için uygun görülmüştür.
Müze yapım çalışmalarına Bruno Meyer ve Harold Hanson’un projesi
uyarınca 1933 yılında başlanmıştır. İzmir Genel Valisi Kazım Dirik’in de
katkısı ile devam eden çalışmaları ****** Bergama’yı 13 Nisan
1934’teki ziyareti sırasında görmüştür. Bergama Müzesi’nin yapımı
tamamlandıktan sonra İzmir Valisi Fazlı Güleç tarafından 30 Ekim 1936’da
ziyarete açılmıştır. Bergama Müzesi 1937 yılında Müdürlük haline
getirilmiş ve müzenin müdürlüğüne de Bergama ile ilgili araştırma ve
yayınları olan Osman Bayatlı atanmıştır. Osman Bayatlı 30 yıl müze
müdürü olarak hizmet etmiş ve bundan sonra da yaş haddinden emekliye
ayrılmıştır.
Müze
binası antik yapılardan da etkilenerek dikdörtgen bir avlu, bu avlunun
etrafında enlemesine dikdörtgen iki teşhir salonundan meydana gelmiştir.
Müze avlusu açık hava müzesi olarak düzenlenmiştir. Müzenin arka kısmı
ile diğer yanına sonraki yıllarda yönetim, depo, laboratuar, fotoğraf ve
arşiv birimleri eklenmiştir.
Bergama yöresine özgü etnografik eserler de müze ek binasının 1979 yılında yapımından sonra buraya taşınmıştır.
Bergama Müzesi’nde Erken Tunç Dönemden başlayarak Bizans dönemi sonuna
kadar tarihlenen çeşitli eserler sergilenmektedir. Bunların büyük
çoğunluğu Bergama yöresindeki kazılarda ortaya çıkarılmıştır. Antik
Çağ’ın Pergamon heykeltıraşlık ekolüne ait çeşitli heykeller ve Roma
dönemi kopyaları burada sergilenmektedir. Bunların yanı sıra Pitane ve
Gryneion’dan gelen Arkaik dönem buluntuları Myrina terakotaları, MÖ.
VI.-MS. III. yüzyıllar arasına tarihlenen mezar stelleri, Roma dönemi
heykelleri, mimari parçalar ile daha önce Berlin’e götürülmüş bulunan
Pergamon Zeus Sunağı’nın bir maketi burada sergilenmektedir. Ayrıca Yrd.
Doç.Dr. Ahmet Yaraş’ın Allionai’de yapmış olduğu kazılarda ortaya
çıkardığı Nymphe heykeli, Roma büstü ve küçük buluntular da burada
sergilenmektedir.
Müzenin etnografik eserler bölümünde ise yöreye özgü halı, kilim,
Yuntdağ, Yağcıbedir, Kozak ve Bergama düz dokumaları, kumaşları ve
çeşitli el işleri ile günlük yaşamda kullanılan eşyalar, ateşli ve
kesici silahlar ile yazmalar bulunmaktadır.
Zafer Mahallesi, Cumhuriyet Caddesi No:6
Tel : (0232) 631 28 83
Faks: (0232) 631 07 77
Demiryolları Müze ve Sanat Galerisi (Selçuk) İzmir
ili Selçuk ilçesi DDY İşletmeler Genel Müdürlüğü yönetiminde olan bu
müze, İngilizler tarafından 1856–1858 yılında yapılmış olan iki katlı
bir yapıda bulunmaktadır. Müze binası iki hol ve dokuz odadan meydana
gelmiştir. Yapının giriş katı sanat galerisi olarak düzenlenmiş, üst
katında da müze bölümü yer almıştır.
Müzede XIX. yüzyılda kullanılmış olan lokomotif ve vagonların
kimliklerini yansıtan plakalar, demiryollarının kuruluşundan bu yana
kullanılan buharlı lokomotiflerin parçaları, hareket ve yol fenerleri,
yol ölçü aletleri, büro malzemeleri ve demiryolculuğunda Türkiye’de ilk
defa kullanılan telefon ve telem sistemleri, buharlı lokomotif maketi,
çeşitli lokomotifler sergilenmektedir. Ayrıca ******’e ait fotoğraflar
başta olmak üzere demiryollarını konu alan diğer fotoğraflara da yer
verilmiştir.
DDY İşletmeler Genel Müdürlüğü Çamlık, Selçuk
Tel : (0232) 258 31 31/4520
Faks : (0232) 463 16 22
Efes Müzesi (Selçuk) İzmir
ili Selçuk ilçesinde bir müze kurulması düşüncesi XIX. yüzyılın
sonlarında yörede başlayan demiryolu inşaatı sırasında ortaya çıkan
eserlerin ve daha sonra da yörede yapılan kazılarla birlikte
başlamıştır.
Aydın-İzmir demiryolu inşaatı sırasında Selçuk’ta (Ayasuluk) bazı eski
eserlerin ortaya çıkması üzerine İzmir Demiryolu Müdürü De Larke Osmanlı
sadrazamlığına bir yazı yazarak bulunan eserlerin kaybolmaması ve
korunması için başvurmuş ve burada bir müze kurulmasını istemiştir:
“Ekselans
Eski Grek şehri Efes’te Ayasuluk civarında yaptığımız demiryolu
çalışmaları sırasında, üzerinde yazılar olan işlenmiş mermer bir blok
bulduk. Eski bir şatoya ait olan bu buluntular demiryolu şirketi
emrindeyse de anlaşma gereğince sizin iradeniz altında olması gerekir.
Yolun inşasına devam edebilmek için kale duvarını kesmek zorunda kaldık.
Buradan daha birçok şeyler bulacağımıza eminim. Bu eşyalardan hiç biri
kaçırılmak amacı ile çalınmamıştır.
Demiryolunu ziyarete gelen Avrupalıların gözü önünde ve onların teşvik
için bir müze oluşturulduğu halde, kaza müdürü haberim olmadan onları
kaldırtmıştır. Bizim çalışmalarımızı da yarıda kesmiştir.
Eğer
bu eşyalar cahil Grek kasabalılarının eline geçerse, orada bir hazine
bulmak ümidi ile bunları yok edeceklerdir. Tren yolu deseni olan S.M.S
çok kıymetli olmasına rağmen şirketin hakkı gasp edilmiştir.
Sizinle konuşmaktan çok memnunum ve zamanla birçok enteresan şeylerin
bulunacağını ümit ediyoruz. Bu değerli eşyaların bulunduğu müzenin,
benim gözetimim altında kurulmasını saygılarımla rica ederim. De Larke”
Bundan sonra bu yazı üzerine sadrazamlık tarafından padişahlık makamına 6
Temmuz 1863 yılında konu ile ilgili bir yazı yazılmıştır:
“Meclisi Vala tarafından sunulan mazbatadan anlaşıldığı gibi Ayasuluk
civarında inşa olunan demiryolu üzerinde bulunan harap kale duvarı ile
köprü yakınlarında yazılı ve işlenmiş bir takım mermer taşlar
bulunmuştur. Bunların antlaşma esaslarına göre Osmanlı Devletine iadesi
gerekir. Fakat çıkan eserler o kadar değerli şeyler olmadığından İzmir
Demiryolu Müdürü Mösyö De Larke’nin Osmanlı Devletine olan dilekçesi
üzerine, yolun geçeceği yerde bir müzenin kurulmasının isabetli olacağı
anlaşılmıştır. Bu eserlerin içinde, eğer kıymetli şeyler olursa
İstanbul’a gönderilmek üzere, Mösyö De Larke’nin nezaretinde bir müzenin
kurulmasına izin verilmesi hususunda İzmir Valisi Paşa Hazretlerine ve
demiryolu komiseri Miralay Reşat Bey’e, aynı zamanda Ticaret Nezareti’ne
de bilgi verilmesi ve bu hususta yüksek emirlerinize göre hareket
olunacağı beyan olunur.”
Bu yazının üzerine 7 Temmuz 1863’te padişah emrinde; “Sadaret teskeresi
padişaha sunulmuş, konu edilen hususlar uygun görüldüğünden, İzmir
Valisine, demiryolu komiserine ve Ticaret Bakanlığı’na bilgi verilmesi
ve gereğinin yapılması” istenmiştir. Ancak Türkiye’de müzecilik
çalışmaları daha henüz başlamadığından Selçuk’ta bir müze
kurulamamıştır.
Cumhuriyet döneminde Selçuk-Efes’te bulunan antik buluntular toplanarak
yerel bir müze haline getirilmesi düşüncesi ilk defa 1929–1930
yıllarında ortaya atılmıştır. Dönemin İzmir Valisi Kazım Dirik’in
başkanı bulunduğu İzmir Asarı Atika Muhipleri Cemiyeti aldığı bir
kararla burada bir müze kurdular. Ancak bu müze depo niteliğinden olmaya
gidemedi.
Selçuk’ta 1960–1964 yıllarında yapılan yeni müze binasının teşhir ve
tanzimi işleri yapıldıktan sonra 7 Kasım 1964’te ziyarete açıldı.
Müzenin plan ve projelerinin hazırlanmasında Avusturya Arkeoloji
Enstitüsü’nden Prof. Dr. Franz Miltner’in de yardımları olmuştur. Bundan
sonra müzeye 1976 yılında yeni bir bölüm eklenmiş ve müze daha da
genişletilmiştir.
Efes
Müzesi, Efes ve çevresindeki Prehistorik, Miken, Arkaik, Klasik,
Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemine ait eserleri bir
araya getirmiştir. Müzedeki belli başlı eserler arasında Efes Artemis
heykeli, yunuslu Eros, tavşanlı Eros, Eros başı, Priapos heykeli, mermer
Artemis heykeli, Mısırlı rahip heykeli, İsia heykeli, çeşitli mitolojik
tanrı heykelleri ve Sokrates başı bulunmaktadır. Bunun yanı sıra Efes
Müzesi’nde sergilenen eserler kentin buluntu yerlerine göre
gruplandırılmıştır. Örneğin, peristilli ev tipinin en gelişmiş örneği
olan Yamaç Evler ve ev buluntuları salonunda tıp ve kozmetik aletler,
takılar, ağırlıklar, aydınlanma araçları, müzik ve dokuma araçları, ev
kültü ve çeşitli yapılarda dekoratif olarak kullanılan heykelcikler,
imparator ve tanrı heykelleri, büstler, mobilyalar bulunmaktadır.
Salonun bir bölümünde Efes Yamaç Evler'den Sokrates Odası olarak bilinen
bir oda fresk, mozaik ve çeşitli mobilyalardan oluşan dekoru içinde
foto-mankenler ile düzenlenmiştir.
Müzenin Artemis salonunda, Artemis heykelleri ile Artemis mabedi ve
sunağında bulunan eserler sergilenmiştir. Aynı zamanda burada arslan
başı, Artemis tapınağının başrahibinin heykelleri ile altın, gümüş ve
fildişi buluntular, torsolar sergilenmiştir.
Müzenin Çeşme buluntuları salonunda Roma döneminde yapılmış olan Zeus
başı, Aphrodite heykeli, dinlenen savaşçı heykeli, Polyphemos heykel
grubu, Augustus Mabedinin alınlığındaki heykel grubu, Pollio çeşmesinin
havuz kenarı bulunmaktadır.
Müzenin İmparator Kültleri salonunda Efes’in en önemli anıtlarından biri
olan Parth Anıtı yakın tarihlerde ortaya çıkarılan kabartmalar ve
Viyana’dan getirilen bu anıtlara ait kabartma mulâjları
sergilenmektedir. Roma İmparatorluk Döneminde altın çağını yaşayan
Efes’teki kazılarda ortaya çıkarılan heykeller, portreler, Hadrianus
Mabedine ait frizler de sergilenmektedir. Yeni buluntu salonunda ise
Efes’e 15 km. uzaklıktaki Claros Apollon Kutsal Alanı’nda 1902–1997
yıllarında yapılan kazılarda ortaya çıkarılan buluntular
sergilenmektedir.
Müzenin
orta bahçesinde müze ile bütünlük oluşturan arasta bölümünde ise eski
Türk kasabalarındaki ticaret yaşamı ve kaybolmaya yüz tutan çeşitli el
sanatları da sergilenmiştir. Bunların arasında yaşamda önemli yer tutan
tahıl öğütme sistemi ve gelişimi ile çeşitli tiplerde urganlar, tartı
aletleri, kasaba berberi, gülyağı üretimi, bakırcılık ve gözboncuğu
yapımını içeren arastanın tematik bölümleri de dikkati çekmektedir.
Avludaki güney duvarı üzerinde bulunan alınlıkta Efes Augustus veya İsis
tapınağı alınlıklarının benzerleri, Belevi Mezar Anıtı’ndan getirilen
büyük bir lahit bulunmaktadır.
Müzenin ayrı bir bölümünde Antik Çağ’lardan başlayarak Osmanlı dönemini
de kapsayan elektronlar, altın, gümüş, bakır sikkeler, takılar da
sergilenmektedir.
Müze avlusunda ise büyük ölçüde mimari parçalar ile lahit ve steller teşhir edilmektedir.
Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürü merhum Hikmet Gürçay’ın isminin
verildiği galeride de günümüz sanatçılarının eserleri periyodik olarak
sergilenmektedir.
Efes Müzesi’nin arka sokağındaki XIV. yüzyıla tarihlendirilen eski bir
Türk evi restore edilmiş ve burası küçük bir kitaplığa dönüştürülmüştür.
Ayrıca kentin Aşağı Agorası’ndaki antik dükkânlardan birisi de restore
edildikten sonra görme engelliler için küçük bir müzeye
dönüştürülmüştür. Burada müzedeki bazı eserlerin kopyaları ile
orijinalleri sergilenmektedir.
Efes Müzesi’nin bitişiğinde bulunan ve müze tarafından 1969–1972
yıllarında restore edilen Saadet Hatun Hamamı’nın kitabesi günümüze
gelememiştir. Yapı üslubundan XVI. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır.
Moloz taş ve tuğladan yapılan hamam soyunmalık, ılıklık ve sıcaklık
bölümlerinden meydana gelmiştir.
Günümüzde bu hamam müzenin etnografik bölümünü oluşturmaktadır. Bu
bölümde eski ticaret yollarının üzerinde bulunduğu Selçuk’taki XIV.
yüzyıldan günümüze kadar gelebilen günlük yaşam ile ilgili eserlere yer
verilmiştir.
****** Mahallesi Kuşadası Caddesi Selçuk
Tel
0232) 892 60 10
Faks
0232) 892 70 02
Çetin Kültür Köyü Müzesi (Selçuk) İzmir ili Selçuk ilçesinde, Pamucak-Seferihisar-Kuşadası kavşağına yakın
Arvalya Mevkii’nde, öğretmen Ayhan Çetin ve eşi Nazmiye Çetin
tarafından yöresel bebek ve maketlerden oluşan özel bir oyuncak bebek
müzesi 1980 yılında ziyarete açılmıştır.
Müzede bebek örnekleri, maketler ve heykeller bulunmaktadır. Bunlar Batı
Anadolu köylerinin günlük yaşantısını örf ve adetleri ile çocuk
oyunlarını yansıtmaktadır. Ayrıca müze Kurtuluş Savaşı’nda cephedeki
durum, cephe gerisindeki viran olmuş, yokluk içindeki köyler, cepheye
yiyecek ve cephane taşıyan konvoylar, Elif’in Kağnısı gibi
kompozisyonlara yer verilmiştir. Bunun yanı sıra Anadolu’nun değişik
yörelerinden Silifke, Ağrı kadın, Ege kadın, Ege zeybek gibi folklor
ekipleri, Ye kürküm ye, parayı veren düdüğü çalar gibi Nasrettin hoca
fıkraları ve taş devrini anlatan bir kompozisyonlar da onları
tamamlamaktadır. Ayrıca yöresel kız beğenme, kız isteme, düğün, nişan,
saya gezme, asker uğurlama, kurban alımı, şişe vurma, ayı oynatma,
sünnet gibi örf ve adetler ve telden araba ve oyuncak yapma, koyun
gütme, tarla sürme, ekin işleme, avcılık, değirmencilik, demircilik,
tenekecilik, yağhane, bakkaliye, marangoz, testicilik, nalbantlık,
kadınların kış hazırlıkları, koyun kırkma, koyun sağma, halı ve kilim
dokuma, çerçiden alışveriş, kervandan alışveriş, camii, eve su taşıma
gibi konular en ince detayına kadar işlenmiştir.
Müzedeki tüm eserler 300 m2’lik bir alana yayılmıştır. Müzeyi kuran
Ayhan Çetin ve eşi Nazmiye Çetin 1980’li yıllardan beri sürdürdükleri
çalışmalarının ürünlerini burada sergilemişlerdir. Kompozisyonlardaki
figürler ve resimleri Ayhan Çetin, kıyafetler ve aksesuarları ise
Nazmiye Çetin yapmıştır.
Tel: (0232) 893 13 79
Çeşme Müzesi (Çeşme) İzmir
ili Çeşme ilçesinde, Sultan II. Beyazıt döneminde 1508’de yaptırılmış
olan kale günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir. Bu kaleyi Aydın Valisi
Mir Haydar Mimar Ahmet oğlu Mehmet’e yaptırmıştır.
Çeşme Kalesi, Barbaros Kulesi 1965 yılında müzeye dönüştürülmüştür.
Müzede teşhir edilen eserlerin büyük çoğunluğu İstanbul Topkapı Sarayı
Müzesi’nden getirilen ateşli ve kesici silahlardan oluşmaktadır.
Başlangıçta Kale Müze olan bu yapı çevredeki 1964 yılından beri kazısı
devam eden Erythrai (Ildırı) antik kentinden getirilen buluntu ve
kalıntılarla arkeoloji müzesine dönüşmüştür. Müzede bulunan silahlar
yapıdaki aşırı nem dolayısı ile oksitlenmiş, bozulmaya başlatınca da
İzmir Arkeoloji Müzesi ile Ödemiş Müzesi’ne devredilmiştir.
Müzede pişmiş toprak eserlerin yanı sıra mermer heykeller, amphoralar,
gümüş ve bronz sikkelerden, altın varaklardan oluşan koleksiyonlar
bulunmaktadır. Müzedeki eserlerin büyük çoğunluğu Helenistik ve Roma
dönemlerine tarihlendirilmektedir.
Beyazıt Caddesi Kale Sokak 1.Çeşme
Tel : (0232) 712 66 09
Tire Müzesi (Tire) İzmir ili Tire ilçesinde müzecilik çalışmaları ilk defa halkevleri
müzecilik kolu tarafından 1936 yılında başlamıştır. Tire Müzesi ilk
olarak İmaret Camisi’nde kurulmuş ve 1971 yılında da yeni yapılan
binasına geçmiştir.
Müze koleksiyonlarını arkeolojik ve yöresel etnografik eserler
oluşturmaktadır. Eserlerin büyük çoğunluğunu Roma, Bizans ve Osmanlı
eserleri meydana getirmiştir. Müzenin arkeoloji bölümünde MÖ.
3500-MS.1100 yıllarına tarihlenen heykeller, steller, mermer masa
ayakları, mermer ve pişmiş topraktan lahitler, cam eserler, pişmiş
topraktan yağ kandilleri sergilenmektedir. Bunların yanı sıra kronolojik
olarak elektron, altın, gümüş ve bronz sikkeler, ziynet eşyaları ayrı
vitrinler içerisinde sergilenmektedir.
Müzenin etnografya salonunda ise, el yazması Kuranlar, dergâh eşyaları,
yazı takımları, yöresel giysiler, karyola takımları, çeyiz sandıkları,
nalınlar, hamam ve şifa tasları, kesici ve ateşli silahlar, Avrupa
kökenli olup, Osmanlı döneminde kullanılan seramikler, çeşitli tablolar,
vitraylar, halı ve kilimler bulunmaktadır. Ayrıca Çanakkale
seramiklerinden oluşan bir koleksiyon da burada bulunmaktadır.
Müzenin bahçesinde de büyük ölçüdeki mimari parçalar ile lahit ve siteler teşhir edilmektedir.
Samizade Meydanı NO:10 Tire
Tel : (0232) 512 18 60
Faks : (0232) 512 18 62
Ödemiş Müzesi (Ödemiş) İzmir
ili Ödemiş ilçesinde müze kurulmasına ilk defa 1974 yılında
başlanmıştır. Bunun için eski eser koleksiyoncularından Mutahhar Başoğlu
1816 m2’lik ve 956 m2’lik toplam 2772 m2’lik arsasını müze yapılmak
üzere hazineye bağışlamıştır.
Müze binasının yapımına 1977 yılında başlanmış ve 1983 yılında da müze
ziyarete açılmıştır. Ödemiş yöresinde bulunan eserler daha önce İzmir
Arkeoloji Müzesi ile Tire Arkeoloji Müzesi’nde koruma altına alınmış
bulunuyordu. Ödemiş Müzesi’nin yapılmasından sonra bu eserler her iki
müzeden de geri alınmış, ayrıca teşhirde bütünlüğü sağlamak amacıyla da
diğer müzeden de eserler getirtilmiştir.
Ödemiş Müzesi bodrum ve zemin kattan meydana gelen bir yapı olup, tek
bir teşhir salonundan meydana gelmiştir. Müzenin arkeoloji bölümünde
MÖ.3000 yılından başlayan Eski Tunç Çağı eserleri, Arkaik Eserler
(MÖ.700–480), Klasik Dönem eserleri, Helenistik eserler, Bizans eserleri
teşhir edilmektedir. Bu eserlerin başında çeşitli pişmiş toprak kap
kacaklar, idoller, kesici aletler, baltalar kandiller, cam eserler,
çeşitli süs eşyaları ile mermer ve pişmiş topraktan heykeller
bulunmaktadır. Bunların yanı sıra Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu,
Osmanlı ve Venediklilere ait de altın, gümüş, bronz sikkeler
sergilenmektedir. Ayrıca koleksiyoner Mutahhar Başoğlu tarafından da bir
grup arkeolojik eser müzeye bağışlanmıştır
Müzenin etnografya bölümünde ise yöresel giysilerin yanı sıra Osmanlı
dönemine ait ateşli ve kesici silahlar, bakır ve gümüş eşyalar, cam
eserler, süs eşyaları sergilenmektedir. Müze bahçesinde de büyük ölçüde
mimari parçalar, lahit ve steller teşhir edilmektedir.
Birgi Yolu No:88 Ödemiş
Tel-Faks : (0232) 545 11 84
Çakırağa Konağı (Ödemiş) İzmir
ili Ödemiş ilçesinde, Birgi’de bulunan Çakıroğlu Mehmet Bey’in
yaptırmış olduğu konak Kültür Bakanlığı tarafından Müze-Ev olarak
ziyarete açılmıştır. Günümüzde Çakırağa Konağı Ödemiş Müzesi’nin
yönetimindedir.
Ödemiş’in zengin tüccarlarından Çakıroğlu Mehmet Bey’in 1761 yılında
yaptırmış olduğu bu konak Ege Bölgesi’nde yapı üslubunu korumuş sivil
mimari örneklerinden birisidir. Bu konak Kültür Bakanlığı tarafından
kamulaştırılmış ve 1977 yılında restorasyonuna başlanmıştır. Restorasyon
çalışmalarını Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürlüğü, İzmir Rölöve ve
Anıtlar Müdürlüğü tarafından yapılmış, iç düzenleme ve teşhir
çalışmaları da İzmir Arkeoloji Müzesi ile Ödemiş Müzesi’nce
yürütülmüştür.
Çakırağa Konağı üç katlı, dış sofalı, çift köşk oda tabir edilen yapı
üslubunda olup, zemin kat duvarları taş örgülü, orta ve üst kat
duvarları da ahşap dolma tekniğinde yapılmıştır. Geniş bir bahçe
içerisinde bulunan konağın zemin katında hizmetlilere, bekçilere ve
misafirlerin kabul edildiği odalar ile ahır ve samanlık bulunmaktadır.
Buradan ahşap bir merdivenle çıkılan birinci kat diğer katlara göre daha
alçak tavanlı olup, beş oda ve bir de tuvalet bulunmaktadır. Orta kat
salonundan yine ahşap bir merdivenle yazlık olarak kullanılan ve daha
yüksek tavanlı üst kata çıkılmaktadır. Burası iki sekili, iki çıkmalı ve
iki köşk odalı olup, aynı zamanda da eyvan ve yahut taht köşkü denilen
bir bölüme yer verilmiştir.
Konağın
tavan ve duvarları çok renkli bitki ve meyve motifleri ile bezenmiş,
ayrıca şehir panoramaları onları tamamlamıştır. Burada çeşitli bitki,
çiçek, ağaç motifleri ile İstanbul ve İzmir panoramalarının yer aldığı
görülmektedir. Bu panoramaların yapılmasına neden olarak Çakıroğlu
Mehmet Bey’in İstanbullu ve İzmirli iki hanımla evlenmiş olması ve
onlara memleket hasreti çektirmemek için yaptırdığı söylenmektedir.
Bütün bu panoramalar ve bezemeler bozulmadan günümüze kadar
gelebilmiştir.
Konağı aydınlatan pencereler altta düz sıralar halinde, üstte de vitraylı olarak iki sıra halindedir.
Birgi Ödemiş
Tel : (0232) 532 52 05
________________