İzmir Türbeleri Türbe (Bornova) İzmir Bornova ilçesinde Büyük Cami’nin kuzeybatısında bulunan bu
türbenin yapım yılını ve kime ait olduğunu belirten bir kitabe
bulunmamaktadır. Yapı üslubundan Aydınoğulları döneminden, XIV.
yüzyıldan kaldığı sanılmaktadır. Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla
özelliğinden kısmen de olsa uzaklaşmıştır.
Türbe kesme taş ve tuğlanın almaşık biçimde sıralanmasından meydana
gelmiş olup, sekizgen bir plan düzeni göstermektedir. Üzeri kasnaklı ve
kiremitli bir kubbe ile örtülmüştür. Türbenin batı cephesindeki giriş
kapısı ana yapıdan bir metre öne doğru taşırılmış, sivri tuğla kemerli
dikdörtgen bir bütün halindedir. Girişin iki yanına birer mukarnaslı
mihrapçık yerleştirilmiştir. Buradan basık kemerli bir kapı ile girilen
türbede üç taş sanduka bulunmaktadır. Burada gömülü olan kişilerin kim
oldukları da bilinmemektedir. Türbenin içerisi birer duvar atlayarak üç
pencere ile aydınlatılmıştır.
Kasımpaşa Türbesi (Menemen)
İzmir ili Menemen ilçesi, Kasımpaşa Mahallesi’nde, Kasımpaşa Camisi’nin
güneydoğu kenarında bulunan bu türbenin tam olarak okunamayan
kitabesinden Abdullah oğlu Ali Ağa tarafından 1406 yılında yaptırıldığı
sanılmaktadır. Türbenin Kasım Paşa ile oğluna ait olduğu söylenmekle
beraber bu iddia kesin değildir. Bunun yanı sıra bir başka söylentiye
göre de türbede Girit Savaşı sırasında başarı gösteren bir asker için
Kasım Paşa tarafından 1407 yılında yaptırılmış olduğudur.
Mühürlü Sultan (Kız Veli) Türbesi (Menemen) İzmir Menemen ilçesi, Pazarbaşı Mahallesi’nde Müftülük binasının yanında
bulunan bu türbenin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi ve
kime ait olduğu kesinlik kazanamamıştır. Halk arasındaki yaygın
söylentiye göre bu türbe, Kız Veli, Mühürlü Sultan ve Kadın Türbe
isimleri ile tanınmış bir kadına aittir.
Tezveren Şeyh Kamil Türbesi (Menemen)
İzmir ili Menemen ilçesinde, Taşhan’ın arkasında bulunan bu türbenin
kitabesinden öğrenildiğine göre h.1030 (1620–1621) yıllarında
yapılmıştır.
Türbede gömülü olan kişinin kimliği konusunda da yeterli bir bilgi
bulunmamaktadır. Söylentiye göre burada Menemen’in fethi sırasında şehit
olmuş Şeyh Kamil isimli bir bayraktara aittir.
Hatuniye (Sultan Şah-Ümmü Sultan) Türbesi (Ödemiş)
İzmir
ili Ödemiş ilçesi, Birgi Bucağı’nda bulunan bu türbe, Birgi Ulu
Camisi’nin güneyinde bulunmaktadır. Aydınoğulları döneminden Birgi’de
kalan en eski yapılardan biri olan bu türbenin giriş kapısı üzerindeki
kitabesinden öğrenildiğine göre, Aydınoğlu Mehmet Bey’in kız kardeşi
Sultan Şah için h.710 (1310) tarihinde yaptırılmıştır.
Sultan Şah’ın vakfı olan, günümüze ulaşamayan medrese ile birlikte
yaptırılan bu türbenin etrafı daha sonra hazireye dönüşmüşse de çevre
düzenlemesi sırasında buradaki mezar taşları kaldırılmıştır.
Türbe moloz taş ve tuğladan, altıgen planlı yapılmış olup, üzeri kubbe
ile örtülmüştür. Son yıllarda yapılan onarımlar sırasında özgünlüğünü
büyük ölçüde yitiren türbenin üzeri kasnaksız basık bir kubbe ile
örtülüdür. Kubbe doğrudan doğruya duvarlar üzerine oturtulmuştur.
Türbeye güney yönündeki bir kapıdan girilmekte olup, her cephesine de
yuvarlak kemerli birer pencere açılmıştır. Günümüzde kuzey duvarındaki
pencere örülmüş ve burası sağır duvar haline getirilmiştir.
Türbenin girişi ileriye doğru uzanmış ve bu yüzden de giriş cephesi
eyvan biçimine dönüşmüştür. Hafif sivri kemerli bu eyvanın içerisine ve
yan yüzlerine karşılıklı birer niş yerleştirilmiştir. Geçmeli basık
kemerli girişin kilit taşı üzerine kabara ve iki yanına da madalyonlu
basit süslemeler yapılmıştır. Türbenin iki satırlık sülüs yazılı
kitabesi giriş kemerinin üzerine yerleştirilmiştir.
Türbe içerisinde buraya sonradan konulduğu anlaşılan bir mezar
bulunmaktadır. İbrahim Hakkı Uzunçarşılı’nın yayınladığı Şah Sultan’ın
mezarın ne olduğu bilinmemektedir.
Mehmet Bey Türbesi (Ödemiş)
İzmir
ili Ödemiş ilçesi Birgi Ulu Camisi’nin kuzeybatı duvarına bitişik olan
bu türbeyi Aydınoğlu Mehmet Bey ile oğulları İsa Bey, İbrahim Bahadır
Bey ve Aydın Beyi Gazi Umur Bey için 1333 yılında yaptırılmıştır.
Türbe kalker taşından kare planlı olup, üzeri sekizgen kasnaklı bir
kubbe ile örtülmüştür. Üç pencereli olan türbenin köşelerine lacivert ve
firuze renkte yıldız biçiminde çiniler yerleştirilmiştir. İç kısmı
çinilerle süslenmiştir. Kubbenin ortasına da mozaik çinilerden meydana
gelen bir madalyon yerleştirilmiştir. Kubbe kasnağında ve kubbede
kullanılan mozaik kakma tekniğindeki çinilerin büyük bir kısmı da
rutubet nedeni ile dökülmüştür.
Türbe günümüze iyi bir durumda gelebilmiştir.
Alihan Türbesi (Tire) İzmir ili Tire ilçesinde Yeni Cami’nin güneyindeki dar bir sokak
içerisinde bulunan bu türbe iki katlı bir ev görünümündedir. Türbe
içerisindeki mezar taşları dikkate alındığında h.730 (1330) tarihinde
yapıldığı sanılmaktadır. Türbe Aydınoğulları ile Horasan’dan gelen
Alihan Baba’ya aittir. Evliya Çelebi’ye göre Alihan Baba Tire ve
çevresinde bazı yapılar ile vakıflar yapmıştır.
Türbe moloz taştan dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır. Türbe
mimarisine benzemeyen ilginç bir yapı şekli bulunmaktadır. Dikdörtgen
planlı türbenin bir bölümü sekizgen kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür.
Yuvarlak kemerli girişten sonra üst kata çıkışı sağlayan bir açıklık ve
dört basamaklı bir merdiven bulunmaktadır. Bu bölüm kare planlı olup,
üzeri kubbelidir. Sandukaların bulunduğu bölümün altında bir de mumyalık
kısmı vardır. Mumyalık kısmı 3.55x6.08 m. ölçüsünde dikdörtgen planlı
ve üzeri tonozla örtülüdür.
Mumyalık kısmında bulunan mezarın baş ve ayak taşlarına Arapça ve Farsça
kitabeler yazılmıştır. Ancak bunlar badanalandığı için okunamamıştır.
Süleyman Şah Türbesi (Tire)
İzmir ili Tire ilçesi İbn-i Melek Medresesi’nin bahçesinde, Belediye
parkının içerisinde bulunan bu türbe, Aydınoğlu Süleyman Şah için 1349
yılında yaptırılmıştır. Türbe Birgi’deki Mehmet Bey Türbesi ile plan
yönünden benzerlik göstermektedir. Yuvarlak kemerli giriş kapısı
üzerinde burmalı silmelerle çevrelenmiş kitabelik yeri bulunmaktadır. Bu
kitabelikte Al-i İmran Suresinin 30.Ayeti ile yapım kitabesi
yazılmıştır. Bu yazılar Selçuklu sülüsü ile yazılıdır. Bu kitabenin
mealen anlamı:
”Bu türbe, büyük ve kerim emir, aziz sıfatlara sahip Süleyman Şah bin
Mehmet bin Aydın’ın -Allah her birine rahmet etsin- üzerine 750
senesinde kuruldu.”
Bu kitabeden de anlaşıldığına göre Süleyman Şah Aydınoğlu devletini
kuran Mehmet Bey’in oğludur ve babasının beyliği taksim etmesi ile
Tire’de hüküm sürmüştür.
Türbe kesme taş ve mermerden kare planlı olup, üzeri yedi metre çapında
bir kubbe ile örtülüdür. Türbe alt sırada, iki yan kenarda birer ve
kubbe eteğinde de beş pencere ile aydınlatılmıştır. Türbe içerisinde
dört sanduka bulunmaktadır. Bunlar Aydınoğlu Mehmet Bey’in dördüncü oğlu
Tire Beyi Süleyman Şah, karısı, oğlu ve Aydınoğlu Mehmet Bey’in büyük
oğlu Aydın Beyi Hızır Bey’e aittir.
Sırhatunlar (Yedi Kardeşler) Türbesi (Tire)
İzmir ili Tire ilçesinde, Kavakdibi Caddesi’nde, eğimli bir arazide
bulunan bu türbenin yapım tarihi ve kime ait olduğu konusunda kesin bir
bilgi bulunmamaktadır. Türbenin kitabesi olmadığı gibi, içerisindeki
yedi mezarın da kime ait olduğu mezar taşlarında belirtilmemiştir. Yapı
üslubundan XIV. yüzyılın ikinci yarısında yapıldığı sanılmaktadır.
Değişik zamanlarda yapılan onarımlarla özelliğini büyük ölçüde
yitirmiştir.
Bu türbede gömülü olan yedi kız kardeşin Buğday Dede’nin torunları
olduğuna inanılmıştır. Bu kız kardeşler yaşamları boyunca hiç kimse ile
konuşmamışlar bu yüzden de Sır Hatunlar ismi ile tanınmışlardır.
Kardeşlerin hepsi birden 1473 yılında ölmüş ve bu türbeye
gömülmüşlerdir. Sır Hatunların mezar taşlarında:
”Dünyanın esasını koyan,
Aleme budur hitab...
Garibin yok medhali,
Vallah-ü alem bissevab...
Ayasuluğu Tahtı’na imdat,
İnayet eden Sır Hatun,
Budur eyleyene, dua-yı hesab...”
Halk arasındaki yaygın bir söylentiye göre, bu yedi kız kardeşin keramet
sahibi oldukları ve kerametlerinin ortaya çıktığı anda da öldüklerine
inanılmıştır. İnanışa göre Arap Yarımadası’nda kıtlık baş göstermiş ve
oradan gelen bir Arap tohumluk buğday alabilmek için Buğday Dede’nin
huzuruna çıkmıştır. Buğday Dede’ye geliş sebebini anlattıktan sonra
tohumluk buğdayının olmadığını ancak, torunları Sır Hatunların kendisine
yardım edeceğini söylemiştir. Bunun üzerine Arap Sır Hatunların yanına
gitmiş, isteğini iletmiş. Sır Hatunlar ise ellerinde yalnızca iki tas
buğday kaldığını bu iki tas buğdayı verebileceklerini söylemişlerdir.
Sır Hatunlar kendilerinden geçmiş iki tas buğdaydan kırk çuval buğday
çıkarmışlar ve Arap’a vermişler. Ancak kerametlerinin ortaya çıktığını
Arap gittikten sonra anlamışlar; “Eyvah biz ne yaptık, sırrımızı
birisine gösterdik” diyerek dövünmeye başlamışlar. Bu olaydan sonra da
hep birlikte karar vererek öbür dünyaya göçmüşlerdir.
Bu olayın duyulmasından sonra Tire halkı bu kız kardeşler için bir türbe
yaptırmışlardır. Bundan sonra da yüzyıllar boyunca bu türbeyi Cuma
günleri ziyaret etmek gelenek haline gelmiştir.
Türbe kesme ve moloz taştan 3.62x365 m. ölçüsünde kare planlı ve iki
katlı olarak yapılmıştır. Alt katta mumyalık üst katta da sandukaların
bulunduğu bölüme yer verilmiştir. Mumyalık kısmı 3.53x3.57 m.
ölçüsündedir. Türbenin üzeri kubbe ile örtülmüş, alt kattaki mumyalık da
beşik tonoz ile örtülmüştür. Türbenin önünde dikdörtgen şekilde bir
teras bulunmaktadır.
Alamadan Dede Türbesi (Tire) İzmir ili Tire ilçesi, 4 Eylül Mahallesi Alamadan Sokak’ta küçük bir
bahçe içerisinde bulunan bu türbenin kitabesi bulunmadığından kime ait
olduğu kesinlik kazanamamıştır. Halk arasında Alamadan Türbesi olarak
tanınmakta olup, Alamadan sözcüğünün ne anlama geldiği de
anlaşılamamıştır. Bu sözcüğün Alemeddin veya Alâeddin isimlerinden
bozulmuş olduğu da düşünülmektedir.
Türbe moloz taştan, 6.95x735 m. ölçüsünde kare planlı bir yapı olup,
üzeri sekizgen bir kasnak üzerine oturtulmuş dilimli, pandantifli bir
kubbe ile örtülmüştür. Türbenin girişi doğu cephesinde olup, dikdörtgen
ve düz atkılı bir kapıdan içeriye girilmektedir. Bu kapının atkı ve
söveleri antik çağa ait bir yapıdan buraya getirilmiş mermerlerdir.
Türbenin içerisi 5.05x5.45 m. ölçüsünde olup, tamamen sıvanmış, kuzey,
güney ve batı kenarlarındaki üç pencere ile aydınlatılmıştır.
Türbe içerisinde kime ait olduğu bilinmeyen iki mezar bulunmaktadır. Bu
mezarlara başka yerlerden getirilmiş baş ve ayakucu taşları dikilmiştir.
Yağlıoğlu Türbesi (Tire) İzmir ili Tire ilçesi mezarlığının girişinin karşısında bulunan bu
türbenin kitabesi bulunmadığından kime ait olduğu ve yapım tarihi
kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber yapı üslubundan XV. yüzyılın
başlarına ait olduğu sanılmaktadır.
Türbe moloz taş ve tuğladan altıgen plan şeklinde olup, üzeri üst üste
iki kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Üst örtüyü oluşturan kubbeye
geçiş tromplarla sağlanmıştır. Türbenin batı yönünde bulunan giriş
kapısı dikdörtgen şekilde olup, silmelerle çerçeve içerisine alınmıştır.
Girişin üzerindeki atkılar ve söveler ince profillidir ve büyük
olasılıkla da antik çağlara ait mermerler burada kullanılmıştır.
Türbenin içerisi mihrap ve giriş dışındaki dört duvarda dörder pencere
ile aydınlatılmıştır. Türbenin mihrabı dört yüzeyli bir niş şeklinde
olup, üzeri mukarnaslıdır. Türbe içerisinde herhangi bir sandukaya
rastlanmamıştır. Türbenin zemininin çökmesi sırasında sandukanın
kaybolduğu düşünülmektedir.
Cağaloğlu Ali Paşa Türbesi (Tire)
İzmir ili Tire ilçe merkezinde, Cumhuriyet Caddesi’nde, Karahasan
Camisi’nin avlusunda bulunan bu türbe Cağaloğlu Ali Paşa’ya ithaf
edilmiş ancak, bunu belirten bir kitabeye türbe üzerinde
rastlanmamıştır. Yalnızca türbe içerisindeki mezar taşında Cağalzade Ali
Paşa’nın ismi ve h.1029 (1619) tarihi yazılıdır. Bununla beraber bu
türbenin kime ait olduğu da kesinlik kazanamamıştır.
Türbe moloz taş ve tuğladan her kenarı 3.90 m. uzunluğunda altıgen
planlı olarak yapılmıştır. Türbe plan biçimi ile Yağlıoğlu Türbesi’nin
bir benzeridir. Türbeye kuzeybatı kenarından girilmektedir. Bu giriş düz
atkılı ve mermerden olup, çevresi ince yivlerle çevrilmiştir. Türbenin
üzeri tromplu bir kubbe ile örtülüdür. Kubbe üst üste iki kasnaktan
meydana gelmiştir. Girişin karşısına rastlayan mukarnaslı mihrap beş
yüzeyli olup, düz ve dar bir silme ile de dikdörtgen bir çerçeve
içerisine alınmıştır.
Türbenin içerisinde baş ve ayak taşları farklı olan bir mezar bulunmaktadır.
Kara Kadı Mecmeddin Türbesi (Tire)
İzmir ili Tire ilçesi İpekçiler Mahallesi’nde, İpekçiler Camisi’nin
doğusunda bulunan bu türbenin kitabesi günümüze gelememiştir. Halk
arasında Kara Kadı Mecmeddin Türbesi olarak anılmaktadır. Evliya Çelebi
Kara Kadı’dan söz ederek onun hayır sahibi bilgin bir kişi olduğuna
değinmiştir. Bununla beraber Kara Kadı’nın kim olduğu da kesinlik
kazanamamıştır. Yaşadığı dönem de bilinmemektedir.
Türbe kesme taş ve tuğladan beş köşeli, düzgün olmayan bir planda
yapılmıştır. Anadolu’da beşgen türü türbe planlarına çok ender
rastlanmaktadır. Bu bakımdan bu türbe Selçuklu Beylikler ve Osmanlı
döneminde yapılmış olan türbelerden ayrılmaktadır.
Türbenin üzeri elips şeklinde tromplu kubbe ile örtülüdür. İki katlı
olan yapının alt katında mumyalık kısmı bulunmaktadır. İki yönlü
merdivenle çıkılan, düz atkılı giriş kapısı ince uzun mukarnaslı bir niş
içerisindedir. Tuğla örgüler dışında bu nişte süsleme elemanı
görülmemektedir. Giriş kapısının yanında ince, uzun tuğla çerçeveli
birer niş bulunmaktadır. Türbenin içerisi duvarlardaki dikdörtgen söveli
tuğla sağır atkılı pencerelerle aydınlatılmıştır.
Türbenin mumyalık kısmına merdiven sahanlığının altındaki küçük bir
kapıdan girilmektedir. Burası da beşgen şekilde olup, beşik tonozla
örtülüdür.
Ali Baba Türbesi (Tire)
İzmir Tire ilçesinin doğusunda, Karacaali Mahallesi’nde Ali Baba Tepesi
denilen tepenin eteğinde bahçelik bir alanda bulunan bu türbenin
kitabesi bulunmamaktadır. Kime ait olduğu kesinlik kazanamamakla
birlikte, bazı arşiv belgelerinde Ali Baba’nın ismi geçmektedir. Evliya
Çelebi’nin de sözünü ettiği Ali Baba’nın XIV. yüzyıl başlarında yaşamış
Tire çevresinde zaviyeler kurmuş bir kişi olduğu sanılmaktadır. Nitekim
türbenin bulunduğu yerin de Bektaşi tekkesi olduğu söylenmektedir. Türbe
bu yönden günümüzde ziyaret yeridir.
Moloz taş ve tuğladan yapılan üzeri sıvalı türbenin diğerlerinden farklı
bir plan tipi vardır. Türbenin önünde sekizgen planlı bir giriş olup,
bunun üzeri kubbe ile örtülüdür. Bu girişin de önünde bir giriş metali
bulunmaktadır. Türbe önündeki girişten sekizgen planlı türbeye
geçilmektedir. Her iki bölüm arasında da bir kapı bulunmaktadır.
Türbenin içerisi dikdörtgen şekilde üç pencere ile aydınlatılmıştır.
Kubbe Klasik Osmanlı üslubunda kalem işleri ile bezenmiştir. Buradaki
yuvarlak madalyonun içerisi lacivert, kırmızı, siyah ve beyaz renklerde
palmetler, Rumiler, rozet ve yaprak motifleri ile doldurulmuştur. Kubbe
eteğinde madalyonun çevresinde yarım palmetlerden oluşan bir friz
çepeçevre dolanmaktadır.
Rum Mehmet Paşa Türbesi (Tire) İzmir, Tire ilçesinin doğusunda Duatepe denilen yerde, Rum Mehmet Paşa
Camisi’nin avlusunda bulunan bu türbenin kitabesi günümüze gelememiştir.
Türbe içerisindeki mezarların kitabeleri de yarım bırakılmıştır.
Yalnızca caminin giriş kapısı üzerindeki iki satırlık Arapça kitabe
ebcet hesabına göre h.876 (1471–1472) tarihini içermektedir. Caminin Rum
Mehmet Paşa tarafından 1471–1472 yıllarında yapıldığı göz önünde
bulundurularak türbenin de ona ait olduğu iddia edilmiştir. Ancak, Rum
Mehmet Paşa 1471–1472 yıllarında Üsküdar’da bir cami ve türbe yaptırmış,
ölümünden sonra da İstanbul’daki türbesine gömülmüştür. Bu nedenle
Tire’deki bu türbenin Rum Mehmet Paşa’nın yakınlarından birine ait
olduğu düşünülmektedir.
Türbe moloz taş ve tuğladan her kenarı 3.54 m. uzunluğunda altıgen
planlı olarak yapılmış, üzeri tuğladan sivri bir külah ile örtülmüştür.
Plan olarak baldaken tarzı bir türbeyi yansıtmaktadır. Baldakenin
duvarları sonraki dönemlerde örülerek kapalı bir türbe konumuna
getirilmiştir. Duvar izlerinden de bu durum açıkça görülmektedir.
Türbenin içerisine kuzeybatı kenarındaki basit dikdörtgen bir kapıdan
girilmektedir. İçten tam yuvarlak olmayan bir kubbe ile örtülüdür.
Duvarlardan kubbeye iki sıra halindeki mukarnaslardan geçilmektedir.
Türbenin içerisindeki ayaklar, duvarlar ve kemerler ile kubbe tamamen
sıvanmıştır. Bu bakımdan bezemesinin olup olmadığı da bilinmemektedir.
Türbenin sonradan örülmüş duvarlarından ikisi üzerinde sivri kavisli
mazgal pencerelere benzer iki pencere bulunmaktadır. Türbe içerisinde
bir sanduka bulunmaktadır.
İsa Baba Türbesi (Tire)
İzmir ili Tire ilçesi Hisarlık Köyü yakınında, Balım Sultan Türbesi’nin
kuzeydoğusunda bulunan bu türbenin kime ait olduğu kesinlik
kazanamamıştır. Bununla beraber türbe içerisindeki iki mezardan
birisinin üzerinde İsa isminin yazılı olmasından ötürü İsa Baba Türbesi
ismi verilmiştir. Bölgede yapılan diğer türbeler dikkate alındığında bu
türbenin de XIV. yüzyılın başlarında yapıldığı sanılmaktadır.
Türbe moloz taş ve tuğladan 4.92x494 m. ölçüsünde kare planlıdır. Üzeri
pandantifli kiremitli bir kubbe ile örtülmüştür. Ancak bu kubbe düzgün
bir şekil göstermektedir. Türbenin batı kenarında, kenara kaydırılmış
giriş kapısı bulunmakta olup, herhangi bir özellik göstermemektedir.
Duvarlardan biri üzerindeki dikdörtgen söveli tek bir pencere ile
içerisi aydınlatılmıştır.
Hacı Fakih Türbesi (Tire)
İzmir ili Tire ilçesinin doğusunda Çeşme Alanı Terzi Sokağı’nda bulunan
bu türbenin kitabesi günümüze gelememiştir. Yapım tarihini belirten
herhangi bir belge de bulunmamaktadır. Halk arasında Hacı Fakih Türbesi
ismi ile anılmaktadır. Mimari yapısından XIV. –XV. yüzyıllarda yapıldığı
sanılmaktadır.
Türbe moloz taş ve tuğladan 5.17x5.21 m. ölçüsünde kare planlı olup,
üzeri kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Kubbeye geçiş içten üçgenlerle
yapılmıştır. Giriş kapısı kuzey kenarında, kenara kaydırılmış, tek bir
pencere ile de aydınlatılmıştır.
Molla Mehmet Çelebi Türbesi (Tire) İzmir ili Tire ilçesi Paşa Mahallesi, Ziya Yokuşu Sokağı’nda bulunan bu
türbenin kitabesi günümüze gelememiştir. Tire üzerinde araştırmaları
olan Faik Topluoğlu’nun bu türbeye ait olduğunu belirttiği bir mezar
taşı Tire Müzesi’ndedir. Buna dayanılarak türbenin yanındaki cami ile
birlikte Şeyh Mehmet Çelebi tarafından yaptırıldığı sanılmaktadır.
Moloz taş ve tuğladan kare planlı olarak yapılan türbenin üzeri sekizgen
kasnaklı, kiremitli bir kubbe ile örtülmüştür. Türbenin altında dört
basamakla inilen mumyalık kısmı bulunmaktadır. Mumyalık kısmı 1.45x4.65
m. ölçüsünde uzun bir dehliz şeklindedir.
Balım Sultan Türbesi (Tire) İzmir
ili Tire ilçesi Hisarlık Köyü yakınında bahçelik bir alanda bulunan bu
türbenin olduğu yerin bir dergâh olduğu sanılmaktadır. Balım Sultan
h.922 (1516) yılında ölmüş ve Hacı Bektaş’taki türbesine gömülmüştür.
Buradaki kitabede ismi geçen Balım Sultan’ın ise büyük olasılıkla oğlu
Lütfullah Çelebi’ye ait olduğu sanılmaktadır. Türbenin XVI. yüzyılın ilk
yarısında yapıldığı sanılmaktadır.
Türbe moloz taş ve tuğladan düzgün olmayan bir duvar işçiliği
göstermektedir. Sekizgen planlı türbe içten muntazam olmayan bir kubbe,
dıştan da kiremit örtülüdür. 1985 yılında yapılan onarım sırasında
içerisi sıvanmış ve bazı izler de bu arada yok olmuştur. Türbe
içerisinde dört tane mezar taşı bulunmaktadır. Bu mezar taşlarında
Lütfullah çelebi bin Balım Sultan ismi okunmaktadır. Bu mezar taşında
h.916 (1510) tarihi yazılıdır.
İbni Melek Türbesi (Tire)
İzmir
ili Tire ilçesi Cumhuriyet Mahallesi’nde İbni Melek Medresesi’nin
yanında bulunan bu türbe Tireli fıkıh, meal, tefsir alimi İbni Melek
Abdüllatif Efendi’ye aittir. Abdüllatif İbni Melek Efendi Aydınoğlu
Mehmet Bey’in ve oğullarının öğretmenliğini yapmıştır.
İbni Melek Türbesi içerisinde üç mezar daha bulunmaktadır. Bunlar Seyidi
Rabbani Mevlana Nizamettin Nevvare (h.797 m. 1394), İbni Melek
Abdüllatif Efendi’nin oğlu Mehmet Efendi ve Evliya Ali Efendi’ye aittir.
İbni Melek Abdüllatif Efendi’nin bu isimle anılmasının nedeni: Babası
Abdülaziz Efendi Hicaz’a giderken eşini hamile olarak bırakmış ve
çocuğunu da Allah’a emanet etmiştir. Dönüşünde eşinin bir gün önce
öldüğünü, çocuğunun da anasının karnında defnedildiğini öğrenmiştir.
Bunun üzerine “Ben evladımı Allah’a emanet ettim. Onu Allah korumuştur”
diyerek eşinin mezarını açtırmış. Abdüllatif Efendi’yi sağ elinin küçük
parmağını emerken canlı olarak görmüştür. Bundan sonra da Abdüllatif
Efendi’yi meleklerin koruduğuna inanılmış ve meleklerin koruduğu
anlamına gelen İbni Melek ismi yakıştırılmıştır.
Günümüzde İbni Melek Abdüllatif Efendi’nin mezarı ziyaret yeridir. Türbe
20 m2’lik bir alanda kesme taştan dört tarafı kapalı, üzeri açık bir
yapıdır. Mezarın bulunduğu alana sivri kemerli birkaç basamakla çıkılan
bir merdivenden ulaşılmaktadır. Yıkılan türbe 1956 yılında Tire
Belediyesi tarafından yeniden yapılmış ve çevresi düzenlenmiştir.
Buğday Dede Mezarı (Tire)
İzmir
Tire ilçesinde Buğday Dede ismi ile bilinen tepe üzerinde, Kaplan Köyü
yolundaki küçük bir mescit ve mezarlık bulunmakta olup, bu mezarlıkta
Buğday Dede’nin mezarı vardır. Buğday Dede ile ilgili kaynaklarda
yeterli birliye rastlanmamıştır. Yalnızca yöre halkı tarafından söylenen
bazı söylenceler bulunmaktadır. Bu söylencelerden birine göre;
Yörede kıtlık olmuş ve Tire halkı Buğday dede’den ötürü bu kıtlıktan
etkilenmemiştir. Buğday dede ve eşi oturdukları tepeden yola bakarak bir
aç gelse de onu doyursak diye beklermiş. Buğday dede’nin evinde küpler
dolusu buğday bulunmakta imiş, Bu buğday aç insanlara verildikçe daha da
çoğalırmış. Buğday Dede buğdayını yalnızca erkeklere verir, kadınlara
vermezmiş. Buğdayı alanlara da arkalarına bakmadan gitmelerini
tembihlermiş. Bir gün Selçuk’tan bir aile buğday almaya gelmişse de dede
onlara buğday vermeyerek kadınsız geleceksin demiştir. Bunun nedenini
merak eden ailenin erkeği kadınsız gelmeye karar vermiş ancak, eşi ben
de erkek kılığına girip geleceğim demiş. Böylece karı koca Buğday
Dede’nin evine gelmiş, heybeleri doldurmuşlar, yola koyulmuşlar. Ne var
ki aile Kesikbaş denilen semte vardıklarında kadın dönüp tepeye bakmış
ve o anda da fenalaşarak ölmüştür.
Buğday Dede ile ilgili bir başka söylenceye göre de Buğday Dede’nin
mezarının bulunduğu yerdeki bir servi ağacında Türk bayrağı
dalgalanırmış. Yörenin Yunan işgali sırasında Yunan birliğinin komutanı
bu bayrağı indirerek yerine Yunan bayrağını asmış. Bir süre sonra
kargalar bu bayrağı parçalamış, bayrak yeniden asılmış ve aynı şekilde
kargalar tarafından parçalanmıştır. Bunun üzerine de Yunan birliğinin
komutanı ağaca yeniden Türk bayrağını asmak zorunda kalmıştır.
Buğday Dede’nin mezarı basit bir mezar olup, Karagazi Mahallesi’nde, Sır
Hatunlar Sokağı’nda bulunan Sır Hatunlar Türbesinde gömülü olanların da
Buğday Dede’nin kızları olduğu sanılmaktadır.
Günümüzde Buğday Dede’nin mezarı yatır olarak yöre halkınca ziyaret edilmektedir.
Samut Baba Türbesi (Urla)
İzmir ili Urla ilçesi Tekke Köyü’nde bulunan bu türbenin kitabesi
günümüze gelememiştir. Türbenin yapı üslubuna ve kaynaklara dayanılarak
XV. yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Burada gömülü Olan Samut Baba bir
Özbek olup, yörede Müslümanlığı yaymak için buraya yerleşmiştir. Samut
Baba ile ilgili yörede bir de söylence bulunmaktadır.
Bu söylenceye göre; Milli Mücadele yıllarında ortaya büyük bir yılan
çıkmıştır. Bu yılan Türk askerlerine görünmüyor, yalnızca Rum halkına ve
Yunan askerlerine görünüyormuş. Bu yüzden korkanlar köyü terk etmiştir.
Halk arasındaki yaygın bir inanışa göre de yöreyi Türk askerlerinden
önce Samut Baba (Tekke Dedesi) kovmuştur.