Yunus, benim için söylemiş :
Sofuyum halk içinde tesbih elimden gitmez
Dilim marifet söyler, gönlüm hiç kabul etmez
Boynumda icazetim, riya ile taatim
Edişem ayruk yerde, gözüm yolum gözetmez
Hoş dervişem sabrım yok, dilimde ezkarım çok
Kulağımdan gireni, hergiz içim işitmez
Görenler elim öper tac ü hırkama bakar
Şöylece sanırlar beni zerrece günah etmez
Taşımda ibadetim, sohbetim hoş taatim
İç pazara gelince, bin yıllık ayyar etmez
Dışım derviş, içim boş, dilim tatlı, sözüm hoş
İlla ben ettiğimi, dinin denşüren etmez
Görenler sofu sanır, selam verir utanır
Anca iş koparaydım, el erüben güç yetmez
Söylersem marifeti saluslanırım kati
Miskinliğe dönmeğe, gönlümden kibir gitmez
Yunus eksikliğini Çalabına arzeyle
Anın keremi çoktur, sen ettiğin ol etmez
*********
niyazi mısri söylemiş :
ben sanırdım âlem içre bana hiç yâr kalmadı
ben beni terk eyledim bildim ki ağyâr kalmadı
cümle eşyada görürdüm hâr var gülzâr yok
hep gülistan oldu âlem şimdi hiç hâr kalmadı
gece gündüz zâr u efgân eyleyip inlerdi dil
bilmezem noldu kesildi ah ile zâr kalmadı
gitti kesret geldi vahdet oldu hâlvet dost ile
hep hak oldu cümle âlem şehr ü bâzar kalmadı
din, diyanet, adet ü şöhret kâmusın vardı yele
ey niyazi noldu sende kâyd-ı dindar kalmadı