KUTLU FORUM
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.
KUTLU FORUM

Bilgi ve Paylaşım Platformuna Hoş Geldiniz
 
AnasayfaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Kur'an-ı Kerim'de Koruyucu Hekimlik-Davut Aydüz

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
@bdulKadir
Adminstratör
@bdulKadir


Mesaj Sayısı : 6736
Rep Gücü : 10015190
Rep Puanı : 97
Kayıt tarihi : 17/03/09
Yaş : 61
Nerden : İzmir

Kur'an-ı Kerim'de Koruyucu Hekimlik-Davut Aydüz Empty
MesajKonu: Kur'an-ı Kerim'de Koruyucu Hekimlik-Davut Aydüz   Kur'an-ı Kerim'de Koruyucu Hekimlik-Davut Aydüz Icon_minitimePaz Ekim 24, 2010 11:37 am


Kur'an-ı Kerim'de Koruyucu Hekimlik

"Hıfzıssıhha" denen koruyucu hekimliğin gayesi insanları hastalıklara karşı korumaktır. Hastalıklara karşı korumanın da temel kaidesi "temizlik"tir. İnsanlık âlemine gerçek anlamda koruyucu hekimliği bahşeden İslâmiyet'tir. Ortaçağ Avrupa'sına tuvalet ve banyo alışkanlığını öğreten de Müslümanlardır.

Batıda 542 yılında ortaya çıkan veba salgını mahiyeti bilinmediğinden kırk sene devam etmişmilyonlarca insanın ölümüne sebep olmuştur. Bu tarihten 1862 yılına kadar yirmi beş veba salgını zuhur etmiş; Avrupa nüfusunu yarıya indirmiştir. Halbuki beri tarafta Peygamber Efendimiz (sas) şöyle buyuruyordu: "Bir yerde tâûn (veba) bulunduğunu işitirseniz oraya girmeyin. Bulunduğunuz yerde meydana gelmiş ise oradan da ayrılmayın." (Buhari Tıp 30; Müslim Selâm 92.)
Avrupalı doktorların yüzlerce sene sonra bulaşıcı hastalıkların yayılmasını önleme konusunda keşfedebildikleri "karantina" usulü Resûl-i Ekrem (sas) tarafından konmuş bulunuyordu.
İslâm tıbbı (Kur'ân ve hadislerle getirilen hükümler) hastalıklardan korunmaya hastalıkları tedavi etmekten daha fazla önem verir; bu yüzden hıfzısıhha (hygiene) meselesi ve koruyucu hekimlik gerek teorik gerekse pratik değerlendirmelerde önemli bir rol oynar. (S.Hüseyin Nasr İslâm ve İlim (trc. İlhan Kutluer) İst.1989 s.164.) Gerçi öncelikle sıhhatin korunmasına bütün tabâbet sistemlerinde yer verilmiştir. Ancak dinimiz kadar bunu şuurla ısrarla yapan başka sistem yoktur. Modern tıbbın ulaşmak istediği nihâî hedef de budur. Bunca teknik imkânlara rağmen hâlâ çoğu hastalıkların mahiyeti bilinmemekte bunlara "medeniyet hastalıkları" adı verilen yenileri eklenmektedir. Hasta insanlar elbette tedavi edilmelidir; ancak asıl hedef hastalığa yol açan sebepleri ortadan kaldırmak olmalıdır. İslâmiyet getirdiği prensiplerle hastalıklarla mücadelenin temel esası olan temizliği emretmiştir: "Allah da temizlenenleri sever." (Tevbe 108) "Temizlikimanın yarısıdır." (Müslim Tahâret 1)
Kur'ân ve hadislerde koruyucu hekimliğe ait hükümleri bir sıralamaya tâbi tutmak gerekirse şu başlıklar altında toplayabiliriz:
1. Bulaşıcı Hastalıklardan Korunma.
2. Zararlı Yiyecek Ve İçeceklerden Uzak Durma.
3. Beden Temizliği Ve Vücut Sağlığı
4. Dengeli Beslenme İle Vücut Sağlığını Koruma.
Kur'ân-ı Kerim Müslümanlara yalnız dinî ahlakî mülkî askerî cinaî ve siyasî kanunlar vazetmekle kalmamış aynı zamanda onlara şu ana kadar bilinebilen en mükemmel hıfzıssıhha kanunlarını da öğretmiştir. Hatta diyebiliriz ki Kur'ân-ı Kerim sadece koruyucu hekimlik ile ilgili alanlarda değil diğer bütün alanlarda da getirdiği hükümlerle insan neslinin ve sıhhatinin korunmasını ve muhafazasını amaçlamıştır.
Zira İslâm ve onun yüce Kitabı Kur'ân her şeyden önce insanı muhatap almakta ve her şeyi ile ona hitap etmektedir. Bu nedenledir ki Kur'ân her türlü bedenî ve ruhî hastalıklardan insanların korunmasını istemekte ve bu konuda sağlam ve esaslı prensipler getirmektedir. Kur'ân'ın getirdiği bu sağlam ve temel esaslar öncelikle insanın bedenen ve ruhen hastalanmasını emniyet altına almakta fakat hastalandığında da onun tedavî yollarını ve usullerini insanlara göstermektedir. Koruyucu hekimlik alanında ortaya koyduğu prensip ve kâidelerle Kur'ân-ı Kerim sadece çağında değil bütün çağlara hitabetmiş ve vazettiği bir çok prensip ve kaidelerin değeri ve mahiyeti asırlar geçip de bu sahadaki bilgiler arttıkça ancak anlaşılabilmiştir.
Nitekim Kur'ân'da çeşitli yönlerden giyim uyku vücut ve deri temizliği; yiyecek ve içeceğe dair kaideler ve meskenlere ölülere ve evlere karşı davranışlar hakkında geniş bilgiler verilmekte ve onda hıfzıssıhha ile ilgili pek çok konularda önemli kaideler bulunmaktadır. (Opıtz Karl Die Medizin im Koran Kur'ân'da Tabâbet (trc. Feridun Nafiz Uzluk) Ankara 1971 s.45.)
İnsanlara ifrat ve tefrit içinde olmaksızın bunların ikisi arası orta bir yol takip edilmesi tavsiye edilmekte ve özellikle koruyucu hekimliği ilgilendiren yeme ve içme hususunda mutlaka mutedil olunması emredilmektedir. Bu konuda Cenab-ı Hak: "Yiyiniz içiniz fakat israf etmeyiniz şüphesiz Allah israf edenleri sevmez." (A'râf 31) buyurmaktadır.

İsrafı zarar ve hastalıkların meydana geldiği şeylerin ölçüsü olarak tarif eden Mustafa el-MerâğîCenab-ı Hakk'ın insanlara temiz olan şeylerden yemelerini ve içmelerini fakat sıhhate zarar verecek şekilde haddi aşmamalarını da emrettiğini söyler. (el-Merâğî Ahmed Mustafa Tefsîru'l-Merâğî Beyrut 1974 VIII133.) Kur'ân aybaşı hali gibi hususî hallerinde kadına yaklaşmayı (Bakara 222) yasaklamıştır. Tam bir nezâhet ve tıbbî bir hikmetle aybaşı halindeki temasınmutlak zarar olduğunu açıklamıştır. Tıp ilmi de bu ciheti aynı sebepten ve aynı şekilde kanunlaştırmıştır. (Dr. Frıtz Kahn Tenasül Hayatımız (trc. Dr.Feridun Frik) Cemil Cahit Cem İst.1971 s. 75.)
Bugünkü tıbbın en önemli meselesi "koruyucu hekimlik"tir. Koruyucu hekimlik ise insanı sağlam iken koruyan ve hasta etmeyen esasları ve prensipleri ortaya koyar. Aşı bunun en önemli bir aracıdır. Koruyucu hekimliğin ortaya koyduğu temel esasların başında sağlam kimselerinkendisini koruması için alacakları tedbirlerin ilki önce bulaşmayı önlemek temizliğe ve gıdaya önem vermek prensipleri yer almaktadır. Kur'ân-ı Kerim ise bu esasları 1400 sene önce getirmiştir.
Biraz önce maddeler halinde verdiğimiz Kur'ân ve hadislerdeki koruyucu hekimliğe ait hükümleri kısaca şöyle açıklayabiliriz:


1.Bulaşıcı Hastalıklardan Korunma


İslâm dini ve onun yüce kitabı Kur'ân-ı Kerim insanın ve insan neslinin muhafazasını ve korunmasını sağlamak amacıyla önleyici bir takım ön tedbirler getirmiş ve bu tedbirlerin uygulanmasını da emretmiştir. Kur'ân'ın getirdiği ön tedbirlerin başında önleyicilik ve caydırıcılık prensibi ilk sıralarda yer almaktadır. Bu prensibe göre Kur'an evlilik dışı cinsî münasebeti ve bu çeşit münasebetlere götüren yolları kesinlikle yasaklamış ve bu konuda tedbirler getirmiştir.
Eskiden olduğu gibi günümüzde de insan ve insan nesli için tehlikeli olan bir takım bulaşıcı hastalıklar mevcuttur. Bu bulaşıcı hastalıklar arasında en başta gelenleri de frengi belsoğukluğuyumuşak yara gibi zührevî hastalıklar ve bunlara ilaveten şimdilerde bütün insanlığı tehdît eden AIDS hastalığıdır. Bu hastalıkların bulaşmasında ise en önemli faktör evlilik dışı cinsî münasebet ve livâta olması İslâm'ın bu fiiller karşısındaki kararlı ve ciddî tavrının hikmetini bir kere daha herkese göstermiş olmaktadır. (İbrahim Canan Hadis Ansiklopedisi. Akçağ yay. XI 383.)
Dinî bir takım sebep ve hikmetlerin yanında bu sebeple de İslâm dini fuhşu yasaklamış ve fuhşa götürücü yolları da kapatmıştır. Bu nedenle Cenab-ı Hak:
"Fuhşun gizlisine de açığına da asla yaklaşmayınız" (En'âm 151) "Zinaya yaklaşmayın çünkü oşüphesiz bir hayasızlıktır" (İsrâ 32) buyurmaktadır.

Zinanın içtimaî bünyede açtığı yara çok derin ve çok tehlikelidir. Sosyal nizamın ve içtimaî bünyenin ilk ve mutlak şartı aile ve nesildir. Zina bu iki unsuru yok eden ve dolayısı ile içtimaî nizamı yıkan en kuvvetli sebeptir. Sosyal nizamı korumak ve fertleri uğrayabilecekleri bu felâketlerden muhafaza etmek için Kur'ân zührevî hastalıklarla diğer bulaşıcı hastalıkların kaynağını teşkil eden evlilik dışı münasebetleri yasaklamış ve "yaklaşmayınız" emriyle fuhşun her çeşidine set çekmiş ve nesilleri bu felâketten korumuştur.
Kur'ân'ın zinâ ve evlilik dışı cinsî münâsebeti önlemedeki metodu ise zinâya giden yolları başından kapatmak ve önleyici tedbirler getirmek şeklindedir. Kur'ân zinâya giden yolların başındabakılması yasak olanlara bakmamayı ilk yol olarak kabul etmekte ve bu yüzden de önce erkeklere(Nûr sûresi 30) sonra da kadınlara (Nûr sûresi 31) bakılması yasak olan kimselere ve bakılması yasak olan yerlere bakmamalarını emretmektedir. Böylece Kur'ân; bakış tebessüm konuşmabuluşma ve baş başa kalma şeklinde açıklanan zinâ yollarından ilkini yani bakışı yasaklamakladiğer zinâ yollarıyla hakikî zinâyı da yasaklamış olmaktadır. (Celal Kırca Kur'an-ı Kerim'de Fen Bilimleri s. 235-237)
Bilhassa bulaşıcı hastalıklardan korunmak için yiyecek ve içeceklerin temizliğine dikkat etmek gerekir. Bu hususta da Kur'ân-ı Kerîm'de açık hükümler bulunmaktadır: "Bugün size iyi ve temiz rızıklar helâl kılındı." (Mâide 5) "Ey iman edenler! Size kısmet ettiğimiz rızıkların temiz ve helâlinden yeyiniz." (Bakara 172) "Ey insanlar! Yeryüzünde olan bütün nimetlerimden helâl hoş olmak şartı ile yeyiniz." (Bakara 168).


2. Zararlı Yiyecek Ve İçeceklerden Korunma

Dinimizin koyduğu haramları da koruyucu hekimliğin bir parçası sayabiliriz. İçkininuyuşturucuların ölü etinin kanın ve domuz etinin sağlık açısından zararları fazla bir söze hacet kalmayacak kadar herkesçe malum konulardandır.



3. Beden Temizliği ve Sağlığı


Temizlik gerek tıbbın ve gerekse koruyucu hekimliğin (hygiene) en ziyade önem verdiği ve üzerinde titizlikle durduğu konuların başında yer alır. Temizlik çeşitleri arasında ise ilk sırayı şüphesiz beden temizliği almaktadır. İslâmiyet ise tıbbın bugün önemle üzerinde durduğu beden temizliği konusunu asırlarca önce hem beden ve hem de rûh temizliği ve sağlığı açısından ele almış ve bu konuda ciddî prensipler ve hükümler getirmiştir. Bu prensipler özellikle koruyucu hekimlik ile ilgili tedbirleri ihtiva etmekte ve insan sağlığını korumayı hedeflemektedir. Biz bu konuyu iki başlık altında incelemek istiyoruz:


a. Maddî Temizlik:

İslâm'ın maddî temizliği bir kısım ibâdetlerin vazgeçilmez şartı hattâ namazın anahtarı olarak kabul etmesi maddî temizliğin ne kadar önemli bir şey olduğunu açıkça ifade eder. Meselâ dinin direği olarak kabul edilen namazın anahtarı beden temizliğidir.
b. Beden Temizliği
İslâm dini temizliği imanın şartlarından biri kılmıştır. İbadetlerin kabul edilmesinin ilk şartı maddî ve manevî temizlik olduğu gibi imanda kemâlin şartı da temizliktir. Sevgili Peygamberimiz (sas)bir hadislerinde "Temizlik imanın yarısıdır." (Müslim Tahâret1) buyurur. Burada ehemmiyeti belirtilen temizlik mutlaktır. Yani hem maddî hem manevî temizlikler buna dahildir. (İbrahim Canan İslâm'da Çevre Sağlığı İstanbul 1986 s.66)

Beden temizliği de ikiye ayrılır: Necâsetten tahâret (maddî temizlik) hadesten tahâret(manevî temizlik).

Hadesten Tahâret: Hades bazı ibâdetlerin yapılmasına dinî yönden engel olan bir kirlilik halidir. Bundan temizlik te büyük ve küçük olmak üzere ikiye ayrılır.

a. Büyük hades guslü gerektiren cünüplük hayız ve nifâs halleridir.
b. Küçük hades ise; namaz için alınan abdesti gerektiren bevletme büyük tuvaletini yapma ve abdesti bozan diğer şeylerdir.
Buna göre hadesten tahâret gusül ya da abdest almak suretiyle "hades" halinden temizlenmeyi ifade eder ki manevî ağırlığı olan bir temizlik türüdür. Kur'ân'da abdest emredilerek (Mâide 6) maddî temizliğe ve suyun maddî temizlikteki rolüne dikkat çekilmiştir. Bilindiği gibi namaz; Allah'ın huzuruna çıkmanın bir ifadesidir. O huzura çıkmak için ruhsal olduğu kadar bedensel bir hazırlık da gereklidir. İşte abdest bu ruhsal ve özellikle de bedensel hazırlığın ön şartıdır. (Seyyid KutupFizilali'l-Kur'ân Beyrut 1980 II 849) Cünüplük hayız ve nifastan sonra gusül emredildiği gibiher bir Müslümanın en azından haftada bir defa yıkanması da Peygamberimiz tarafından emredilmiştir. (Ahmed b. Hanbel Müsned I304) "Ey iman edenler! Sarhoş iken ne söylediğinizi hakkıyla bilmedikçe namaza yaklaşmayın. Yolculuk dışında cünüp iken de gusletmedikçe namaz kılmayın." (Nisâ 43) "Sana âdet görmeden (hayız kadınların aybaşı hâli ve nifâs gibi hallerden) soruyorlar. De ki: "O eziyettir." Âdet halinde kadınlardan çekilin temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın." (Bakara 222)

Necâsetten Tahâret: Maddî pisliklere "necâset" diyoruz ki insanın bedenine elbisesine ve namaz kılacağı yere bulaşan maddî pislik demektir. Namazın sıhhatli olabilmesi için bu pisliğin giderilmesi şarttır. Bu durumda necâsetten tahâret beden ya da elbisede bulunan ve şer'an necis sayılan maddelerden temizlenmeyi ifade eder. Örneğin kan meni idrar ya da bunların bulaştığı bir elbise necistir. Böyle bir elbiseyi temizlemek tahârettir.1

ab. El temizliği.
ac. Ağız-burun temizliği.
ad. Temizlik ile ilgili diğer tavsiyeler:

1. Fıtrî Temizlik.
2. Elbise Temizliği.
3. Mekân Temizliği.
4. Suların Temizliği.

b. Manevî Temizlik:


Temizliği sadece maddî temizlikle sınırlamak yanlış olur. Zira beden temizliği kadar hatta ondan çok daha önce "kalp temizliği" "nefis temizliği" "niyet dürüstlüğü" ve "ahlâk güzelliği" gereklidir. İslâmiyet her şeyde denge gözettiği gibi insanın madde ile manası arasında da dengeyi esas almıştır. Bu itibarla İslâm'daki maddî temizlikle manevî temizliği birbirinden ayırmak imkânsızdır. Çoğu yerde manevî ve ruhî temizlik ağırlıklı olmakla birlikte genelde ikisini iç içe görmekteyiz.
Kur'ân-ı Kerim'de temizlikten bahsedilen yerlerde sadece maddî pisliklerden temizlenme manası kastedilmemiştir. Aynı zamanda;
a. Kalp temizliği manasındaki temizlikten şöyle bahsedilmiştir; "... bu hem sizin kalpleriniz hem de onların kalpleri için daha temizdir." (Ahzâb 53)
b. Fuhuş ve zina'dan temizlik; "... Lût âilesini şehrinizden çıkarın. Çünkü onlar temiz kalmak isteyen (zina ve fuhuş yapmayan) kimselerdir." (Neml 56)
c. Malın haramla kirlenmemesi için temizlik; "Onların mallarından kendilerini temizleyeceğin ve yücelteceğin bir sadaka al." (Tevbe 103)
d. Putlara tapma ve yalan pisliğinden temizlik; "Ey peygamber! ağızlarıyla "inandık" dedikleri haldekalpleri inanmamış olanlardan küfürde yarış edenler seni üzmesin. Yahûdiler arasında da yalana kulak veren sana gelmemiş olan bir kavme kulak verenler vardır. Kelimeleri konuldukları yerlerden çıkarıp tahrif ederler. "Eğer size bu verilirse alın bu verilmezse sakının!" derler. Allah birini şaşırtmak isterse sen onun için Allah'a karşı hiç bir şey yapamazsın. Onlar öyle kimselerdir ki Allah onların kalplerini temizlemek istememiştir. Onlar için dünyada rezillik var ve yine onlar için âhirette de büyük bir azâp vardır." (Mâide 41) ve "Ey iman edenler! Müşrikler bir pislikten ibarettir. Onun için bu yıldan sonra Mescid-i Harama yaklaşmasınlar." (Tevbe 28) gibi ayetlerde manevî temizlikten de bahsedilmiştir.
4. Dengeli Beslenme İle Vücut Sağlığını Koruma
Koruyucu hekimliğin en önemli meselelerinden biri de beslenme konusudur. Yeteri derecede ve dengeli bir şekilde besin alarak sıhhati korumak ve bu vesile ile vücutta meydana gelebilecek hastalıkları önlemek koruyucu hekimliğin en başta gelen görevleri arasında yer alır.

Birçok hastalıklardan korunmada en iyi tedbir iyi beslenmektir. Belli başlı bir hastalık yapmasa da eksik veya fena besinden ileri gelen birçok rahatsızlık kuvvetsizlik ve neşesizlik halleri vardır. Açlık ile fena besini birbirinden ayırmak lâzımdır. Açlıkta gıda çok azdır veya hiç yoktur. Büyük kıtlıklarsavaş muhasara hicret vs. hallerinde görülür ve kitle halinde beslenme hastalıkları yapar. ( Zeki Râgıp Yalım Vücut Bakımı Ankara 1944 s.2)

İslâm dininin temel gayelerinden biri de insan sağlığını korumak ve muhafaza etmek olduğundanonun yüce kitabı Kur'ân bu konuda bazı dikkat çekici işaretlerde bulunmuş ve yine bu konuda insanların derinlemesine düşünmelerini de istemiştir. (Cevherî Tantavî el-Cevâhir fî Tefsiri'l- Kur'ân Mısır 1350/1931(I-XXVI) I241-243.)

Beslenmede esas olan gıda ve çeşitleri konusunda dikkat çekici noktalara temas eden Kur'ân-ı Kerim çağımızda önemi daha iyi anlaşılan insan vücudunun büyümesi kuvvetlenmesi ve tamiri için gerekli ve çok faydalı şeyleri ihtiva eden proteinli yiyeceklerden et balık ve süt gibi yiyecekler; hurma üzüm buğday nar sebze sarımsak acur soğan mercimek incir ve zeytin gibi nebatî yiyeceklerden ve meyvelerden bahsetmekte ve bu gıdalara dikkatimizi çekmektedir. Nebatî yağdan ve şifa verici baldan da bahseden Kur'ân-ı Kerim özellikle balın tedavideki önemine işaret etmektedir. (Afzalur Rahman Hz. Muhammed (sas) Sîret Ans. I342)

Kur'ân-ı Kerim dengeli beslenme için lüzumlu ilâve elementleri de göz ardı etmez: "Hele insanyiyeceklerinin kaynağına bir baksın: Biz yağmuru gökten şırıl şırıl döktük. Sonra nebat bitsin diyetoprağı iyice sürdük orada hububatlar taneler üzümler ve yoncalar zeytinler ve hurmalarağaçları gür ve sık bahçeler meyveler ve çayırlar bitirdik. Bütün bunları sizin ve davarlarınızın faydalanması için yaptık." (Abese 24-32) (Afzalur Rahman age I343)

Kur'ân'da zikredilen bu gıda maddeleri insan sağlığı için lüzumlu protein karbonhidrat ve yağlara sahip olan gıda maddeleridir. Kur'ân'da bu gıda maddelerinin zikredilmesi insanların bu gıda maddelerine dikkatlerini çekmek ve bunlara olan ihtiyaçlarını belirtmek içindir. Çağımızdaki beslenme uzmanları da aynı şeyi söylemektedirler. Zira beslenmede gıda seçimi sağlığa etkisiaşırı beslenmenin zararları veya yetersiz beslenme gibi konular önemli bir yer tutar.

Tantavî Cevherî özellikle nebatî gıdaların zikredildiği Bakara suresi 61'inci ayetin tefsirinde bu ayette zikredilen nebatî gıdaların tıbbî ve özellikle koruyucu hekimlik bakımından büyük bir önemi hâiz olduğunu belirtir ve bu yiyeceklerin insan sağlığındaki öneminden bahseder. (Cevherî age I78)

Tıpta ilaç olarak kullanıldığı kadar beslenmede de büyük bir önemi hâiz olan bal hakkında Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: "Rabbin bal arısına şöyle vahyetti: "Dağlardan ağaçlardan ve insanların kurdukları çardaklardan kendine göz göz ev (kovan) edin. Sonra da her türlü meyveden ye de Rabbinin sana yayılman için belirlediği yolları tut!" Onların karınlarından renkleri çeşit çeşit bir şerbet çıkar ki onda insanlara şifa vardır. Elbette düşünen kimseler için bunda alacak ibret vardır." (Nahl 68-69).

Yüce beyâna baktığımızda da dengeli beslenmeyi görüyoruz. Beslenmede en önemli gıda unsuru proteinlerdir. Kur'an'a bu açıdan bakalım: "Hemen gidip kızartılmış bir buzağı getirdi." (Hûd 69). Zâriyat suresinde de: "Bir semiz dana getirdi ve onu önlerine koydu. Yemeğe buyurmaz mısınız dedi." (Zâriyât 26-27) şeklindeki ayetleri görürüz. Ayrıca Kur'ân-ı Kerim kuş ve kümes hayvanlarından da sevilecek et cinsi olarak bahseder: "...arzu ettikleri kuş etleri ile..." (Vâkıa 21). Proteinlerin diğer gıdalardan üstünlüğü ile ilgili olarak A'raf suresinde ise şunları görmekteyiz: "Kendilerine kudret helvasıyla bıldırcın indirdik ve onlara: "Size rızık olarak verdiğimizin temiz olanlarından yiyin dedik." (A'raf 160). Fakat şükürsüz insanlar Allah'tan iyi gıdalarını daha düşüğüyle değiştirmesini istediler: "Bir vakit şöyle dediniz: "Mûsa! Biz bir çeşit yemeğe imkânı yok katlanamayız. O halde bizim için Rabbine yalvar da yerin bitirdiği sebzesinden kabağındansarımsağından mercimeğinden soğanından çıkarsın." Mûsa da: "Ne o!" dedi "Siz daha üstün olanı vererek daha düşük olanı mı almak istiyorsunuz?" (Bakara 61). Bu ifade açıkça proteinlerin diğer yeşillik ve sebzelere üstünlüğünü göstermektedir.

Protein olarak balıktan da bahsedildiğini görüyoruz. "Yine denizden taze et yiyesiniz ve ondan giyip takınacağınız bir zînet çıkarasınız diye denizi hizmetinize bağlayan O'dur." (Nahl 14). Fâtır suresinde de "Her iki denizden de taptaze et yersiniz." (Fâtır 12) ifadesini görürüz.

Taze sütün önemi de şu ifadeler ile açıklanır: "Ehil hayvanlarda sizin için muhakkak ders vardır. Karınlarındaki sütten size içiririz. Sizin için onlarda daha birçok faydalar vardır..." (Mü'minûn 21)Nahl suresinde de şunları görürüz: "Gerçekten süt veren hayvanlarda da size bir ibret vardır. Size onların karnındakiler ile kan arasından halis bir süt içiriyoruz ki içenlerin boğazından afiyetle geçer." (Nahl 66).

Kur'ân'da hurma ve üzüm buğday ve nar sarımsak soğan mercimek incir ve zeytin gibi sebze ve meyvelerden ve baldan bahsedilmektedir. Kısaca şunu belirtelim ki yüce beyânda insana şifâ olacak bütün beslenme unsurlarına ve dengeli beslenmeye yer verilmektedir. (Polat HasPeygamberimiz'den (sas) günümüze Beslenme İzmir 1991 T.Ö.V. yayınları s.15-17)


a. Besinler ve Beslenme:
Canlıların hayatlarını devam ettirebilmek için dışarıdan ağız yoluyla aldıkları her türlü yiyeceğe "besin" denir. Beslenme ise; insanın büyüme gelişme sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için gerekli olan öğeleri alıp vücudunda kullanmasıdır. (Ayşe Baysal Beslenme s.4)

Çocukların büyümesi organların çalışması eskiyen hücrelerin yenilenmesi günlük faaliyetleri yürütmek için ihtiyaç duyulan enerji hep besinler ve beslenme yoluyla temin edilmektedir.

Burada yeri gelmişken kısaca aşırı ve dengesiz beslenme ile yetersiz ve dengesiz beslenmeden de bahsedelim.

aa.Aşırı ve dengesiz beslenme:
Beslenmede yenilen gıdalar kadar dengeli ve ölçülü yemek de önemli bir yer tutar. Yemede aşırı giderek dengesiz beslenmek insanı şişmanlığa götürür. Gerçekte vücudun tabiî ağırlığı üzerine fazladan binen her kilo temel uzuvlara yüklenen bir yük demektir.

Kur'ân-ı Kerim bu konuda: (Külü ve'ş-rabü ve lâ tüsrifü innehû lâ yuhibbu'l- müsrifîn) "Yiyiniziçiniz fakat yeme ve içmenizde asla isrâf etmeyiniz (aşırı gitmeyiniz dengeli bir biçimde yiyiniz ve içiniz.)" (A'râf 31) buyurmaktadır.

Peygamber Efendimiz (sas) de: "İnsanoğlu midesinden daha kötü bir kap doldurmamıştır. Kişiye belini doğrultacak kadar yemek yeter. (Eğer çok yemek istiyorsa) Bari hiç olmazsa midenin üçte birini yemeğe üçte birini suya üçte birini de havaya ayırsın." (Tirmizi Zühd 47; İbn Mâce Etime 50) buyurmaktadır.

"Yiyiniz içiniz fakat aşırı gitmeyiniz" âyetini en güzel bir biçimde yorumlayan Allah Resûlü yine bu konuda şunları söylemiştir:

"Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey: Göbekli olmak çok uyku ve tembelliktir." (Câmiussagîr I190) Bu hadis Müslüman'ın mutlaka ölçülü ve dengeli yemek yemesi gerektiğini ve asla yemesinde ve içmesinde aşırı gitmemesini Müslümanlığın bir gereği saymaktadır.

ab.Yetersiz ve dengesiz beslenme:
Yetersiz ve dengesiz beslenme durumlarında vücudun büyüme gelişme ve normal çalışmasında aksaklıklar olacağından "yeterli ve dengeli beslenme sağlığın temelidir" diyebiliriz. Yetersiz ve dengesiz beslenme bir çok hastalıkların (beriberi pellagra skorbit marasmus kseraptalmiyaraşitizm gibi) doğrudan sebebi olduğu gibi diğer bir çok hastalıkların (kızamık boğmaca veremishal gibi) kolay yerleşmesinde ve ağır seyretmesinde rol oynar. Yetersiz beslenmenin hüküm sürdüğü toplumlarda sosyal dengesizlikler olağan şeylerdir.

Kur'ân-ı Kerim yetersiz beslenme konusunda: "Ey îman edenler Allah'ın size helâl kıldığı şeylerikendinize haram kılmayınız." (Mâide 87) buyurmaktadır. İnsanın yeterli ve dengeli beslenebilmesi için Allah'ın helâl kıldığı her çeşit besin maddesinden yeteri kadar faydalanması gerekir. Çeşitli sebepler ve mülâhazalarla bazı gıdaların terkedilmesi tıbbî mahzurlar doğurmaktadır.

Yüce Allah her türlü helâl ve temiz gıda maddelerinin yenilmesini ve kullanılmasını istemekte ve bazı gıda maddelerini yemeyenleri kınayarak "Allah'ın size helâl kıldığı gıda maddelerini kendinize haram kılmayınız." (Mâide 87) demektedir. Gerçekten iyi ve dengeli beslenebilmek için her çeşit gıda maddelerinden faydalanmak gerekir.

Aşırı yemek suretiyle şişmanlamak veya az ve yetersiz beslenmek suretiyle zayıflamak aynı ölçüde insan sağlığı için zararlı olmaktadır. İslâm ve onun yüce kitabı Kur'ân her çeşit gıdaların yeteri kadar ve dengeli bir biçimde kullanılmasını emretmekle insanları her iki durumdan da korumuş ve insan sağlığını beslenme konusunda garanti altına almıştır.


Netice

Kur'ân- Kerim muhtevası ve kapsadığı konuları itibariyle dinî talimleri emredici ahlâkı güzelleştirici ve insanları hidâyete erdirici mahiyettedir. Kısaca mahiyeti bu şekilde özetlenen Kur'an'da çok değişik konulardan da bahsedilir. Bunlardan birisi de herkesi yakından ilgilendiren hıfzıssıhha yani koruyucu hekimlik ile ilgili konulardır.

Kaynağı Kur'ân ve hadislere dayanan İslâm tıbbı hastalıklardan korunmaya hastalıkları tedavi etmekten daha fazla önem verir. Hıfzısıhha koruyucu hekimlik ve hygiene dediğimiz meseleyeyani öncelikle sıhhatin korunmasına bütün tabâbet sistemlerinde yer verilmiştir. Ancak dinimiz kadar bunu şuurla ve ısrarla yapan başka sistem yoktur. Modern tıbbın ulaşmak istediği nihâî hedef de budur. Bunca teknik imkânlara rağmen hâlâ çoğu hastalıkların mahiyeti bilinmemekte bunlara "medeniyet hastalıkları" adı verilen yenileri eklenmektedir. Hasta insanlar elbette tedavi edilmelidir; ancak asıl hedef hastalığa yol açan sebepleri ortadan kaldırmak olmalıdır. İslâmiyet getirdiği prensiplerle hastalıklarla mücadelenin temel esası olan: 1. Bulaşıcı Hastalıklardan Korunmayı 2. Zararlı Yiyecek ve İçeceklerden Uzak Durmayı 3. Beden Temizliği ve Vücut Sağlığını korumayı ve 4. Dengeli Beslenme İle Vücut Sağlığını Korumayı emretmiştir.

Bu kısa makalemizde anlatmaya çalıştığımz gibi kıyâmete kadar gelecek bütün beşeriyete hitap eden bir dinin kitabının bunlardan bahsetmesi büyük önem taşır. İslâm tıbbının temelini oluşturan yapı sıhhatli insan ve sıhhatli toplumdur. Ruh ve beden açısından sağlıklı insanlardan oluşan bir toplum gözetilen hedeflerin başında gelir. İnsan sağlığını tehdit eden her tehlikenin bertaraf edilmesi esastır.

Prof. Dr. Davut Aydüz

Dipnotlar
1 İnsan vücudundan çıkan ve abdest veya gusül almayı gerektiren her şey; idrar dışkı menimezi vedi kan irin sarı su ağız dolusu kusmukhayız-nifas ve istihaze kanları gibi şeyler galiz necâset diye isimlendirilir. Galiz necasetten namazın sıhhatine mâni olan miktar ne kadardır? şeklindeki bir soruya şöyle cevap verebiliriz: Galiz necâset tabir edilen ağır pislik kuru bir madde ise bir dirhem yani üç gramdan az olmalıdır. Üç gramdan fazlası namazın sıhhatine mâni olur. Eğer yaş bir madde ise el ayası dediğimiz avuç içinden daha geniş bir alana yayılmamış olması şarttır. El ayasından fazla bir kısmı bulaşmış olan pislik namaza mânîdir. Bkz. Bir Müslüman'ın Yol Haritası Işık yay. İstanbul 2005 s.307-8
.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://kutluforum.yetkinforum.com
 
Kur'an-ı Kerim'de Koruyucu Hekimlik-Davut Aydüz
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» KURAN-I KERİM VE GRAMMER Davut AYDÜZ
» TAHRİF EDİLMİŞ TEVRAT VE KURANIN KAYNAĞI davut aydüz
» muhafazakarlaşıyormuyuz? %60 ımız kuran okumayı bilmiyor,%22 hayatı boyunca eline bir kere bile kuran almamış,%8 anlamını okuyor...
» kuran ve ilimler
» KURAN VE BİLİM

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
KUTLU FORUM :: İslami ilimler ve dini kültür :: Kuran-Tefsir-
Buraya geçin: